Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Mehmet Dayan
5 gün önce
Karadeliğin içine çekilince spagetti etkisi oluşturuyor ama farzedelim ki boyutu diğerlerine göre devasa olan bir karadeliğin içine çekilirsek ve bu karadeliğin spagettileştitme etkisi diğerlerine oranla daha geniş ölçekli olsa yani örnek olarak bizi atomlarımıza ayırdığını farzettiğimiz bir karadelik olsun ama bizim de boyutumuz bir atom büyüklüğünde olursa karadeliğin içine bir şekilde tek parça girebilirmiyiz
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı
Yazar 14 Ağustos 2020 15 dk.

Tardigradlar, çok çeşitli fiziksel ve kimyasal aşırılıklara dayanma konusundaki yeteneği sayesinde tüm bilimseverleri büyülemektedir. Son dönemlerde tardigradların sahip olduğu dayanıklılık yeteneği, karşılaştıkları zorlu koşullar sırasında ifade edilen proteinlerin koruyucu rollerine odaklanmamıza sebep olmakla birlikte bu küçük omurgasızlara duyulan ilginin artmasına yol açmıştır.

Dsup (hasar önleyici) adı verilen ve tardigradlara özgü benzersiz bir proteinin DNA'yı radyasyon ve radikallerin ürettiği hasardan koruduğunun keşfi, biyoteknoloji ve tıp alanındaki potansiyel uygulamalarıyla ilgili beklentileri artırdı.

66
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mert Karagözoğlu
Çeviren 12 Temmuz 2024 58 dk.

Saha çalışması, antropolojinin en önemli uygulamalarından biridir ve diğer kültürleri yerel çevrelerinde gözlemleyerek çalışmak amacıyla uzak bölgelere seyahat etme geleneğinin takibinde ortaya çıkmıştır. Antropolojinin tüm alt alanlarında bilgi edinmek amacıyla belirli şekillerde saha çalışmaları yapılmaktadır; ancak yöntemler alandan alana farklılık gösterebilmektedir. Buna uygun olarak saha çalışmaları, günümüzde şehir antropolojisinde bir kimsenin memleketi, görsel veya dijital antropolojide internet, etnotarih veya müze antropolojisi bağlamında ise üniversite arşivleri ve müzelerde bulunan koleksiyonları da içerecek şekilde genişlemiştir.

Birçok insan, insanlık tarihinin geçmişine doğal bir hayranlık duymaktadır. Belki de bizlerden daha önce yaşamış insanların bıraktığı nesnelerde kendimizi görebilmemizden kaynaklanan bu hayranlık, geçmiş medeniyetlerin beşeri kültürel eserlerinde, tapınaklarında ve kalıntılarında kendini göstermekte; antik dönemde yaşamış insanların düşünce ve dünya görüşlerini aydınlattığımız bu yolculukta ilk adımı atmamızı sağlamakta; bazen karşımıza dev insanlar, ejderhalar ve hatta dünya dışı varlıkları içeren mitler çıkmaktadır. Bununla beraber, çağdaş arkeolojide insan geçmişini araştırmak için elbette daha az tahmine dayalı yöntemler kullanılmaktadır ve alanın temelini bilimsel yaklaşımlar ve teknikler oluşturur.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Umut Karip
Umut Karip
184.7K UP
Yazar 24 Şubat 2024 23 dk.

Sihirli mantarlar (İng: "magic mushrooms") olarak anılan mantarlar, metaboliti yani metabolizması tarafından üretilen kimyasal bileşiği psilosibin (4-fosforiloksi-N,N-dimetiltriptamin) olan mantarlardır. Bu mantarlar, şapkalı mantar türlerini içinde bulunduran bazidiyomisetler (İng: "basidiomycetes") mantar grubunda yer alır. Genel kanının aksine, bir veya birkaç tane sihirli mantar türü yoktur: Sihirli mantarlar, 200'den fazla farklı mantar türünü içerir! Bu mantarların içerdiği psilosibin miktarları türe, mantarların yetiştiği ortama ve tükettiği besinlere göre değişiklik gösterir.

Psilosibin içeren mantarların insanlar tarafından 5,3 milyon yıldır kullanıldığı tahmin edilmektedir. Sihirli mantarlar, tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanıldığı gibi, çeşitli isimlerle de anılmıştır. Örneğin, dini ve iyileştirici ritüellerinde sihirli mantarları kullanan Güney Amerikalı Aztek yerlileri, bu mantarlara "Tanrı'nın eti" anlamına gelen "teonanacatl" adını vermiş ve mantarları "kutsal" kabul etmiştir. Bu isim, bu mantarların doğada bulunan sıradan mantarlardan farklı şekilde konumlandırıldığını, aynı zamanda manevi boyutlarının da bulunduğunu göstermektedir. Bu anlamda enteojen (İng: "entheogen") olduğu söylenebilen sihirli mantarlar, ruhani amaçlarla ritüellerde veya dini bağlamlarda kullanılmaktadır.

58
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaya Erdem Yılmaz
Seslendiren 3 Aralık 2023 7:51
Karikatür hoş bir şekilde bir sigara bağımlısı bir hastanın çırpınışını gösterse de, gerçekten de yeryüzündeki en sinsi öldürücülüğe sahip kimyasal karışımlardan...
51
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce Ankara₺310,00 - ₺450,006 Aralık
Estetiğin Biyolojik Kökenleri
06 Aralık 2025 13:30 tarihinden 06 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

Estetiğin Biyolojik Kökenleri, 6 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30’da başlayacaktır.

Seminer İçeriği:
Estetik algısı; sadece kültürel değil, aynı zamanda biyolojik temellere sahip karmaşık bir kavramdır. Sanatta biyolojik unsurlardan kaynaklanan duygusal etkiler, izleyici üzerinde derin etkiler bırakarak, sanat eserlerinin gücünü artırabilmektedir. Estetik algının yalnızca sanata içkin bir unsur olarak değil, aynı zamanda evrimleşmiş ve işlevsel bir özellik olarak düşünülebileceği bu etkinliğimizde ortaya koyulacaktır.

Konuşmacı: Dr. Babür Erdem, Evrim Ağacı Ortak Kurucusu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir ve bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde arılar ve davranışları üzerine araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Dersler, 40 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 40 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.

Fiyatlandırma Bilgisi
Dersler, öğrenci ve tam olmak üzere iki fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Aktif olarak bir eğitim kurumunda öğrenim gören kişiler “öğrenci” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Diğer kişiler ise “tam” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır.
Ayrıca bankanıza bağlı olarak İYİZİCO üzerinden eğitimlerimize taksit imkanı bulunmaktadır.

Devamını Göster
12
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Genel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Eser
Ece Müker
Ece Müker
577.6K UP
Eseri Ekleyen 12 saat önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Esat Kudret
Esat Kudret
718.4K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 7 saat önce Sen de Cevap Ver

Hepsi Birden!

Bu konu ile ilgili, daha önce bu platformda da paylaşıldığı üzere, insanların bazılarının genetik temelde şiddete yatkın olduğu biliniyor. Ancak bu yatkınlık illaki bir davranışa dönüşeceği anlamı içermiyor. Ya da tam tersi, genetik yatkınlığı olmayanın asla şiddete bulaşmayacağı garantisi de yok.

Şiddeti; fizyolojik (çok acı çekmeye yönelik öfke temelli kontrolsüz bir dışavurum şeklinde ) yahut psikolojik (şizofreni gibi) bir rahatsızlığı nedeni ile, gerek kendisine gerekse başkalarına uygulayanlar haricinde ve bunu dolaylı olarak da kapsayacak şekilde geriye elimizde tek bir seçenek kalıyor: Yaşadığımız toplum ve o topluma içkin, aileden inanç sistemlerine, toplumsal yapının kültürel dokusundan ekonomik alt yapısına ve üstüne inşa edilen sosyolojisine-siyasetine değin her şey…

Tüm Reklamları Kapat

Zira bugün dünya genelinde şiddetin egemen ve sıradan olduğu toplumlara baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz. Genel bir toplumsal bunalım, ciddi bir gelecek (hayatta kalma ve üreme) kaygısı, azgın bir sömürü ve iflas eden adalet sistemi. Üstüne bir de iradi olarak bunu sürekli yönetebilme ve bu vesile ile sömürebilme adına uluslar arası egemenlerin şiddeti türlü araç ve yöntemlerle kesintisiz ihracı cabası. Ortadoğu, Afrika, Uzak Doğu Asya ve Latin Amerika gibi coğrafyalarda olduğu gibi…

Tersini, refah düzeyi yüksek, gelecek kaygısı minimum seviyede ve adalet mekanizmasının görece işler olduğu ülkelerde görebilirsiniz. Batı Avrupa ve daha çok Finlandiya, Danimarka, İsveç, Norveç vb. kuzey ülkelerinde olduğu gibi…

Dünyanın bir karikatürü olduğu için ABD daha çok karikatürü olduğu dünyanın geneline benzer ve batı olmasına rağmen şiddetin yaygın olduğu ülkeler kategorisinde yer alır.

Bunun ana nedeni de; ABD’nin üstlendiği jandarmalık pozisyonu ile egemen kılmaya çalıştığı emperyalizmin, üçüncü dünya ülkelerine iradi olarak ihraç ettiği şiddetin bir neticesi olarak ve özellikle gökdelenlerin dibinde evsizlik, açlık, yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik temelli biriken öfkenin yansımasıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Bir hastalığı tedavi edebilmenin ilk yolu doğru teşhisten geçer. Dolayısıyla da bir var oluş ve kendini ifade ediş biçimi olarak şiddeti ortadan kaldırabilmenin yegane yolu onu var eden süreçleri ve bu süreçlere vesile olan toplumsal yapıyı ortadan kaldırmaktan geçer.

Ve evet her ne kadar insanlık tarihinin her aşamasında şiddet bir ifade aracı olarak kendisini gösterse de, onu çok kullanışlı bir araca çeviren sınıflı ve sömürüye dayalı toplumsal sistemleri insanileştirmeden, ki bugünkü karşılığı kapitalizmdir, şiddeti de ehlileştirmemiz ve olağan türün devamı ve hayatta kalma anlaşılabilir nedeni dışında sınırlayabilmemiz mümkün gözükmüyor. Sevgiyle…

Kaynaklar

  1. Ali Rıza Gelirli. (2008). Şiddetin Anatomisi. Yayınevi: Anfora Yayınları. sf: 206.
  2. Paulo Freire. (2023). Ezilenlerin Pedagojisi. Yayınevi: Ayrıntı yayınları. sf: 288.
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.5K UP
3 gün önce
Her an ölüp duruyorsunuz. 
Vücudunuzda sizi yaşatan (elektromanyetik) bağlar her an yeniden kopup kopup kurulmakta. Yani her an ölüp ölüp dirilmekte bedeniniz. 
Kedi örneği gibi her an aslında hem ölü hem de dirisiniz. Ölümünüze dair olasılık potansiyeli her an 'canlı'. Evrende kesiksiz (süreklilik taşıyan) bir gerçeklik yoktur. 

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
🔬 Füzyon, yani hafif atom çekirdeklerinin birleşmesiyle enerji açığa çıkması, yıldızların içindeki prosesi dünyaya taşımaya çalışmak demektir. Ancak bu süreç laboratuvarda taklit edilecek kadar basit değil.
🌡️ Hidrojen izotoplarının birleşmesi için gereken sıcaklıklar 100 milyon °C’yi, basınçlar ise Güneş’in merkezine yaklaşan düzeyleri bulur. Bu ortamı güvenli ve sürdürülebilir şekilde yaratmak, bugünün mühendisliğinin sınırlarını test ediyor.
📉 Füzyon deneylerinde kullanılan enerjiden daha fazlasını elde etmek hâlâ deneysel kalıyor.
🌍 Eğer başarılı olursak füzyon enerjisi karbon salınımı yapmaz, yan ürünü radyoaktif atık neredeyse yoktur ve enerji kaynağı neredeyse sınırsızdır. Bir elektriğe bağımlı dünya için gerçek bir “oyun değiştirici” olabilir.
🧠 Ancak bu hedefe ulaşmak için manyetik hapsolma, lazer uyarmalı plazma kontrollü reaksiyonlar ve süper iletken yapıların gelişimi gibi bir dizi teknolojik devrim gerekiyor.
✨ Bu da gösteriyor ki Dünya enerjisinin geleceği, aslında küçük bir Güneş yaratabilme kapasitemize dayanıyor.
Yazar: Yasemin Akın
Editör: Çağrı Mert Bakırcı
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
157.0K UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Muğla
📍 Yer bilgisi: Muğla
📅 Tarih ve saat: 22 Kasım 2025 – 10:31
🌡️ Hava durumu: Açık,güneşli
🌡️ Sıcaklık: 17 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Kuru zemin, yağış yok
🌿 Habitat tipi: Kenar Bitki Örtüsü, Yol Kenarı, Bahçe Alanı
🪨 Zemin özellikleri: Kuru Toprak, ot / çim karışımı
🧭 Yön / konum: Kuzeybatı
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close