Ara Türler ve Geçiş Formları: İhtiyacımız Olan Hepsine Sahibiz!
Bugüne kadar keşfedilen bütün türlerin ve bütün fosillerin ara geçiş türü olduğu tespit edilmiştir!
"Bir dakika! Nasıl yani? Nasıl tüm fosiller ara geçiş türü olur? Hatta sadece fosil bile demiyorsunuz, türler diyorsunuz!"
Evet, aynen öyle. Konuyla ilgili videomuz buradan izlenebilir:
"Ara Form" veya "Geçiş Türü" Nedir?
"Ara form" ya da "(ara) geçiş türü" kavramları, evrimi tam olarak anlamayan insanlara anlatım kolaylığı olarak icat edilmiş, sonrasında evrim karşıtları tarafından çarpıtılmış, sonrasındaysa bilim içerisindeki anlamı birazcık değişerek iyice işin içinden çıkılmaz bir hal almış bir kavramdır. Bu kavramları temizleyelim:
İlk olarak, her tür bir ara geçiş türüdür. Çünkü evrim durağan bir süreç değildir. Bu hataya, şu anda evrimin son basamağında olduğumuz gibi hatalı bir görüşe sahip olanlar kolaylıkla düşmektedir. Biz modern insanlar ne ilk türüz ne de son olacağız. Bu sadece bizim için değil, var olmuş ve olan tüm türler için geçerli. Bizlerden, yeni türler evrimleşecek. Belki yarın değil, sonraki milenyumda değil. Ancak binlerce ve milyonlarca yıl sonra bu kaçınılmaz olarak gerçekleşecek. Milyonlarca yıl sonra, bir gecede de gerçekleşmeyecek. Şu anda zaten gerçekleşiyor. Her yeni nesil, ata nesilden birazcık farklı. Bunlar sürekli birikiyor. Bir seçilim olmasaydı bile (ki var), genetik sürüklenme gibi mekanizmaların etkisiyle tür içi çeşitlilik rastgele yönlerde birikiyor. Bu biriken özellikler, her neslin biraz daha farklı olmasına neden oluyor. Bu da, türümüzü sürekli işliyor ve değiştiriyor. Eğer üzerimizde, vahşi doğada olduğumuz zamanlardaki gibi güçlü bir seçilim baskısı olsaydı, bu evrim çok daha kestirilebilir bir yöne sahip olurdu ve kat kat hızlı işlerdi. Ancak bizde o kadar güçlü olmasa da, geri kalan istisnasız her canlıda müthiş bir baskıyla seçilim devam ediyor. Her tür, kendisinden önce gelen tür ile, kendisinden sonra gelecek türler arasında bir ara geçiş basamağı görevi görüyor.
İkincisi, bulduğumuz her fosil de bir ara geçiş türünü temsil ediyor. Çünkü yine, o fosillerin ait oldukları türler de, kendisinden önceki ve sonraki türler arasında yer alıyorlar. Dolayısıyla aslında özel bir "ara geçiş türü" diye bir şey bulunmuyor. Hah, şu fosil ara geçiş türü, bu fosil ara geçiş türü değil diye bir durum söz konusu değil. Hepsi, bir türle bir diğeri arasında geçiş özelliği gösteriyor.
Bilim İnsanlarının "Ara Tür" Derken Kastettikleri Nedir?
Büyük canlı grupları arasındaki geçişler. Yani spesifik olarak evrimi gözlememizi sağlayacak, evrimle ilgili kısmen daha fazla bilgi verebilen fosiller. Sudan karalara geçiş, amfibilerden sürüngenlere geçiş, maymunlardan insana geçiş, köpek boyundaki atlardan bildiğimiz atlara geçiş, dinozorlardan kuşlara geçiş gibi... Bu evrimsel geçişlerin her birine ve yüzlerce kat fazlasına yönelik binlerce fosile sahibiz. Bu konuda evrimi gözlemek konusunda hiçbir eksik bulunmuyor, ihtiyacımız olan hepsine sahibiz.
Evrim Karşıtları Neyin Peşinde?
Peki son olarak şu sorulmalı: Bu bilim karşıtlarının ısıtıp ısıtıp sunduğu bu ara tür kavgası nedir?
Aslında bu tek taraflı kavganın temel nedeni, ara türlerin yaşayan iki tür arasında geçiş, bir karışım olarak pazarlanmaya çalışılması. Örneğin bir timsah ile bir ördek arasındaki geçiş türünü arama gaflet ve dalaleti. Böyle bir şey bulunmuyor. Aynı dönemde yaşayan iki tür, birbirine evrimleşemez. Evrim, tarihseldir. Atasal türler, torun türlere evrimleşirler. Dolayısıyla insan ve şempanzenin olası ortak atası olan ve 6 milyon yıl önce yaşamış Orrorin tugenensis türünün, insana ve şempanzeye kadar olan evrimindeki ara basamaklardan bahsedebilirsiniz. Fakat bir muz bitkisinin bir ayıya evrimleştiği bir ara basamağı ileri süremezsiniz. Evrim bu değildir ve böyle bir şey olduğunu iddia etmez.
İhtiyacımız Olan Tüm Geçiş Formlarına Sahibiz!
Sözde kavganın diğer sebebi de, görselde açıklanıyor. Kimi zaman evrimsel biyoloji ve jeolojide, "fosil kaydının eksik olduğu"ndan bahsedilir. Bu doğrudur; çünkü hiçbir zaman var olmuş her bir canlı türünün her bir bireyinin fosillerini bulamayacağız! Fosilleşme aşırı nadir olan, fosilleşen bireyleri bulmak ise aşırı zor olan bir iş olduğu için, her zaman şurada veya burada eksik bireyler ve eksik türler bulunacak.
Ancak bu eksiklik, resmin tamamını görmemize engel olan bir eksiklik değildir! Bunu, şu görselle izah edelim:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Evrimin yaşandığını ispatlamak için fosillere gerek yoktur bile! Çünkü modern genetik yöntemler, elimizi attığımız her bir popülasyonun, her bir nesilde, durmaksızın evrimleştiğini zaten ispatlamıştır. Ancak fosillerden elde ettiğimiz, 4.5 milyar yıllık evrim sürecinden parça parça kesitlerdir; tıpkı bir videodan aralıklarla ekran görüntüsü almak gibi... Ya da tıpkı yukarıdaki görselde, uzun bir cümlenin sadece bazı harflerine sahip olmamız gibi. Eğer elinizde bir videodan yeterince ekran görüntüsü varsa, o videonun ne ile ilgili olduğunu ve olayların hangi sırayla yaşandığını çözmeniz mümkün olacaktır. Benzer şekilde, yazıyı tüm eksik harflere rağmen biraz uğraşarak okuyabiliriz. İşte aynı şekilde, evrimi de fosillerdeki eksik basamaklara rağmen net bir şekilde görebiliriz.
Doğa bize bu kadar ipucunu sunarken, eğer ki bu kadar bariz noktaları birleştiremiyorsanız, bunun suçlusu size daha fazla fosil vermeyen doğa değildir.
Sizsiniz.
Sonuç
Bilim; zeka, emek ve deneyim işidir. Evrimsel biyoloji ve paleontoloji, eldeki kanıtlardan yola çıkarak geçmişin sırlarını çözdüğümüz bir dedektiflik işidir. Dedektiflerin elinde her zaman bütün kanıtlar yoktur; ancak bir sanık hakkında yeterli kuşkuyu doğurup, nihayetinde bu kuşkuyu farklı açılardan doğrulayacak kadar kanıt, neredeyse her zaman isabetli olacak bir şekilde sonuca götürür.
Bu süreçte hatalar olmaz mı? Elbette olur. Kimi zaman masumlar da suçlu sayılır, kimi zaman suçluların tam suçu ortaya çıkarılamaz. Evrim tarihinde de hatalar olabilir; kimi zaman bir tür şu türle değil de bu türle daha yakın akraba zannedilebilir. Kimi zaman türler yanlış isimlendirilebilir. Ancak nasıl ki ilk durumdaki hatalar adli bilimleri geçersiz kılmaya yetmiyorsa, ikinci durumdaki hatalar da evrimsel biyolojiyi hatalı kılmaya yetmez. Eğer elinizde bağımsız veri hatlarından (paleontoloji, genetik, morfoloji, anatomi, vs.) gelen bağımsız kanıtlar varsa ve bunların her biri aynı hikayeye işaret ediyorsa, gerçekte olanı tespit etmeniz mümkün olacaktır.
Evrimsel biyologların yaptığı da budur. Hiçbir zaman gerçeğe %100 ulaşıldığını iddia etmezler; hiçbir bilim insanı bu iddiada bulunmaz! Ancak bilimin alternatifi konumunda olduğu iddia edilen düşünce yöntemlerinden çok, çok ama çok daha gerçeğe yakındırlar; öyle ki arada kıyas bile yapılamaz! Evrime duyduğumuz güven, tıp bilimine duyduğumuz güvenden az ya da çok değildir. Elbette hataları ve eksikleri vardır; ancak hastayken bir doktora gittiğimizde suratımıza üflemesini değil, o "hatalı ve eksik" bilimi kullanarak bizi tedavi etmesini isteriz. Tarihsel, morfolojik, anatomik ve genetik kanıtlara baktığımızda da, bunlardan cinler, periler ve mitolojik masallar çıkarılmasını değil, o "hatalı ve eksik" bilim ile türler arası ilişkilerin ne olduğunun, bir türün bir diğerine değişiminin ortaya konmasını isteriz. Hepsi bu.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 117
- 117
- 61
- 42
- 29
- 25
- 17
- 14
- 2
- 1
- 1
- 1
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:48:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2925
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.