Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 20 Ekim 2014 11 dk.

Sanılanın aksine, birçok memeli aslında adet görmez. Adet görme, üst düzey primatlara ve bir grup yarasaya ait bir özelliktir. Köpeklerde vajinal kanamalar görülür; ancak bu, bildiğimiz anlamıyla adet değildir. Fil fareleri de, önceden adet gördüğü düşünülen; ancak sonradan bu kanamaların rastgele meydana gelen düşükler olduğu anlaşılan hayvanlardandır. Dolayısıyla adet görme davranışı, memeliler arasında oldukça nadiren görülen bir durumdur.

Dahası da var: Modern dönemde yaşayan insan dişileri, adet gören diğer herhangi bir hayvandan çok daha fazla kanama geçirirler. Bu kanamalar bol miktarda besinin vücuttan atılmasına neden olur, günlük yaşamı son derece olumsuz etkileyebilir ve eğer ki vahşi hayattaysanız, avcıların dikkatini çekmenize neden olur. Bu sebeplerle, adet görme davranışının evrimsel nedenleri çok iyi anlaşılmalıdır. Ancak bunu anlayabilmeniz için, öncelikle hayatınız boyunca size söylenen en büyük yalanlardan birine göz atmamız gerekiyor: anne-fetüs bağına...

154
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Öğrenci 30 Ağustos 2020 Sen de Cevap Ver
Bu soru, Çağlar Özbek tarafından sorulmuştur.

Ölüm, bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. Bu faaliyetlerin havada sona ermesine engel olacak bir mekanizma yok. Yani ölüme(ya da ölümdün kurtulmaya) sebeb olan şey "mekan"(hava,yer,su vs) değildir, o mekana girdiyinizde biolojik olarak bedeninizin verdiyi tepkidir. (Mesela, sudayız diye ölmüyoruz sonuçta yüze de biliriz, ölme sebebimiz yüzme bilmediyimiz için boğulmamızdır)(yani suda ya da havadayız diye ölemeyiz demek absürtdür) Fakat burada ölüm aşaması gibi bir şeylerden bahs edecek olursanız(mesela beyin ölümü gerçekleşti amma vücudu hareket ediyordu, ya da bir saniye içerisinde ölemez tüm beden faaliyetlerinin durması için daha fazla zaman gerek gibi) o zaman "Kuş havada tam olarak ölmemişti sadece uçmasına yardım eden mekanizma(beyinde) havada durmuş ve yere çakıldığında zarbenin şiddetinden ölmüş" diye bilirsiniz. Ancak aksini de düşüne biliriz. Mesela "Kuş havada tüm faaliyyetlerini durdurmuştu, yere çakılmasaydı bile (çakıldığı zamandaki şiddet gibi çeşitli faktörlerden arınsaydı) zaten tekrar hayat faaliyetleri geri gelmeyecekdi". Bu durumda Evet kuşlar havada öle bilir. (bir zaman ölmesi gereken bir canlını doğal olarak(müdahele etmeden) bırakırsanız her yerde öle bilir.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 19 Şubat 2021
Gezegenler arasında geçen 203 günlük yolculuktan ve yedi dakikalık korkudan sonra Perseverance, Mars yüzeyine indi. Jezera Krateri’ne yapılan başarılı inişin duyurulması, 18 Şubat tarihinde NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı’ndaki görev kontrol merkezinden saat 12:55’te yapıldı. Araba büyüklüğündeki Mars gezgininin Ön Sol Tehlike Önleme Kamerası, düşük çözünürlüğe sahip bu ilk resmi elde etti. Sol 0 inişinden kısa bir süre sonra elde edilen bu görsel, gezginin çektiği ilk görüntü oldu. Kameranın üzerinde koruyucu bir kılıf var ancak şimdiye kadar Kızıl Gezegen’e gönderilen en hırslı gezgin olan Perseverance’nin gölgesi, Mars yüzeyi boyunca görülebiliyor.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 12 Ağustos 2018 33 dk.

Modern bilim çerçevesinde evrimin nasıl gerçekleştiğini çok net bir şekilde bilmekteyiz. Ancak her bilim dalında olduğu gibi, oldukça iyi bildiğimiz süreçleri daha yakından inceledikçe, onlara dair çok daha ilginç ve ilk bakışta gözden kaçabilecek detayları keşfetmeye başlarız. İşte evrimsel biyoloji dahilinde Moleküler Evrimin Nötral Teorisi ya da kısaca Nötral Teori olarak bilinen teori, bu ilginç detayların en önemlilerinden birisidir. Ayrıca bu teori, Evrim Teorisi dediğimiz teorinin tek taraflı bir teorik altyapıdan gelmediğini, çok sayıda teorinin bir araya gelip, bir bütün olarak çalışarak, canlıların bugünkü çeşitliliğine nasıl ulaştığını açıklamamızı mümkün kıldığını göstermektedir. Bu da, Evrim Teorisi'nin bu kadar güçlü bir teori olmasının nedenlerinden sadece bir tanesidir.

Genel evrimsel süreci bilirsiniz, biz de bolca anlattık. Evrimin tamamını iki büyük aşamaya ayırmak mümkündür: Çeşitlilik Mekanizmaları ve Seçilim Mekanizmaları. İlki, popülasyon içinde durmaksızın çeşitlilik yaratan mekanizmalardır. Bunlar arasında mutasyonlar, kromozom çaprazlanması (crossing-over), yatay gen transferi gibi birçok mekanizma bulunur. Bunlar gerçekleştikçe, popülasyon içindeki genlere yeni varyantlar (çeşitler) katılır veya var olan varyantlar birbirleriyle karışır. Bu varyantlar, genler ve bu genlerin değişimi/karışımı yoluyla oluşur. Böylece popülasyon içi çeşitlilik dağılımı rastgele bir şekilde değişir. Ancak bu rastgeleliği eleyip, düzenli bir forma sokan ikinci basamak Seçilim Mekanizmaları'dır. Söz konusu var olan ve durmaksızın değişen çeşitlilik, çevresel etmenlere karşı her an sınava tabi tutulur. Kimi çeşitlilik, diğerlerine göre daha avantajlıdır ve o çeşitliliğe sahip bireylerin daha kolay hayatta kalmasına ve/veya daha kolay üremesine yardımcı olur. Böylece bu çeşitliliğe rastgele bir şekilde sahip olan bireyler daha kolay hayatta kalır ve/veya ürerler; bu sırada da kendilerini avantajlı kılan genleri gelecek nesillere daha sık aktarırlar. Bazı genlerden doğan bazı varyantlar ise, popülasyonun içinde bulunduğu çevre şartlarında diğer bireylere göre daha dezavantajlı konumda kalırlar. Bunlar ya daha az hayatta kalır ve/veya ürerler, ya da hiç hayatta kalamaz ve/veya hiç üreyemezler. Bu durumda, onları zayıf kılan dezavantajlı genler de gelecek nesillere ya hiç aktarılmaz ya da daha seyrek aktarılır. Böylece bu şekilde bol çeşitli varyantlar arasından, içinde bulunulan çevreye en uyumlu olan varyantların sayısı her nesilde birazcık artar; uyumsuz olanların sayısı ise her nesilde birazcık azalır. Böylece canlıların popülasyonunun geneli, çevrelerine giderek daha uyumlu hale gelecek biçimde değişir.

95
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mercan Yurdakul
Üye 18 saat önce Henüz cevap yok.
Yani neden iki elimizi de aynı rahatlıkta kullanamayacağımız şekilde evrilmişiz
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Batuhan Piren
2 gün önce
Hayat, sizi seven, değerinizin farkında olan ve bunu her fırsatta hissettiren biriyle daha hafif ve az yük olur.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Ekim 2015 41 dk.

Bu makalemizde, akupunkturun modern tıp yöntemlerinin yerini alabilecek bir yöntem olarak ileri sürülmesinin ve bu konuda sürekli gündeme getirilen abartılı ve geçersiz iddiaları inceleyeceğiz. Özellikle, akupunktur savunucuları tarafından sıklıkla tekrar edilen bazı köşebaşı taşı niteliğindeki kaynakları sorgulayacak, bunların ne kadar güvenilir olduklarını ve günümüzde halen geçerli olup olmadıklarını ele alacağız. Bu iddialar arasında Dünya Sağlık Örgütü çatısı altında 1996 yılında yayınlanan rapor, bazı diğer kurumların bildirileri ve bazı akademik jurnallerde çıkan makalelere yer vereceğiz.

Belirtmek isteriz ki bu makalemizdeki amaç akupunkturu bir çırpıda silip atmak değildir. Her ne kadar eldeki bilimsel veriler bizler için bunu yapabilmek adına fazlasıyla yeterli olsa da, bilim camiası halen bu konuda isteksizdir ve nihai bir sonuca varmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle bizler de, modern bilimin sözcüleri olarak genel kararsızlığa ayak uydurmak zorunda kalmakla birlikte, kendi bilgilerimiz, araştırmalarımız ve akademik kaynaklarımız çerçevesinde konuyu eleştirmekten geri durmayacağız. 

122
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayhan Can Muşlu
2 gün önce
23 Nisan, egemenliğin saraydan millete geçtiği, halk iradesinin esas alındığı büyük bir devrim günüdür. ATATÜRK’e en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR sözünü yeniden haykırmalı, demokrasiye sahip çıkmalıyız.
23 NİSANIMIZ KUTLU OLSUN

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Mustafa Kandemir
İnceleyen 3 gün önce
Olsun…Yine Dene…Yine Yenil!

Ülkemizde bir birey doğduğu andan itibaren maddi odaklı bir maratonun içerisine düşer. Okuyan okuluna devam etmeli, okuyamayan sanayinin yolunu tutmalı. Hepsinde de beklenti hayatını idame ettirecek kadar belki de daha fazlasını kazanıp, ev araba sahip olup evlenip çocuk yapması. Her ne kadar duygusal bir toplum olduğumuz söylense de bunu hiç görmedim ben. Varsa yoksa maddiyattı önemli olan. ‘Bak çocuğum ona yardım etmeliyiz!’ mealinde sözler de bu maddiyat yolunda yol almamız için söylenmiştir hep. ‘Okumazsan, çalışmazsan böyle olursun’ demenin farklı bir şekli yani temelde.

Kişisel gelişim kitaplarından da kişisel gelişim uzmanlarında da haz etmem. Onların dediklerini uygulayınca başarılı olacağımızı farz etsek bile henüz dediklerini 2 yaşındayken oturup düşünüp hedefimizi belirlememiz gerekir. 2 yaşındaki bir çocuğa bakınca bunun ne kadar absürt olduğu da görülüyor.

Hocamız aslında bizi gaza getirme odaklı bu anlayışın hatalı olduğunu bilimsel bir dille anlatıyor. Kendine has esprili üslubuyla bilimsel verileri çok iyi yedirmiş. Ama gülücük işaretlerine gerek yoktu diye düşünüyorum. Oradaki ironiyi anlamayan da zaten kitaptan bir şey anlamayacaktır.
9.9/10
(9 Kişi)
Puan Ver
Hayatta Sana Anlatılmayan Gerçekler
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Yazar 6 Nisan 2016 15 dk.

Çoğumuzun (en azından yazarımızın) çocukluk kahramanı John McClane’in maceralarını konu alan “Die Hard (Zor Ölüm)” serisinden haberi olmayan çok az kişi vardır diye umuyoruz. McClane, seri boyunca yüzlerce kurşundan kaçar, düşme tehlikesinden kurtulur, kırık camlardan basa basa geçer, patlayıcılardan korunur ve düşmanlarını bertaraf eder. Sayısız ölüm tehlikesine rağmen yaşamaya devam eder. 

Özellikle insanın davaya adanmışlık, başarma isteği gibi erdemlere ve yenilmezlik gibi üstün meziyetlere karşı olan hayranlığını hedef alarak ticari başarı kazanan bu tip Hollywood macera filmlerinden belki de binlercesi vardır. Die Hard serisinin konu olması sadece ilk gençliğin yazarda bıraktığı kalıntı olabilir. Kötünün cezasını bulduğu, iyinin ise biraz da Hollywood alt metniyle “ilahi müdahale”ye yorabileceğimiz şansının yardımıyla, güzel ihtimallerin art arda gelmesiyle kazandığı ve şiirsel adaletin tecelli ettiği Hollywood filmleri bu manada gerçeği tam olarak yansıtıyor diyemeyiz. Kahramanın kurşun yağmurunu “sorun değil, birkaç önemsiz sıyrık dostum”la atlatması, kahramana bağlı ipin tam zamanında ucu ucuna bir yerlere takılması, o ana kadar çatır çatır çalışan tabancanın kahramanın kafasına dayandığında tutukluk yapması, tam da ihtiyacı olduğu anda birinin ona yardım etmesi bizlere oldukça düşük ihtimaller olarak gelmektedir.

79
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fanilik Üzerine Düşünceler – Tolstoy’dan Primo Levi’ye

Fanilik Üzerine Düşünceler – Tolstoy’dan Primo Levi’ye 

Victor Brombert

Leo Tolstoy, Thomas Mann, Franz Kafka, Virginia Woolf, Albert Camus, Giorgio Bassani, J. M. Coetzee ve Primo Levi…

Victor Brombert, ölümü ve faniliğimizi, çeşitli siyasi ve kültürel bağlamlar içinde sekiz büyük yazarın eserlerinde arıyor. Tolstoy ve Thomas Mann’da bireyin fanilikle mücadelesini ortaya koyarken, Bassani ve Primo Levi’de toplumsal bir felaket olarak kültürlerin ölümünü aktarıyor. Woolf ve Camus’nün anlatılarında aldatıcı bir kurtuluş vaadi olarak sunulan ölüm, Coetzee’nin sayfalarında vahşet karşısında duyulan derin bir utanç olarak işleniyor.

Fanilik Üzerine Düşünceler bir edebiyat eleştirisinin ötesinde, faniliğin izlerini irdeleyerek bizi hayatta olmanın anlamıyla yüzleştiriyor.

“Belki de bütün düşünce ve sanat eylemi kaynağını dolaylı olarak fanilikten alıyordur. Bu noktada bir kez daha, doğrulanması mümkün olmasa da, André Malraux’nun insanı heyecanlandıran esrarengiz sözleri geliyor akla; mağarasının taş duvarına bizon çizen ilk insan, hem kendisinin hem de bizonun fani olduğunun farkındadır, ama aynı zamanda bu ilk sanatçı, fani hayvanı tasvir etmenin bir bakıma ‘hiçliğimizi yadsımak’ anlamına geldiğini de sezmiş gibidir.”

Devamını Göster
₺190.00
Fanilik Üzerine Düşünceler – Tolstoy’dan Primo Levi’ye
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Texas A&M University'de jeobiyoloji ve sedimanter jeoloji alanında çalışan araştırma bilim insanı Dr. Michael Tice öncülüğünde Science Advances dergisinde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, NASA'nın Perseverance aracının iniş yeri olan Mars'taki Jezero Krateri'nin jeolojik tarihi hakkında yeni bilgiler ortaya koydular.[1] Elde edilen bulgular, kraterin tabanının çeşitli demir açısından zengin volkanik kayalardan oluştuğunu gösteriyor. Bu kayalar, gezegenin uzak geçmişine bir pencere açıyor ve eski yaşam belirtilerini bulmak için şimdiye kadarki en iyi fırsatı sunuyor. Mars'ın yüzeyini inceleyen uluslararası bir ekibin parçası Dr. Tice şunları söylüyor:

NASA'nın en gelişmiş rover'ı olan Perseverance, 18 Şubat 2021'de Kızıl Gezegen'de antik mikrobiyal yaşam belirtilerini arayan Mars 2020 görevinin bir parçası olarak Jezero Krateri'ne inmişti. Rover'ın temel hedeflerinden biri, Kızıl Gezegen’de antik mikrobiyal yaşam izleri aramak ve gelecekte Dünya’ya getirilmek üzere Mars kayası ve regolitinden (kırık kaya ve toprak) çekirdek örnekleri toplamak. Dr. Tice gibi bilim insanları ise aracın üstün teknolojili ekipmanlarını kullanarak kayaların kimyasal bileşimini ve geçmiş yaşam ipuçları olabilecek bileşikleri inceliyor. Ayrıca Tice rover'ın kaya dokusu ve yapılarının ayrıntılı görüntülerini sağlayan yüksek çözünürlüklü bir kamera sistemine sahip olduğunu, bu sayede daha önce görülmemiş düzeyde yeni bilgiler topladıklarını belirtiyor. Tice şunları söylüyor:

6
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şevval Ayşe Kızılırmak
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce İstanbulÜcretsiz26 Nisan
BioSphere Konferansı
26 Nisan 2025 10:00 tarihinden 27 Nisan 2025 17:40 tarihine kadar.

İÜBBK olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz BioSphere Konferansımız ile karşınızdayız! Biyolojiye dair en güncel bilgileri edinmek, alanında uzman akademisyenlerden çalışmalarını dinlemek, akademi ile sektör arasındaki bağları keşfetmek ve farklı disiplinlerden bakış açıları kazanma fırsatı sizi bekliyor. BioSphere, araştırmalarınıza yön verecek interdisipliner bakış açısı sunacak önemli bir deneyim olacak. Hepinizi BioSphere'e bekliyoruz!🧬

Konuklarımızın ve akışın duyurularını İÜBBK Instagram hesabımız üzerinden takip edebilirsiniz. 🌸
 

Devamını Göster
5
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Alişan Gündüz
İnceleyen 19 saat önce
Gerçekten anarşi duygusunu iliklerime kadar hissettiğim bir film bana göre de bu puanı hak ediyor
9.8/10
(114 Kişi)
Puan Ver
Hatırla, hatırla... 5 Kasım'ı hatırla...
Yönetmen: James McTeigue
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Varsayımlarınız, dünyaya açılan pencerelerinizdir. Arada bir tozunu alın, yoksa içeri ışık girmez.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
28
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Moderatör Uyarısı
Yapay Zeka Kullanımı 1 moderatör tarafından eklendi
Cevapta çoğunlukla ya da tamamen yapay zeka kullanılmıştır.
0
Hacı Yusuf Ergin
4 Yıl Boyunca Biyoloji Dersi + Akademik Araştırmalar 2 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Ayhan Can Muşlu tarafından sorulmuştur.
Depresyonun temel belirtileri nelerdir ve hangi alt türleri vardır, kan tahlili yapılırsa hangi biyolojik değerlere bakılır, ayrıca depresyon temalı makale veya bu konuyu işleyen edebi eserlerden önerileriniz?
Depresyonun temel belirtileri nelerdir ve hangi alt türleri vardır, kan tahlili yapılırsa hangi biyolojik değerlere bakılır, ayrıca depresyon temalı makale veya bu konuyu işleyen edebi eserlerden önerileriniz?

1. Depresyonun Temel Belirtileri

Depresyon tanısı konulabilmesi için belirtilerin genellikle en az iki hafta boyunca, günün büyük bölümünde ve neredeyse her gün mevcut olması gerekir. Başlıca belirtiler şunlardır:

Çökkün Duygudurum: Sürekli üzgün, kederli, boşlukta veya umutsuz hissetme hali. (Çocuklarda ve ergenlerde sinirlilik hali olarak da görülebilir).

Tüm Reklamları Kapat

Anhedoni (İlgi ve İstek Kaybı): Daha önce keyif alınan aktivitelere (hobiler, sosyal etkinlikler, iş, cinsellik vb.) karşı belirgin bir ilgi veya zevk alamama durumu.

İştah ve Kilo Değişiklikleri: Belirgin kilo kaybı (diyet yapmıyorken) veya kilo alımı; iştahta azalma veya artma.

Uyku Bozuklukları: Uykusuzluk (insomnia) veya aşırı uyuma (hipersomnia).

Psikomotor Değişiklikler: Gözlemlenebilir huzursuzluk (ajitasyon) veya yavaşlama (retardasyon) hali (sadece kişinin kendi hissi değil, başkaları tarafından da fark edilen).

Tüm Reklamları Kapat

Enerji Kaybı ve Yorgunluk: Neredeyse her gün bitkinlik veya enerji düşüklüğü hissetme.

Değersizlik ve Suçluluk Duyguları: Aşırı veya uygunsuz (hezeyanlı olabilecek) değersizlik hisleri veya suçluluk duyguları.

Konsantrasyon Güçlüğü ve Kararsızlık: Düşünme, odaklanma yeteneğinde azalma veya karar vermede zorluk yaşama.

Tekrarlayan Ölüm Düşünceleri ve İntihar Eğilimi: Ölümle ilgili tekrarlayan düşünceler, intihar planları yapma veya intihar girişiminde bulunma.

2. Depresyonun Alt Türleri ve Farklılıkları

Depresyon tek bir kalıpta ortaya çıkmaz, farklı alt türleri vardır ve bu türler belirtilerin örüntüsü, süresi, şiddeti ve tetikleyicileri açısından farklılık gösterir:

Majör Depresif Bozukluk (MDB): En yaygın bilinen türdür. Yukarıda sayılan belirtilerden en az beşinin (en az biri çökkün duygudurum veya anhedoni olmak üzere) en az iki hafta süreyle mevcut olmasıyla karakterizedir. Tekrarlayan veya tek bir epizod şeklinde olabilir.

Kalıcı Depresif Bozukluk (Distimi): Daha kronik (en az 2 yıl süren) ancak genellikle MDB'den daha hafif şiddette belirtilerle seyreder. Kişi çoğu gün kendini depresif hisseder ancak MDB tanı kriterlerini tam olarak karşılamayabilir veya zaman zaman MDB epizodları yaşayabilir.

Bipolar Bozukluk (Depresif Epizodları): Bipolar bozukluk, manik/hipomanik (aşırı enerjik, coşkulu) dönemler ile depresif dönemlerin birbirini izlediği bir durumdur. Depresif epizodları MDB'ye çok benzese de, tedavi yaklaşımı farklı olduğu için doğru tanı çok önemlidir.

Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu (MDB'nin Mevsimsel Örüntülü Tipi): Genellikle sonbahar/kış aylarında başlayıp ilkbahar/yaz aylarında düzelen depresif epizodlarla karakterizedir. Gün ışığının azalmasıyla ilişkilidir.

Tüm Reklamları Kapat

Peripartum (Doğum Sonrası) Depresyon: Gebelik sırasında veya doğumdan sonraki ilk yıl içinde (genellikle ilk haftalar/aylar) başlayan depresif epizodları tanımlar. Hormonal değişiklikler, uyku düzensizlikleri ve yeni sorumluluklar tetikleyici olabilir.

Psikotik Özellikli Depresyon: Şiddetli depresyon belirtilerine ek olarak halüsinasyonlar (olmayan şeyleri görme/duyma) veya hezeyanlar (gerçek dışı inançlar; örn. suçluluk, hastalık, yoksulluk hezeyanları) eşlik eder.

Atipik Özellikli Depresyon: Belirli bir belirti kümesiyle karakterizedir: Duygudurumda olumlu olaylara tepki verebilme (geçici iyileşme), belirgin kilo alımı veya iştah artışı, aşırı uyuma, uzuvlarda ağırlık hissi ("kurşun gibi felç") ve kişilerarası ilişkilerde reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet.

Tüm Reklamları Kapat

3. Bireysel Farklılıklar ve Semptomların Değişkenliği

Evet, depresyon bireylerde çok farklı şekillerde görülebilir ve semptomlar kişiden kişiye önemli farklılıklar gösterebilir. Bunun nedenleri şunlardır:

Yaş: Çocuklarda daha çok sinirlilik, okul sorunları, bedensel şikayetler; ergenlerde öfke, sosyal çekilme, okul başarısızlığı; yaşlılarda ise bedensel yakınmalar, unutkanlık (psödodemans) ve enerji kaybı ön planda olabilir.

Cinsiyet: Kadınlarda daha çok üzüntü, ağlama, suçluluk duyguları görülürken, erkeklerde öfke, sinirlilik, riskli davranışlar, madde kullanımı ve fiziksel belirtiler daha belirgin olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Kültürel Faktörler: Duyguların ifade edilme biçimi ve hangi belirtilerin daha çok vurgulandığı kültüre göre değişebilir. Bazı kültürlerde duygusal belirtiler yerine fiziksel ağrılar daha sık dile getirilir.

Kişilik Yapısı: Kişinin başa çıkma mekanizmaları, stres toleransı ve kişilik özellikleri semptomların nasıl yaşandığını etkiler.

Eşlik Eden Durumlar: Anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, madde kullanım bozuklukları veya kronik fiziksel hastalıklar gibi durumlar depresyon belirtilerini etkileyebilir ve karmaşıklaştırabilir.

Kısacası, herkes aynı belirtileri aynı yoğunlukta yaşamaz. Bazılarında uyku ve iştah sorunları ön plandayken, bazılarında umutsuzluk ve enerji kaybı daha baskın olabilir.

4. Tanıda Biyolojik Testler (Kan Tahlilleri)

Şu an için depresyonu doğrudan teşhis eden spesifik bir kan tahlili veya biyolojik test bulunmamaktadır. Depresyon tanısı, uzman (psikiyatrist veya klinik psikolog) tarafından yapılan klinik değerlendirme, hastanın anlattıkları (semptomlar, öykü), ruhsal durum muayenesi ve standardize edilmiş ölçekler kullanılarak konulur.

Ancak, kan tahlilleri ve diğer biyolojik testler tanı sürecinde önemli bir rol oynar:

Ayırıcı Tanı: Bu testler, depresyon belirtilerine benzer semptomlara yol açabilen diğer tıbbi durumları dışlamak için yapılır. Bu durumlar tedavi edilmezse, depresyon tedavisi de etkili olmayabilir.

Bakılan Başlıca Değerler ve Anlamları:

Tiroid Fonksiyon Testleri (TSH, Serbest T3, Serbest T4): Hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) yorgunluk, enerji düşüklüğü, kilo alımı ve depresif duygudurum gibi belirtilere neden olabilir. Hipertiroidi (tiroid bezinin fazla çalışması) ise anksiyete ve ajitasyona yol açabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Tam Kan Sayımı (Hemogram): Anemi (kansızlık), özellikle demir eksikliği anemisi, halsizlik, yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğü gibi depresyonla karışabilecek belirtilere neden olabilir.

Vitamin Düzeyleri (Özellikle B12 ve D Vitamini): B12 vitamini eksikliği nörolojik ve psikiyatrik belirtilere (unutkanlık, depresif duygudurum, yorgunluk) yol açabilir. D vitamini düşüklüğünün de duygudurum üzerinde olumsuz etkileri olabileceğine dair çalışmalar bulunmaktadır.

Elektrolitler, Böbrek ve Karaciğer Fonksiyon Testleri: Vücudun genel sağlık durumunu değerlendirmek ve altta yatan başka bir sistemik hastalığı dışlamak için bakılabilir.

Bazı Hormon Düzeyleri (Nadiren): Özellikle kortizol gibi stres hormonları araştırma düzeyinde incelenmekle birlikte, rutin tanıda standart olarak kullanılmazlar.

Tüm Reklamları Kapat

Bu testlerin sonuçları normalse, belirtilerin altta yatan başka bir tıbbi durumdan kaynaklanma olasılığı azalır ve psikiyatrik değerlendirme ön plana çıkar. Anormal sonuçlar ise öncelikle ilgili tıbbi durumun tedavi edilmesini gerektirir.

5. Tedavi Yöntemleri

Depresyon tedavisi genellikle kişiye özel olarak planlanır ve sıklıkla birden fazla yöntemin bir kombinasyonunu içerir:

Psikoterapi (Konuşma Terapisi):

Tüm Reklamları Kapat

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Olumsuz düşünce kalıplarını ve bunlara bağlı davranışları tanımayı ve değiştirmeyi hedefler. Depresyon tedavisinde etkinliği en çok kanıtlanmış terapi türlerinden biridir.

Kişilerarası Terapi (IPT): İlişkilerdeki sorunlara ve sosyal rollere odaklanır. Yas, rol geçişleri, kişilerarası çatışmalar gibi depresyonu tetikleyebilecek ilişki sorunları üzerinde çalışır.

Psikodinamik Terapi: Geçmiş deneyimlerin ve bilinçdışı çatışmaların bugünkü duygular ve davranışlar üzerindeki etkilerini anlamaya odaklanır.

Destekleyici Terapi: Kişinin duygularını ifade etmesi, başa çıkma becerilerini güçlendirmesi ve desteklenmesi amaçlanır.

Tüm Reklamları Kapat

İlaç Tedavisi (Antidepresanlar): Beyindeki nörotransmitter adı verilen kimyasalların (özellikle serotonin, noradrenalin, dopamin) dengesini düzenleyerek etki gösterirler.

Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI'lar): En sık kullanılan gruptur (örn. fluoksetin, sertralin, essitalopram). Genellikle yan etkileri daha hafiftir.

Serotonin ve Noradrenalin Geri Alım İnhibitörleri (SNRI'lar): Hem serotonin hem de noradrenalin üzerinde etkilidirler (örn. venlafaksin, duloksetin).

Trisiklik Antidepresanlar (TSA'lar): Daha eski bir ilaç grubudur, etkili olmakla birlikte yan etkileri daha fazla olabilir (örn. amitriptilin, imipramin).

Tüm Reklamları Kapat

Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (MAOI'ler): Genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen durumlarda kullanılırlar ve ciddi diyet kısıtlamaları gerektirirler.

Atipik Antidepresanlar: Farklı etki mekanizmalarına sahip diğer ilaçlar (örn. bupropion, mirtazapin).

Antidepresanlar bir psikiyatrist tarafından reçete edilmeli, etkilerinin görülmesi birkaç hafta sürebilir ve tedavi doktor kontrolünde sonlandırılmalıdır.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destekleyici Yaklaşımlar:

Tüm Reklamları Kapat

Düzenli Egzersiz: Hafif ve orta şiddetteki depresyonda oldukça etkilidir.

Sağlıklı Beslenme: Dengeli beslenme genel ruh halini olumlu etkileyebilir.

Yeterli ve Kaliteli Uyku: Uyku düzenine dikkat etmek önemlidir.

Stres Yönetimi Teknikleri: Meditasyon, yoga, farkındalık (mindfulness) egzersizleri.

Tüm Reklamları Kapat

Sosyal Destek: Aile, arkadaşlar veya destek gruplarıyla iletişimde kalmak.

Madde Kullanımından Kaçınma: Alkol ve uyuşturucu maddeler depresyonu kötüleştirebilir.

Beyin Uyarım Terapileri: Genellikle tedaviye dirençli, şiddetli depresyon vakalarında düşünülür:

Elektrokonvülsif Terapi (EKT): Kontrollü koşullarda beyne elektrik akımı verilerek nöbet oluşturulmasıdır. Hızlı ve etkili bir yöntemdir.

Tüm Reklamları Kapat

Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS): Beynin belirli bölgelerine manyetik uyarılar gönderilerek sinir hücrelerinin aktivitesini düzenlemeyi hedefler.

En etkili tedavi planı genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir arada kullanılmasıdır.

6. Konuyla İlgili Akademik Makale ve Edebi Eser Önerileri

Akademik Makaleler:

Tüm Reklamları Kapat

Akademik makaleler için PubMed (pubmed.ncbi.nlm.nih.gov), Google Scholar (scholar.google.com), PsycINFO gibi veri tabanlarını kullanabilirsiniz.

Arama yaparken kullanabileceğiniz anahtar kelimeler: "depression symptoms" (depresyon belirtileri), "major depressive disorder diagnosis" (majör depresif bozukluk tanısı), "depression subtypes" (depresyon alt türleri), "depression treatment guidelines" (depresyon tedavi kılavuzları), "cognitive behavioral therapy depression" (depresyonda bilişsel davranışçı terapi), "antidepressant efficacy" (antidepresan etkinliği), "neurobiology of depression" (depresyonun nörobiyolojisi), "biomarkers depression" (depresyon biyobelirteçleri).

Özellikle "review article" (derleme makalesi) veya "meta-analysis" (meta-analiz) türündeki yayınlar, belirli bir konudaki birçok çalışmanın sonuçlarını özetlediği için faydalı olabilir. Tanınmış psikiyatri dergileri (örn. The Lancet Psychiatry, JAMA Psychiatry, American Journal of Psychiatry, Molecular Psychiatry) güncel ve önemli araştırmaları yayınlar.

Edebi Eserler ve Anılar:

Tüm Reklamları Kapat

Sylvia Plath - Sırça Fanus (The Bell Jar): Genç bir kadının depresyonla mücadelesini ve zihinsel çöküşünü anlatan otobiyografik öğeler taşıyan klasik bir roman.

William Styron - Karanlık Göründü: Bir Delilik Anısı (Darkness Visible: A Memoir of Madness): Ünlü bir yazarın kendi şiddetli depresyon deneyimini samimi bir dille anlattığı etkileyici bir anı kitabı.

Matt Haig - Yaşama Tutunmak İçin Nedenler (Reasons to Stay Alive): Yazarın kendi depresyon ve anksiyete deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı, umut veren ve pratik öneriler sunan modern bir eser.

Elizabeth Wurtzel - Prozac Toplumu (Prozac Nation): Genç bir kadının atipik depresyonla mücadelesini ve antidepresan kullanım deneyimini anlatan çarpıcı bir anı.

Tüm Reklamları Kapat

Oğuz Atay - Tutunamayanlar: Doğrudan bir depresyon anlatısı olmasa da, ana karakterlerin yaşadığı yabancılaşma, varoluşsal sancılar, içsel çatışmalar ve topluma uyum sağlayamama hali, depresif temalarla güçlü bağlar kurar ve Türk edebiyatında bu duygu durumunu en iyi işleyen eserlerden biridir.

Andrew Solomon - The Noonday Demon: An Atlas of Depression: Depresyonu kişisel, kültürel, bilimsel ve tarihsel boyutlarıyla ele alan, Pulitzer Ödülü finalisti olmuş kapsamlı bir eser.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Eser
Mehmet Kuzu
Mehmet Kuzu
54K UP
Eseri Ekleyen 6 gün önce Kitap
9.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Homo Sapiens'ten Sonrası
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Psikoloji konusunda geliştirebilirsin.

IC 4592: Mavi Atbaşı Yansıma Bulutsusu

Atın kafasını görüyor musunuz? Gördüğünüz, Avcı yönündeki ünlü Atbaşı bulutsusu değil, derin görüntüleme ile tanıdık bir biçim alan sönük bir bulutsudur. Burada görülebilen moleküler bulut sisteminin ana kısmı, IC 4592 olarak kataloglanmış bir yansıma bulutsusudur. Yansıma bulutsuları normalde karanlık görünen ancak yakınlardaki yüksek enerjili yıldızların görünür ışığını yansıtırken oldukça mavi görünebilen çok ince tozdan oluşur. Bu durumda, yansıyan ışığın çoğunun kaynağı, atın gözündeki bir yıldızdır. Bu yıldız, Akrep (Scorpius) takımyıldızı yönündeki parlak yıldız sistemlerinden biri olan Nu Scorpii’nin bir parçasıdır. Görüntü merkezinin sağ tarafında, iki yıldızı çevreleyen IC 4601 adlı ikinci bir yansıma bulutsusu görülebilir.

5 Temmuz 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Adam Block, Steward Observatory, University of Arizona
Çeviren: Ege Can Karanfil

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close