Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Keşfet
Bilimdeki Son Gelişmeler
Akış
İçerikler
Gündem
Kalp
Oyun Teorisi
Hastalık Kontrolü
Nötron Yıldızı
Yas
Ses
Mantık
Kan
Evrimsel Psikoloji
Psikoloji
Toplum
Hayvan Davranışları
Öğrenme Teorileri
Terapi
Satürn
Böcek
Kadın Doğum
Ekosistem
Kurt
Gelişim
Direnç
Etoloji
Bilim İnsanı
Bitki
Böcekler
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Rastgele Soru
Ufuk Derin
5 saat önce
Girit'te bulunan bir bakteri, hastalık yayan sivrisineklere karşı yeni bir umut vadediyor. Bakterinin ürettiği bileşikler, tehlikeli sivrisinek larvalarını 24 saatte tamamen yok etti. Bu etkinin enfeksiyondan değil, bakterinin ürettiği özel metabolitlerden kaynaklandığı anlaşıldı. Araştırmacılar şimdi bu moleküllerin yapısını çözerek prototip bir ürün geliştirmeyi hedefliyor.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
7 saat önce
Umman'da bulunan 2400 yıllık gizemli Zufar yazısının ana alt türü, Ohio State Üniversitesi'nden bir dilbilimci tarafından deşifre edildi. Araştırmacı, tekrarlanan bir alfabe tablosunu eski Kuzey Arabistan yazılarıyla karşılaştırarak sembollere ses atamayı başardı. Çözülen dilin Arapça olmadığı ve yazının sanılanın aksine güneyden değil, kuzeyden bölgeye geldiği anlaşıldı. Bu atılım, Arabistan'ın unutulmuş tarihine ışık tutarak dillerin yayılımına dair yeni ipuçları sunuyor.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
12 saat önce
NASA’nın Parker Solar Probe (Parker Güneş Sondası), 24 Aralık 2024’te Güneş yüzeyine yalnızca 3,8 milyon mil (yaklaşık 6,1 milyon km) mesafeye ulaşarak tarihin en yakın Güneş geçişini gerçekleştirdi. Bu yakın geçiş sırasında elde edilen yeni görüntüler ve veriler, Güneş rüzgârı olarak bilinen ve saatte 1 milyon milin (1,6 milyon km) üzerine çıkan hızlarla hareket eden elektrik yüklü parçacık akışını benzeri görülmemiş detaylarla gözler önüne serdi.

NASA’nın WISPR kamerasıyla çekilen görüntüler, koronal kütle atımları (CME) adı verilen dev patlamaların çarpışmasını yüksek çözünürlükte gösteriyor. Bu tür çarpışmalar, manyetik alanların karışmasına ve enerjinin yeniden dağılmasına neden olarak astronotlar ve uydular için daha büyük tehditler yaratabiliyor. Bu veriler, Güneş kaynaklı uzay hava olaylarının daha iyi öngörülmesini sağlayacak.

Sonda ayrıca, Güneş’in görünür yüzeyinde bulunan manyetik huni bölgelerinde başlayan switchback (zigzaglı manyetik alan) yapılarının, hızlı güneş rüzgârının kaynağı olduğunu doğruladı. 2024 yılında yapılan bu keşif, 50 yıllık bir gizemi çözerken, yavaş güneş rüzgârının kökenlerini de anlamak için önemli bir adımdı.

Güneş’e en yakın geçişlerinde toplanan yeni veriler sayesinde bilim insanları, yavaş güneş rüzgârının iki farklı türünü doğruladı:

Alfvénik tür (küçük manyetik dalgalanmalara sahip)

Non-Alfvénik tür (manyetik değişkenlik göstermeyen)

Bunların sırasıyla koronal delikler ve helmet streamer adı verilen yapılardan kaynaklandığı düşünülüyor. Parker Güneş Sondası'nın bir sonraki Güneş geçişi 15 Eylül 2025 tarihinde gerçekleşecek ve bu süreçte yavaş güneş rüzgârının kökenine dair daha fazla bilgi toplanması bekleniyor.

Uzay hava tahminleri, iletişim sistemleri, uydu operasyonları ve astronot güvenliği açısından hayati önem taşıyan bu bulgular, NASA’nın Güneş’i ve onun uzaydaki etkilerini anlama çabasındaki en kritik gelişmelerden biri olarak değerlendiriliyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
12 saat önce
Rutgers Üniversitesi öncülüğünde yapılan yeni bir araştırma, beynin öğrenme ve hafıza işlevleri için kritik bir protein olan cypin'in daha önce bilinmeyen rollerini ortaya koydu. Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, cypin adlı protein, nöronlar arasındaki bağlantı noktaları olan sinapslardaki proteinlerin doğru yerleşmesini sağlayan işaretleri (etiketleri) artırıyor. Bu da sinir hücrelerinin daha etkili iletişim kurmasını sağlıyor.

Ayrıca cypin'in, hücrede proteinleri parçalayan proteazom kompleksiyle etkileşime girerek bu süreci yavaşlattığı ve böylece sinapslardaki önemli protein seviyelerini artırdığı tespit edildi. Bu etkisi, öğrenme, hafıza ve sinaptik plastisite (sinapsların güçlenip zayıflama kapasitesi) açısından büyük önem taşıyor.

Çalışmanın başyazarı olan Prof. Bonnie Firestein, bu bulguların Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar ile travmatik beyin hasarlarının tedavisi için yeni yollar açabileceğini belirtti. Özellikle cypin’in, sinapslardaki bozulmalarla karakterize edilen bu hastalıklar üzerinde doğrudan etkili olabileceği düşünülüyor.

Cypin aynı zamanda başka bir protein olan UBE4A'yı da aktive ederek sinaptik proteinlerin etiketlenmesini daha da etkili hâle getiriyor. Bu durum, tedavi edici uygulamalar için cypin'in oldukça değerli bir hedef olduğunu ortaya koyuyor.

Sonuç olarak bu çalışma, laboratuvardan klinik uygulamalara geçebilecek nitelikte ve beyin hastalıklarının tedavisinde yenilikçi çözümler sunabilecek önemli bir temel araştırma olarak öne çıkıyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
1 gün önce
Norveç açıklarındaki Kuzey Denizi'nin dibinde keşfedilen dev kum yığınları, bilim insanlarını şaşkına çevirdi. Jeologlar, bu yapıların alışılmışın dışında bir jeolojik süreçle oluştuğunu ve şimdiye kadar bu ölçekte hiç gözlemlenmediğini belirtiyor. Yapılan yeni çalışmaya göre, yoğun kum katmanları milyonlarca yıl önce daha az yoğun olan ve fosil mikroorganizmalardan oluşan "çamurumsu tortuların" (ooze) altına sızarak bu daha hafif yapıyı yukarı doğru itti. Bu da, normalde üstte olması gereken genç katmanın altta, yaşlı tortunun ise üstte bulunmasına neden oldu.

Araştırmacılar bu benzersiz oluşumlara “sinkit” (batan kum) ve yukarı çıkan çamur kütlelerine “floatit” (yüzen katman) adını verdi. Bu keşif, jeolojik katmanların nasıl hareket ettiğine dair bilgilerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Çalışmanın başyazarı Mads Huuse’a göre, bu yapıların oluşmasında depremler veya yer altı basınç değişimleri etkili olmuş olabilir. Araştırmanın bir diğer amacı ise bölgenin karbon yakalama ve depolama için ne kadar güvenli olduğunu değerlendirmekti. Elde edilen veriler, yer altı rezervuarlarının güvenliği, sızdırmazlığı ve sıvı hareketleriyle ilgili anlayışımızı büyük ölçüde etkileyebilir.

Bu beklenmedik keşif, Dünya’nın derinliklerinde hâlâ çözülememiş birçok jeolojik gizem olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.









ChatGPT’ye sor


Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ebrar Özgen Arslan
Aktaran 1 saat önce 3 dk.

Bilim insanları Mars'ın güney yarımküresinde 15 bin kilometreyi aşan uzunlukta antik nehir yatakları keşfetti. Bu izlerin Mars'taki diğer su kalıntılarından farklı olarak buzulların erimesi ile değil, doğrudan bir yağış sonucu oluşmuş olabileceği düşünülüyor. Bu bulgular kızıl gezegenin geçmişte nasıl bir su döngüsü olduğu hakkında merak uyandırmakla birlikte Mars iklimine dair yeni tartışmalar da ortaya çıkardı.

Bu araştırma, Open University doktora öğrencisi Adam Losekoot liderliğinde yürütüldü ve Birleşik Krallık Uzay Ajansı tarafından finanse edildi. Losekoot araştırmasının sonuçlarını Durham'da düzenlenen 2025 Kraliyet Astronomi Derneği Ulusal Astronomi Toplantısı'nda sundu.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
386K UP
Aktaran 4 saat önce 3 dk.

Sivrisinek ısırıkları, yaz aylarında ortaya çıkan kırmızı ve kaşıntılı can sıkıcı bir durumdan çok daha fazlasıdır. Bu canlılar küçük olsa da taşıdıkları her yıl dünya çapında 700.000'den fazla insanın ölümüne neden olan hastalıklar son derece büyüktür. Dahası, birçok sivrisinek, aynı zamanda çevre ve sağlık açısından risk oluşturabilen sentetik böcek ilaçlarına karşı direnç geliştirmiştir.

Mikrobiyologlar, bu soruna bir çözüm olarak canlı organizmalardan elde edilen biyopestisitleri araştırıyor. Applied and Environmental Microbiology dergisinde yayınlanan bir araştırma, Akdeniz'deki Girit adasından toplanan bir bakteri izolatının, Culex pipiens molestus sivrisineklerine karşı böcek ilacı etkisi gösterdiğini ortaya koyuyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında şehrin yeraltı tren istasyonlarına sığınan insanları ısırdığı için "Londra Metrosu sivrisineği" olarak adlandırılan bu tür, Batı Nil Virüsü ve Rift Vadisi Ateşi Virüsü gibi tehlikeli patojenleri insanlara bulaştırabilir.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 7 saat önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
386K UP
Aktaran 5 gün önce 3 dk.

Macaristan'daki Tiszafüred-Majoroshalom'da bulunan Tunç Çağı mezarlığı, Orta Avrupa tarihinin önemli bir dönemine ışık tutuyor. Scientific Reports dergisinde yayınlanan bir araştırma, yaklaşık MÖ 1500 yıllarında insanların hayatında köklü değişiklikler yaşandığını ortaya koyuyor.

Eötvös Loránd Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tamás Hajdu ve Bologna Üniversitesi’nden Dr. Claudio Cavazzuti liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi MÖ 1500 civarında insanların yeme alışkanlıklarının ve yaşam tarzlarının değiştiğini, hatta sosyal sistemin bile yeniden düzenlendiğini ortaya çıkardı.

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 1 hafta önce 2 dk.

Herhangi bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

38
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close