Atları Nasıl Evcilleştirdik? Günümüzde Hiç Yabani At Var mı?
Paleontolojide, atların evrimi en iyi belgelenen süreçlerden biridir.[1] Binlerce yıl boyunca en önemli ulaşım araçlarından biri olan bu memeliler, günümüzde de motorlu taşıtlarda kullanılan "beygir gücü" birimiyle etkilerini sürdürmektedir. Peki, atlar ne zaman ve nasıl evcilleştirildi? Bu süreçte hangi evrimsel ve genetik değişiklikler yaşandı? Gelin, bu soruların cevaplarını birlikte keşfedelim.
Atların Evcilleştirilmesinin Avrasya Bozkırlarındaki Kökeni ve Yayılımı
Atların evcilleştirilme süreci; özellikle Avrasya bozkırlarında, günümüz Ukrayna ve Rusya topraklarının geniş steplerinde başlamıştır. Bu bölge, atların doğal yaşam alanı olan geniş alanları ve besin kaynaklarını bolca sunan ekolojik koşullarıyla evcilleştirme süreci için ideal bir ortam sağlamıştır.[9]
Evcilleştirme sürecinin başlangıcı, 4.000 ila 5.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır ve bu süre zarfında atlar, avcı-toplayıcı topluluklardan tarımsal ve göçebe kültürlere kadar farklı topluluklar tarafından kullanılmış ve evcilleştirilmiştir.
Atların evcilleştirilmesi, bu bozkır toplulukları arasında kültürel etkileşimleri ve atların kullanım amacını derinden etkilemiştir. Örneğin atların taşıma, savaş, avcılık ve tarımda kullanımı, farklı kültürlerdeki ekonomik ve sosyal yapıları şekillendirmiştir.
Atların evcilleşmesi furyası, Orta Asya'dan başlayarak Avrupa'ya, Orta Doğu'ya ve Asya'nın diğer bölgelerine kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu yayılma süreci, ticaret yollarının oluşmasına ve kültürel alışverişin artmasına da katkıda bulunmuştur.
Genetik araştırmalar, atların farklı bölgelere yayılmasında ve farklı kültürlere adapte olmasında genetik çeşitliliğin ve adaptasyonun önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Yani atların Avrasya bozkırlarında evcilleştirilmesi ve yayılması, insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur ve bu süreç kültürel, ekonomik ve genetik açılardan zengin bir araştırma konusudur. Bu çalışmalar, atların evcilleştirilme sürecinin detaylarını ve bu sürecin insan toplulukları üzerindeki uzun vadeli etkilerini anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Hâlâ Evcilleşmemiş Atlar Var mı?
Przewalski atları, Equus ferus przewalskii olarak bilinen bir alt türdür ve genellikle "vahşi atlar" olarak tanımlanırlar. Tam anlamıyla "vahşi" atlar değildirler ancak modern, evcilleştirilmiş at türlerinden farklı genetik ve davranışsal özelliklere sahiptirler. Przewalski atları, doğal ortamlarında yaşayan ve insan müdahalesi olmadan hayatta kalan ender at türlerinden biridir. Bu özellikleriyle "yabanıl at" olarak da adlandırılmaktadırlar.[2]
Genetik çalışmalar, Przewalski atlarının modern evcilleştirilmiş atlarla genetik olarak farklı olduklarını göstermektedir. Özellikle mitokondriyal DNA analizleri ve nükleer DNA varyasyonları incelenerek Przewalski atlarının diğer at türlerinden ayrıldığı ve evcilleştirme sürecinde insan müdahalesi görmemiş oldukları ortaya konmuştur. Yani, Przewalski atları insan eliyle evcilleştirilmemiştir.
Science dergisinde yayınlanan bir çalışma en erken evcilleştirilmiş olduğu düşünülen Botai atlarının DNA verilerinden yola çıkarak günümüz evcilleştirilmiş atlarının değil Przewalski'nin atlarının atası olduğunu gösterdi. Bu sonuca ulaşmak için 20 Botai ve 22 diğer antik Avrasya atına ait genomları dizilediler ve modern atlar ile bilinen diğer antik atların genomu ile karşılaştırdılar.[3] Sonuç olarak bu, erken dönem evcil atlarının Przewalski'nin atlarına dönüştüğünü gösterdi. Yani anlayacağınız, şu anki veriler doğrultusunda bilinen tüm vahşi atların soyu tükenmiş durumda.
Przewalski atlarının vahşi at olarak tanımlanması, onların doğal yaşam alanlarında varlıklarını sürdürebilme yetenekleri ve evcilleştirilmiş atlarla genetik farklılıkları göz önüne alındığında dikkate değer bir tanımlama. Ancak, evcil at kategorisinde yer alan ataları göz önüne alındığında, Przewalski atlarının ne evcilleştirilmiş atlarla ne de vahşi atlarla aynı kategoriye konmaması gerektiği bilimsel olarak kabul edilmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Atlar İki Kere Evcilleştirilmiş Olabilir!
Atların evcilleştirilmesi, insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir ve bu süreç, zamanla farklı kültürler tarafından farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilmiştir. İlk evcilleştirme süreci Avrasya bozkırları civarında 4.200 yıl önce başlamıştır. Bu dönemde, atlar insanlar tarafından avcılık ve taşıma amaçlarıyla yakından ilişkilendirilmişlerdir.
Daha sonra, atlar farklı kültürler tarafından farklı yöntemlerle ikinci kez evcilleştirilmiştir. Örneğin, Asya'da Moğollar ve diğer Türk halkları tarafından, Avrupa'da ise Keltler ve diğer milletler tarafından bu süreç gerçekleştirilmiştir. Her bir kültürün coğrafi ve kültürel koşulları, atların evcilleştirilme sürecindeki farklılıkları ve benzerlikleri etkilemiştir.
Evcilleştirme sürecindeki bu ikinci dalganın, atların sosyal ve ekonomik yapıdaki rollerinin genişlemesine ve insanlık tarihindeki yayılma ve ticaret yollarında önemli bir unsura dönüşmesine katkıda bulunduğu bilinmektedir. Bu süreç aynı zamanda atların genetik ve morfolojik özelliklerinde de belirgin değişikliklere neden olmuş ve insanlarla daha iş birlikçi hale gelmelerini sağlamıştır.[4]
Atlar Mutasyona Uğrayarak Daha "Binilebilir" Oldular!
Atların evcilleştirilme sürecinde genetik mutasyonlar, atların insanlarla daha uyumlu ve iş birliği içinde çalışabilir hale gelmelerini sağlamıştır. Bu süreç, atların fizyolojik ve davranışsal özelliklerinde belirgin değişimlere yol açmıştır.
Evcilleştirme sürecindeki genetik değişimler, özellikle atların sinir sistemi ve davranışları üzerinde etkili olmuştur. Antik DNA analizleri, evcilleştirilmiş at popülasyonlarında belirli genetik varyasyonların sıklığını ve bu varyasyonların insanlarla etkileşimlerde nasıl bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Örneğin, atların sosyal yapılarındaki değişiklikler ve insanlarla iş birliği içinde çalışma yetenekleri, belirli genetik mutasyonlarla ilişkilendirilmiştir.[4]
Fizyolojik açıdan atların kemik yapıları, kas kütlesi ve enerji metabolizması evcilleştirme sürecinde önemli değişimler geçirmiştir. Bu değişimler atların sürat, dayanıklılık ve taşıma kapasitelerinde artış sağlamıştır. Ayrıca, evcilleştirilmiş atların stres tepkileri ve insan yönlendirmesi altında nasıl davrandıklarına odaklanan çalışmalar, evcilleştirme sürecindeki davranışsal değişimleri anlamamıza yardımcı olmuştur.
Atlarda Davranış ve İnsan-At İlişkisi
Evcilleştirilmiş atların insanlarla derin bir bağ kurabilme yeteneği, yüzyıllardır süregelen bir evrim sürecinin ürünüdür. Bu ilişki, atların sosyal yapıları ve iletişim becerileri üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Atlar, yapay seçilim sürecinde insanlarla iş birliği yapabilme ve onların liderliğini kabul edebilme yeteneklerini geliştirmişlerdir.
Evcilleştirilmiş atlar, doğal ortamlarında olduğu gibi insanlarla da sosyal bir yapı içinde yaşarlar. Bu yapı, at sürülerinin hiyerarşik düzenlemeleriyle belirlenir ve liderlik rolleri zaman içinde gelişir. İnsanlarla olan etkileşimleri, atların bu sosyal yapıları üzerinde de değişiklikler yaratmıştır. Örneğin, atlar zamanla insanların liderlik rollerini kabul etmiş ve insan yönlendirmesi altında iş birliği yapabilme yeteneklerini geliştirmişlerdir.
İnsanlarla atlar arasındaki ilişki, binicilik ve iş gücü gibi pratik amaçlarla başlamış olabilir; ancak zamanla daha derin bir bağ kurulmuştur. Atların duygusal zeka kapasiteleri, insanların duygusal tepkilerine ve yönergelerine uyum sağlamalarına olanak tanımıştır. Bu ilişki, atların eğitimi ve eğitim süreçlerinde büyük önem taşır; çünkü atların istenen davranışları öğrenmesi ve güvenilir bir şekilde göstermesi, binicilik, tarım ve diğer alanlarda verimliliği arttırmıştır.[5]
Evcilleştirilmiş atlar, karmaşık görevleri öğrenme ve hatırlama kapasitelerine sahiptirler. Örneğin belirli bir rotayı hatırlayabilir, farklı komutları algılayabilir ve hatta insan duygusal ifadelerini tanıyabilirler. Bu bilişsel yetenekler, insanlarla daha derin ve etkileşimli ilişkiler kurmalarına olanak tanır.
İnsanlarla olan etkileşimler, atların sosyal ve psikolojik refahını da etkiler. İyi bir insan-at ilişkisi, atların stres seviyelerini düşürebilir, duygusal dengeyi sağlayabilir ve genel sağlık durumlarını olumlu yönde etkileyebilir. Bu nedenle, atların bakım ve eğitiminde sağlam bir insan-at ilişkisi önemli bir faktördür.
Atların Evcilleştirilme Bölgeleri ve Kültürel Etkiler
Atlar, insanlık tarihi boyunca önemli bir hayvan olarak kabul edilir ve evcilleştirilme süreçleri, kültürel ve sosyal yapıların şekillenmesinde derin izler bırakmıştır. Özellikle Avrasya bozkırları, atların evcilleştirilme sürecinin başladığı ve bu sürecin çeşitli kültürel etkiler doğurduğu ana bölge olarak kabul edilmektedir.[9]
Atların ilk kez evcilleştirilmesi yaklaşık 4.200 yıl önce Avrasya bozkırlarında gerçekleşmiştir.[4] Bu dönem, göçebe toplulukların hayvan yetiştirme ve tarım yöntemlerini geliştirmeleriyle karakterizedir. Atlar bu topluluklar için taşıma, avcılık, savaş ve ticaret gibi önemli işlevler üstlenmiştir.
Kültürel etkiler açısından atların evcilleştirilmesi Avrasya'daki toplumların sosyal yapılarını köklü bir şekilde değiştirmiştir.[9] Örneğin atların tarımsal üretkenlikte kullanılması, göçebe yaşam tarzının desteklenmesi ve ticaret yollarının güvenliği gibi faktörler, toplulukların ekonomik ve politik yapılarını etkilemiştir.
Atların evcilleştirilme süreci aynı zamanda kültürel değişim ve etkileşimleri de beraberinde getirmiştir. Farklı kültürler arasında at ticareti ve kültürel alışverişin artması, dil ve sanat gibi alanlarda da değişimlere yol açmıştır.[7] Özellikle Orta Asya ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde, atların kültürel sembolizmi ve mitolojik önemi, toplumların kimliklerinin oluşmasında kritik bir rol oynamıştır.
Erken Dönem At Koşum Takımları ve Süt Sağımı
Erken dönem at koşum takımı ve süt sağımı, atların evriminde ve insan yaşamındaki rollerinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu teknolojik ilerlemeler, atların tarım, taşıma ve savaş gibi alanlarda kullanımını büyük ölçüde artırmıştır. İnsanların atları daha verimli bir şekilde kullanabilmelerine olanak sağlamış ve toplumların ekonomik yapısında köklü değişikliklere neden olmuştur. Süt sağım teknikleri sonraki kuşaklarda çok sık değişmese bile at koşumları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
At koşum takımlarının erken dönemde geliştirilmesi, atların çekme gücünü ve taşıma kapasitesini önemli ölçüde artırmıştır. Başlangıçta deri veya saç dokumalarından yapılan basit koşum takımları, zamanla metal işçiliği ve daha dayanıklı malzemelerle geliştirilmiştir.[12]Özellikle MÖ 4. yüzyılda Orta Asya steplerinde bu teknolojik ilerlemelerin kaydedilmiş olduğu bilinmektedir. Metal parçaların kullanımıyla birlikte atlar tarımsal işlerde, ticarette ve savaşlarda daha etkin bir şekilde kullanılmıştır. Bu gelişmeler, toplumların tarımsal üretkenliğini artırmış ve kültürel etkileşimlerin yoğunlaşmasına zemin hazırlamıştır.
At Evcilleştirilmesinde Antik Genomik Değişiklikler
Atların evcilleştirilmesinde antik genomik değişiklikler üzerine yapılan antik DNA çalışmaları, at türlerinin genetik evrimindeki kritik aşamaları aydınlatmakta önemli rol oynamaktadır.[4] Bu çalışmalar, atların evcilleştirilme sürecinde genetik olarak nasıl değiştiğini ve insanlarla olan ilişkilerinin genetik izlerini belirlemek için geniş çapta kullanılmaktadır.
Antik DNA analizleri, özellikle atların yakın tarihli evrimsel geçmişlerini ve atalarıyla olan ilişkilerini anlamak için güçlü bir araçtır. Örneğin, bazı çalışmalarda atların evcilleştirilme sürecinde Avrasya bozkırlarında ortaya çıkan genetik değişimler incelenmiş ve bu sürecin zamanlaması ve yayılma paternleri ortaya konmuştur.[8]
Atların evcilleştirilmesi sırasında gerçekleşen genomik değişikliklerin büyük ölçüde seleksiyon tarafından şekillendirildiği bilinmektedir. Örneğin atların tüy rengi varyasyonları üzerine yapılan bir çalışmada, evcilleştirme sürecinin atların dış görünüşü üzerindeki etkileri araştırılmış ve farklı coğrafyalardaki at popülasyonlarında genetik çeşitliliği açıklığa kavuşturulmuştur.[10]
Yapılan genetik analizlerde, atların evcilleştirilmesindeki antik genomik değişikliklerin kökenlerini ve bu süreçte meydana gelen adaptasyonları incelenmiştir. Bu çalışmalar, atların insanlarla yakın iş birliği içinde yaşayabilme yeteneğinin genetik temellerini ortaya koymakta ve evcilleştirilme sürecindeki genetik seçilimlerin doğasını anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Atların Tüy Rengi Varyasyonunun Evcilleştirme ile İlişkisi
Atların evcilleştirilmesi sürecinde tüy rengi varyasyonları, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle önemli ölçüde değişmiştir. Bu değişiklikler, atların adaptasyon yeteneklerini ve kültürel çeşitliliği yansıtmaktadır. Antik ve modern genetik araştırmalar, atların tüy renklerindeki evrimsel süreçleri anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Evcilleştirilmemiş at türleri genellikle doğal seçilim sürecinde tüy renkleri üzerinde belirgin bir baskıya sahiptirler. Örneğin, bozkırlarda yaşayan atlar genellikle açık renkli tüylere sahiptir ki bu da onları avcılardan ve diğer tehlikelerden korumuş olabilir. Ancak insan müdahalesiyle başlayan evcilleştirme süreci, bu doğal seçilim baskısını değiştirmiş ve farklı tüy renklerinin ortaya çıkmasına olanak tanımıştır.
Genetik araştırmalar, atların tüy renklerindeki bu çeşitliliğin evrimsel kökenlerini ve coğrafi yayılımlarını aydınlatmaktadır. Bir çalışmada atların evcilleştirilme sürecinde tüy rengi varyasyonlarının nasıl oluştuğu incelenerek, bu değişikliklerin genetik temellerini ortaya koymuştur.[10] Örneğin, bazı bölgelerde atların koyu renkli tüyleri, iklimsel veya adaptasyonel avantajlar nedeniyle tercih edilmiş olabilir.
Atların tüy renklerindeki bu varyasyonlar aynı zamanda kültürel çeşitliliği de yansıtmaktadır. Farklı kültürlerde atların kullanım amacına bağlı olarak belirli tüy renkleri tercih edilmiş veya özellikle değer verilmiş olabilir. Örneğin, savaş atları veya törensel amaçlar için kullanılan atlar genellikle belirli renklerde seçilmiş olabilirler.
Atlarda Genetik Çeşitliliğin Korunması
Evcilleştirilmiş at popülasyonlarının genetik çeşitliliğinin korunması, at ırklarının ve popülasyonlarının yönetimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Genetik çeşitlilik; bir türün sağlığı, adaptasyon kabiliyeti ve uzun vadeli hayatta kalabilirliği için temel bir faktördür. Atların evcilleştirilmesi sürecinde, insan müdahalesiyle seçilmiş özelliklerin ve genetik varyasyonların azalması, popülasyonların genetik çeşitliliğini tehlikeye sokabilir. Bu durum, genetik homojenlik nedeniyle hastalık direnci düşüklüğü ve adaptasyon zorlukları gibi sorunlara yol açabilir.
Genetik çeşitliliğin korunması, atların doğal ortamlarında ve insan kontrolünde olan popülasyonları için önemli bir yönetim hedefidir. Bu amaçla, çeşitli genetik kaynakların sürdürülmesi, popülasyonlar arasında genetik alışverişin teşvik edilmesi ve endemik at ırklarının korunması gerekmektedir. Genetik çeşitliliğin korunması için genetik analizler, popülasyonların sağlık durumu ve genetik yapılarının takip edilmesi önemlidir. Bu veriler, yönetim stratejilerinin geliştirilmesinde ve uygulanmasında kullanılarak atların genetik çeşitliliğinin sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yardımcı olur.
Ayrıca, genetik çeşitliliğin korunması sadece bilimsel bir mesele değildir, aynı zamanda kültürel ve ekonomik bir değer de taşır. Endemik at ırklarının ve genetik olarak özgün popülasyonların korunması, kültürel mirasın ve yerel toplulukların kimliklerinin bir parçası olarak önemlidir. Ekonomik açıdan ise, genetik çeşitlilik sayesinde farklı yeteneklere ve özelliklere sahip atların yetiştirilmesi, farklı kullanım alanlarında ve sektörlerdeki taleplere cevap verebilme kapasitesini artırır.
Sonuç olarak atların evcilleştirilmesi, insanlık tarihindeki önemli dönüşüm noktalarından biridir ve bu süreç atların kültürel, ekonomik ve sosyal yaşamdaki derin etkilerini günümüze kadar taşımaktadır. Avrasya bozkırlarında başlayan evcilleştirme süreci; atların tarım, ulaşım, ticaret ve savaş gibi alanlarda kullanımını sağlamış ve böylelikle insan topluluklarının yaşam biçimlerini köklü bir şekilde değiştirmiştir. Ayrıca, atların sosyal yapıları ve insanlarla olan işbirlikçi ilişkileri, atların insan kültüründe simgesel ve pratik bir önem kazanmasına olanak tanımıştır. Bu nedenlerle, atların evcilleştirilmesi sadece bir biyolojik süreç değil, aynı zamanda insanlık ve atların ortak tarihini anlamak için önemli bir pencere sunmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ E. G. Cothran, et al. Horse - Evolution, Domestication, Anatomy. (10 Haziran 2024). Alındığı Tarih: 24 Haziran 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. E. O. E. Britannica. Przewalski’s Horse | Endangered, Conservation, Reintroduction. (14 Haziran 2024). Alındığı Tarih: 24 Haziran 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Gaunitz. Ancient Genomes Revisit The Ancestry Of Domestic And Przewalski’s Horses. Alındığı Tarih: 24 Haziran 2024. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d P. Librado, et al. (2024). Widespread Horse-Based Mobility Arose Around 2,200 Bce In Eurasia. Nature, sf: 1-64. doi: 10.1038/s41586-024-07597-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Goodwin. (2007). Horse Behaviour: Evolution, Domestication And Feralisation. The Welfare of Horses, sf: 1-18. doi: 10.1007/978-0-306-48215-1_1. | Arşiv Bağlantısı
- M. Levine. Domestication And Early History Of The Horse. Alındığı Tarih: 4 Temmuz 2024. Alındığı Yer: ResearchGate | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. May. The Horse, The Wheel, And Language: How Bronze-Age Riders From The Eurasian Steppes Shaped The Modern World. Alındığı Tarih: 4 Temmuz 2024. Alındığı Yer: ResearchGate | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Schubert, et al. (2014). Prehistoric Genomes Reveal The Genetic Foundation And Cost Of Horse Domestication. Proceedings of the National Academy of Sciences. doi: 10.1073/pnas.1416991111. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Warmuth, et al. (2012). Reconstructing The Origin And Spread Of Horse Domestication In The Eurasian Steppe. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 8202-8206. doi: 10.1073/pnas.1111122109. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Ludwig, et al. (2009). Coat Color Variation At The Beginning Of Horse Domestication. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 485-485. doi: 10.1126/science.1172750. | Arşiv Bağlantısı
- P. Librado, et al. (2017). Ancient Genomic Changes Associated With Domestication Of The Horse. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 442-445. doi: 10.1126/science.aam5298. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. K. Outram, et al. (2009). The Earliest Horse Harnessing And Milking. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1332-1335. doi: 10.1126/science.1168594. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 04:34:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17957
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.