Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Oğuzhan Kiper
Yazar 6 Şubat 2016 12 dk.

Ana görselde gördüğünüz kimyasal elementlerin periyodik tablosu, elementleri simgeleyen harfler ve bir takım fizikokimyasal veya elektrokimyasal özelliklerini gösteren sayıların bulunduğu alışılageldik bir periyodik tablo değil. Bu kez, karelerin içinde elementlerin simgeleri ve altında da bazı harfler gösteriliyor. Bu harfler, elementlerin orijinlerini belirten harfler.

Periyodik tablolara periyodik tablo denmesinin bir nedeni vardır. Kimyasal elementlerin kimi özellikleri birbirlerine benzer, veya daha doğru bir tabirle belli bir trendi takip eder. Örneğin, en bilinen örnekle, atom ağırlığı periyodik tablonun solundan sağına ve yukarında aşağıya doğru artar. Periyodik tabloya bakarak her hangi iki element arasında bir ağırlık karşılaştırması yaptığımızda diğerinin sağında ve/veya altında kalan atom daha ağırdır diyebiliriz. Kimya ile biraz daha ilgiliysek, elementin sadece periyodik tablodaki yerine bakarak, o element çok tutarlı öngörülerde bulunabiliriz. Periyodik tablonun verdiği bu öngörü avantajıyla, normal şartlarda oluşmayacak bileşikleri teorik olarak oluşturabilir, onların tepkimelerini hesaplayabilir; hatta ve hatta Mendeleev’in yaptığı gibi, Germanyum, Skandiyum ve Galyum elementlerini, tüm özellikleriyle birlikte, daha keşfedilmeden öngörebiliriz. Bu bağlamda periyodik tablo, insanlığın icat ettiği ilk bilgisayarlardan biridir.

142
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Aslı Eroğlu
Aslı Eroğlu
23K UP
Çeviren 12 Eylül 2018 12 dk.

Benzer türler kısıtlı kaynaklardan genellikle farklı şekillerde yararlanırlar. Bu şekilde bir kaynak paylaşımı, görünüşte birbirine benzeyen türlerin rekabet yoluyla birbirlerinin yok olmasına sebep olmadan aynı ekolojik toplulukta nasıl bir arada yaşayabildiklerini açıklamamıza yardımcı olur. Türler arasındaki kaynak paylaşımını anlamak, hala hayatta olan türlerinin sayısındaki azalmanın ekosistemin işleyişini nasıl etkileyeceğini tahmin etmemize yardımcı olabilir.

Dünya'daki yaşamın en çarpıcı özelliklerinden biri inanılmaz çeşitliliğidir. Aslına bakılırsa Dünya'da yaşayan o kadar çok tür vardır ki, yüzyıllardır farklı ekosistemleri incelememize, yeni türler tanımlamamıza ve onları sınıflandırmamıza rağmen türlerin toplam sayısını hala bilmiyoruz. Tahminler Dünya'da 5 ila 30 milyon tür yaşadığını öne sürüyor fakat biz henüz sadece 2 milyonluk bir kısmı (en kolay göze çarpanları!) adlandırdık ve tanımladık. Ekolojik toplulukların her biri inanılamayacak sayıda türe ev sahipliği yapabilir. Örneğin Fiji veya Hawaii'deki bir resif üzerinde 100'e yakın farklı mercan türünün ya da aynı mercanlar arasında barınan veya beslenen 150'ye yakın balık türünün bir arada yaşaması sıkça rastlanan bir olaydır. Bu biyoçeşitliliği yalnızca tropikal cennetlerde gözlemleyebileceğinizi düşünmeyin. Bir dahaki sefere işe veya okula giderken yanından geçtiğiniz parktaki kuş türlerine ya da bir hafta sonu arkadaşlarınızla pikniğe gittiğiniz göletteki balık türlerine daha yakından bakarsanız pek çok farklı türün yaşadığını fark edebilirsiniz.

77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
335K UP
Aktaran 6 gün önce 3 dk.

Bar-Ilan Üniversitesi tarafından yürütülen ve Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayınlanan multidisipliner bir araştırma, nişasta açısından zengin bitkilerin eski avcı-toplayıcıların beslenmesinde merkezi bir rol oynadığını ortaya koyuyor.[1] İsrail'in kuzeyindeki Hula Vadisi'nin hemen güneyinde, Ürdün Nehri boyunca gerçekleştirilen yeni bir arkeolojik çalışma, erken insanların beslenme alışkanlıklarına yeni bir ışık tutuyor ve tarih öncesi beslenme alışkanlıkları hakkındaki köklü varsayımlara meydan okuyor.

Araştırma, eski avcı-toplayıcıların temel enerji kaynağı olarak hayvansal protein tüketiminden ziyade, özellikle nişastalı türler olmak üzere bitkisel gıdalara büyük ölçüde güvendiğini gösteriyor. Erken hominidlerin ağırlıklı olarak hayvansal protein tükettiği yönündeki yaygın inanışın aksine bulgular; meşe palamudu, tahıllar, baklagiller ve su bitkilerini içeren çeşitli bir bitki temelli beslenme düzenini olduğuna işaret ediyor.

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Oğuz Ursus Bolgi
Yazar 17 Kasım 2011 17 dk.

Bilimin iletişim yollarından en önemlisi, akademik makalelerdir. Bilimsel cemiyetin kalbinde yer alan akademik makaleler, bilim insanlarının birbirleriyle ortak bir zeminde iletişim kurmasını ve fikirlerini kavga gürültü olmaksızın, sakin ve soğukkanlı bir şekilde, sistemli ve objektif bir biçimde birbirlerine aktarmalarını sağlar. Eğer bilimi tam olarak anlamak veya herhangi bir akademik çalışma yoluyla bilime katkı sağlamak istiyorsanız, akademik makale yazımını ve okunmasını öğrenmeniz bir tercih değil, bir zorunluluktur.

Akademik makaleler, bir bilim sahasındaki en güncel bilgileri içeren kaynaklardır. Dolayısıyla bir bilim sahasını öğrenmeyi, kendinizi o alanda geliştirmeyi, o alana katkı sağlamayı istiyorsanız; o bilim sahasındaki güncel durumu ve halen açıklanamamış konuları tespit etmek için akademik makaleleri didik didik etmeniz ve dikkatlice okumanız gerekir. Bu, bilimin en heyecan verici taraflarından biridir: Bir akademik makale, bir soruya cevap verirken, birçok yeni soruyu da doğurur; çünkü bilim, daha önce de izah ettiğimiz gibi, tamamlanmamış bir yolculuktur. Bu nedenle akademik bir makaleyi okuduğunuzda, sadece o makalede keşfedilenleri değil, aynı zamanda o sahada veya o çalışmada açık kalan noktaları da görmeniz mümkün olacaktır. Böylece o açıklara odaklanabilir, yeni keşifler yapabilir veya yapılan keşiflerin eksiklerini keşfederek bilimin gerçeğe bir adım daha yaklaşmasını sağlayabilirsiniz.

144
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Erim Başkütük
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye, Tekirdağ
Fotokapana yakalanan bir karaca
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İbrahim Paçalı
Ekleyen 17 Ekim 2022 4 dk.

Bruksizm (Diş Gıcırdatma) dişlerin herhangi bir işleve yönelik olmayan, çoğunlukla bilinçsiz yapılan ve tedavi edilmediği takdirde dental ve tıbbi açıdan ciddi sorunlara sebep olabilen parafonksiyonel hareketleridir.

Bruksizmin nokturnal (gece) ve diurnal (gündüz) olmak üzere 2 temel formu vardır. Gece bruksizmi genellikle dişlerin kenetli haldeyken birbirleri üzerinden kaydırma hareketi olan gıcırdatma, bruksomani adı verilen gündüz bruksizmindeyse dişleri birbirine kenetli tutacak şekilde sıkma tarzında görülmektedir.

37
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Emre Demir
Çeviren 21 Eylül
Eylül ekinoksunun astronomi açısından en önemli anı, Türkiye saati ile 22 Eylül 15:44'te Güneş yıllık yolculuğunda Güney Yarım Küreye doğru ilerlerken gökyüzünde Dünya'nın gök ekvatorunu geçtiği andır. Bu an, Kuzey yarımkürede sonbaharın, Güney yarımkürede ise ilkbaharın başladığını gösterir ve dünya genelinde gece ve gündüz neredeyse eşit hâle gelir. Mevsimlerin astronomik değişimini bir gün doğumu izleyerek kutlarsanız aynı zamanda alacakaranlıkta güneşin bulutların hemen üstünde ya da altında olduğunda oluşan Güneş ışınlarını, yani alacakaranlık ışınlarını (Ing: “Crepuscular Rays”) da gözlemleyebilirsiniz. Bulutların oluşturduğu gölgelerde daha belirgin olan bu ışınlar herhangi bir gün doğumu veya gün batımı sırasında gökyüzünde etkileyici bir görünüm oluşturabilir. Perspektif etkisi nedeniyle paralel bulut gölgeleri ekinoks tarihinde ufkunuzdaki doğu yönünde ve yükselen Güneş'e doğru uzanıyormuş gibi görünür. Fakat haziran başlarında çekilen bu muhteşem  gün doğumu manzarasında paralel gölgeler ve alacakaranlık ışınları daha kuzeydeki bir doğu ufkuna doğru yakınlaşıyormuş gibi görünüyor. Oldukça iyi kurgulanmış bu fotoğrafta, yükselen Güneş’i İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Barcelona şehrinde bulunan Vic kasabasındaki bir kilisenin çan kulesinin hemen arkasında görebilirsiniz.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen10 10 Aralık 2023
Sözelci olmama rağmen matematiği bana sevdirdi. Kpss'ye hazırlık sürecimde hiç sıkılmadan ve zorlanmadan konuları dinledim ve dinlemeye devam ediyorum.
Youtube Kanalı
9.7/10
(146 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
13
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 5 Şubat 2015 2 dk.

Bu sorunun aslen sormak istediği şey, elbette ki, T. rex gibi devasa ve süper-popüler bir dinozorun gerçekte ne kadar hızlı olduğudur. Yukarıdaki soruya hemen cevap verelim: 2007 yılında yayınlanan ve Dünya'nın en prestijli bilim oluşumlarından biri olan Kraliyet Cemiyeti'nin raporuna göre cevap çok net bir şekilde "hayır". Dinozor biyomekaniği üzerinde çalışan uzmanlar, T. rex'in son derece hızlı bir hayvan olduğunu düşünüyorlar. Ancak buna rağmen T. rex, muhtemelen sandığınız kadar abartılı bir hıza da sahip değil... Çünkü 2007'den beri yapılan bazı güncellenmiş modeller T. rex'in 6 ton değil, 8 tona kadar çıkabilen bir ağırlığa sahip olduğunu tespit etti. Bu da, dev canavarları birazcık daha yavaşlatıyor ve varınız yoğunuzla koşmanız halinde kurtulmanız konusunda ufak bir pencere aralıyor.

T. rex gibi iki ayağı üzerinde durabilen, içlerinden kuşların da evrimleştiği teropod dinozorların hızı çok uzun yıllardır tartışma konusudur. Tabii ki daha ufak olanların hızları konusundaki şüpheler daha azdır. Örneğin Deinonychus (Jurassic Park'ın hatalı bir şekilde Velociraptor ismiyle gösterdiği dinozorlar) gibi raptorların müthiş hızlara erişebildiklerini biliyoruz. Fakat T. rex gibi devler söz konusu olduğunda işler biraz karışıyor. Devasa cüsseleri ve uzun, iri kuyruklarıyla bu hayvanların yavaş olmaları gerektiği düşünülüyordu. Fakat biyomekanik analizlerin büyük bir kısmı bu hayvanların sanılandan çok yüksek hızlara erişebildiğini gösteriyor. Örneğin bir aralar T. rex'lerin saatte 72.5 kilometre hıza çıkabildiklerini gösteren yayınlar bulunmaktaydı. Fakat daha güncel araştırmalar, kütleyle ilgili daha net sonuçlara ulaşarak, bu hızı birazcık değiştirdi. Nature ayarındaki dergilerde yayınlanan bu makalelerden bazıları T. rex hızını müthiş bir şekilde azaltarak saatte 32.8 kilometreye kadar çekiyor.

31
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Genetik konusunda geliştirebilirsin.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Ali Döke
Çeviren 29 Ağustos 2017 9 dk.

İnsanlar oldu olalı hayvan davranışına kafa yormuşlardır (Frison 1998). Hayvan davranışının kavranması, atalarımızın avlanma sırasında avı zekaları ile alt edebilmeleri veya diğer bir hayvanı dost edinebilmelerine olanak tanımıştır; ikincisi nihayetinde hayvanların evcilleştirilmesinin önünü açmıştır. Hayvan çiftleşme sistemlerine dair bilgi, insan toplumlarının büyümesine yardımcı olmuştur; zira evcil besi hayvanlarının çoğalması, güvenilir besin kaynaklarının varlığını sağlama almıştır (Zeder 2008).

Günümüzde de yabani veya evcil hayvanları gözlediğimizde, belli bir eylemi gerçekleştirmedeki istikrarlarına çoğu kez hayran kalırız; mesela saksağanlar bir yuva yapmak için çubukları tek tek düzenledikleri ya da bir evcil hayvan en sevdiği oyuncağını aradığında (Görsel 1). Ve hayvan davranışı hakkında temel sorular sormaya devam ederiz: Hayvanların güdü (motivasyon) ya da tercihleri var mıdır? Bilinçli seçimler yaparlar mı? Birden çok eş arasından ya da çeşitli besinlerden istediklerini seçebileceklerinde hayvanlar kendileri için iyi olan uyumlanımlı (adaptif) seçimler mi yaparlar? Bu sorular ve benzerleri, gözlemlenen bir davranış ile onun kuramsal etkenleri arasındaki bağlantıları ölçen ve sınayan kontrollü deney tasarımları ile irdelenir.

81
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zeynep Elif Sab
Çeviren 17 Nisan 2020 3 dk.

Koronavirüs salgını, kamu ve sağlık çalışanlarının yüz maskeleri için kapışmasına yol açtı. Maske yetersizliği nedeniyle, yeteri kadar etkili olmamasına rağmen maskeler şimdi birden çok kez kullanılıyor.

Her ikisi de tek kullanımlık olmak üzere iki yaygın yüz maskesi var. Cerrahi maskeler bir kişinin kendi mikroplarını yaymasını önler ve tipik olarak cerrahlar tarafından mikropları hastalardan uzak tutmak için kullanılırlar. Ayrıca, öksürükle çıkan küçük parçacıklar yoluyla hastalığın yayılmasını en aza indirmek için hastalar tarafından da kullanılabilirler.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Efe Kızıltuğ
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Eğitimin amacı, özgür iradeyi yok etmek olmalıdır; böylece öğrenciler bu şekilde eğitildikten sonra, hayatlarının geri kalanında öğretmenlerinin istediğinden farklı düşünmeleri ya da davranmaları imkânsız hale gelir... Bu teknik mükemmelleştirildiğinde, eğitimi bir nesilden fazla süre elinde tutan her hükümet, halkını orduya ya da polise ihtiyaç duymadan güvenli bir şekilde kontrol edebilecektir.
Kaynak: The History and Results of America’s Disastrous Public School System, Part 1 (Johann Gottlieb Fichte)
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
69K UP
İnceleyen 4 gün önce
Zeki Demirkubz olunca bana her şey güzel geliyor ve yeraltı da klasiklerden biridir. Konu bakımından Dostoyevski'nin Yeraltında Notlar kitabından esinlenilmistir. Güzel ve izlenmeye değer bir filmdir. Yemek sahnesindeki diyaloglar ve oyunculuk filmi izlemeye değerli kılıyor.
Film
9.6/10
(9 Kişi)
Puan Ver
Bir "Yeraltından Notlar" uyarlaması.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Felsefe Öğrencisi 5 Haziran 2020 Sen de Cevap Ver
Bu soru, İhtiyar hu tarafından sorulmuştur.

Merhabalar,

Tanım yapmak, sınırlandırmak demektir. Bu yüzden felsefeyi tanımlamak onu sınırlandırmayı beraberinde getirecektir. Ama sizin sorunuz üzerine belli başlı anahtar kelimeler bulmaya çalışacağım.

Felsefe kelimesinin köküne baktığımızda philoe (felsefe) ve sophia (bilgi, bilgelik) kelimelerini göreceğiz. Bu iki kelimenin birleşimi bize "bilgelik sevgisi" tanımını verecektir. Yani bilginin peşinde koşmak, bilgiyi, saf bilgiyi sevmek.... Aristoteles "Metafizik" adlı eserinde şöyle söyler: "Bütün insanlar doğal olarak bilmeyi isterler." Bu duygu bizde doğal olarak vardır. Fakat bilmeyi tetikleyen bir unsur vardır: merak. Merak ettiğimizde doğal olarak o şeyle ilgili bir şeyler bilmek isteriz ve sorgulamalara başlarız. Bir çocuk düşünün. Bu dünyaya yabancı olduğu için merak duygusu ön plandadır. Çevresinde gördüğü her şeyi sorar ve cevap bulmak ister. Yani "bilgi"yi arzular. Çocuğun bu merak duygusu yıllar geçtikçe, o çocuk bu dünyaya alıştıkça azalacaktır. Filozoflar burada devreye girer. Çünkü onların merak duygusu her zaman canlıdır. Bu dünyaya hiçbir zaman alışmazlar. Aristoteles'in yukarıda alıntıladığım cümlesinde vurguladığı bilme isteği bu dünyaya alışan insanlarda geri plana itilmişken filozoflarda ve çocuklarda çok canlıdır. Şimdiden, felsefenin tanımına dahil olabilecek iki kavram karşımıza çıktı bile: merak ve bilme isteği.

Tüm Reklamları Kapat

Peki bilme ediminin bir sınırı ya da bir bitiş noktası var mıdır? Buna çok kısa bir cevap verelim: hayır. Felsefeyle ilgilenen bütün insanlar her zaman "yolda oldukları"nı bilir veya bunu daha sonra fark ederler. Ne diyor Sokrates: "Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir." O halde felsefe tanımına yeni bir açıklama ekledik: Bilme edimi ömür boyu sürer.

Descartes, felsefesini "şüphe" temelinde oturttuğunda birçok şeyin farkına varmıştır. Her şeyi olduğu gibi kabul eden ve hiçbir şeyden şüphelenmeyen insan felsefi bir düşünüş biçimine sahip olamaz çünkü o insan, kendisine hazır olarak verilenlerin dışına çıkamayacaktır. Descartes, felsefesinin temeline yerleştirdiği şüphe kavramıyla yürüttüğü akıl yürütmeden çok tatminkâr bir sonuca ulaşır: "Cogito ergo sum. (Düşünüyorum öyleyse varım) Şüpheleri sonucu şüphelenemeyeceği bir sonuca ulaşır. Bu çok değerli bir akıl yürütmedir. O halde biz de felsefe tanımımıza şüphe kavramını ekleyebiliriz.

Bu konudaki tanımlamanın unsurları elbette ki bu kadar değildir. Ama buraya kadar açıkladığımız noktaları birleştirdiğimizde şöyle bir tanımlama ortaya çıkar: "Felsefe, her şeyi merak eden ve merak ettiği ölçüde de bilginin peşinde koşan, her gördüğünü doğrudan kabul etmeyip onlardan şüphe duyarak sorgulamalara girişen ve bir durak noktası olmayan insanların yaptıkları eylemlerin bütünüdür."

1,217 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Felsefe.gen.tr. (5 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 5 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Researchgate. (5 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 5 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
IC 4592: Mavi Atbaşı Yansıma Bulutsusu

Atın kafasını görüyor musunuz? Gördüğünüz, Avcı yönündeki ünlü Atbaşı bulutsusu değil, derin görüntüleme ile tanıdık bir biçim alan sönük bir bulutsudur. Burada görülebilen moleküler bulut sisteminin ana kısmı, IC 4592 olarak kataloglanmış bir yansıma bulutsusudur. Yansıma bulutsuları normalde karanlık görünen ancak yakınlardaki yüksek enerjili yıldızların görünür ışığını yansıtırken oldukça mavi görünebilen çok ince tozdan oluşur. Bu durumda, yansıyan ışığın çoğunun kaynağı, atın gözündeki bir yıldızdır. Bu yıldız, Akrep (Scorpius) takımyıldızı yönündeki parlak yıldız sistemlerinden biri olan Nu Scorpii’nin bir parçasıdır. Görüntü merkezinin sağ tarafında, iki yıldızı çevreleyen IC 4601 adlı ikinci bir yansıma bulutsusu görülebilir.

5 Temmuz 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Adam Block, Steward Observatory, University of Arizona
Çeviren: Ege Can Karanfil

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Zarem A.
Zarem A.
49K UP
8 saat önce
Neden matematik yapamadığım için salak damgası yiyorum?  Benim değerim neden matematik doğrumla belirleniyor? Ben neden tercihlerimi verirken hayallerimi değil de, karnımı doyurabilecek mi diye düşünüyorum?..  Soru işaretlerine aldanmayın, hiç biri soru değil.
2
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close