Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Kerem Girgin
Kerem Girgin
138.7K UP
Yazar 21 saat önce 11 dk.

Paleontoloji literatüründe "Kambriyen Patlaması" olarak bilinen dönem (yaklaşık 541 milyon yıl önce), Dünya'daki yaşamın aniden ve çarpıcı bir şekilde çeşitlendiği bir aralığı tanımlar. Uzun bir mikrobiyal egemenliğin ardından, günümüzdeki birçok ana hayvan gruplarının ataları, jeolojik zaman ölçeğinde bir göz açıp kapama süresi sayılabilecek bu aralıkta ortaya çıkmıştır.

Literatürde ve çeşitli tartışma bloglarında bu patlama, yaratılışçı argümanları desteklemek için sıklıkla Evrim Teorisi'ne karşı bir argüman olarak sunulsa da bilimsel veriler bunun bir yoktan varoluş olmadığını göstermektedir. Aksine bu olay, değişen ekolojik koşulların tetiklediği hızlı bir evrimsel çeşitlenmedir. Bu nedenle sorulması gereken soru "Neden bu kadar çok tür ortaya çıktı?" değil, "Bu türlerin bu kadar hızlı ve radikal biçimlerde evrimleşmesini tetikleyen çevresel veya ekolojik baskı neydi?" olmalıdır.

3
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sude Akman
Sude Akman
213.3K UP
Aktaran 26 Ağustos 2021 1 dk.

Oxford Üniversitesi'nden Gil McVean ve meslektaşları tarafından yapılan yeni araştırmalar, yaşlandıkça daha sık hastalanmalarına rağmen, insanların genlerinin hastalanma riski üzerindeki etkisinin aslında yaşla birlikte azaldığını ortaya koyuyor. Araştırmacılar yeni bulgularını PLOS Genetics dergisinde yayınladılar.[1]

Ebeveynlerimizden miras aldığımız genler, kanserden kalp hastalığına ve otoimmün bozukluklara kadar neredeyse tüm hastalıklar için riskimizi etkiler. Yeni genomik teknolojiler sayesinde bilim insanları, artık bir kişinin genomunu gelecekteki hastalık riskini tahmin etmek için kullanabiliyorlar. Bununla birlikte, son çalışmalar, bir kişinin genetiğinin tahmin gücünün yaşına, cinsiyetine ve etnik kökenine bağlı olabileceğini göstermiştir.

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sibel Özkan
Sibel Özkan
157.6K UP
Yazar 6 gün önce 8 dk.

Basit şeyler bazen şaşırtıcıdır. Matematik, öyle büyüleyicidir ki son derece basit gibi görünen bazı problemler, onlarca yıl boyunca en azılı matematikçiler tarafından bile çözülemeyebilir. "Collatz Problemi" de basit görünen ancak insanların içinde kaybolup gittiği problemlerden biridir. O kadar kaotik ve öngörülemez nitelikte sayı dizileri üretir ki çözülemez veya karar verilemez bir bilmece olduğu söylenir. Bazı uzmanlar bunu bir siren şarkısı veya bir bataklık olarak görürler ve sadeliğiyle baştan çıkaran bu problem için amatör ve genç matematikçileri, bu problemden uzak durmaları konusunda uyarırlar.

Matematikçi Jeffrey Lagarias'a göre, sayı teorisyeni Shizuo Kakutani, Soğuk Savaş sırasında Yale Üniversitesindeki herkesin yaklaşık bir ay boyunca bu problem üzerinde çalıştığını ancak hiçbir sonuç alınamadığını söylemiştir. Kakutani, benzer durumu Chicago Üniversitesinde de yaşayınca bu sorunun matematik araştırmalarını yavaşlatmak için komplo amaçlı ortaya atıldığı esprisini yapmıştır.[1]

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ebru Tuba Ölçücü
Türü Ekleyen 3 gün önce
Physarum polycephalum, Amoebozoa üst âlemine bağlı Myxogastria sınıfının bir tür sümüksü küf (plasmodial slime mold) türüdür. Gerçek bir küf ya da mantar değildir. Ökaryotik, çok çekirdekli ve amöboid yapıda bir protisttir. En karakteristik yaşam evresi olan plasmodium çevresindeki ortamı tarayarak ilerleyen, yüzey üzerinde ağsı damarlar oluşturan ve sitoplazmik akışla besin maddelerini hücre boyunca dağıtan büyük, koenositik bir yapıdır. F. polycephalum’un çevresel uyaranlara verdiği tepkiler oldukça gelişmiştir. Işıktan kaçınan (fotofobik) bir türdür ve organik maddece zengin, nemli, gölgeli mikrohabitatları tercih eder.
Bu süreçte oluşturduğu damar ağı, kaynaklar arasında en kısa ve enerji açısından en verimli yolları seçmesiyle dikkat çeker. bu yönüyle tür, biyolojik hesaplama ve ağ optimizasyonu çalışmalarına model olmuştur. spor üretmek amacıyla sporokarp adı verilen yapıları oluşturur. Bu yapılar içinde gelişen sporlar rüzgarla veya temasla yayılır.
emin ve organik döküntünün yoğun olduğu parklar, ormanlık alanlar, yosunlu kütükler, çürümekte olan yaprak yığınları ve hatta nemli duvar boşlukları gibi mikrohabitatların yaygın olmasına bağlıdır. Ilıman iklim, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında plasmodium evresinin sık görülmesini sağlar.
3
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Kasım 2014 32 dk.

7 Kasım 2014 tarihinde vizyona giren Yıldızlararası (Interstellar) filmi, senenin en çok beklenen filmi olarak büyük ses getirdi. Belki gişelere beklediği hızlı girişi yapamadı ve ABD'de Disney tarafından yapılan Büyük Kahraman 6 (Big Hero 6) isimli filmin gerisinde kaldı ama yine de gerek içeriği, gerek kurgusu, gerek görsel yapısı, gerekse de Evrim Ağacı olarak burada işlediğimiz gibi bilime olan katkılarıyla önemli miktarda ses getirmeyi başardı. Öyle ki, kolay kolay bilimkurgu filmlerini beğenmeyen, Dünyaca ünlü astrofizikçi Neil deGrasse Tyson'dan bile, buradan okuyabileceğiniz gibi bol miktarda övgü aldı. Filme yöneltilen ve hem destekleyen, hem de karşı olan sayısız eleştirinin yarattığı toz fırtınası yavaş yavaş dinerken, biz de filmin bilimsel olarak bir analizini sizler için yapmak istedik. Ayrıca filmin sonunda, karadeliğin içerisine girildiğinde ne olduğunu ve neler anlatılmaya çalışıldığını da, anlamayanlar için açıklayacağız. Umuyoruz ki faydalı olacaktır.

İlk olarak şunu söyleyelim: bu bir belgesel değildir, bir bilimkurgu filmidir. Dolayısıyla ele alacağımız eleştiriler, "Kesin ip var or'da!" diyormuşuz gibi anlaşılabilir. Fakat amaç bu değildir. Bilimkurgunun amacı, hayal gücünü tetikleyerek bilimin ileride görebileceği gerçeklerle ilgili ufkumuzu açmaya çalışmasıdır. Sadece salt bir sanat eseri olarak görüp tüm bilimsel doğasından sıyırmak, tamamen bilim olarak görüp içerisindeki noktaları abartmak kadar hatalı olacaktır. İkisi de yanlıştır. Dolayısıyla, mutlaka filme gitmenizi ve son yılların (hatta belki tüm zamanların) en başarılı bilimkurgu filmlerinden biri olduğunu düşündüğümüz Yıldızlararası'nı izlemenizi tavsiye ederiz. Biz tek kelimeyle "bayıldık". Özellikle sayısız bilimsel gerçeğin dahiyane bir şekilde aktarılması, filmi diğer pekçok bilimkurgu filminden ayıran çok özel bir nokta. Ancak filmin büyüleyici doğasından sıyrılıp "Ya acaba?" sorusunu sormaya başladığınız anda, artık bilimkurgu veya sanat değil, bilim yapıyorsunuz demektir ve bu yazımız, size katkı sağlayacaktır diye düşünüyoruz. Dolayısıyla sanatın bittiği yerle bilimin başladığı yeri iyi ayırt etmek gerektiği kanaatindeyiz. Benzer şekilde, Evrim Ağacı ekibi olarak filmin harika olduğu konusunda hemfikiriz. Ancak bu, bilimini analiz edip hatalarına değinemeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

249
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 2 gün önce 9:38
Elementlerin birbirleri ile nasıl etkileştiği; elektronlarının nasıl sıralandığına ve atomlarda elektronların yerleştiği en dış bölgede kaç elektron için...
4
Okan Ö. Cinemre
Okan Ö. Cinemre Seslendiren 1 Mayıs 2019 14:15
1809’da İngiltere’de doğdum. Dedem ünlü felsefeci ve doktor Erasmus Darwin, babam Robert ise iyi bir hekimdi. Annemi henüz daha 8 yaşında iken kaybettim....
38
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
3,149 UP
İnceleyen 4 gün önce
Yuval Noah Harari – Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens, insanlık tarihini kronolojik bir olaylar dizisi olarak değil; biyolojik evrim, kültürel dönüşüm ve anlam üretimi arasındaki ilişkiler üzerinden okuyan sentez bir çalışmadır. Kitabın temel iddiası, Homo sapiens’in dünyadaki baskın tür hâline gelmesini sağlayan unsurun fiziksel üstünlük değil, ortak kurgular etrafında kitlesel işbirliği kurabilme yeteneği olduğudur. Harari bu çerçevede insanlık tarihini üç kırılma üzerinden ele alır: Bilişsel Devrim, Tarım Devrimi ve Bilimsel Devrim.

Kitabın ilk bölümünde ele alınan Bilişsel Devrim, Harari’ye göre yaklaşık 70 bin yıl önce Sapiens’in sembolik düşünme, soyut kavramlar üretme ve kurmaca anlatılar oluşturma kapasitesini kazanmasıyla gerçekleşmiştir. Bu noktada dinler, mitler, kabile kimlikleri ve hatta modern anlamda ulus-devletler aynı kategoride değerlendirilir: biyolojik olarak var olmayan fakat insanlar onlara inandığı sürece davranışı düzenleyen hayali düzenler. Harari’nin özgün katkısı, bu kurgusal sistemleri “yanılsama” olarak küçümsemek yerine, onları insan işbirliğinin evrimsel altyapısı olarak yorumlamasıdır.

Tarım Devrimi, kitabın en tartışmalı yorumlarını içerir. Geleneksel anlatının aksine Harari, tarımı insanlık için açık bir ilerleme olarak değil, “tarihin en büyük dolandırıcılığı” olarak niteler. Tarım, nüfus artışı ve yerleşik yaşamı mümkün kılmış olsa da bireysel refah, beslenme çeşitliliği ve sağlık açısından avcı-toplayıcı yaşama kıyasla ciddi bedeller doğurmuştur. Bu analiz, ilerleme fikrini sorgulaması açısından önemlidir ve okuyucuyu tarihsel süreçleri teleolojik bir bakıştan uzak değerlendirmeye zorlar.

Kitabın en güçlü bölümlerinden biri Bilimsel Devrim tartışmasıdır. Harari, modern bilimin ortaya çıkışını “bilmediğini kabul etme cesareti” ile ilişkilendirir. Ancak bu epistemolojik dönüşümün kapitalizm ve emperyalizmle simbiyotik bir ilişki içinde geliştiğini vurgulayarak, bilimi nötr bir bilgi üretim alanı olarak değil, iktidar, ekonomi ve keşif ideolojileriyle iç içe geçmiş bir pratik olarak ele alır. Bu yaklaşım, modernliğin ahlaki sorgulamasını kitabın merkezine yerleştirir.

Kitabın son bölümlerinde Harari, insanlığın bugün ulaştığı noktayı etik bir soruyla tartışır: Eğer Tanrılar kadar güçlü hâle geldiysek, ne istediğimizi gerçekten biliyor muyuz? Biyoteknoloji, yapay zekâ ve genetik mühendisliği bağlamında insanın kendi evrimini yönlendirebilecek konuma gelmesi, kitabın başlığındaki “Tanrılar” metaforunu somutlaştırır. Ancak Harari’ye göre bu güç artışı, zorunlu olarak bir mutluluk artışına yol açmamıştır. Bilakis, modern insan tarih boyunca olduğundan daha güçlü ama daha tatminsiz olabilir.

Akademik açıdan Sapiens birincil kaynaklara dayanan özgün bir tarih çalışmasından ziyade, disiplinlerarası bir sentez ve yorum kitabıdır. Yer yer genellemeci olduğu ve bazı tezlerinin tartışmalı olduğu açıktır; ancak kitabın asıl değeri, insanlık tarihini parçalı uzmanlık alanlarından çıkarıp büyük bir düşünsel çerçeve içinde ele alabilmesidir. Harari, okura kesin cevaplar vermekten çok, rahatsız edici ama verimli sorular yöneltir.

Sonuç olarak Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens, insanın biyolojik bir tür olmaktan kültürel bir varlığa dönüşümünü, ilerleme mitini ve modernliğin etik yükünü sorgulayan güçlü bir anlatıdır. Kitap, insanlık tarihini “nereden geldik?” sorusundan çok, “neye dönüştük ve neye dönüşmek üzereyiz?” sorusu etrafında düşünmeye davet eder. Bu yönüyle popüler bir eser olmasına rağmen, akademik düşünceyi tetikleyen nadir çalışmalardan biridir.
9.6/10
(189 Kişi)
Puan Ver
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 28 Nisan 2014 9 dk.

İnsanların kuyrukları yoktur. Ciddiyiz! Ancak "kuyruk yapmak için gereken" nedir, hiç düşündünüz mü? Bir takım genler! Eğer insanlarda fiziksel olarak bir kuyruk yoksa, neden "kuyruk yapmak için gereken" genetik araçların neredeyse tümüne sahiptirler? Bir diğer örnek kanatlı dostlarımızdan gelir: Tavukların dişleri yoktur ama dişlere ait genleri vardır! İyi ama neden? Tüm bunların sebebi ne?

Elbette ki yanıtı sadece evrimsel biyoloji verebiliyor. Evrimsel biyoloji dahilinde kullanılan terimlerden biri olan atavizm (ataya geri dönüş) sayesinde, tüm bunları açıklayabiliyoruz. Üstelik genomlarımız, evrimsel tarihimize ait birer arşiv kaydı görevi görüyorlar ve bize geçmişin sırlarını aralıyorlar. Bu makalemizde sizlerle bu tür atavist özelliklerin sadece 2 tanesine bakacağız ve evrime dair genlerimizde neler bulabileceğimizi göreceğiz.

91
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Haziran 2021 12 dk.

Lise fizik derslerinde skaler büyüklük ile vektörel büyüklük arasındaki farkı öğrenmiş olabilirsiniz: Skaler büyüklükler, sadece büyüklüğü olan sayılardır. Mesela 10 kilogram kütle veya saatte 5 kilometre hız gibi... Vektörel büyüklüklerse, bir hızı ve yönü olan sayılardır: Yere doğru 50 Newton kuvvet veya doğuya doğru saatte 5 kilometre hız gibi...

Elektromanyetizmada söz konusu olan elektrik ve manyetik alanlar skaler değil, vektörel büyüklükler olduğu için, sadece sayısal büyüklüklerini değil, yönlerini de dikkate alarak matematiksel ve fiziksel analiz yapmak durumundayız. Bu tür çalışmalara vektör kalkülüsü veya vektör matematiği denmektedir.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Evrimsel Psikoloji
Eseri Ekleyen 22 Mart Kitap
9.0/10
(3 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Ağustos 2013 24 dk.

Hayat, sağ elini kullanmayı tercih eden ("sağlak") insanlar için tasarlanmıştır. Çünkü popülasyonun %85-90 civarı, sağ elini kullanmaktadır; geriye kalan %10-15'lik kesim sol elini kullanmayı tercih eder ("solak"). İyi ama neden? Bunu belirleyen ne? El tercihi, hangi faktörlerden etkilenerek oluşuyor? Bu yazımızda, el tercihi ya da ellilik olarak bilinen bu konuya ve bunun evrimine değineceğiz.

Ellilik (el tercihi, el kullanımı) olarak bilinen ve halk arasında genelde "sağlaklık ve solaklık" olarak kullanılan bu kavramın ne yazık ki evrensel ve net bir tanımı bulunmamaktadır. Ancak sıklıkla başvurulan tanımı üzerinden gidecek olursak, bir insanın günlük yaşantısı içerisinde öncelikli olarak tercih ettiği el ve ayak kullanımıdır. Yani bir şeye uzanmak için genellikle sağ elinizi kullanıyorsanız "sağlak", sol elinizi kullanıyorsanız "solak" olarak bilinirsiniz. Aynı durum ayaklar için de geçerlidir, ancak burada sadece el olarak bahsedeceğiz.

166
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce Ankara₺310,00 - ₺450,006 Aralık
Estetiğin Biyolojik Kökenleri
06 Aralık 2025 13:30 tarihinden 06 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

Estetiğin Biyolojik Kökenleri, 6 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30’da başlayacaktır.

Seminer İçeriği:
Estetik algısı; sadece kültürel değil, aynı zamanda biyolojik temellere sahip karmaşık bir kavramdır. Sanatta biyolojik unsurlardan kaynaklanan duygusal etkiler, izleyici üzerinde derin etkiler bırakarak, sanat eserlerinin gücünü artırabilmektedir. Estetik algının yalnızca sanata içkin bir unsur olarak değil, aynı zamanda evrimleşmiş ve işlevsel bir özellik olarak düşünülebileceği bu etkinliğimizde ortaya koyulacaktır.

Konuşmacı: Dr. Babür Erdem, Evrim Ağacı Ortak Kurucusu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir ve bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde arılar ve davranışları üzerine araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Dersler, 40 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 40 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.

Fiyatlandırma Bilgisi
Dersler, öğrenci ve tam olmak üzere iki fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Aktif olarak bir eğitim kurumunda öğrenim gören kişiler “öğrenci” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Diğer kişiler ise “tam” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır.
Ayrıca bankanıza bağlı olarak İYİZİCO üzerinden eğitimlerimize taksit imkanı bulunmaktadır.

Devamını Göster
12
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen7 3 hafta önce
2010 yapımı kısa uzunlukta bir Darren Aronofsky filmi ki bu filmden Oscar adaylığı olan yönetmenin ben özellikle The Whale filmine hayran kalmıştım. Requiem for a Dream filminin de kendisinin olduğunu unutmamak gerekir. Tabii bunların yanında Noah filmi de kendisinin. Bu film de Natalie Portman'a Oscar ödülü getiren bol ödüllü ve meşhur bir film ama benim izleyebilmem 15 sene sonra oldu. Açıkçası filmle ilgili ne hissetmem gerektiği konusunda da emin değilim. Dönemine göre kıymetli bir film olduğu aşikar. Fi serisi gibi bazı yapımlarda esintilerinin olduğunu da biliyoruz. Gelgelelim Perfect Blue gibi çok sevdiğim bir yapımın da esintileri kendisinde var. Ama özellikle Piano Teacher filmini izlemiş olmak beni düşürdü çünkü temel hikaye tamamen aynı diyebilirim. Okb ve kızıyla evli bir annenin projesi olarak mükemmel büyüyen bir kadının karanlık yönleriyle özgürleşme mücadelesi diye özetlenebilir. Mekanların dokusu bile aynı. Bu konuyu ilk defa izleyecek birisi için mükemmel bir film ama bana çift dikiş oldu. Biraz Amerikan sineması farkı var o kadar. Tabii fevkalade oyuncuların olması da diğer bir artı. Bu arada film psikolojik gerilim filmi değil de psikolojik korku filmi diyebilirim. Yer yer The Substance'ı da çok gördüm. Tam da Breaking Bad dönemleri olan 2010'da devrimci bir anlatım olabilir ama şu noktada sadece iyi kategorisine sokarım. Bu arada The Shining gibi gerçek mi hayal mi arada bırakan bir yapım olması en sevdiğim özelliği oldu.
9.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Black Swan
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Esat Kudret
718.5K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Öngörülerimiz var fakat kesin olarak bilmiyoruz!

Evrenimizi tanımlarken bir dokudan bahsederiz adı uzay ve zaman olan ve iç içe geçişli bir doku.

İster büyük patlama ister diğer alternatif teoriler olsun hiçbiri evrenin kendisi üzerine, başlangıç ve sınır temelli bir somut veriye sahip değil. Sadece evrenimize dair devinimin dolaylı etkileri üzerinden ve en önemli kılavuz olan matematik ile sınırlı gözlemlerimizin yardımıyla ve teorilerimizi tutarlı şekilde destekleyenlerle sınırlı olarak bir şey söyleyebiliyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat en azından gözlemlenebilir evrenimize dair mutlak boşluk diye bir şeyin olmadığı aşikar ki evrenimiz için, bu evrenin tek bir yerinde tek bir varlığın dahi var olması mutlak boşluğu hükümsüz kılıyor.

Fakat ötesi muamma…

Bu muammayı biraz da büyük patlama ile başlattığımız egemen evren anlayışımızın başlamış olmasının bir ürünü. Bir şey başlıyorsa haliyle başlamadan öncesi de vardır şeklinde olan.

Ancak böyle olsa bile öncesine yönelik ve evreni aşkın olan, olacağını var saydığımız mekanda da mutlak bir boşluktan söz edemeyiz gibi geliyor. Çünkü sonradan büyük patlama ile başlayacak bir evrenin en yoğun hali var nihayetinde.

Kim bilir belki de hiç biri doğru değil ve ya hiçbir zaman emin olamayacağız. Sevgiyle…

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Fırtına Erdogdu
İnceleyen 1 gün önce
Seni severim
Youtube Kanalı
10.0/10
(6 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Söz
Mert Intze Memet
Mert Intze Memet
20.0K UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Bilimin amacı gerçeği keşfetmektir, gerçek ise bazen korkutucudur.
Kaynak: Why Curiosity Driven Research ? - adlı makale.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ece Müker
Ece Müker
577.6K UP
19 saat önce
Dünya yörüngesine fırlatılan uydu sayısındaki hızlı artış, Hubble Uzay Teleskobu ve benzeri gözlemevlerinin görüntülerini giderek daha fazla bozuyor. Nature dergisinde yayımlanan NASA çalışmasına göre, önümüzdeki on yıl içinde Hubble’ın çektiği görüntülerin yaklaşık %40’ı, diğer üç teleskobun ise %96’sı uydu izleriyle kirlenebilir. Bu izler, Güneş ve Dünya’dan yansıyan parlak ışık nedeniyle yıldızların ve galaksilerin detaylarını gizleyebiliyor; bu durum, hem tehlikeli asteroitlerin tespitini hem de yeni gezegen keşiflerini zorlaştırıyor. 2019’da 5.000 olan uydu sayısının bugün 15.800’ü aştığı, planlanan fırlatmalar gerçekleşirse 560.000’e ulaşabileceği belirtiliyor. Araştırmacılar daha karanlık uydu tasarımlarından, yörünge düzenlemelerine kadar çeşitli çözümler tartışıyor; ancak giderek kalabalıklaşan yörüngede etkili önlem alınmazsa, bilimsel gözlemlerin önemli ölçüde zarar göreceği açık.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close