İklim Değişikliği İnsan Hayatında, Çevrede ve Sosyal Yapıda Ne Tür Sorunlara Sebep Oluyor?
İklim Krizi, Sadece "Sıcaktan Bunalmak" veya "Kutup Ayılarının Ölmesi" ile İlgili Değil. Hayatınızı Derinden Sarsmaya Başladı Bile!
İklim değişikliği, Dünya'nın dört bir yanındaki her bölgeyi etkiler. Örneğin buzulları eritir ve deniz seviyelerinin yükselmesine neden olur. Bazı bölgelerde ekstrem hava koşulları ve yağış miktarları gözlenirken bazı bölgelerde ise sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar deneyimlenir. Üstelik iklim krizi, eğer şimdi aksiyon almazsak, giderek daha da kötüleşecek.
İklim değişikliği, Dünya için çok ciddi bir tehdittir ve sonuçları hayatımızın çoğu alanını etkileyebilir. Gelin iklim değişikliğinin neden olduğu başlıca sorunları inceleyelim.
Doğal Sonuçlar
Yüksek Sıcaklıklar
İlk olarak iklim değişikliği, Dünya'nın ortalama sıcaklığını artırmıştır ve bu nedenle sıcak hava dalgaları gibi ekstrem sıcak hava koşullarına neden olmaktadır. Yüksek sıcaklıklar ölüm oranlarının artmasına, üretkenliğin düşmesine ve altyapı sistemlerinin zarar görmesine neden olabilir. Yaşlılar ve yeni doğanlar gibi nüfusun en savunmasız üyeleri bu sıcaklık artışlarından en fazla etkilenen gruplardır.
Yüksek sıcaklıkların Dünya genelinde iklim kuşaklarının kaymasına neden olması da beklenmektedir. Bu kaymalar ise halihazırda kirlilik ve habitat kaybından ötürü nesli tehlike altında olan birçok hayvan ve bitki türünün dağılımını ve birey sayısını değiştirecektir.
Dahası yüksek sıcaklıklar hayvan ve bitki türlerinin yaşam döngülerini ve davranış biçimlerini, yani fenolojilerini de etkilemektedir. Bu da zararlıların ve istilacı türlerin sayılarının artmasına neden olarak belirli insan hastalıklarının yayılmasını tetikleyebilir.
Ek olarak tarım ve hayvancılığın uygulanabilirliği ve verimi ya da ekosistemlerin önemli hizmetleri veya (temiz su veya temiz hava gibi) kaynakları sağlama kapasitesi, yüksek sıcaklıklar nedeniyle azalabilir.
Yüksek sıcaklıklar, yağışları azaltmakla birlikte suyun buharlaşmasını artırarak şiddetli kuraklık riski yaratır.
Avrupa bölgesindeki düşük sıcaklık ekstremleri azalabilir. Ancak küresel ısınma olayların öngörülebilirliğini ve dolayısıyla meydana gelen olaylara etkili bir şekilde tepki verme kapasitemizi etkiler.
Kuraklık ve Yangınlar
İklim değişikliği nedeniyle Avrupa'daki birçok bölge eskisine göre daha sık, daha şiddetli ve daha uzun süreli kuraklıklarla karşı karşıya kalmaktadır. Kuraklık, yüksek sıcaklıklar nedeniyle buharlaşmanın artmasının ve yağışların azalmasının etkisiyle su mevcudiyetinde yaşanan olağandışı ve geçici bir eksikliktir. Aşırı su tüketiminden kaynaklanan ve yıl boyu süren tatlı su eksikliği olan su kıtlığıyla karıştırılmamalıdır.
Kuraklıklar genelde zincirleme etkilere sebep olur. Örneğin ulaşım altyapısı, tarım, ormancılık, su ve biyoçeşitlilik gibi alanların hepsini birden etkileyebilir. Kuraklıklar nehirlerin ve yer altı sularının seviyelerini düşürür, ağaç ve ekinlerin büyümesini engeller, haşere saldırılarını artırır ve yangınlara sebep olurlar.
Avrupa'da kuraklığın neden olduğu yıllık yaklaşık 9 milyar Euroluk kaybın çoğu tarımı, enerji sektörünü ve kamusal su kaynaklarını etkilemektedir. Aşırı kuraklıklar Avrupa'da yaygınlaşmakta ve neden oldukları zararlar da her geçen gün artmaktadır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Küresel anlamdaki 3 santigrat derecelik bir artış nedeniyle kuraklıkların iki kat daha sık gerçekleşeceği, Avrupa çapındaki kuraklık kaynaklı maddi kaybın yıllık net 40 milyar Euro'yu aşacağı ve en çok etkilenen bölgelerin Akdeniz ve Atlantik bölgeleri olacağı tahmin edilmektedir. Daha sık ve daha şiddetli kuraklıklar, özellikle Akdeniz etrafında yangın sezonunu uzatacak ve yangınları şiddetlendirecektir. İklim değişikliği aynı zamanda yangın riski altında bulunan bölgeleri de genişletmektedir. Şu anda yangın riski altında olmayan bölgeler iklim değişikliği nedeniyle yangın riski altına girebilir.
Temiz Suya Ulaşım
İklim ısındıkça yağış rejimleri değişir, buharlaşma artar, buzullar erir ve deniz seviyeleri yükselir. Tüm bu değişiklikler taze suya ulaşımı etkileyen faktörlerdir.
Daha sık ve daha şiddetli yaşanan kuraklıklarla birlikte su sıcaklıklarının da artmasının su kalitesinde bir düşüşe neden olması beklenmektedir. Bu koşullar da sularda zehirli alglerin ve bakterilerin büyümesini tetikleyerek çoğunlukla insan aktivitesinden kaynaklanan su kıtlığını daha da kötüleştirecektir.
Sağanak yağışlardaki artış da ulaşılabilir suyun niteliğini ve niceliğini etkileyebilir, çünkü yağmur sularının kirli lağım suyunun yüzey sularına karışmasına neden olması muhtemeldir.
Avrupa'daki nehirler genellikle dağlık bölgelerden doğar ve temiz suyun yaklaşık %40'ı Alpler'den gelmektedir. Ancak kar ve buzul dinamikleri ile yağış rejimlerindeki değişimler tüm Avrupa'da geçici su azlığına neden olabilir. Ayrıca kuraklık nedeniyle nehirlerin akış rejimlerinin değişmesi de nakliyeyi ve hidroelektrik enerji üretimini olumsuz etkileyebilir.
Sel ve Taşkınlar
İklim değişikliğinin birçok bölgede aşırı yağışlara neden olması beklenmektedir. Uzun süreli aşırı yağışlar nehirlerin taşmasına, kısa süreli ve yoğun sağanaklar ise yağmur sellerine sebep olabilir.
Nehirlerin taşması Avrupa'da yaygın bir doğal afettir ve son 30 yılda fırtınalarla birlikte ölümlere neden olmuş, milyonlarca insanı etkilemiş ve büyük maddi kayıplara sebep olmuştur. İklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda Avrupa genelindeki nehir taşkınlarının sayısını artırması muhtemeldir.
Yüksek sıcaklıklar nedeniyle şiddetli yağmur fırtınalarının da daha sık ve daha şiddetli hale gelmesi ve ani sellerin Avrupa genelinde yaygınlaşması beklenmektedir. Bazı bölgelerde kış aylarındaki kar yağışı miktarının azalması nedeniyle ilkbahar taşkınlarında azalma görülebilir, ancak nehirlerin aşırı yüklendiği dağlık bölgelerdeki ani sel riski bu durumu dengeleyecektir.
Deniz Seviyelerinin Yükselmesi
Deniz seviyeleri 20. yüzyıl boyunca yükselmiştir ve bu eğilim son yıllarda daha da hızlanmaktadır. Bu durumun ilk nedeni, ısınmanın neden olduğu okyanuslardaki genleşmedir. Ayrıca eriyen buzullardan ve Antartika'daki buz tabakalarından gelen sular da bu duruma katkı sağlamaktadır. Bu yüzyılın sonunda Avrupa'nın deniz seviyelerinde 60 ila 80 santimetrelik bir yükselme yaşayacağı tahmin edilmektedir. Tahminler arasındaki değişkenlik Antartika'daki buz tabakasının erime hızına bağlıdır.
Avrupa Birliği nüfusunun yaklaşık üçte biri kıyılara 50 kilometreden az uzaklıkta yaşamaktadır ve bu bölgeler AB'nin toplam gayri safi yurtiçi hasılasının %30ü'undan fazlasını üretmektedir. Avrupa'nın denizlerden 500 metre uzaklık içerisindeki bölgelerinin ekonomik değeri 500 milyar Euro ile 1.000 milyar Euro arasındadır.
İklim değişikliğinin sebep olduğu diğer etkilerle birlikte deniz seviyelerinin yükselmesi de kıyı bölgelerindeki taşkın ve erozyon riskini artıracak ve bu bölgelerdeki altyapıları, işletmeleri ve doğayı etkileyecektir.
Dahası deniz seviyelerinin yükselmesinin deniz suları yer altı su tablalarına doğru ilerledikçe ulaşılabilir temiz su miktarını azaltacağı da öngörülmektedir. Bu durum tatlı su kaynaklarına tuzlu suların sızmasına sebep olarak tarımı ve içme suyu tedariğini de etkileyebilir.
Son olarak deniz sularının yükselmesi kıyı bölgelerindeki biyoçeşitliliği ve bunların sağladığı doğal kaynakları da etkileyecektir. Birçok sulak alan kaybolacak ve bu da eşsiz kuş ve bitki türlerini tehdit altına sokmanın yanı sıra bu bölgelerin sağladığı doğal fırtına korumasını da ortadan kaldıracaktır.
Biyoçeşitlilik
İklim değişikliğinin çok hızlı şekilde gerçekleşmesi, birçok hayvan ve bitki türünün adapte olmasını zorlaştırmaktadır. İklim değişikliğinin biyoçeşitliliği etkilediğine ve etkilemeye devam edeceğine dair kesin kanıtlar mevcuttur. İklim değişikliğinin dolaysız etkileri fenoloji, türlerin bolluğu ve dağılımı, topluluk ve habitat yapısı ve ekosistem süreçleri üzerine olacaktır.
İklim değişikliği ayrıca arazi ve diğer kaynakların kullanımında değişikliklere sebep olarak da biyolojik çeşitlilik üzerinde dolaylı etkilere yol açmaktadır. Bu değişiklikler ölçekleri, kapsamları ve hızları nedeniyle doğrudan etkilerden daha zararlı olabilir. Dolaylı etkiler arasında habitat parçalanması ve kaybı, aşırı sömürü, hava, su ve toprak kirliliği ve istilacı türlerin yayılması yer alır. Bu etkilerse ekosistemlerin iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını ve gıda, temiz su ve hava, sellerin ve erozyonların kontrolü gibi temel hizmetleri sunma kapasitelerini daha da azaltacaktır.
Toprak
İklim değişikliği erozyonu, organik maddelerin azalmasını, tuzlanmayı, toprakta biyoçeşitlilik kaybını, heyelanları, çölleşmeyi ve selleri daha şiddetli hale getirebilir. İklim değişikliğinin toprakta karbon depolaması üzerindeki etkisi, atmosferdeki CO2 konsantrasyonlarının değişmesi, artan sıcaklıklar ve değişen yağış modelleriyle ilişkilendirilebilir. Aşırı yağışlar, kar veya buzların hızla erimesi, nehirlerin şiddetli akışı ve artan kuraklıklar, toprak bozunmasını etkileyen iklimle ilgili olaylardır. Ormansızlaşma ve tarım ya da kayak gibi diğer insan faaliyetleri de toprak bozunumunda rol oynamaktadır. Yükselen deniz seviyeleri ve (periyodik olarak) düşen nehir akıntıları nedeniyle deniz kıyılarından tuzlu su girişinin kıyı bölgelerindeki tuzlu toprakları artırması beklenmektedir.
İç Sular ve Okyanuslar
İklim değişikliğinin yağış rejimlerinin tahmin edilebilirliğini azaltması ve daha yoğun fırtınalara sebep olması nedeniyle Avrupa çapında su mevcudiyetinde büyük değişikliklere yol açacağı tahmin edilmektedir. Bu da özellikle Güney ve Güneydoğu Avrupa'da artan su kıtlığına ve kıtanın büyük bölümünde sel riskinin artmasına neden olacaktır. Bu değişiklikler, birçok kara ve deniz bölgesiyle birlikte birçok doğal ortamı ve türü de etkileyecektir.
Su sıcaklığı, su ekosistemlerinin genel sağlığını belirleyen ana parametrelerden biridir; çünkü suda yaşayan organizmaların tolere edebilecekleri belirli bir sıcaklık aralığı vardır. İklim değişikliği nehir ve göllerin sıcaklıklarını artırmış, buz örtüsünü eritmiş ve dolayısıyla su kalitesini ve tatlı su ekosistemlerini etkilemiştir.
İklim değişikliğinin deniz yüzeylerinin sıcaklığını artırma, okyanusları asitleştirme ve rüzgâr şemalarını değiştirme gibi etkileri okyanusların fiziksel ve biyolojik yapısını önemli ölçüde değiştirecektir. Ayrıca sıcaklıklardaki ve okyanus sirkülasyonundaki değişiklikler, coğrafi balık dağılımını değiştirebilir. Artan deniz sıcaklıkları, bazı türlerin daha önceden hayatta kalamayacakları bölgelerde yaşamaya başlamasını da sağlayabilir. Örneğin okyanusların asitlenmesi, kalsiyum karbonat salgılayan organizmaları etkileyecektir. Bu değişiklikler kıyı ve deniz ekosistemleri üzerinde kaçınılmaz etkilere neden olacak ve birçok bölgede önemli sosyoekonomik etkilere yol açacaktır.
Sosyal Tehditler
Sağlık
İklim değişikliği, sadece insan sağlığı için değil hayvan ve gezegen sağlığı için de büyük bir tehdittir. Değişmekte olan bir iklim yeni ve bilinmeyen sağlık sorunları yaratmayabilir, ancak mevcut hastalıklar iklim değişikliğinin etkisiyle şiddetlenecek ve şimdi olduğundan daha belirgin hale gelecektir. İklim değişikliğinin sağlık üzerinde yapması beklenen en önemli etkiler şunlardır:
- Yaz sıcaklıklarıyla ilişkili hastalık ve ölümlerde artış.
- Kış soğukluğuyla ilgili hastalık ve ölümlerde azalma.
- Ekstrem hava olaylarından kaynaklanan kaza riskinde artış ve genel refah üzerinde etkiler.
- Vektör, kemirgen, su veya gıda kaynaklı hastalıkların etkilerinde değişiklikler.
- Bazı alerjen polen türlerinin, virüs çeşitlerinin, zararlı ve hastalıkların mevsimsel dağılımında değişiklikler.
- Viral zoonotik hastalıklar ve vektör kaynaklı hayvan hastalıkları.
- Gelişmekte olan ve yeniden ortaya çıkan bitki zararlıları (böcekler, patojenler ve diğer zararlılar) ve ormanlarla ekinleri etkileyen hastalıklar.
- Hava kalitesi ve ozondaki değişiklikle ilgili riskler.
Nüfusun Hassas Grupları
Şehirlerin düşük gelir grubunda mensup veya zayıf altyapıya sahip bölgelerinde yaşayan insanlar ve genel anlamda düşük gelir ve varlık grubunda bulunan kişiler iklim sorunlarıyla daha sık karşı karşıya gelir, ancak sorunların üstesinden gelmeleri daha zordur.
Kadınlar iklim değişikliğinden erkeklere oranla daha kötü bir şekilde etkilenebilir ve pahalı uyum önlemleri gerektiğinde dezavantajlı duruma düşebilirler. Aynı zamanda kadınlar, adaptasyonda ve genel anlamda sürdürülebilir uygulamalarda kilit aktörlerdir.
İşsiz insanlarla sosyal olarak marjinalleştirilmiş gruplar iklim risklerine karşı en hassas olan gruplar arasındadır. Azalan hareketlilik veya sağlık engellerinden orantısız bir şekilde etkilenen yaşlanan nüfusla birlikte nüfusun daha büyük bir kısmı iklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız kabul edilebilir.
Ayrıca iklim değişikliği şimdiden göçlere sebep olmaya başlamıştır. Her ne kadar iklim göçün itici güçlerinden sadece biri olsa da sürdürülebilir kalkınma yolundaki çoğu ülke iklim değişikliğinden etkilenmektedir. Bu ülkelerde yaşayan insanlar genellikle büyük ölçüde doğal çevrelerine bağlıdır ve değişen iklimle başa çıkmak için çok az kaynağa sahiptir.
İş Bulma
Sıcaklık artışları, yağış rejimlerindeki değişiklikler veya deniz seviyesinin yükselmesi doğrudan veya dolaylı olarak, tüm AB Devletlerindeki ekonomik sektörlerin üretkenliğini ve uygulanabilirliğini işgücü piyasası da dahil olmak üzere etkileyecektir.
İklim değişikliği, nüfusun sağlık koşullarındaki kötüleşme ve ek iş sağlığı kısıtlamaları nedeniyle işgücü kullanılabilirliğini etkileyebilir. İş sağlığı ile ilgili tehditlere örnek olarak işyerindeki daha yüksek sıcaklıklar, insanların iş yerlerine ulaşmasını engelleyen daha sık ve şiddetli doğal tehlikeler verilebilir.
Ayrıca bazı sektörler düzenli iklim koşullarına bağımlı oldukları için iklim değişikliğine karşı oldukça savunmasızdır. Örneğin tarım ve turizm sektörlerinde iklim değişikliği nedeniyle üretimde kaymalar beklenmektedir.
Kıyı savunmalarının, binaların ve (yeşil) altyapının güçlendirilmesi; su yönetimi ve açıkta kalan yerleşim yerlerinin yeniden konumlandırılması gibi adaptasyona yönelik büyük yatırımlar ve faaliyetlerde istihdam ve gelir fırsatları oluşabilir. Yine de bu tür yatırımların ne kadar net istihdam yaratabileceğine ilişkin belirsizlik devam etmektedir. Bu işlerde istihdam edilebilmek için işgücü becerilerinin iyileştirilmesi gerekli olacaktır.
Eğitim
İklim değişikliğine karşı kırılganlığı azaltmak ve uyum önlemlerini uygulamak sadece hükümetlerin görev ve sorumluluğu değildir. İklim değişikliğinin ciddiyeti, kamu ve özel sektör aktörlerinin savunmasızlığı azaltmak ve beklenen etkilere uyum sağlamak için birlikte çalışmasını gerektirir. Ancak ne yazık ki ilgili tüm makamlar iklim değişikliğine proaktif bir şekilde uyum sağlamak için alabilecekleri önlemler konusunda yeterli farkındalığa ve bilgiye sahip değildir. Bu nedenle eğitim ve bilinçlendirme, iklim değişikliğinin etkilerini yönetmek, uyum kapasitesini geliştirmek ve genel olarak savunmasızlığı azaltmak için uyum sürecinin önemli bileşenleridir.
İş Alanlarına Yönelik Tehditler
Altyapı ve İnşaat
Toplumun ve ekonominin işleyişindeki temel rolleri ve yüksek başlangıç maliyetleri göz önüne alındığında altyapı ve binalar iklim değişikliğinden büyük oranda etkilenecektir.
Binalar veya altyapılar konumları veya dizaynları sebebiyle iklim değişikliğine karşı savunmasız olabilirler. Yükselen deniz seviyeleri, aşırı yağış ve seller, aşırı düşük veya yüksek sıcaklıklar, şiddetli kar yağışları veya şiddetli rüzgarlar gibi iklim koşullarındaki herhangi bir değişiklik; bu yapıları etkileyebilir veya kullanılamaz hale getirebilir.
İklim değişikliğinin binalar ve altyapılara etkileri bölgeden bölgeye değişiklik gösterecektir.
Enerji
Avrupa'nın enerji sistemlerine yönelik iklim kaynaklı tehditler halihazırda mevcuttur ve artmaları beklenmektedir. İklim değişikliğinin Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa'da ısınma, Güney Avrupa'da ise soğutma sistemlerine olan talebi ve dolayısıyla yaz aylarındaki elektrik talebini artırması beklenmektedir.
Daha şiddetli ve sık görülen sıcak hava dalgaları, enerji arz ve talep modellerini genellikle zıt yönlerde değiştirecektir. Sıcaklıktaki ve kuraklıklardaki artış ise yaz aylarında termik güç üretimi için soğutma suyu mevcudiyetini sınırlayarak enerji arzını düşürebilir, oysa klima talebi artacaktır.
Ayrıca ekstrem hava olaylarının daha şiddetli ve sık yaşanması, fiziksel enerji altyapısı için tehditlere neden olacaktır. Tehdit altına girecek altyapılar arasında havai iletim ve dağıtım hatlarıyla trafolar bulunur.
İklim değişikliği Avrupa genelindeki hava durumu modellerinde bir belirsizliğe de neden olmaktadır. Bu da yenilenebilir enerji üretimini uzun vadede olumsuz etkileyecektir. Bu durumun ilk örnekleri biyokütleden enerji üretiminin hedeflendiği alanlarda normalden daha az güneş ışığı veya rüzgâr bulunması veya ekinlerin sıcaklık veya kuraklıktan etkilenmesi olabilir.
Tarım ve Ormancılık
İklim değişikliği ve değişkenliğinin hem mahsul verimi hem de farklı mahsullerin yetiştirilebileceği bölgeler açısından tarımsal üretim üzerinde önemli bir etkiye sahip olacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliği nedeniyle mahsul sezonu şimdiden uzamıştır ve ilkbaharda büyümenin daha erken başlaması ve sonbaharda daha uzun sürmesi nedeniyle daha da artması beklenmektedir. Bu durum, sıcak mevsim mahsullerinin daha önce uygun olmayan alanlarda da yetiştirilebilmesine olanak sağlayacaktır.
Sıcaklık ve kuraklık nedeniyle 21. yüzyıl boyunca Avrupa'nın çoğu bölgesinde önemli tarımsal üretim kayıpları yaşanacağı tahmin edilmektedir ve bu kayıplar Kuzey Avrupa'daki kazançlarla dengelenemeyecektir. Sulama kullanarak uyum sağlama yeteneği, tarım için etkili bir seçenek olsa da su mevcudiyetinin azalmasıyla giderek daha sınırlı hale gelecektir.
Tarım alanındaki olumsuz etkiden en ağır darbeyi güney bölgeleri alacaktır. Yüksek sıcaklıklar, su kıtlığı ve ekstrem hava olayları daha düşük verime, daha yüksek verim değişkenliğine ve uzun vadede ekime uygun alanların azalmasına neden olabilir. Bu etkiler, yağış modellerine ve ele alınan ürünlere bağlı olacaktır.
Avrupa'nın kuzey bölgeleri; yeni ekin çeşitlerinin ortaya çıkması, daha yüksek verim alınması ve mahsul ekimi için uygun alanların genişletilmesi yoluyla tarım alanında bazı olumlu etkilerle karşılaşabilir. Bu olumlu etkiler mahsul mevsimlerinin daha uzun sürmesi, don olmayan dönemlerin uzaması ve soğuk dönemlerin kısalmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte artan zararlılar ve hastalıklar, besin sızıntısı ve topraktaki organik maddelerin azalması nedeniyle olumsuz etkiler de görülebilir.
İklim değişikliğinin ormancılık üzerindeki etkileri ise kuraklığın, fırtına ve yangın riski ile zararlılar ve hastalıkların artması olarak sıralanabilir ve bunların hepsi orman sağlığını kötü etkilemektedir.
Yangınlar özellikle Güney Avrupa'da halihazırda bozulmuş olan ekosistemler üzerinde oldukça etkilidir ve gelecekte bu bölgelerdeki yangın sezonlarının daha uzun ve daha şiddetli olması beklenmektedir.
Orman büyümesinin Güney Avrupa'da azalması ve Kuzey Avrupa'da artması beklenmektedir. Bununla birlikte ormanlarda bulunan ağaç türlerinin değişmesi ve bazı bitki topluluklarının yeni tehditlerle karşılaşması nedeniyle ormanların biyolojik çeşitliliğinin Avrupa genelinde değişmesi beklenmektedir. Kutup altı ormanlarda ağaç türü çeşitliliğinin sınırlı olması nedeniyle haşere ve hastalık etkilerinin daha yüksek risk arz edeceği tahmin edilmektedir.
Sigorta
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak birçok ekstrem doğa olayının sıklık ve yoğunluk açısından önemli ölçüde değişmesi beklenmektedir. Kısa vadede, beklenen eğilimler için gerekli ödenek ayrıldığı sürece sigorta piyasası primleri kademeli olarak artıracak ve değişikliklere uyum sağlayabilecektir. Ancak risk "bilgisi" genelde adım adım ilerlediğinden fiyatlarda kısa sürelerde büyük sıçramalar yaşanabilir. Uzun vadede ise özellikle en hassas sektör veya bölgelerde sigorta primleri nüfusun bir kısmı için karşılanamaz hale geldiğinden, iklim değişikliği dolaylı olarak sosyal eşitsizlikleri artırabilir.
Turizm
Turizmin önemli olduğu bölgelerde iklim değişikliğinin büyük ekonomik sonuçları olabilir. Güney Avrupa'nın turizme uygunluğunun yaz aylarında belirgin bir şekilde azalacağı, ancak diğer mevsimlerde iyileşeceği tahmin edilmektedir. Orta Avrupa ise yıl boyu sürecek bir turistik cazibeye kavuşabilir. Ancak kar örtüsünde gözlenecek olan azalmalar birçok bölgede kış sporları sektörünü olumsuz etkileyecektir.
İklim Değişikliği ve Farklı Sektörler
İklim değişikliği Dünya üzerinde yapılan her türlü işi etkiler, ancak bazı işler diğerlerinden daha çok etkilenmektedir. Küçük ve orta boyutlu işletmelerin işletme operasyonlarının aksaması, mülk hasarı, tedarik zincirlerinde ve altyapıda aksama, bakım ve malzeme maliyetlerinde yükselme gibi sorunlardan orantısız biçimde etkilenmesi muhtemeldir.
Bununla birlikte iklim değişiklikleri, işletmelere hem emisyonları azaltma hem de ısınan Dünya'ya uyum sağlamaya yardımcı olacak ürün ve hizmetler geliştirmeleri için çok çeşitli fırsatlar da sunmaktadır.
Bölgesel Tehditler
Kuzey Kutbu
Kuzey Kutbu; iklim değişikliği nedeniyle ortalamanın üstünde sıcaklık artışı, yaz aylarında deniz buzu örtüsünün azalması ve donmuş toprakların çözülmesi gibi önemli değişikliklerle karşı karşıyadır. Buz örtüsünün hızla azalmakta, bu durumun bölgedeki doğal ve beşerî sistemleri etkilemeye devam edeceği öngörülmektedir. Bu durum aynı zamanda çevre üzerinde kapsamlı petrol ve gaz arama çalışmaları ve yeni nakliye rotalarının açılması gibi potansiyel ek yüklerin oluşmasına da yol açmaktadır. Permafrostun çözülmesi, örneğin altyapı sorunları yaratarak insan sistemlerini ciddi şekilde etkileme potansiyeline sahiptir. Hassas Arktik ekosistemleri, ortalamanın üzerindeki sıcaklık artışlarından önemli ölçüde zarar görmüştür ve bu etkilerin devam etmesi beklenmektedir.
Avrupa
Öngörülere göre Kuzey Avrupa'da karların, göl ve nehirlerdeki buz tabakalarının azalması, kış ve bahar aylarında nehir akışlarının bazı bölgelerde artıp bazılarında azalması ve kış fırtınalarının daha büyük zarara sebebiyet vermesi beklenmektedir. Bu bölgede orta ila uzun vadede daha sık ve şiddetli olması beklenen ekstrem hava olayları, örneğin mahsul verimini daha değişken hale getirerek bölgeyi olumsuz etkileyebilir.
Kuzeybatı Avrupa ise bugüne kadar kıyı bölgelerindeki taşkınlardan etkilenmiştir ve deniz seviyelerinin ve fırtına dalgalarının artmasıyla bu etkilerin kötüleşmesi beklenmektedir. Kuzey Denizi ülkeleri bu etkilere karşı özellikle savunmasızdır. Kış yağışlarındaki artışın kış ve ilkbaharda yaşanan nehir taşkınlarının yoğunluğunu ve sıklığını artıracağı tahmin edilmektedir, ancak bugüne kadar taşkınlarda herhangi bir artış eğilimi gözlemlenmemiştir.
Orta ve Doğu Avrupa'da ekstrem sıcaklıkların anahtar rol oynaması beklenmektedir. Bu durum, azalan yaz yağışlarıyla birlikte kuraklık riskini artırabilir ve yaz aylarında enerji talebini yükseltebilir. Kış yağışlarındaki artış nedeniyle kış ve ilkbahar mevsimlerinde çeşitli bölgelerdeki nehir taşkınlarının yoğunluğunun ve sıklığının artacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinin ayrıca daha yüksek mahsul verimi değişkenliğine ve daha sık orman yangınlarına yol açması da beklenmektedir.
Akdeniz Çevresi
Akdeniz bölgesi, yağışların azalması ve sıcaklığın artması sonucunda son yıllarda önemli etkilere maruz kalmıştır ve iklim değişmeye devam ettikçe bunların daha da kötüleşmesi beklenmektedir. Bu bölgede gözlenen başlıca iklim değişikliği etkileri su mevcudiyetinde ve mahsul veriminde azalma, kuraklık ve biyoçeşitlilik kaybı risklerinde artış, orman yangınları ve sıcak hava dalgalarıdır.
Tarımda sulama verimliliğinin artırılması su çekilmelerini bir dereceye kadar azaltabilir, ancak su stresindeki iklim kaynaklı artışları telafi etmek için yeterli olmayacaktır. Buna ek olarak hidroelektrik sektörü, azalan su mevcudiyeti ve artan enerji talebinden giderek daha fazla etkilenecek; turizm endüstrisi ise yaz aylarında daha az elverişli koşullarla karşı karşıya kalacaktır. Sucul ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için önemli olan çevresel akışlar, iklim değişikliğinin etkileri ve sosyoekonomik gelişmeler nedeniyle tehdit altındadır.
Şehirler ve Dağlık Alanlar
Geçtiğimiz yıllarda artan kentsel arazi kullanımı ve kentsel nüfus artışı birçok Avrupa şehrindeki sıcak hava dalgaları, sel ve kuraklık gibi farklı iklim etkilerini artırdı. 2002'de Elbe Nehri'nin taşması veya 2011'de Kopenhag'daki kentsel drenaj taşkını gibi olaylarsa şehirlerin ekstrem hava olaylarına karşı ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor. Gelecekte, kentsel arazi kullanımında ve şehirlerdeki nüfusta beklenen artış; şehirlerin iklim değişikliğine karşı savunmasızlığının daha da artmasına neden olacaktır. Kentsel tasarım, şehir yönetimi ve yeşil altyapının geliştirilmesi bu etkileri kısmen engelleyebilir.
Buzul kütlesinin ve kar örtüsünün azaldığı, permafrostun çözülmesiyle yağış rejimlerinin değiştiği ve kar olarak düşen yağış miktarının azaldığı dağlık bölgelerdeki bu etkilerin daha da artması beklenmektedir. Bu durum bazı dağlık bölgelerde sellerin yoğunluğu ve sıklığını artırabilir. Beklenen diğer etkiler arasında kış turizminin azalması, Güney Avrupa'da hidroelektrik enerji potansiyelinin azalması, bitki örtülerinde kayma ve biyoçeşitlilikte azalma bulunmaktadır. Dağ zirvelerine yakın alanlarda yaşayan bitki ve hayvanlar, daha yüksek bölgelere göç edemeyecekleri için nesillerinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır. Buzulların çoğunluğunun geri çekilmesi, aşağılarda bulunan havzaların su mevcudiyetini de etkileyecektir.
Sonuç olarak iklim değişikliği hepimizi etkileyen ciddi bir konudur. Bu durum göz korkutucu olsa da bu sorunları çözmek için yapılabilecek şeyler olduğunu unutmamak gerekir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: European Comission | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:22:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15203
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in European Comission. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.