Bu kişiyi hatırladınız mı? Evet, "Güzin Abla" denen şahıs. Yani Güzin Sayar. 1952 yılından itibaren çevirmenlik yapmış, 1960'lardan beri köşe yazarlığı yapmış, 1980'lerden beri insanların dertlerine derman olma çabasıyla soru-cevap yazıları yazmaya başlamış, 1998'de sağlık sorunları nedeniyle bu işi kızına bırakmış, 2006'da da hayatını kaybetmiş yazar.
Kim olduğunu ya da işini iyi yapıp yapmadığını tartışmayacağız. Yazdığı birçok şey tam olarak bilimsel sayılamayacak, daha çok "eğlenceli ama yol gösterici" olması hedeflenen, bilimsel araştırmalardan çok şahsi deneyimlere dayanan yazılardı. Bizi pek ilgilendirmiyor ne yaptığı. Ancak bir soru-cevaba denk geldik ki, önce "Doğru mu acaba?" diye sorgulamadan, sonrasında ise "Türkiye'de bilimi sevdirebilecek böyle yazarlarımız olsa acaba be kadar değişik bir ülkede yaşıyor olurduk?" sorusunu sormadan edemedik. Hani burada vereceğimiz tek bir örnek; ancak her gazetede, her televizyon kanalında, en azından yayının %5-6'sı böyle gerçek bilime ayrılsa kim bilir neler değişirdi. Neyse efendim, uzatmadan o "tokad gibi" soru-cevaba geçelim, ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Öncelikle yine o (genelde) saçma sapan olan sorulardan biri geliyor: