Kuş Gribi Nedir, Nasıl Yayılır, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Kuş Gribi
- İngilizce Adı Bird Flu
- Latince Adı Avian Influenza
- OrphaNet 454836
- Diğer İsimleri Tavuk Vebası
Kuş gribi hastalığı uluslararası kuruluşlarca insan ve hayvanları etkileyen en tehlikeli hastalıklar grubunda sınıflandırılmıştır. Hastalık, Dünya'nın farklı bölgelerinde görülmüş ve farklı zamanlarda salgınlara neden olmuştur. Ülkelerin ekonomilerini ve sağlık sistemlerini derinden sarsan bu hastalık hakkında bilgilerimiz bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarla zamanla artmıştır.
Etiyoloji
Kuş gribi viral bir hastalıktır. Orthomyxoviridae familyasında yer alan diğer influenza virüsleri gibi kuş gribine neden olan İnfluenza-A virüsü de pleomorfik, zarflı, negatif polariteli ve tek iplikçikli RNA karakterinde genetik materyal taşır. İnfluenza virüsleri A, B ve C olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bu ayrım nükleoprotein ve matriks proteinlerindeki farklılıklara göre yapılmaktadır. Kanatlılarda enfeksiyona sebep olan tip, yalnızca İnfluenza-A'dır.
A tipi İnfluenza virüsleri de kendi aralarında hemaglütinin ve nöraminidaz yüzey glikoproteinlerine göre alt tiplere ayrılır. Burada bahsi geçen hemaglütinin yapısı virüsün konak hücreye girmesini sağlar ve etkenin en önemli virülans özelliğidir. Şu ana kadar 16 hemaglütinin antijeni (H1-16) ve 9 nöraminidaz antijeni belirlenmiş olup alt tiplerin adlandırılması bu antijenik yapılara göre yapılmaktadır (H5N1, H7N7 gibi). Avian İnfluenza tip A virüsü, H ve N gen bölgelerinde yapılan sekans analizi çalışmalarında Avrasya ve Amerika olmak üzere iki gen grubuna ayrılmıştır.[1]
A tipi İnfluenza virüslerinin tipik özelliği farklı alt tipler arasında genetik materyal alışverişi yapabilmeleridir. Bir hücrede farklı alt tipte iki virüs üreyebilir ve bu sırada RNA parçalarını aralarında değiştirebilirler. Böylelikle yeni bir İnfluenza A virüsü alt tipi oluşabilir. Birçok alt tip bu yolla oluşmuştur. Virüsün bu özelliği, hastalığın kontrolünü zorlaştırmaktadır.
İzole edilen suşlar kanatlı hayvanlardaki patojenitelerine göre düşük patojeniteli virüsler (LPAI) ve yüksek patojeniteli virüsler (HPAI) olarak iki grupta incelenmektedir.[2] Düşük patojeniteli virüsler, kanatlılarda hafif solunum sistemi belirtilerine neden olurken yüksek patojeniteli (HPAI) virüsler ölümlerle karakterize ciddi hastalık tabloları oluştururlar. Tüm yüksek patojeniteli virüsler H5 ve H7 özelliğindedir. Ancak H5 ve H7 özelliğine sahip olan tüm virüsler yüksek patojeniteli değildir. Bazen nokta mutasyonların ve antijen kaymasının (İng: "antigenic shift") meydana gelmesiyle düşük patojeniteli virüsler yüksek patojeniteli virüslere dönüşerek hastalık oluşturabilmektedirler. Bazı salgınlarda virüsün önce düşük patojeniteli olarak ortaya çıktığı, sonradan yüksek patojenite kazanarak salgının seyrini ağırlaştırdığı bilinmektedir.
Virüsün patojenitesi, etiyolojisi ile yakından ilişkilidir. Etken, insanlarda solunum yolu epitelindeki siyalik asit bölgelerine yapışır. Hemaglütinin, epitel hücresine yapışırken; nöramindaz ise müsini parçalar. Etken, önce hücre çekirdeğinde çoğalır, ardından sitoplazmaya geçer. Daha sonra ise komşu hücrelere yayılır. Solunum sistemi epitellerinde siliyer işlev bozulur ve mukus salgısı azalır. Buralarda hücreler dökülmeye başlar. Virüs, akciğer ve bağırsaklarda da etkin olarak çoğalır.
Bulaşma
Avian İnfluenza tip A virüsünün hayvanlara bulaşmasında en önemli etken dışkıdır. Dışkının oral yolla alınması hastalığın bulaşmasına neden olur. Virüsün dışkıda 44 günden fazla, düşük sıcaklıklarda ise en az 3 ay canlı kalabildiği bilinmektedir.
Evcil kanatlılara bulaşta dışkı ile kontamine olmuş içme suları ve yemlik gibi kafes ekipmanları önemli rol oynar. Etken suda da canlı kalabilmekle birlikte etkinlik süresi suyun sıcaklığı, pH'ı ve tuz oranlarından etkilenir. Sulak alanlarda su kuşları arasında fekal-oral bulaş görülmektedir. Etkenin soğuk suda aktivite süresi uzadığı için kış aylarında özellikle ördekler arasındaki prevalans artmaktadır. İnsan faktörü de evcil kanatlılara bulaşmada önemli bir faktördür.
Enfekte kuşlar; tükürük salgıları, mukus ve dışkıları ile virüsü saçarlar. Etken insanlar tarafından yeterli miktarda alınırsa enfeksiyon gelişir. Enfekte ekstretlerin göz, burun mukozası ve oral yollarla teması ile virüs vücuda girer. Virüs barındıran havadaki damlacıkların solunması ile de virüs, insanlara bulaşır. İnsandan insana bulaş ise son derece nadirdir.
Evcil kanatlı hayvanlar hastalığın insanlara bulaşmasında en önemli faktördür. Özellikle fazlaca yetiştirilmesi ve insanlarla teması bakımından tavuklar virüse ara konaklık ederler. Enfekte evcil kanatlılardan insanlara direkt bulaş olabilmektedir. Bu kanatlıların yumurtalarının Avian İnfluenza virüsü ile kontamine olabileceği bilinmektedir.
Virüs insanlara yalnızca kanatlı hayvanlardan bulaşmaz. Örneğin domuzlar Avian İnfluenza tip A virüsü için ara konaklık yaparak insanları enfekte edebilirler. Domuzlardan izole edilen influenza virüs çeşitliliği fazladır (H4N6, H9N2, H1N1, H3N2 gibi) ve gelecekte bunların insanları etkileyecek salgınlar oluşturabileceği düşünülmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Belirti ve Semptomlar
İnsanlarda Görülen Semptomlar
Hastaların genelinde 38 dereceden yüksek ateş ve alt solunum yolu semptomları görülür. Öksürük, boğaz ağrısı ve kas ağrıları gözlenebilir. Bazı hastalarda ise erken dönemde diyare, kusma ve karın ağrısı rapor edilmiştir.
Başlangıç semptomları görüldükten sonra genelde alt solunum yolu semptomları ilerler. Birkaç gün sonra nefes darlığı gelişebilmektedir. Taşipne ve inspirituar raller yaygın görülen semptomlardır. Kuş gribine yakalanmış hastaların neredeyse tümünde zatürre görülmektedir. Böbrek yetmezliği bulguları ve kalp yetmezlikleri de yaygın olarak görülmektedir.
Lökopeni (kanda akyuvar azlığı) ve lenfopeni (kanda lenfosit azlığı) yaygın görülen laboratuvar bulgularıdır. Trombositopeni (kanda trombosit azlığı) ve hafif artmış aminotransferaz değerleri görülür. H5N1 ile enfekte insanlarda sitokin düzeyleri yüksek seyreder.
Kanatlı Hayvanlarda Görülen Semptomlar
HPAI patotipindeki virüsler duyarlı kanatlılarda hızlı bir şekilde (birkaç gün içinde) ölüme neden olabilmekle beraber türlere göre duyarlılık değişebildiği için ölüm oranları da değişkendir. Bazı vakalarda hastalık çok hızlı ilerleyerek herhangi bir klinik belirti görülmeden ölüm gerçekleşebilir.
Aşırı burun akıntısı, sinüzit, baş bölgesinde ödem, yumurtacı tavuklarda yumurta kalitesinin bozulması önemli klinik belirtilerdir. ,Depresyon, vücudun çeşitli bölgelerinde siyanoz, yem tüketiminde azalma, ishal, solunum sistemi sorunları, gözyaşı akıntısı ve gözlerin kapanması görülen diğer semptomlardır. Akut dönemi atlatan hayvanlarda sinir sistemi belirtileri görülür. Makroskopik olarak sinüslerde farklı tiplerde yangı (akıntı, fibrinöz, serofibrinöz, sümüksü, peynirsi akıntı) görülebilir. Soluk borusunda eksüda, hava keselerinde yangı ve karınzarı iltihabı gözlenir. İç organlarda nekrotik alanlar gözlemlenebilir.
HPAI patotipindeki etkenler deri, beyin, adrenal bezler, kalp ve diğer iç organlarda yangılar ve nekrozlara (hücre ölümleri) sebep olurken LPAI virüsleri; sindirim sistemi, solunum sistemi, ürogenital sistem enfeksiyonları yapar. Bu farklılığın sebebi farklı patotipteki virüslerin farklı dokulara çekim duymalarıdır.
Teşhis Yöntemleri
Kanatlılarda Teşhis
Kesin teşhis için virüs izolasyonu ve identifikasyonu yapılmalıdır. İzolasyon için ölü veya canlı kanatlı hayvanlar ve bunların iç organları kullanılabilir. Dışkı veya nefes borusundan örnekler alınarak da izolasyon yapılabilir. Tüm suşların 9-11 günlük embriyolu tavuk yumurtasında üreyebildiği bilinmektedir. Bu nedenle embriyolu tavuk yumurtasına aşılama ile virüs izolasyonu yapılır. Aynı zamanda doku kültürü ve denek hayvanlarına aşılama yapılarak virüs izole edilebilir. İdentifiye edilen etkenin hemaglütinasyon ve nöraminidaz özellikleri incelenerek alt tipine karar verilir.
Ayrıca, serolojik yöntemler de teşhis için kullanılmaktadır. Ancak belirli antikorların 5-7 gün içerisinde belirlenebilir düzeye ulaştığı unutulmamalıdır. AGP, ELİSA ve VN sıklıkla kullanılan serolojik yöntemlerdir.
Polimeraz zincir reaksiyonu temelli teknikler de teşhis için kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle hem virüsün alt tipi hem de patojenite özellikleri belirlenebilmektedir.
İnsanlarda Teşhis
Tıpkı kanatlılarda olduğu gibi insanlarda da en iyi yöntem, virüs izolasyonudur. Embriyolu tavuk yumurtaları ve doku kültürleri virüs izolasyonu için kullanılmaktadır.
Hastalardan alınan örneklerden, immunokromatografik veya immunoflorasan yöntemleri kullanılarak virüs antijenlerinin tespiti de yapılabilmektedir. Solunum sisteminden alınan örneklerde H5 viral nükleik asidinin PCR yöntemiyle tespiti yapılarak teşhis konulabilmektedir.
Teşhis için özel olarak üretilen ELISA kitleri de kullanılabilir. Bu kitler ile nükleoprotein gibi, virüse ait antijenlere karşı üretilen antikorlar tespit edilir.
Kanatlı Hayvanlarda Nekropsi (Otopsi) Bulguları
Enfekte hayvanlarda ölüm sertliğinin çabuk gelişmesi dikkat çeker. Deri altında açık sarı renkte sıvı toplanması da önemli bir bulgudur. Şiddetli kan zehirlenmesi geliştiğinden vücut genellikle kırmızı renkte olur. İç organlarda kanamalar oluşmuştur. HPAI patotipindeki virüs ile enfekte bazı kanatlı türlerde akciğerlerde ödem, hava kesesinin duvarında kalınlaşma, karaciğer ve böbreklerde büyüme, bazı iç organlarda kanama ve asites (karın boşluğunda sıvı toplanması) nekropside karşılaşılabilecek bulgulardır. Ani enfeksiyonlarda bu bulgular çoğunlukla görülmez.
Tedaviler veya İdare Yöntemleri
Kuş gribinin tedavisinde antivirallere sıklıkla başvurulmaktadır. Oseltamivir (C16H28N2O4) ve zanamivir (C12H20N4O7) sık kullanılan antivirallerdir. Bu ilaçlar nöraminidaz aktiviteleri ile virüsleri etkiler. Bu ilaçların özelliği Matriks Protein 2 İyon Kanalını bloke etmeleridir. Ancak bazı suşların bu antivirallere karşı direnç geliştirebilme ihtimali gözardı edilmemelidir. N1 nöraminidazında tek bir aminoasidin yer değiştirmesi ile bu direnç sağlanmış olur.
Virüslerin konak hücreden çıkışını durdurmak amacıyla nöraminidaz inhibitörleri kullanılır. Böylelikle kandaki virüs miktarı azaltılmış olur.
Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)
Hastalığın yayılmasında özellikle göçmen su kuşları başta olmak üzere yabani kanatlı hayvanlar önemli rol oynamaktadır. Bilindiği gibi bu göçmen kuşlar Kuzey Yarımkürede bulunan üreme alanlarında üredikten sonra kışı geçirmek için daha güneydeki kışlama alanlarına göç ederler. Bu kuşlar rutin göçleri sırasında oldukça uzun mesafeler kat eder böylece hastalığı çok uzak coğrafyalara taşımış olurlar. 1997 yılında Avrupa'da ölü yabani kuşlardan H5 ve H7 alt tiplerinin izole edilmesi ile bu hastalığın göçmen kuşlar ile uzak coğrafyalara yayılabileceği anlaşılmıştır.[3]
Ördekgiller (Anatidae), Yağmurcungiller (Charadriidae), Balıkçıllar (Ardeidae) ve Karabatakgiller (Phalacrocoracidae) H5N1 virüsünün yaygın olarak görüldüğü familyalardır. Bu bilgiler özellikle göç dönemlerinde yabani kuşların izlenmesini, hastalığın epidemiyolojik boyutunun daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli kılmaktadır.
Yabani su kuşlarından izole edilen H5N1 virüsü suşlarına genetik olarak çok benzer nitelikteki suşlar Franda, Güney Kore, Vietnam, Japonya, Tayland, Endonezya, Kazakistan, Moğolistan, Romanya, Hırvatistan, Yunanistan, Bulgaristan ve Almanya'da izole edilmiştir. Bu suşların oluşturduğu hastalıklar Güneydoğu Asya'da zaman zaman endemik bir seyir izlemektedir.
Önlem Yöntemleri
Virüsün doğal konakçılarının yabani kuşlar olduğu unutulmamalıdır. Hastalığın insanlara ulaşmasında en önemli aracı ise tavuk gibi evcil kanatlılardır. Bu yüzden yabani kanatlılar ile evcil kanatlıların birbirlerine temas etmesinin önlenmesi önemlidir. Evcil kanatlı yetiştiriciliği yapan işletmeler buna dikkat ederek tasarlanmalıdır.
Hastalıklı kanatlı hayvanları itlaf etmek ve hastalık belirlenmiş çiftlikleri karantinaya almak enfeksiyonun insanlara ulaşmasını önlemek amacıyla yapılan temel koruma yöntemleridir. Hastalık tespit edilen yerler formalin ve iyot bileşikleri gibi virüsün duyarlı olduğu dezenfektanlarla dezenfekte edilmelidir.
Kanatlı hayvanların aşılanması, hastalığın insanlara ulaşmadan önlenebilmesi için önemlidir. Aşılama ile kanatlı hayvanlarda direnç oluşturulmuş olur, böylece çevredeki virüs yoğunluğu da azaltılır. Ancak bu hastalık için yeterince etkili bir aşı henüz üretilmemiştir.
El temizliğine önem verilmelidir. Ellerin sık sık yıkanması deride bulunan kontamine maddelerin uzaklaştırılmasını sağlayarak hastalığın bulaşmasını engeller.
Çiğ kümes hayvanlarının işlenmesi sırasında genel hijyen kurallarına dikkat edilmesi önemlidir. Etler pişirilerek yenmeli, mümkünse pişirme sırasında etin sıcaklığının 70°C'yi aşması sağlanmalıdır.
Riskli bölgelerde halk mutlaka uzmanlar tarafından bilgilendirilmelidir. Hastalık tespit edilen yerlerde kanatlılar ile insanların teması mümkün olduğunca azaltılmalı ve bu bölgelerde üretilen kanatlı hayvan ürünleri tüketime sunulmamalıdır.
Diğer Başlıklar
Tarihçe
Hastalığa ilk kez 1878 yılında İtalya'da tavuklarda rastlanmıştır. A tipi İnfluenza virüsü H5N1 ilk kez 1961'de Güney Afrika'da balıkçıl kuşlarda izole edilmiştir. Etken, 1963 yılında ABD'de ilk kez hindilerden izole edilmiştir. 1955 yılında ise hastalık etkeni İnfluenza A olarak tanımlanmıştır.
1959-1998 yılları arasında 23 milyon kanatlı hayvanın bu hastalıktan etkilendiği tahmin edilmektedir. Bu hastalığa karşı kontrol programları 1980'li yılların sonlarında hayata geçirilmeye başlanmıştır. Asya'da başlayıp neredeyse tüm dünyaya hızla yayılan, etkeni H5N1 olan bu hastalığın zoonoz özellik göstermesi ve pek çok insanın bundan etkilenmesi bu hastalık hakkındaki bilgi eksikliklerini gündeme getirmiş ve bu konuda yapılan bilimsel çalışmaların artmasına sebep olmuştur.
İlk yüksek patojeniteli H5 A tipi influenza salgını 1959 yılında İskoçya'da yaşanmıştır. Bu tarihten itibaren birçok ülkede salgınlar olmuştur. 1956-2006 yılları arasında HPAI tip A virüsleri 25 ayrı salgına neden olmuştur. 1992-2006 yılları arasında daha önceki dönemlere göre salgın sıklığı artmış ve her yıl salgın görülmüştür.
Hastalık günümüz itibariyle en son İsrail'de ortaya çıkmıştır. 2021 yılının sonunda İsrail'de bildirilen salgında yaklaşık 8000 turna ölmüştür. Ülkenin farklı yerlerinde pek çok vaka rapor edilmiştir. İsrail Çevre Bakanı durumun ciddiyetini "Yaban hayatına en büyük darbe." sözleriyle dile getirmiştir. İsrail'de ortaya çıkan bu salgın evcil kanatlı hayvanları da etkilemiştir. Yaklaşık yarım milyon tavuk itlaf edilmiştir.[4]
"Tek Sağlık" Konseptinin Kuş Gribi Hastalığı Açısından Önemi
Zoonoz hastalıkların daha çok çalışılması ile ülkeler artık bu hastalıklarla mücadele için farklı stratejiler uygulamaya başlamışlardır. "Tek sağlık" konsepti de bu stratejiler kapsamında son zamanlarda gündemde olan önemli bir konudur. Ülkelerin sağlık sistemlerini bilim insanlarının tavsiyeleri doğrultusunda ve bu konsept çerçevesinde düzenlemeye başlamaları artık bir zorunluluk olarak görülmektedir.
Dünyada pek çok zoonoz hastalık tespit edilmiştir, kuş gribi de bu hastalıklardan biridir. Kuş gribi gibi hastalıkların tek sağlık konsepti açısından değerlendirilmesi önem arz etmektedir. İnsan-hayvan etkileşiminin hastalığın yayılmasına olan etkisi ve göçmen kuşların hastalığın farklı coğrafyalara ulaşmasındaki etkinliği; hastalığın teşhis edilip doğru tedavi yöntemlerinin gerçekleştirilmesini, farklı disiplinlerde çalışan bilim insanlarının birbirlerini geliştirmelerini ve konuya bütüncül bir bakış açısıyla bakılmasını gerekli kılmaktadır.
Örneğin hasta hayvanların tespiti, otopsilerinin yapılması, hayvanların enfeksiyondan korunması gibi konular veteriner hekimlerin sorumluluğundayken, hastalığın göçmen kuşlar tarafından nasıl yayıldığının araştırılması, gerekli izleme çalışmalarının yapılması biyolog ve ornitologların sorumluluk alanındadır. Hastalığın insanlara ulaşması durumunda ise gerekli tedavilerin uygulanması ve yeni tedavilerin geliştirilmesi ise hekimlerin görevidir. Elbette burada adı geçen meslek gruplarının sayısını arttırmak mümkündür. Görüldüğü gibi konuya multidisipliner yaklaşmak önemlidir, bu da tek sağlık konseptinin önemini bir kez daha akla getirmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ M. E. Thomas, et al. (2005). Risk Factors For The Introduction Of High Pathogenicity Avian Influenza Virus Into Poultry Farms During The Epidemic In The Netherlands In 2003. Preventive Veterinary Medicine, sf: 1-11. doi: 10.1016/j.prevetmed.2004.12.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. E. Swayne. (2007). Understanding The Complex Pathobiology Of High Pathogenicity Avian Influenza Viruses In Birds. Avian Diseases, sf: 242-249. doi: 10.1637/7763-110706-REGR.1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. P. Tracey, et al. (2016). The Role Of Wild Birds In The Transmission Of Avian Influenza For Australia: An Ecological Perspective. Emu - Austral Ornithology, sf: 109-124. doi: 10.1071/MU04017. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Bird Life. Israel And Uk Facing Record-Breaking Bird Flu Outbreaks. (10 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 8 Mart 2022. Alındığı Yer: Bird Life | Arşiv Bağlantısı
- B. Boynukara, et al. (2009). Avian İnfluenza Tip A Virüsleri: Etiyoloji, Teşhis Ve Korunma. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, sf: 73-79. | Arşiv Bağlantısı
- Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği. Kuş Gribi (Avian Influenza). Alındığı Tarih: 8 Şubat 2022. Alındığı Yer: Klimik | Arşiv Bağlantısı
- Centers for Disease Control and Prevention. Avian Influenza A Virus Infections In Humans. (18 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 16 Şubat 2022. Alındığı Yer: Centers for Disease Control and Prevention | Arşiv Bağlantısı
- M. Akan, et al. (2007). Kümes Hayvanlarında Kuş Gribi. Flora, sf: 14-21. | Arşiv Bağlantısı
- A. F. Öner. (2007). Kuş Gribi Derleme. Türk Pediatri Arşivi, sf: 46-51. | Arşiv Bağlantısı
- Z. Ayaş. (2007). Göçmen Kuşlar Ve Kuş Gribi. Flora, sf: 5-13. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:42:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11460
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.