Yüklü Soru Safsatası: Bunca Yazımızı Okumanıza Rağmen Nasıl Bu Kadar Cahil Olabiliyorsunuz?
İnsanlar Masum Gibi Gözüken Soruların Arkasına Ne Tür İmalar Saklıyorlar?
Yüklü sorular (İng: "Loaded Question"), sorunun sorulduğu kişinin muhtemelen katılmadığı en az bir doğrulanmamış varsayıma dayanan hileli sorulardır. Örneğin "Evcil hayvanınıza kötü davranmayı bıraktınız mı?" yüklü bir sorudur; çünkü bu soru evcil hayvanınıza kötü davrandığınız varsayımını öne sürer (bu doğru olmasa bile!). Benzer şekile, başlıkta yer verdiğimiz "Bunca yazımızı okumanıza rağmen nasıl bu kadar cahil olabiliyorsunuz?" sorusu da muhtemelen her konuda cahil olmamanıza rağmen sizi cahillikle itham ederek yüklü bir soru sormuş olmaktadır.
Bu türde aldatmacalı sorular, sorunun sorulduğu kişiyi dezavantajlı ve savunmacı bir duruma düşürür, zira sorunun temel aldığı varsayım bu kişiyi kötü yönde nitelendirmektedir ve normalde cevap vermeyeceği bir şekilde cevap vermeye zorlar. Bu, en tehlikeli safsatalardan biridir ve erken fark edememeniz halinde tartışmanın sağlığı açısından felaketle sonuçlanabilir.
Yüklü sorular çeşitli durumlarda retorik amaçlarla sıklıkla kullanılır ve anlaşılmaları önemlidir. Bu çerçevede makalemizde yüklü sorular hakkında daha fazla bilgi edinecek, neden sorunlu olduklarını anlayacak ve nasıl uygun şekilde yanıt verebileceğinizi ve kullanmaktan nasıl kaçınabileceğinizi göreceksiniz.
Yüklü Sorular Nelerdir?
Yüklü soruların problemi, sorgulanan kişinin muhtemelen katılmayacağı örtük veya açık bir varsayım içermeleridir.[1], [2] İsminden de anlaşılabileceği gibi Yüklü Soru Safsatası'nda bir soru vardır; ancak sorunun içinde bir varsayım, bir ima bulunur – yani soru, "yüklü" olarak, bir "yük ile" sorulmaktadır. Bu yükü fark edemezseniz, karşı taraf sizi zokaya düşürecek ve cevap vermeye kalkmanız halinde tartışmanın izleyicilerine (ve kendinize) kötü gözükeceksinizdir.
Bu yük, genellikle bir önyargı veya hatalı varsayım içerir. Fakat bir soru formunda olması veya normal gibi gözüken bir sorunun içine gömülmüş olması, kişileri varsayıma odaklanmak yerine soruya cevap vermeye iter. Ancak soruya cevap vermeye başlamak, soru içindeki varsayımı kabul ettiğiniz anlamına gelir – ki soruyu soran kişinin amacı da zaten budur. Böylece bir sonraki yanıtında, o varsayımı/önyargıyı kabul ettiğiniz varsayımı üzerinden devam edecektir ve siz, bunu net bir şekilde reddetmediğiniz için artık çok geçtir. Geriye dönüp düzeltmeye çalışmak sizi kötü gösterecektir.
Bunun da ötesinde yüklü sorular, sorunun sorulduğu kişinin normalde tercih edecekleri bir şekilde cevap vermesini engelleyerek yalnızca problemli varsayımı doğrulayacak bir şekilde cevaplaması yönünde baskı yaratır.[3], [4], [5], [6]
Köpeğine Kötü Davranmayı Bıraktın mı?
Bir örnek:
Köpeğine kötü davranmayı bıraktın mı?
Bu soru, içerdiği örtük arka plan varsayımına, yani sorgulanan kişinin evcil hayvanına kötü davrandığı varsayımına dayanması sebebiyle yüklü bir sorudur. Bu çerçevede bu soru her ne kadar bilgi edinmek amacıyla sorulmuş olsa da sorgulanan kişi hakkında örtük olarak bilgi vermektedir.
Buna ek olarak yüklü soru, cevaplayan kişiyi evet/hayır şeklinde bir cevap vermeye itmektedir. Cevaplayan kişi bu seçeneklerden hangisini seçerse seçsin, sorunun altında yatan varsayımı kabul ediyor gibi görünecektir:
- Cevaplayan kişi "evet" derse, geçmişte evcil hayvanına kötü davrandığını onaylayacak ve artık kötü davranmadığını belirtmiş olacaktır.
- Cevaplayan kişi "hayır" derse, geçmişte evcil hayvanına kötü davrandığını ve hala da kötü davrandığını belirtmiş olacaktır.
Ana hatlarıyla ele alındığında soruyu cevaplayan kişi böyle bir davranışta bulunmamış, evcil hayvanına hiç kötü davranmamış olsa bile sezgileri "evet" veya "hayır" şeklinde cevap vermelerine neden olabilir; böylesi bir cevap da kendisine yöneltilen suçlamayı (evcil hayvanına kötü davrandığı suçlamasını) kabul ettiği izlenimini yaratır.
Bu cevapların sezgiselliği, bu türde soruların cevap türünü (evet/hayır) temsil etmesinden ve iki potansiyel cevabın da cevaplayan kişi evcil hayvanına hiç kötü davranmamışsa mantıklı olmasından kaynaklanmaktadır; yani soruyu cevaplayan kişi, evcil hayvanına kötü davranmadığı gerçeğini ifade etmeye çalışarak "evet" diyebilir, veya evcil hayvanına hiç kötü davranmadığını ifade etmek istiyorsa "hayır" diyebilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Uyuşturucu Geçmişinden Faydalanabilir miyim?
İşin fena tarafı; Yüklü Soru Safsatası akıllıca kullanıldığında, sadece zokaya düştükten sonra değil, daha soruyu sorulduğu anda bile karşı tarafı zor durumda bırakmak, utandırmak, savunmaya çekilmelerini sağlamak, dikkatlerini dağıtmak mümkündür. Bu şekilde köşeye sıkıştırıldığında çoğu insan öfkelenecek ve tartışmayı baştan kaybedecektir.
Bir örnek görelim: Diyelim ki Gamze de Hale de Burak isimli bir gençten hoşlanıyor olsun. Gamze ile Hale bir gün bir yerde otururken, Burak da yan masada oturuyor olsun. Gamze, meraklı ve Burak'ın net bir şekilde duyabileceği bir ses tonuyla şunu sorsun:
Haleciğim, bir ödev üzerinde çalışıyorum da, uyuşturucu geçmişi olan biri olduğun için, çocuklar arasında uyuşturucu kullanımıyla ilgili ne düşündüğünü merak ettim? Sence çocukları uyuşturucudan korumak için neler yapmalıyız?
Bu soru, eğer ki "uyuşturucu geçmişi" varsayımı/iddiası ile birlikte sorulmasaydı, son derece doğal ve sıradan bir soru olurdu. Ancak Gamze'nin araya sıkıştırdığı ("yüklediği") varsayım, Hale'yi çok zor bir durumda bırakmaktadır. Eğer kendisinin uyuşturucu geçmişi olmadığını savunmaya çalışacak olsa, kötü gözükecektir çünkü sanki bir şeylerin üzerini örtmeye çalışıyormuş izlenimi verecektir. Eğer öfkelenirse (ki çoğu kişinin yapacağı budur), gerçeklerin onu rahatsız ettiği izlenimini verecektir. Eğer görmezden gelip soruya yanıt vermeye çalışacak olursa, varsayımı kabul ettiği anlamına gelecektir; halbuki Hale'nin hiçbir uyuşturucu kullanımı geçmişi yoktur!
Ne Yani Ataların Şapşal Birer Maymun mu?
Evrim karşıtlarının evrime saldırılarında bu, birçok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yaygın örneklerden birisi şudur:
Ne yani, atalarının şapşal bir maymun olan bir şempanze olmasını istediğini mi söylüyorsun?
Bu soru, çok sayıda yük taşımaktadır:
- Birincisi, insanların atalarının şempanzeler olduğu, yani insanların şempanzelerden evrimleştiğini varsayar. Halbuki hiçbir tür, çağdaşı olan bir diğer türden evrimleşmez; onunla ortak atalara sahiptir. İnsan da şempanzeden evrimleşmemiştir; şempanzelerle ortak bir atayı paylaşmaktadır.
- İkincisi, “maymun” sözcüğü “şapşal hayvan” anlamında kullanılmaktadır; halbuki taksonomik olarak “Simiiformes” adını verdiğimiz bir infratakımın isminden ibarettir. Yani “memeliler sınıfı” ya da “omurgalılar şubesi”nden farkı yoktur. İnsan, bir maymun türüdür (tıpkı memeli ve omurgalı olması gibi) ve maymunlardan evrimleşmiştir (ataları arasında “maymun” olan diğer türler vardır). Ancak maymun sözcüğünün halk arasında farklı bir anlamda kullanılıyor olması (ve soruyu soran şahsın bu kullanımı öne çıkarması), bilimsel olabilecek bir tartışmayı bulandırmaktadır.
- Üçüncüsü, evrimin “isteğe bağlı” olarak yaşandığı ve soruyu soran kişinin de aynı evrimsel kökene sahip olmadığı varsayımını içermektedir. Evrim, istek veya arzuya bağlı olarak yaşanan bir süreç değildir. Bir kişinin evrimi kabul etmiyor olması, şempanzelerle ortak bir atası olmadığı ve maymunlardan evrimleşmediği anlamına gelmemektedir. Evrimi kabul etsin veya etmesin, herkes “Homo sapiens” türünün bir üyesidir ve dolayısıyla şempanzelerle ve diğer tüm canlılarla ortak ataları paylaşır; evrimsel süreçler sonucunda var olmuştur.
Ancak tüm bunları anlatmaksızın, kişinin soruya cevap vermeye çalışması, izleyiciler ve tartışmanın tarafları için bu hatalı varsayımların kabul edilmesi anlamına gelecektir. Öte yandan, tüm bunları bir tartışma sırasında izah etmeye çalışmak zordur ve konuyu dağıtabilir; orijinal argümanları ve tartışmanın o andaki konumunu değiştirmeye yarayabilir.
İşte bu gibi nedenlerle Yüklü Soru Safsatası aşırı tehlikelidir ve birçok sahtebilimcinin çok sık kullandığı bir silahtır. Buna karşı kendimizi savunmanın en iyi yolu, bir soruyla karşılaştığımızda birkaç saniyeliğine düşünmek (hatta gerekirse açıkça düşünme süresi istemek) ve soru içinde herhangi bir hatalı varsayımın bulunmadığından emin olmaktır. Çünkü soru üzerinde düşünmeye zaman harcamanın popülist bir tartışmada yaratacağı negatif etki, eğer ki zokaya düşecek olursanız yaşayacağınız olumsuzluktan çok ama çok daha küçüktür; emin olun.
Not: Yüklü sorular, özellikle bir mantık safsatası olarak ele alındıklarında farklı isimlerle de anılabilir; bu kullanımlar arasında "dolu soru safsatası", "karmaşık soru safsatası", "fazla soru safsatası", "varsayım safsatası", "sorgulayan safsatası" ve "plurium interrogationum" yer almaktadır.
Yüklü Sorulara Diğer Örnekler
Aşağıda her biri sorgulanan kişinin katılmayabileceği ve doğrulanmamış bir varsayım içeren yüklü soru örnekleri yer almaktadır:
Bu korkunç siyasetçiyi gerçekten destekliyor musunuz?
Bu yüklü soru, söz konusu siyasetçinin korkunç bir siyasetçi olduğu varsayımını içermektedir. Cevaplayan kişi, siyasetçiyi destekliyorsa "evet" cevabını verebilir; bu cevap da cevaplayan kişinin ilgili siyasetçinin korkunç olduğu kabulünü doğurur.
Sizce bu suçluyu cezaya çarptırmalı mıyız?
Bu yüklü soru ise söz konusu kişinin bir suçlu olduğu varsayımına dayanmaktadır. Soruyu cevaplayan kişi, söz konusu kişinin masum olduğuna inanıyorsa ve bir cezanın gerekli olmadığını düşünerek "hayır" cevabını verirse verilen cevap, söz konusu kişinin suçlu olduğu kabulünü doğurur.
Herhangi bir dini inancı olmayan, nefret dolu insanlardan biri misiniz?
Bu soru ise soruyu cevaplayan kişinin "evet" cevabını vermesi takdirinde cevaplayan kişinin "dini inancı olmayan, nefret dolu bir insan" olduğunu düşündürtecek şekilde tasarlanmıştır.
Bilimsel çalışmaların çoğunun bu teoriyi desteklemediği gerçeğini kabul ettiniz mi?
Bu yüklü soru ise çoğu bilimsel çalışmanın soruya konu edilen teoriyi desteklemediği varsayımını temel almaktadır. Soruyu cevaplayan kişi, sorudaki iddiaya katılmayarak "hayır" cevabını verirse cevabı çoğu bilimsel çalışmanın ilgili teoriyi desteklemediğini kabul ettiği, ve buna rağmen "hayır" dediği izlenimini doğuracaktır.
Yeni yasayı sadece beni kızdırmak için mi desteklediğinizi söylüyorsunuz, yoksa gerçekten bunun iyi bir fikir olduğuna inanacak kadar aptal mısınız?
Bu yüklü soru ise cevaplayan kişiyi sorunun içerdiği birbiriyle anlamca birbirine bağlı iki cümlecikten birine veya ikisine katılmamasını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yani soruyu cevaplayan kişi, yasayı destekleyecek kadar aptal olmadığını, konunun aptallıkla bir ilgisi olmadığını ifade etmek amacıyla "hayır" derse buradan yalnızca karşı tarafı kızdırmak amacıyla yasayı desteklediği sonucuna varılır. Sorudaki varsayım ise bir kimsenin ilgili yasaya katılmak için yalnızca iki yolu olduğu varsayımıdır; cevaplayan kişi ya yasayı karşı tarafı kızdırmak için destekliyordur, ya da yasayı destekleyecek kadar aptaldır.
Ana akım medyaya inanacak kadar saf mısınız, yoksa gerçeği öğrenmek umurunuzda değil mi?
Bu yüklü soru da bir önceki yüklü soruya benzemektedir; iki cümlecik anlamca birbirine bağlıdır ve soruyu cevaplayan kişinin bu iki cümlecikten birine kasıtsızca karşı çıkması yoluyla diğerine katılmasını sağlamayı amaçlar. Buradaki varsayım ise bir kimsenin ana akım medyaya yalnızca iki sebeple inanabileceği varsayımıdır.
Bu konuyu tartışmak için yarın buluşabilir miyiz, yoksa tembellik etmekle mi meşgulsünüz?
Bu yüklü soru da yukarıda gördüğümüz çift cümlecik tekniğini kullanmaktadır. Yüklü soru burada bir teklifi kabul ettirmek üzere tasarlanmıştır; zira soruyu cevaplayan kişi herhangi bir açıklamada bulunmadan "hayır" derse ikinci cümlecikte ifade edilen "tembellik etmekle meşgul olduğu" varsayımını istemsizce doğrulayacaktır.
Şu ana kadar ele alınan sorularda "evet/hayır" cevapları ele alınmıştır. Ancak yüklü sorular yalnızca "evet/hayır" soru formatına uymak zorunda değildir. Örneğin:
Partnerinizden çalmayı ne zaman bıraktınız?
Evet/hayır formatındaki yüklü sorular gibi bu açık uçlu soruda da soruyu cevaplayacak kişinin muhtemelen katılmayacağı bir varsayım öne sürülmektedir.
Bununla beraber açık uçlu yüklü sorular, sezgisel cevapları evet/hayır soruları seviyesinde tetikleyememektedir. Yani, böylesi bir soruya verilen cevaplar daha açık uçludur ve cevaplayan kişinin sorunlu varsayımı reddetmesini kolaylaştırır; dolayısıyla soruyu cevaplayan kişi, cevabını kendisi hakkında suçlama içeren varsayımı kabul edecek şekilde vermeyebilir.
Bu tür açık uçlu yüklü soruların bir başka örneği de şu şekildedir:
X neden Y'den çok daha iyi?
Bu soru, X'in Y'den daha iyi olduğu varsayımına dayanmaktadır ve katılımcıyı bu varsayımı kabul etmeye zorlamaktadır.
X'ten neden nefret ediyorsunuz?
Bu açık uçlu soru, soruyu cevaplayacak kişinin X'ten nefret ettiği varsayımını temel almaktadır. Önceki örneklerde olduğu gibi soruyu cevaplayan kişi, teknik olarak bu önermeyi reddetmekte özgürdür; ancak sorunun sorulma tarzı, cevaplayan kişiyi bu önermeyi normalde kabul etmeyecek olsa bile kabul etmeye yönlendirmektedir.
Son olarak, yüklü sorular birçok bağlamda karşımıza çıkmaktadır ve bazı bağlamlarda özellikle fazla görülmektedir. Örneğin yaktım seni gazeteciliğinde yüklü sorular muhabirler tarafından sıkça kullanılır.[2] Bu muhabirler, röportajları sırasında yüklü sorulardan faydalanarak röportaja alınan kişinin olumsuz ifadelerde bulunmasına ve kendi saygınlık veya güvenilirliklerini sarsmasına sebep olur.
Not: "Karınızı dövmeyi bıraktınız mı?" ya da "Karınızı dövmeyi ne zaman bıraktınız?" soruları, yüklü soruların kaba ve klasik örnekleridir. Bu sorularda cevaplayan kişinin karısını dövdüğü varsayılır.[7]
Yüklü Bir Soruya Nasıl Cevap Verilir?
Yüklü bir soruya, sorudaki varsayımı boşa çıkarak şekilde cevap vermek için öncellikle sorunun yüklü bir soru olduğunu, temel aldığı varsayımların basiretsiz olduğunu fark etmek gerekir.
Yüklü soruları birkaç şekilde cevaplayabilirsiniz:
- Varsayımı reddeden bir şekilde cevap verin. Bu türde cevaplar sorunlu varsayımın örtük veya açık reddini içerir. Örneğin, "Sınavlarda kopya çekmeyi bıraktın mı?" sorusuna evet/hayır şeklinde cevap vermek yerine "Hiçbir sınavda kopya çekmedim." şeklinde cevap verebilirsiniz.
- Hatalı akıl yürütmeyi ifşa edin. Böylesi bir ifşayı sorulan sorudaki uygunsuz varsayıma dikkat çekerek yapabilir, örneğin sorudakine benzer bir hatalı akıl yürütme ile cevap niteliğinde bir yüklü soru sorarak akıl yürütmedeki sorunları gösterebilir; ardından yukarıda da belirtildiği gibi varsayımı reddeden bir cevap vererek veya soruyu soran kişinin neden o soru sorma biçimini tercih ettiğini sorarak sorusunu gerekçelendirmesini isteyebilirsiniz. Yani bu çerçevede "Sınavlarda kopya çekmeyi bıraktın mı?" sorusuna "Hiçbir sınavda kopya çekmedim, neden beni böyle bir şeyle suçluyorsun?" şeklinde cevap verebilirsiniz. Bu cevabın "Hiçbir sınavda kopya çekmedim." kısmı uygunsuz varsayıma dikkat çeker ve varsayımı reddeder; "Neden beni böyle bir şeyle suçluyorsun?" kısmı ise soruyu soran kişinin akıl yürütmesindeki sorunları öne sürer ve soruyu sorma sebebini gerekçelendirmesini gerektirir.
- Soruyu görmezden gelin veya cevap vermeyi reddedin. Bazı durumlarda en iyi hareket tarzınız, yüklü soruya cevap vermeyi açıkça reddetmek ya da soruyu tamamen görmezden gelmektir. Bununla beraber bazı durumlarda soruyu cevaplamayı reddetmenin veya soruyu görmezden gelmenin sorunlu ön kabulu destekliyor gibi görünmenize sebep olabileceğini unutmamalısınız. Bu nedenle soruyu cevaplamadığınız durumlarda sorunun dayandığı hatalı akıl yürütmeyi ifşa etmek ve neden cevaplamadığınızı belirtmek daha faydalı olabilir.
Son olarak, yüklü sorulara cevap verirken akılda tutulması gereken faydalı bir kavram da Hanlon'un usturasıdır; bu kavram "Bireyin Sersemliğiyle İzah Edilebilecek Hiçbir Şeyi Kötü Niyete Yormayın!" önermesinde bulunur.
Yüklü sorular bağlamında Hanlon'un usturası, insanların bazen kasıtsız olarak, farkında olmadan veya yüklü soruların yol açtığı problemleri anlamadan yüklü sorular sordukları anlamına gelir. Bu çerçevede Hanlon'un usturasını göz önünde bulundurmak, çevrenizdeki insanların davranışlarını daha iyi anlamanızı sağlar ve yüklü bir soru ile karşılaştığınızda size bu soruyu soran kişiye karşı doğrudan hatalı akıl yürütme suçlamasında bulunmanızı engeller; zira bu kimse yüklü bir soruyu kasıtsız, farkında olmaksızın veya sonuçlarını bilmeksizin sormuş olabilir.
Özetle yüklü sorulara etkin bir cevap vermek için öncelikle sorulan sorunun yüklü olup olmadığını belirlemeli ve soruyu soran kişinin bunun farkında olup olmadığı üzerine düşünmelisiniz. Ardından soruya sorunlu varsayıma reddedecek şekilde cevap verebilir, hatalı akıl yürütmeyi ifşa edebilir veya soruyu cevaplamayı doğrudan reddedebilirsiniz.
Mu Cevabı
Yüklü sorular bağlamında sıkça anılan bir kavram da mu veya mu cevabı kavramıdır.
Oxford İngilizce Sözlüğüne göre mu kavramı, "Boşluk, hiçlik, veya olumlu ve olumsuz kavramlarını aştığı düşünülen kopuş." anlamına gelmektedir, Zen Budizminde önemli bir rol oynamaktadır ve kökenlerini Japonca'dan ve Çince'den almaktadır.
Yüklü sorular bağlamında mu cevabı, soruların geçerliliğini reddetmek amacıyla kullanılır. Özellikle evet/hayır sorularına karşı kullanılan bu kavramın bir örneği, "Evcil hayvanınıza kötü davranmayı bıraktınız mı?" sorusuna "mu" cevabının verilmesidir. Bu cevap sorunun öncüllerinin reddedildiğini ifade etmekte kullanılır; sorunun sorulduğu kişi evcil hayvanına hiç kötü davranmamıştır.
Yüklü Sorular Sormaktan Nasıl Kaçınabiliriz?
Gündelik hayatınızda farkında olmadan yüklü sorular soruyor olabilirsiniz. Böylesi sorular, bu soruların doğası gereği hatalı varsayımlar barındırması, etkili iletişimi engellemesi ve ilişkilerinize zarar verebilmesi bakımından problemlidir ve kaçınılması gerekir.
yüklü soru sormaktan kaçınmak için öncelikle sorduğunuz bir sorunun yük içerip içermediğini belirlemelisiniz. Bu belirlemeyi, sorunuzun sorunuzu cevaplayacak kişi tarafından kabul edilmeyecek bir varsayıma dayanıp dayanmadığı sorusunu cevaplayarak yapabilirsiniz.
Sormak üzere olduğunuz sorunun yük içerdiğini fark ederseniz soru içeriğinizi değiştirebilir ve böylelikle sorunlu varsayımınızı ifade etmekten kaçınabilirsiniz. Bu çerçevede örneğin yüklü sorunuzu konuyla ilgili birkaç parçaya bölebilir, böylelikle varsayımınızın doğru olup olmadığını test edebilir, ve aldığınız cevaplara göre en başında sormak istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.[8] Örneğin;
Sürekli televizyon izlemeyi nasıl bıraktınız?
yüklü sorusu yerine
Sürekli televizyon izler misiniz?
sorusunu sorabilir ve ilk sorudaki ilk varsayımınızı (sorunun sorulduğu kimsenin sürekli televizyon izlediği varsayımı) doğrulayabilir;
Sürekli televizyon izlemeyi bıraktınız mı?
sorusu ile de ikinci varsayımınızı (sorunun sorulduğu kimsenin artık sürekli televizyon izlemediği varsayımı) doğrulayabilir ve en başta sormak istediğiniz yüklü soruyu sorabilirsiniz.
Sürekli televizyon izlemeyi nasıl bıraktınız?
Tüm bu soruları bir araya getirdiğinizde aşağıdaki soru ortaya çıkar:
Eskiden sürekli televizyon izler miydiniz? Eğer izliyorduysanız bıraktınız mı? Bıraktıysanız nasıl bıraktınız?
Bu soru elbette kulağa doğal gelmemektedir ve gündelik hayatınızda soracağınız bir soru da değildir; ancak yüklü soruları parçalara bölme yönteminin arkasında yatan mantığı açıklamaktadır.
Özetle yüklü sorular sormaktan kaçınmak için öncelikle soracağınız soruda soruyu cevaplayacak kişinin katılmayabileceği varsayımlarda bulunmamalısınız. Bu noktada gerekli görürseniz soruyu cevaplayacak kişinin bulunduğunuz varsayımlarınıza katılacağını doğrulamak amacıyla sormak istediğiniz yüklü soruyu bir dizi parçaya ayırabilir ve böylelikle soruyu cevaplayacak kişinin varsayımlarınıza katılıp katılmadığını tespit edebilirsiniz. Bu yöntem, sorularınızda hatalı akıl yürütmeden kaçınmanızı sağlamanın yanında çevrenizdeki insanlarla iletişim kurma becerinizi de geliştirecektir.
Yüklü Sorular Her Zaman Art Niyetli Değildir!
Yüklü soruların her zaman art niyetle sorulmadığını bilmek önem arz eder.[3] Zira yüklü sorular, yalnızca dayandıkları varsayımlar sorunluysa art niyetli kabul edilmektedir. Buna bağlı olarak bir sorunun içerdiği bir varsayımın geçerli olduğu, yani soruyu soran ve cevaplayan kişinin de varsayımın doğruluğunu kabul ettiği durumlarda soru art niyetli kabul edilmez.[9]
Bunun bir örneği şu soruda görülmektedir:
Bu akşam hangi filmi izleyelim istersin?
Bu yüklü bir sorudur; çünkü soru, sorunun sorulduğu kişinin soruyu soran kişiyle bir film izlemek istediği ön kabulünü içermektedir.
Eğer sorunun sorulduğu kişi, soruyu soran kişiyle bir film seyretmek istemiyorsa bu soru art niyetli kabul edilir; zira soru, film seyretmenin istendiği ön kabulünde bulunmaktadır ve soruyu cevaplayacak kişiyi bu ön kabulü doğrulamaya (ve bir film seçmeye) itmektedir. Buna karşın soruyu cevaplayacak kişi için sorudaki ön kabul doğruysa (yani bu kişi bir film izlemek istiyorsa) soru art niyetli olarak değerlendirilmez.
Özetle birçok insanın gündelik hayatında sorduğu sorular mantıklı olarak değerlendirilebilecek yükler barındırmaktadır ve bu sorulardan tamamen kaçınılması büyük bir iletişim verimliliği kaybına sebep olur. Bu çerçevede yüklü sorular, içerdikleri varsayım veya ön kabul herhangi bir sorun yaratmıyorsa genellikle art niyetli olarak kabul edilmez.
Hileli Soruların Diğer Türleri
Yüklü soruların yanında başka hileli soru türleri de vardır.
Örneğin, imalı sorular (bazen yönlendirici sorular olarak da adlandırılır), yalnızca belirli bir cevabın verilebileceği şekilde tasarlanmış sorulardır.
Telkin edici sorulara örnek olarak aşağıdakiler verilebilir:
Sunulan kanıtların suçu ispatladığı fikrine katılmıyor musunuz?
Bu ifade biçimi, soruyu cevaplayacak kişiyi, kişi soruyu onaylamayacak olsa bile onaylar bir şekilde cevap vermeye yönlendirir. Buna karşın aynı sorunun daha doğal ve baskı yaratmayan biçimi şu şekildedir:
Sunulan kanıtların suçu ispatladığını düşünüyor musunuz?
Bu yöntemlerin bir başkası da yalnızca birkaç şekilde cevap verilebilecek şekilde sorulan, sınırlı zorunlu seçim sorularıdır. Bu türde sorular, genellikle soruyu cevaplayan kişinin daha geniş bir cevap vermesinin gerekli olduğu durumlarda bu kişiyi bir evet/hayır cevabı vermeye, veya ek seçenekler bulunmasına rağmen bir hatalı ikilem içindeki iki seçenekten birini seçmeye zorlar.
Zorunlu seçim sorularına bir örnek şu şekildedir:
En sevdiğiniz siyasetçinin eylemlerini destekliyor musunuz; evet mi hayır mı?
Bu örnekte soru, soruya cevap veren kişiyi mutlak bir evet/hayır cevabı vermeye zorlamaktadır; oysa bu kişinin vereceği cevap en sevdiği siyasetçinin bazı eylemlerini desteklediği, bazılarını ise desteklemediği yönünde olabilir. Bu çerçevede aynı soru şu şekillerde de ifade edilebilir:
En sevdiğiniz siyasetçinin eylemlerini destekliyor musunuz?
Favori siyasetçinizin eylemleri hakkında ne hissediyorsunuz?
Tüm Reklamları Kapat
İmalı soruların ve zorunlu seçim sorularının da yüklü sorulara benzer şekilde her zaman bir art niyet barındırmayabileceğini göz önünde bulundurmalısınız.
Örneğin zorunlu seçim sorularının bazı siyasi tartışmalar sırasında, tarafların doğrudan bir cevap vermekten kaçınmak için sürekli olarak kırmızı sazan safsatasına ve dolaylamaya başvurduğu durumlarda kullanılması mantıklıdır. Benzer şekilde, bu tür sorular bazen insanlara açık uçlu cevap verme seçeneği sunmanın uygun olmadığı büyük ölçekli anketlerde de kullanılabilir.
Bununla beraber bahsedilen türde soruların zorunlu şekilde kullanıldığı durumlarda sebep olduğu sorunların azaltılması da mümkündür. Örneğin zorunlu seçim anket sorularında şık sayısı artırılabilir; böylelikle anketi cevaplayan kimselerin kendilerini daha iyi ifade etmesi sağlanabilir.
Özet ve Sonuçlar
- Yüklü sorular, sorunun sorulduğu kişinin muhtemelen katılmayacağı, en az bir doğrulanmamış varsayım içeren hileli sorulardır.
- Örneğin, "Evcil hayvanınıza kötü davranmayı bıraktınız mı?" sorusu yüklü bir sorudur, zira soruda sorunun sorulduğu kişinin evcil hayvanına kötü davrandığı varsayımında bulunulmaktadır.
- Yüklü bir soruya cevap vermek için öncelikle sorunun yüklü bir soru olduğu tespitinde bulunmalı, ardından sorunlu ön kabulü reddetmeli, hatalı akıl yürütmeyi ifşa etmeli veya soruyu yanıtlamayı reddetmelisiniz.
- Yüklü bir soruya yanıt vermeden önce, soruyu soran kişinin ne yaptığını ve bunun neden bir sorun olduğunu anlayıp anlamadığını belirlemelisiniz. Bu kişinin neden yüklü bir soru sorduğu veya yüklü bir soru sorduğunun farkında olup olmaması vereceğiniz cevabı etkileyebilir.
- Yüklü sorular sormaktan kaçınmak için ise sorularınızda sorgulanan kişinin katılmayabileceği varsayımlarda bulunmaktan kaçınmalı; eğer gerekirse bulunduğunuz varsayımı doğrulamak için orijinal sorunuzu bir dizi küçük soruya bölerek bu soruları parça parça sorabilirsiniz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 5
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ D. Walton. (2011). Defeasible Reasoning And Informal Fallacies. Synthese, sf: 377-407. doi: 10.1007/s11229-009-9657-y. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b A. G. Holdier. Complex Question. (6 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 26 Kasım 2022. Alındığı Yer: Wiley doi: 10.1002/9781119165811.ch72. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. Walton. (1999). The Fallacy Of Many Questions: On The Notions Of Complexity, Loadedness And Unfair Entrapment In Interrogative Theory. Argumentation, sf: 379-383. doi: 10.1023/A:1007727929716. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. J. Kaplan. Indirect Responses To Loaded Questions. (11 Mayıs 2007). Alındığı Tarih: 26 Kasım 2022. Alındığı Yer: ACM Conferences doi: 10.3115/980262.980296. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Goldstein. (2006). The Fallacy Of The Simple Question. JSTOR, sf: 178. doi: 10.2307/3328468. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Goldstein. (2002). Refuse Disposal. Analysis, sf: 236-241. doi: 10.1093/analys/62.3.236. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Culler. (2006). Presupposition And Intertextuality. JSTOR, sf: 1380. doi: 10.2307/2907142. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Harrah. (1961). A Logic Of Questions And Answers. Philosophy of Science, sf: 40-46. doi: 10.1086/287779. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Fair, et al. (2012). The Fallacy Of Many Questions. Philosophy Documentation Center, sf: 89-92. doi: 10.5840/swjphil19734111. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:19:40 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13440
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.