Tek Sağlık Konsepti: Sağlık Politikalarına Bütüncül Bakış Açısı Neden Önemlidir?
İnsan Sağlığı, Hayvan Sağlığı ve Çevre Sağlığının Birbiri Üzerine Etkisi Nasıldır? Tek Sağlık Konsepti Bu Konuda Bize Ne Diyor?
İnsanlık, tarihi boyunca doğası gereği çevresiyle ve bu çevrede bulunan diğer canlılarla sürekli etkileşim halinde olmuştur. Tarih boyunca insanlar beslenme, iş gücü, ulaşım gibi pek çok alanda hayvanlardan yararlanmışlardır. Sığırları evcilleştirip tarımda iş gücü olarak kullanmışlar ve etinden faydalanmışlar; yüzlerce farklı tavuk ırkını birbirleriyle hibritleştirmiş, aralarından en verimlilerini seçmiş ve bu yüksek verimli hibritleri devasa büyüklükteki çiftliklerde üretmişlerdir. Atları evcilleştirip ulaşımı kolaylaştırmışlar, ordularına binek hayvanı yapıp hasım ordulara üstünlük sağlamışlardır. Sığır ve domuzları evcilleştirip devasa çiftliklerde et ve sütünden yararlanmak için yetiştirmişlerdir. Öyle ki zamanla evcilleşen kediler ve köpekler insanların ev arkadaşları haline gelmiştir. Bu işleri yapabilmek için insanlar çevresiyle ve hayvanlarla her zaman karmaşık ilişkiler ağı kurmuşlardır. Bu ağ insanları hayvanları ve çevreyi birbirine sıkı sıkıya bağlamaktadır. Bu bağ sağlık alanında Tek Sağlık Konsepti (İng: "One Health") olarak bilinen yeni bir yaklaşımın gelişmesine neden olmuştur.
Tek sağlık konsepti; insan sağlığı, çevre sağlığı ve hayvan sağlığının birbirine bağlı olduğunu vurgulayan ve sağlık politikalarına bu perspektiften bakılması gerektiğini savunan bütüncül bir yaklaşımdır. Tek sağlık fikri insan sağlığı, çevre sağlığı ve hayvan sağlığını tek tek ele almaktan ziyade bir bütün olarak görüp, farklı disiplinlerden bilim insanlarının ortak bir paydada buluşup çalışması gerektiği ancak böyle toplum sağlığının korunabileceğini ifade etmektedir.
Tek sağlık fikri özellikle zoonoz hastalıkların (hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar) ve diğer çevre kaynaklı hastalıkların önlenmesi ile ilgili önemli bir çerçeve ortaya koyar. Kısaca bu çerçevede insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı ile ilgili çalışan kurumların/otoritelerin ve farklı meslek gruplarının iş birliği yaparak konuya bütüncül bakmaları gerektiği, toplum sağlığını korumak için ortak politikalar geliştirilmesi gerekliliğidir.
Bulaşıcı Hastalıklar ve Tek Sağlık
Bulaşıcı hastalıkların etiyoloji ve patolojilerinin zamanla daha iyi anlaşılması tek sağlık kavramının ne kadar önemli olduğunu tüm insanlığa göstermiştir. Özellikle giderek artan insan-hayvan etkileşimi, 20. yüzyılda bulaşıcı zoonoz hastalıkların artışına neden olmuştur. İnsanlarda görülen enfeksiyöz hastalıkların yaklaşık %60'ının zoonoz hastalık olduğu belirtilmektedir. Her yıl ortaya çıkan beş hastalıktan üç tanesinin zoonoz olduğu, biyoterörizm amacıyla kullanılma tehlikesi bulunan patojenlerin ise %80'inin zoonotik olduğu bilinmektedir. Günümüzde insan ve hayvan sağlığını tehdit eden 200'de fazla zoonoz hastalık bilinmektedir. Bilim insanları bu sayının ilerleyen yıllarda hızlı bir şekilde artacağından endişe etmektedir.[1], [2]
Zoonoz hastalıklar özelinde bakılacak olursa hastalığın hayvan ve insan açısından iki farklı boyutu göze çarpmaktadır. Hayvanların tedavi edilmesi, et ve süt ürünlerinin kontrolü ve gıda güvenliği gibi konular veteriner hekimlerin kontrolündedir. Dolayısıyla insan sağlığını korumanın ilk adımı hayvan sağlığını korumak ve gıda güvenliğini sağlamaktır. Hastalığın insanlara bulaştıktan sonra tedavi süreçleri, diğer insanların hastalıktan korunması, kamuoyunu bilgilendirme görevleri ise beşeri hekimlerin görevlerindendir. Ancak bazı hastalıklarda hastalık ortaya çıktıktan sonra bile hastalık etkeninde mutasyon meydana gelmekte, farklı türler arasındaki patojen geçişi devam etmekte ve farklı hastalık tabloları oluşabilmektedir. Tüm bunların olmaması ya da kontrol mekanizmalarının etkin çalışıp yerinde müdahale edebilmesi için tek sağlık kavramının öngördüğü biçimde veteriner hekimler ve beşerî hekimler arasında bilgi paylaşımı ve iş birliği önemlidir.
Önemli Bazı Zoonoz Hastalıklar
Zoonoz hastalıklar çeşitli bakteri, virüs, mantar ve paraziter etkenler nedeniyle meydana gelmektedir. Tifo, tifüs, dizanteri, kuş gribi, tüberküloz, şarbon, tetanos, bruselloz, listeriyoz, kuduz, Kırım Kongo kanamalı ateşi, ekinokokkozis, COVID-19 enfeksiyonları önemli zoonoz hastalıklardandır.
Koronavirüs Enfeksiyonları
Korona virüsler zarflı, tek zincirli RNA virüslerinden oluşan geniş bir ailedir. Korona virüsler kedi, köpek, ferret, at, alpaka ve insan gibi pek çok canlı türünü etkilemekte ve solunum sistemi, kardiyovasküler sistem ve gastrointestinal sistem rahatsızlıklarına neden olmaktadır. Korona virüslerin bir kısmı hayvanlardan insanlara bulaşabilen zoonoz karakterlidir.[3], [4], [5], [6], [7]
2002-2004 yılları arasında bir koronavirüs tipi Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) Salgınına neden olmuş ve 37 ülkeden binlerce kişiyi enfekte etmiştir. Bu hastalığa neden olan SARS-CoV etkeninin misk kedileri veya yarasalardan insanlara bulaştığı düşünülmektedir.[8] SARS-CoV görülen 8500 vakada mortalite %10'a yaklaşarak 800'den fazla kişinin hayatını kaybettiği kaydedilmiştir.[9]
2012 yılında ise 800'den fazla insanın ölümüne neden olan ve 27 farklı ülkede görülen bir koronavirüs tipi, Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS) hastalığına neden olmuştur. MERS-CoV adı verilen bu virüs insanlarda hafif solunum semptomlarından şiddetli akut solunum yolu hastalığına ve ölüme kadar değişen bir tabloya neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, MERS hastalığının enfekte develerle doğrudan ya da dolaylı temas yoluyla insanlara bulaşan zoonoz bir hastalık olduğunu açıklamıştır.[10], [11]
Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu Korona Virüsü 2 (SARS-CoV-2) 2019 yılında Çin'de teşhis edilmiş ve zamanla dünya genelinde büyük bir pandemiye neden olmuştur. Bu pandemi Covid-19 pandemisi olarak isimlendirilmiştir. 13 Ekim 2024 itibariyle DSÖ'nün açıkladığı Dünya çapında Covid-19 vaka sayısı 776.639.973'tür. 13 Ekim 2024 tarihine kadar Covid-19 pandemisine bağlı olarak ölen insan sayısı ise 7.071.769 olarak açıklanmıştır.[12] Bu hastalığın belirtileri değişkendir. Sıklıkla ateş, öksürük, yorgunluk, tat alma duyusunda kayıp gibi semptomlarla seyreder. Çoğu insanda hastalığın hafif semptomlar gösterdiği bilinse de bazı insanlarda akut solunum sıkıntısı sendromunun görülmesine ve ölüme kadar gidebilen tablonun oluşmasına neden olduğu bilinmektedir.[13]
SARS-CoV-2 enfeksiyonun hangi kaynaktan yayıldığı ve insanlara nasıl bulaştığına dair pek çok farklı teori ortaya atılmıştır. Hastalığın görüldüğü ilk aylarda Çin kaynakları virüsün deniz ürünleri satılan bir pazarda ortaya çıktığı üzerinde durulmuş ancak daha sonra yapılan çalışmalar bu teoriyi yanlışlamıştır. Daha sonra yapılan çalışmalar bu hastalığın yarasaları enfekte eden bir korona virüsün başka bir hayvan türü aracılığıyla insana bulaşmış olabileceği üzerinde durmuştur. Hastalık hayvandan insana bulaştıktan sonra yayılması neredeyse tamamen insandan insana bulaş şeklinde olmuştur.[14]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Covid-19 Pandemisi ve Tek Sağlık
Bilim insanları Covid-19 salgınının, zoonotik karakterde olması nedeniyle, insanların yaban hayatı ile artan temasının bir sonucu olduğunu belirtmektedir. Bilim insanları giderek artan yaban hayatı-insan etkileşiminin Covid-19 pandemisi gibi başka pandemiler de meydana getirebileceğini ifade etmektedirler.[15] Bazı çalışmalar SARS-CoV-2 virüsünün kaynağının yarasalar olduğunu, insanlara ise pangolinler aracılığıyla bulaştığını göstermiştir.[16], [17] Bu çalışmalar insan-hayvan-çevre ilişkisinin dünya açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Covid-19 pandemisi nedeniyle milyonlarca insan yoksullaşmış, ülke ekonomileri derinden sarsılmış, küresel iş gücü kaybı oluşmuş, getirilen pandemi kısıtlamaları nedeniyle insanların gelir kaynaklarına ulaşımları sınırlanmış, küresel ölçekte gıda üretim ve ulaştırma işlerinde aksaklıklar yaşandığı görülmüştür. Durumun ciddiyeti dünyayı gelecek yıllardaki olası pandemilerden korumak için ilgili otoriteleri önlem almaya ve daha fazla çalışma yapmaya zorlamıştır. Bu kapsamda pandemilerle baş edebilmek için farklı disiplinlerin iş birliği yapması ve beraber çalışma ruhunun oluşturulması önemli olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Tek Sağlık konsepti yeniden gündeme gelmiş, konu ile ilgili pek çok sempozyum ve bildiri hazırlanmıştır.
Şarbon
Şarbon hastalığı Bacillus anthracis etkeni nedeniyle oluşan bulaşıcı, zoonoz, bakteriyel bir hastalıktır. Şarbon hastalığı neredeyse tüm memeli hayvanlarda görülebilmektedir ancak sığırlar bu hastalığa en duyarlı hayvan türü olması ve insana bulaş bakımından önemli bir konak olması yönüyle önemlidir.[18]
Şarbon hastalığı insanlarda etkenin vücuda giriş yoluna göre farklı tiplerde görülebilmektedir. Bu tipler deri, gastrointestinal, inhalasyon (akciğer) şarbonu olarak adlandırılmaktadır. Deri şarbonu hastalığın en çok görülen tipidir ve deride veziküller ve siyah renkte "şarbon püstülü" adı verilen nekrotik lezyonlar oluşturur. Bazen sepsis, menenjit, toksemik şok gibi tablolar gelişebilir ve tedavi edilmezse ölüme kadar gidebilen ağır bir tablo oluşturur.[19]
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi keneler aracılığıyla insana bulaşan, zoonoz bir hastalıktır. Etkeni Bunyaviridae ailesinden Nairovirüs grubundan bir RNA virüsüdür. Virüs kedi, köpek, sığır, keçi, yabani kuşlar gibi pek çok hayvanda görülebilmektedir ancak hayvanlarda nadiren klinik tablo oluşturur. Hastalık insanlarda genelde ağır bir klinik tablo gösterir ve ölüm oranı %30'dur.[20]
Hastalığa neden olan viral etken insanlara genellikle Hyalomma cinsi kenelerin ısırıklarıyla bulaşmaktadır. 2-12 günlük inkübasyon süresinin ardından insanlarda grip benzeri semptomlar görülmeye başlar. Hastalık ilerledikçe burun kanamaları, kusma ve kanlı idrar görülür. Hastada karaciğer hasarı meydana gelir ve karaciğer enzimlerinin kandaki miktarlarında artış gözlenir.[20]
Ekinokokkozis
Ekinokokkozis, Echinococcus cinsine ait yassı solucanların neden olduğu zoonoz, paraziter bir hastalıktır. Hastalığa neden olan Echinococcus türlerinin son konakları köpek, tilki ve kurt gibi yabani etçillerdir. İnsan, koyun, keçi, sığır gibi pek çok memeli ise bu parazit için ara konak görevi görür.
Parazit, son konak olan etçillerin ince bağırsaklarında yaşar. İnce bağırsaklarda erişkin parazitler yumurtlar ve bu yumurtalar dışkı ile dışarı atılır. Ara konakta enfeksiyon parazit yumurtası bulunduran dışkı ile kontamine bir besinin ağız yoluyla alınması ile başlar. Parazitin yumurtası ara konağın sindirim kanalında açılır ve kan damarları yoluyla karaciğer, akciğer gibi organlara giderek buralarda içi sıvı dolu kistler (hidatik kist) oluşturur. Bu kistler organlarda işlev bozukluklarına neden olur ve ölüme kadar gidebilen tablolar oluşmasına neden olmaktadır.
Tek Sağlık Bakış Açısı Çevreyi Nasıl Tanımlar? Çevrenin Sağlıktaki Önemi Nedir?
Hava, toprak, su ve diğer pek çok bağlam bakımından "çevre" insan ve hayvan sağlığı bakımından oldukça önemlidir. Bu önem nedeniyle Tek Sağlık bakış açısında "çevre sağlığı" vazgeçilmez bir unsurdur.
Bu noktada belki çevre kelimesi ile neyin tanımlandığına değinmek gerekir. Çevre; birbirleri etrafındaki cansız dünya ile sürekli etkileşimde olan canlıların da dahil olduğu fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin birleşimidir. Buradaki çevre tanımı doğal ekosistemleri ve insanlar tarafından dönüştürülmüş kentsel ya da tarımsal alanları da kapsamaktadır. "Çevre sağlığı" terimi ise çevrenin durumunu ve işleyişinin iyiliğini belirtmektedir.
Çevre, aslında içerisinde bulundurduğu madde ve besinler nedeniyle rezervuar görevi görmektedir. Özellikle insan kaynaklı meydana gelen hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği nedenleriyle çeşitli patojen ve kimyasallar çevrede birikmektedir. Bu nedenle çevre bir patojen ve kimyasal rezervuarı işlevi görmektedir. Bu da çevrenin insan ve hayvan sağlığını nasıl etkilediğini temel olarak açıklamaktadır.
İklim Değişikliği ve Tek Sağlık
Dünyanın karşı karşıya kaldığı büyük bir sorun olan iklim değişikliği ekosistemlerin çökmesine, biyoçeşitlilik kaybına neden olduğu gibi insan sağlığı üzerine de olumsuz etkileri vardır. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak bazı bölgelerde çölleşme, kuraklık, gıda yetersizlikleri sonucu kıtlık meydana gelmektedir. Su kaynaklarında meydana gelen azalma temiz su kaynaklarının kirlenmesine böylelikle patojenlerin insanlara ulaşmasına neden olmaktadır. Benzer şekilde meydana gelen aşırı yağış, fırtına, sel gibi olaylar atık suların taşmasına ve su yoluyla bulaşan salgın hastalıklar görülmesine neden olabilmektedir.[21]
İklim değişikliği habitat koşullarını değiştirerek bazı türlerin normalde hiç yaşamadıkları bölgelere göçüne neden olabilmektedir. Meydana gelen sıcaklık artışları özellikle hastalıklara taşıyıcılık yapan eklembacaklı türlerinin (pire ve kene gibi) geniş alanlara yayılmalarına neden olmakta ve bu vektörlerle mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Bu vektörler dang humması, zika, sıtma, batı nil virüsü gibi pek çok hastalık ve patojeni farklı bölgelere taşıyarak insan ve hayvan sağlığını tehdit etmektedir.[21]
İklim değişikliği ile beraber meydana gelen sıcaklık dalgalanmaları ve aşırı sıcaklar yangın gibi afetlere neden olabilmektedir. Aynı zamanda sıcaklık artışının ve buna bağlı olarak meydana gelen kuraklığın yaban hayvanlarında strese neden olduğu, bu nedenle hayvanların bağışıklık sistemlerinde dengesizlikler oluşturarak hayvan kaynaklı patojenlerin çevreye saçılmasını artırdığı düşünülmektedir. Sıcaklık artışının bir sonucu da gıda kaynaklı hastalıkların meydana gelmesidir. Bilim insanları salmonelloz vakalarındaki artışı sıcaklık artışlarıyla ilişkilendirmektedir.[22]
Arazi Kullanımının Değişmesi ve Habitat Kaybının İnsan Sağlığı Üzerine Etkisi
Çalışmalar arazi kullanımının değiştiği ve ormanlık arazilerin tarım arazisi ya da otlatma arazisi yapıldığı, özellikle memeli türü bakımından çeşitliliği yüksek olan tropikal bölgelerde zoonoz hastalık riskinin arttığını göstermiştir.[23] Habitatların bozulması, biyoçeşitlilikte azalmaya ve insan sağlığı açısından çeşitli risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Ekosistemlerin insan eliyle yok edilmesi ve parçalanması insan- yaban hayvanı etkileşimini artırmaktadır. Parçalanmış habitatları nedeniyle barınacak alan bulamayan ve gıdaya ulaşımda zorluk çeken yabani hayvanlar giderek insan yerleşim alanlarına yaklaşmakta, yiyeceklerini tarım arazilerinden temin etmeye çalışmakta ve bu da insanların yabani hayvanlarla temasını artırarak patojenlerin türler arasında geçiş yaparak hastalık oluşturmalarını kolaylaştırmaktadır. Örneğin ABD'de insan etkisi nedeniyle ekosistemin tahribi sonucu memeli tür çeşitliliğinin azalması Lyme hastalığı bakımından önemli bir taşıyıcı olan beyaz ayaklı farelerin sayısında artışa neden olmuştur. Bu sebeple kenelerin Lyme hastalığını insanlara bulaştırma ihtimali artırmıştır.[24]
Günümüzde tarımsal faaliyet alanlarının biyoçeşitliliğin son derece yüksek olduğu yağmur ormanlarına doğru ilerlediği bilinmektedir. Yapılan bir araştırma insanlarda ortaya çıkan hastalıkların %25'ini ve hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların %50'sini tarımsal faktörlerle ilişkilendirmiştir.[25] Tarımsal faaliyetlerde çalışan insanların bir vektörle ya da başka bir hayvan tarafından bulaştırılan bir patojen ile enfekte olma riski diğer insanlara göre çok daha fazladır. Çiftlik hayvanlarında görülen patojen mikroorganizmaların birçoğunun birden fazla türü enfekte edebilme yeteneği zoonoz hastalıkların yayılmasında önemli rol oynamaktadır.[26]
Yabani hayvan türleri, insan açısından tehlike arz edebilecek patojenleri güçlü bağışıklık sistemleri nedeniyle yıllarca düşük yoğunluklarda hatta tespit edilemeyecek düzeyde vücutlarında barındırabilmektedirler. Ancak yaşadıkları habitatın bozulması sonucu türler arası rekabetin artması ve avcılardan saklanacak alanların azalması yaban hayatı üzerinde çevresel bir strese neden olmaktadır. Bu stres hayvanlar üzerinde güçlü etki yaparak bağışıklıklarının baskılanmasına ve bunun sonucu olarak fırsatçı patojenlerin çevreye yayılarak hastalık oluşturmalarına neden olabilmektedir. İnsan kaynaklı kimyasal kirleticiler de yaban hayvanları üzerinde çevresel stresin oluşmasında önemli rol oynamaktadır.[27]
Günümüzde meydana gelen hızlı kentleşme de insan sağlığını bulaşıcı hastalıklar yönünden tehdit edebilmektedir. Kentleşme sonucu yabani hayvanların habitatları insanlar tarafından tahrip edilebilmektedir. Bu durum bazen yabani hayvanları kentlerde yiyecek aramaya zorlamaktadır. Böyle alanlarda kaçınılmaz olarak insan-yaban hayvanı çatışması yaşanmaktadır. Estonya'da bazı yerleşim yerlerinde kurt kolonilerinin evcil hayvanlara saldırıp kedi ve kümes hayvanlarının ölümüne sebep oldukları bildirilmiştir. Bu kurtlardan alınan örnekler incelendiğinde kurtların sarkoptik uyuz ve insan sağlığı için oldukça tehlikeli bir patojen olan Echinococcus multilocularis parazitini taşıdıkları bildirilmiştir.[28]
Biyoçeşitlilikteki Azalmanın Hayvan ve İnsan Sağlığına Etkileri
Gezegenimizdeki canlı çeşitliliği günümüzde antropojenik etkiler yüzünden azalma eğilimindedir. İnsan etkisiyle bugüne kadar yüzlerce canlı türü yok olmuş, yüzlerce canlı türünün ise türleri tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Arazi kullanım değişikliği, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, istilacı türler dünyamızdaki biyoçeşitliliğin azalmasındaki başlıca antropojenik etklilerdir.[21]
Biyoçeşitlilikteki azalma ya da doğada av ve avcı hayvanlar arasındaki dengenin bozulması zoonoz hastalıkların ortaya çıkma riskini artırabilmektedir. Çünkü biyoçeşitliliğin bir bölgede zengin olması hastalıkların ortaya çıkması ve türler arası bulaşmasına karşı tampon görevi görmektedir. Sağlıklı ve dengeli av-avcı ilişkisi, besin ve alan için tür içi veya türler arası rekabet zoonoz hastalık rezervuarlarını ve hastalık taşıyıcısı vektörlerin sayısını kontrol altında tutmaktadır. Bir bölgede meydana gelen biyoçeşitlilikteki azalma ile birlikte belli bir hastalık yönünden taşıyıcı olan canlının sayısında aşırı bir artış meydana gelebilmekte ve bu da insan ve çevre sağlığını tehdit edebilmektedir. Örneğin memeli türlerin çeşitliliğindeki azalmanın Hantavirüs enfeksiyonu görülme sıklığında bir artışa neden olduğu bildirilmiştir.[29] Aynı şekilde kuş türlerinin çeşitliliğindeki azalma ile Batı Nil Virüsü prevalansındaki artış birbiriyle bağlantılıdır. Türlerin çeşitliliğinin fazla olduğu yerlerde patojenlerin hastalık yapabilme yeteneklerinin azalmasına "seyrelme etkisi" denmektedir.[21]
İstilacı türler insan hareketleri ile başka bölgelere taşınıp yerel biyoçeşitliliğe ciddi zarar vermektedirler. Aynı zamanda bir bölgede hiç görülmeyen patojen bir etkeni getirip salgın hastalıklara yol açabilmektedirler. Bu yönden vektör ve rezervuar konak olmaları bakımından biyoçeşitlilik ve insan sağlığı açısından oldukça ciddi bir sorun teşkil etmektedirler. Örneğin kürk üretiminde kullanılan rakun köpeklerinin kazayla serbest kalmaları ve Avrupa'da uygun habitat bulup sayılarının artması kuduz hastalığı bakımından rezervuar konak olabilecekleri için endişeye neden olmuştur. Yayılım alanı kuzeye doğru genişleyen Asya Kaplan Sivrisineği ise Sarı Humma gibi pek çok hastalığı taşıyabilmektedir.[21]
Antimikrobiyal Direnç (AMR) ve Tek Sağlık
Antibiyotik direnci bugün bilim insanlarını kaygılandıran önemli bir sorundur. Antibiyotiklere direnç kazanmış mikroorganizmalar insanlarda ve hayvanlarda ilaçlarla tedavi edilemeyen hastalıkların meydana gelmesine neden olmaktadır. Antimikrobiyal direnç bu yönüyle önemli bir sağlık sorunudur. Öyle ki antimikrobiyal ajanlara karşı dirençli mikroorganizmaların her yıl 700.000 insanın ölümüne yol açtığı düşünülmektedir.[30] DSÖ Antimikrobiyal Direnci insanlığın üstesinden gelmesi gereken en büyük 10 küresel halk tehdidi listesinde göstermektedir.[31]
Antimikrobiyal ajanlar (antibiyotikler) insan ve hayvan hastalıklarının tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu ilaçların hatalı kullanımı (gereğinden fazla kullanılması gibi) mikroorganizmalarda bu ilaçlara karşı direnç gelişimine ve bu mikroorganizmaların enfekte ettiği insan ya da hayvanda ilaçların işe yaramamasına neden olmaktadır.
Hayvan yemlerinde kullanılan antimikrobiyal ajanlar dışkı yoluyla dışarı atılıp atık suda ve tarımsal alanlarda birikebilmektedir. Bu birikintilerin dirençli bakterilerin oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir. Bir çalışmada antimikrobiyal ilaç kalıntısı içeren hayvan gübresi uygulanan toprakta yetişen bitkilerin klortetrasiklini absorbe edebildiği gösterilmiştir.[32] Antibiyotiklerin topraktaki konsantrasyonları genellikle düşük seviyelerdedir. Ancak uzun süre maruziyet sonucu birikim meydana geldikçe toprak mikroorganizmalarında antimikrobiyal direnç gelişebildiği bilinmektedir. Direnç geliştirmiş mikroorganizmalardaki AMR genleri toprak ve sudaki yerli bakteri popülasyonlarına aktarılabilmektedir. Bu aktarım yatay gen transferi yoluyla olur. Böylece antibiyotik direnç genlerinin ve dirençli mikroorganizmaların insan ve hayvanlara ulaşması kolaylaşmaktadır.[21] Görüldüğü gibi antimikrobiyal direnç konusu çevre-hayvan-insan arasındaki karmaşık ilişkinin sağlık açısından ne kadar önemli ve hassas olduğunun güzel bir örneğidir. Tek sağlık düşüncesinin de bütüncül bakış açısının kaynağı budur.
Kimyasal Kirlilik ve Tek Sağlık
Tek sağlık fikri ortaya atıldığında ilk başlarda yalnızca zoonoz hastalıklar, dirençli mikroorganizmalar ve gıda güvenliği konularına odaklanılmıştır. Ancak hava kirliliğinin ve ekotoksisite konularının insan sağlığı üzerindeki ciddi etkileri zamanla daha iyi anlaşılmış, bilim insanları bu konulara yoğunlaşarak sorunlara çeşitli çözüm önerileri getirmiştir.
Hayvanlarda ortaya çıkan kimyasal toksisite ile ilgili hastalıklar insan sağlığını da etkileyebilmektedir. Bu nedenle tek sağlık yaklaşımının ilgilendiği bir konudur. Çevre kirliliği nedeniyle zarar gören ve sağlığı bozulan hayvanlar insan sağlığındaki bozulmanın da erken habercisi olabilmektedir. Yabani hayvanların sürekli takip edilip sayılarının ve sağlık durumlarının izlenmesi, olası kimyasal toksisitenin erken tespiti ve ortak risk analizi açısından son derece önemli çalışmalardır.
Hayvanlarda bir kimyasal toksinin birikimi hayvansal gıdalar tüketen insanlar için sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bu toksinler arsenik ve cıva gibi ağır metaller, pestisitler, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, poliklorlu dimetil eterler içerebilmektedir. Bu kimyasallar genellikle hayvanların yağ dokusunda depolanır ve et tüketimi ile insan sağlığını direkt olarak etkileyebilir.[21], [33], [34] Bu durumun önüne geçebilmek için Avrupa Birliği ve üye olmayan diğer devletler kendi iç mevzuatlarında ve küresel ticaret alanında çeşitli düzenlemeler yaparak kontrol programlarını hayata geçirmiştir. Ancak bazen bu önlemler yeterli olmamakta ve halk sağlığı açısından tehlikeli durumlar ortaya çıkabilmektedir. Kimyasal toksisiteden korunmak için çok daha geniş disiplinleri içeren çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.
Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileri bilinmektedir. DSÖ, hava kirliliğinin insanlarda kalp hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akciğer enfeksiyonları ve kanser gibi hastalıklara neden olduğunu belirtmektedir. Bu hastalıklara bağlı olarak her yıl ortalama 7.2 milyon insan hayatını kaybetmektedir.[35] Hava yoluyla uzak mesafelere taşınabilen kurşun, kadmiyum ve cıva toprakta birikebilmektedir. Kadmiyum akciğer kanserine neden olmaktadır. Kurşunun ise fetüs ve çocuklarda sinir sisteminde hasara neden olduğu bilinmektedir. Yetişkinlerde ise üreme problemlerine, mide ve bağırsak hasarına neden olmaktadır.[21], [36] Bu ağır metallere bitki ve hayvanlarda rastlanabilmektedir. Bu bitki ve hayvanların insan tarafından tüketilmesi de ağır metallerin direkt insana ulaşmasını sağlar.[37]
Hava kirliliği bitki ve hayvanları da etkileyerek ekosistem ve biyoçeşitlilik üzerinde tahribata yol açabilmektedir. Havadaki kimyasal kirlilik bitkilerde oksidatif strese neden olarak fotosentez basamaklarında bozulmaya ve toplu bitki ölümlerine neden olabilmektedir. Havadaki nitrojen bileşiklerinin ötrofikasyona ve doğal ortamların asitlenmesine yol açtığı bilinmektedir. Hava kirliliğinin bitkilerin renginde değişmelere neden olabileceği ve bu değişikliğin bitki-böcek ilişkisini etkileyerek bitkilerin üreme süreçlerini sekteye uğrattığı ve polen üretimini engellediği bilinmektedir.[37]
Su Kirliliğinin Sağlık Üzerine Etkileri
Su kaynaklarının kirlenmesi de halk sağlığı açısından önemli bir sorundur. Su, hastalıkların yayılmasında önemli bir yoldur. Su yoluyla E. coli , Campylobacter, Cryptosporidium, Shigella, Hepatit E Virüsü, Coccidia etkenleri, bazı Koronavirüs tipleri gibi patojen mikroorganizmalar taşınmaktadır. Bu patojen etkenler ile kontamine olmuş suyun insanlar tarafından içme suyu olarak ya da tarım ve hayvancılıkta kullanılması hem insan hem de hayvan sağlığı açısından ciddi risk oluşturmaktadır.[21]
Sulardaki kirliliğin başlıca sebepleri arasında hayvan gübresi ve insan dışkısı gelmektedir. 2018 yılında insanlarda meydana gelen bir leptospirozis salgınının yaban domuzu ve sığır dışkılarının su kaynaklarını kontamine etmesi sonucu meydana geldiği düşünülmektedir.[38] Hayvancılık faaliyetleri sırasında ortaya çıkan hayvan dışkılarının bir kısmı tarım faaliyetlerinde özellikle toprak gübresi olarak kullanılmaktadır. Kullanılmayan kısmın ise bertaraf edilmesi ve atığın doğru yönetilmesi önemlidir. Atık dışkının kanalizasyon sistemine verilmesi, ya da tarım alanlarında kullanılan gübrenin çeşitli sebeplerle dışarı taşması dışkıdaki nitrat ve fosforun toprağa geçmesine ve yağmur suları ile yüzey sularında birikimine neden olur. Bu birikim suda besin fazlalığına ve bu nedenle de alg ve diğer mikroorganizmaların aşırı üremesine neden olur. Bu olaya ötrofikasyon denmektedir. Sudaki bu toksisite özellikle kabuklu deniz canlılarını etkileyerek toksik kimyasalların bu canlılarda birikimine neden olabilmektedir. Bu canlıların insanlar tarafından sıklıkla tüketilen besinler olması gıda güvenliği ve insan sağlığı açısından önemli risk teşkil etmektedir.[39]
Tek Sağlık Fikri Nasıl Doğdu?
İnsanlık tarihi boyunca özellikle insan ve hayvanlar arasındaki yakın ilişki hastalıkların da birbirleri ile bağlantılı olabileceği görüşünü doğurmuştur. Bu görüş doğrultusunda Orta Çağ'da insan ve hayvan parazitleri beraber incelenmiş, bu parazitlerin neden olduğu hastalıklar tıp kitaplarında beraber anlatılmıştır. Bazı dinlerde ise hasta hayvanların kurban edilmesi, etlerinin yenmesi yasaklanmış; bu yolla halk sağlığı korunmaya çalışılmıştır.
İnsanlık zamanla tıpta ilerleme kaydetmiş ve hastalıkların doğası daha iyi anlaşılıp tedavi ve korunma yöntemleri geliştirilmiştir. Ancak bu süreçte veteriner tıbbı, insan tıbbının gerisinde kalmış, insanlardaki salgın hastalıklar kontrol altına alınmaya başlarken hayvanlarda salgın hastalıklar kitlesel ölümlere neden olmaya devam etmiştir. Bu ölümlerin neden olduğu ciddi ekonomik kayıp ve kıtlık, hayvan sağlığı alanındaki çalışmaların da artmasına neden olmuş ve veteriner tıbbının doğmasını sağlamıştır.
Tek sağlık kavramı 1800'lü yıllarda gelişmeye başlamış yeni bir kavram olmakla beraber insan sağlığı ve çevre sağlığı ilişkisi hakkında bilgiler Hipokrat'a kadar uzanmaktadır. M.Ö. 370-460 yılları arasında yaşayan Yunan Hekim Hipokrat, "Havada, Suda ve Yerde" başlıklı metinlerinde temiz bir çevrenin insan sağlığı yönünden önemine değinmiştir.[40]
1711-1769 yılları arasında Avrupa'da yaşanan sığır vebası salgınında 200 milyondan fazla sığırın ölümü ülke ekonomilerine büyük zarar vermekle beraber insanların hayvansal gıdaya ulaşımını zorlaştırmıştır. Ancak henüz veteriner hekim yetiştiren okulların kurulmamış olması nedeniyle halk beşeri hekimlerden yardım istemiş, hayvanların tedavisi ve salgının kontrolü için çeşitli yollar denenmişse de etkili olmamıştır. İtalyan hekim Dr. Lancisi ve İngiliz hekim Dr. Bates'in hazırladığı raporların da etkisiyle veteriner okulları kurulmaya başlanmıştır. İlk veteriner tıp okulu 1762'de Fransa'da kurulmuş, ardından diğer Avrupa Ülkeleri de veteriner hekim yetiştirmek için okullar açmıştır. Veteriner tıbbının ilerlemesi hayvanlarda görülen büyük salgın hastalıkların ve zoonoz hastalıkların kontrolünde önemli rol oynamıştır.[40]
Bazı bilim insanları ilk veteriner okulunun açıldığı tarih olan 13 Şubat 1762 tarihini "Tek Sağlık fikrinin doğuşu" olarak kabul etmektedir. Bu tarihten sonra veteriner tıbbı ve beşeri tıp işbirliği ile bulaşıcı hastalıklara yönelik çalışmalar özellikle mikrobiyoloji alanında yapılmıştır. Bu çalışmalar mikrobiyoloji alanında devrim niteliği taşımaktadır.[40]
Alman hekim ve patolog olan Prof. Dr. Rudolf L. K Virchow, 1855 yılında Trichinella paraziti ile ilgili çalışmalar yapmış ve elde ettiği bilgiler ışığında insan enfeksiyonları ve hayvan enfeksiyonları arasında ilişki kuran ilk bilim insanı olmuştur. Virchow bu ilişkiyi tanımlarken "zoonoz" kavramını ileri sürmüştür. Virchow bu çalışmalarının ardından yaptığı yayınlarda veteriner tıbbı ve insan tıbbının beraber çalışması gerektiğini ve temelde aralarında pek fark olmadığını vurgulamıştır. Bir süre Virchow ile çalışan öğrencisi ve Kanadalı bir hekim olan Sir William Osler de veteriner hekimlik ve insan hekimliğinin birbirlerini tamamladığını ifade etmiş, domuz tifo salgını ve domuzlardaki parazitler üzerine çalışmalar yapmıştır.[40], [41]
1964 yılında Prof. Dr. Calvin W. Schwabe tarafından "Tek Tıp" terimi ortaya atılmıştır. Bu terim insan sağlığı ve hayvan sağlığı arasındaki yakın ilişkiyi, zoonoz hastalıkların epidemiyolojisini ve kontrol yöntemlerini açıklamak için kullanılmıştır. Ayrıca Schwabe deney hayvanları ile yapılan çalışmaları da tek tıp görüşüne örnek olarak göstermiştir. Bir veteriner hekim olan Schwabe aynı zamanda Veteriner Hekimliği ve İnsan Sağlığı adında bir ders kitabı da yazmıştır.[40], [41]
İleriki yıllarda ise tek tıp terimi daha geniş bir anlam kazanarak "Tek Sağlık" olarak kullanılmaya başlanmıştır. 2003 yılında Washington Post gazetesinde Dr. William Karesh'in Ebola Kanamalı Ateşi hastalığı ile ilgili düşüncelerine yer verilmesi ile tek sağlık yeniden dünya gündemine gelmiştir. Bu tarihten sonra dünya genelinde tek sağlık konusu ile ilgili birçok konferans yapılmıştır.[40]
2004 yılında Amerikan Veteriner Tıp Birliği (AVMA) bir çalışma grubu oluşturarak veteriner hekimlerin ve beşerî hekimlerin nasıl işbirliği içerisinde çalışabileceklerine dair öneriler yayınlamıştır. Amerikan Tabipler Birliği (AMA) ve AVMA desteğiyle "Tek Sağlık Girişimi" (İng: "One Health Initiative") adında bir oluşum kurulması için önerge verilmiştir. Önerge 2007 yılında AVMA'nin Washington DC'de yapılan toplantısında kabul edilerek "Tek Sağlık Konsepti" adı altında çalışmalara devam edilmesine karar verilir.[40], [41]
Türkiye'de Tek Sağlık, 2007 yılında Veteriner Hekim Arzu Temizyürek tarafından Veteriner Hekimleri Derneği Dergisinde yayımlanan "Veteriner Hekimler ile İnsan Hekimleri Tek Sağlık Konseptine Geri Dönüyorlar" başlıklı makale ile gündeme gelmiştir. 25 Nisan 2009 tarihinde Türk Tabipleri Birliği ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği "Tek Dünya - Tek Sağlık" bildirisini imzalamışlardır. Ayrıca ülke genelinde konu ile ilgili pek çok konferans düzenlenmiştir.[40]
2009 yılında CDC bünyesinde "Tek Sağlık Ofisi" kurulmuştur. Bu ofis halk sağlığı alanındaki araştırmaları desteklemiştir. Aynı zamanda disiplinler arası araştırmacılar arasında veri ve bilgi alışverişini kolaylaştırmayı hedeflemiştir.[41]
16-19 Mart 2009 tarihlerinde Kanada Halk Sağlığı Ajansı "Tek Dünya-Tek Sağlık" başlıklı bir toplantı düzenlemiştir. Bu toplantının amacı; hayvanlar, insanlar ve ekosistemler arasındaki bulaşıcı hastalık riskini azaltmak amacıyla stratejiler geliştirilmesi idi. 4-6 Mayıs 2010 tarihlerinde ise CDC, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) iş birlikleriyle Tek Sağlık fikirlerini uygulamaya koymak ve eylem planı yapmak amacıyla uzmanların katıldığı toplantılar düzenlemiştir. 2011 ve 2013 yıllarında ise uluslararası katılımlı Tek Sağlık kongreleri düzenlenmiştir.[41]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ World Health Organization. Zoonoses. Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. A. Hart, et al. (1999). Zoonoses.. Journal of Epidemiology & Community Health, sf: 514-515. doi: 10.1136/jech.53.9.514. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Haake, et al. (2020). Coronavirus Infections In Companion Animals: Virology, Epidemiology, Clinical And Pathologic Features. Viruses, sf: 1023. doi: 10.3390/v12091023. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Gnirs, et al. (2015). Cerebral Pyogranuloma Associated With Systemic Coronavirus Infection In A Ferret. The Journal Of Small Animal Practice, sf: 36-39. doi: 10.1111/jsap.12377. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Giannitti, et al. (2015). Necrotizing Enteritis And Hyperammonemic Encephalopathy Associated With Equine Coronavirus Infection In Equids. SAGE Publications, sf: 1148-1156. doi: 10.1177/0300985814568683. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Kipar, et al. (2007). Fatal Enteritis Associated With Coronavirus Infection In Cats. Journal Of Comparative Pathology, sf: 1-14. doi: 10.1016/S0021-9975(98)80067-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. A. Mitchell, et al. (2012). Tropism And Pathological Findings Associated With Canine Respiratory Coronavirus (Crcov). Veterinary Microbiology, sf: 582-594. doi: 10.1016/j.vetmic.2012.11.025. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. K. P. Lau, et al. (2005). Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus-Like Virus In Chinese Horseshoe Bats. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 14040-14045. doi: 10.1073/pnas.0506735102. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. J. Cameron, et al. (2012). Lack Of Innate Interferon Responses During Sars Coronavirus Infection In A Vaccination And Reinfection Ferret Model. PLOS ONE, sf: e45842. doi: 10.1371/journal.pone.0045842. | Arşiv Bağlantısı
- ^ World Health Organization (WHO). Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus (Mers-Cov). Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
- ^ World Health Organization. Mers Situation Update, January 2020. Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: World Health Organization - Regional Office for the Eastern Mediterranean | Arşiv Bağlantısı
- ^ World Health Organization. Coronavirus Disease (Covid-19) Situation Reports. Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. M. Lamers, et al. (2022). Sars-Cov-2 Pathogenesis. Nature Reviews Microbiology, sf: 270-284. doi: 10.1038/s41579-022-00713-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Dhama, et al. (2020). Coronavirus Disease 2019–Covid-19. American Society for Microbiology. doi: 10.1128/cmr.00028-20. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. C. A. Thompson, et al. (2009). Parasite Zoonoses And Wildlife: Emerging Issues. International Journal of Environmental Research and Public Health, sf: 678-693. doi: 10.3390/ijerph6020678. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Zhang, et al. (2020). Probable Pangolin Origin Of Sars-Cov-2 Associated With The Covid-19 Outbreak. Current Biology, sf: 1346-1351.e2. doi: 10.1016/j.cub.2020.03.022. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Hassanin, et al. (2021). Covid-19: Natural Or Anthropic Origin?. Mammalia, sf: 1-7. doi: 10.1515/mammalia-2020-0044. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Beyer, et al. (2009). Anthrax In Animals. Molecular Aspects of Medicine, sf: 481-489. doi: 10.1016/j.mam.2009.08.004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. A. Sweeney, et al. (2011). Anthrax Infection. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine, sf: 1333-1341. doi: 10.1164/rccm.201102-0209CI. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b World Health Organization. Crimean-Congo Haemorrhagic Fever. Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d e f g h i Centre for Environment & Health. A Health Perspective On The Role Of The Environment In One Health. (29 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 22 Kasım 2024. Alındığı Yer: World Health Organization | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. A. Patz, et al. (2008). Disease Emergence From Global Climate And Land Use Change. Medical Clinics of North America, sf: 1473-1491. doi: 10.1016/j.mcna.2008.07.007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Allen, et al. (2017). Global Hotspots And Correlates Of Emerging Zoonotic Diseases. Nature Communications, sf: 1-10. doi: 10.1038/s41467-017-00923-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. F. Allan, et al. (2003). Effect Of Forest Fragmentation On Lyme Disease Risk. The American Society of Tropical Medicine and Hygiene, sf: 267-272. doi: 10.1046/j.1523-1739.2003.01260.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. R. Rohr, et al. (2019). Emerging Human Infectious Diseases And The Links To Global Food Production. Nature Sustainability, sf: 445-456. doi: 10.1038/s41893-019-0293-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. A. Shah, et al. (2019). Agricultural Land-Uses Consistently Exacerbate Infectious Disease Risks In Southeast Asia. Nature Communications, sf: 1-13. doi: 10.1038/s41467-019-12333-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Acevedo-Whitehouse, et al. (2009). Effects Of Environmental Change On Wildlife Health. Philosophical Transactions Royal Society B, sf: 3429-3438. doi: 10.1098/rstb.2009.0128. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Plumer, et al. (2014). Rapid Urbanization Of Red Foxes In Estonia: Distribution, Behaviour, Attacks On Domestic Animals, And Health-Risks Related To Zoonotic Diseases. PLOS ONE, sf: e115124. doi: 10.1371/journal.pone.0115124. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Suzán, et al. (2009). Experimental Evidence For Reduced Rodent Diversity Causing Increased Hantavirus Prevalence. PLOS ONE, sf: e5461. doi: 10.1371/journal.pone.0005461. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O'Neill, et al. (Bilimsel Rapor, 2016). Tackling Drug-Resistant Infections Globally: Final Report And Recommendations. Not: Bu rapora '' https://amr-review.org/Publications.html '' bağlantısından ulaşılabilir..
- ^ T. P. Robinson, et al. (2016). Antibiotic Resistance Is The Quintessential One Health Issue. Transactions of The Royal Society of Tropical Medicine and Hygiene, sf: 377-380. doi: 10.1093/trstmh/trw048. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Kumar, et al. (2005). Antibiotic Uptake By Plants From Soil Fertilized With Animal Manure. Journal of Environmental Quality, sf: 2082-2085. doi: 10.2134/jeq2005.0026. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. Domingo, et al. (2015). Carcinogenicity Of Consumption Of Red And Processed Meat: What About Environmental Contaminants?. Environmental Research, sf: 109-115. doi: 10.1016/J.ENVRES.2015.11.031. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. Domingo. (2017). Concentrations Of Environmental Organic Contaminants In Meat And Meat Products And Human Dietary Exposure: A Review. Food And Chemical Toxicology, sf: 20-26. doi: 10.1016/J.FCT.2017.06.032. | Arşiv Bağlantısı
- ^ World Health Organization. Air Pollution. (1 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 26 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. González-Weller, et al. (2006). Lead And Cadmium In Meat And Meat Products Consumed By The Population In Tenerife Island, Spain. Food Addit Contam, sf: 757-763. doi: 10.1080/02652030600758142. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b P. K. Misztal, et al. (2015). Atmospheric Benzenoid Emissions From Plants Rival Those From Fossil Fuels. Scientific Reports, sf: 1-10. doi: 10.1038/srep12064. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Dadon, et al. (2018). Outbreak Of Human Leptospirosis Linked To Contaminated Water Bodies In Northern Israel, June To August 2018. Euro Surveillance, sf: 1800486. doi: 10.2807/1560-7917.ES.2018.23.38.1800486. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. E. Buttke. (2011). Toxicology, Environmental Health, And The “One Health” Concept. Journal of Medical Toxicology, sf: 329-332. doi: 10.1007/s13181-011-0172-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d e f g h TTB. (Bilimsel Rapor, 2020). Ttb Covid-19 Pandemisi 6. Ay Değerlendirme Raporu. Not: Rapordaki ''Tek Sağlık'' başlıklı makale kaynak olarak kullanılmıştır. Rapora '' https://www.ttb.org.tr/kollar/covid19/yayin_goster.php?Guid=42ee583e-fb2d-11ea-abf2-539a0e741e38 '' bağlantısından ulaşılabilir..
- ^ a b c d e CDC. One Health History. (24 Nisan 2024). Alındığı Tarih: 22 Kasım 2024. Alındığı Yer: One Health | Arşiv Bağlantısı
- S. Bakırcı. (2018). Tek Sağlık: Niçin Önemli?. Turkiye Klinikleri Public Health - Special Topic, sf: 99-105. | Arşiv Bağlantısı
- WHO. Echinococcosis. (17 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 22 Kasım 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 21:09:43 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19064
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.