Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Keşfet
Bilimdeki Son Gelişmeler
Akış
İçerikler
Gündem
Nanoteknoloji
Hayatta Kalma
Einstein
Manyetik
Kültür
Periyodik Tablo
Çocuklar
Biyokimya
Güç
Astrofotoğrafçılık
Genel Görelilik Teorisi
Antik Dna
Sağlık
Zeka
Ecza
Hastalık Dağılımı
Okyanus
Ekonomi
Eşcinsellik
Karanlık Enerji
Bitkiler
Kuantum Mekaniği
Bir
Popülasyon
Güve
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Rastgele Soru
Ece Müker
Ece Müker
570.7K UP
12 saat önce
Bilim insanları, Pangaea süperkıtasında yaşamış, modern timsahların erken bir atası olan Tainrakuasuchus bellator adlı yeni bir tür keşfetti. Yaklaşık 240 milyon yıl önce yaşayan bu zırhlı sürüngen, hem timsah hem de dinozor özellikleri taşıyordu. İsminin anlamı “savaşçı timsah” olan tür, kalın kemik plakalarla kaplı bir bedene ve güçlü uzuvlara sahipti.

Keşif, Triyas döneminin ortalarında, dinozorların ortaya çıkmasından hemen önce yaşamış bu türün, erken sürüngen evrimi hakkında önemli ipuçları sunduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, Tainrakuasuchus’un dinozorlarla benzer bir duruş ve yürüyüş biçimine sahip olmasının, timsahların evrimsel tarihinde karasal yaşama uyumun sanılandan daha erken gerçekleştiğini ortaya koyduğunu belirtiyor.

Fosil kalıntıları, bu “zırhlı savaşçının” yalnızca güçlü bir avcı değil, aynı zamanda gezegenin en eski yarı kara-yarı sucul yırtıcılarından biri olduğunu da gösteriyor. Bu bulgu, timsahların evrimsel kökenlerinin dinozorlardan çok daha karmaşık ve çeşitlenmiş bir geçmişe sahip olduğunu yeniden gündeme getirdi.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
570.7K UP
12 saat önce
Güneş’te meydana gelen güçlü koronal kütle atımları (CME), Dünya’yı etkileyen şiddetli bir jeomanyetik fırtınaya yol açtı. Bu durum, Jeff Bezos’un sahibi olduğu Blue Origin şirketinin ikinci New Glenn roket fırlatmasını ertelemesine neden oldu. NASA, fırlatma sırasında yüksek enerjili güneş parçacıklarının Mars’a gönderilecek ESCAPADE uydularının elektronik sistemlerine zarar verebileceği gerekçesiyle görevi ertelediğini açıkladı.

NOAA uzmanları, Güneş’ten gelen bu son patlamaların son 20 yılın en şiddetlilerinden biri olduğunu ve G4 seviyesinde (şiddetli) bir manyetik fırtına yarattığını bildirdi. Bu olay, Teksas ve Meksika kadar güney bölgelerde bile görülen kuzey ışıkları (aurora borealis) ile sonuçlandı. Uzmanlar, bu tür fırtınaların uydu sistemleri, GPS sinyalleri ve elektrik şebekelerinde geçici aksamalara yol açabileceğini belirtiyor.

Bu olay, uzay hava koşullarının uzay görevleri üzerindeki doğrudan etkisini gösteren önemli bir örnek olarak değerlendiriliyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
570.7K UP
1 gün önce
Güneş’te son günlerde art arda gerçekleşen üç güçlü X sınıfı güneş patlaması, Dünya yönüne doğru ilerleyen koronal kütle atımları (CME) oluşturdu. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA), 10-12 Kasım 2025 tarihleri arasında G1 (küçük) ve G2 (orta şiddette) jeomanyetik fırtınalar beklediklerini duyurdu. Bu olaylar, uydular ve enerji sistemlerinde kısa süreli aksaklıklara yol açabilir; aynı zamanda New York’tan Idaho’ya kadar 21 ABD eyaletinde kuzey ışıklarının (aurora borealis) görülme ihtimalini artırıyor.
En son X5.1 gücündeki patlama, 2025’in en büyük güneş patlaması olarak kayda geçti. NASA’nın gözlemleri, bu patlamalardan yayılan parçacıkların 12 Kasım civarında Dünya’ya ulaşacağını öngörüyor. Bilim insanları, Güneş’in bu aktif döneminde yeni ve güçlü manyetik fırtınaların da yaşanabileceğini belirtiyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
570.7K UP
1 gün önce
Yıldızlararası kökenli 3I/ATLAS kuyruklu yıldızı yeniden Dünya’ya yaklaşıyor. Şili’deki ATLAS gözlem sistemi tarafından Temmuz ayında keşfedilen gök cismi, 19 Aralık’ta Dünya’ya en yakın konumuna ulaşacak. NASA, Harvard Üniversitesi ve Lowell Gözlemevi astronomları, cismin hızındaki artış, renk değişimi ve kütle kaybı olasılığını inceliyor.

Bazı spekülasyonlar kuyruklu yıldızın yapay kökenli olabileceğini öne sürse de NASA ve diğer kurumlar, 3I/ATLAS’ın doğal bir yıldızlararası nesne olduğunu ve Dünya için hiçbir tehlike taşımadığını doğruladı.

Kuyruklu yıldız, Güneş’e yaklaştıkça yüzeyindeki buzların gaz hâline dönüşmesiyle maviye çalan bir renge büründü. Bu değişim, karbon monoksit gibi iyonize gazların güneş ışığıyla tepkimesinden kaynaklanıyor. NASA, 3I/ATLAS’ın hızının saatte yaklaşık 244.600 kilometreye ulaştığını bildirdi.

Harvard’lı astrofizikçi Avi Loeb, kuyruklu yıldızın hızlanmasının yapay bir itici güçten kaynaklanabileceğini öne sürdü. Ancak Penn State Üniversitesi’nden Jason Wright ve Lowell Gözlemevi’nden Qicheng Zhang, bu yorumun yanlış olduğunu, gözlemlerin doğal kuyruklu yıldız davranışlarıyla uyumlu olduğunu belirtti.

3I/ATLAS, Oumuamua ve Borisov’un ardından gözlemlenen üçüncü yıldızlararası ziyaretçi olarak kayda geçti. Bilim insanları, bu gök cisminin kimyasal bileşimi ve hareket özelliklerinin, yıldız sistemlerinin erken dönem oluşum süreçlerine dair ipuçları sunabileceğini düşünüyor.

NASA, 3I/ATLAS’ın Dünya’ya yaklaşık 269 milyon kilometre mesafeden güvenli bir geçiş yapacağını ve 2026 Mart’ında Jüpiter yönüne ilerlemeye devam edeceğini açıkladı.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
570.7K UP
2 gün önce
Avustralya’daki University of Technology Sydney (UTS) araştırmacıları, uzun süredir imkânsız kabul edilen bir şeyi gerçekleştirebileceğimizi gösterdi: Dünya’dan bir uyduya kuantum sinyali göndermek. Yeni çalışma, kuantum dolanıklık (entanglement) kullanan bu yöntemin, uygun atmosfer koşulları ve hassas zamanlama ile teorik olarak mümkün olduğunu ortaya koydu.

Araştırmada, iki ayrı yer istasyonundan aynı anda fırlatılan fotonların, Dünya’dan 500 kilometre yukarıda saatte 20.000 kilometre hızla hareket eden bir uydu üzerinde kuantum girişimi oluşturacak şekilde buluşması amaçlanıyor. Bu teknik, kuantum iletişim ağlarının iki yönlü hale gelmesi ve gelecekte hacklenemeyen internet sistemlerinin kurulması yolunda büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.

Bugüne kadar fotonların yukarı yönlü (yerden uzaya) iletimi, sinyal kararlılığını korumanın zorluğu nedeniyle mümkün görülmüyordu. Ancak bu yeni model, entanglement swapping yöntemiyle bu sınırı aşabilecek bir yaklaşım öneriyor.

Araştırmanın başyazarı Fizikçi Simon Devitt, uydunun karmaşık kuantum donanımlarına gerek kalmadan yalnızca “gelen fotonları algılayacak kompakt bir optik sistem” taşıması gerektiğini belirtiyor. Bu da yöntemi daha ucuz, daha pratik ve ölçeklenebilir hale getiriyor.

Sistem yalnızca gece ve dikkatli kalibrasyonla çalışabiliyor olsa da, gelecekte drone veya balon alıcılarla yapılacak testler, küresel kuantum internet için ilk adım olabilir.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

Büyük Patlama’dan bir saniyeden kısa bir süre sonra, henüz atomik elementler bir araya gelmeden önce, eğer parçacıklar madde haloları hâline yoğunlaşmışsa bu haloların çökmeleri sonucunda ilk kara deliklerin, bozon yıldızlarının ve “yamyam yıldızlar” olarak adlandırılan yıldızların ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor. Bu sonuca, Scuola Internazionale Superiore di Studi Avanzati (SISSA) araştırmacıları tarafından; INFN, IFPU ve Varşova Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen ve Physical Review D dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma ile ulaşıldı.

Araştırmacılar, bazı kozmolojik modellerin öne sürdüğü gibi Evren’in en erken dönemlerinde kısa süreli bir “Erken Madde Egemenliği Dönemi" (İng: "early matter-dominated era")nin yaşanmış olabileceği varsayımından yola çıkarak parçacıkların birbirleriyle nasıl etkileşebileceğini incelediler. Bu etkileşimlerin, şaşırtıcı çeşitlilikte kozmik cisimlerin oluşumuna yol açabileceğini ortaya koydular. Böylece çalışma, Büyük Patlama’dan sonraki ilk anlarda bile Evren’in karmaşık ve zengin bir fiziksel fenomenolojiye sahne olabileceğini gösteriyor.

11
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 1 hafta önce 3 dk.

Yeni geliştirilen bir tedavi yöntemi, tip-1 diyabet hastalarının insülin enjeksiyonlarına olan ihtiyacını ortadan kaldırabilir.

Bilim insanları, 20 Haziran tarihli New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir rapor ile laboratuvarda yetiştirilen pankreas hücrelerinin tek bir infüzyonu ile hastaların vücutlarının ihtiyaç duydukları tüm insülini üretebildiğini bildirdi. Tedaviden bir yıl sonra, 12 katılımcıdan 10'unun ek insüline ihtiyacı kalmadı.

29
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Aktaran 2 hafta önce 3 dk.

Mısır’ın Batı Çölü’nde, Kharga Vahası’nın kurak düzlüklerinin üzerinde yükselen kırmızı kumtaşları ve yeşil şeyller arasında, paleontologlar tarafından timsah evrimini kökten değiştiren bir fosil ortaya çıkarıldı.

The Zoological Journal of the Linnean Society dergisinde yayımlanan bu keşif, tamamı Mısırlı paleontologlardan oluşan bir ekip tarafından yönetildi. Yeni tanımlanan tür Wadisuchus kassabi, yaklaşık 80 milyon yıl önce yaşamış ve günümüzde modern akrabalarından belirgin bir şekilde farklı olan antik timsahlardan oluşan bir grup olan Dyrosauridae'nin bilinen en eski üyesi olarak kabul ediliyor.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hakan Orhan
Hakan Orhan
76.5K UP
Aktaran 1 ay önce 5 dk.

Çoğu insan için diş temizliği, günlük rutininin normal bir parçası olabilir. Peki ya bugün dişlerinizi temizleme şekliniz, yıllar sonra Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimalinizi etkileyebilecek olsa?

Gingivitis (Tür: "diş eti iltihabı") ve Periodontisis (Tür: "diş eti çekilmesi") gibi diş eti sorunlarının Alzheimer hastalığı için olası bir risk faktörü olabileceğini gösteren kanıtlar giderek artıyor. Bazı çalışmalar, Gingivitis ve Periodontisis'in on yıl veya daha uzun süre devam ederse riskinizin iki katına çıktığını bile öne sürüyor. Gerçekten de Science Advances dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, diş eti enfeksiyonuyla ilişkili Porphyromonas gingivalis (P. gingivalis) adlı bir bakteri türünün Alzheimer hastası kişilerin beyinlerinde bulunduğunu detaylandırıyor. Fareler üzerinde yapılan testler ise bu bakterinin ağızdan beyne yayıldığını ve sinir hücrelerini yok ettiğini gösterdi.[2]

38
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Berat İlgin
Aktaran 1 ay önce 5 dk.

Güneşimiz gibi başka bir yıldızın etrafındaki ilk gezegenin keşfedilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Her yeni keşif ile bilim insanları bildiğimiz anlamda yaşama ev sahipliği yapabilecek Dünya benzeri başka gezegenler olup olmadığı sorusunu yanıtlamaya bir adım daha yaklaşıyor.

Bu dönüm noktası, ilk ötegezegenlerin bulunmasından bu yana geçen otuz yılı aşkın süredeki keşiflerin hızlanan oranını vurgulamaktadır. NASA tarafından takip edilen ötegezegenlerin (Güneş sistemimiz dışındaki gezegenler) resmi sayısı 6.000'e ulaştı. Onaylanmış gezegenler, dünyanın dört bir yanından bilim insanları tarafından sürekli olarak bu sayıya eklenmektedir, bu nedenle tek bir gezegen 6.000'inci giriş olarak kabul edilmemektedir. Bu sayı, Pasadena, Kaliforniya'daki Caltech'in IPAC'ında bulunan NASA'nın Ötegezegen Bilimi Enstitüsü tarafından izlenmektedir. Onaylanmayı bekleyen 8.000'den fazla ek aday gezegen bulunmaktadır ve NASA, evrendeki yaşam arayışında dünyaya liderlik etmektedir.

39
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close