Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Böcekler
Ara Geçiş Türleri
Deniz
Epigenetik
Einstein
Kuşlar
Nüfus
Dalga Boyu
Entomoloji
Viral
Kurt
Mavi
Jeoloji
Zaman
Bilgisayar
Tedavi
Yaşamın Başlangıcı
Bilgi
Transkripsiyon
Bağışıklık
Malzeme
Ecza
Nöroloji
Fare
Bilinç
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Yaşam Ağacı Gözlemi
Türkiye, Mersin (Mersin)
Yıldırım Özkal
Gözlemi Yapan
Mersin - Silifke - Atakent Mahallesinde 20 Temmuz 2024 Tarihinde Saat 17:45 'de tesadüfen koluma tırmanması sonucu gözlemledim.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
Tüm Reklamları Kapat
Arsel Berkat Acar
Yazar

Batı kültüründe halen devam etmekte olan bazı batıl inançların olduğunu görebiliyoruz. Bunların arasındaki en meşhur olanı da 13 sayısının uğursuz bir sayı ve 13. Cuma’nın (ayın 13’üne gelen Cuma gününün) uğursuz bir gün olduğu inancıdır. Özellikle Hristiyanlık'ta görülen bu 13 sayısı korkusu psikolojide Yunancadaki “triskaideka”, yani “on üç” ve “phobos” yani “korku” sözcüklerinin birleşiminden oluşan “Triskaidekaphobia” olarak bilinmektedir.

İrrasyonel korkular üzerinde uzmanlığı olan psikoterapist Dr. Donald Dossey’ye göre yaklaşık olarak 21 milyon Amerikalı bir tür 13. Cuma anksiyetesine sahiptir! Ancak bu korku sadece Amerikalılar veya Hristiyanlar ile sınırlı değildir: Ülkemizde de birçok kişi ve grubun 13 sayısının uğursuzluğuna inandığı bilinmektedir.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
5 dk.
Mustafa Yaşar Özbekler
Blog Yazarı

Ünlü İngiliz-Amerikan fizikçi Freeman Dyson'a göre, bir ileri medeniyetin enerji sorunlarının nihai çözümü, bir yıldızı tamamen çevreleyen, aynalardan veya güneş panellerinden oluşan bir kabuk olacaktı. Bu kabuk, yıldızın ürettiği tüm enerjiyi kullanarak toplardı.

Dyson küreleri, bir yıldızın etrafına kurulmuş hipotetik yapay mega yapılarıdır ve yıldızın tüm ışımasını toplamak amacıyla tasarlanmışlardır.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Hilmi Uysal
Hilmi Uysal
4,302 UP
Yazar

İnsanın iş faaliyeti “insan emeği” olur. İnsan emeği aslında zihinsel ve bedensel ikili bir faaliyettir, bir praksistir. Zihinsel bileşenini belirleyen ensefalizasyon katsayısıdır (EQ). Bedensel kısmını belirleyen ise BMR ile ölçebileceğimiz ve yaklaşık 3.5 milyon yıllık bir süreçte oluşan iki ayaklılığı, ellerini kullanışı ile tipik olan insan vücududur. Topluluk olarak yaşayan Homo Sapiens’in yaşamını sürdürebilmesi için gerekli besin bulma aktivitesi, beyinleşme oranının yükselmesi ile enerji üretim kapasitesi güvenlik aralığını genişleterek, topluluğun yaşamını dolayısıyla da bireyin yaşamını güvence altına almaktadır. İnsan emeği bir praksis olarak, zekâsıyla enerji tüketerek kullanım değerleri/metalar üretir. Üretim sürecinde objeye eklenen bir “değer”dir. Zihinsel bileşeni ile insanın iş faaliyeti, “insan emeği” değer yaratan bir öze sahiptir. Üretim sürecindeki birey hem kendisini yenilemek için gerekli değeri hem de iş faaliyetinin sonucunda bu değerden fazlasını ürettiği objeye ekler. Dunbar sayısı ve enerji üretim kapasitesi güvenlik aralığı arasında kurulabilecek bağıntı bize insan emeğinin çok önemli bir yönünü kavramımızı sağlamaktadır. Bu insan emeğinin en önemli özelliği olan “artı-değer” kavramıdır. Çağdaş insanda ortalama bir bireyin iş faaliyetinde üretebileceği enerji topluluktaki 2-3 kişinin enerji gereksinimini karşılayabilecek hale gelebilmektedir. İnsan emeği sadece toplumsal olarak kendisinin yaşamını sürdürmek için gerekli olanı üretmemektedir. Enerji üretim kapasitesi güvenlik aralığı nedeniyle belirli bir oranda fazlasını üretmektedir. Dolayısıyla bir bireyin iş faaliyeti değer olarak kendisine gerekli olandan fazlasını üretme yeteneğini içermektedir.

İnsan emeğinin verimliliğindeki artıştan, enerji üretim kapasitesi güvenlik aralığının genişlemesinden sorumlu olan bedensel değişimi ve daha belirleyici olarak ta zihinsel öğenin geçirdiği değişimdir. Homo Sapiens ile en yüksek EQ oranına ulaşan insan, insan emeğinin verimliliğini halen arttırmaya devam etmektedir. Bu insanın inovasyon, (yaratıcılık) yeteneği ile bağıntılıdır. İnsan emeğinin enerji üretim kapasitesi güvenlik aralığının, insanın inovasyon yeteneği ile genişlemiş olması beklenir. İnsan emeğinin enerji üretim kapasitesi üzerinde sadece enselalizasyon katsayısı değil, inovasyon yeteneğinin de bir katkıda bulunması gerekir. Bu inovasyon katsayısı niteliksel olarak iş faaliyetinin değeri üzerinde de etkilidir.

62
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buğra Ünal
Seslendiren
Deadpool'un poposunu kazanma fırsatı - Netflix, parmaktan sonra - Samsung'dan recall
5
  • İndir
  • Dış Sitelerde Paylaş

Görselde, birbirinden oldukça uzak 4 memeli hayvan türünün uzuvları görülmektedir: bir insan, bir kedi, bir balina ve bir yarasa. Bu canlılar, dışarıdan bakıldıklarında birbirinden tamamen farklı gözükseler de, içlerine baktığınız zaman aynı atadan geldiklerini haykıran yüz binlerce veri bulmak mümkündür. Bunların en net olanlarından biri de, kemiklerinde yapacağınız bir analizden gelecektir.

Bu apayrı 4 memelinin (ve diğer memelilerin de) bütün uzuv kemikleri birbiriyle eştir. Bilimde biz aynı atadan gelen ve farklı torun türlere dağılan bu yapı ve organlara homolog (eş) organlar adını veriyoruz. Bu kadar farklı yapılarda olmalarının tek sebebiyse, evrimsel süreç içerisinde aynı kemiklerin farklı ortamlara adapte olan uzuvlarla birlikte evrim geçirmiş olmalarıdır. Görselde, sırasıyla humerus, radius, ulna, karpallar, metakarpallar ve falanjlar görülmektedir. Tüm memeli türlerinde bu kemikler birbirinin aynı yapıdadır; sadece şekilsel farklılıklar bulunmaktadır. Dolayısıyla, birbirinden tamamen farklı görünen canlıların evrimsel süreçte ortak bir atadan geldiği anlaşılabilir. Bunu bir diğer şekilde sınama yöntemi, memeli olmayan canlılara bakmaktır.

210
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çıplak gözle yıldızları 4.000 yıl önceki halleriyle görebilirsiniz. Teleskop olmadan, görebildiğimiz tüm yıldızlar bizden yaklaşık 4,000 ışık yılı uzaklıktadır. Bu da yıldızları Mısır'da piramitlerin inşa edildiği zamanlardaki halleriyle gördüğünüz anlamına geliyor.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran

Paleontologlar, kuzey Myanmar'da kazılan Orta Kretase dönemine ait bir kehribar parçasında daha önce bilinmeyen bir kertenkele türünün kalıntılarını buldu. Yeni keşfedilen bu tür, burun-anüs arası uzunluğu yaklaşık 3 cm olan küçük bir kertenkeleydi. Electroscincus zedi adı verilen bu tür, yaklaşık 99 milyon yıl önce, Orta Kretase döneminde yaşadı.

Mezozoik dönemden bilinen diğer tüm pullu sürüngenlerden (kertenkele ve yılanlar), vücut etrafında çapraz düzende dizilmiş, üst üste binen, bileşik osteodermler (osteoderms) bulunması bakımından farklılık gösteriyor ve bu özellik, onun skink ailesine (Scincidae) dahil edilmesini destekliyor. Sam Houston Eyalet Üniversitesi'nden Dr. Juan Daza ve meslektaşları şöyle açıklıyor:

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Turan Tufan!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 14 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Turan Tufan!
Binnur Balantekin
Ekleyen

Prurigo nodularis, etiyolojisi bilinmeyen, nadir görülen ve özellikle yaşlıları etkileyen kronik bir deri hastalığıdır.

Simetrik ve toplu halde bulunan pruritik (kaşıntılı) nodüller ile karakterizedir. Prurigo nodularis, deride döküntüler ile ilerleyen alerjik bir reaksiyon olan atopik dermatit öyküsü ile ilişkilendirilmiştir. Sıklıkla görülen alanlar, kollar omuzlar ve bacaklardır. Prurigo nodularis'in en yaygın semptomu, ciltte kaşıntılı ve sert nodüllerin varlığıdır. Nodüller birkaç tane olmakla beraber topluca ve çok sayıda da bulunabilir. Nodüllerin kaşınması, sıkılması veya ovalanması, likenifikasyon, hiperkeratoz ve hiperpigmentasyon gibi kalıcı cilt değişikliklerine neden olabilir.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Akgören
Kaan Akgören
50K UP
Yazar

Proteinler, içerisinde çok sayıda amino asit içeren bir veya birden fazla amino asit zincirinden oluşan büyük biyomoleküller ve makromoleküllerdir. Proteinler organizmada öylesine çoktur ki, proteinler, birçok hücrenin kuru ağırlığının yarısından daha fazlasını oluştururlar.

Canlıların neredeyse bütün yaşamsal faaliyeti (hareket, solunum vd.) proteinler sayesinde gerçekleştirilir: Proteinler, canlıların vücudunda metabolik reaksiyonları katalize etmek, DNA replikasyonu, uyaranlara tepki verme, hücrelere yapı kazandırma, molekülleri bir yerden bir diğer yere taşıma gibi çok sayıda göreve sahiptir. Buna ek olarak birtakım proteinler hücre içi kimyasal tepkimelerinin hızını arttırırken, diğer protein grupları savunma, depolama, taşıma, hücresel haberleşme, hareket ya da yapısal destek sağlamada görev alırlar. Örneğin çoğu zaman protein yapıda olan enzimler olmasaydı, canlılık da mümkün olmazdı.

106
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
İrem Kaplan
İrem Kaplan
127K UP
İnceleyen10
Genetik ile ilgilenenlere bu filmi tavsiye ediyorum, harika bir yapım. Genetik mühendisliğinin gelişmesi sonucu insanlığın modifiye olması ve doğal yollarla dünyaya gelenlerin dışlanması anlatılıyor.
Genetik temalı favori filmim. Bu film 1997 yapımı ve şu an gösterdiği şeylerin çok büyük bir kısmını gerçekten yapabiliyoruz. Kalanların ise gerçekleşmesi zor değil :)
Film
10.0/10
(43 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Emir Haliki
Emir Haliki
192K UP
Çeviren

Sıcak ve havadaki nem oranının yüksek olduğu bölgelerde güneş panellerinin verimlerinde düşüş meydana gelir. Yüzen güneş enerjisi santralleri, birçok uygulamada su buharlaşmasını azaltma kabiliyetleri nedeniyle Dünya genelinde giderek daha fazla popüler hale gelmektedir.

Şimdiye kadarki yüzen güneş enerji santrallerinin en büyüğü 2021'de Çin'de devreye girmiştir. Fotovoltaik dönüştürücü (Güneş enerjisi-elektrik dönüşümü) sistemlerinin bir üreticisi olan Sungrow firması tarafından inşa edilen 40MW gücündeki santral, Huanian şehrine ve dolayısıyla Çin'in elektrik dağıtım ağına bağlanmıştır.

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Çağrı Mert Bakırcı
İnceleyen6
Baştaki ilginç önerme haricinde (ki o da bir başka videonun konusu tabii) çok da ilginç tarafı olmayan bir film. Gerçi amacı da çok büyük bir prodüksiyon olmak değil, düşük bütçeyle hoş bir mesaj vermek; o bakımdan hedefine ulaştığını söylemek mümkün. Eğer insanlığı "insanlık" yapan eğitim, adalet, liyakat gibi temel değerleri ayaklar altına alırsak, filmde gösterilene benzer bir geleceğe ulaşmak işten bile değil, o açıdan bir "uyarı filmi" olarak da görülebilir. Sadece düşük bütçesi nedeniyle çok kısıtlı bir anlatım yapılabilmiş, mesela yan karakterlerin gelişimi ve içinde bulundukları dünya daha iyi anlatılabilirdi. Ama yine de kült bir film olması bakımından izlenmeye değer.
Film
7.2/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: Mike Judge
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
15
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren
Hubble Uzay Teleskobu’nun 2005 yılında çektiği M51’in büyüleyici portresini görüyoruz. 60,000 ışık yılı genişliğindeki bu büyük sarmal galaksinin kolları, dijital dönüşüm yardımıyla çözülmüş. Aslında, M51 özgün sarmal bulutsulardan biridir. Dönen kolları, logaritmik sarmal olarak bilinen matematiksel bir eğri ile tanımlanır. Merkezden uzaklaştıkça, sarmal kollar arasındaki mesafe geometrik bir şekilde büyür. Hubble’ın görüntüsündeki piksellerin koordinatları, logaritma kullanılarak M51’in merkezine göre kaydırılmıştır. Böylece galaksinin sarmal kolları çapraz düz çizgiler halinde dizilmiştir. Değişime uğramış görüntü, galaksi kollarının pembe yıldız oluşum bölgeleri ve mavi yıldız kümeleri ile sıralandığını çarpıcı bir biçimde gösteriyor. Üstteki arkadaş galaksi NGC 5195, önündeki kolun izini değiştiriyor gibi görünse de kendisi M51’in bu çözülmesinden nispeten etkilenmemiş görünüyor. Aynı zamanda sarmal mirabilis olarak da bilinen logaritmik sarmallar doğada bütün ölçeklerde bulunabilir. Örnek olarak, logaritmik sarmallar aynı zamanda kasırgaları, kabarcık odasındaki atom altı parçacıkların izlerini ve tabii ki karnabaharı tanımlayabilir.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Talat Türkeli
Talat Türkeli Seslendiren
3 Mart 1847 yılında, zengin bir sanat ve bilim kültürü ile donanmış olan İskoçya’nın Edinburgh şehrinde dünyaya geldim. Annem başarılı bir piyanistti...
26
  • İndir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Sanırım balıkların özkütlesi, suyun özkütlesiyle aynı olsa gerek. Aksi durumda, balıkları dinlenirken dibe çökmüş görürdük sanırım. Sanırım birçok karasal canlı için de benzer özkütle geçerli. Eğer havada böyle canlılar oluşsaydı avcıları sadece kuşlar olurdu, diğer taraftan rahatlıkla süzülüp güvenle beslenir ve çoğalırlardı.
4,325 görüntülenme
19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla İçerik Göster
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close