Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Savunma
Kertenkele
Coğrafya
Kafatası
Nöron
Gıda Güvenliği
Uluslararası Uzay İstasyonu
Siyah
Makale
Süt
Travma
Yapay Zeka
Santigrat Derece
Doğa
Şüphecilik
Savaş
Algoritma
İspat
Habercilik
Fobi
Sivrisinek
Yıldız
İnsanlık
Doğa Yasaları
Evrim
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Tüm Reklamları Kapat
Yaşar Eren Civelek
Bu Konulara Pek İlgim Var. 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Aslında bu sorunun çok fazla cevabı var ama ben bir kaç tanesini yazacağım sadece şimdiden özür dilerim;

1- Çağın Yarattığı Farklılık:

  • Eski veya Orta Çağ Felsefesini Düşünebiliriz bu maddeyi açıklar iken. Hatta bu maddeyi şöyle de açıklayabiliriz. Günümüzdeki orta seviyede bir çocuk ile Orta Çağ Felsefesi Döneminde yaşayan ortalama bir çocuğu yan yana koyalım. Onlara bir kaç tane felsefik soru verelim ve bu soruları cevaplamalarını isteyip kendi çağlarına tekrardan geri gönderelim ve önce Orta Çağ Felsefesi Döneminde Ve Çağında Yaşayan Çocuktan Bahsedelim. O çocuk öncelikle düşünür diye tahmin edebiliyorum ve evet sadece düşünür önce, ve daha da sonrası düşündükten sonra, yani o dönemin ve o bölgenin ilim bilgisine sahip olan bir bilgeye gider ve bu soruyu çözmesi hakkında yardım ister. Bilgeden yardımını aldıktan sonra bir doğal yere oturur ve kitaplarından da yardım almaya çalışır. Bu sürede hem beyni gelişir ve bu soruları çözmeye daha yatkın hale gelip üzerinde de daha fazla durup soruyu çözer ve yenisini ister. Artık Orta Çağ Dönemi Felsefesin de yaşayan çocuk felsefeye merak salmıştır ve daha da derin düşünmeye başlar. Şimdi gelelim bizim Yeni Çağ Çocuğumuza, öncelikle o çocuğun etrafında eskisi gibi bir bilge kalmamıştır. Daha sonra elindeki yapay aletleri vardır ve onlara soruyu sorar, bundan hem fikiriz değilmi? Ve soru üzerine "Düşünür" daha sonrası ise o soruyu çözdüğünü "DÜŞÜNÜP" Soruyu verir. Hiç Kitaplara bakmaz, yapay aletleri sayesinde ve azıcık da düşünme sayesinde o soruyu kolay yoldan çözme imkanı vardır ve bir daha da böyle bir şeyi pek anlayamadığı için yüzüne bakmayabilir. Ve evet şimdi o çocukları bir araya yani berabere getirelim ve cevapları alalım. Hadi Cevaplarda bir şey farketmedik diyelim ve bu çocuklara oradayken aynı şartlar altında bir felsefe sorusu soralım. Sizce Hangisi daha iyi cevaplar bu soruyu, tabikide eski çağdaki çocuk, çünkü o çocuk felsefe sorusunu çözerken beyni felsefe artık yatkın hale gelmiştir ve bu da o sorunun cevabını verir.

2- Teknolojik İlerlemelerin Beyin Üzerindeki Olumsuz Etkisi:

Tüm Reklamları Kapat

  • Teknolojik İlerlemeler hepimizin önemli gündemlerinden biri ve bu haberler bizi mutlu ediyor ama normal kullanıldığında. Bu gelişmeleri şuan biz olumlu kullanıyoruz birbirimize sorular sorup bilgi alıp cevaplayan da beyin pratiği yapmış oluyor yani her türlü bizim beynimize faydası var bu şeyin ve felsefenin düşünme yeteneğinin olması için beyin gerektiği için bu bizi hem felsefi hem de diğer açılardan geliştirir. Ama eğer bu teknolojik gelişmeleri kötüye kullanırsak, boş boş instagram da veya farklı sosyal medya platformlarında 2-3 saat reel veya başka şeyler kaydırırsak bu bizim beynimizi komikçe bir tabiriyle "PATATES" yapar ve düşünmemizi de bu sayede olumsuz etkilemiş oluruz.

3- Cahilliğin Artması:

  • Toplumumuzdaki cahilliğin artması bizim düşünme açımızdan olumsuz etkiler, yani mesela ilk örnekteki Orta Çağ Felsefesi Döneminde yaşayan çocuğun bir bilgeye gidip yardım alması durumu, cahil bir toplum ise eğer o toplum yaşanamaz durumdur bu durum. Ve eğer toplum cahil ise felsefe ile ilgilenen ve düşünmeyi seven insanlar da azalır ve insanlar felsefeye ilgi duymamaya başlarlar duysalar bile cahillik arttığı için belki bünyeleri zayıftır o kişilerin (belkide değildir bu arada yine) toplum cahil olduğu için onlar da cahilliğe doğru yanaşır, veya dışlandıkları için onlar da cahilliğe doğru yanaşır ve buda bu sorudaki büyük farklardan biridir.

4- Etrafta "YAPAY" Olmayan Bir Biçimde Bulunabilin "İLİM" Kaynağının Az Olması:

  • Hepimizin yakınında bulunan bir bilge yok bu dönemde ama eskiden vardı. Şimdi ise güvenirliği yüzde yüz mü bilenemeyen yapay zekalar var. Ve bunlar genelde bize tam cevabı veremediği ama biz öyle düşündüğümüz için hemen cevabı yazıp gündelik rutinimize geri döndüğümüz için bu yaptığımız şeyi bir kaç gün sonra unutup bir daha yüzüne de bakmayacağımız için beynimizi ve düşünmemizi olumsuz etkiler bu şeyler. Ama eğer yanımızda bir bilge veya önemli kitaplar bulunsaydı hepimiz bu (eğer zor bir soru ise) uğraşacak ve kolay kolay unutmayacağız o sırada düşünürlüğe ilgi saracak ve düşünürlüğe devam edeceğiz bana göre denilebilir.

5- Düşünürlüğün, Toplum İçindeki Her Zaman Değişen Tabiri Ve Bakış Açısı:

  • Bir toplum içinde bir insana ben düşünürüm desen çok bir şey anlamayacak veya kendisi o kadar cahil olduğu içindir ki sana delimisin diyecek ve buda seni felsefe den uzaklaştıracak en azından uzaklaştırmasa bile özgüvenini kıracak ve bu durumda seni olumsuz etkileyecektir. Bunun çözümü ise cahilliğin azaltmasında yatmaktadır tabikide. Eğer bir insan bir insana ben düşünürüm dediği zaman bir şey anlamıyor ve onlar azıcık da olsa düşünürlük ve felsefik sorular hakkında konuşup tartışmıyorsa bu hem felsefecileri hem de felsefeye başlamak isteyen insanların ya özgüvenini kırar, ya onu bu durum üzer, ya da hayal kırıklığına uğrar veya hepsini aynı anda yaşar ama bazıları ise takmadan bunlar doğru yollardan biri olan ilim olan felsefeye yönelmeye devam eder veya yönelir ve doğruyu yapar.
  • Bir Dipnot: Arkadaşlar veya Dostlar sizde lütfen her zaman doğru dediğim tabir olan şeyi yapın (: .

6- Çağın Yarattığı Tembellik Ve AŞIRI Teknolojinin Bizi Düşünmeye Uzaklaştırması:

Tüm Reklamları Kapat

  • Çağımızın yarattığı bir tembellik var ve bunu inkar eden veya bilmeyen yoktur diye düşünüyorum ve umuyorum. Neyse, işte bu tembellik bizim baş düşmanlarımızdan biri olmuş halinde bulunuyor. Artık teknolojik aletler veya eskiden daha iyi bir şekilde geliştirilen aletler sayesinde işimiz çok kolay oluyor ve bu da bizim her yönde ne olursa olsun akıl yürütme gibi yollardan da tembelleştiriyor ve evet sorunun cevabı işte, buda bizi çok ama çok olumsuz etkiliyor dostlar. Aşırı teknoloji de dediğim gibi artık düşünmenin olumsuz olduğunu bizim bilinç altımıza kazımış gibi bana göre dostlar. Çok değişik değilimi? O kadar aşırı teknolojiyi olumsuz yönde kullanan insanlar varki dostlar felsefik düşünen insanlara deli diyerek girişip onların özgüvenlerini kırıyorlar...

7- Günümüzde Felsefenin Eskiye Göre Daha Az Veya Çok Az Veya Hiçbir Şekilde Değer Görmemesi.

  • Bu Maddeyi şöylede yani ilk örnekteki verilen çocuk örnekleriyle açıklayabiliriz ama bu sefer hiç felsefe nedir bilemeyen (yani duyan ama içeriğini hiç bilmeyen) çocukları yan yana koyalım ve çağlarına geri gönderelim Orta Çağ Felsefesi Dönemindeki Çocuk Ve Şimdiki Çağ Dönemindeki Çocuk çağlarına geri döndüler. Yine Orta Çağ Felsefesi Döneminde Yaşayan Çocuktan Başlayalım İsterseniz. O çocuk normal işlerini yaptı oturdu büyüdü ve azıcık daha büyüdü normal yaşamına devam ediyor derken On İki yaşlarında falan felsefe adlı bilim dalını duydu. O zamanlar bu dal çok popüler olduğu için hatta belli insanlar bile felsefi fikirleri ile alaka kitap bile çıkardıkları için bunu elbetki belki daha erken dokuz, on veya hatta ve hatta yedi yaşlarında bile duymuş olabilir. Ve bu dal popülerleşmeye başladığı için hemencecik bu ilim dalını öğrenmek ister. Felsefe hocalarından, önemli düşünürlerinden ders alır ve artık felsefe kavramını kavrar ve belkide geleceğin Sokratesi olabilir dersiniz değilmi? Ve evet belkide olabilir gerçektende. Şimdi Yeni Çağ Yani Bizim Çağ Çocuğumuza Gelelim. Bu çocuğun etrafında felsefe ile ilgili konuşan kimse yok ve daha hiç duymamış da olabilir ama derslerden falan filan diyelim On üç On dört yaşında duymuş diyelim dersleri var falan filan bayağı başarılı ee sonra... Bu kadar.
  • Özellikle Bu Maddeden Çıkarılması Gereken Ders:
  • - Felsefeyi insanlar artık sadece basit bir ders olarak görüyor ve hiçbir zaman insanların işine veya insanlığın yararına işe yarayacak bir şey olarak görmüyor ve neredeyse artık bilim dalından çıkarıyorlar felsefeyi. Önemli olan şey de bunun olmaması..

Not : 3., 6., 7., Maddeler Kişiden Kişiye Değişebilen Maddelerdir Sadece Farkettiğim Ve Daha Çok Toplum İçinde Bu Şekilde Farkettiğim İçin Yazdım

Not : Sorunun cevabı bu maddeler içindedir.

Not : Bazı yerlerde öznel cümle kullanabildim lütfen kusuruma bakmayın.

Eğer sorunu doğru bir şekilde cevaplayabildiysem ne mutlu bana!

[1]

Kaynaklar

  1. Hans Reichenbach. Bilimsel Felsefenin Doğuşu. ISBN: 9786058074835.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 17 Mart 2012 39 dk.

Hayvanlar (Metazoa), taksonomik olarak Animalia alemini oluşturan, yaklaşık 665 milyon yıl önce evrimleşmeye ve çeşitlenmeye başlamış çok hücreli ökaryotik organizmalardır. Birkaç istisna dışında, hayvanlar organik madde tüketir, oksijen soluyabilir, hareket edebilir, cinsel olarak üreyebilir ve embriyonik gelişim sırasında içi boş bir küre küresi olan blastuladan büyüyebilir. Yaklaşık 1 milyonu böcek olan 1,5 milyondan fazla canlı hayvan türü tanımlanmıştır; ancak toplamda 7 milyondan fazla hayvan türü olduğu tahmin edilmektedir. Hayvanların uzunluğu bir metrenin 8.5 milyonda biri ile 33.6 metre arasında değişmektedir. Hayvanlardan önce "canlılığın" evrimi ise çok daha uzun süren bir biyokimya konusudur.

Erken hayvan olarak yorumlanan yaşam formları, geç Pre-Kambriyen'in Ediyakaran Dönemi'nde mevcuttu. Örneğin bilinen en eski hayvan Dickinsonia, Kambriyen Patlaması'ndan önce Ediyakaran Dönem'de evrimleştiği ispatlanmıştı! Birçok modern hayvan filumu, 542 milyon yıl önce başlayan Kambriyen Patlaması sırasında fosil kayıtlarında deniz türleri olarak açıkça seçilim gösterdiı. Tüm canlı hayvanlarda ortak olan 6.331 gen grubu tanımlanmıştır; bunlar 650 milyon yıl önce yaşayan tek bir ortak atadan kaynaklanmış olabilir.

93
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pangaltı Evrim Atölyesi
Etkinliği Ekleyen 3 saat önce İstanbulÜcretsiz25 Ocak
Evrenin Merkezinden Yolculuk - Prof. Dr. Kazım Yavuz EKŞİ - Maltepe
25 Ocak 2025 20:00 tarihinden 25 Ocak 2025 21:30 tarihine kadar.

25 Ocak Cumartesi günü Maltepe Babil Kültür Merkezi'nde Prof. Dr. Kazım Yavuz Ekşi ile "Evrenin Merkezinden Yolculuk" başlıklı söyleşiyle bir araya geliyoruz.

Etkinlik ücretsizdir ve herhangi bir kayda ihtiyaç yoktur.

Prof. Dr. Kazım Yavuz EKŞİ kimdir?
Kazım Yavuz Ekşi, 1972 yılında Istanbul'da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesi'ni 1990 yılında bitirdi. İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü'nü 1995 yılında tamamladıktan sonra çok sevdiği fiziğe yöneldi ve Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nde yüksek lisans (1999) ve doktora (2003) yaptı. Bir süre Sabancı Üniversitesi ve Harvard Smithsonian Center for Astrophysics'te doktora sonrası araştırmalar yaptı (2003-2006). 2006 yılında yardımcı doçent olarak İTÜ Fizik Mühendisliği Bölümü'nde çalışmaya başladı. Aynı bölümde 2009 yılında doçent, 2014 yılında profesör oldu. Yavuz Ekşi'nin akademik çalışmaları nötron yıldızları, astrofiziksel akışkanlar dinamiği ve gravitasyon kuramları üzerinedir.

Devamını Göster
1
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dılbaz Yenisoy
Yazar 8 Eylül 2023 14 dk.

Cinsel yamyamlık; bir canlının çiftleşme sırasında, öncesinde veya sonrasında partnerini yemesi davranışıdır. Canlılar arasında nadir bir davranıştır ve genellikle dişi örümceğimsilerde (Araknidler'de) görülür. Genel olarak nadir görülmesine rağmen birçok örümcek ve akrep ailesinde yaygın görülen bir davranıştır.

Bu davranış, her ne kadar çeşitli yırtıcı omurgasızlarda bulunsa da bu konuda yapılan akademik çalışmalarda genellikle örümcekler veya peygamber develeri kullanılmıştır. Çoğu çalışmanın bu canlılara odaklanmış olması, bu canlılardaki cinsel yamyamlık davranışı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır.

56
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ögetay Kayalı
Yazar 31 Aralık 2023 21 dk.

Evrenin şu anda genişliyor olduğu gözlemi bizi, evrenin geçmişte çok daha küçük, dolayısıyla yoğun ve sıcak bir hacimde sıkıştığı fikrine götürdü. Peki evren, böylesine ufak bir noktadan nasıl ortaya çıktı?

Kozmik zamanın en erken anlarında, enerjiler ve koşullar o kadar aşırıydı ki, bu konuda geliştirdiğimiz teorilerin yanlış olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden çok daha yüksektir. Bir örnek vermek gerekirse, giderek popülerleşen ve doğru oldukları konusundaki güvenimizin giderek arttığı ebedi enflasyon teorileri, "kozmik enflasyon" denen olayın evrenin büyük bölümünde sonsuza kadar sürdüğünü öne sürerek, bu yazıda sürekli bahsedeceğimiz "Büyük Patlama'dan bu yana geçen nn saniye" kavramını tanımsız hale getirmektedir. Bu nedenle, en erken aşamalar hâlen aktif bir araştırma alanıdır ve hâlâ spekülatif olan ve bilimsel bilgi geliştikçe muhakkak değişecek olan fikirlere dayanmaktadır.

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
390K UP
Yazar 18 Eylül 2019 20 dk.

Zaman Felsefesi diğer felsefe disiplinleriyle farklı türden ilişkiler kuran bir çalışma alanıdır. Dil-zaman ilişkisi, fenomenoloji, din felsefesi ve fizik felsefesi gibi alanlardaki zaman tartışmaları tarihsel olarak güncelliğini bir şekilde korumaya devam etmektedir. Ancak biz çağdaş tartışmaları tanıtarak analitik zaman felsefesindeki A ve B serisi yaklaşımlarını kısaca tanıtmayı amaçlıyoruz.

Zaman felsefesinin hem diğer alanlarla ilişkisine dair en güzel örneklerden biri hem de felsefe tarihindeki konumu Augustinus’un idrak etmeyi şimdiki zaman, hatırlamayı geçmiş zaman ve beklentiyi gelecek zamanla ilişkilendirmesi olabilir. Bilişsel süreçler ile zaman arasında böylesi bir ilişki kurmak dönemin şartlarına göre bir hayli heyecan verici. Bu ilişki kurma tarzı farklı biçimlerde modern dönemde de devam edecektir. Ancak yazımız içerisinde bu tarz zaman felsefesi çalışmalarından söz etmeyeceğiz. Bu nedenle profesyonel felsefeyle ilgilenmeyen Türk okuyucular Heidegger, Bergson, Husserl ya da Paul Ricoeur gibi filozofların olmadığı bir zaman felsefesi çalışmasının nasıl mümkün olacağını merak edebilir. Özellikle McTaggart ile başlayan analitik zaman felsefesi hakkında bir giriş yazısı yazmayı amaçladığımız notunu özellikle düşelim. 

140
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Sena Küçükkıvanç
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Osaka kentinde çalışan araştırmacılar, geleneksel rastgele erişimli bellek (RAM) türlerinin sınırlamalarını aşmayı hedefleyen pek çok yeni bellek teknolojisi arasından öne çıkan Magnetorezistif RAM (MRAM) üzerine yoğunlaşmaktadır. MRAM, uçucu olmayan (İng: non-volatile) yapısı, yüksek hızı, geniş depolama kapasitesi ve uzun süreli kullanım ömrü (dayanıklılık) sayesinde, bilgisayar belleklerinde devrim niteliğinde bir çözüm sunmaktadır. Bununla birlikte, MRAM cihazlarında kaydedilen önemli ilerlemelere rağmen veri yazma sırasında enerji tüketiminin azaltılması aşılması, gereken önemli bir sorundur.

Çalışmalarını Advanced Science dergisinde yayınlayan bilim insanları, söz konusu sorunu çözmek için yeni bir teknoloji geliştirmektedir. Önerdikleri teknoloji, mevcut akım tabanlı yaklaşıma kıyasla daha düşük enerji tüketimine sahip "elektrik alanı tabanlı" bir yazma yöntemi kullanarak geleneksel RAM'lere bir alternatif sunuyor. Bu yöntemde elektrik alanıyla veri yazımı hedeflendiği için günümüzdeki akım tabanlı (İng: "current-based") veri yazma yöntemine kıyasla çok daha düşük enerji tüketimi sunmaktadır.

18
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emir Tokatlı
İnceleyen10 3 gün önce
İzlediğim en başarılı filmlerden birisidir "Yeni Bir Umut" filmi. Star Wars evreninde benim için en derinden etkileyici film olabilir. Filmin başlayışı, ilerleyişi ve olayların gelişmesi ilgimi film bitene kadar çekmiştir. Star Wars evrenine yeni girmeyi düşünüyorsanız belki ilk izleyeceğiniz film "Gizli Tehlike" filmi olmalıdır fakat Star Wars evreninin doğuş noktası olarak gördüğüm film işte budur. Mark Hamill'in inanılmaz oyunculuğu, Harrison Ford'un muazzam kötü adama oynaması, Alec Guinness'in bilgeliği ile harika bir film deneyimi sunmaktadır.
9.7/10
(15 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Star Wars: Episode IV - A New Hope
Yönetmen: George Lucas
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Ekim 2013 10 dk.

Bu makalemizde size 4 temel, 1 orjinal etik ikilem sorusu yönelteceğiz. Bunlar, hem felsefi konuları anlatmak için hem de bazı bilimsel araştırmalarda kullanmak amacıyla geliştirilmiş sorulardır. Birçok durumda farklı düşünen insanların birbirine düşmesine neden olsa da, aslen bireylerin kendileriyle yüzleşmesini sağlayan sorulardır. Bunları dikkatle inceleyip, kendi başınıza kaldığınız bir anda değerlendirmenizi tavsiye ederiz. Sonrasında ise bu soruların "ne" olduklarına biraz daha yakından bakacak ve bilimsel açıklamalarını vereceğiz. Böylece kendinizle yüzleşmenizi biraz daha temellendirmiş ve anlamlandırmış olabilirsiniz diye umuyoruz.

Başlamadan önce şu önemli noktayı vurgulamak isteriz: Sorularda, belirtilen aksiyon veya seçeneklerden başka hiçbir çözüm yolu bulunmamaktadır. Bu sorular mantık soruları değil, etik sorularıdır. Dolayısıyla soruda verilenden başka yöntemler aramanız anlamsız olacaktır.

52
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

2024 yılı şimdiye kadarki en sıcak yıl olarak kaydedilirken, dünya çapında araştırmacılar, gıda sistemlerimizi yeniden gözden geçirerek ve bitki temelli bir diyete geçişi teşvik ederek sıcaklık artışına çözüm arıyorlar.

Tarih boyunca ilk kez, küresel ortalama sıcaklık, sanayi öncesi seviyelerin 1,6°C üzerine çıkarak hızlanan iklim değişikliğini önlemek için kritik olan 1,5°C sınırını aştı. İklim değişikliğinin etkileri, artık her kıtada her zamankinden daha görünür hale geldi.

4
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pelin Savaş
Pelin Savaş
24K UP
Yazar 9 Nisan 2022 15 dk.

Bir psikolojik savunma mekanizması olarak Sigmund Freud tarafından ileri sürülen inkâr, tartışmaya yer bırakmayacak düzeyde kanıtla destekleniyor olmasına rağmen fazlasıyla rahatsız edici ve kabul edilemez bulunan bir gerçekle yüzleşen insanların, o gerçeği reddetmesine verilen bir isimdir (Freud, "tekzip" ile "inkâr" sözcüklerini ayrı bağlamlarda kullanmıştır; bu ayrıma metin içinde yer verilmiştir).[1] Bu bakımdan inkâr, modern psikolojide inanç direnmesi olarak bilinen kavramla yakından ilişkilidir.

Bireylerin, yaşamlarının birçok noktasında olumsuz benlik görüşlerine, olumsuz duygulara, olumsuz düşüncelere ve olumsuz algılara maruz kaldığı düşünülecek olursa, inkâr mekanizmasının bu kadar yaygın olması şaşırtıcı değildir. Ancak inkârı anlayabilmek için, öncekile "psikolojik savunma mekanizmaları" kavramına kısa bir bakış atmamız gerekmektedir.

Bionluk Logo yazarlarınca hazırlandı.
26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gülfem Akdemir
Seslendiren 8 Kasım 2023 9:52
Özellikle yaz aylarının baş belası rakipsizdir: sivrisinekler. Sıtma, sarı humma, deng ateşi gibi Dünya'nın en ölümcül hastalıklarının taşıyıcısı...
46
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Erdem Kuruca
Türü Ekleyen 5 gün önce
Gümüş yağmurcun (Pluvialis squatarola), yağmurcungiller familyasına ait orta boyutlarda bir kıyı kuşudur. Tundra bölgelerinde üreyen bu kuş, göç döneminde Afrika, Güney Asya, Avustralya ve Amerika kıtalarına uzanan geniş bir alana yayılır. Yaz mevsiminde sırtı siyah-beyaz gümüş desenli, alt tarafı ise tamamen siyah renklidir. Ancak kış aylarında daha soluk bir görünüm alarak gri tonlara bürünür ve alt kısmı beyaza döner. Ülkemizde kış göçmenidir.
7
İnceleme
Ali Sert
Ali Sert
83K UP
İnceleyen10 15 Kasım 2022
Daha çok şarkısı Eye Of The Tiger şarkısıyla hatırladığımız film. Amerikalıların her durumda kahraman olduğunun beynimize kazındığı Hollywood yapımı. Özellikle Rambo'yla birlikte Slvester Stallone'nun kahramanlıklarına alışmış bir nesil olarak bizim gibi fakir ve ezik bir mahalle çocuğunun bir sporda yükselerek ilerlediğini gururun gözyaşlarıyla izledik. İçimizde filizlenen bilinç altımıza bir fark etmeden giren Amerikan hayranlığının kültlerinden birisi. İnanın hala başka milletlerin yaptığı filmlerden aynı tadı alamıyorum ille ki Amerikan yapımı olacak.
Film
10.0/10
(21 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alıntı & Aforizma
Batuhan Piren
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Bugünkü adalet, büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.
Kaynak: https://www.goodreads.com/quotes/18902-laws-are-spider-webs-through-which-the-big-flies-pass (Goodreads)
15
4 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close