Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Tüm Reklamları Kapat
Emre Gök
Emre Gök
104.5K UP
Yazar 21 Haziran 2022 30 dk.

Bireyin yaşantıları, gelecekte kendini gösteren izler bırakır. Kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirebilmenin en etkili yollarından biri de yaşantılara dayalı öğrenme yoludur. Yaratıcı drama özellikleri, çok yönlü işlevselliği nedeniyle sınıf dışındaki amaçlara uygun her türlü ortamlarda özellikle yaşantılara dayalı Öğrenmeyi gerçekleştirmede etkili bir yöntem ve disiplindir.[1] Bu anlamda, eğitim programlarından çıkartılmış olsa da bilimsel düşünmeye bir temel sağlayacak olması nedeniyle önem taşıyan evrim teorisinin okul dışı ortamlarda öğretilmesi gerekmektedir. Böylece insanın nasıl yaratıldığına ilişkin görüşlere bir alternatif daha eklenmiş olacağı gibi insanlar da kendi var oluşları hakkında daha eleştirel düşünebileceklerdir.

Evrim teorisi okulöncesinden yükseköğretime, oradan yaygın eğitime kadar her insanın öğrenmesi gereken bir düşünce sistematiğidir. Kendi var oluşuna yönelik sorgulamalar yapan her insan, evrim teorisi eğitiminin olası öğrencisi olabilir. Edinecekleri mesleklerle geleceğin toplumunu inşa etmede önemli rol oynayacağı söylenebilecek üniversite öğrencileri, yoğun bir bilgi bombardımanıyla tamamladıkları, akademik başarı odaklı ilk ve orta öğretimden sonra geldikleri üniversitede mesleki uzmanlık kazanmanın yanında sosyal ve kültürel gelişim sağlayacakları olanaklarla da karşılaşırlar. Üniversite öğrencilerinin sosyal ve kültürel gelişimlerinin desteklenmesi edindikleri mesleği daha yaratıcı, insani ve estetik icra etmelerini sağlayabilir.

52
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Karadulların dişilerinin çiftleşme sonrasında erkekleri yediğini duymuş olabilirsiniz. Bu doğru mu?
Fatma Nur İnakçı
Yazar 18 Haziran 9 dk.

Bebeklerin ağlaması, doğumdan itibaren hayata attıkları ilk adımlardan biri olarak kabul edilebilir. Doğal olan bu refleks bir bebek için ilk iletişim biçimi olmanın ötesinde, hayatta kalmayı destekleyen bir savunma mekanizmasıdır. Kelimelerle kendilerini ifade edemeyen bebekler, fiziksel ve duygusal rahatsızlıklarını ağlayarak dışa vururlar. Bu süreç biyolojik açıdan beyin, sinir sistemi ve solunum sistemi arasında karmaşık bir etkileşimin sonucudur. Psikolojik boyutuyla bakıldığında ise ağlama bebeklerin çevresel uyarıcılara verdiği tepki, şefkat ihtiyacı ya da yaşadıkları strese karşı geliştirdikleri bir reaksiyon olarak değerlendirilebilir.

Bebeklerin ağlamasının sağlık üzerindeki etkilerini incelemek, onların gelişim süreçlerini daha iyi anlamak adına büyük önem taşır. Özellikle uzun süren ve sebebi anlaşılmayan ağlama nöbetleri, kolik gibi durumlara işaret edebilir ve hem bebeğin hem de ebeveynlerin sağlığını etkileyebilir. Kolik bebeklerde uzun süreli ağlamaların ebeveynler üzerinde duygusal bir yük yarattığı bilinmektedir. Bu tür durumların önüne geçmek ya da olası sağlık sorunlarını erken tespit edebilmek için ağlamanın fizyolojik ve psikolojik temellerini derinlemesine anlamak gereklidir.

39
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
117.1K UP
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 6 gün önce Sen de Cevap Ver

İlk primatlar yaklaşık 50–55 milyon yıl önce Afrika ve Avrasya’da ortaya çıkmıştır. Buna karşın Amerika kıtasında bilinen en eski primat fosilleri bu tarihten daha gençtir. Bu durum, kıtalar arasında bilinen bir kara bağlantısı bulunmadığı bir dönemde Yeni Dünya maymunlarının (Platyrrhini) Amerika kıtasına nasıl ulaştıkları sorusunu gündeme getirmiştir. Günümüzde bu soruya verilen en güçlü ve bilimsel olarak en tutarlı yanıt, Afrika kökenli trans-Atlantik dispersal (doğal sal taşınımı) hipotezidir.

Bu hipoteze göre, Afrika kıtasında Oligosen döneminde yaşayan erken antropoid primatlar, büyük nehir taşkınları ve tropikal fırtınalar sonucunda okyanusa sürüklenen doğal bitki kütleleri üzerinde Atlantik Okyanusu’nu aşarak Güney Amerika’ya ulaşmıştır. O dönemde Afrika ile Güney Amerika arasındaki mesafe günümüze kıyasla daha kısaydı ve okyanus akıntıları doğudan batıya doğru ilerliyordu. Bu koşullar, küçük vücutlu memelilerin haftalar sürebilecek bir yolculuğu biyolojik olarak tolere edebilmesini mümkün kılmıştır.

Bu açıklamanın yalnızca primatlara özgü bir varsayım olmadığı, Güney Amerika kemirgenlerinin kökeniyle açık biçimde gösterilmektedir. Kapibara, kobay ve chinchilla gibi kemirgen gruplarının atalarının Afrika kökenli olduğu hem fosil kayıtları hem de moleküler verilerle kanıtlanmıştır. Kemirgenlerin Atlantik’i aşarak Güney Amerika’ya ulaştığı bilimsel olarak kabul edildiği için, benzer ekolojik özelliklere sahip erken Yeni Dünya maymunlarının da aynı dispersal yolunu izlemiş olması makul görülmektedir (Bond et al., 2015).

Tüm Reklamları Kapat

Fosil kayıtları bu görüşü güçlü biçimde desteklemektedir. Güney Amerika’da bulunan en eski Yeni Dünya maymunu fosillerinden biri olan Branisella boliviana, yaklaşık 26 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir. Bu türün diş ve çene morfolojisi, Afrika Oligosen antropoidleriyle dikkat çekici benzerlikler göstermektedir. Özellikle premolar sayısı ve çiğneme yüzeyleri, platyrrhinelerin Güney Amerika’da bağımsız olarak evrimleşmediğini, Afrika kökenli bir soyun devamı olduğunu ortaya koymaktadır (Bond et al., 2015).

Genetik çalışmalar da bu tabloyla uyumludur. Moleküler saat analizleri, Yeni Dünya maymunları ile Eski Dünya maymunları ve insansılar (Catarrhini) arasındaki ayrımın yaklaşık 35–40 milyon yıl önce gerçekleştiğini göstermektedir. Bu ayrışma tarihinin, Güney Amerika’nın Afrika’dan çoktan ayrılmış olduğu bir döneme denk gelmesi, platyrrhinelerin Amerika’ya deniz aşırı bir yolculukla ulaşmış olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca genetik veriler, platyrrhine çeşitlenmesinin Amerika’ya ulaşımdan sonra gerçekleştiğini ve tek bir erken kolonizasyonu izleyen adaptif radyasyonla bugünkü çeşitliliğin oluştuğunu göstermektedir (Perelman et al., 2011).

Buna karşılık, geçmişte öne sürülen Kuzey Amerika üzerinden geçiş hipotezi günümüzde büyük ölçüde terk edilmiştir. Bu modele göre primatlar Asya’dan Kuzey Amerika’ya, oradan da Güney Amerika’ya yayılmıştır. Ancak Kuzey Amerika’da Oligosen veya Erken Miyosen dönemine tarihlenen hiçbir antropoid primat fosili bulunmamıştır. Kuzey Amerika fosil kayıtlarında yer alan adapiform ve omomyid gibi erken primat benzeri formlar, gerçek maymunlar değildir ve platyrrhinelerle doğrudan ata–torun ilişkisi içinde değildir. Moleküler veriler de Platyrrhini’nin Asya kökenli primatlarla değil, Afrika antropoidleriyle daha yakın akraba olduğunu göstermektedir (Kay et al., 2008).

Yeni Dünya maymunlarının Amerika kıtası içindeki yayılımı ise görece daha iyi belgelenmiştir. Panama’da bulunan yaklaşık 21 milyon yıllık primat fosilleri, platyrrhinelerin Güney Amerika’dan Orta Amerika’ya, Panama Kıstağı tamamen oluşmadan önce ulaştığını göstermektedir. Bu durum, ada zincirleri veya geçici kara bağlantıları aracılığıyla kademeli bir kuzey yönlü yayılımın mümkün olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak Yeni Dünya maymunları, Kuzey Amerika’nın daha serin ve mevsimsel iklimlerine uyum sağlayamamış ve günümüzde doğal yayılımları Meksika’nın güneyi ile sınırlı kalmıştır (Bloch et al., 2016).

Sonuç olarak, paleontolojik, moleküler ve biyocoğrafik veriler birlikte değerlendirildiğinde, Yeni Dünya maymunlarının Afrika kökenli antropoid primatlardan türediği ve Atlantik Okyanusu’nu doğal sal taşınımı yoluyla aşarak Güney Amerika’ya ulaştığı görüşü bilimsel olarak en güçlü açıklama olarak kabul edilmektedir. Bu olay, memeli evriminde nadir görülen ancak derin evrimsel sonuçlar doğuran dispersal örneklerinden biri olarak değerlendirilmekte ve primat evriminin biyocoğrafik karmaşıklığını açık biçimde ortaya koymaktadır.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mert Karagözoğlu
Çeviren 8 Kasım 2023 12 dk.

Siz hiç ejderha gördünüz mü? Tabii ki de görmediniz. Ancak neye benzediklerini çok iyi biliyorsunuz. Bu sisli ve efsanevi geçmişe sahip canavarlar kültürümüzde öyle bir yer edinmişler ki her köşe başında karşımıza çıkıyor; fantastik kurgu öğeleri olarak kabul edebileceğimiz niteliklere sahip birçok gerçek hayvandan daha çok ilgi görüyorlar. Peki, efsanelere ve mitlere konu olan bu ejderhalar günümüze kadar nasıl unutulmadılar? Bunun da kolay bir açıklaması var;

Hollywood, bilgisayarda üretilmiş görüntü (CGI) teknolojisi ile yarattığı ejderhaları kötülüğün simgesi (Yüzüklerin Efendisi) veya insanların en yakın dostu (Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?) haline getirmeden önce ejderhalar, ara ara kitap veya parşomen üzerine yapılan çizimlerle desteklenen, dilden dile dolaşan hikayeler ile varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak böylesi bir geçmiş, mitoloji alanında çalışan akademisyenleri uzun süre meşgul edecek bir soruyu da beraberinde getirmiştir: İnsanlar, sayısız kültür ve dil varyasyonu oluşturmuş, büyük ölçüde birbirinden farklı iklimleri ve coğrafyaları yurtları olarak benimsemişlerdir. Ejderha mitleri, bunca kültür, dil, coğrafya ve iklim farklılıklarına rağmen nasıl farklı kültürlerde defalarca yazılmış ve yaratılmıştır? Bu ejderha mitleri, neredeyse iki ayaklı memeli atalarımızı takip etmiş; sessizce arkalarından uçmuş ve karşılaştığı yeni doğa şartlarına kendini adapte etmiş gibidir.

57
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kartal Selici
Kartal Selici
107.3K UP
Uyarlayan 30 Nisan 2019 3 dk.

Nörobilimciler, konuşamayan insanların ses üretebilmesini sağlamak için beyin sinyallerini konuşmaya dönüştürebilen bir cihaz geliştirdiler.

Bu teknoloji, henüz laboratuvar dışında kullanılmak için yeterince hassas olmamasına karşın, çoğu anlaşılabilir olan cümleler sentezleyebilmekte. Yeni teknolojiyi geliştiren uzmanlar, konuşmayı deşifre etme cihazlarının detaylarını Nature dergisinde yayınladılar.

87
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emre Nur
Emre Nur
1,703 UP
İnceleyen 5 gün önce
* Birinci bölümde Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyıları yer alıyor. Yabani erkek atların sürü egemenliği mücadelesi, yırtıcılarından kaplan kum köpek balıklarına sığınarak kaçınan küçük balıklar, balık kartalının avladığı balıkları yağmalayan beceriksiz ama güçlü kel kartal, on yedi yıl sonra çehresi değişmiş bir mahallede hayata dönen ağustos böcekleri, kışa kirazla beslenerek hazırlanan ayılar ve parklarda yaşamayı öğrenmiş rakunlar inceleniyor.
* İkinci bölümde Meksika yer alıyor. Kaktüs baykuşlarının çöl şartlarında yavru bakımı, Kortez Denizi’nde yunus avlayan orkalar, ıssız adalarda üreme yarışındaki mavi ayaklı sümsük kuşları, eşini etkilemek için nadir açan orkidelerin peşine düşen orkide arısı, Meksika örümcek maymunlarının meyve arayışı, Yukatan Yarımadası’nın mangrov ormanları ve yer altı su mağaraları, Meksika’dan Kanada’ya uzun yolculuklarıyla tanınan kral kelebekleri inceleniyor.
* Üçüncü bölümde Birleşik Devletler’in ortabatısı yer alıyor. Yellowstone’un karla kaplı topraklarında besin arayan kır kurdu, yavrularını doğurup büyütürken aylarca aç kalan çıngıraklı yılan, meşe palamudu ağaçkakanlarının kışa hazırlık için ağaçlara açtıkları oyuklara palamut yerleştirmeleri, bal küpü karıncalarının kışı geçirmek için karınlarını küp gibi kullanmaları, engin çayırlarda yaşayan bizonlar, başak toplayan ve dans ederek eş bulan turnalar inceleniyor.
* Dördüncü bölümde Amazonlar yer alıyor. Nehir kaplumbağasının üreme döngüsü, nehir su samurlarının avlanması, ordu karıncalarının ormanı istila edişi ve Yakare kaymanının suyu titreştirerek dişisini etkilemesi inceleniyor.
* Beşinci bölümde donmuş kuzey toprakları yer alıyor. Kutup ayısı ve kurtlar, vaşağın kar tavşanı avı, ren geyikleri, deniz aygırlarının şarkısı ve somonların üremek için tersine yolculuğu inceleniyor.
* Altıncı bölümde ABD’nin Meksika Körfezi kıyıları yer alıyor. Bataklıkta yaşayan Lusiana ayısı, alligatör, Georgia kör semenderi, deniz inekleri, elma salyangozu ve onun avcısı salyangoz çaylağı, Florida’da yer oyuklarında yaşayan baykuşlar ve oselo inceleniyor.
* Yedinci bölümde And Dağları yer alıyor. Gözlüklü ayı, spatula kuyruklu sinek kuşu, donup çözülebilen mermer desenli dört gözlü kurbağalar, çağlayan ördeği, tuz gölü kertenkelesi, And ve James flamingosu inceleniyor.
* Sekizinci bölümde Karayipler yer alıyor. Yelken balığı, ispermeçet balinası, limon köpek balığı yavrularının mangrov ormanlarının sığ sularında yetişme süreci, kırmızı yengecin üreme göçü ve beyaz yüzlü kapüçinlerin alet kullanması inceleniyor.
* Dokuzuncu bölümde Kuzey Amerika’nın Batı kıyıları yer alıyor. Deniz kurdu, gezgin semender, deniz samurunun zorlu midye avcılığı, dev Pasifik ahtapotunun fedakar anneliği; deniz aslanları, orkinoslar ve kambur balinaların kıskacındaki hamsiler, mavi balina inceleniyor.
* Onuncu bölümde Patagonya yer alıyor. Kaya pengueni, pumanın avcılığı ve sosyalliği, Şili geyik böceği, Darvin nandusunun güçlü babalığı, deniz fili, katil balinanın kıyıda fok avlaması inceleniyor.
Belgesel
Puan Ver
Yönetmen: Gillian Taylor
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Cemile Kış
Seslendiren 30 Temmuz 2021 9:02
Amerika’nın Güney kıyılarını darma duman eden Katrina Kasırgası, Amerika tarihi boyunca bilinen en ölümcül 5 kasırgadan biridir. 2005 yılında vuku bulan...
30
Bilal Yaman
Bilal Yaman
102.2K UP
5 gün önce
İsteki olarak güneşten önce uyanmayı alışkanlık haline getirmiş insanların daha verimli ve mutlu yaşadıklarını süşünüyorum
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Burak Teker
Burak Teker
51.9K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Mankind was born on earth, it was never meant to die here.
(İnsanlık Dünya'da doğdu, Dünya'da ölmek için yaratılmadı. )
Kaynak: Bu söz "İnterstellar" filminde, ana karakter olan Cooper'ın göreve gitmeden önce Donald ile konuşması sırasında söylediği ve bana çok anlamlı gelen bir söz.
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Haziran 2011 17 dk.

Endosimbiyotik Teori (veya Simbiyogenez Teorisi), biz insanların da dahil olduğu, daha karmaşık yapılı hücrelere, çekirdeklere ve zarlı organellere sahip olan ökaryotların; daha basit yapılı, çekirdeksiz ve zarlı organelleri bulunmayan bakteriler ve arkeler gibi prokaryotlardan nasıl evrimleştiğini anlamamızı sağlayan bilimsel bir teoridir.

Endosimbiyotik Teori'ye ökaryotik zarlı organeller, aslen bağımsız prokaryotlar olarak yaşamını sürdüren varlıklardı; ancak evrimsel süreçte bir noktada daha iri prokaryotlar tarafından endositoz (ya da daha spesifik olarak, fagositoz) yoluyla hücre içine alındıklarında, tam olarak sindirilemediler; bunun yerine, o hücreyle "kaynaştılar" ve bir "ağ kurdular". Böylece zarlı organellere sahip olmayan prokaryotlardan, zarlı organellere sahip ökaryotlar evrimleşmiş oldu.

157
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Analist 18 Nisan 2013 5 dk.

Plastik şişelerin içerisinde saklanan suların ısıtma veya soğutma sonrasında içilmesiyle, herhangi bir kanser türü arasında bugüne kadar ikna edici ve dikkate değer herhangi bir ilişki kurulamamıştır.

İlk olarak 2002 yılında yayılmaya başlayan bu mit, pet şişelerin içerisinde diyoksinlerin bulunduğu ve bunların, ısıtma ve soğutma sonucunda suya karışarak kansere neden olduğu şeklindedir. Mitin kaynağının Idaho Üniversitesi tarafından yayınlanan bir yüksek lisans tezinin yanlış anlaşılmış bir cümlesi olduğu düşünülmektedir. Sonradan, TCDD isimli bir diyoksin haricinde, diyoksinlerin kanserle ilişkisi olmadığı anlaşılınca, 2005 senesinde aynı mit, bu defa suçluyu BFA isimli bir diğer kimyasal olarak göstermek suretiyle yeniden yayılmıştır. Bu tarz iddialara özellikle yaz aylarında rastlamak mümkündür.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Yazar 18 saat önce 7 dk.

Efes Antik Kenti kültürel bakımdan çok önemli eski bir Yunan şehri olup Efes'te yerleşimin izleri MÖ 7000'lere kadar dayanmaktadır. Antik kent, halihazırda İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. Bölgede Çukuriçi Höyük gibi Neolitik yerleşimin izlerine rastlanmaktadır. Kaystros (Küçük Menderes) deltası ve kıyı çizgisi zamanla değiştiği için hem yerleşim yeri hem de liman alanlarının zaman içinde farklı konumlara kaymıştır.[1]

Efes, Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerinde oldukça önemli bir liman kentiydi. Bu nedenle çağının önde gelen ticaret ve politika merkezleri arasında yer alıyordu. Ayrıca Anadolu'nun yerel ana tanrıça geleneklerinden etkiler taşıyan Artemis Ephesia kültürünün büyük tapınağı Artemis Tapınağı gibi yapılara sahip olması, Efes'in kültürel bağlamda da özel bir kent olmasını sağlamıştır.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Gürtekin
Ahmet Gürtekin
4,010 UP
Fizik Okuyorum 5 Mart 2024 Sen de Cevap Ver

Kara Deliklerin Etrafındaki Yığılma (Akresyon) Diskleri

Kara deliklerin etrafında dönen yığılma diskleri, yıldızlararası ortamdan gelen gaz ve tozdan oluşan yoğun yapılardır. Bu diskler, kara deliğin muazzam çekim kuvveti tarafından içeriye çekilirken oluşur.

Oluşum Süreci:

Tüm Reklamları Kapat

Yıldızlararası ortam: Kara delikler, yıldızlararası ortamda, yani yıldızlar arasındaki boşlukta bulunur. Bu ortam, gaz ve tozdan oluşur.

Çekim kuvveti: Kara deliğin muazzam çekim kuvveti, yıldızlararası ortamdaki gaz ve tozu içeriye çeker.

Hızlanma: Gaz ve toz, kara deliğe doğru düşerken hızlanır ve ısınır.

Sürtünme: Gaz ve toz parçacıkları birbirleriyle çarpışarak sürtünme oluşturur. Bu sürtünme, diskin ısınmasına neden olur.

Tüm Reklamları Kapat

Disk oluşumu: Isınan gaz ve toz, kara deliğin etrafında dönen bir disk oluşturur.

Yutulmamasının Nedeni:

Yığılma diski, kara deliğin etrafında çok hızlı döner. Bu dönüş hızı, kara deliğin çekim kuvvetine karşı koyar ve diskin yutulmasını engeller. Disk, kara deliğe düşen gaz ve tozun bir kısmını kaybederken, bir kısmını da diske geri püskürtür. Bu püskürmeler, kara deliklerden gelen X-ışınları ve gama ışınları gibi yüksek enerjili radyasyonun kaynağıdır.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hasan Ayer
Hasan Ayer
3,510 UP
Çeviren 26 Aralık 2019 19 dk.

Bu metnin mizahi dili, okuyucuyu eğlendirebilir. Fakat bu mizahi dilin amacı meselenin ehemmiyetini gizlemektir. Medawark bu görüşlerini 1960’ların ekonomik açıdan gösterişli günlerinde dile getirmiştir. İngilizlerde bilime ayrılan bütçe, o dönemde her beş yılda bir %10 artış gösteriyordu. Daha düşük bir oranla olsa da, bu büyüme 1970’lere kadar devam etti. Ancak 1980’lerde şiddetli bir değişim meydana geldi. 1980’lerin ilk 5 yılında, Britanya’da bilim için yapılan kamu harcamaları %10 azaldı ve bütün göstergeler bu kesintinin devam edeceği yönündeydi. Fakat İngiliz bilim insanları da bu konuda uyarılmadıkları hususunda sitemde bulunamazlar. Dönemin parlamento üyesi ve daha sonra eğitim ve bilim bakanlığı yapmış olan Shirley Williams 1971’de açık bir uyarıda bulundu:

Bilim için yapılan kamu harcamaları diğer ülkelerde de azalma gösterdi. Britanya’ya özgü bir takım sebeplerin birleşimi, Britanya’nın durumunu gelişmiş ülkeler arasında belki de en kötüsü haline getirdi. Buradaki amacımız bütün bu sebepleri burada tartışmak değildir. Buradaki amacımız yalnızca Britanya’da değil, tüm dünyada, günümüzde bilimin düştüğü kötü durumun en temel ve aynı zamanda en az fark edilen sebebini tanımlamak ve ona savaş açmaktır. 1986’da İngiliz bilim insanları bu kesintilere “Save British Science” (İngiliz Bilimini Kurtar) adında bir kampanya başlatarak karşılık verdi. Kampanyanın belirtilen amaçları şunlardı:

102
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Tüm Reklamları Kapat
EtkinlikEğitim
Okan Nurettin Okur
Etkinliği Ekleyen 11 dakika önce ÇevrimiçiÜcretsiz31 Aralık
Herkesin Dünyasında Kimse Olmak: Küreselleşme Çağında Kimlik ve Şiddet
31 Aralık 2025 09:00 tarihinden 31 Aralık 2025 11:00 tarihine kadar.

Giderek birbirine yaklaşan, fakat aynı ölçüde parçalanan dünyamızda, kimlikler nasıl kuruluyor, nasıl çözülüyor ve hangi çatışma biçimlerine yol açıyor? Küreselleşmenin temel dinamikleri, bireyin kendini anlamlandırma biçimini nasıl dönüştürüyor? Herkesin dünyasında, giderek “kimse” olma hâli ne anlama geliyor?

Bu yayında; küreselleşmenin görünür ve görünmez etkilerini, kimliklerin kırılganlaşmasını ve şiddetin yeni biçimlerini postmodern bir perspektiften, özellikle Baudrillard’ın simülasyon ve hipergerçeklik kavramları eşliğinde tartışacağız. Anlamın aşınması, aidiyetin buharlaşması ve şiddetin gündelik hayatın içine nasıl sızdığı üzerine birlikte düşüneceğiz.

Soruların cevaplardan daha belirleyici olduğu bu tartışmaya, düşünmeye ve birlikte sorgulamaya davetlisiniz.

Yayına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

https://www.youtube.com/@AnkaraFelsefeRadyosu

Devamını Göster
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sosyal Bilimler konusunda geliştirebilirsin.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close