Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Söz
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
156.3K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Aksine, kastettiğim, bedensel acı ve zihinsel endişelerden özgür olmanın hazzıdır. Hoş bir hayat, içkili bir partiden öbürüne atlamanın, cinsel ilişkiye girmenin ya da lüks sofraların sunduğu lezzetlerin ürünü değildir. Aksine, ayık bir kafanın ürünüdür yani, her tercih ve kaçınma kararının sebeplerini araştırmak ve zihinsel sıkıntıların birincil kaynağı olan, tanrılar ve ölümle ilgili yanlış fikirlerin ortadan kaldırılmasıdır.
Kaynak: Mutlu Olma Sanatı
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Blog Yazısı
Yusuf Sarıgöz
Yusuf Sarıgöz
126.9K UP
Blog Yazarı 59s

Hayatımızın bir koma olduğunu düşünelim çok garip oldurdu değil mi anılarımız yaşadıklarımız peki komadan uyanınca ne olurdu.

Şaşkın bakışlar içerisinde etrafımızı incelerdik sanki bir tür reaksiyon geçirmiş gibi veya bir bilim kurgu filmin de gibi hissedebiliriz. Daha kötü olanı ise komada tanımış olduğumuz insanları ve onlarla birlikte yaşadıklarımızı sanki bir hayal değilmiş gibi algılardık. Bu bizim psikolojimiz üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.

16
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ecem Kaya
Ecem Kaya
206.7K UP
Yazar 6 gün önce 7 dk.

Koku alma (olfaksiyon), uzun zamandır incelenen biyolojik bir süreçtir. Bu sürece dair düşünsel kökenler, Antik Yunan filozofları Demokritos ve Epikuros'a kadar dayanır; bu düşünürler, evrendeki her şeyin atomlardan oluştuğu anlayışı çerçevesinde koku algısını da atomik parçacıkların duyusal organlara temas etmesiyle açıklar.[1] Demokritos’un atomik teorisinin savunucuları, tatlı kokulu maddelerin atomlarının yumuşak yapılı; kötü kokulu maddelerin de burnu rahatsız edecek şekilde sert ve çıkıntılı yapıda olduğunu öne sürmüşlerdir.[2]

Romalı filozof Lucretius (MÖ 50) ise ünlü eseri De Rerum Natura'da kokunun parçacıklar halinde yayıldığını, farklı hayvanların koku algılama yeteneklerinin birbirinden farklı olduğunu ve nesneler bozulduğunda, yandığında veya kırıldığında koku yaymaya daha eğilimli olduğunu öne sürmüştür. Ayrıca her koku parçacığının kendine özgü bir şekli olduğunu, kokuyu algılayan alıcılar (reseptörler) ve sinir yollarının bu şekillerle uyumlu olduğunu ve böylece kokunun algılandığını belirtir. Tabi moleküler reseptörleri modern anlamda tanımlamamıştır. Bu noktada Lucretius'un felsefi bir benzetme yaptığını belirtmek olanaklıdır. Aynı molekülün farklı alıcılarda farklı biçimlerde algılanmasının, o molekülün bu yolaklara girişinin niteliğiyle açıklanabileceğini; dolayısıyla bir kişi tarafından acı olarak algılanan bir koku parçacığının başkası tarafından tatlı olarak algılanabileceğini vurgular.[3]

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hüseyin Kocakuşak
Yazar 2 Kasım 2019 23 dk.

Güneş, Güneş Sistemi olarak adlandırılan yıldız sisteminin merkezinde bulunan yıldızdır. Neredeyse kusursuz bir küre olan Güneş, Dünya'daki yaşamın en büyük enerji kaynağıdır.

İnsanlık tarihi boyunca Güneş hem tapınılan hem de korkulan bir astronomik gök cismi olmuştur. Atalarımız tarafından temel düzeyde bilinen, Güneş'in Dünya'daki yaşam için hayati bileşenlere sahip olması olduğundan bu oldukça normal bir durumdur. Birçok mitle ilişkilendirilen Güneş'e, Yunanlar "Helios", Romanlar ise "Sol" adını vermiştir. Güneş Sistemi'nin İngilizce ismi olan "Solar System" adı da, bu Sol kelimesinden gelmektedir.

77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Seda Baştürk
Seda Baştürk
193.5K UP
Çeviren 4 Ekim 2020
Avcı (Orion) Bulutsusu olarak bilinen yakındaki yıldız doğumevi gibi az sayıda astronomik manzara hayal gücünü harekete geçirir. Bulutsunun parıldayan gazı, uçsuz bucaksız bir yıldızlararası moleküler bulutunun kenarındaki sıcak ve genç yıldızları çevreliyor. Paylaşılan görselde görülen ipliksi yapıların çoğu aslında şok dalgalarıdır. Bu bölgeler hızla hareket eden malzemenin yavaş hareket eden gazla karşılaştığı cephelerdir. Avcı Bulutsusu 40 ışık yılı genişliğindedir ve yaklaşık 1500 ışık yılı uzaklıkta galaksimizin Güneş‘in de bulunduğu aynı sarmal kolunda yer almaktadır. Popüler Avcı Takımyıldızı’ndaki Büyük Bulutsu, Avcı‘nın üç yıldızdan oluşan kemerinin hemen altında ve solunda çıplak gözle bulunabilir. Bu görüntü, bulutsuyu özellikle hidrojen, oksijen ve sülfür gazlarından yayılan üç renkte göstermektedir. Atbaşı Bulutsusu‘nu da içeren Avcı Bulutsusu bulut kompleksinin tamamı, önümüzdeki 100.000 yıl içinde yavaş yavaş dağılacak.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.1K UP
6 gün önce
Kütle madde yoğunluğu değildir. Kütle enerjinin kendisidir. Kütle enerjinin kuvvet değerindeki yoğunluktur. 
Her şey kuvvet ve kuvvet ilişkilerine dayanıyor. 
Madde yok madde algısı ve deneyimi var.  Kuvvet (genellikle itme) etkileşimlerini madde olarak algılıyoruz. 
Evrende enerji alanları dışında bir gerçeklik yok. 

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çocuklarda Diyabet Dünyanın Sonu mu?
Kaan Akgören
Kaan Akgören
50.0K UP
Yazar 16 Ocak 2022 1 sa.

Proteinler, içerisinde çok sayıda amino asit içeren bir veya birden fazla amino asit zincirinden oluşan büyük biyomoleküller ve makromoleküllerdir. Proteinler organizmada öylesine çoktur ki, proteinler, birçok hücrenin kuru ağırlığının yarısından daha fazlasını oluştururlar.

Canlıların neredeyse bütün yaşamsal faaliyeti (hareket, solunum vd.) proteinler sayesinde gerçekleştirilir: Proteinler, canlıların vücudunda metabolik reaksiyonları katalize etmek, DNA replikasyonu, uyaranlara tepki verme, hücrelere yapı kazandırma, molekülleri bir yerden bir diğer yere taşıma gibi çok sayıda göreve sahiptir. Buna ek olarak birtakım proteinler hücre içi kimyasal tepkimelerinin hızını arttırırken, diğer protein grupları savunma, depolama, taşıma, hücresel haberleşme, hareket ya da yapısal destek sağlamada görev alırlar. Örneğin çoğu zaman protein yapıda olan enzimler olmasaydı, canlılık da mümkün olmazdı.

123
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Akgören
Kaan Akgören
50.0K UP
Yazar 10 Mayıs 2022 54 dk.

Bitki ve hayvan hücrelerinde, endokrin bezler tarafından salgılanan hormonlar, hedef hücrelere ve dokulara giderek temel vücut fonksiyonlarını kontrol eden vücudun haberci kimyasallarıdır. Hormonlar, vücut fonksiyonlarının ve süreçlerinin farklı yönlerine etki ederler. Bunlardan bazıları şunlardır:

Her hormonun vücutta kendine özel reseptörleri bulunur. Belli bir hormon vücudun tüm hücrelerine ulaşmak ile birlikte, sadece bazı hücrelerin o hormon için reseptörleri bulunmaktadır. Böylelikle bir hormona karşı tepki sadece o hormona özel reseptörler içeren hedef hücreler tarafından verilirken, diğer hücreler etkilenmezler.

110
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kerem Girgin
Kerem Girgin
103.0K UP
Yazar 2 gün önce 11 dk.

Türkçenin zengin deyim dağarcığında, gündelik hayatın ritmini ve insanlık hallerini birkaç kelimeyle özetleyen sayısız ifade bulunur. Bunlardan belki de en bilineni ve en sık deneyimleneni "yumurta kapıya gelince" deyimidir. Ertelenmiş bir sınav için son gece sabahlamak, teslim tarihine saatler kala hummalı bir şekilde projeyi tamamlamaya çalışmak veya son anda fark edilen bir sorumluluğun yarattığı o keskin panik hissi... Bu durumun yarattığı stres, telaş ve ardından gelen olağanüstü çaba anı, hemen herkes için tanıdık bir senaryodur. Peki, bu son derece insani ve kültürel görünen telaş halinin, sadece bir karakter özelliği veya modern yaşamın bir dayatması olmaktan öte, milyarlarca yıllık yaşam mücadelesinin derinliklerinden gelen bir yankı olabileceğini hiç düşündünüz mü? Acaba bu "son dakika" telaşı, doğanın en temel ve en acımasız yasalarından birinin, yani evrimsel baskının bir yansıması olabilir mi?

Bu yazının amacı, bu sorunun peşine düşmektir. İlk olarak "yumurta kapıya gelince" deyiminin popüler anlamının ötesine geçerek kökeninde yatan hayatta kalma mücadelesini ortaya çıkaracağız. Ardından, evrimsel biyolojinin motoru olarak kabul edilen "seçilim baskısı" kavramını ve bu baskı altında yok olmanın eşiğine gelen popülasyonların nasıl kurtulabildiğini açıklayan "evrimsel kurtuluş" (İng: "evolutionary rescue") mekanizmasını detaylandıracağız. Son olarak gündelik dilimizdeki bu basit ifade ile yaşamın en dramatik anları arasında şaşırtıcı derecede güçlü ve aydınlatıcı bir analoji kurarak deyimlerimizin ardında yatan derin biyolojik prensipleri keşfe çıkacağız. Bu yolculuk, bize sadece evrim hakkında değil, aynı zamanda kendi kültürümüz ve dilimiz hakkında da yeni bir bakış açısı sunmayı vaat ediyor.

7
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
Yazar 6 gün önce 1 sa.

İnsan düzeyinde yabancı bir zekanın ortaya çıkışı, sadece bilimkurgu anlatılarının sınırları içerisinde olmaktan çıkarak, artık bilimsel araştırmalar ve disiplinlerarası çalışmalarla desteklenen somut bir öngörü haline gelmektedir.[1][2][3][4][5][6][7][8] Yapay zeka alanındaki araştırmaların ve OpenAI, Google, xAI, Meta gibi büyük teknoloji şirketlerinin öncelikli hedeflerinden biri, yapay genel zekayı geliştirmektir.[9][10][11][12] 2020 yılında yayımlanan bir çalışmada, dünya genelinde 37 farklı ülkede sürdürülen toplam 72 aktif yapay genel zeka araştırma ve geliştirme girişimi saptanmıştır.[13] Yapay zeka araştırmalarında ulaşılan nokta, hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler ve yapılan büyük yatırımlar göz önüne alındığında, bilim komünitesinin önemli bir kısmı, bu yeni zekanın ortaya çıkışının çok uzak olmayan bir gelecekte gerçek olabileceğini düşünmektedir.[14] Öte yandan, daha ihtiyatlı olan bazı tahminler ise bu sürecin biraz daha uzun sürebileceğini ve belki de hiçbir zaman mümkün olmayabileceğini ileri sürmektedir.[15][16]

Bu yeni zekanın doğasına dair bazı belirsizlikler bulunsa da, insanlardan morfolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak önemli ölçüde farklı olacağını söylemek mümkündür.[17] Bu farklılıkların tam olarak ne olacağını başlangıçta kavramsallaştırması zor olabilir; zira, yapay genel zeka olarak adlandırılan bu sistemin sahip olacağı bilişsel kapasitenin, tarih boyunca var olmuş en üstün insan zekalarının toplamından bile daha yüksek olması öngörülmektedir.[18]

82
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 31 Temmuz 2014 1 dk.

Journal of Applied Social Psychology dergisinde yayımlanan bir makale, Harry Potter okuyan genç insanların göçmenler, eşcinseller veya mülteciler gibi yaftalanmış gruplara yönelik perspektiflerinin önemli ölçüde gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Pacific Standard dergisi araştırmada kullanılan yöntemleri 3 kısma ayırıyor:

İlk kısımda İtalya'da yaşayan ve 5. sınıfa giden 34 çocuk ele alındı ve Potter hakkında 6 haftalık bir ders verildi. Araştırmacılar öncelikle çocuklara göçmenler hakkında bazı anketler doldurarak işe başladılar ve sonrasında onları 2 gruba ayırdılar. Bu gruplara kitaptan seçilmiş paragraflar okudular. İlk gruptakiler kitaptaki önyargı ve bağnazlık hakkındaki temaları aralarında tartıştılar; diğerleri ise kontrol grubu olarak tutuldu ve herhangi bir tartışma yapmadılar. İlk gruptaki çocuklarda "göçmenlere yönelik tavırlarda", eğer ki konular Potter ile ilişkilendirilecek olursa, ciddi anlamda gelişme görüldü.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
569.5K UP
6 gün önce
Bir günlük gecikmenin ardından, United Launch Alliance (ULA) bu gece (6 Kasım) Florida’daki Cape Canaveral Üssü’nden Atlas V roketiyle ViaSat-3 F2 iletişim uydusunu uzaya fırlatacak. Yaklaşık 5.900 kilogram ağırlığındaki bu dev uydu, fırlatıldıktan yaklaşık 3,5 saat sonra jeostasyonel transfer yörüngesine yerleşecek ve birkaç ay içinde 35.786 kilometre yükseklikteki kalıcı konumuna ulaşacak.

ViaSat-3 F2, 2026'nın başlarında hizmete başlayarak Amerika kıtaları için yüksek hızlı internet bağlantısı sağlayacak. Kaliforniya merkezli Viasat şirketi, bu uydunun ağ kapasitesine 1 terabit/saniye ekleyerek, artan ticari ve askeri veri talebini karşılamayı hedefliyor. Bu görev, Atlas V roketinin 100’ün üzerindeki uçuşlarından biri olsa da, ULA roketi 2030’a kadar emekliye ayırmayı ve yerini Vulcan Centaur’a bırakmayı planlıyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Betül Parlak
Seslendiren 6 gün önce 23:47
Birçok insan, o veya bu şekilde sosyal medyayı kullanmaktadır. Bu kullanım kendi başına zararlı olmamasına ve sosyal medyanın bazen faydalı olmasına karşın,...
13
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Discord
Tüm Reklamları Kapat
Tom Cochrane
Tom Cochrane
54.7K UP
Yazar 7 Ağustos 2022 46 dk.

Eğer iki bireyin beyinlerini birbirine bağlayacak olsaydık, bu durum, bireylerin bilinçli deneyimlerini nasıl etkilerdi? Daha spesifik olaraksa, iki kişinin insanın bilinçli deneyimlerinden herhangi birini paylaşması mümkün mü? Peki ya iki insanın farklı özneler olarak kalırken, aynı anda bazı deneyimlerden ortak olarak yararlanmaları mümkün mü? Beyinleri talamustan bağlı olan Hogan ikizleri vakası (kraniyopagus yapışık ikizler), tüm bunların olabileceğini gösteriyor gibi görünüyor. Pratik ampirik yöntemler bize, ikizlerin bilinçli deneyimleri paylaşıp paylaşmadıklarını doğrudan söyleyemese de, beyinde içerik işlemenin yerelliği hakkındaki düşünceleri gözeterek, büyük olasılıkla bunun olması gerektiğini savunuyorum.

Kimi zaman iki beyni birbirine bağladığımızda, bu beyinlerle ilişkili bireysel zihinleri de birleştirebileceğimiz varsayılır. Derek Parfit, felsefe camiasında ünlü olan bir şekilde, iki bireyin bedenlerinden beyin yarılarının çıkarıldığı ve daha sonra yeni bir bedende birleştirildiği bir düşünce deneyini anlatır:[1] Parfit, iki beyin yarısı arasında bir rekabet olup olmayacağını, örneğin birleşme öncesi bireyin fikirlerinin diğerine baskın gelip gelmeyeceğini ya da bir tür uzlaşmaya varıp varmayacaklarını merak eder. Yine de Parfit'in düşünce deneyinde, tekil bir zihnin ortaya çıkacağı temel fikri varsayılmaktadır. Benzer varsayımlar, kişisel kimlik literatüründe de bolca bulunmaktadır.[2][3][4][5][6][7]

143
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close