Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Periyodik Tablo
Bilinç
Meteor
Organ
Venüs
Evrim Ağacı
Nüfus
Primatlar
Bilim
Tür
Gerçek
Evrimsel Psikoloji
Halk Sağlığı
Ağrı
Kontrol
Nöron Hücresi
Fizyoloji
Tıp
Zaman
Küresel İklim Değişimi
Coronavirus
Manyetik
Covid-19
Nadir
Bilim Tarihi
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 23 Şubat 2015

Evrimsel biyoloji dahilindeki bilimsel gerçeklerle ve genel olarak bilimle baş edemeyeceğini anlayan her bilim karşıtı, nihayetinde şu soruya varacaktır: "İyi peki ama, evrimi bilsek ne olur, bilmesek ne olur! Ne işimize yarayacak ki?" 

Daha önceden hazırladığımız şu yazımızda, evrimin çok sayıda bilim ve insanlığın geleceği için ne kadar büyük öneme sahip olduğunu göstermiş; buraya tıklayarak okuyabileceğiniz röportaj yazımızda, evrimin günümüzde mühendisliğin bile önünü açmakta kullanılan kilit bir doğa yasası olduğunu anlatmıştık. Bu yazımızda ise, insanlığın (ve genel olarak canlılığın) gelmiş geçmiş en büyük problemlerinden biri olan kanseri yenmekte evrimin ne kadar kritik bir role sahip olduğunu çok kısaca anlatacağız.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Blog Yazısı
19 dk.
Mete Aşan
Mete Aşan
102K UP
Blog Yazarı 3 gün önce

Sonsuzun, analizin içinde çok fazla karşılaşılan bir kavram olduğunu biliyorsunuzdur. Oldukça önemli bir kavram olmasına rağmen, çoğu zaman yeterince önemsenmez. Bu durum, sonsuzun çoğu konuya göre daha soyut bir kavram olmasından kaynaklanıyor. Çoğu kaynağa göre soyut konular çok aşikâr ve bu yüzden üzerinde durmaya gerek yok. Belki “kalkülüs” dersi için bu doğru olabilir ama kalkülüs yerine analiz öğrenmek istiyorsanız işler değişiyor. Yeterince anlamadığınız, üzerinde çok durmadığınız bir şeyi analiz edebilir misiniz? Ya da bu kadar matematikçi analiz kelimesini kullanırken, kelimenin anlamına hiç dikkat etmeden mi kullanıyor?

İsminden de anlamışsınızdır ki sonsuz sonlunun zıttıdır. Bu yüzden sonsuzu, üzerinde işlem yapılabilecek bir sayı gibi hayal etmek hatalıdır. Ama bu hata sadece sonsuz tek başına kullanıldığında yaşanır. Yani sonsuz, limitin içindeyken normalde olduğundan farklı bir anlam kazanır.

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Paylaşım Görseli Oluştur
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Turan Zeybek
Turan Zeybek
113K UP
Yazar 1 gün önce

Toplumlar geçmişten günümüze birbirleriyle savaş içerisinde olmuş ve üstünlük sağlayabilmek için teknolojiden faydalanmaya çalışmıştır. Gerek karadan gerek havadan gerekse denizden savaşların yaşandığı ileri dönemlerde hücum ve savunma daima geliştirilmek istenen temel kuvvetler olmuştur. Yaygın söze göre her zehrin bir panzehiri vardır. Kılıçtan korunmak için kalkanlar, silahlardan korunmak için kurşun geçirmez yelekler, tanklardan korunmak için tanksavarlar, savaş uçaklarından ve füzelerinden korunmak için hava savunma sistemleri geliştirilmiş; her hücuma savunma gösterilmeye çalışılmıştır. Hava savunma sahasında devletler ve savunma şirketleri büyük yatırımlar yaparak yüksek teknolojili hava savunma sistemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur. Bu yazıda bahsi geçen teknolojilerden biri olan kuantum radarlarından bahsedeceğiz.

Geleneksel hava savunma sistemleri kabaca düşman savaş uçaklarını ve füzelerini havada imha etmeye yarayan füze sistemleridir. Hava savunma sistemlerinin temelinde radar vardır. Radarların amacı nesnelerden yansıyan elektromanyetik dalgaları kullanarak bu nesnelerin varlığını, konumunu, hızını ve diğer özelliklerini tespit etmektir. Radarlar temelde verici, alıcı, anten ve işlemciden oluşur. Verici havaya uygun frekansta elektromanyetik dalgalar gönderir, engele takılıp geri yansıyan dalgalar alıcıya gelir ve gelen bu sinyaller işlemcide konum, yükseklik (irtifa), yön, hız gibi anlamlı verilere dönüştürülür.[1]

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Analist 16 Şubat 2019

Bilimde gerçekler çoğunluk ile belirlenmez. Buna rağmen eğer ki iddia, evrimin gerçekliğini sorgulayan bilim insanlarının çoğunlukta olması veya sayılarının dikkate değer bir düzeyde olması ise, sayısal bir analiz yapılması gerekmektedir.

Bilim insanları arasında, biyologların yaklaşık %99'u, biyoloji ve ilgi alanlardaki bilim insanlarının yaklaşık %95'i, tüm bilim insanlarının ise yaklaşık %85-90'ı evrimi bir gerçek olarak kabul etmektedir. Konuyla ilgili tüm çalışmalara buradan ulaşabilirsiniz.

106
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
387K UP
Yazar 27 Mayıs 2019

Bir disiplini tanımlamak, onun konusunu, yöntemini, amacını ve diğer disiplinlerle olan benzerliği ve farklılığını ortaya koymayı da içermelidir. Bunlar yapılmadıkça disiplini tanımlama girişimi kendi içinde birçok potansiyel sorun ortaya çıkarabilir. Din felsefesini tanımlama girişimleri çoğu zaman bu potansiyel sorunları gözden kaçırabilmektedir.

Din felsefesinin konusunu din, yöntemini ise felsefe oluşturmaktadır. Dine dair tüm kavram ve çalışma alanlarını felsefi yöntem ve perspektifle ele alan bu disiplin; bilişsel bilimlerin inancı (İng: faith) ele alan çalışma alanlarıyla beraber din psikolojisi, din antropolojisi ve din sosyolojisi de dahil olmak üzere son yılların en hızlı gelişen alanlarından biridir. 60 yıl öncesine kadar din felsefesinde uzmanlaşmış profesyonel felsefeci sayısı görece az iken, bugün birçok alanda aynı anda hatırı sayılır çalışma yapan felsefeciler mevcuttur. (Graham Oppy, Paul Draper, Micheal Martin, William Lane Craig, Richard Swinburne, Alvin Plantinga vb.) Öyle ki din felsefesi, felsefenin en geniş kapsamlı alanlarından biri gibi görünmektedir. Din felsefesinin zihin felsefesi, bilim felsefesi, epistemoloji, etik ya da metafizik gibi diğer felsefi alanlarla doğrudan olarak; fizik, nöroloji gibi felsefe dışı disiplinlerle de dolaylı olarak ilişki içinde olmaması neredeyse imkansızdır. Bu nedenle din felsefecileri asgari düzeyde bahsedilen diğer alanlara dair de bilgi sahibi olmak konusunda dikkatli davranmışlardır. 

303
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
2 dk.
Emirhan Uçan
Emirhan Uçan
73K UP
Blog Yazarı

Diğer sunuculara göre çok yüksek kalitede, sıradan insanlardan oluşmayan bir güzel sunucu mu istiyorsunuz? Bu tavsiyeler diğerlerinden çok farklı! Emin olun bu tavsiyeler diğerlerine benzemez ve nerede hata yaptığınızı görün. Böylece gerçekten kaliteli bir sunucu yaratacaksınız. Bir çok kişi kaliteli sunucu üretme konusunda çok büyük hatalar yapıyor. Bunları değerlendireceğiz.

Öncelikle kaliteli yer ve bir sürü kişinin olduğu yer istiyorsanız dahi, gizliliğe önem verin. Tamamen anonim olan kullanıcıları alın. Bu saçmalık gelebilir ama anonim kullanıcılar sıradan kullanıcılar değiller. İnternetti çok iyi bilirler. Gizliliğe önem vermeyen insanları kesinlikle almayın. Bunlar donuna kadar şirketlere satar bilgileri. İnternette takılan sıradan tipler bunlar. Mastodon gibi bir yer olsun.

11
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Paylaşım Görseli Oluştur
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Joseph Joestar
Üye 5 gün önce
Bu soru, insan insan tarafından sorulmuştur.
Kümenin içinde her elemandan bir tane veriliyorsa bu tarz sorularda bir dizilim içinde bir elemanı nasıl birden fazla kez kullanabiliyoruz?
Kümenin içinde her elemandan bir tane veriliyorsa bu tarz sorularda bir dizilim içinde bir elemanı nasıl birden fazla kez kullanabiliyoruz?

c sorusunun cevabı cevap anahtarında 432 ç sorusunun cevabı da 120 verilmiş. kafamı karıştıran şu, 432 olması için 6.6.6.2 işlemi yapılıyor yani burada bir elemanı birden fazla kez kullanabileceğimiz varsayılmış ama kümede elemandan sadece 1 tane gösterilmiş, eğer kullanabileceğimi belirtse bile kullanamamam gerekmiyor mu?

b sorusu için gerekli olan koşul yani her elemanın sadece bir kez kullanılabilmesi, sadece b için geçerli. c ve ç sorularında bu kural yok.

Tüm Reklamları Kapat

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Mükrim Ulusoy
5 gün önce
Youtube da Siber Sörfçü, Atamızın sesini ve karakterini yapay zeka ile canlandırmaya çalışmış.
Bence çok başarılı bir çalışma, izlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Atamızın sesi ile bugünün zorlu şartlarını nasıl aşılabileceğinin kısa bir özeti. Youtube linkini aşağıya bırakıyorum.

https://youtu.be/mpIRyJvt_D4?si=GGRbWeCv00Rj5X_B
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen10 3 gün önce
Nolan hikaye anlatımı kuvvetli filmler yaratmakta her zaman çok iyi oldu. Yoğun şekilde dramatik eserler yaratabildiği için en sevdiğim yönetmen olmuştur. Buna rağmen bu şaheserini üç yıl sonra izleyebilmiştim. Şimdi 10 yıl sonra bu sefer IMAX'te deneyimleme fırsatını bulunca düşünmedim bile. Üstüne en küçükten en büyük ölçeğe kadar her konuda konuşabilirsin, öyle bir film. 2014 yapımı 2,5 saat kadar bir yapım. Görsel efektlerde Oscar kazanmış ve en iyi 19. sırada yer alıyor. Bense şu zamana kadarki en iyi film olduğunu düşünüyorum. 1968'de Space Odyssey çıktı ve onun hayranı olan bir çocuk 46 sene sonra daha iyi bir versiyonunu yarattı. Muazzam. Sanıyorum IMAX'te lazer teknolojisi gibi bir şey kullanılmaya başlandı ve 10 senede IMAX'in bile ne kadar geliştiğini gördük çünkü bu filmin görüntüleri bana o kadar keskin gelmedi. Buna rağmen bu uzay filminin görselliğine ne denebilir ki. Müzikler zaten Hans Zimmer'da.

Kadro olarak zaten en iyilerle çalışıyor. True Detective ile bilinen McConaughey'yi ben burada hafızama kazıdım. Tam bir ideal erkek karakter. Mackenzie Foy'u yine öyle tanıdım. Chastain tabii ki en iyi öğrendiğim oyuncu olmuştu bu filmle. Bir tek Chalamet'i fark etmemişim... Film evrene dair de konuşuyor insana dair de, biyolojiye dair de konuşuyor sosyolojiye dair de, aile ilişkilerini de inceliyor iş ilişkilerini de. Film yeryüzünü uzayla, edebiyatı sanatla o kadar güzel harmanlıyor ki başka hangi film için işte ideal film diyebilirim bilmiyorum. Hayran bırakıp sorgulatıyor da dramasıyla duyguları boşaltıyor da. Bu yüzden sinemanın tepesi budur. Ama asıl önemli olan nokta şu ki filmin bir Nolan filmi olması dolayısıyla her şeyin son sahnelerde tamamen oturması. Nolan kardeşler hikaye anlatma ustası. Farklı ve gerçekçi bir kıyamet senaryosu içermesiyle de güzel bir uyarı niteliği taşıyor denebilir.
9.9/10
(695 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
14
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
14:55
Devrim Açıkalın
Seslendiren 8 Ocak 2021
İnternetin her eve, her cebe girmesiyle birlikte çok sayıda yepyeni deyim, sözcük, kültür parçası, fikir, dans, müzik, video ve benzeri ürün toplumu adeta...
24
  • İndir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Akın Karahasan
Yazar 10 Mayıs 2020

"7. Kıta" olarak da bilinen Antarktika, yeryüzündeki en zorlu şartlardan bazılarını bir arada bulunduran, sıra dışı bir yerdir. Böylesine sıra dışı bir kıta, yeryüzündeki en sıra dışı hayvanlardan birisi olan tardigradlar üzerinde araştırma yapmak için eşsiz ama bir o kadar da zorlu imkanlar sunmaktadır.

Bu yazımızda, üç konu başlığını bir arada inceleyeceğiz. Bunlardan birincisi, Dünya'nın en zorlu ortamları arasında kuşkusuz başı çeken Antarktika'da Dünya’nın en dayanıklı hayvanı olarak lanse edilen, popüler bilimin yeni maskotu tardigradları aramak ile ilgili olacak. İkinci konumuz, "Tardigradlar, Antarktika faunasının bir parçası mı, yoksa kozmopolit yayılım gösteren tardigradların sıkışıp kaldıkları uğrak bir nokta mı?" sorularını cevaplamayı hedefleyecek. Son olarak üçüncüsü ise, "Eğer ki tardigradların bazı türleri için Antarktika uğrak noktası görevi görüyor ise buraya nasıl geldiler?" sorusuna odaklanacak.

66
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilgisayar devrimini yaratan şerit 💻
Tüm Reklamları Kapat
Sizden Gelenler
Emeklerinize sağlık. Sizler sayesinde bilimi merakla ve heyecanla takip ediyorum. Özellikle 10-30 yaş arası gruba daha fazla ulaşmanızı isterim. O jenerasyonu yakalamamız lazım. Var olun.
Cansu Yazıcı
Cansu Yazıcı
125K UP
Yazar 5 Şubat 2021

Brom elementinin kimyasal sembolü "Br"dir. Periyodik cetvelin dördüncü periyodunun 7A grubunda bulunmaktadır. Atom numarası 35 ve kütle numarası ise 79.904'tür. Erime noktası 265.95 K (-7.2°C veya 19.0°F) ve kaynama noktası ise 331.95 K (58.8°C veya 137.8°F) olarak ölçülmüştür. Oda koşullarında sıvı fazda bulunmaktadır. Periyodik tabloda bulunduğu grubun genel adı halojenlerdir. Yoğunluğu ise 3.11 gram/cm3'tür.

Oda sıcaklığında brom kahverengimsi kırmızı bir sıvıdır. Rahatsız edici ve boğucu bir kokuya sahip, renkli bir buharı vardır. Brom standart sıcaklık ve basınçlarda kolayca buharlaşır. Brom, kimyasal olarak klor ve flordan daha az aktiftir; ancak iyottan daha aktif bir elementtir. Bileşikleri diğer halojenlere benzer. Brom, organik çözücülerde ve suda çözünmektedir. Doğada asla tek başına bulunmaz ve metallerle reaksiyona girdiğinde tuz üretir.[1]

Bionluk Logo yazarlarınca hazırlandı.
22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Akman
Çeviren 2 hafta önce
Avcı takımyıldızı içerisinde yer alan ve gökyüzündeki en belirgin şekillerden birine sahip olan Atbaşı Bulutsusu, büyük ve karanlık bir moleküler bulutun parçasıdır. Barnard 33 olarak da bilinen bu olağan dışı yapı, ilk kez 1800'lerin sonlarında bir fotoğraf plakası üzerinde keşfedilmiştir. Görsele hâkim olan kırmızı ışıltı, bulutsunun arkasında bulunan ve yakındaki parlak Sigma Orionis yıldızı  tarafından iyonlaştırılmış hidrojen gazından kaynaklanmaktadır. Atbaşı'nın boynunun alt kısmı sol tarafa doğru bir gölge yaratıyor olsa da Atbaşı'nı saran bu karanlığın asıl nedeni, etrafındaki yoğun tozlardır. Bulutsuyu terk eden gaz akımları, bu esnada güçlü bir manyetik alan etkisine maruz kalarak görseldeki şekli alırlar. Bulutsunun tabanında görülen parlak noktalar ise henüz oluşum sürecindeki genç yıldızlardır. Atbaşı Bulutsusu'ndan Dünya'mıza doğru yola çıkan ışığın bize ulaşması yaklaşık 1.500 yıl sürer. Söz konusu bulutsunun bu etkileyici fotoğrafı, Şili dağlarındaki Chilescope Gözlemevi'nden çekilmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 5 gün önce

Küresel nüfus artışı ve hızlanan kentleşme, doğal yaşam alanlarını küçülterek pek çok yaban hayvanını kentsel ekosistemlere uyum sağlamaya zorlamaktadır.[1] Şehir ekolojisi modern metropollerde insanların ve vahşi hayvanların aynı habitatları paylaşmasını araştıran bir bilim dalı olarak öne çıkar. Yüksek binalar, yoğun trafik, ışık ve gürültü kirliliği, yaban hayatı için büyük bir engel gibi görünse de bazı türler bu zorlukları aşarak şehirlerde varlıklarını sürdürmenin yollarını bulmuştur. Los Angeles'ın en tanınmış yaban sakinlerinden biri olan dağ aslanı "P-22" veya "Puma 22", şehir ekolojisinin sınırlarında hareket eden ve doğal içgüdülerini kentsel habitatın çevresel baskılarıyla dengeleyerek adaptasyon yeteneğini sergileyen özgün bir örnektir.

2012 yılında Los Angeles'ın Griffith Park bölgesine ulaşan "P-22" isimli puma, kentsel yaban hayatı araştırmaları açısından dönüm noktası niteliğinde bir olay olarak kaydedilmişti. Doğal yaşam alanı olan Santa Monica Dağları'ndan başlayarak yaklaşık 20 kilometrelik mesafeyi kat eden P-22, iki büyük otoyolu geçerek Griffith Park'a ulaşmayı başarmıştı.[2] Bu yolculuk, Los Angeles gibi yoğun trafiğe sahip bir kentte çoğu vahşi hayvanın başaramadığı bir şeydi. Bu olağanüstü geçiş sonucunda P-22, yalnızca Los Angeles gibi yoğun trafiğe sahip bir şehirde bir puma için sıra dışı olanı başarmakla kalmamış, aynı zamanda kentsel gelişimin doğal habitatlara olan etkilerini inceleyen bilim insanları için de bir gözlem örneği oluşturmuştu.

11
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 Ocak 2019

Sandra Bullock'un başrolünü oynadığı Netflix yapımı Bird Box filmi büyük yankı uyandırdı. Filmden türetilen memler her yerde! Kimi filme hayran kaldı, kimi ise yerden yere vurdu. Tıpkı geriye kalan tüm filmler gibi! Burada ise sorumuz şu: Bird Box, bize insan evrimin geleceği ile ilgili ne öğretebilir?

İnsanların halen evrimleştiğini biliyoruz; çünkü evrimleşmek zorundayız! Her ne kadar Doğal Seçilim'in etkisini kısmen kırabilmiş olsak da, Doğal Seçilim ne evrimin tek mekanizmasıdır, ne de evrimden söz edebilmek için sadece Doğal Seçilim'e odaklanmak yeterlidir. Evrimin matematiksel altyapısı, Hardy-Weinberg Dengesi'ne dayanır. Hardy-Weinberg Dengesi ise, şu 5 koşul sağlandığı sürece evrimin gerçekleşmeyeceğini öngörür:

304
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Begüm Özdal
Begüm Özdal
4,815 UP
İnceleyen 28 Şubat 2022
Bilim önemli. Bilim olmazsa karanlıktır
Kitap
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Dört Bin Yıllık Bir Tarih
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Blog Yazısı
6 dk.
Bahri Hasırcı
Blog Yazarı 2 Haziran 2022

Yazılı ve yazısız tarihin her aşamasında benmerkezciliğini ve faydacılığını gösteren insan ırkı, bu eğilimin bir sonucu olarak her zaman kendisine yarar sağlayacağını düşündüğü uğraşları ciddiye alıp geri kalanları önemsizler sınıfına koymuştur. Bilimin ufuksuz denizlerinde, kiminin yelken açtığı kiminin ise sandal kullanarak keşfedilmemiş parçaların izinden gitmesinin gereksiz olarak yorumlandığı nice dönem ve yer olmuştur. Çünkü bu uğraşların kazandırdıkları her zaman somut bir kavram olmuyor. Olsa bile bize ulaşması adına gereken süre için yeterli sabrın olmaması da bu konuya olan bakış açısını şekillendiriyor bir yandan. Hal böyleyken insanlar her zamanki gibi bireysel pragmatistliğinden ödün vermeden bire birde kendisine temas etmeyen her türlü eyleme negatif tepki göstermiştir.

Bireysel Faydacılık

8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Paylaşım Görseli Oluştur
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Dış Sitelerde Paylaş
Blog Yazısı
4 dk.
Okan Alver
Okan Alver
143K UP
Blog Yazarı 5 gün önce

Bilim nesneldir, değil mi? Ya da en azından, eğer bir şey nesnelse, bilim kesinlikle böyle bir adaydır. Elektronlar negatif yüke sahiptir, su iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomunun kovalent olarak bağlanmasıyla oluşur ve bir taşı düşürdüğümde yer çekimi onun yere düşmesine neden olur. Bunlar sadece nesnel gerçekler gibi görünüyor! Duygularımızın veya değer yargılarımızın bir kısmının veya belki de dinle ilgili gerçeklerin öznel olabileceğini düşünmeyi severiz, ancak bilimin bir şekilde nesnel gerçekliği kavramamızı sağladığını bireysel, öznel zihinlerimize bağlı olarak tartışılamayacak veya karşı çıkılamayacak gerçekleri vardır. Gerçeklik, evren vb. makul bir şekilde nesnel olsa da (yani, bireysel zihinlerimizden bağımsız, hepimiz için evrensel olan bir şey var), bilimsel gerçekler yine de onları formüle etmek için kullandığımız dile bağlı olabilir.

Diyelim ki yarın sabah güneşin doğacağına inanıyorsunuz. Radikal bir şüpheci değilseniz, muhtemelen inanıyorsunuzdur. Ama neden buna inanıyorsunuz? Zihninizin formüle ettiği temel argüman muhtemelen şöyle bir şeydir:

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Paylaşım Görseli Oluştur
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Dış Sitelerde Paylaş
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen7 3 saat önce
Sanırım doktorumun önerisiyle alıp okudum ama zaten Beyhan Budak yaşamın kendisiyle ilgilenen bir insanın illa ki tanıyacağı bir yüz olmuştur. Esasen klinik psikolog olan Budak YouTube kanalında, bir şekilde dinlerken insana iyi gelen videolar üreterek onları daha iyi başetme yöntemlerine yönlendiren bir "güzel insan"dır. 2021'de çıkardığı bu sanırım üçüncü kitabında modern insanın yaşamında ve iletişiminde çok zorlandığı temel konularda doğru davranış biçimlerinin nasıl olduğuna yönelik kısa parçalar kaleme alıyor. Bizim gibi garip bir, bırakmayı bilmeyen obsesif toplumda okumanın çok iyi geleceği kısa yazılar olduğunu düşünüyorum. Hayatına muhteşem katkılar asla yapılamaz ama bazı şeyleri yeniden düşünmek için güzel bir fırsat.
7.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
Alıntı & Aforizma
Rəsul Nurullazadə
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Unutmayın, bilim bize ne yapmamız gerektiğini söyleyemez. Bilim bize gerçek olanı söyleyebilir. Onunla ne yapacağımız bize kalmış. Atom çekirdeğindeki enerjiyi serbest bırakabileceğimizi fark ettiğimizde, atom bombası da yapmak elimizdeydi, nükleer tıbbı geliştirmek de. Bilim bize: 'Şunu yap veya bunu yapma,' demedi. 'Atom parçalanabilirdir,' dedi ve 'Bu gerçekle şunlar, şunlar yapılabilir,' dedi. Onlardan hangisini yapacağımız etiğin alanıydı.
Kaynak: YouTube videosu, "Gen Sürücüleri: Genleri Değiştirerek Sivrisinekleri (veya İnsanları) Yok Edebilir miyiz? (YouTube)
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

  • Dış Sitelerde Paylaş
Daha Fazla İçerik Göster
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close