Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!

36 dakika
24,572
TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!
Tüm Reklamları Kapat

Akademik çalışmalarının büyük bir kısmı yerel dergilerde yayınlanmış botanik makalelerinden oluşan, Sorularla İslamiyet sitesinin yazarlarından olan ve eserleri arasında "Bediüzzaman Said Nursi’nin Tesbitleri Işığında Millî ve Manevî Problemlerimizin Hal Çareleri" gibi çalışmalar bulunan Adem Tatlı, TÜBİTAK'ın "Ansiklopedi" adını verdiği kısımda "Biyolojik Evrim" konusunda bir girdi yayınladı.

Bu yazımızda, yazarın girdi boyunca yaptığı tüm hataları tek tek teşhis edecek ve bunların bilimsel doğrularını, akademik kaynaklarıyla birlikte öğreneceğiz.

TÜBİTAK "Ansiklopedisi"ndeki "Biyolojik Evrim" Girdisindeki Hatalar

Bilgi Alabileceğiniz Kaynaklar

Bu konuları Evrim Ağacı olarak 2010 yılından beri çok kapsamlı bir şekilde işlediğimiz için, öncelikle size evrim hakkında bilimsel bilgiler alabileceğiniz birkaç yazı dizimizi önermek istiyoruz:

Tüm Reklamları Kapat

Evrim Nedir?

Şimdi, söz konusu "ansiklopedik" girdiyi, en baştan başlayarak, paragraf paragraf inceleyelim:

Evolüsyon karşılığı olarak kullanılan biyolojik evrim, milyonlarca yıl önce cansız maddelerden tesadüfen tek hücrenin meydana geldiğini, bu tek hücreden de zaman içerisinde canlıların genetik yapı bakımından değişip başkalaşarak silsile hâlinde birbirinden meydana geldiğini savunan bir görüşün (teorinin veya hipotezin) adıdır.

Evrim, popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içinde değişmesi demektir.[1], [2] Bundan farklı bir tanıma başvurmak, süreci sonuçlarıyla tanımlama hatasına düşmek olacaktır. Bu, evrim karşıtları tarafından sık başvurulan bir taktiktir; çünkü karmaşık ve uzun bir sürecin sonuçlarını (örneğin yeni bir türün ortaya çıkışını), sürecin kendisiymiş gibi anlatmak, dinleyen kişinin konuyu kademeli bir şekilde idrak edebilmesinin önüne geçecek ve o kişiyi propagandaya/telkine açık hale getirecektir. Bu nedenle evrim karşıtları, evrimin akademik tanımından uzak dururlar ve tanıma "canlılığın tesadüflerle oluşması" gibi yüklü (ve yanlış) kavramlar ekleyerek suyu bulandırırlar.

Canlılık Ne Zaman, Nasıl, Nerede Başladı?

Canlılığın, yazarın iddia ettiği gibi milyonlarca yıl önce değil, yaklaşık 4 milyar yıl kadar önce, okyanus tabanlarındaki volkanik bacaların etrafındaki kimyasal ve minerallerce zengin, ılık sularda kimyasal evrim (abiyogenez) yoluyla başladığı düşünülmektedir.[3], [4], [5], [6] Kimyasal evrimin, hükmedilebilir bir doğa yasası olduğu, 2018 Nobel Kimya Ödülü ile de taçlandırılmış bir gerçektir.

Canlılığa ait en erken fosillerin 3.8-3.5 milyar yıl kadar önce yaşamış çok basit yapılı tek hücrelilere ait olması, yer katmanlarında daha üst basamaklara çıktıkça (yani günümüze daha yakın tarihlere geldikçe) canlıların kademeli bir şekilde karmaşıklaşması ve farklılaşması da evrimsel sürecin en net ispatlarından biridir.[5], [7] Evrimi çürütmek için fosillerin sıralılığını jeolojik olarak geçerli bir şekilde ihlâl etmek yeterlidir; ancak bugüne kadar bunu yapabilen kimse olmadığı gibi, evrimsel olarak açıklanamayan hiçbir fosil örneği bulunmamıştır. Buna ek olarak genetik, moleküler biyoloji, biyokimya, bilgisayar bilimleri, hesaplamalı bilimler, antropoloji, botanik, tıp ve daha nice bilim dalından gelen veriler, canlıların birikimli evrim yoluyla ortaya çıktıklarını net olarak göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu nedenle rahat bir şekilde söylenebilir ki canlılardaki kademeli var oluşu ve yok oluşu açıklayabilen tek bilimsel teori, Evrim Teorisi'dir.

Evrim Karşıtlarındaki Tesadüf Fobisi

Tesadüf, matematikte Olasılık Teorisi tarafından incelenen, tamamen bilimsel bir olgudur.[8], [9] İlk etapta beklenmedik gibi gözükebilecek olayların eş zamanlı olarak yaşanması demektir ve evrimle doğrudan bir alakası yoktur. Evrim karşıtlarının tesadüften söz ederken anlatmaya çalıştıkları şey, çok düşük olasılıklı gördükleri olayların evrim tarihinde yaşandığı fikridir. Bu, doğru değildir. Evrimsel süreçte meydana gelen her bir basamak, bir önceki basamaktan son derece erişilebilir uzaklıktadır ve canlıların bütün özelliklerinin, kendilerinden önce gelen daha basit özelliklerden birikimli evrimle gelebilecek şekilde açıklanabilmektedir.

Evrimden söz ederken "tesadüfen" sözcüğünü kullanmanın iyi niyetli hiçbir tarafı bulunmamaktadır ve bu tür bir kullanım, yazarın bilimsel donanımına ait bir turnusol kağıdı görevi görmektedir. Zira aynı şeyi, herhangi bir doğa yasasını küçümsemek için söylemek mümkündür: "Newton'un Yer Çekimi Teorisi, cisimlerin tesadüfen yere düşmeye yönelik eğilimini açıklayan teoridir." veya "Çarpışma Teorisi, kimyasal tepkimeye giren atomların tesadüfen birbirine denk geldiğini söyleyen bir teoridir."

Bu tür bir yaklaşımın bilimsel bir değeri olmadığı açıktır. Bir yasanın sonucunun "tesadüfen" olduğunu söylemek veya söylememek, bilim insanlarının işi veya yetkinlik alanı değidir. Bilimin işi doğa yasalarını ortaya çıkarmak ve onları doğal yöntemlerle açıklayabilmektir. Kişiler, eğer isterlerse, bunların arkasında kutsal olan veya olmayan amaçlar arayabilirler. Spesifik bir teoriyi cımbızlayarak, sadece o teorinin "tesadüflerle" ilişkisi olduğunu vurgulamak samimi değildir. Eğer bilimsel teorilerin hepsinin tesadüfleri imâ ettiğini iddia edeceksek, araba sileceklerini mümkün kılan makina teorisinde de ve bilgisayarları mümkün kılan devre teorisinde de TÜBİTAK yazarının inandığı süpergüçlere atıfta bulunulmamaktadır; dolayısıyla bu teorilerin açıkladığı mekanizma ve sistemlerin de "tesadüf eseri" o şekilde çalıştığı söylenebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Görüş ≠ Hipotez ≠ Teori

Yazarın, "görüş", "teori" ve "hipotez" sözcüklerinin anlamlarını bilmediği de görülmektedir. Bilimde bariz bir şekilde apayrı kavramlar olan "teori" ve "hipotez" sözcüklerinin eş anlamlı olarak kullanımı, yazarın bilimsel metodolojiye hakimiyetine gölge düşürmektedir. Sözcüklerin bilimsel tanımları şu şekildedir:

  • Görüş: Bilimle ilgili bir terim değildir. "Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir" anlamındaki bu sözcük, "şahsi kanaat" anlamına gelebilir ve tekil bir insanın fikirlerini yansıtabilir. Evrimin "görüş"lerle bir ilgisi yoktur. Bilim, görüşlerle yapılan bir iş değildir. Dolayısıyla yazarın evrim tanımı hatalıdır.
  • Hipotez: Potansiyel açıklaması henüz bilimsel olarak ortaya çıkarılamamış durumlarda, toplanan veri veya yapılan gözlemin, önceden sınanmış teoriler ışığında yaklaşık olarak nasıl açıklanabileceğini öngören, pozitif bir iddiada bulunan, test edilebilir ve yanlışlanabilir özellikte olan eğitimli tahminlerdir.[10], [11] Halk arasında "bir fikir", "bir düşünce" olarak kullanılan "Bu sadece bir teori!" cümlesi, bilimsel perspektifte "Bu sadece bir hipotez!" olarak ifade edilmelidir.[12] Zira (çoğu zaman) hipotezler, genellikle henüz sınanmamış ve/veya doğruluğu net olarak gösterilememiş bilgi adaylarıdır. Ayrıca bir dizi kısıtlı testten geçebilmiş ama daha fazla doğrulama bekleyen açıklamalar da "hipotez" olarak sınıflandırılabilir. Evrim teorisi içerisinde her teoride olduğu gibi hipotezler vardır ancak Evrim Teorisi'nin kendisi bir "hipotez" değildir; akademik camianın hiçbir noktasına "Evrim Hipotezi" olarak anılmaz; sadece evrim karşıtı propagandada bu şekilde, zorlama ve hatalı bir şekilde adlandırılmaktadır.
  • Teori: Doğadaki belli bir gerçeğe (bir yasaya, bir gözleme, bir prensibe) yönelik olarak yapılan dikkatli gözlemler ve ölçümlerin sonucunda, test edilmiş ve yanlışlanamamış (veya doğrulanmış) hipotezleri bir araya getirerek, o gerçeğin/gözlemin neden o şekilde olduğunu açıklayan, bilimsel bilginin doruğunda bulunan bilgi bütünleridir.[13], [14] İnsan medeniyetinin tamamı teoriler sayesinde mümkün olmaktadır: Makina teorisi, devre teorisi, yer çekimi teorisi, kozmik genişleme teorisi, hücre teorisi, mikrop teorisi, olasılık teorisi, yapısal teori, evrim teorisi, radyasyon teorisi, Büyük Patlama teorisi ve daha nicesi, modern bilim ve teknolojiyi mümkün kılan araçlardır. Teoriler, azımsanacak veya küçümsenecek şeyler değillerdir; tam tersine, doğal gözlem ve ölçümleri bilimsel olarak izah etmemizi sağlayan, bilimin zorlu testlerinden tekrar tekrar geçebilmiş bilgi bütünleridir.

Bu bilgiler ışığında:

  • Evrim bir doğa yasasıdır, Evrim Teorisi bu yasayı açıklayan test edilmiş ve bilimin sınavlarını geçebilmiş doğru bilgiler bütünüdür, evrimsel biyoloji ise bu konuyu araştıran sahadır.
  • Kıyas olması bakımından: Kütleçekimi bir doğa yasasıdır, Genel Görelilik Teorisi bu yasayı açıklayan test edilmiş ve bilimin sınavlarını geçebilmiş doğru bilgiler bütünüdür, kütleçekim fiziği ise bu konuyu araştıran sahadır.
  • "Evrimin ispatlanmamış olduğu" ise bir TÜBİTAK yazarının şahsi görüşüdür. Bilimsel bir değeri veya geçerliliği yoktur.

Bu konuda daha fazla bilgi almak için Bilim Nedir? yazı dizimizi okumanızı öneririz. Ancak okullarda da hatalı bir şekilde öğretilen "kanun-hipotez-teori üçgeni"nin modern bilimde nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu öğrenmek isterseniz, bu yazımızı özellikle okumanızı tavsiye ederiz. Aşağıdaki grafik de hızlı bir özet sunacaktır:

Bilimin akışı nasıldır?
Bilimin akışı nasıldır?

"Darwin Teorisi"

Bu görüş Darwin teorisi olarak da adlandırılır. On dokuzuncu yüzyılda Charles Darwin (ö. 1882) varlıkların ortaya çıkışıyla alakalı evrim görüşünü iki maddede toplamıştır. 

Evrim Teorisi ile "Darwin teorisi" (veya "Darwinizm") artık aynı şeyler değillerdir.[15], [16], [17] Charles Darwin, kendi teorisini 1859 yılında ileri sürmüş, 1882 yılında hayatını kaybetmiştir. Bu yazının yazıldığı gün itibariyle takvim yaprakları, 2022 yılını göstermektedir; yani Türlerin Kökeni'nden itibaren 163 sene, Darwin'in ölümünden bu yana 143 sene geçmiştir. İnsanlık, 19. yüzyılda değil; 21. yüzyılda yaşamaktadır. Buna bağlı olarak:

  • O dönemde genetik bilinmezken, günümüzde genetiğin evrimle birebir uyumlu olduğu anlaşılmıştır.[18], [19], [20], [21], [22], [23]
  • O dönemde büyük canlı grupları arasındaki evrimsel geçişi gösteren fosillerin sayısı neredeyse sıfırken, günümüzde yüz binlerce fosil, farklı canlı gruplarının ortak atalarını ve gruplar arası geçişleri net bir şekilde göstermektedir.[24], [25], [26], [27]
  • O dönemde evrimin matematiğine dair hiçbir bulguya rastlanmazken, günümüzde evrimsel biyoloji derin bir matematiksel altyapıya kavuşmuş ve canlıların belli koşullar altında ne yöne doğru evrimleşeceğini kestirebilir bir boyuta erişmiştir.[28], [29], [30], [31]
  • O dönemde evrimin pratik hiçbir uygulaması yokken, günümüzde evrimsel biyoloji sayesinde yapay zeka teknolojileri, uzay araçları ve anten tasarımları yapılabilmekte, insan mühendisliği iyileştirilebilmektedir.[32], [33], [34], [35]

Evrime "Darwinizm" veya "Darwin Teorisi" gibi isimler verme çabası, insanların "Charles Darwin"e yönelik önyargılarını körükleyerek, evrime karşı da önyargılı bir tavır takınmalarını sağlamaktır. Söz konusu bilim tarihi ise, 1859-1882 yılları arasındaki evrimsel düşünceden bahsedilebilir; ama amaç, evrim hakkında "ansiklopedik" bir girdi oluşturmaksa, 2022'de bildiklerimiz kullanılmalıdır.

  • Evrimin modern bilimdeki yerini ve önemini etraflıca anlamak isterseniz, bu kitabımızı edinmenizi öneririz.

İndirgemeci Evrim Algısı

Yazar, evrimi şu iki maddede tanımlamaktadır:

Tüm Reklamları Kapat

1-Hayat bir mücadeledir, 2. Tabiat zayıfları eler. Güçlüler hayatta kalır.

Bu, tamamen hatalıdır. Bunun iki nedeni vardır:

  1. Evrimsel sürecin "mücadele" ve "zayıf olma" gibi tarafları bulunsa da modern evrimsel biyoloji sadece bu iki temel üzerine inşa edilemez. Bunu yapmaya çalışan biri, en basitinden, evrimin temel mekanizmalarından biri olan genetik sürüklenmeyi izah edemeyecektir; çünkü genetik sürüklenme, hayatın bir mücadele olmasından veya tabiatın zayıfları elemesinden bağımsız olarak evrimsel değişime sebep olabilmektedir.[36], [37] Evrim, sadece mücadele ve zayıfların elenmesi üzerinden işlemez. Bu, evrimin ilkokul düzeyindeki basit bir anlayışına dayanmaktadır ve ansiklopedik bir bilgi oluşturmakta kullanılamaz.
  2. Darwin'in teorisinin modern versiyonundan değil de 19. yüzyıldaki versiyonundan (yani "Doğal Seçilim Teorisi'nden) söz edecek olsaydık bile, o teorinin postülatlarını 2'ye indirgeyemezdik. Teorinin, açıkça 4 postülatı bulunmaktadır:
  3. Türler içerisinde kalıtsal çeşitlilik bulunmaktadır.
  4. Türler, hayatta kalma mücadelesi verirler.
  5. Söz konusu kalıtsal çeşitlilik, hayatta kalma mücadelesindeki başarıyı etkiler (arttırır veya azaltır).
  6. Doğal Seçilim, bu başarıya bağlı olarak canlıları seçer (canlı hayatta kalır) veya eler (canlı ölür). Daha doğru bir ifadeyle, bireysel uyum başarısına bağlı olarak hayatta kalma veya ölme olayına Doğal Seçilim denir.

Darwin'in postülatlarının dördü de hem ayrı ayrı hem de bir arada, bilimsel olarak ispatlanmıştır ve dolayısıyla evrimin en eski ve en temel versiyonunun bile bilimsel geçerliliği konusunda hiçbir soru işareti kalmamıştır.

Lise Düzeyinde Bir Tür Tanımı...

Yazar, "tür" kavramını şöyle tanımlamaktadır:

Tüm Reklamları Kapat

Tür; “birbiriyle çiftleşebilen ve çiftleştiklerinde fertil yani üreyebilir yavrular meydana getiren canlılar topluluğuna” denir. Canlıların sınıflandırılmasında temel değişmez grup türdür (Species). Türün üzerinde cins, familya, takım, sınıf, bölüm ve âlem diye sıralanan üst gruplar vardır. Türün altında ise hayvanlarda ırk, bitkilerde ise varyete adı verilen tür içi gruplar vardır. Mesela, kedi bir türdür. Bunun Van kedisi, siyam kedisi, tekir gibi tür içi ırkları vardır. Kedi türü içinde çeşitlenmeler olabilir. Ancak kedinin başka yeni bir türe dönüştüğü görülmemiştir ve ilmen ve teknik olarak da mümkün değildir. Elma bir türdür. Bunun tür içi alt varyeteleri vardır. Elma türünün de genetik olarak değişip başka bir türü meydana getirmesi, Yaratıcımızın koyduğu mevcut üreme kanunlarına göre mümkün değildir. Bu iki örneği bütün canlı türlerine teşmil edebiliriz.

Yazarın tür tanımı, liselerde öğretilen en basit tür tanımını tekrar etmektedir (buna "eşeyli üremeye dayalı biyolojik tür tanımı" denmektedir). Bu, omurgalı hayvanların birçoğu için geçerli bir tür tanımı olsa da prokaryotlar (örneğin bakteriler) veya bitkilerin birçoğu için geçerli değildir. Zira bakteriler eşeyli olarak üremezler; dolayısıyla "birbiriyle çiftleştiklerinde" diye başlayan bir cümleyle tür tanımı yapılamaz.

Bugüne kadar türlere yönelik birçok tanım geliştirilmiştir ve günümüzde gerçeğe en yakın görülen tür tanımı, yazarın bahsettiği lise biyolojisi seviyesindeki tür tanımı değil, "filogenetik/evrimsel tür tanımı" olarak adlandırılan, çok daha kapsamlı ve gen-odaklı bir tür tanımıdır.[38], [39], [40], [41], [42] Bu tanım kapsamında türler arasında her zaman keskin sınırlar bulunmaz ve türleşme sürecinin erken dönemlerinde olan ayrı türler de birbiriyle çiftleşip verimli döller verebilirler. Örneğin Homo sapiens ile Homo neanderthalensis, apayrı iki insan türü olmalarına rağmen çiftleşmiş ve verimli yavrular vermişlerdir.

Bu bakımdan, modern tür tanımı dahilinde yazarın açıklaması hatalıdır: Birbiriyle çiftleşemeyecek kadar farklı canlıların muhtemelen farklı türlere mensup olduğu doğrudur; ancak birbiriyle çiftleşebilen (ve verimli döller verebilen) canlılar illâ aynı türe mensup olmak zorunda değildir. Yazar, güncel olmayan tanımlar üzerinden evrimi anlamakta ve anlatmaktadır.

Ayrıca yazar, kendi kazdığı kuyuya düşmektedir: Verdiği kedi çeşitlerinin (eski tabiriyle "ırklarının") ayrı birer tür olmadığı doğrudur. Ancak saydığı kedilerin ve benzeri kedi çeşitlerinin evrimi ve birbiriyle akrabalık ilişkisi net olarak bilinmektedir ve genetik olarak ispatlanmıştır. Örneğin saydığı kedilerden Van ve İran Kedisi gibi çeşitler, yaban kedilerine Bengal kedilerinden çok daha yakın akrabadır:[43]

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Babba Kitap- Süper Baba'nın Alet Çantası

Artık her babanın elinin altında, izleyicileri şaşkına çevirip kendine hayran bırakacak, sihir, şaka ve oyunlarla dolu, her daim kullanıma hazır bir kurtarıcı var. Babba Kitap’taki alkış ve kahkaha garantili klasik numaralarla—küçüklü büyüklü—geniş bir hayran kitlesi edinmeniz kaçınılmaz.

Biraz sirke ve deterjanla lav püskürten bir yanardağ yapın.
*İskambil kağıtlarıyla zihin okuyun.
*Çocuklarınızla aranızda Kızılderililerden başka kimsenin anlamayacağı bir işaret lisanı yaratın.

Babba Kitap’la sihrin ustası, komedinin kralı ve ailenizin şovmeni (söylememize gerek bile yok ama çocuklar için düzenlenen her partinin de yıldızı) olacaksınız. Hadi o zaman, parmağınızı şıklatın ve para kaybolsun. Şov zamanı!

UYARI: Lütfen şöhret ışıklarına kapılıp işin dozunu kaçırmayın. Unutmayın, karşınızdaki insanla ileride bir gün hangi üniversiteye gitmesi gerektiği konusunda konuşmanız gerekecek.

Devamını Göster
₺130.00
Babba Kitap- Süper Baba'nın Alet Çantası
  • Dış Sitelerde Paylaş

Dahası, Felis domesticus olarak adlandırılan evcil kedilerin, Felis silvestris olarak bilinen yaban kedilerinden evrimleştiği ve diğer kedilerle çeşitli mesafelerde akrabalığı olduğu bilinmektedir:[44]

Doğada "Tür" Diye Bir Şey Yoktur!

Şu iyi anlaşılmalıdır: Doğada "tür" diye bir şey yoktur (keza "alem" veya "ırk" veya "sınıf" diye şeyler de yoktur); insanlar, canlıları belli özelliklerine göre kategorize edip, onlara "tür" (veya "alem" veya "sınıf") derler.[45]

Bu, onların o seviyede değişmediği veya değişemeyeceği anlamına gelmez.[46] Türler, pek âlâ yeni türlere değişebilirler; zira tür tanımı insanlar tarafından yapılan bir tanımdır ve bir popülasyon yeterince farklılaştığında, insanlar o popülasyona bakıp "Bu artık yeni bir tür." diyebilirler. Bu, canlılık tarihine yönelik analizlerin her yerinde karşımıza çıkmaktadır ve sıradan bir olgudur.

Yazar, Evrimin Olduğunu Kabul Etmek Zorunda Kalıyor!

Öte yandan yazar, yine kendi kazdığı kuyuya düşmektedir: Eğer tür içerisinde çeşitlenmeler olabiliyorsa ve bu çeşitlenmeler, yeni çeşitlenmeler geldiğinde eskiye dönmek zorunda değilse, o zaman her çeşitlenme daha önceki çeşitlenmelerin üzerine birikiyor demektir (buna "birikimli seçilim" denmektedir).

Bildiğimiz kadarıyla canlıların değişebilir özellikleri konusunda bir kısıt yoktur; yani hücresel özelliklerinden genlerine kadar, dokularından organlarına kadar birçok özellik değişebilmektedir (yazar, buna "tür içi çeşitlenme" dese bile, yeterince küçük olduğu sürece herhangi bir değişimin olabileceğini kabul etmektedir).

Bu durumda, canlılar değişebilir olduğu sürece, o değişimler uzun nesiller boyunca birikerek yepyeni canlıları oluşturabilirler. Çünkü bir özellik değiştiğinde, önceden değişmiş bir başka özelliğin orijinal hâline dönmesi gerekmemektedir. Bu durumda, mikroevrim (tür içi değişimler), makroevrimi (türler arası değişimleri) yaratmak zorundadır.

  • Mikroevrim ve makroevrim arasındaki geçişi renkler üzerinden, çok basit bir şekilde öğrenmek için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz. Direkt fosiller üzerinden, daha akademik bir şekilde görmek isterseniz, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Türler arası geçişi bariz bir şekilde gösteren bir fosil dizisi.
Türler arası geçişi bariz bir şekilde gösteren bir fosil dizisi.
Paleocast

Gözlem Fetişi

Bir diğer nokta, bilimde gerçeğe ulaşmanın tek yolunun onu bizzat gözlemek gerektiğine yönelik bir saplantıdır. Gözlem yapmak, bilimin çok önemli bir parçası olmasına rağmen bilim, asla sadece "gözlem"den ibaret olmamıştır. Örneğin:

  • Hiçbir zaman Güneş'in oluştuğu ânı gözleyemeyeceğiz; ancak bu, onun bir nebuladan doğduğu gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü diğer yıldızların oluşumunu gözleyerek, Güneş'in başından geçen süreci çıkarabiliyoruz.
  • Şu anda Gözlenebilir Evren'imizin sınırlarını her bir saniye 20.000 galaksi terk ediyor; yani onlardan bir daha asla bilgi alamayacağız. Ama bu, o galaksilerin orada olduğu ve bünyelerinde katrilyonlarca olayın olup bittiği gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü diğer galaksilerde olan biteni bilip, bundan yola çıkarak göremediğimiz galaksilere yönelik doğru ve bilimsel çıkarımlarda bulunabiliyoruz.
  • Buz Devri'ni asla gözleyemeyeceğiz; ancak bu, iklimin on binlerce yıl içinde yaşandığı ve tekrar yaşanabileceği gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü çok daha kısa zaman aralıklarında iklimin değiştiğini görebiliyoruz ve bundan yola çıkarak iklimin gelecekte neye benzeyeceğini öngörebiliyoruz. Benzer şekilde, geçmişteki iklimin kayaçlarda bıraktığı izlere bakarak on binlerce yıl önce nasıl olduğunu kestirebiliyoruz ve bunları başka veri hatlarıyla doğrulayıp yanlışlayabiliyoruz.
  • Kıtaların bir zamanlar tek bir kıta (Pangea) olduğunu asla gözleyemeyeceğiz; ancak bu, kıtaların her yıl milimetreler düzeyinde de olsa kayarak farklılaştığı gerçeğini değiştirmiyor. Kıtalar kaymaya devam ettikçe, bundan 150 milyon yıl sonra neye benzeyeceklerini öngörebiliyoruz.
250 milyon yıl sonra kıtaların neye benzeyeceği
250 milyon yıl sonra kıtaların neye benzeyeceği
Big Think

Bilim, zeka gerektiren bir iştir ve bu nedenle yoğun bir eğitim/pratik gerektirir. Bir dedektiflik öyküsü gibi, farklı veri hatlarını birleştirmeyi, bilinmeyeni bilinir hâle getirebilmeyi gerektirir. Bunu yapan bilim insanları, yüzlerce farklı veri hattını birleştirerek canlılığın evrim tarihini ispatlamayı başarmışlardır.

Yaratıcı Adına Konuşma Cüreti

Son olarak, sözde bir bilim insanının, ansiklopedik bir girdide metafiziğe sığınması, girdinin gerçek amacını net bir şekilde göstermektedir. Örneğin yazarın "Yaratıcısı", sayıları binlerle ifade edilebilecek kadar çok olan Hristiyan evrimsel biyologları da kapsamakta mıdır? Yazar, nasıl olup da yaratıcının yapabilecekleri, yapamayacakları, yaptıkları veya yapmadıkları hakkında TÜBİTAK üzerinden konuşmaya cüret edebilmektedir?

Yazar, tehlikeli ve bilimdışı sularda yüzmektedir ve açıkça yanlış bilgi vermektedir: Elma bitkisinin bir başka türe dönüşemeyeceğini gösteren hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır. Yazarın kullandığı kaynaklar arasında bilimsel değeri olanlarının hiçbiri, böyle bir bilgi vermemektedir. İleride bir gün CRISPR-Cas9 gibi bir gen düzenleme tekniğiyle, bir elmanın genlerini değiştirip, bir elma ağacından bir "armut" veya "neo-elma" meyvesi ürettiğimizde, yazarın "Yaratıcısının" kuralları insan tarafından ihlâl edilmiş mi olacaktır?

Tüm Reklamları Kapat

Tesadüf Geliyor, Kaçın!

Biyolojik evrim görüşü savunanların bir kısmı olayı tamamen tesadüflerle izah eder. Bir Yaratıcı olmaksızın kendiliğinden canlıların evrimleştiğini, mesela, balıklardan kurbağalara, giderek maymunlara ve onlardan da insana giden silsile hâlinde bir değişim ve dönüşümün oluştuğunu iddia ederler. Oysa tesadüflerle değil bir canlı organizmanın, bir proteinin bile meydana gelme ihtimali ne biyolojik ne de matematik olarak mümkün değildir.

Yazar, bu paragrafta ve bir sonraki paragrafta, toplamda 2 tip evrim algısı ileri sürmüştür: "Tesadüfe dayalı evrim" ve "Yaratıcı kontrolündeki evrim". Bunların evrimsel biyoloji ve genel olarak bilim camiasındaki dağılımlarını bilmekteyiz. Yapılan anketlere göre biyologların %99'undan fazlası, Nobel Ödüllü bilim insanlarının tamamı, genel olarak bilim insanlarınınsa %90-95 kadarı canlıların var oluşunun bilimsel açıklaması olarak doğal yolla olan evrimi kabul etmektedir. Dolayısıyla "savunanların bir kısmı" olarak bahsedilen kısım, bilim insanlarının pratik olarak tamamıdır.

  • Bilim insanları arasında evrimi kabul eden ve etmeyenlerin oranlarıyla ilgili daha fazla bilgi ve araştırma görmek için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
  • Bilim, bilim insanları ve ateizm arasındaki ilişkiyi öğrenmek ve bilim insanlarının ne kadarının ateist olduğunu gösteren araştırmalar için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
  • Evrimsel biyologlar arasında ateizmin neden yaygın olduğunu anlamak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
  • Genel olarak bilim ve din ilişkisini anlamak adına buradaki yazı dizimizi okuyabilirsiniz.

Ne var ki bunların hiçbiri olan biteni "tesadüfler" ile izah etmezler; eğer öyle olsaydı, Evrim Teorisi diye bir şeyden söz etmeye gerek kalmazdı, "Tesadüf Teorisi" denirdi ve "Her şey tesadüfen oldu." denilip geçilirdi. Halbuki akademik literatüre bakıldığında, bilim insanlarının evrimin mekanizmalarının matematiği, teorisi, pratiği ve bir bilimsel teoriden beklenecek bütün taraflarına yönelik çok kapsamlı deneyler, gözlemler ve bulgular sundukları görülmektedir. Dünyanın en saygın üniversitelerinin evrimsel biyoloji departmanları, her yıl yüzlerce yeni akademisyen yetiştirmekte, bunlar, dünyanın en saygın akademik dergilerinde araştırmalarını yayınlamaktadırlar. Bilimde yazarın Yaratıcısından söz edilmemesi, o teorinin tesadüflerden ibaret olduğu anlamına gelmez.

Teistik Evrim

Bazıları da, türler arası evrimin bir Yaratıcı’nın yönlendirmesiyle meydana gelmesinin mümkün olduğunu nazara verirler. Dine göre Yüce Yaratan her şeye kadirdir. Söz gelimi balıktan kurbağayı maymundan da insanı yaratması onun için mümkündür. Ancak bir varlığın mümkün olması ayrı, o mümkünün vaki olması, yani meydana getirilmesi ayrı şeydir. O mümkünün vaki olduğuna ait deliller gerekir. Mesela şu an Karadeniz’in yere batması zatında mümkündür. Ancak o ihtimalle Karadeniz’in yere battığına hükmedilmez. Onun battığına ait deliller olmalıdır.

Türlerin yeni türlere evrimleşebildiğini gösteren sayısız kanıt bulunmaktadır.[47], [48], [49], [50], [51] Bu kanıtlar, alanın en önde gelen uzmanlarını ikna etmeye yetmekte ve artmaktadır. "Bunu gösteren deliller olmalıdır." demek, delillerin olmadığı anlamına gelmez. Evrimi anlamamış olan ve dini propagandaya alet etmeyi hedefleyen kişilere her kanıt sunulduğunda, bu kişiler hedef tahtasını biraz daha kaydırmakta ve "Tamam ama o zaman bunun kanıtı nerede?" diyerek kendi laf dalaşlarını sürdürmektedirler. Şu anda Google Scholar gibi akademik arama motorları üzerinde yapılabilecek çok basit bir aramayla, dürüst bir şekilde evrime delil arayan herkesi tekrar tekrar ikna edebilecek kadar kanıt bulmak mümkündür. Bunu bulmayanlar, bulamadıkları için değil, görmek istemedikleri için kanıtları reddetmektedirler.

Öte yandan türler arası evrimin Yaratıcı kontrolünde olduğunu savunan akademisyenlerin sayısı yok denecek kadar azdır (evrim karşıtı bir çalışmanın yaptığı, bilimsel geçerliliği olmayan ve kasten sayıyı şişirmeye zorlayan bir sayıma göre bile dünya genelinde sadece birkaç yüz "akademisyen" buna destek olmaktadır).

Tüm Reklamları Kapat

Özetle, şu anlaşılmalıdır: Evrimin bütün doğal mekanizmalarını kabul ettikten sonra, bunların bir Yaratıcı tarafından konulduğuna inanmakta herhangi bir sakınca yoktur. Şahsi ve dini inançlarınızı evrim gibi bilimsel gerçeklere göre düzenleyebilirsiniz; ancak evrim gibi bilimsel gerçekleri şahsi ve dini inançlarınıza göre düzenleyemezsiniz.

Klişeye Saplanma: Mutasyon ve Neodarwinizm

Darwin görüşüne yirminci yüzyılda Mutasyon konusu da eklenerek Neo Darwinizm (Yeni Darwinizim) adı altında yeniden düzenlenmiştir. Fakat mutasyonlar da varlıkların evrimleşerek yeni canlıları hâsıl ettiği görüşünü desteklememektedir. Çünkü mutasyonlar milyonda bir meydana gelen bir değişikliktir. O da genelde öldürücü olmakta veya organizmanın yapısını bozmaktadır.

Mutasyonların evrimin hammaddesi olduğu doğru olsa da evrimin sadece önceki paragraflarda anlatılan Doğal Seçilim ve bu paragrafta eklenen mutasyonlardan ibaret olduğu algısı tamamen yanıltıcı ve yanlıştır. Mutasyonlar, evrimin çok sayıda mekanizmasından sadece biridir.[52]

Mutasyon Fetişi

Evrim karşıtlarının mutasyon konusunu göze sokma çabası, mutasyonların rastgele doğasındandır. Popülasyon içinde çeşitliliğe sebep olan süreçler rastgele olabilir; fakat o çeşitlilik arasından hangi bireylerin seçileceği, o anki çevre koşullarıyla, rastgele olmayan bir şekilde belirlenir. Görülebileceği gibi, bir şeyin Yaratıcı kontrolünde olmaması, rastgele olmak zorunda olduğu anlamına gelmez; ama pek tabii doğadaki herhangi bir şey veya her şey Yaratıcı kontrolünde olabilir. Bu, bilimin sahası değildir; sadece bilimsel sorgulamanın kalbinde yer alan "boş hipotez" olgusu nedeniyle doğal olgular doğaüstü nedenlerle izah edilmez. Bu konuda daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.

İlkokul Matematiği Gerekebilir: Mutasyon Sıklığı?

Mutasyonların "milyonda bir" gerçekleştiği bilgisi, tamamen boş bir bilgidir ve yazarın lise düzeyinde bile biyoloji ve matematik bilmediğini göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Spesifik bir nükleotitin (yani DNA'mızdaki kodu oluşturan "harflerin" her birinin) rastgele değişme ihtimali genelde milyonda bir, on milyonda bir, yüz milyonda bir gibi ihtimallere sahiptir.[53], [54], [55], [56], [57] Ama her bir hücreniz içinde 3 milyar adet nükleotit bulunduğu ve ömrünüz boyunca bu hücrelerden milyonlarca veya milyarlarca değil, trilyonlarca ve hatta katrilyonlarca üretebileceğiniz düşünülecek olursa, yüz milyonda bir gibi olasılıklar, günlük hayatta %25 veya %50 gibi sıradan olasılıklar haline gelmektedir.

Bu, aynı anda atılan 150 zarın hepsinin 6 gelme ihtimalinin 7∗10−467*10^{-46} olması gibidir. Bu, inanılmaz küçük bir olasılıktır; ancak 150 tane zar yerine aynı anda 1000 tane zar atılacak olursa, bunlardan en az 150 tanesinin aynı anda 6 gelme ihtimali bir anda %92.8 olmaktadır. Dolayısıyla bağlam bilgisi vermeksizin olasılıklardan bahsetmek, klasik bir evrim karşıtı manipülasyonu olsa da, bilimsel olarak tamamen geçersiz ve anlamsızdır.

Aslına bakarsanız siz bu yazıyı okurken bile nükleotitleriniz rastgele bir şekilde değişmektedir. Ayrıca her bir insan bireyi, anne-babasından yaklaşık 60 mutasyon fark ile doğmaktasınız.[58] Eğer mutasyonlar yazarın dediği gibi abartılı bir nadirlikte olsa, bu sayıları izah edemezdik.

Bir Türlü Öğrenemediler: Faydalı ve Zararlı Mutasyonlar

Bir yazarın evrimi anlamadığını görmenin kolay bir yolu, mutasyonların fayda/zarar dengesiyle ilgili yazdıklarına bakmaktır. Genellikle evrimi anlamamış ve akademik literatürü takip etmeyen kişiler, bilim-dışı propaganda kaynaklarından duyduklarını birebir tekrar ederek, mutasyonların çoğunun zararlı olduğunu dile getirirler. Halbuki mutasyonların öldürücülük oranı iyi çalışılmış bir genetik sahasıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Yapılan çalışmalar, mutasyonların %70 kadarının nötr olduğunu, %25 kadarının ani zararlı olduğunu, %5 kadarınınsa ani faydalı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla mutasyonların çoğu zararlı değil, nötraldir ve bu nötr mutasyonlar birden fazla noktada bir araya gelerek genlerde anlamlı değişimlere neden olabilir. Öyle ki, Nötral Evrim Teorisi, modern bilimin en güçlü teorileri arasında yer almaktadır.

  • Faydalı, zararlı ve nötr mutasyon sıklıklarıyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
  • Zararlı mutasyonların bile faydalı mutasyonlara fayda sağlayabileceğini gösteren bir çalışmayı okumak için buraya tıklayınız.
  • Nötral Evrim Teorisi hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Üstelik mutasyonların çoğu zararlı olsaydı bile, zararlı mutasyonlara sahip olanlar ölerek eleneceği için, %1, %5 veya %10 gibi bir faydalı mutasyon oranı bile her nesilde sürekli kayırılarak popülasyonda yaygın hale gelebilir ve türü baştan sona değiştirmeye yeterdi. Bunun doğada gerçekleştiğini gösteren kontrollü deneyler bile yapılmıştır. Bunun bir örneğini aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:

Bu videoda, Dr. Michael Nachman'ın kaya cep farelerinin evrimi üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarını öğrenecek ve evrimi net bir şekilde, gerçek bir örnek üzerinden göreceğiz.

Tür İçinde Kalan Değişimler?!

Canlı varlıklarda görülen değişiklikler tür içinde kalmakta, her canlının genetik yapısı kendine has özellikleri taşımakta ve farklı bir canlının teşekkülüne imkân vermemektedir.

Değişimlerin tür içinde kalmak zorunda olduğunu gösteren hiçbir akademik çalışma bulunmamaktadır. Canlıların evrimleştiği ve türleştiği, bilim camiası genelinde kabul gören bir gerçektir. Yazarın, anlattığı şeye dair yeterli akademik donanımı bulunmamaktadır ve görüşleri bilimin konsensusunu yansıtmamaktadır.

Palentoloji Evrimi İspatlar!

Biyolojinin paleontoloji, genetik, moleküler biyoloji ve biyokimya gibi çeşitli dallarına ait bilimsel veriler türler arası bir evrimin meydana geldiği iddiasını desteklememektedir. 

Bugüne kadar aktif olarak çalışılan bütün bilim sahaları ile evrim uyumludur ve bulguları da birbirini pekiştiren niteliktedir. Akademik literatürü 15 dakikalığına tarayan biri de, 15 yıl boyunca didikleyen biri de aynı sonuca varacaktır. Bugüne kadar paleontolojiden genetiğe, moleküler biyolojiden biyokimyaya, antropolojiden mühendisliğe kadar birçok bilim dalı evrimden ilham almış ve evrimsel değişimi ispatlayan bulgular sunmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

  • Evrimsel süreçte yaşanan değişimlerin paleontolojik kanıtlarını buradaki ve buradaki yazılarımızdan kendiniz de görebilirsiniz.
  • Evrimsel süreci ve evrim tarihini direkt fosil kaydı üzerinden öğrenmek için buradaki yazı dizimizi okuyabilirsiniz.

Evrim Laboratuvarda Gözlenebilir!

Türlerin var edilişi tarih içerisinde binlerce hatta milyonlarca yıl önce jeolojik zamanlarda meydana geldiği için bugün laboratuvarda tekrar edilemeyen olaylar olduğundan bu hususta ilk başvuracağımız kaynak, fosilleri inceleyen paleontoloji bilimidir. 

Türlerin "var edilişi" tarih boyunca milyonlarca yıl içinde, evrimsel değişim yoluyla gerçekleşmiştir. Bu, bilimsel camiada net olarak bilinen bir gerçektir. Fosiller ve paleontoloji, evrim hakkındaki veri hatlarından sadece birisidir.

Ayrıca evrimin laboratuvarda gözlenemeyeceği bilgisi tamamen hatalıdır. Evrimsel değişimler hem in vivo olarak, yani canlıların direkt değişimi yoluyla hem de in silico olarak, yani gerçekçi bilgisayar simülasyonları yoluyla ispatlanmıştır.

  • Tek hücreliliğin çok hücreliliğe laboratuvar şartlarında evrimleştiği ve video kaydının yapıldığı bir örneği buradan okuyabilirsiniz ve videoları kendiniz izleyebilirsiniz. Aynı çalışmanın tekrar deneylerinin de başarılı olduğunu buradan okuyabilirsiniz.

Bunu Asla Öğrenmeyecekler: Ara Formlar Evrimi İspatlar!

Eğer iddia edildiği gibi evrimle canlılar silsile hâlinde birbirinden meydana gelmiş ise o zaman her iki türün ortak özelliklerini taşıyan binlerce ara formların olması gerekecektir. Bugüne kadar binlerce fosil incelenmesine rağmen ara form olduğu iddia edilen birkaç fosilden başka bir bulgu elde edilememiştir. Bunların da farklı fosillerin sahte bir montajı olduğu sonradan anlaşılmıştır.

Dünya'nın en saygın müzelerinde kendi gözlerinizle de görebileceğiniz üzere, bugüne kadar yüzlerce farklı geçiş türüne ait binlerce fosil çıkarılmıştır. Bunlar, dinozorlardan kuşlara, maymunlardan insanlara, omurgasızlardan omurgalılar, denizel yaşantıdan kara yaşamına, amfibilerden sürüngenlere, sürüngenlerden memelilere ve daha nice gruba dair geçişleri, tartışmaya hiçbir yer bırakmayan ve tüm akademik camiayı ikna eden kalitede göstermiştir.

  • Ara geçiş fosilleriyle ilgili sık söylenen yalanları ve bunlar hakkındaki bilimsel gerçekleri buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz.
  • Evrimi gözlemek için gereken bütün fosillere sahip olduğumuzu anlamak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Bugüne kadar sahte olduğu tespit edilen fosil sayısı 8-10 civarındadır ve bu sahtekarlıkları tespit edenler, TÜBİTAK yazısını yazan türden "akademisyenler" değil, evrimsel biyolojiyi kabul eden bilim insanları olmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Yazının Gerçek Amacı: Yaratılışçı Propaganda

Yaratılışcı tür içi değişim görüşüne göre; her canlı türü ilk başta yaratıcı tarafından erkek ve dişi bir çift hâlinde yaratılmıştır. Sonra bu çiftler yine Yüce Allah’ın koymuş olduğu üreme kanunlarına göre çoğalarak yeryüzüne yayılmışlardır. Türler yeni türlere dönüşmezler. İlk yaratılışlarından sonra zaman içinde tür içi varyasyonlar (ırk, varyete oluşumu gibi) meydana gelmiştir ve gelmektedir. Ancak sonradan meydana gelen bu küçük çaplı değişiklikler ilk yaratılan erkek ve dişinin genetik potansiyelinin müsaadesi nispetinde olup yeni türleri vermez. Başka bir deyimle, canlılarda zamanla meydana gelen değişimler o türün gen havuzu içerisinde olabilir. Yoksa değişim bir türden başka bir türün oluşumunu sağlayacak düzeyde değildir. 

Türlerin son halleriyle, hiç yoktan, puf diye yaratılmadıkları bilinen bir gerçektir. Keza Evren'de hiçbir şey puf diye, yoktan, son haliyle var olmamıştır: Galaksiler, yıldızlar, gezegenler, kimyasal maddeler, canlılık ve var olan bütün türler, kendilerinden önce gelen maddenin şekil ve yapı değiştirmesiyle var olmuştur. Canlılığın özel bir yeri olduğuna yönelik inanç, bilimsel bir görüş değil, sıradan bir hüsnükuruntudur. Türlerin evrimleşebileceği ve evrimleştiği bilinen, ispatlanmış ve gözlenmiş bir gerçektir. Bilim camiasında tartışması bulunmamaktadır.

  • Yaratılış kavramının ne olduğunu öğrenmek için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
  • Yaratılışçılık akımının neden bilim değil de din propagandası olduğunu buradan öğrenebilirsiniz.
  • Bir birey olarak neden "yaratılış vs. evrim" gibi bir hatalı ikileme muhtaç olmadığınızı anlamak için Teistik Olasılık Skalası'na ve Scott Skalası'na göz atabilirsiniz.
  • Bilimin neden dini açıklamaları reddettiğini daha iyi anlamak için boş hipotez kavramını öğrenebilirsiniz.

İnsan Eliyle de Evrim Mümkün!

Bilim insanlarınca “eşeyli hibridizasyon, somatik hibridizasyon, gen transferi ve mutasyona uğratma”gibi metotlarla yapılan ıslah çalışmalarıyla yeni ırklar, varyeteler, varyantlar veya mutantlar elde edilmekle birlikte bunlar tür içi varyasyonlardır. Bütün bu çalışmalar gösteriyor ki bir türden bir başkasının meydana gelmesi şeklinde bir evrimleşme söz konusu değildir. Tür içi varyasyonlar ise ister tabiatta olsun isterse laboratuvarda insan eliyle olsun, türlerin evrimi değildir. Sadece tür içi değişmelerdir.

Yazarın yeni öğrendiği birkaç terimi tırnak içinde listelediği bu paragrafta yeni bir bilgi verilmemektedir. İnsan eliyle sadece türlerin istenilen özellikleri değiştirilmekle kalınmamış, aynı zamanda tek hücrelilerden çok hücrelilerin evrimi gibi büyük evrimsel geçişler laboratuvar koşullarında gözlenmiş ve videoya kaydedilmiştir. Popülasyon içindeki gen ve özellik dağılımını değiştiren her farklılaşma, tanım gereği evrimdir. Bu farklılaşmalar nesiller içinde birikerek yeni türleri oluşturmak zorundadır. Bunun aksini rasyonel olarak savunmak imkansızdır.

Malumun İlamı: TÜBİTAK Yazarı Evrim Nedir Bilmiyor!

Sonuç olarak; Evrim konusundaki tartışma, değişimin türler arasında olup olmadığı hususundadır. Üreme kanunlarına göre, türler genetiği değişerek başka yeni türlere dönüştürülmezler. Ancak tür içi gruplarda değişim olabilir. Yani yeni ırklar ve varyeteler meydana gelebilir ve gelmektedir. Her ne kadar evrimciler buna mikroevrim deseler de; bu bir evrim değildir. Bunun biyolojideki adı varyasyondur. Varyasyon bir kanundur, gözlenebilir ve denenebilir. Oysa evrim; varlığı ispatlanmış bilimsel bir gerçeklik olmayıp, bazılarına göre bir teori, bazılarına göre de bir hipotez yani varsayımdır.

Yazar, bir kez daha kendi hüsnükuruntularını ve kendi ideolojisini bilimsel gerçeklermiş gibi yansıtmaktadır.

Tür içerisinde çeşitlilik olduğu doğrudur; ancak evrim çeşitlilik ile eş anlamlı değildir. Çeşitlilik, bireyler arasındaki farklılıkları yaratır. Bunun evrimle doğrudan bir ilgisi yoktur. Evrimle çeşitlilik arasındaki ilişki, o çeşitlilik üzerine seçilim baskısı (örneğin hayatta kalma veya üreme baskısı) bindiğinde ortaya çıkar. Çeşitlilik içerisinden sadece belli kombinasyonlar daha başarılı olur, diğerleri daha başarısız olur. Başarılı olanlar çoğalır, başarısız olanlar elenir. Başarılı olanlar gelecek nesillere kendilerini başarılı kılan genleri aktarırlar; ama bu sırada genlerde meydana gelen değişimler o gelecek nesillerin de başarılı nesillerden bir miktar çeşitlilik farkına erişmesine neden olur. Bu yeni çeşitlilik dağılımı da çevre ile sınanır ve bazıları daha başarılı olur, bazıları daha başarısız olur. Bu, sürekli devam ettikçe, o "varyasyon" denen çeşitliliğin farklı kısımları birikmeye başlar ve tür, atasından farklı görünmeye ve davranmaya başlar. Yani çeşitlilik ve seçilim olduğu sürece türler tür-içi çeşitliliğin ötesinde evrimleşmek zorundadırlar; bu matematiksel ve rasyonel bir zorunluluktur.

Tüm Reklamları Kapat

Benzer şekilde, yazarın iddia ettiğinin aksine, evrim konusunda bilim camiasında herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Bilim insanları, evrimin bir doğa yasası olduğunu, Evrim Teorisi'nin ise o doğa yasasını açıklayan bilim teorisi olduğunu; kütleçekiminin bir doğa yasası olması ve Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin onu açıklayan bilim teorisi olduğunu kabul ettikleri gibi kabul etmektedirler.

Modern evrimsel biyolojideki tartışmalar, hangi popülasyon büyüklüğünden sonra seçilim mekanizmalarının genetik sürüklenmeye baskın geldiği veya şu türün bu türle mi daha yakın akraba olduğu yoksa şu canlılardan mı ayrılarak evrimleştiği gibi teknik konulardadır. Evrimin geçerli ve gerçek olduğunu tartışanlar, kendilerince ideolojik bir savaş vermekte olan manipülatörlerdir.

Yazarın anlattıklarını anlamadığı, terimleri kullanışından bellidir. "Evrim" sözcüğünden öylesine korkmaktadır ki daha birkaç paragraf önce kabul ettiği "tür içi değişimler"e "mikroevrim" denmesini reddetmektedir. Eğer mikroevrim "tür içi değişim" demekse, buna "mikroevrim" demekte nasıl bir sakınca vardır? Ona "mikroevrim" değil de "tür içi değişim" deyince ne değişmektedir?

Bu, verilen mücadelenin bilimsel bir mücadele olmadığını, halkın gerçekleri öğrenmesine yönelik korkunun dışavurumu olduğunu göstermektedir. Yazar, tür içinde farklılaşmayı mümkün kıldığını kabul ettiği değişimlerin nasıl olup da tür seviyesinde değişim yaratamadığını izah edememektedir. Doğa, "Aaa bu artık tür seviyesinde değişim ya, yok artık, duralım." mı demektedir? Doğa için "tür" diye bir şeyin olmadığı, sadece kendi genlerini replike eden organizmaların süreğenliği olduğu düşünülecek olursa, bu tür bir düşünce abesle iştigal etmek olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

TÜBİTAK, Bu "Kafa"yla Ansiklopedi Yazamaz!

TÜBİTAK, bilimle ilgili bir "ansiklopedi" hazırlama işine kalkışacaksa, uluslararası ve saygın emsallerinden örnek almalıdır. TÜBİTAK'a yol göstermek adına, bu ansiklopedilerin birkaç tanesinde biyolojik evrimin nasıl tanımlandığına ve nasıl anlatıldığına bakalım.

Encyclopedia Britannica

  • Evrim Teorisi, Dünya'daki çok çeşitli bitki, hayvan ve diğer türden yaşamın kökenlerinin, kendilerinden önce gelen canlılardan geldiğini ve bunlar arasındaki ayırt edilebilir farkların, nesiller boyunca biriken değişimlerden kaynaklandığını ileri süren bir teoridir.
  • Evrim Teorisi, modern biyoloji teorisinin ana taşlarından bir tanesi konumundadır.
  • Darwin ve diğer 19. yüzyıl biyologları, yaşayan organizmaları, onların coğrafi dağılımını ve soyu tükenmiş canlıların fosil kalıntılarını araştırarak, biyolojik evrim hakkında ikna edici kanıtlar bulmuşlardır. Darwin'in zamanından bu yana bu kaynaklardan gelen kanıtlar dikkate değer miktarda güçlenmiş ve daha detaylı hale gelmiştir. Daha yakın tarihte yükselişe geçen bilim disiplinleri (genetik, biyokimya, fizyoloji, ekoloji, hayvan davranışları ve özellikle de moleküler biyoloji), evrim hakkında çok güçlü ek kanıtlar getirmiş ve çok detaylı bir doğrulama ortaya koymuşlardır.
  • Evrimsel biyologlar artık evrim gerçeği hakkında kanıt toplamayla ilgilenmemektedirler. Daha ziyade, farklı kanıt türlerinden ne tür bilgiler elde edilebileceğiyle ilgilenmektedirler.

Encyclopedia of Life (Yaşam Ansiklopedisi)

  • Biyolojik evrim, organizma popülasyonlarının nesiller boyunca geçirdiği genetik-temelli değişimlerdir.
  • Evrim gerçeğini ortaya koyan veriler son birkaç on yılda bilim insanlarının moleküler benzerlikler gibi veri örüntüleri keşfetmeleri sayesinde daha da güçlenmiştir.
  • Organizmaların soy hatlarının zaman içinde değiştiği (yani evrimin yaşandığı) ve tüm organizmaların ortak bir kökeni paylaştığı gerçeği son 150 yıldır sağlam bir şekilde bilinmektedir.

Stanford Felsefe Ansiklopedisi

  • Biyolojideki çağdaş anlamıyla evrim, bir popülasyon içindeki biyolojik tiplerin oranlarının zaman içinde değişmesi demektir.
  • Evrim felsefesi, biyoloji felsefesi içinde büyüyen ve cıvıl cıvıl bir saha konumundadır.
  • Filozofların ezici çoğunluğu, yaratılışçılığın kanıtlarının, evrime yönelik bol miktarda kanıta nazaran dikkate değer miktarda daha az olduğunu kabul etmektedir. Ayrıca filozofların çoğu, devlet okullarındaki bilim derslerinde yaratılışçılığın okutulmaması gerektiği konusunda hemfikirdir.

Wikipedia

  • Evrim, biyolojik popülasyonlardaki kalıtılabilir özelliklerin nesiller boyunca değişimidir.
  • [Darwin ve Wallace'tan bu yana] evrimsel biyologlar, yeni hipotezler kurup bunları test ederek evrimin farklı kısımlarını araştırmışlardır, laboratuvar veya sahada elde edilen verilerden yola çıkarak kanıta dayalı yeni teoriler geliştirmişlerdir ve matematiksel/teorik biyolojinin yöntemlerinden faydalanmışlardır. Bu bulguları sadece biyolojinin gelişimini sağlamakla kalmamış, aynı zamanda tarım, tıp ve bilgisayar bilimi gibi çok sayıda diğer bilimsel ve endüstriyel sahanın da gelişimini sağlamıştır.
  • Evrimin varlığı deneysel kanıtlarla desteklenmektedir ve bilim insanları arasında evrimin gerçekliği konusunda mutlak bir görüş birliği vardır; ancak tarih boyunca bilimsel olmayan tartışmalara konu edinilmiş ve bazı dini gruplar tarafından reddedilmiştir.

Vikipedi

  • Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir.
  • Günümüzde organizmaların evrimsel kökenlerine dair sahip olunan bilgiler, dünyanın yuvarlaklığı, gezegenlerin hareketleri ya da maddenin moleküler yapısı kadar "kesinlik arzeden" bilimsel çıkarımlardır.
  • Evrim kuramını destekleyen reddedilemez kanıtlar ve neredeyse mutlak denebilecek derecede bir bilimsel konsensüs olmasına rağmen, yaratılışçı şeklinde adlandırılan çevrelerce bilim dünyasında iki kutup varmış gibi gösterilmeye çalışılır.
  • Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji ve diğer disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yegane kuramın Evrim Kuramı olduğunda hemfikirdir.
  • 1987 yılında Amerika'daki bilim insanları arasında yapılan bir araştırma, 480.000 bilim insanından sadece 700 bilim insanının yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar ettiğini ya da Evrim Kuramı'na karşı şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700 (%0,158) bilim insanından sadece küçük bir bölümü doğa bilimleri alanında akademik çalışma yapmaktadır.
  • Son yıllarda yapılan benzeri karşılaştırmalar, Evrim Kuramı'nı bütünü ile reddeden ya da ona karşı şüphe duyan bilim insanlarının oranının yaklaşık olarak %0,054 civarında olduğunu göstermiştir. Karşı çıkanların %75,1'i biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır.

Son Söz

Evrimsel biyoloji konusundaki akademik yetkinliği şaibeli olan, yayınları arasında evrimsel biyoloji dergilerinden saygın olan hiçbirinde yayını bulunmayan, herhangi bir uluslararası evrimsel biyoloji konferansına davet edilmemiş, uluslararası evrim kolaborasyonlarının hiçbirinde yer almamış bir bir yazarın, akademik literatürün ortaya koyduklarının ve akademik görüş birliğinin (konsensusun) tam tersini iddia eden cümlelerle, TÜBİTAK gibi bir devlet kurumu üzerinden yayınladığı akademik girdide evrimle ilgili hatalı bilgiler vermesi bir skandal olarak görülmelidir. Bir kamu kurumu olan TÜBİTAK'ın, bünyesinde bulunan halka açık bir platform üzerinden toplumu alenen yanlış bilgilendiren bu metnin yayınlanmasına izin verdiği için, başta ülkemizin bilim insanları ve bilim iletişimcileri olmak üzere tüm vatandaşlarımıza bir özür ve düzeltme borcu bulunmaktadır.

Konumuz çerçevesindeyse sonuç olarak canlılar, mikro düzeyde de makro düzeyde de durmaksızın evrimleşmektedirler ve evrim, bilim camiasında evrensel olarak kabul gören, bilimsel bir gerçektir. Çeşitliliğin ve seçilim baskısının olduğu yerde evrimin yaşanmak zorunda olması bir doğa kanunudur. Ne TÜBİTAK'ın ne de yazarının gücü bu yalın bilimsel gerçeği değiştirmeye yetecektir.

Eğer TÜBİTAK bu hatasından dönmeyi seçerse ve geliştirmek istediği ansiklopedi ve/veya diğer çalışmaların evrimle ilgili kısımlarında konu hakkında deneyimi ve uzmanlığı kişilerle çalışmak isterse, Evrim Ağacı olarak sonuna kadar destek olacağımızı ve/veya akademi ve popüler bilim arasındaki bir köprü olarak, bu işi hakkıyla yapabilecek, akademik yetkinliği olan, alanında saygın akademisyenlere yönlendirebileceğimizi hatırlatmak isteriz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
127
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 70
  • Bilim Budur! 27
  • Muhteşem! 11
  • Grrr... *@$# 9
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 7
  • Merak Uyandırıcı! 5
  • Umut Verici! 3
  • Korkutucu! 3
  • İnanılmaz 2
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ Khan Academy. Mechanisms Of Evolution. Alındığı Yer: Khan Academy | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. A. Forbes, et al. Evolution Is Change In The Inherited Traits Of A Population Through Successive Generations. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. W. Schopf, et al. (2017). Sims Analyses Of The Oldest Known Assemblage Of Microfossils Document Their Taxon-Correlated Carbon Isotope Compositions. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 53-58. doi: 10.1073/pnas.1718063115. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ E. Pennisi. Life May Have Originated On Earth 4 Billion Years Ago, Study Of Controversial Fossils Suggests. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
  • ^ a b M. S. Dodd, et al. (2017). Evidence For Early Life In Earth’s Oldest Hydrothermal Vent Precipitates. Nature, sf: 60-64. doi: 10.1038/nature21377. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ H. C. Betts, et al. (2018). Integrated Genomic And Fossil Evidence Illuminates Life’s Early Evolution And Eukaryote Origin. Nature Ecology & Evolution, sf: 1556-1562. doi: 10.1038/s41559-018-0644-x. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ C. Gramling. (2017). 3.77-Billion-Year-Old Fossils Stake New Claim To Oldest Evidence Of Life. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/science.aal0843. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. Gardner. (2001). The Colossal Book Of Mathematics. ISBN: 9780393020236. Yayınevi: W. W. Norton & Company.
  • ^ M. Schroeder. (2008). Number Theory In Science And Communication: With Applications In Cryptography, Physics, Digital Information, Computing, And Self-Similarity. ISBN: 9783540852971. Yayınevi: Springer.
  • ^ R. Hilborn. (1997). The Ecological Detective: Confronting Models With Data (Mpb-28). ISBN: 9780691034973. Yayınevi: Princeton University Press.
  • ^ K. Popper. (2005). The Logic Of Scientific Discovery. ISBN: 9781134470020. Yayınevi: Routledge.
  • ^ D. Pfeiffer. Scientific Theory Vs Law - Science Journal. (5 Haziran 2021). Alındığı Yer: Medium | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. D. Schafersman, et al. An Introduction To Science. (15 Ocak 1997). Alındığı Yer: Miami University | Arşiv Bağlantısı
  • ^ I. O. Medicine. (2008). Science, Evolution, And Creationism. ISBN: 9780309105866. Yayınevi: National Academies Press.
  • ^ E. C. Scott, et al. (2009). Don’t Call It “Darwinism”. Evolution: Education and Outreach, sf: 90-94. doi: 10.1007/s12052-008-0111-2. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ O. Judson. Let’s Get Rid Of Darwinism. (15 Temmuz 2008). Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
  • ^ C. Safina. Darwinism Must Die So That Evolution May Live. (9 Şubat 2009). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2022. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. Sclater. (2006). The Extent Of Charles Darwin’s Knowledge Of Mendel. Journal of Biosciences, sf: 191-193. doi: 10.1007/BF02703910. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. R. Taylor. (2018). Campbell Biology. ISBN: 9781292229478.
  • ^ P. J. Bowler. (2003). Evolution: The History Of An Idea. ISBN: 9780520236936. Yayınevi: University of California Press.
  • ^ E. J. Larson. (2004). Evolution: The Remarkable History Of A Scientific Theory (Chronicles). ISBN: 9780679642886. Yayınevi: Modern Library.
  • ^ E. Mayr. (1982). The Growth Of Biological Thought.
  • ^ J. M. Smith. (1989). Evolutionary Genetics. Yayınevi: Oxford University Press, USA.
  • ^ C. Darwin. (1859). On The Origin Of Species By Means Of Natural Selection; Or, The Preservation Of Favoured Races In The Struggle For Life.
  • ^ N. Shubin. (2009). Your Inner Fish. ISBN: 9780307277459. Yayınevi: Vintage Books.
  • ^ M. J. Benton. (1997). Vertebrate Palaeontology. ISBN: 9780412738104. Yayınevi: Springer.
  • ^ S. Freeman. (2003). Evolutionary Analysis. ISBN: 9780131018594. Yayınevi: Benjamin-Cummings Publishing Company.
  • ^ M. W. Feldman. (2014). Mathematical Evolutionary Theory. ISBN: 9781400859832. Yayınevi: Princeton University Press.
  • ^ S. H. Rice. (2004). Evolutionary Theory: Mathematical And Conceptual Foundations. ISBN: 9780878937028. Yayınevi: Sinauer Associates Is an Imprint of Oxford University Press.
  • ^ Quanta Magazine. Mathematics Shows How To Ensure Evolution | Quanta Magazine. (26 Haziran 2018). Alındığı Yer: Quanta Magazine | Arşiv Bağlantısı
  • ^ O. Gascuel. (2005). Mathematics Of Evolution And Phylogeny. ISBN: 9780198566106. Yayınevi: Oxford University Press, USA.
  • ^ M. J. Reddy, et al. (2020). Evolutionary Algorithms, Swarm Intelligence Methods, And Their Applications In Water Resources Engineering: A State-Of-The-Art Review. H2Open Journal, sf: 135-188. doi: 10.2166/h2oj.2020.128. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. N. Sloss, et al. (2020). 2019 Evolutionary Algorithms Review. Springer, Cham, sf: 307-344. doi: 10.1007/978-3-030-39958-0_16. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ G. S. Hornby, et al. (2006). Automated Antenna Design With Evolutionary Algorithms. Space. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. D. Lohn, et al. (2005). An Evolved Antenna For Deployment On Nasa’s Space Technology 5 Mission. Springer, Boston, MA, sf: 301-315. doi: 10.1007/0-387-23254-0_18. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Genome.gov. Genetic Drift. Alındığı Yer: Genome.gov | Arşiv Bağlantısı
  • ^ R. L. Millstein. Genetic Drift. (15 Eylül 2016). Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. Mallet. (1995). A Species Definition For The Modern Synthesis. Trends in Ecology & Evolution, sf: 294-299. doi: 10.1016/0169-5347(95)90031-4. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. C. Masters, et al. (1989). Why We Need A New Genetic Species Concept. Systematic Biology, sf: 270-279. doi: 10.2307/2992287. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. RUSE. (2020). Definitions Of Species In Biology. The British Journal for the Philosophy of Science, sf: 97-119. doi: 10.1093/bjps/20.2.97. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ R. A. Lewin. (2006). Three Species Concepts. Wiley, sf: 609-613. doi: 10.2307/1219942. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. T. Ghiselin. (1974). A Radical Solution To The Species Problem. Systematic Biology, sf: 536-544. doi: 10.1093/sysbio/23.4.536. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. C. Adeola, et al. Pattern Of Genetic Diversity Of Feral Domestic Cat Populations In Lamu, Kenya And Iran Suggest Possible Influence Of Historical Trade Between Persian Gulf And East African Coast. (19 Aralık 2019). Alındığı Yer: Research Square doi: 10.21203/rs.2.19303/v1. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. Golab. Where Did Cats Come From? The Fascinating History Of The Domestic Cat. (17 Ağustos 2017). Alındığı Yer: Anadolu Kedisi | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. el-Showk. Do Species Really Exist? | Accumulating Glitches | Learn Science At Scitable. (22 Mayıs 2013). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2022. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. Shelomi. The Existence Of Different Species Is A Scientific Construct, Not An Argument Against Evolution. (27 Nisan 2017). Alındığı Yer: Forbes | Arşiv Bağlantısı
  • ^ D. Schluter. (2009). Evidence For Ecological Speciation And Its Alternative. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 737-741. doi: 10.1126/science.1160006. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Understanding Evolution. Evidence For Speciation. (16 Nisan 2021). Alındığı Yer: Understanding Evolution | Arşiv Bağlantısı
  • ^ C. Wilcox. Evolution: Watching Speciation Occur | Observations. (18 Aralık 2011). Alındığı Yer: Scientific American Blog Network | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Y. Hadid, et al. (2014). Sympatric Incipient Speciation Of Spiny Mice Acomys At “Evolution Canyon,” Israel. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 1043-1048. doi: 10.1073/pnas.1322301111. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ R. J. Safran. Speciation: The Origin Of New Species. (1 Ocak 2012). Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Understanding Evolution. Dna And Mutations. (24 Ağustos 2021). Alındığı Yer: Understanding Evolution | Arşiv Bağlantısı
  • ^ B. Piña, et al. Mutation Rate. (15 Nisan 2014). Alındığı Yer: Elsevier BV doi: 10.1016/B978-0-12-386454-3.00497-8. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. M. Flynn, et al. (2017). Selection Constrains High Rates Of Tandem Repetitive Dna Mutation In Daphnia Pulex. Genetics, sf: 697-710. doi: 10.1534/genetics.117.300146. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. Schneider, et al. (1999). Estimation Of Past Demographic Parameters From The Distribution Of Pairwise Differences When The Mutation Rates Vary Among Sites: Application To Human Mitochondrial Dna. Genetics, sf: 1079-1089. doi: 10.1093/genetics/152.3.1079. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. W. Nachman, et al. (2000). Estimate Of The Mutation Rate Per Nucleotide In Humans. Genetics, sf: 297-304. doi: 10.1093/genetics/156.1.297. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. C. Whittaker, et al. (2003). Likelihood-Based Estimation Of Microsatellite Mutation Rates. Genetics, sf: 781-787. doi: 10.1093/genetics/164.2.781. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Nature. (2011). Variation In Genome-Wide Mutation Rates Within And Between Human Families. Nature Genetics, sf: 712-714. doi: 10.1038/ng.862. | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:01:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11925

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!. (17 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11925
Bakırcı, Ç. M. (2022, June 17). TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11925
Ç. M. Bakırcı. “TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 17 Jun. 2022, https://evrimagaci.org/s/11925.
Bakırcı, Çağrı Mert. “TÜBİTAK, "Hipotez" ve "Teori" Sözcüklerinin Anlamını Bilmeyen Yazara, "Biyolojik Evrim" Konusunda Ansiklopedik Girdi Yazdırdı!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, June 17, 2022. https://evrimagaci.org/s/11925.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close