Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Kerem Girgin
Kerem Girgin
142.6K UP
Yazar 5 gün önce 13 dk.

İnsanoğlu, varoluşunun şafağından bu yana, doğanın kudreti karşısında hem hayranlık hem de derin bir korku duymuştur. Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında, ayaklarımızın bastığı toprağın sarsılmaz olduğuna dair inancımız, jeolojik zamanın o acımasız tiktakları arasında zaman zaman yerle bir olur. Evren'in uçsuz bucaksız karanlığında sürüklenen bu toz zerresinin üzerinde yaşam, incecik bir kabuğun kararsız hareketlerine pamuk ipliğiyle bağlıdır. Özellikle Anadolu gibi tektonik plakaların sürekli bir itiş kakış halinde olduğu coğrafyalarda, deprem gerçeği sadece jeofiziksel bir olay değil, kültürel kodlarımıza işlemiş kolektif bir travmadır.

Marmara Denizi, bu travmanın merkez üssünde, tarihin ve jeolojinin kesiştiği noktada uyanmayı bekleyen bir dev gibidir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batıya doğru uzanan ve milyonlarca yıldır Avrasya ile Anadolu blokları arasındaki gerilimi düzenleyen bu devasa kırık sistemi, insanlık tarihi boyunca imparatorlukları sarsmış, surları yıkmış ve şehirleri yutmuştur. 1509 yılında, Osmanlı tarihçilerinin "Kıyamet-i Suğra" yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırdığı o günde, İstanbul’un surlarını yerle bir eden güç ile 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te binlerce canımızı alan güç aynıdır. Bu güç ne mitolojik bir canavarın öfkesi ne de ilahi bir cezalandırma aracıdır; bu, gezegenimizin ısıl dinamiklerinin, çekirdekten yüzeye doğru akan enerjinin ve plaka tektoniğinin kaçınılmaz bir sonucudur.

11
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 31 Mayıs 2011 43 dk.

Mutasyon, kelime anlamıyla genetik materyalde meydana gelen rastlantısal değişim demektir. Bu değişim, genetik dizideki bir nükleotidin bir başkasına dönüşmesi kadar basit olabileceği gibi, bir kromozomun baştan sona fazladan kopyalanarak sayısının artması kadar devasa da olabilir. Birçok mutasyon ise genellikle spesifik bir geni veya birkaç geni etkileyen boyuttadır.

Mutasyonları anlamak için, öncelikle mutasyonlarda gördüğümüz rastgeleliği anlamamız gerekmektedir. Fakat sadece rastgelelik üzerinden yapılacak bir mutasyon analizi yetersizdir; fayda/zarar dengesi, mutasyonların çeşitlerine örnekler, belirli mutasyonların elenmesinin güçlüğü gibi birçok konuyu öğrenmek gerekmektedir. Bu yazımız, ihtiyacınız olan temeli size fazlasıyla kazandıracaktır.

144
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Esat Kudret
Esat Kudret
728.9K UP
İnceleyen 3 gün önce
Klasik bir Amerikan filmi. Güya insana ne denli değer verdiği üzerinden ailenin kalan son erkeğini kurtarma üzerine bir kurgu. Ve dolaylı olarak ve güya ikinci dünya savaşını sonlandıran Normandiya çıkarması arka plan vurgusu ile.
Yani her iki konuda da Amerika'nın gerçekliğini tersyüz eden bir senaryo.
Fakat savaşın acımasızlığı üzerine dokunuşlar ile muazzam oyunculuk performansı, hele ki Tom Hanks ve Hollywood birikimi üst üste gelince, Amerika'nın tarihsel ve etik gerçekliğinden bağımsız olarak ortaya cidden etkileyici ve sürükleyici bir film çıkıyor.
9.1/10
(8 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Saving Private Ryan
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Mart 2019 8 dk.

Bir avukatın işi, bir müşteriyi (müvekkili) hukuki konularda savunmaktır. Yine de, bir avukatlık bürosuna gittiğinizi ve açmayı düşündüğünüz bir dava için onlara danıştığınızı düşünün. Ofislerinden elinizi kolunuzu sallayarak, hiçbir ücret ödemeden çıkma ihtimaliniz nedir? Özel bir tanışıklığınız yoksa, sıfır. Avukatlar, hukuk bilgilerinden faydalanmanız için sizi saat, hatta kimi zaman dakika başı ücretlendirirler. Aynı durum mali müşavirlik, hekimlik, mühendislik gibi bilgi ve uzmanlık odaklı mesleklerin hemen hepsinde geçerlidir. Üstelik bu bilgilerin birçoğu, halka açık ve çoğu durumda ücretsiz olarak erişilebilir olmasına rağmen!

Ama bu mantıklıdır: Kimsenin eski dava kararlarını okuyup, kendi spesifik durumunu tespit edecek vakti yok. Kimsenin tüm vergi yasalarını, akışkan denklemlerini, kalp rahatsızlıklarının semptomlarını öğrenmeye vakti yok. Dolayısıyla kendi vaktimizden kaybetmemek için, bir uzmanın vakti ve bilgisine para öderiz. Bunda herhangi bir sorun yok.

119
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Dalkıran
Arda Dalkıran
104.5K UP
Yazar 3 gün önce 7 dk.

21. yüzyılın en çığır açan iki teknolojik alanı olan biyoteknoloji ve yapay zeka, son yıllarda hızla birleşerek tıp, tarım, ilaç geliştirme ve temel bilimler alanında benzeri görülmemiş ilerlemelere yol açmıştır. Bu makalede bu iki disiplinin kesişim noktalarını, güncel uygulamalarını ve gelecek potansiyellerini bilimsel veriler ışığında inceleyeceğiz.

Biyoteknoloji; canlı organizmaları veya bunların sistemlerini, süreçlerini ya da ürünlerini teknolojik uygulamalarda kullanma bilimidir. DNA dizileme; gen düzenleme teknolojileri (CRISPR-Cas9 gibi), protein mühendisliği ve sentetik biyoloji gibi alanları kapsar.

10
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Ateş
Arda Ateş
213.5K UP
Yazar 12 Mart 2021 15 dk.

Kenevir bitkisinde (Cannabis sativa veya Cannabis indica) bulunan 489 bileşiğin 70’i kannabinoid denilen psikoaktif bileşiklerdir. Bu kannabinoidlerden en etkili ve en yoğun miktarda bulunanları delta 9-tetrahidrokanabional (THC) ve kanabidiyol (CBD) isimli iki moleküldür.[1] THC'nin anksiyete yaratıcı etkileri olduğu bilinirken, CBD anksiyete giderici etki göstermektedir.[2] Kannabinoidlerin etkisini inceleyen çoğu çalışmada sentetik kannabinoidler veya kenevirin temel etken maddesi sayıldığı için THC kullanılmaktadır. Bu, çalışmaların bulgularını kenevir tüketicilerinin günlük kullanımına uyarlarken bu da göz önünde bulundurulması gereken bir faktördür.

Kannabinoidler vücudumuzun içsel kannabinoid sinyal sisteminin parçaları olan ve çoğunlukla nöronların hücre zarlarında bulunan CB1 reseptörlerine bağlanarak etkilerini gösterirler (CB2 reseptörlerine de bağlanırlar; fakat bunlar daha çok bağışıklık sisteminde bulunduğu için, konumuzla alakasızdır). Bu reseptörler normalde n-arakidonoil-etanolamin (anandamid) ve 2-arakidonoil-gliserol gibi endokannabinoidler tarafından etkinleştirilir. THC de bu moleküllerle yakın bir kimyasal yapıya sahip olduğu için, benzer şekilde CB1 reseptörlerine bağlanarak hücre içindeki bazı kimyasal reaksiyonları tetikler. Bu reaksiyonlar sonucunda GABAerjik internöronlarda (ve az da olsa glutamaterjik nöronlarda) bazı nörotransmitterlerin salınımı inhibe eder.[1][3] Buna bağlı olarak, kenevir tüketimiyle ilişkilendirilen etkiler ortaya çıkar.

104
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 4 Şubat 2024 2 dk.

Birçok insanın iklim değişimini ve iklim krizinin yarattığı sorunları inkâr ettiğini biliyoruz. Profesör Florian Zimmermann'a göre olası açıklamalardan biri, "güdümlü düşünce"dir. Güdümlü düşünceler, bilişsel uyumsuzluk yaratan durumlarda kendimizi korumanın bir yolu olarak görülebilir. Zararlı davranışlarımızı sürdürmek için bahaneler buluruz, gerçekleri eğip bükeriz. Örneğin yere çöp atan biri, zaten herkesin çöp attığını ve bir çöpün eksik ya da fazla olmasının önemli bir fark yaratmayacağını söyleyip yere çöp atma davranışını gerekçelendirebilir.

Bu bahanelerin iklim değişikliği konusundaki düşünceleri nasıl etkilediği konusunda çok fazla deneysel çalışma bulunmuyordu. Zimmermann ve Stötzer'in Nature Climate Change dergisinde yayınladığı çalışma, bu konuda beklenmedik sonuçlar ortaya koydu.[1] Deney, 4.000 Amerikalı ile çevrimiçi olarak gerçekleştirdi.

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sayra Kızılçullu
Çeviren 26 Ağustos 2021 5 dk.

Birçok seri katil, "suçlu olma" kavramını anlamıyor ve tamamiyle motivasyondan yoksun görünüyor olabilir. Gerçekteyse seri katilleri başkalarının hayatlarını yok etmeye iten birçok ihtiyaç ve arzu bulunmaktadır. Cinayete teşebbüs ya da cinayet sürecinin kendisi, bazen seri katiller için bir "sonuç" olabilir.

Popüler ve medyatik basmakalıp inanışların genellikle doğru çıktığı tek yön, çoğu seri katilin öldürme eyleminden oldukça zevk alıyor oluşudur. Yanlışlıkla öldüren, yataklık yapan ya da olayı gizlemeye çalışan tek seferlik katillerden onları ayıran şey, cinayet olayının kendisinden aldıkları büyük hazdır. Bir başka deyişle, seri katilleri çıkar uğruna bir kez cinayet işlemiş diğer katillerden farklı kılan, cinayet işlemeye karşı duydukları yoğun ve kronik ihtiyaçtır.

71
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 12 Mart 2024 6:06
Coğrafi kökeni Asya ve Latince adı Betta splendens olan, yaklaşık 4-6 cm boyunda bir akvaryum balığı olarak bilinen Beta balıkları, özellikle erkeklerin...
39
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499.9K UP
Yazar 31 Aralık 2021 8 dk.

Altın Kural, başkalarına size davranılmasını istediğiniz gibi davranmanızı öğütleyen ahlaki bir ilkedir. Örneğin, insanların size saygıyla yaklaşmalarını istiyorsanız onlara saygılı davrandığınıza emin olmalısınız.

Altın Kural, tarih boyunca birçok farklı kişilerce birçok farklı şekilde ifade edilmiş, birçok farklı durumda size yol gösterebilecek felsefi bir ilkedir. Bu nedenle; bu yazıda Altın Kural hakkında bilgi edinecek, nasıl değiştirilebileceğini ve günlük hayatta nasıl uygulanabileceğini öğreneceksiniz.

49
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Alperen Mercan
7 saat önce
160 milyon yıl önce Çin'de yaşamış Anchiornis'in fosilleri kanatların ve tüy renklerinin olağanüstü korunumu sayesinde ayrıntılı incelenebildi. Kanat tüylerindeki renk desenleri, ilkel ve gelişmiş tüylerin ayırt edilmesini sağladı. Analiz, tüy dökümünün uçamayan kuşlarda olduğu gibi düzensiz olduğunu gösterdi. Uçan kuşlar kanatlarının sürekli simetrik olmasına ihtiyaç duyduğundan, bu kuşların tüy döküm süreci düzenlidir. Bulgular, Anchiornis’in büyük olasılıkla uçma yeteneğini yitirdiğini ve Pennaraptora soyunda uçuşun evriminin bir kez ortaya çıkıp sabit kalmadığını, zaman içinde kazanılıp kaybedilen çok aşamalı ve karmaşık bir süreç olduğunu gösteriyor.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 6 gün önce 12:17
Kuantum fiziği, genellikle baştan sona göz korkutucu bir saha olarak görülür. Her gün bunlarla uğraşan fizikçilere bile alandaki bazı konular hem ilginç...
12
Taner Beyter
Taner Beyter
402.1K UP
Çeviren 1 gün önce 6 dk.

İdam cezası son derece maliyetli, tartışmaya açık ve kamplaşmaya sebep olan bir meseledir. Bu nedenle, eğer gerçekten yaşam kurtardığı gösterilemiyorsa, açıkça yürürlükten kaldırılması gerekir. Avrupa Birliği ve dünyadaki 101 ülkede zaten kaldırılmıştır. Peki idam cezası sahiden de yaşam kurtarır mı? Bu konuya dair önemli noktaları ve eldeki delilleri inceleyelim.

Kimileri idam cezasının caydırıcı olup olmamasıyla ilgili sorunun teorik bir mesele olarak tartışmaya açılabileceğini düşünüyor: Onlara göre idam cezası, diğer cezalardan daha ağır olduğuna göre, daha az cinayete yol açmalıdır. Ancak öyle görülüyor ki bu iddia modern idam cezasının kompleks yapısını büyük oranda gözden kaçırmaktadır. Öncelikle, kuramsal yaklaşım bize, devlet eliyle gerçekleştirilen infazların bir gösteri hâline gelmesinin, marjinal bireylerin kendi şikâyet ve öfkelerinin benzer bir misillemeyi hak ettiğini düşünerek aynı türden şiddet eylemlerine yönelip yönelmediğini söylemiyor. Her ne kadar başka suçlular idam cezası uygulandığından ötürü suçtan caydırılmış olsa da bu yolla önüne geçilen suçların, olası vahşileştirme etkisinden (devlet eliyle cinayetin suç işleme eğilimli kişileri vahşice düşünmeye motive etmesi) daha ağır basıp basmayacağı sorusu hâlâ ortada kalıyor.

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Samsun Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 gün önce Çevrimiçi₺60,0022 Aralık
Harita Oyunu – EA Samsun Topluluğu
22 Aralık 2025 18:00 tarihinden 22 Aralık 2025 20:00 tarihine kadar.

Haritalara bakıp “Bu neyin haritası?” demeyi sevenler buraya 👀

Harita Olimpiyatları’ndan ilham alan bu oyunda, katılımcılara çeşitli tematik haritalar sunuluyor.
Belirlenen süre içinde, izin verilen araştırma araçları ve genel kültür bilginizle bu haritaların ne haritası olduğunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz.

Bilgi, sezgi ve hızın öne çıktığı bu ödüllü oyunda yerinizi alın!

Tarih-Saat: 22 Aralık 2025 – 18.00
Yer: Klan Coffee & Art

Kontenjanla Sınırlıdır.

Devamını Göster
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kemal Cihat Toprakçı
Yazar 26 Haziran 2011 10 dk.

Bildiğimiz üzere ışık hızı, evrendeki en yüksek hızdır ve modern fizik dahilinde bu hız sınırı hiçbir cisim tarafından, asla aşılamaz. Ancak Teorik olarak mümkün olmasa da, hayal gücümüzü sınırlandırmayalım ve bir otomobilin içinde 300.000 km/sn'lik bir hızla seyrettiğimizi düşünelim. Bu hız ile giderken aracımızın farlarını açarsak ne olur? Normalde duran bir arabanın farlarından çıkan ışık, ışık hızında araçtan uzaklaşır. Ancak araç ışık hızında hareket ediyorsa, bu defa ışık nasıl gözükecektir? Yine ışık hızında mı araçtan uzaklaşacaktır? Bu durumda arabamızın farlarından çıkan ışık, ışık hızını aşmış mı olur? Bu soru bize başta bir paradoks gibi gözükse de, Özel Görelilik Teorisi'nin temel ilkelerini anladığımız ve öğrendiğimiz zaman, sorunun basit bir cevabı olduğunu görürüz. Gelin hep birlikte inceleyelim.

Görelilik Kuramı:

172
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Eser
Ece Müker
Ece Müker
581.9K UP
Eseri Ekleyen 2 gün önce Film
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Avatar: Fire and Ash
Yönetmen: James Cameron
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Tüm Reklamları Kapat
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close