Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?
Türleri anlamak için ilk olarak, çeşitli tür tanımlarından bahsetmemiz gerekir. Çünkü doğa bilginleri ve biyologlar çok uzun yıllardır türleri tanımlamanın kolay bir yolunu aramışlardır. Ne yazık ki günümüzde hala türleri tanımlamak çok kolay bir iş değildir ve çok kapsamlı incelemeler gerektirmektedir.
Ancak aslında bu zorluk bize evrimin ne kadar güçlü bir doğa gerçeği olduğunu gösterir. Günümüzdeki bazı türler, akrabalarına veya atalarına o kadar benzerken, bazı diğer özellikleri bu canlıları aynı gruptan (türden) saymamıza engel olacak kadar farklıdır. Bu canlıları sınıflandırmak zorlayıcı ve hatta hararetli bilimsel tartışmalara sebep olabilir. Bu, evrimsel biyoloji açısından doğrulayıcı niteliktedir, çünkü zaten evrimsel biyoloji türler arasında kademeli ve yavaş bir değişimi öngörür. Doğada da tam buna uygun bir şekilde, birbirlerinden giderek farklılaşan nitelikleri barındıran, dolayısıyla birbirinden ayırmanın zor olduğu türler görmemiz mümkündür.
Doğadaki farklı canlıları kategorize etme merakı çok eskilerden beri var olan bir çabaya dayanmaktadır. İlk insanlardan bu yana etrafını gözleyen türümüz, etraftaki canlıların belli başlı özellikler dahilinde gruplanabileceğini fark etmiştir. Geçmişte bu sınıflandırmalar keyfi olarak yapılmış olsa da, günümüzde çok daha tarafsız, çok daha bilimsel ve çok daha gerçekçi sınıflandırmalar mümkün olabilmektedir.
Üstelik eski zamanlarda yapılan bu sınıflandırmanın neden mümkün olduğu bilinmemekteydi. Yani özellikle canlıların bazılarının birbirlerine çok benzemesi, bazılarınınsa oldukça farklı olmasının nedeni bilinemiyordu. Günümüzdeyse evrimsel biyoloji sayesinde bu soru işaretlerini tamamen ortadan kaldırmayı başardık.
Türler, birbirlerine benzer veya farklı olabilirler, çünkü her tür birbiriyle ortak bir ataya sahiptir ve o ortak ata ne kadar eski zamanlarda yaşadıysa, günümüzdeki torun temsilcileri de birbirinden o kadar farklı olacaktır. Bu yüzden son ortak ataları 6 milyon yıl kadar önce yaşayan insan (Homo sapiens) ile şempanze (Pan troglodytes) birbirine bu kadar benzerken, aynı insan türü ile bir denizatı (Hippocampus hippocampus) belli başlı benzerlikler haricinde, birbirlerinden bu kadar farklıdırlar.
Türler Hangi Özelliklerine Göre Tanımlanırlar?
Türlerin tanımını yapabilmek için türlerin neyi barındırdığını anlamak gerekir. Bu konu, biyoloji dünyasında oldukça fazla tartışılmaktadır. Journal of Psychology'de geçmişte, aynı anda yayınlanan üç farklı görüş bu tartışmaların boyutunu bize göstermektedir (Castenholz 1992, Manhart ve McCourt 1992, Wood ve Leatham 1992).
Biyologlar tarafından kullanılmakta olan çeşitli tür tanımları vardır. Bunlar:
- ırksal tür tanımı,
- tipolojik tür tanımı,
- biyolojik/izolasyon tür tanımı,
- biyolojik/üreyici tür tanımı,
- tanıyıcı tür tanımı,
- morfolojik tür tanımı,
- ekolojik tür tanımı,
- mikrotür tür tanımı,
- kohezyon tür tanımı,
- genetik tür tanımı,
- paleontolojik tür tanımı,
- evrimsel tür tanımı,
- filogenetik tür tanımı,
- biyosistematik tür tanımı gibi isimlere sahiptir.
Bunların her biri, farklı sistemleri kullanarak türleri sınıflandırmayı hedefler.
Burada şu noktayı anlamak hayati önem taşır: Aslında bu yöntemler her ne kadar bu şekilde çok farklı isimlerde gözükseler de, aslında birbirlerine oldukça yakın yöntemlerdir. Sadece, "tür" kavramını ele alışları farklıdır. Çoğu tür tanımı, hemen hemen her zaman benzer sonuçlar verirler. Sadece bazıları, kimi zaman bir türü tanımlamak için, diğerlerine göre daha kullanışlı olabilmektedir.
Biz burada, aslında diğerlerinin bazılarını da içerisine katan ve gruplandırmayı kolaylaştıran dört tanesini inceleyeceğiz:
- ırksal tür tanımı,
- biyolojik tür tanımı,
- morfolojik tür tanımı ve
- filogenetik/evrimsel tür tanımı.
Bunlarla ilgili daha ayrıntılı tanımlar için 1985 yılında Stuessy tarafından yazılan Kladistik Teori ve Metodoloji (Cladistic Theory and Methdology) isimli kitaba (ve benzerlerine) ve yazının sonuna eklediğimiz güncel kaynaklara bakabilirsiniz. Türlerin tanımlarını incelemeye geçmeden önce, türlerin bilimsel isimlendirilmelerine bakmakta fayda vardır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Türlerin Bilimsel İsimlendirilmesi Nasıl Yapılır?
Eğer yazı dizimizin ilk yazısını okumadıysanız, türlerin bilimsel olarak nasıl isimlendirildiğiyle ilgili detaylı bilgileri buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Bu konuyu (her ne kadar son derece önemli olsa da) burada vererek tür tanımlarıyla ilgili konuyu dağıtmak istemiyoruz.
Irksal Tür Tanımı nedir?
Irk, günlük dilde ve yakın geçmişte değişerek dilimize tamamen farklı olarak yerleşen anlamı aksine biyolojide, bir tür dâhilinde genetik olarak pek fazla birbirine karışmayan, birbirlerinden çeşitli şekillerde izole olmuş, genetik ve morfolojik açıdan birbirine göreceli olarak benzeyen canlı gruplarına verilen isimdir. Biyolojik anlamıyla ırklar genellikle ekolojik olarak (yerel yaşam alanlarının farklılığından kaynaklanıyorsa) veya coğrafi olarak (aralarında büyük coğrafi bariyerler varsa) birbirinden ayrılırlar.
Bu şekilde ayrılan ve bulundukları ortama göre evrim geçirmeye başlayan canlı grupları, eğer birbirlerinden temel benzerliklerini yitirmeden, çok fazla uzaklaşırlarsa, bu yeni ve farklı iki gruba “alt tür" denir. Alt türlerin farklı türler olmadığını kesinlikle belirtmekte fayda vardır. Örneğin Batı Bal Arısı, pek çok farklı alt türe ayrılır:
- Anadolulu Bal Arısı: Apis mellifera anatoliaca
- Cape'li Bal Arısı: Apis mellifera capensis
- Doğu Afrika Ova Bal Arısı: Apis mellifera scutellata
- Karniyolalı Bal Arısı: Apis mellifera carnica
- ve bunun gibi daha onlarca alt tür!
Ancak kritik nokta şudur: Bunların hepsi aynı türe Apis mellifera'ya aittir!
Kimi zaman bilim insanları ırk ile alt tür arasındaki ayrımın çok bulanık olmasından ötürü bu ikisini eş anlamlı olarak kullanırlar; hatta modern biyolojide bu kavramların pek kullanışlı olmamasından ötürü tamamen terk etmeye yönelik bir eğilim de vardır. Ancak genel hatlarıyla özetlenecek olursa: Belli bir coğrafyaya hapsolmuş, kendi türünün diğer bireylerinden tamamen izole olarak yaşayan ve dolayısıyla diğer popülasyonlardan farklı bir evrimsel sürecin içerisinde bulunan canlı gruplarına ırk denmektedir.
İnsan Türünde Irklar Var mı?
Yeri gelmişken birçoklarının aklında olan o soruya da bu tanım çerçevesinde cevap vermekte fayda var: Bu bağlamda incelediğimizde, insan popülasyonlarının neredeyse hiçbirinin ırk olma özelliğini taşımadığı görülmektedir. Çünkü günümüzde neredeyse hiçbir insan popülasyonu, diğerlerinden tamamen izole değildir (bazı kabileler haricinde). Dolayısıyla siyasi nedenlerle veya belli coğrafyalarda daha yoğun bulunmalarından ötürü insanları “ırklara” bölme çabası ayrımcı fikirlerden ileri gelmektedir.
Elbette belli bir coğrafyaya işaret etmek adına, bilimde kolaylaştırıcı terimler geliştirilebilir; ancak bunların biyolojik karşılıklarının bulunmadığına dikkat edilmelidir. İnsanların hepsi tek bir türe (Homo sapiens) aittir ve bu tür altında tek bir alt tür (ya da ırk) dahi bulunmaz! Çünkü izole yaşayan insan popülasyonları bile onları ayrı bir ırk sayabileceğimiz kadar bağımsız bir evrimsel değişim geçirmemişlerdir ve geçirmemektedirler. Ancak uzun vadede bu izolasyonun sonuçları neler olabilir, bunu zaman gösterecek.
Burada bir itiraz, insan toplumları arasında bazı fiziksel farklılıklar bulunması gerçeği üzerinden ileri sürülebilir. Ancak bu, günümüzde ırkların var olduğunu savunmak için tamamen geçersiz bir iddiadır. Çünkü günümüzdeki insanların farklılıkları, günümüzdeki evrimsel patika farklılıklarından değil, o coğrafyalarda yaşayan insanların atalarının ırklarının farklı evrimsel patikalarından kaynaklanmaktadır.
Yani evet, insan soyları günümüzden 125.000 yıl öncesiyle 10.000 yıl öncesi arasında birçok ırka bölünmüştü, çünkü Afrika’dan çıkarak Dünya’nın dört bir yanına yayılmaktaydılar ve bu süreçte, teknolojinin ve günümüzdeki olanakların bulunmamasından ötürü birçok izolasyon meydana geldi. Bu süreçte ırklar, bulundukları coğrafyalara adapte olarak farklı evrimsel patikalara girdiler. Ne var ki bu patikalar türleşmeye neden olamadan sonlandı. Çünkü günümüze yaklaştıkça insan popülasyonlarının sayısı arttı, teknolojik olanaklar arttı ve eski izolasyonlar ortadan kalkarak popülasyonlar birbirleriyle karışmaya başladılar. Dolayısıyla evrimsel ayrışma sona erdi ve ırk kavramı da (en azından Homo sapiens türü için) yok olmuş oldu. Ancak bu birkaç on bin yıllık süreçte edinilen özellikler günümüze kadar taşındı (siyah-beyaz deri renkleri, çekik gözlülük, sarı saç rengi, vs.). Yani anlaşılması gereken, ırk kavramının statik değil, dinamik bir kavram olduğudur. Var olan ortam koşullarına göre tanımlanmalıdır ve aceleci genellemelerden uzak durulmalıdır.
İşte doğa bilimciler, çevrelerinde gördükleri bitki ve hayvanları, bireysel olarak basitçe, birbirleriyle olan benzerliklerine göre gruplayabileceklerini düşünmüşlerdir. Doğada bulunan gruplara (bilimsel ismiyle taksonlara) bu benzerliklere göre isimler vermişlerdir. İnsanların aksine, ellerinde bizim teknolojilerimiz bulunmayan canlı gruplarının neredeyse tamamında ırklar görülür, çünkü ciddi anlamda izolasyon bulunmaktadır.
Bu sınıflandırma yaklaşımının temelde iki noktası vardır: Bunlardan ilki, üreme açısından (eşeysel) uyumluluk ve bireylerin devamlılığıdır. Basitçe: Köpekler köpeklerle çiftleşirler ve asla kedilerle çiftleşmezler! Bu, ırk tanımının temelini oluşturur (ayrıca bu durum “izolasyon” açısından da düşünülebilir). İkinci olaraksa, türler arasında çeşitlilik açısından bir süreklilik olmadığıdır. Yani türlere basitçe bakarak onları ayırt edebilirsiniz (Cronquist 1988).
Biyolojik Tür Tanımı Nedir?
Son birkaç on yıldır, biyoloji dünyasında genel geçer olarak kabul edilen tür tanımı, Biyolojik Tür Tanımı'dır (BTT). Günümüzde, liselerde okutulan ve birçoğumuzun ezbere bildiği tür tanımı da budur. Bu tanım, türleri cinsel olarak üretken bir komünite olarak görür. BTT, belki de en çok sayıda bilim insanı tarafından geliştirilen ve kullanılan tanımdır.
BTT, yıllar içerisinde oldukça fazla değişim geçirmiştir. İlk olarak, 1930 yılında Du Rietz tarafından ortaya atılmıştır. Du Rietz, türleri, "...farklı ve sürekli olmayan biyotip kesintileriyle birbirinden ayrılan en küçük doğal popülasyonlar" olarak tanımlamıştır. Bu tanımda, çiftleşmeye karşı doğal bariyerlere üstü kapalı bir biçimde değinilmektedir.
Ondan birkaç sene sonra, 1937'de ünlü Evrimsel Biyolog Dobzhansky, türleşmeyi "... bir zamanlar gerçekten veya potansiyel olarak çiftleşen bireylerin, fiziksel olarak birbirleriyle çiftleşemeyecek hale gelmelerine sebep olan ve iki ayrı grup oluşturan evrimsel süreç" olarak tanımlamıştır. Bu, son derece sınırlandırıcı bir tanımlamadır. Daha sonraları, Dobzhansky de Mayr'ın geliştirdiği tanımı kabul etmiştir. Mayr, 1942'de türleri şöyle tanımlar:
...birbirleriyle gerçekten ya da potansiyel olarak çiftleşebilen ve bu tip diğer popülasyonlardan eşeysel olarak izole olmuş, doğada bir göreve (nişe) sahip olan doğal popülasyonlardır.
Omurgalıları inceleyen zoologlar ve entomologlar (böcek bilimciler) için BTT en çok kabul gören tür açıklamasıdır. Botanikçiler ise bu tanımı kullanmakta zorlanırlar çünkü kara bitkileri, hayvanlara göre çok daha çeşitli üreme yöntemleri izlerler. Bitkilerde farklı türlerden olduğu bilinen canlılar çok daha kolay çiftleşip verimli döller verebilirler. Bu da botanikte BTT’nin kullanışsız bir tanım olmasına neden olmaktadır.
Biyolojide sıklıkla karşılaşıldığı üzere, BTT için de pek çok istisna doğada bulunabilir. Bunlar için BTT ile uyumlu; ancak BTT ile sınıflandırılamayacak türleri de içerisine alan daha geniş tanımlar geliştirilmiştir. Bunlara birazdan değineceğiz.
BTT'nin uygulanabilirliği ve geçerliliği hakkında olduça sık eleştirilerde bulunulmuştur. BTT'nin birkaç canlı grubuna uygulanması özellikle problemli görülmüştür. Bunların başında da, aralarındaki hibritleşme (farklı tür olarak görülen canlıların çiftleşmesi, at ve eşek gibi) miktarının fazlalığından ötürü, bitkiler gelir.
Ayrıca Dünya'da pek çok cinsiyetsiz (aseksüel) popülasyon da vardır ve bunlar üzerinde BTT uygulanamaz. Bunlara birkaç örnek olarak; zorunlu aseksüel olan rotiferleri, öglenoid flagellalıları, Oocystaceae'ye (coccoid yeşil algler) ait birkaç üyeyi, kloromonad flagellalıları ve bazı diatomları gösterebiliriz.
Ayrıca, bilinen bazı cinsiyetli canlıların, cinsiyetsiz biçimleri de bilinmektedir. Örneğin, bazı arktik göllerde Daphnia'nın cinsiyetsiz popülasyonları bulunmaktadır.
BTT, bu türleri sınıflandırmada kullanılamaz. Aynı durum, prokaryotlar için de geçerlidir. Genler, prokaryotlarda bazı yollarla birbirlerine aktarılabilirler; ancak ökaryotlardaki gibi bir çiftleşme prokaryotlarda tanımlanamamaktadır. Önemli bir mikrobiyoloji ders kitabı, BTT'den bahsetmez bile!
BTT'nin uygulanabilirliği, kendi kendini dölleyen (self-pollinate) kara bitkileri açısından da şüphelidir. Ancak kara bitkilerini tanıma dahil edecek bazı açıklamalar getirilebilmiştir.
Bu gibi sebeplerden ötürü, Biyolojik Tür Tanımı günümüzde birçok bilim insanı tarafından eleştirilmektedir. Buna rağmen, az sonra değineceğimiz diğer yöntemlerle birleştirilerek kullanıldığında, Biyolojik Tür Tanımı en çok canlıyı bir seferde birbirinden ayırabilen açıklama olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna, diğer iki tanımımıza da değindikten sonra döneceğiz.
Morfolojik (Fenetik) Tür Tanımı Nedir?
1988 yılında Cronquist, Biyolojik Tür Tanımı'na alternatif olarak bir tanımlama geliştirdi ve türleri şu şekilde tanımladı:
... sıradan yöntemlerle birbirlerinden ayırt edilebilen ve ayrı olan en küçük canlı grupları.
Bu tanım oldukça (belki de biraz fazla) pratiktir; ancak bazı çok kritik ve temel hataları beraberinde getirdiği için Biyolojik Tür Tanımı'ndan daha kötü; ancak onu destekleyen bir tanım olarak görülmelidir. Pratikliği, Cronquist'in "sıradan yöntem" olarak belirttiği tanımlama yöntemlerinin ucuzluğu ve hızından kaynaklanmaktadır. Örneğin bir botanist için bir kapalı tohumluyu incelemek için gereken "basit yöntem" bir büyüteçten ibarettir. Bir entomolojist için ise ayrıştırıcı (İng: "dissecting") mikroskop yeterli olacaktır. Diatomlar üzerinde çalışan bir fikolojist içinse elektron mikroskobu "sıradan yöntem" olacaktır.
Bu tanımın bir diğer kolaylaştırıcı tarafı, cinsel ilişkileri hesaba çok fazla katmamasıdır. Ancak bu nokta, belki de tanımı güvenilirlikten tamamen çıkaran noktadır. Buna az sonra geleceğiz.
Son olarak, morfolojiyi gözlemek oldukça kolaydır. Bu da, onu yine pratik ama güvenilmez yapan bir diğer noktadır.
Morfolojik Tür Tanımı'na göre bir örnek olarak şu verilebilir: Bir bakışta bir tavuk ile bir ördeği birbirinden ayırabiliriz. Bu sebeple, bunlar farklı türlerdir.
Aslında morfolojik sınıflandırma Cronquist'ten çok önce, Carl Linneus (Carl von Linné) isimli ve "sınıflandırmanın babası" olarak tanınan bilim insanına kadar gider. 1700'lerin başında yaşamış olan Linneus, ilk defa canlıları dindar kesimin yaptığı gibi Tanrılara olan yakınlıktan (Tanrı -> Melekler -> Şeytanlar -> Erkekler -> Kadınlar -> Hayvanlar -> Bitkiler -> Cansızlar gibi) çıkararak, biyolojik olarak yapılması gerektiğini ileri sürmüştür ("Büyük Varlık Zinciri" olarak bilinen ve artık terk edilen bu hatalı sınıflandırma aşağıda gösterilmektedir). Bu amaçla kolları sıvayan Linne, çok kapsamlı bir sınıflandırma yapmıştır. Sınıflandırmasında en çok morfolojik özelliklere önem verdiği için, Linne, Morfolojik Tür Tanımı'nın mucidi olarak düşünülebilir.
Ancak, Linne ve diğer morfolojiye göre sınıflandırma yapanları tuzağa düşüren çok önemli bir biyolojik olgu vardır: Cinsel iki-biçimlilik (sexual dimorphism). Bazı canlıların erkekleri ile dişileri birbirinden tamamen farklıdır ve sadece morfolojiye bakarak sınıflandırma yapan bir bilim insanı, ciddi bir biçimde hataya düşecektir.
Linne ve diğerleri de bu hataya düşmüşlerdir: Linne, Agelaius phoenicus isimli bir türün erkeği ve dişisini yanlışlıkla farklı türler olarak tanımlamıştır. Halbuki bu canlıların tek özelliği, erkek ile dişisinin birbirinden tamamen farklı olmasıdır. Aşağıda bu türün erkeği ve dişisi bir arada görülmektedir, aradaki ciddi farklılık bu görselden anlaşılabilir:
Günümüzde bu tip kargaşalara sebebiyet vermemek açısından, Morfolojik Tür Tanımı oldukça geliştirilmiş ve diğer tanımlarla birleştirilmiştir. Örneğin günümüzde bu tür tanımını kullanan bilim insanları, canlıları farklı türler olarak değerlendirmeden önce, kromozom sayılarına, kromozom morfolojilerine, hücre yapılarına, ikincil metabolitlerine, yaşam ortamlarına ve bazı diğer özelliklere de bakmaktadırlar. Bu açılardan güçlendirilen Morfolojik Tür Tanımı sayesinde, çok daha ayrıntılı tanımlar yapılabilmektedir.
Filogenetik (Kladistik) Tür Tanımı Nedir?
Sonuncu ve diğer tüm tanımları tek bir çatı altında başarıyla toplayan tür tanımı, Filogenetik Tür Tanımı'dır ve evrimsel biyolojinin gelişmesi ve Evrim Teorisi'nin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte gelişmiştir. Bu noktada, evrimin bilimi geliştirmedeki önemini bir kere daha görebilmekteyiz.
Filogenetik Tür Tanımı da oldukça eskiye, 19. yüzyılın büyük biyologu Ernst Haeckel'a dayanır. Günümüzdeki teknikleri kullarak tanımı ayrıntılı bir hale getiren isim ise 1992 yılında konuyla ilgili makalesini yayınlayan Baum'dur. Baum, tür tanımını aşağıdaki iki temel noktada toplar:
- Bir tür, belirli bir ayırt edici özellik açısından fark taşıyan en küçük canlı grubudur. Bu karakter; morfolojik, biyokimyasal veya moleküler olabilir; ancak mutlaka üreyici (İng: "reproductive") kaynaşık birimler içerisinde sabit olmalıdır. Üreyici süreklilik, Biyolojik Tür Tanımı'nda olduğundan farklıdır. Filogenetik Tür Tanımı'na göre farklı türler birbirleriyle çiftleşebilirler. Üreme açısından birbiriyle uyumlu olmayan bireyler farklı türler sayılmak zorunda değildirler. Ancak farklı türler; genel olarak birbirlerinden çok farklı oldukları için, üreme özellikleri de bu farklılaşma sürecinde değişmiş ve birbirleriyle üreyemez hale gelmişlerdir.
- Bir tür, monofiletik olmak (bir türden farklılaşarak meydana gelen tüm türlerle birlikte, bu ata türü de içerisine alan biyolojik sınıflandırma birimi); yani atadan en az 1 özellik almış olmak ve kendisine ait, sonradan kazanılmış (İng: "derived") 1 veya daha fazla özelliğe sahip olmak zorundadır.
Çok nadir görülen bazı durumlarda Filogenetik Tür Tanımı da işe yaramayabilir; fakat günümüze kadar tanımlanmış ve en çok canlıyı birbirinden ayırmak için kullanılabilecek en etkili yöntem Filogenetik Tür Tanımı'dır. Çünkü evrimsel biyolojinin ortaya koyduğu “türleşme” kavramını içeriğine en başarılı şekilde katabilen tür tanımıdır. Dolayısıyla doğadaki türleşmeyi tanımlayabilmemiz çok daha kolay ve gerçekçi bir şekilde yapılabilmektedir.
Günümüzde Türler Nasıl Birbirinden Ayırt Edilmekte ve Tanımlanmaktadır?
Günümüzde bilim insanları oldukça titiz çalışmaktadırlar ve teknolojiden sonuna kadar faydalanmaktadırlar. Bu sayede, yeni bulunan bir canlı veya bilinen canlılar üzerinde çok ayrıntılı analizler yapılabilmektedir.
Genetik ve moleküler biyoloji alanında yapılan hızlı gelişmeler, çok etkili bir şekilde canlıların genetik haritalarının çıkarılmasını ve modern yöntemlerle farklı genetik haritaların kıyaslanabilmesini sağlamaktadır. Biyolojik Tür Tanımı'nın belirlediği sınırlar ile Filogenetik Tür Tanımı'nın kattığı esneklik, genetik ve moleküler çalışmalarla birleştirildiğinde, çok doğru ve ayrıntılı tür tanımları yapabilmemize olanak sağlamaktadır. Yani bilim insanları, bir türü belirlemek için, günümüzde tek bir yönteme değil pek çok yönteme başvurmaktalardır. Buna rağmen günümüzde, genellikle bir türün sınıflandırılmasında son sözü söyleyen genetik çalışmalar olmaktadır. Çünkü genler ve genlerde meydana gelen değişimler, evrimin nihai göstergeleri ve ispatlarıdır. Bu değişimleri takip etmek ve tanımlamak kolaylaştıkça, türleri de tanımlamak kolaylaşmakta, evrimlerini anlamamız mümkün olmaktadır. Bunda teknolojimizin gelişmesinin de çok ciddi bir rolü vardır:
Örneğin sadece 5386 baz çiftine sahip olan Phage Φ-X174 isimli bir virüsün DNA'sını kodlamak 2 sene sürmüştür. Bazı engeller de göz önüne alındığında, 3.200.000.000 (3 milyar 200 milyon) baz çiftine sahip olan Homo sapiens türünün genomu 15 seneden uzun bir sürede çözülebilmiştir. İnsan, sanıldığının aksine en büyük genoma sahip canlı değildir. Pieris japonica isimli bir bitkinin 150 milyar, Polychaos dubium isimli bir amibin (protista türü) ise 670 milyar baz çifti bulunur. Bunların genomları da uzun yıllarda çözülebilmiştir. Günümüzde, bu canlıların genetik haritaları birkaç hafta ile birkaç ay arasında çözülebilmektedir. Şu anda üzerinde çalışılmakta olan bir teknoloji sayesinde, genomun çözülmesinin 8-10 dakikaya kadar indirilmesi beklenmektedir.
İşte bu ayrıntılı yöntemler sayesinde, genetik haritalar yoluyla canlıların birbirlerinden farklılıkları ortaya konulmakta ve türler tanımlanmaktadır. Bu tanımlar, çoğu zaman Biyolojik Tür Tanımı'na uygun bir biçimde birbiriyle üreyemeyecek kadar farklı canlıları farklı türler olarak ortaya koymakla birlikte, bu güncel olmayan tanımın karşılaştığı zorlukları da yenebilmektedir. Bugün lisede halen öğretilmekte olmasına rağmen biliyoruz ki, BTT’nin iddia ettiğinin aksine, birbiriyle çiftleşebilen türler aynı türden olmak zorunda değildirler! Birbiriyle çiftleşemeyen türler de, illa ki ayrı türler olmak zorunda değildirler; ancak genellikle gördüğümüz budur. Yani modern tür tanımının pratik bir özetini yapmamız gerekirse: Birbiriyle çiftleşemeyen türler çok büyük bir ihtimalle farklı türlerdir; ancak birbiriyle çiftleşebilen türler birbiriyle aynı tür olmak zorunda değildir!
Yani günümüzde bir türü tanımlamak için üreme uyumu haricinde birçok özelliğe bakılmalıdır. Örneğin bir canlının morfolojik özellikleri ve fenotipik karakterleri de türün tanımlanması çalışmalarında hesaba katılır. Bunun ötesinde ekolojik durumu, nişi, organlarının yapısı gibi özellikler de önem taşımaktadır. Tüm bu araştırmalar, genetik özelliklerle birleştirilerek türler tanımlanır.
İşte bu çalışmalar sonucunda, türler birbirinden ayrılabilmekte ve Filogenetik Ağaçlar (bizim tanımımızla Evrim Ağacı) inşa edilebilmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, türlerin tanımlanmasının hiç de basit bir iş olmadığı anlaşılmalıdır. Günümüzde sadece tek bir türün tanımlanabilmesi için bile çok sayıda makale çıkarılmakta ve farklı araştırmalar yürütülmektedir. Dolayısıyla köprü altlarında ve metro karanlıklarında gizlenen sahte sergilerde, üçüncü sınıf internet sitelerinde ve bilimsel açıdan hiçbir değeri olmayan çeşitli kaynaklarda sadece dış hatlarına bakarak fosilleri ve türleri tanıyabileceğinizi, günümüzdeki türlerle bir bakışta kıyaslayabileceğinizi iddia edebilecek bilim düşmanlarına itibar etmeyiniz. Zira muhtemelen bu yazının okurları olarak bu kadar yetkin bir konumda olmadığınız gibi, sizi bu şekilde bilimin zorla çarpıtılmasına alet eden hiçbir şahsın da bu konuda sizden daha fazla donanıma sahip olmadığını aklınızdan çıkarmayınız. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 67
- 40
- 33
- 24
- 23
- 16
- 9
- 4
- 3
- 3
- 2
- 2
- J. Boxhorn. Observed Instances Of Speciation. (1 Eylül 1995). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Talkorigins | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Species. (17 Mart 2019). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- J. N. Ahearn. (1980). Evolution Of Behavioral Reproductive Isolation In A Laboratory Stock Ofdrosophila Silvestris. Experientia, sf: 63-64. | Arşiv Bağlantısı
- N. H. Barton, et al. No Barriers To Speciation. (1 Ocak 1988). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- D. Baum. (1992). Phylogenetic Species Concepts. Trends in Ecology & Evolution, sf: 1-2. | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Breeuwer, et al. (1990). Microorganisms Associated With Chromosome Destruction And Reproductive Isolation Between Two Insect Species. Nature, sf: 558-560. | Arşiv Bağlantısı
- A. F. Budd. (1990). Species And Evolution In Clonal Organisms-Summary And Discussion. Systematic Botany, sf: 166-171. | Arşiv Bağlantısı
- L. Bullini. (1990). Speciation By Hybridization In Phasmids And Other Insects. Canadian Journal of Zoology, sf: 1747-1760. | Arşiv Bağlantısı
- F. K. Butters. (1941). Hybrid Woodsias In Minnesota. American Fern Journal, sf: 15-21. | Arşiv Bağlantısı
- F. K. Butters. (1948). A Fertile Mutant Of A Woodsia Hybrid. American Journal of Botany, sf: 132-132. | Arşiv Bağlantısı
- T. D. Brock. (1970). Biology Of Microorganisms. ISBN: 978-0-13-042169-2. Yayınevi: Prentice Hall.
- C. A. Callaghan. (1987). Instances Of Observed Speciation. The American Biology Teacher, sf: 34-36. | Arşiv Bağlantısı
- Richard W. Castenholz. (1992). Species Usage, Concept, And Evolution In The Cyanobacteria (Blue-Green Algae). Journal of Phycology, sf: 737-745. | Arşiv Bağlantısı
- Bentley Glass. (1945). Experimental Studies On The Nature Of Species. Ii. Plant Evolution Through Amphiploidy And Autoploidy, With Examples From The Madiinae. Carnegie Institution Of Washington Publication 564. Jens Clausen , David D. Keck , William M. Hiesey. The Quarterly Review of Biology, sf: 375-375. | Arşiv Bağlantısı
- T. P. Craig. (1993). Behavioral Evidence For Host-Race Formation In Eurosta Solidaginis. Evolution, sf: 1696-1710. | Arşiv Bağlantısı
- Arthur Cronquist. (1987). The Evolution And Classification Of Flowering Plants. ISBN: 0893273325. Yayınevi: Houghton Mifflin.
- Stella A. Crossley. (1974). Changes In Mating Behavior Produced By Selection For Ethological Isolation Between Ebony And Vestigial Mutants Of Drosophila Melanogaster. Evolution, sf: 631-647. | Arşiv Bağlantısı
- Alice Kalisz Oliveira. (1980). Adaptation Of Drosophila Willistoni Experimental Populations To Extreme PH Medium. Heredity, sf: 123-130. | Arşiv Bağlantısı
- K. de Queiroz, et al. Phylogenetic Systematics And The Species Problem. (1 Aralık 1988). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Wiley | Arşiv Bağlantısı
- Kevin Queiroz. (1990). Phylogenetic Systematics And Species Revisited. Cladistics, sf: 83-90. | Arşiv Bağlantısı
- Hugo De 1848-1935 Vries. (2019). Species And Varieties, Their Origin By Mutation; Lectures Delivered At The University Of California By Hugo De Vries Edited By Daniel Trembly Macdougal. ISBN: 978-1-372-63623-3. Yayınevi: Wentworth Press.
- J. M. J. Wet. (1971). Polyploidy And Evolution In Plants. Taxon, sf: 29-35. | Arşiv Bağlantısı
- E. Solar. (1966). Sexual Isolation Caused By Selection For Positive And Negative Phototaxis And Geotaxis In Drosophila Pseudoobscura. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 484-487. | Arşiv Bağlantısı
- L. DIGBY. (1912). The Cytology Of Primula Kewensis And Of Other Related Primula Hybrids. Annals of Botany, sf: 357-388. | Arşiv Bağlantısı
- Theodosius Dobzhansky. (2019). Genetics And The Origin Of Species. ISBN: 978-0-231-05475-1. Yayınevi: Columbia University Press.
- Theodosius Dobzhansky. (1971). Experimentally Created Incipient Species Of Drosophila. Nature, sf: 289. | Arşiv Bağlantısı
- Theodosius Dobzhansky. (1972). Species Of Drosophila. Science, sf: 664-669. | Arşiv Bağlantısı
- Diane M. B. Dodd. (1989). Reproductive Isolation As A Consequence Of Adaptive Divergence In Drosophila Pseudoobscura. Evolution, sf: 1308-1311. | Arşiv Bağlantısı
- Diane M. B. Dodd. (1985). Founder-Flush Speciation: An Update Of Experimental Results With Drosophila. Evolution, sf: 1388-1392. | Arşiv Bağlantısı
- Michael J. Donoghue. (1985). A Critique Of The Biological Species Concept And Recommendations For A Phylogenetic Alternative. The Bryologist, sf: 172-181. | Arşiv Bağlantısı
- G. E. Du Rietz. (1930). The Fundamental Units Of Biological Taxonomy. ISBN: B00089HN94. Yayınevi: Svensk Botaniska Foreningen.
- L. Ehrman. (1971). Natural Selection For The Origin Of Reproductive Isolation. The American Naturalist, sf: 479-483. | Arşiv Bağlantısı
- J. L. Feder, et al. Genetic Differentiation Between Sympatric Host Races Of The Apple Maggot Fly Rhagoletis Pomonella. (1 Ocak 1988). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- Jeffrey L. Feder. (1989). A Field Test Of Differential Host-Plant Usage Between Two Sibling Species Of Rhagoletis Pomonella Fruit Flies (Diptera: Tephritidae) And Its Consequences For Sympatric Models Of Speciation. Evolution; International Journal of Organic Evolution, sf: 1813-1819. | Arşiv Bağlantısı
- G. Olsson. (1960). Species Crosses Within The Genus Brassica. Hereditas, sf: 171-223. | Arşiv Bağlantısı
- Richard Halliburton. (1981). Disruptive Selection And Assortative Mating In Tribolium Castaneum. Evolution; International Journal of Organic Evolution, sf: 829-843. | Arşiv Bağlantısı
- L. E. Hurd. (1975). Divergent Selection For Geotactic Response And Evolution Of Reproductive Isolation In Sympatric And Allopatric Populations Of Houseflies. The American Naturalist, sf: 353-358. | Arşiv Bağlantısı
- G. Kilias. (1980). A Multifactorial Genetic Investigation Of Speciation Theory Using Drosophila Melanogaster. Evolution, sf: 730-737. | Arşiv Bağlantısı
- K. F. Koopman. Natural Selection For Reproductive Isolation Between Drosophila Pseudoobscura And Drosophila Persimilis. (1 Haziran 1950). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Wiley | Arşiv Bağlantısı
- Robert Edward Lee. (2019). Phycology. ISBN: B00CF0JRLG. Yayınevi: Cambridge University Press.
- D. A. Levin. (1979). The Nature Of Plant Species. Science (New York, N.Y.), sf: 381-384. | Arşiv Bağlantısı
- J. Lokki, et al. (1979). Polyploidy In Insect Evolution. Basic Life Sciences, sf: 277-312. | Arşiv Bağlantısı
- M. R. MacNair. (1983). Reproductive Isolation As A Pleiotropic Effect Of Copper Tolerance In Mimulus Guttatus?. Heredity, sf: 295-302. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Manhart, et al. Molecular Data And Species Concepts In The Algae. (1 Aralık 1992). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Wiley | Arşiv Bağlantısı
- E. Mayr. Systematics And The Origin Of Species From The Viewpoint Of A Zoologist. (15 Ekim 1999). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Harvard | Arşiv Bağlantısı
- E. Mayr. The Growth Of Biological Thought. (22 Ocak 1985). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Harvard | Arşiv Bağlantısı
- Lisa M. Meffert. (1991). Mating Propensity And Courtship Behavior In Serially Bottlenecked Lines Of The Housefly. Evolution, sf: 293-306. | Arşiv Bağlantısı
- Brent D. Mishler. (1985). The Morphological, Developmental, And Phylogenetic Basis Of Species Concepts In Bryophytes. The Bryologist, sf: 207-214. | Arşiv Bağlantısı
- Brent D. Mishler. (1982). Species Concepts: A Case For Pluralism. Systematic Biology, sf: 491-503. | Arşiv Bağlantısı
- Arne Müntzing. (1932). Cyto-Genetic Investigations On Synthetic Galeopsis Tetrahit. Hereditas, sf: 105-154. | Arşiv Bağlantısı
- G. Nelson. Cladistics And Evolutionary Models. (1 Eylül 1989). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Onlinelibrary.wiley | Arşiv Bağlantısı
- C. F. Newton. (1929). Primula Kewensis And Its Derivatives. Journal of Genetics, sf: 405-467. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Waller. Speciation And Its Consequences. (1 Eylül 1991). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Academic.oup | Arşiv Bağlantısı
- Marion Ownbey. (1950). Natural Hybridization And Amphiploidy In The Genus Tragopogon. American Journal of Botany, sf: 487-499. | Arşiv Bağlantısı
- E. Paterniani. (1969). Selection For Reproductive Isolation Between Two Populations Of Maize, Zea Mays L.. Evolution, sf: 534-547. | Arşiv Bağlantısı
- William R. Rice. (1985). Disruptive Selection On Habitat Preference And The Evolution Of Reproductive Isolation: An Exploratory Experiment. Evolution; International Journal of Organic Evolution, sf: 645-656. | Arşiv Bağlantısı
- William R. Rice. (1993). Laboratory Experiments On Speciation: What Have We Learned In 40 Years?. Evolution, sf: 1637-1653. | Arşiv Bağlantısı
- William R. Rice, et al. (1988). Speciation Via Disruptive Selection On Habitat Preference: Experimental Evidence. The American Naturalist, sf: 911-917. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. The Evolution Of Reproductive Isolation As A Correlated Character Under Sympatric Conditions: Experimental Evidence. (1 Ağustos 1990). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Wiley | Arşiv Bağlantısı
- John Ringo. (1985). An Experiment Testing Two Hypotheses Of Speciation. The American Naturalist, sf: 642-661. | Arşiv Bağlantısı
- Dolph Schluter. (1995). Parallel Speciation By Natural Selection. The American Naturalist, sf: 292-301. | Arşiv Bağlantısı
- Shuichi Shikano. (1990). Changes Of Traits In A Bacterial Population Associated With Protozoal Predation. Microbial Ecology, sf: 75-84. | Arşiv Bağlantısı
- D. C. Smith. Heritable Divergence Of Rhagoletis Pomonella Host Races By Seasonal Asynchrony. (1 Ocak 1988). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- A. Benedict Soans. (1974). Evolution Of Reproductive Isolation In Allopatric And Sympatric Populations. The American Naturalist, sf: 117-124. | Arşiv Bağlantısı
- Robert R. Sokal. (1970). The Biological Species Concept: A Critical Evaluation. The American Naturalist, sf: 127-153. | Arşiv Bağlantısı
- Douglas E. Soltis. (1989). Allopolyploid Speciation In Tragopogon: Insights From Chloroplast Dna. American Journal of Botany, sf: 1119-1124. | Arşiv Bağlantısı
- Pavol Mártonfi. (2010). Review Of Plant Taxonomy. The Systematic Evaluation Of Comparative Data. Second Edition. Folia Geobotanica, sf: 337-339. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Thoday, et al. Isolation By Disruptive Selection. (1 Ocak 1962). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- E. Paterniani. Selection For Reproductive Isolation Between Two Populations Of Maize. (17 Kasım 1969). Alındığı Tarih: 1 Ekim 2019. Alındığı Yer: NCBI | Arşiv Bağlantısı
- JR. Powell. (1978). The Founder-Flush Speciation Theory: An Experimental Approach. Evolution, sf: 465-474. | Arşiv Bağlantısı
- E. W. Rabe, et al. (1992). Incipient Polyploid Speciation In The Maidenhair Fern (Adiantum Pedatum, Adiantaceae)?. American Journal of Botany, sf: 701-707. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice. (2019). Disruptive Selection On Habitat Preference And The Evolution Of Reproductive Isolation: An Exploratory Experiment. Evolution, sf: 645-646. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (2019). Laboratory Experiments On Speciation: What Have We Learned In Forty Years?. Evolution, sf: 1637-1653. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (1993). Laboratory Experiments On Speciation: What Have We Learned In Forty Years?. Evolution, sf: 1637-1653. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (2019). Speciation Via Disruptive Selection On Habitat Preference: Experimental Evidence. The American Naturalist, sf: 911-917. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (1990). The Evolution Of Reproductive Isolation As A Correlated Character Under Sympatric Conditions: Experimental Evidence. Evolution, sf: 1140-1152. | Arşiv Bağlantısı
- D. Schluter, et al. (1995). Parallel Speciation By Natural Selection. The American Naturalist, sf: 292-301. | Arşiv Bağlantısı
- S. Shikano, et al. (1990). Changes Of Traits In A Bacterial Population Associated With Protozoal Predation. Microbial Ecology, sf: 75–84. | Arşiv Bağlantısı
- D. C. Smith. (1988). Heritable Divergence Of Rhagoletis Pomonella Host Races By Seasonal Asynchrony. Nature, sf: 66-67. | Arşiv Bağlantısı
- R. R. Sokal, et al. (1989). The Biological Species Concept: A Critical Evaluation. The American Naturalist, sf: 127-153. | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Soltis, et al. (1989). Llopolyploid Speciation In Tragopogon: Insights From Chloroplast Dna. American Journal of Botany, sf: 1119-1124. | Arşiv Bağlantısı
- T. F. Stuessy. (2009). Plant Taxonomy. ISBN: 9780231518642. Yayınevi: Columbia University Press.
- J. M. Thoday, et al. (1962). Isolation By Disruptive Selection. Nature, sf: 1164–1166. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Thoday, et al. (1970). The Probability Of Isolation By Disruptive Selection. The American Naturalist, sf: 219-230. | Arşiv Bağlantısı
- J. N. Thompson. (1987). Symbiont-Induced Speciation. Biological Journal of the Linnean Society, sf: 385-393. | Arşiv Bağlantısı
- R. C. Vrijenhoek. (1994). Nisexual Fish: Model Systems For Studying Ecology And Evolution. Annual Review of Ecology and Systematics, sf: 71-96. | Arşiv Bağlantısı
- G. L. Waring, et al. (1990). Genetic Differentiation In The Gall Former Eurosta Solidaginis (Diptera:tephritidae) Along Host Plant Lines. Evolution, sf: 1648-1655. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Weinberg, et al. (1992). Evidence For Rapid Speciation Following A Founder Event In The Laboratory. Evolution, sf: 1214-1220. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Wood, et al. (1992). The Species Concept In Phytoplankton Ecology. Journal of Phycology, sf: 723-729. | Arşiv Bağlantısı
- J. H. Yen, et al. (1971). New Hypotheses Of The Cause Of Cytoplasmic Incompatability In Culex Pipiens L.. Nature, sf: 657–658. | Arşiv Bağlantısı
- E. Pasterniani. (1969). Selection For Reproductive Isolation Between Two Populations Of Maize, Zea Mays L. Evolution, sf: 534-547. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Powell. (1978). The Founder-Flush Speciation Theory: An Experimental Approach. Evolution, sf: 465-474. | Arşiv Bağlantısı
- J. Ringo, et al. (1985). An Experiment Testing Two Hypotheses Of Speciation. The American Naturalist, sf: 642-661. | Arşiv Bağlantısı
- A. B. Soans, et al. (1974). Evolution Of Reproductive Isolation In Allopatric And Sympatric Populations. The American Naturalist, sf: 117-124. | Arşiv Bağlantısı
- R. J. Prokopy, et al. (1988). Behavioral Evidence For Host Races In Rhagoletis Pomonella Flies. Oecologia, sf: 138-147. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 14:49:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/88
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.