Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Arzu Redjep
Arzu Redjep
282.0K UP
Çeviren 28 Mayıs 2020 14 dk.

Charles Darwin, 1859 yılında Türlerin Kökeni eserinde doğal seçilim üzerinden Evrim Teorisi’ni açıkladığında, adaptasyonlara, yani organizmaların yeni veya değişen ortamlarda hayatta kalmasını sağlayan değişikliklere odaklanmıştı. Uygun adaptasyonlar için seçilimin, eski atasal formların kademeli olarak sayısız türe dönüşmelerini sağladığını öne sürmüştü.

Bu kavram o kadar güçlüydü ki, evrimin tamamen adaptasyonla ilgili olduğu fikrine kapılabilirdik. Bu yüzden, bilimsel çevrelerde hakim olan görüşün elli yıldır böyle olmadığını savunması şaşırtıcı bulunabilir.

36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Rahmi Gökdemir
İnceleyen10 6 gün önce
Doğa her zaman bi yolunu bulur.
8.8/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Avatar: Fire and Ash
Yönetmen: James Cameron
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 27 Ocak 2024 44 dk.

İnsanlar genellikle tembel hayvanları, popüler kültürün de etkisiyle, yavaş tempolu yaşamları ve ilgi çekici davranışları nedeniyle sevimli bulurlar ve bu durum genellikle bir gülümsemeyle karşılanır. Ancak bu sevimli görünümler, zaman içinde yanlış anlamalara ve olumsuz algılara neden olmuştur. Gerçekte ise, tembel hayvanlar için "tembellik" kavramı, onların hayatta kalma stratejisinin bir yansımasıdır.

Tembel hayvanlar, Güney ve Orta Amerika'nın alçak rakımlı tropikal bölgelerinde yaşayan, yavaş hareket eden ve ağaçlarda yaşamaya adapte olmuş memelilerdir. Bu benzersiz canlılar, iki tırnaklı ve üç tırnaklı olmak üzere iki ana cins altında sınıflandırılır: Choloepus (iki tırnaklı) ve Bradypus (üç tırnaklı) şeklinde. Yaşayan altı farklı türü olan tembel hayvanlar, dört tane üç tırnaklı tür (Bradypus pygmaeus, Bradypus torquatus, Bradypus tridactylus, Bradypus variegatus) ve iki tane iki tırnaklı tür (Choloepus didactylus, Choloepus hoffmanni) içermektedir. Ayrıca, bu canlılar karıncayiyenler ve armadillolar ile birlikte Xenarthra (tuhaf eklemliler) üsttakımını oluşturarak, benzersiz bir evrimsel gruba aittirler.

57
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Serhan Mert
Serhan Mert
52.1K UP
Türü Ekleyen 1 gün önce
Utetheisa pulchelloides, Erebidae familyasına ait renkli ve dikkat çekici bir gece kelebeği (güve) türüdür. Kanatları beyaz zemin üzerine karakteristik kırmızı ve siyah beneklerle bezelidir, bu renkler avcılara karşı zehirli olduğu uyarısını verir. Genellikle gündüzleri aktif olan bu tür, özellikle Heliotropium bitkileriyle beslenir ve geniş bir coğrafi yayılıma sahiptir.
0
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Haziran 2011 17 dk.

Endosimbiyotik Teori (veya Simbiyogenez Teorisi), biz insanların da dahil olduğu, daha karmaşık yapılı hücrelere, çekirdeklere ve zarlı organellere sahip olan ökaryotların; daha basit yapılı, çekirdeksiz ve zarlı organelleri bulunmayan bakteriler ve arkeler gibi prokaryotlardan nasıl evrimleştiğini anlamamızı sağlayan bilimsel bir teoridir.

Endosimbiyotik Teori'ye ökaryotik zarlı organeller, aslen bağımsız prokaryotlar olarak yaşamını sürdüren varlıklardı; ancak evrimsel süreçte bir noktada daha iri prokaryotlar tarafından endositoz (ya da daha spesifik olarak, fagositoz) yoluyla hücre içine alındıklarında, tam olarak sindirilemediler; bunun yerine, o hücreyle "kaynaştılar" ve bir "ağ kurdular". Böylece zarlı organellere sahip olmayan prokaryotlardan, zarlı organellere sahip ökaryotlar evrimleşmiş oldu.

157
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hasan Ayer
Hasan Ayer
3,510 UP
Çeviren 26 Aralık 2019 19 dk.

Bu metnin mizahi dili, okuyucuyu eğlendirebilir. Fakat bu mizahi dilin amacı meselenin ehemmiyetini gizlemektir. Medawark bu görüşlerini 1960’ların ekonomik açıdan gösterişli günlerinde dile getirmiştir. İngilizlerde bilime ayrılan bütçe, o dönemde her beş yılda bir %10 artış gösteriyordu. Daha düşük bir oranla olsa da, bu büyüme 1970’lere kadar devam etti. Ancak 1980’lerde şiddetli bir değişim meydana geldi. 1980’lerin ilk 5 yılında, Britanya’da bilim için yapılan kamu harcamaları %10 azaldı ve bütün göstergeler bu kesintinin devam edeceği yönündeydi. Fakat İngiliz bilim insanları da bu konuda uyarılmadıkları hususunda sitemde bulunamazlar. Dönemin parlamento üyesi ve daha sonra eğitim ve bilim bakanlığı yapmış olan Shirley Williams 1971’de açık bir uyarıda bulundu:

Bilim için yapılan kamu harcamaları diğer ülkelerde de azalma gösterdi. Britanya’ya özgü bir takım sebeplerin birleşimi, Britanya’nın durumunu gelişmiş ülkeler arasında belki de en kötüsü haline getirdi. Buradaki amacımız bütün bu sebepleri burada tartışmak değildir. Buradaki amacımız yalnızca Britanya’da değil, tüm dünyada, günümüzde bilimin düştüğü kötü durumun en temel ve aynı zamanda en az fark edilen sebebini tanımlamak ve ona savaş açmaktır. 1986’da İngiliz bilim insanları bu kesintilere “Save British Science” (İngiliz Bilimini Kurtar) adında bir kampanya başlatarak karşılık verdi. Kampanyanın belirtilen amaçları şunlardı:

102
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hasan Basri Büyükkol
1 gün önce
mete atatüre, hatice duran yıldız, canan dağdeviren, furkan öztürk, aziz sancar gibi daha bir çok Türk bilim insanının çalışmalarının anlatıldığı bir video çekmek güzel olurdu. aziz sancar için özel video falan var ama hepsini ele alan ama çok da derine girmeyen bir video ile anlatmak çok daha güzel olurdu. 
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Sinan Arslan
Sinan Arslan
102.5K UP
İnceleyen 23 Temmuz
2010'lu yılların başında patlak veren Üçüncü Dünya Savaşı, yeryüzünü cehenneme çevirmişti. Şehirler, radyasyonun pençesinde çökerken, insanlık neredeyse yok olmanın eşiğine gelmişti. Hayatta kalan son 40 bin kişi, yeryüzünün altına, Moskova metrosuna — dünyanın en büyük yer altı yapısına — sığındı. Ancak insanlık, geçmişin acılarından ders çıkarmamıştı. Yüzeye çıkan tek şey mutasyona uğramış yaratıklar değildi; insanın karanlık doğası da yerin altına taşınmıştı.

Metro istasyonları, zamanla birer küçük devlete dönüştü. Savaşlar yeniden başladı — bu kez kirli beton tünellerde, paslı rayların arasında. Su, yiyecek ve silah uğruna kardeş kardeşe düşman kesildi. Yeryüzü artık bir tabu, karanlık bir efsane olmuştu. Ve o karanlığın içinden gelen en büyük korku, karaderililerdi — insanımsı, bilinmeyen bir tür. Sessiz, esrarengiz, ama tarifsiz bir dehşet saçıyorlardı.

Artyom, kuzeydeki sınır istasyonu VDNKh’da yaşayan genç bir adamdı. Sıradan bir hayat sürerken, kendine "Hunter" diyen bir stalker’ın gelişiyle kaderi sonsuza dek değişti. Hunter ona, metronun kalbi olan Polis istasyonuna ulaştırması gereken bir mesaj verdi. Artyom, tünellerin karanlığında zorlu bir yolculuğa çıktı — savaşarak, dostluklar kurarak, ihanete uğrayarak ve hayatta kalmanın ne anlama geldiğini yeniden öğrenerek.

Yolculuğun sonunda, bir zamanlar Moskova’nın gözdesi olan ama şimdi karaderililerin yuvası haline gelen Botanik Bahçesi, yeraltı sığınaklarında bekleyen balistik füzelerle yerle bir edildi. Artyom, istasyonuna kahraman olarak döndü. Ancak zaferin ardında bir pişmanlık gizliydi: Karaderililer, aslında düşman değil, Artyom ile iletişim kurmaya çalışan başka bir türdü. Belki de yeni bir dünyanın umudu.

Artyom artık biliyordu: Asıl düşman, bazen dışarıda değil, içeride gizlenendi. Ve bazı zaferler, en büyük kayıplarla kazanılırdı.
Kitap
9.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Метро 2033
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Mery West
Mery West
50.9K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
“The value of a college education is not the learning of many facts but the training of the mind to think.

Üniversite eğitiminin değeri birçok gerçeği öğrenmek değil, zihnin düşünmeye eğitilmesidir.
Kaynak: X=PhsyInHistory (X)
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
414.2K UP
Aktaran 10 Şubat 3 dk.

On binlerce kemik, tekstil, yemek artığı ve kömür parçasından elde edilen radyokarbon tarihleri, Avrupalıların gelişinden önce Amerika kıtasındaki Yerli nüfus sayılarındaki dalgalanmalara ışık tutuyor. Araştırmacılar, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayınladıkları bir çalışmada, Kuzey Amerika nüfusunun MS 1150 civarında zirve yaptığını, ancak 1500 yılına gelindiğinde en az %30 azaldığını tespit ettiklerini bildiriyor. Bu sayılar, Avrupalı sömürgecilerin Yerli toplumlara yönelik yıkıcı etkileri başladığında yeniden toparlanma sürecine girmişti. Kansas Üniversitesi'nde arkeolog ve Pawnee Ulusu vatandaşı Carlton Shield Chief Gover şunları söylüyor:

Wyoming Üniversitesi'nden arkeolog Robert Kelly liderliğindeki bir grup araştırmacı, daha sağlam bir veri seti oluşturarak Kanadalı meslektaşları tarafından daha önce yapılan bir nüfus çalışmasını geliştirmeyi denediler. Son 2000 yıl boyunca Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'dan elde edilen çeşitli eserler için, ocak kömürü, av hayvanlarının kemikleri, insan kalıntıları, tekstiller ve seramiklere yapışmış yiyecek artıklarını da kapsayan, daha önce belirlenmiş 60.000'den fazla radyokarbon tarihini derlemek üzere yaklaşık 10 yıl harcadılar.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Ekim 2021 27 dk.

Bir Evren düşünün. Bu Evren'de bu elmayı bıraktığımızda, elma doğrudan aşağıya düşmesin. Düşebileceği yerlerin bir olasılık dağılımı olsun. Buraya, şuraya veya oraya düşebilme ihtimali olsun; ancak en yüksek olasılıkla, hemen bıraktığınız yerin altına düşecek olsun. Bunu hayal etmekte pek bir sorun yok.

Peki ya bu olasılık dağılımının nedeni, ilk etapta sanmış olabileceğiniz gibi rüzgar ya da diğer dış faktörler değilse? Yani ya elma, yapısı gereği kesinlikle aşağı doğru düşmek zorunda değilse? Elmanın kendi içsel davranışı bu şekilde olasılıkçı olsa? Böyle bir Evren hayal edebilir miydik? Eğer hayal edebileceğimiz evrenlerdeki ihtimaller sınırsızsa, bu da çok zor olmayabilir. Bir evrende pek ala bir kuvvet cisimleri yerden yukarı ya da yana doğru da fırlatabilirdi.

144
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ela Kursak
Seslendiren 10 Aralık 2022 5:09
Ela ile Eddie, Bu Bölümde Güneş'in Ne Renkte Olduğunu Öğreniyorlar!
45
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Tüm Reklamları Kapat
Ozan Zaloğlu
Ozan Zaloğlu
313.6K UP
Uyarlayan 16 Ekim 2016 5 dk.

Eğer bir otel veya yeni bir ev gibi yabancı bir ortamda iyi bir uyku uyumayı zor bulduysanız, yalnız değilsiniz. "İlk gece etkisi", uyku bilimcilerinin yakından haberdar olduğu bir şeydir. Bu, uyku konusunda yaptıkları araştırmalarda her zaman hesaba almak zorunda kaldıkları bir etmendir. Araştırmacılar genelde uyku deneylerinde, insanları evlerinden uzakta ve laboratuvar koşullarında gözlenikleri zaman, onların ilk geceki verilerini görmezden gelirler (ve veri setinin kalanından ayrı tutarlar). Peki ilk gece etkisine neden olan şey nedir? 

Bir çalışmaya göre, bir savunma mekanizması çeşidi olarak alışık olmadığımız ortamlarda yetersiz şekilde uyuyoruz. Dinlendiğimiz zaman (yani, dinlenmeye çalıştığımız zaman), görünüşe göre beynin bir yarımküresi, genelde olduğundan daha uyanık halde kalıyor. Bu durum, muhtemel tehlikeleri atlatmak için bir gözü açık uyumanın bir tür beyinsel eşdeğeri. 

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Betül Parlak
Seslendiren 5 gün önce 14:59
Plüton, Güneş Sistemi'nin en dış bölgelerindeki asteroid tabakası olan Kuiper Kuşağı'na oldukça yakın bir noktada, Dünya'dan 7.5 milyar kilometre uzakta...
8
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close