Birçoğumuz iyi söylenmiş bir söze hayranlık duyarız. Kimi zaman söylenenler barizdir; ancak öyle isabetli ve dilbaz bir şekilde ifade edilmiştir ki, malum olan bile bizi düşünmeye iter. Kimi zamansa büyük düşünürlerin, bilim insanlarının, sanatçıların veya filozofların sözleri, daha önce fark etmediğimiz perspektiflere kapı aralar. Kimi zamansa sadece motive olmak veya kendimizi doğru yöne itmek için bu alıntılara ve edebi sözlere başvururuz.
Sebebiniz her ne olursa olsun, sizler için bu Sözler sayfasını derlemek istedik. Amacımız sadece geniş bir edebi söz ve alıntı arşivi yaratmak değil; aynı zamanda güvenilir, kaynaklı ve özenle seçilmiş bir sözler arşivi oluşturmak. Sonuçta kişisel gelişimde kullanılan her motivasyonel alıntı Einstein'a atfedilir; ancak bunların yarısından azı gerçekten Einstein tarafından söylenmiştir.
Bizler, bu arşivimizde, verebildiğimiz her noktada sözlerin kaynaklarına da yer vererek gerçeğin peşinden gidecek, bunu yaparken de bizden önce gelen devlerin hayat görüşleri, düşünce dünyaları ve ağızlarından (veya kalemlerinden) dökülenlerden ilham almaya çalışacağız.
Ayrıca seçkimizi yaratırken sadece sözün edebi değerine değil, anlamına ve bağlamına da önem vermeye çalıştık. Bu nedenle kişilerin görüşlerini doğru yansıtmadığına inandığımız veya bağlamından ayrı alındığında çarpıtılmaya müsait olduğunu düşündüğümüz sözlere yer vermedik. Benzer şekilde, bariz şekilde hatalı olan kavramları ve ideolojileri savunan sözlere de seçkimizde yer vermedik. Hedeflerimizle uygun olarak, olabildiğince bilim, teknoloji, sanat, felsefe ve insanlık üzerine eğilen sözlere yer vermeye çalıştık.
Umuyoruz faydalı ve ufuk açıcı olacaktır.
Uyarı: Seçkideki sözler veya söz sahipleri, Evrim Ağacı'nın görüşlerini veya savunduklarını yansıtmayabilir.
Hiçbir insana rastlamadım ki ondan öğrenilecek bir şey olmasın.
Sınırlar yalnızca kırılgan yapılardır; bir varlığın sona erdiği yerde bir diğeri başlar, sonsuza dek iç içe geçmiş şekilde.
Bize güç veren modern bilimdir, tanrısal ya da sihirli sözler değildir.
Thales aynı zamanda bir gökbilimciydi; bir senede 365 gün olduğunu göstermiş, yaz ve kış gündönümlerini hesaplamıştı. Ama belki de en önemlisi İÖ 28 Mayıs 585 tarihinde gerçekleşen güneş tutulmasını önceden bilmişti. Çünkü bu bilgi sonradan Batı düşünce geleneği içinde felsefe ve bilimi başlatan ilk bilgi olarak değerlendirilecekti. Bunun yanında takımyıldızlar hakkında da çok geniş bilgi sahibiydi Thales, hatta Güneş ve Ay'ın tahmini boyutları hakkında bile fikir yürütmüştü. Onun bu gök sevdası, Platon'da çok hoş bir hikâyeye bürünerek anlatılmıştır:
Thales bir gün başını göğe çevirmiş yıldızları gözlemliyormuş ki, birden bir kuyuya düşüvermiş. Muzip bir Trakyalı köle kız da onunla dalga geçmiş; yukarıda, göklerde ne olduğunu bilmek isterken önünde, ayağının altında ne olduğunu göremeyecek kadar çılgın biri diye.
Platon'un diyaloglarına sinen Sokrates karakteri, meraklı, sorgulayan, araştırmacı bir karakterdir. Doğrunun peşinden koşarken karşısındakini de sürekli dürter, onun da merak etmesini, sorgulamasını, araştırmasını ister. Hatta bu tavrını Sokrates'in Savunması adlı diyalogda uyuz bir ata dadanan atsineğine benzetir. Burada uyuz ya da uyuşuk at, Atina ve Atina'nın siyaset meydanıdır. Sokrates bir atsineği olarak bu ata konmuş ve onu sürekli mahmuzlamakta, yani uyandırmaya çalışmaktadır ki, Atina bir gün bu uyuşukluğundan silkinip tekrardan düşünebilsin, ufku açılsın, kendini eleştirerek yeni düşüncelere bulabilsin ve doğru olanı görebilsin.
Örneğin Sofist oluşumun babası sayılan Protagoras, Tanrılara Dair adlı eserinde önceki düşünürlerin tanrı inançlarını masaya yatırıp yekten Tanrıların ne var olduklarını, ne var olmadıklarını ne de neye benzediklerini bilebiliriz. Çünkü bunu öğrenmemize engel olabilecek bir sürü neden var, ama en önemli neden, bu meselenin kendiliğinden bulanık oluşu ve insan ömrünün bu konuya tam olarak vakıf olamayacak kadar kısa oluşu, demiştir.
Sofistlerin hepsi kuşkucuydu ve eleştiriden keyif alıyordu; sürekli duyularımızın yetersizliğinden, hata yapabilme olasılıklarının yüksek oluşundan ve bilinebilecek sağlam bir gerçekliğin olamayacağından dem vuruyorlar ve geleneğin doğaya karşıt olduğunu söylüyorlardı. İnsanın yaptığı yasaları, toplumsal âdetleri, dinsel inançları sarsılmaz görenlere karşı bir tavır sergiliyorlardı. Bu tutumları da her an eleştirilerin odağında olmalarına neden oluyordu, ama bir yandan da Yunan'ın aydınlanma çağı olarak adlandırılabilecek bir döneminin yaşanmasına da olanak tanıyordu; yani Yunan'ın büyük düşüncelere imza atan filozoflarını kendi içinden doğurmasına. Zeller bu konuda şöyle der: Biz Almanların Aydınlanma Çağı olmasaydı, bir Kant'ı da olmayacaktı; aynı şekilde Sofistler olmasaydı, Yunanlar da bir Sokrates'e ve Sokratesçi felsefeye sahip olamayacaklardı.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.