Zebra, Atgiller (Equidae) ailesine mensup olan, çizgilere sahip üç türü barındıran grubun adıdır. Safari yaparken veya belgesel izlerken (tabii zebraları doğal ortamlarında gözlemleyecek kadar şanslı olmadığınızı varsayarsak) çoğumuzun aklına bu soru gelmiştir: “Zebralar neden çizgilidir?”
Sadece zebraların değil, atların evrimi bilim insanlarının çok uzun süredir ilgi alanları arasında yer almıştır. Bunun sebebi, atların hayatımızdaki önemli rolü ve insanın evrimi ile mesafe kat etmesi konusundaki katkılarıdır. Burada, atların detaylı evrimine girmeyeceğiz, zira konumuzu çok uzatır ve dallandırır. Ancak kısaca, zebraların evrimine sebep olacak evrimsel dala bakabiliriz:
Merhaba,
Lazarus Sendromu daha doğru bir tanım olan Lazarus Fenomeni olarak adlandırılır. Kısa cevap olarak, Lazarus Fenomeni'nde beyin ölümü gerçekleşmez.
Lazarus Fenomeni, CPR (kardiyo-pulmoner canlandırma) durdurulduktan bir süre sonra spontan dolaşım ve solunumun dış müdahale olmaksızın geri gelmesi durumudur.
Vakaların çoğunda kardiyak arrest sırasında gözlenen ritimler şoklanamayan ritimlerdir (Asistol, PEA). Lazarus Fenomeni'nde gözlemlenen bazı nedenler arasında hiperventilasyon, alkaloz, auto-PEEP, gecikmiş ilaç etkisi, hipotermi, zehirlenme ve metabolik bozukluklar yer alır. Ayrıca Lazarus Fenomeni'ni önlemek için CPR sonlandırıldıktan sonra hastanın 10 dakika boyunca izlenmesi önerilir.
Özetle Lazarus Fenomeni'nde beyin ölümü gerçekleşmez, kalp kendiliğinden dolaşımı tekrar başlatabilir.[1]
Toplumsal cinsiyet kalıplarının doktorları kadınların ağrılarını hafife almaya yönlendirebileceği şüphesi, yapılan araştırmalarla doğrulandı. Profesör Amanda Williams, bu araştırmaların hem erkek hem de kadın sağlık personelinin sıklıkla kadınların ağrılarını göz ardı ettiğini ortaya koyduğunu belirtiyor.
Bir erkek çektiği ağrı hakkında doktora başvurduğunda, sıklıkla doktoru ağrının gerçek olduğuna ve çözülmesi gereken bir sorun olduğuna ikna olacaktır. Kadınlar için bu deneyim farklıdır; cinsiyet kalıpları nedeniyle doktorlarının onların söyledikleri kadar ağrı hissetmedikleri sonucuna varmasından şüphelenirler.
Metafizik, günümüzde felsefedeki anlamından farklı imalara sahip olan bir terim. Günlük hayatta metafizik denince pek çok insanın aklına gelen ilk şeyin fizikötesi, doğaüstü, mistik, okültist, ‘uçuk kaçık’ şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle felsefeyle ilgilenen biri metafizik çalıştığını söylediği zaman birbirine zıt iki tür tepki geldiğini görüyoruz. Ya bu kişinin saçma sapan şeylerle uğraştığı, bir tür bilim karşıtı olduğu ve ‘uçuk’ bir takım inançlara sahip olduğu düşünülüyor; ya da metafiziğin gündelik hayattaki anlamına sıcak bakan insanlar bu kişiyi ‘kendilerinden biri olduğu’ düşünülüyor.
Ancak felsefedeki anlamıyla metafizik böyle bir şey değil. Burada metafizik teriminin gündelik kullanımının yanlış olduğunu ve felsefedeki kullanımının doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Sadece bu yazıda kastettiğimiz anlamıyla metafiziğin farklı bir şey olduğunu söylüyoruz. Ancak kastettiğimiz şey bir metafizikçinin doğaüstü inançlarının olamayacağı ya da bilim karşıtlığı yapamayacağı da değil. Kastettiğimiz şey, bunların felsefedeki anlamıyla metafiziğin asli unsurları olmadıkları...
Son 30 yılda biyolojiye olan felsefi ilginin artması, biyolojik bilimlerin aynı dönemde artan önemini yansıtmaktadır. Günümüzde birçok farklı biyoloji konusunda geniş bir literatür vardır ve bu literatürdeki çalışmaların bütününü tek bir kalemde özetlemek imkânsızdır. Bu yüzden bu yazı biyoloji felsefesinin ne olduğunu açıklamayı amaçlamaktadır. Biyoloji neden felsefe için önemlidir ya da tam tersi, felsefe neden biyoloji için önemlidir?
Biyoloji felsefesinin genel başlığı altında üç farklı felsefi sorgulama vardır. İlk olarak bilim felsefesindeki genel tezler biyoloji bağlamında ele alınır. İkinci olarak biyolojinin kendisindeki kavramsal bulmacalar felsefi analize tabi tutulur. Son olarak geleneksel felsefi sorular tartışılırken biyolojiye başvurulur. İlk iki felsefi çalışma sıklıkla gerçek biyolojinin ayrıntılı bilgi bağlamında yürütülür. Üçüncüde bu daha azdır.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Zonguldak'ta deniz kuşlarını gözlemlerken Evrim Ağacı olarak fotoğrafladığımız karabaş martı (Chroicocephalus ridibundus).
Gözlerinin üzerindeki özelleşmiş bezler (supraorbital gland) sayesinde kandaki tuz konsantrasyonunu dengelerler. Bu sayede birçok deniz kuşu gibi martılar da tuzlu su içebilirler. Üreme dönemi olan yaz aylarında kafasındaki tüyler siyah renkte çıktığından ismi öyle anılır. Kış dönemi ise karakteristik olarak siyah bir kulak lekesi olarak bulunur. Ancak bu genel bilgiye istinaden, İstanbul gibi bazı bölgelerde yaşayan bireylerde kafa tüylerinin kararması Ocak ayı itibari ile başlayabilir. Yani yaz tüylerine bürünmeyi Ocak ayında başlayabilirler. Böylece Şubat ve Ocak gibi kış mevsiminde dahi kafa tüyleri tamamen siyahlaşan bireyleri görmek mümkündür. Gençlerin kanatları üzerindeki siyah ve koyu lekeler daha çoktur. Erişkinler ise daha beyazdır. Sadece kanat uçlarında ufak siyahlık kalır. En büyük türü 1.5 metre, en küçük türü ise yarım metre civarındadır. İstanbul'da simit attığınız martı türleri genelde bu arkadaşlardır.
Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.
Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?
Pek sayılmaz.
Öncelikle, bazı temel kavramların ne oluğunu tam olarak anlamamız gerekiyor.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.