Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler...

Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler...
53 dakika
118,658
Evrim Ağacı Akademi: Kitaplarımız ve Tavsiyelerimiz Yazı Dizisi

Bu yazı, Kitaplarımız ve Tavsiyelerimiz yazı dizisinin 14. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Evrim Ağacı Kitap Tavsiyeleri: Evrim Öğrenmek İçin Hangi Kitapları Okumalısınız?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Kaliteli bir dram veya gerilim filmi, hele ki bir de zihinsel problemleri konu ediniyorsa adeta tadından yenmez. Ancak Night Shyamalan'ın büyüleyici ürkünçlüğüne rağmen Split'inde gösterildiği iddia edilen disosiyatif kişilik bozukluğunun veya Martin Scorsese'nin baş döndürücü gerilimi Shutter Island'da gösterildiği iddia edilen delüzyon bozukluğunun (kuruntulu rahatsızlık) aktarılış biçimi düşünüldüğünde, hangi filmlerin psikolojik rahatsızlıkları daha düzgün, hangilerinin daha hatalı yansıttığını bilmenin bilimseverler için önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bu nedenle, hazırlayacağımız bu listede, zihinsel hastalıkların bilimsel olarak isabetli olarak gösterildiği çok sayıda filmi ve sorunlu/hatalı bir şekilde gösterildiği birçok filmi (ve gerekçelerini) bulacaksınız.

Tüm Reklamları Kapat

Şizofreni

Şizofreni, zihinsel süreçleri etkileyen, patofizyolojisi hala tam olarak aydınlatılamamış önemli bir hastalıktır. Her ne kadar isim olarak literatüre 100 sene önce girmiş olsa da ayrıntılı olarak incelenmesi, teknolojiye bağlı olduğundan yakın geçmiş diyebileceğimiz bir dönemde, son 20-30 senede gerçekleşmiştir. Bu açıdan araştırmaların yoğun olarak gerçekleştiği, hastalığın etiyolojisine ve prognozuna dair bilgilerin sürekli değişip geliştiği bir alandır. Hastalığın birçok risk faktörünün olması, beynin farklı bölgelerini etkilemesi de kapsamlı bir teori oluşturulmasını zorlaştırmıştır. Daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Shine (1996)

Avustralyalı piyanist David Helfgott'un gerçek hayatını anlatan filmde, David'in çocukluk döneminden başlayarak gördüğü baba baskısına karşı çaresiz kalışı konu ediliyor. David, müziğe karşı çok yetenekli bir çocuktur ve müthiş derecede piyano çalma yeteneğine sahiptir. Ancak babası onun en küçük hatasını bile affetmeyecek kadar katı yüreklidir. Bu baskılara dayanamayan David, evden uzaklaşarak İngiltere'ye gider. Burada yeteneğini ispat eder, ancak psikolojik sorunlar hayatını farklı noktalara sürükleyecektir.

Tüm Reklamları Kapat

Not: Filmin hatalı yansıttığı bir nokta, şizofrenik episod sonrasında karakterin normal yaşamına kolayca dönebilmesidir; halbuki bu tür zihinsel hastalıklar işitsel, görsel, bilişsel ve diğer fiziksel yetiler üzerinde ciddi hasarlara sebep olmaktadır.

A Beautiful Mind (Akıl Oyunları, 2001)

John Forbes Nash Jr., genç yaşında geliştirdiği kuramlarla matematik dünyasının bir numaralı ismi haline gelir. Fakat kısa süre içerisinde bencilliği ve kendine olan aşırı güveni sonucunda oluşan kişisel problemleri ile baş edemez duruma düşer. Dahilik ile delilik arasındaki ince çizgide, delilik tarafına doğru sürüklenir.

Başarısız Gösterimler

Me, Myself, and Irene (Ben Kendim ve Sevgilim, 2000)

Charlie (Jim Carrey) Rhode Island'da bir eyalet polisidir. Biraz çatlak bir karakterdir. öteyandan kibar ağırbaşlı ve kimse ona bulaşmadıktan sonra kimseye sorun çıkarmayan biridir. Fakat bir süre sonra manyak olan öbür yanı üstün gelir. Bu sırada Charlie'ye bir kaçak olduğu öne sürülen Irene'yi yakalayıp tekrar New York'a getirmesi söylenir. Irene rüşvet alan polisler sayesinde kaçmıştır. Irene'nin kaçışı çok kolay almaktadır. Ta ki en umulmadık zamanlarda Hank karşılarına çıkıncaya kadar...

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Gerekçe: Şizofreni, sanrılar ve paranoya ile karakterizedir, ancak çoklu kişilik belirtisi yoktur. Öte yandan dissosiyatif kimlik bozukluğunda iki kişilik birbirinin varlığından haberdar değildir. Bu kimlikler, düşmanlarla savaşmak için birlikte çalışamazlar ya da güzel kızla evlenme şansını yakalamak için birbirleriyle mücadele edemezler.

Hezeyanlı Bozukluk (Psikotik Bozukluk)

Psikotik bozukluklar (hezeyanlı bozukluk), anormal düşünce ve algılara neden olan ciddi zihinsel bozukluklardır. Psikozu olan insanlar gerçeklikle bağlarını kaybederler. Ana semptomlardan ikisi sanrılar ve halüsinasyonlardır. Sanrılar, birinin size karşı komplo kurduğunu veya TV'nin size gizli mesajlar gönderdiğini düşünmek gibi yanlış inançlardır. Halüsinasyonlar, orada olmayan bir şeyi duymak, görmek veya hissetmek gibi yanlış algılardır. Şizofreni, bir tür psikotik bozukluktur. Bipolar bozukluğu olan kişilerde psikotik belirtiler de olabilir. Psikoza neden olabilecek diğer sorunlar arasında alkol ve bazı ilaçlar, beyin tümörleri, beyin enfeksiyonları ve felç bulunur. Konuyla ilişkili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

He Loves Me, He Loves Me Not (Seviyor... Sevmiyor..., 2002)

Angélique için aşkın bir adı vardı. Loïc... 35 yaşında bir kardiolog, evli ve pek yakında baba olacak...Mutluluklarının önünde bir çok engel vardır... Ama bunları kim umursar ki? Aşık olduğumuzda, umutla, tutkuyla ve delicesine bu aşkı yaşamaz mıyız? Hikayemiz bundan ibaret... Ya da bundan ibaret gözüküyor...

Başarısız Gösterimler

Shutter Island (Zindan Adası, 2010)

Massachussets sahili açıklarındaki Zindan Adası'nda, suç işlemiş akıl hastalarının tedavi edildiği hastanedeki bir katilin esrarengiz şekilde kayboluşunu soruşturmakla görevlendirilen Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adlı iki polisin baş döndüren hikayesi konu ediliyor.

Gerekçe: Son derece başarılı bir psikolojik gerilim olmasına rağmen, Martin Scorsese'nin Shutter Island, başarısını, akıl hastalıklarının sansasyonel hale getirilmesine borçlu. Filmin sürpriz sonunun başarısı da akıl hastalığının abartılı bir şekilde dramatize edilmesinden kaynaklanıyor. Aile travması yaşayan birinin düştüğü hezeyan hâli sonucunda görmeye başladığı tedavi sırasında, birdenbire bu hezeyanlarından kurtulabilmesinin ama sonrasında bozuk bir makina gibi o hezeyanlara geri sürüklenmesinin bilimsel olarak gerçekçi bir tarafı yok.

Tüm Reklamları Kapat

Bipolar Bozukluk (Mani)

Önceden manik depresyon olarak adlandırılan bipolar bozukluk, duygusal yükselmeler (mani veya hipomani) ve düşüşler (depresyon) içeren, aşırı ruhsal değişimlere neden olan bir zihinsel sağlık durumudur. Depresyonda olduğunuzda, kendinizi üzgün veya umutsuz hissedebilir ve çoğu aktiviteye ilgi kaybedebilir, bunlardan zevk alamayabilirsiniz. Mani veya hipomani (maniden daha az şiddetli) dönemlerinde ise coşkulu, enerjik veya hiç olmadığı kadar asabi hissedebilirsiniz. Bu duygu değişimleri uykuyu, enerjiyi, aktiviteleri, kararları, davranışı ve sağlıklı düşünme yeteneğini etkileyebilir. Ruhsal değişimler, nadiren veya yılda birkaç kez meydana gelebilir. Çoğu insan vakalar arasında bazı duygusal belirtiler yaşarken, bazılarında ise bunlar görülmeyebilir. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Mr. Jones (1993)

Manik depresif (bipolar bozukluğu olan) bir adam olan Jones (Richard Gere), dış dünyayı kendine göre algılamaktadır. Geçirdiği bazı evrelerde, en çok da kendisine zarar verecek durumlar yaratmaktadır. Libby Bowen (Lena Olin) isimli bir doktor, Jones ile ilgilenmeye başlar.

Başarısız Gösterimler

Silver Linings Playbook (Umut Işığım, 2013)

Pat Solotano (Bradley Cooper) her zaman bardağın dolu tarafına bakan, “Her şeyde bir hayır vardır,” sözüne inanan bir adamdır. Karısı kendisini başka bir adam için terk ettikten sonra akıl hastanesinde kalan Pat, karısını geri kazanmaya ve hayatını yeniden düzene sokmaya kararlıdır. Moralinin bozulmasına asla izin vermemeye çalışan Pat anne babasının yanına taşınır ve kendisini karısının istediği türden bir adam olmaya çalışmaya adar. Ancak bu zor bir mücadeledir. Ta ki hayatı istediği gibi gitmeyen güzel bir genç kadın olan Tiffany (Jennifer Lawrence) ile tanışana kadar.  Çift birlikte hayatlarını yönlendirmeye ve kendi kişiliklerine sadık kalmaya çalışacak, bu sure içerisinde benzersiz bir dostluğa, hatta aşka bir adım uzaklıkta olacaklardır.

Gerekçe: Filmin ana karakteri bipolar bozukluğa sahipken, film, yaşadığı semptomlarla çalışmasına yardımcı olmak için Jennifer Lawrence ile olan ilişkisine vurgu yapmaktadır. Sonuç olarak, bu film, akıl hastalığının uygun tedaviden ziyade romantik ilişkiler yoluyla tedavi edilmesi gerektiğine dair gerçekçi olmayan bir beklentiyi körüklüyor.

Tüm Reklamları Kapat

Empire (2015)

Başarılı plak şirketinin kurucusu ve CEO'su olan Lucious'a ALS teşhisi konmuştur. Hip-hop patronu, multi-milyon dolarlık şirketi üzerinde kontrol için mücadele eden üç oğlu arasından bir halef seçmek zorundayken, eski karısı, kendisinin olanı geri almak için planlar yapmaktadır.

Gerekçe: Dizide Andre isimli karaktere bipolar bozukluk teşhisi konuyor ve bozukluğu olanlar için daha normal bir hikayeyi temsil ediyor gibi görünüyor: İşi için yapması gerekeni yapıyor ve ara sıra ilaçlarını almak için doktora gidiyor. Bununla birlikte, Lucious'un annesine de bipolar bozukluk teşhisi konuyor ve oldukça şiddetli, abartılı bir versiyon sergileniyor. Halbuki yapılan araştırmalar, bipolar bozukluğu kişilerin genelde hiçbir şiddet göstermediğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla dizi, en azından 1 karakter üzerinden bu olumsuz klişeyi körüklemektedir.

Depresyon

Depresyon, üzüntü, karamsarlık, suçluluk duygusu, çaresizlik adını ne koyarsanız koyun hayatın her köşesinden bize sırıtıyor. Baştan açıkça söyleyelim, depresyon kendinizi kötü hissettiğiniz bir halet-i ruhiye'den fazlasıdır, amansız bir rahatsızlıktır. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

The Hospital (Hastane, 1971)

Bazen komik bazen de trajik olaylar yaşanan bir hastaneden manzaralar...

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
The Life and Adventures of Martin Chuzzlewitt (Charles Dickens)

The Life and Adventures of Martin Chuzzlewit is a novel by Charles Dickens, considered the last of his picaresque novels. It was originally serialised between 1842 and 1844. While he was writing it Dickens told a friend that he thought it was his best work, but it was one of his least popular novels.

Like nearly all of Dickens’s novels, Martin Chuzzlewit was first published in monthly instalments. Early sales of the monthly parts were disappointing, compared to previous works, so Dickens changed the plot to send the title character to the United States. Dickens had visited America in 1842 in part as a failed attempt to get the US publishers to honour copyright laws. He satirized the country as a place filled with self-promoting hucksters, eager to sell land sight unseen. In later editions, and in his second visit 24 years later to a much-changed US, he made clear it was satire and not a balanced image of the nation in a speech and then included that speech in all future editions.

The main theme of the novel, according to Dickens’s preface, is selfishness, portrayed in a satirical fashion using all the members of the Chuzzlewit family. The novel is also notable for two of Dickens’s great villains, Seth Pecksniff and Jonas Chuzzlewit. Dickens introduced the first private detective character in this novel. It is dedicated to Angela Georgina Burdett-Coutts, a friend of Dickens.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺290.00
The Life and Adventures of Martin Chuzzlewitt (Charles Dickens)
  • Dış Sitelerde Paylaş

The Hours (Saatler, 2002)

Her kadın, diğerine bir zincirin halkaları gibi eklenirken, bir edebiyat eserinin gücü, hayatlarını karşı konulamaz şekilde değiştiriyor. Birinci kadın, Virginia Woolf, Londra’nın varoşlarında bir yandan depresyonla savaşırken, bir yandan da ilk romanı olan Mrs. Dalloway’i yazıyor. Bundan 20 yıl kadar sonra, II. Dünya savaşının sonunda Los Angeles’ta yaşayan bir ev kadını olan Laura Brown, Mrs. Dalloway’i okuyor ve bunun içindeki devrimci ruhtan aldığı ilhamla yaşamında büyük bir değişiklik yapma kararı alıyor. Ve günümüz New York’unda yaşayan, Woolf’un Mrs. Dalloway’inin modern bir versiyonunu olan Clarissa Vaugan, kendisiyle eski sevgilisi Richard için sonun ne olacağını tahmin etmeye çalışıyor. Üçünün hikayesi bir araya geliyor ve sonunda şaşırtıcı bir tanışma gerçekleşiyor.

Scent of a Woman (Kadın Kokusu, 1992)

Özel bir kolejde okuyan Charlie, paraya ihtiyacı olduğundan kör bir adama, bakıcılık yapmaya razı olur ama iş, umduğu kadar basit olmayacaktır. Çünkü Emekli Albay Frank Slade' in haftasonu için çok özel bir planı vardır. Bu plana New York'a yolculuk, kadınlar, iyi bir yemek, birinci sınıf şarap, tango, limuzin ve ne yazık ki, bir de 45' lik dahildir. İşin kötüsü, bunları yaparken Charlie' yi yanından ayırmaya da hiç niyeti yoktur. Charlie, bir yandan okulda tanıklık etmek zorunda olduğu bir soruşturmayla uğraşmak, diğer yandan Albay'ın her zaman yanında olup dediklerini yapmak zorundadır. Al Pacino bu rolüyle kariyerinin ilk ve tek Oscar ödülünü kazanmıştı.

Başarısız Gösterimler

Garden State (Eve Dönüş, 2004)

Andrew Largeman başarılı olmaya çalışan bir televizyon aktörüdür. Andrew'nun duygularının kontrolünü ele geçirmiş psikiyatrist babası bir şekilde onun annesinin ölümüne sebep olduğunu aklına yerleşmiştir. Annesinin ölüm haberini aldıktan sonra babasının ve doktorunun tavsiye ettiği ilaçları bıraktıktan sonra hayatın tam olarak ne oldugunu görmeye başlar. Uzun zamandır hissetmeyi umduğu duygulara kavuştuktan sonra kendi problemleriyle savaşan bir genç kızla tanışır ve ilişkiye başlar...

Gerekçe: Baş karakterin ilaçları bırakma gerekçesi, hayatını neşesiz kılan şeyin depresyon değil de haplar olduğu fikridir. Bunun depresyondan muzdarip hastalara verdiği mesaj, istedikleri anda mutlu olmaya karar verebileceklerini ve onları mutlu olmaktan alıkoyan şeyin irade eksikliği veya ilaçlar olduğudur. Gerçekteyse sebep, genetik yapı ve/veya beyindeki kimyasal bir dengesizliktir. İlaçlar ve psikoterapi, çoğu hastada bu sorunlara yardımcı olur.

Agorafobi

Agorafobi, panik, tuzağa düşme, çaresizlik veya utanma hissetmenize neden olabilecek yer veya durumlardan korkmanıza ve kaçınmanıza sebep olan bir tür kaygı bozukluğudur. Toplu taşıma kullanmak, açık veya kapalı alanlarda bulunmak, sırada beklemek veya kalabalık içinde kalmak gibi gerçekten yaşanan öngörülebilir olaylardan korkarsınız. Kaygı, yoğunlaştığında kaçmanın kolay bir yolu olmadığı korkusundan kaynaklanır. Agorafobisi olan çoğu insan, bir veya birkaç panik ataktan sonra olası başka ataklardan korkmalarına ve tekrar olabileceği yerlerden kaçınmaya çalışmalarına sebep olan bu fobiyi geliştirmiştir.  Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Finding Forrester (Forrester'ı Bulmak, 2000)

16 yaşındaki Jamal, okulundaki testlerde aldığı yüksek notlar nedeniyle şehrin en ünlü okullarından Mailor-Collow'dan bir burs kazanır. Kenar mahalleden gelmesi sebebiyle zengin çocuklarının arasında önceleri zorluk çekse de, spordaki başarısı ve yazdığı yazılar ile kendini sevdirmeyi başarır. Birgün Jamal iddia sonucu kendi halinde bir yazar olan William Forrester'ın evine birşey çalmak amacıyla girer. Ancak evden kaçarken sırt çantasını düşürür. Çantasını geri aldığında ise yazarın defterlerine bazı notlar bıraktığını görür. Bundan etkilenen Jamal ve Forrester arasında sıradışı bir arkadaşlık başlar. Yıllar önce çok ünlü bir roman yazan fakat sonra yazmayı bırakan Forrester, genç çocuktaki yeteneğin farkına varmıştır.

Başarısız Gösterimler

Bu liste hazırlanma aşamasındadır.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif kompülsif bozukluk (OKB), tekrarlanan rahatsız edici düşüncelerin (takıntıların) insan hayatını çekilmez bir hale getirmesi ile oluşur. Obsesif Kompülsif bozukluktan şikayetçi bir kişi için rahatsız edici düşünceler, olmaması gereken düşüncelerdir ve anksiyeteyi, stresi beraberinde getirir. Rahatsız edeci düşünceler, kaygı ve anksiyete bozukluğunun yarattığı fizyolojik etkileri vücutta ortaya çıkar. Kalp atışları ve nefes alma hızı artar, kaslar gerilir, vücut hayati bir tehlike varmışcasına tepki verir. Bu tepkiye kaç veya savaş tepkisi de denir. Dolayısıyla bu düşüncelerden kaçınmak için kişi çeşitli davranışsal rahatlama yöntemleri geliştirir. Rahatsız edici düşüncelerden kurtulmak için geliştirilen mental yada davranışsal tepkilere kompülsion / zorlantı denir. Örneğin, sevdiklerinin başına bir şey geleceğini düşünen bir anne, tahtaya üç kez vurarak bir kompülsif bir tepki oluşturur. Tahtaya üç kez vurmak, rahatlama sağlar. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

As Good As It Gets (Benden Bu Kadar, 1997)

Obsesif bir kişilik olan Melvin (Jack Nicholson) bir aşk yazarıdır ve her gün aynı yerde büyük bir titizlikle kahvaltısını yapar ve orda çalışan Carol (Helen Hunt) ona hergün tahammül etmektedir. Eşcinsel olan komşusu Simon (Greg Kinnear) ise yetenekli bir ressamdır. Bu üç kişi daha sonra birlikte bir maceranın içinde bulurlar kendilerini.. 7 dalda Oscar'a aday gösterilen filmi James L. Brooks yönetmiş.

Matchstick Man (2003)

Obsesif-kompulsif bozukluğu olan depresif bir dolandırıcı olan Roy (Nicolas Cage) ve ortağı Frank (Sam Rockwell), Roy'un genç kızı Angela'nın (Alison Lohman) gelişiyle işlerini karmaşık buluyor. Angela, Roy'un hayatına biraz ruh katar ve bazı bozukluk belirtileri ortadan kalkar. Ancak Angela aile işini öğrenmek istediğinde ve Roy, bir işadamlarıyla (Bruce McGill) ilgili büyük bir dolandırıcılığa yardım etmesine izin verdiğinde, ebeveynlik tekniklerini yeniden gözden geçirir.

Tüm Reklamları Kapat

Başarısız Gösterimler

Bu liste hazırlanma aşamasındadır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travma kelime olarak Antik Yunancadan günümüze kadar gelmiştir. Kelime anlamı "yara" ya da "mağlubiyet" olarak tercüme edilebilir. Günümüzde psikolojik bir tanım olarak kullanılan travma, kontrol edilemez psikolojik stres ve acıya neden olay olarak tanımlanır. Trafik kazaları, doğal afetler, taciz, cinsel taciz, tecavüz, savaş, yas tutma, hayati tehlike içeren hastalık geçirme gibi olayların travmaya neden olduğu araştırmalar aracılığı ile biliyoruz. Yüksek fiziksel ve duygusal stres yaratan durumların Travma Sonrası Stres Bozukluğu'na neden olduğu neredeyse yüz elli yılı aşkındır bilinen bir kavramdır. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Reign Over Me (Hayatı Yakala, 2007)

Film, üç kız çocuğunu ve karısını 11 Eylül saldırılarında kaybeden Charlie Fineman’in (Adam Sandler-Click, 50 Firs Dates) hikayesini anlatır. Charlie eski okul arkadaşı Alan Johnson’ın (Don Cheadle; Hotel Rwanda) yanına gidince tüm hayatı değişmeye başlar. Alan`ın hayatında her şeyi vardır: iyi bir iş, güzel ve iyi bir karısı ve güzel çocuklar... Alan`ın her şeyi olsa da nedense kendisini bazen mutsuz hissetmektedir. Charlie’nin gelmesiyle iki eski arkadaş dostluklarını pekiştirip, her şeyin iyiye gittiğini görürler ve garip maceralarla dolu hikaye başlar...

The Accused (Sanık, 1988)

Jodie Foster'ın Sarah Tobias rolüyle ödül aldığı, gerçek bir hikaye üzerine kurulu Sanık, etkileyici mahkeme sahnelerine sahip. Bir barda üç kişinin tecavüzüne uğrayan Sarah, tecavüzcülerin aldıkları hafif cezaya karşı mücadelesinde geçmişinin problem olacağını düşünmemiştir. Bu gerilime ne kadar dayanabileceği bir soru işaretidir.   

Tüm Reklamları Kapat

The Queen's Gambit (2020)

Dizi, Walter Tevis'in 1983 tarihli aynı adlı romanına dayanan, televizyonda yayınlanan bir 2020 Amerikan ergenlik dramasıdır. Dizinin adı, bir satranç açılışı olan "Queen's Gambit"e atıfta bulunmaktadır. Dizi, kitabın haklarına sahip olan Allan Scott ile birlikte yaratan Scott Frank tarafından yazıldı ve yönetildi. 1950'lerin ortalarından 1960'lara kadar devam eden hikaye, uyuşturucu ve alkol bağımlılığıyla mücadele ederken satranç dünyasının zirvesine yükselen kurgusal bir satranç dahisi olan Beth Harmon'un (Anya Taylor-Joy) hayatını takip ediyor.

Övgünün Sebebi: Queen's Gambit, TSSB'yi ve bunun çocukluk travması ve bağımlılığıyla bağlantısını doğru bir şekilde tasvir ediyor. Dizide, Beth'in tekrar tekrar ebeveynlerinin tartıştığını ve annesinin ölümüne yol açan araba kazasını yaşadığını görüyoruz. Bir satranç dahisi olarak dünya çapındaki başarısına rağmen, travmadan kurtulanların zıvanadan çıkmış sinir sistemlerini düzenlemek için sıklıkla uyuşturucu maddeler kullandıkları için, Beth'in erken yaşlardan itibaren uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ile mücadele ettiğini görüyoruz. Genellikle "flashback" şeklinde yaşanan intrusif anılar, duygusal acı dolayısıyla hissizleşmek ve bunlardan kurtulmak için madde kullanımı, TSSB'nin gerçekten de yaygın semptomlarıdır.

Unbelievable (2019)

2008–2011 yılları arasında Washington ve Colorado'da yaşanan seri tecavüz davalarının dramatizasyonu olan Unbelievable, tecavüze uğradığı konusunda yalan söylemekle suçlanan bir genç olan Marie'yi ve gerçeğe ulaşmak için dolambaçlı bir yol izleyen iki dedektifi takip ediyor.

Övgünün Sebebi: Unbelievable, cinsel saldırı nedeniyle gelişen TSSB'nin televizyon ekranlarında şimdiye kadar tasvir edilen en güçlü temsillerinden biridir. Mini-dizi, özellikle TSSB ile ilgili olmasa da, kurbanların tasviri, cinsel saldırıdan kaynaklanan TSSB'nin tezahür edebileceği birçok yolu doğru ve güçlü bir şekilde tasvir ediyor. Dizi, TSSB'nin genellikle gözden kaçan yönlerini (yani pervasız davranışlar, madde kullanımı, sosyal izolasyon, rastgele cinsel ilişki ve risk alma davranışlarını) başarılı bir şekilde gösteriyor. Bunların hepsi, cinsel istismardan kaynaklanan TSSB'nin yaygın belirtileridir, ancak genellikle yanlış anlaşılır veya bilinmez.

Tüm Reklamları Kapat

Başarısız Gösterimler

The Prince of Tides (Dalgaların Prensi, 1991)

Amerikan eğlence aleminin “grande dame”ı Barbra Streisand, hem yönetmenliğini yapıp hem de başrolünde oynadığı aşk filmiyle karşımızda. Oscarlı oyuncu ve şarkıcı Streisand, sinemada yönetmen olarak başarıya ilk kez 1991’deki Prince of Tides ile ulaştı. Barbra Streisand, filmde geçmişleri, yetişme tarzları farklı, ama mutsuz deneyimleri nedeniyle aralarında bir bağlantı kurmuş iki kişinin hikayesini anlatıyor. Pat Conroy’un romanından beyazperdeye uyarlanan hikayede Tom Wingo (Nick Nolte) işsiz, amaçsız bir Amerikan futbolu koçu. Onu sevmeyen bir kadınla (Blythe Danner) evli. İkiz kardeşi (Melinda Dillon) intihar girişiminde bulununca New York’a gidiyor ve onun psikiyatrı Susan Lowenstein (Barbra Streisand) ile tanışıyor.

Gerekçe: Filmle ilgili en temel sorun Tom'un, Susan'a karşı hisler beslemeye başlamasıdır. Sorumlu bir psikiyatrist, bunun transferans (aktarım) olduğunu hemen anlayacak ve terapiye devam etmek için bunun nedenini bulacak ya da bu nedeni bulmak mümkün değilse hastayı başka bir psikiyatriste nakledecektir. Ancak Dalgalar Prensi'nde Susan da Tom'a karşı hisler beslemeye başlar ve aralarında bir ilişki başlar. Bu, etik kurallarına aykırıdır ve Tom'un işinden olmasına neden olabilir. Ama filmdeki daha büyük bir problem, bir ilişkinin, hele ki iyi bir insanın sevgisinin herkesi iyileştirebileceğine dair en büyük mitlerden birini körüklemesidir. Sorunlarınız üzerinde çalışırken sizi seven ve size bir destek olacak birine sahip olmak iyidir; ancak bu tek başına sizi tedavi edemez. Bir diğer sorun, Tom ve kız kardeşini tedavi etmek için harcandığı imâ edilen süredir: Tüm filmin birkaç hafta içinde geçtiği anlaşılmaktadır. Az sayıda şanslı kişi için bile en azından 6-8 haftalık bir terapi gerekmektedir, birçok şanssız kişi içinse tedavi yıllarca sürebilir ve buna rağmen asla tamamen iyileşmeyebilir. Tom ve kız kardeşi ve sorunlarının boyutuyla, sorunlarının çoğunlukla birkaç hafta içinde çözülmesi pek olası görünmemektedir. Bu tür abartılar, herhangi bir zihinsel sağlık sorunu olan insanlara yardımcı olmaz, çünkü hızlı bir şekilde "düzeltilmezlerse" kendilerini başarısız hissedebilirler. Son bir sorun, Tom tüm geçmişini hatırladığında ve kız kardeşi bunu öğrenip kendini hatırladığında, ikisi de "iyileşirler". Hafızanızın eksik olan kısmını hatırladığınız anda her şeyin çözüleceği ve sizin düzeleceğiniz efsanesi de yaygın bir mittir. Sorunlarınız öylece çözülüvermez, üzerinde çalışmaya devam etmeniz gerekir.

The Deer Hunter (Avcı, 1978)

Amerikada bir işçi kasabasında yaşayan Michael (Robert De Niro), Nick (Christopher Walken), arkadaşları Steven ın (John Savage) düğününde bir araya gelirler. Düğünün ardından Mike, Nick, ve dostları Axel (Chuck Aspergren), Stan (John Cazale), ve John (George Dzundza) geyik avına çıkarlar. Bu son av partileri olabilir çünkü sıkı dostlar yakında Vietnam Savaşı'na katılacaktır. Savaşın vahşeti bu insanların bedeninde ve ruhunda geri dönüşü olmayan izler bırakacaktır. Ama savaş kadar gerçek ve ondan daha üstün bir kavram vardır. DOSTLUK.

Gerekçe: Bir askeri hastanede, Nick'in Vietnam'daki görevine devam etmeye uygun olmadığı teşhisi konulur. Oradan çıkan ilk uçağa bindirilmek yerine, tek başına dolaşmaya bırakılır - ki bu, tıbbi profesyonelliğe tamamen aykırı ve seyirciye belki de yaşadıklarının eskisi kadar ciddi olmadığı izlenimi bırakmaktadır. Zaten sağlık görevlilerinin hastanın semptomlarını ciddiye almamaları da son derece yanlıştır. Nick, Rus ruletinin oynandığı ve hatta katılımının teşvik edildiği bir kumarhaneye rastlar. Bu davranış, filmin PSTD semptomlarından sapan ana kısmıdır. Genellikle TSSB'den muzdarip insanlar, kendilerine travmayı hatırlatan her şeyden kaçınırlar. Yani Nick, teoride ona savaşı veya Rus ruletini hatırlatan şeylerden kaçınmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Somatoform Bozukluk

Somatik semptom bozukluğu, büyük duygusal sıkıntıya ve işlevsellik sorunlarına neden olan, ağrı veya yorgunluk gibi fiziksel semptomlara aşırı derecede odaklanma ile karakterize edilir. Bu semptomlarla ilişkili başka bir teşhis edilmiş tıbbi durumunuz olabilir veya olmayabilir, ancak semptomlara tepkiniz normal değildir.

Başarılı Gösterimler

Safe (1995)

Safe, Todd Haynes tarafından yazılıp yönetilen ve Julianne Moore'un oynadığı 1995 psikolojik drama filmidir. 1987'de, Los Angeles'ta, etrafındaki çevrenin neden olduğu gizemli bir hastalığa yakalandığında monoton hayatı aniden değişen bir banliyö ev kadınını takip ediyor.

Hipokondriazis

Hastalık kaygısı bozukluğu (hipokondri veya hipokondriyazis de denir) olan kişiler, ciddi bir tıbbi durumları olduğuna dair gerçekçi olmayan bir korkuya veya hasta olma risklerinin yüksek olduğuna dair rasyonel olmayan bir korkuya sahiptir. Tipik vücut fonksiyonlarını bile "hastalık belirtileri" olarak yanlış yorumlayabilirler. Tıbbi testleri hiçbir sorun göstermese bile, hipokondriyazisi olan insanlar hala ciddi şekilde hasta olduklarını düşündükleri fikriyle meşgul olabilirler. Kalıcı sağlık endişeleri ilişkilerine, kariyerlerine ve yaşamlarına müdahale edebilir.

Başarılı Gösterimler

Bandits (Haydut, 2001)

Hapishane kaçkını Joe (Willis) ve hastalık hastası arkadaşı Terry (Thornton) banka memurunu geceden rehin alıp ertesi sabah ona işine kadar eşlik etmek suretiyle ilginç bir soygun tekniği geliştirmiştir. Medya onların üzerine odaklanır ve marifetlerini de bir parça abartır, ancak iki ahbapçavuşun tek derdi yeterli miktarda parayı toparlayıp Meksika'ya kaçmak, burada özgür ve yasalara saygılı bir hayat sürmektir. Fakat Kate Wheeler adlı bir ev kadınının (Blanchett) arabasıyla Terry'e çarpması, planları değiştirir. Rehin almak zorunda kaldıkları bu kadın, zamanla ikilinin suç dolu serüvenine ortak olur. Kate, bir anlamda aradığı değişikliği bulmuş ve monoton hayatından kurtulmuştur bu sayede. Hem haydutlar ona, hem de o haydutlara aşık olmuştur - evet, her ikisine birden... Çünkü ancak birbirlerini tamamladıklarında ideal bir sevgili etmektedir Joe ve Terry...

Tüm Reklamları Kapat

Dissosiyatif Füg

"Disosiyatif Füg" (veya kısaca "füg") olarak da geçen hastalık, sizi gerçek hayatınızdan koparıp bambaşka bir hayata sahip olduğunuz zihinsel bir tasarıma yönlendirir. Disosiyatif füg, tanımı gereği amneziyi doğal olarak içerir; çünkü kişinin bulunduğu yeri terk edip günlerce ya da aylarca yeni yerlerde yeni bir kimlik arayışına girmesiyle karakterize edilen füg, kişinin gerçek geçmişine ait belleği kısıtlandırmaktadır. Füg, Latincede "uçma eylemi" anlamına gelen fuga sözcüğünden türetilmiştir. Kişinin aklının uçup gitmesi olarak düşünebilirsiniz; ancak aslen belli bir rotada giden bir sürecin, bir yerden sonra bir başka rotaya girmesiyle ilgili bir metafora işaret etmektedir. Disosiyasyon, yoğun acı verici yaşantıları takiben, kişinin bu acıyla başa çıkamaması ve kendi kişiliğinden ve benlik algılamasından uzaklaşması olarak tanımlamıştır. Örneğin, bazı insanların şiddetli acı karşısında bayılarak bilincini bir süreliğine yitirdiğini bilirsiniz. Füg, biraz da buna benzer, kişi kaldıramayacağı kadar yüksek bir zihinsel acı karşısında bir süreliğine bilincini "dönüştürür". Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

K-PAX (2001)

K-PAX adlı uzak bir gezegenden olduğunu iddia eden bir akıl hastanesindeki gizemli bir hastanın (Kevin Spacey) hikayesini anlatıyor. Psikiyatristi (Jeff Bridges) hastaya tam olarak nasıl yardım edeceğini bulmaya çalışırken, yavaş yavaş sözde uzaylının hastanenin diğer hastalarının ruh sağlığı üzerinde dikkate değer bir etkisi olduğunu fark etmeye başlar.

Anterograd Amnezi

Anterograd amnezi, yeni anılar oluşturamama ile karakterize edilen bir tür hafıza kaybıdır. En durumlarda, bu, yeni bilgileri öğrenme veya saklama yeteneğinizi kalıcı olarak kaybettiğiniz anlamına gelir. Bu tür hafıza kaybının kendi başına görülme ihtimali düşüktür. Anterograd amnezi genellikle geçicidir. Bu durum genellikle sadece saatler sürer ve sonrasında hafızanız sıklıkla normale döner.

Başarılı Gösterimler

Memento (Akıl Defteri, 2000)

Leonard Shelby, pahalı takım elbiseler giyer, son model bir Jaguar kullanır; bunun yanında ucuz, tanınmamış motellerde konaklar ve ödemelerini hep nakit parayla gerçekleştirir. Başarılı bir iş adamı görüntüsündedir... Ancak Leonard'ın tek işi intikam almaktır; karısının ırzına geçip öldüren adamın peşindedir. Şüpheleri polis tarafından dikkate alınmayan Leonard'ın yaşamındaki tek mücadelesi, adalet arayışı uzerine kurulmuştur. Katili belirlemesinde ise büyük bir zorlukla karşı karşıyadır. Leonard'ın nadir görülen, tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığı vardır. "Kaza" oncesi olayları tüm ayrıntılarına kadar hatırlayabilen Leonard, 15 dakika önce ne olduğunu, ne yaptığını, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilememektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Çoklu Kişilik Bozukluğu (Disosiyatif Kimlik Bozukluğu)

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, ciddi, özellikle erken dönem çocuk istismarı ile yakından ilişkili karmaşık ve kronik bir travma sonrası psikopatoloji olarak giderek daha fazla anlaşılmaktadır. Kötü muameleye veya istismara uğrayan çocuklar, dissosiyatif kimlik bozukluğu da dahil olmak üzere bir dizi zihinsel sağlık sorunu yaşama riski altındadır. Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, 2 veya daha fazla farklı kişilik durumunun varlığı veya bazı kültürlerin "ele geçirilme" olarak tanımlayabileceği şey ve tekrarlayan amnezi epizodları ile karakterize edilir. Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

The Three Faces of Eve (1957)

Baş ağrıları ve açıklanamayan bayılmalardan muzdarip, çekingen ev hanımı Eve White (Joanne Woodward), bir psikiyatrist olan Dr. Luther'i (Lee J. Cobb) görmeye başlar. Gözlerinin önünde şehvet düşkünü Eve Black'e dönüştüğünde hayrete düşer ve ona birden fazla kişiliğe sahip olduğunu teşhis eder. Kendine Jane diyen bir üçüncüsünün de ortaya çıkması uzun sürmez. Hipnoz ve sürekli terapi yoluyla Luther, Eve'in kimliğinin kırılmasına neden olan travmayı hatırlamasına yardım etmek için mücadele eder.

Not: Filmin bariz olarak hatalı aktardığı bir nokta, terapinin çok kısa sürmesi ve travmanın çok kolay atlatıldığını göstermesidir.

Başarısız Gösterimler

Split (Parçalanmış, 2016)

Güvenilir psikiyatr Dr. Fletcher (Betty Buckley), Kevin (James McAvoy) adlı hastasının en az 23 farklı kişiliği bünyesinde barındırdığını kanıtlamıştır. Ancak henüz tamamen ortaya çıkmamış son bir kişilik vardır ki, meydana çıktığında diğer kişilikleri süpürecek çok vahşi bir karakterin habercisidir. Bu dizginlemesi zor gücün etkisiyle Kevin, 3 genç kızı kaçırıp yaşadığı yerde alıkoyar. Hırslı ve kararlı Casey'nin (Anya Taylor-Joy) önderliğinde gençler hayatta kalabilmek için, Kevin içindeki şeytani güce tamamen boyun eğmeden önce oradan kaçmak zorundadırlar.

Tüm Reklamları Kapat

Gerekçe: Filmde öncelikle 4 kişiliği (Dennis, Patricia, Hedwig ve Barry) görse de sonunda karşımıza çıkan ve tehlikeli bir karışım olan "The Beast", filmi birdenbire saf bir sinematik kurguya dönüştürüyor. İşin kötüsü, Shyamalan, filmi çekmeden önce uzmanlardan görüş aldığını iddia etse de beyaz perdeye yansıttığı şiddetinin grafik doğası, dissosiyatif kimlik bozukluğu olan insanları korkunç ve gerçek dışı bir mercekten gösteriyor.

Psycho (Sapık, 1960)

Marion Crane (Janet Leigh), Arizona'da bir emlak ofisinde çalışmaktadır. Sevgilisi Sam (John Gavin) ile evlenmek istemektedir ancak çiftin çok az parası vardır. Bir cuma günü, patronu Marion'a bankaya para yatırması için 40 bin dolar verir. Marion, bu parayla Sam'le hayal ettikleri hayatı kurabileceklerine karar verir ve parayı çalarak Sam'le buluşmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kalır. Moteli işleten Norman Bates (Anthony Perkins), annesiyle saplantısı olan genç bir adamdır.Beraber akşam yemeği yerler ve Marion odasına çekilir ve yatmadan önce duş almaya karar verir. Sinerma tarihinde adından ünlü "duş sahnesiyle" söz ettiren, türünün en önemli örneklerinden Sapık, Alfred Hitchcock'un başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

Gerekçe: Her ne kadar Psycho, sinemanın gördüğü en etkili gerilim filmlerinden biri olarak övülse de, bu ününü en nihayetinde akıl hastalığını sansasyonel bir şekilde sunmasından kazanmaktadır. Bates, bir oda tutmak üzere otele uğrayan sevimli bir gezgin olan Marian ile tanıştığında, onu duşta vahşice öldürür. Bunun, başka bir kadına olan sevgisini devralan ve kıskanan "Anne"nin kişiliği olduğu söylenmektedir. Halbuki dissosiyatif kimlik bozukluğu olan kişiler, diğer kişiliğin farkına varamazlar ve genellikle, filmde gösterildiği gibi aşırı şiddetli öfkelere sahip kişiliklerle karakterize edilmezler.

Fight Club (Dövüş Kulübü, 1999)

Oregon Üniversitesinde yüksek lisansını yapan Chuck Palanhiuk'un uzak olmayan bir gelecekte geçen ve kafası karışık genç bir erkeği konu alan romanından yola çıkılarak çekilen Fight Club'da filmi anlatan, ünlü bir otomobil firmasında iyi bir işe sahiptir. Tek düze yaşamı kronik uykusuzluk sorunuyla çekilmez bir hale gelmiştir. Ailesi ve yakın bir arkadaşı olmayan Jack doktorunun tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. Bu toplantılar esnasında Marla'yla tanışır o da genç adam gibi hasta olmadığı halde grubun toplantılarına katılmaktadır. Jack'in ve Marla'nın çabaları tüketici kültürünün anlamsızlığına karşı bir duruştur adeta kariyer sahibi ama yanlız insanların bir tepkisi. Jack'ın jenerasyonu ölü bir jenerasyondur. Bir yolculuk sonrası evinin yanmış olduğunu gördüğünde arayabileceği tek kişinin yolculuk sırasında tanıştığı sabun satıcısı Tyler Durden olmasıda adeta bunun bir kanıtıdır. İçilen birkaç biranın ardından park yerinde Tyler, kahramanımızı kendine vurması için kışırtacaktır. Aralarında başlayan bu kavga Jack'in hayatını değiştirecektir. Bir süre sonra Jack Tyler'ın yanına taşınır. Tyler'ın liderliğinde bir dövüş kulübünün kuruluşuyla bu kulübde sayıları elliyi aşmamak kaydıyla genç erkekler birbirleriyle dövüşmeye başlayacaklardır. Kısa sürede popüler hale gelen kulüp ve Tyler Durden hızlı bir şekilde bu ölü jenerasyonun mesihi haline gelir.

Tüm Reklamları Kapat

Gerekçe: Filmin Anlatıcısı'nın akıl hastalığını yanlış anladığı yer, çok sayıda günlük mücadeleye boğulmanın, disosiyatif kimlik bozukluğunun ortaya çıkmasına izin veren bir zihinsel kırılmayı tetikleyebileceği imasıdır. Gerçekte, böylesine derin bir psikolojik çatlağın oluşabilmesi için ciddi bir travma gerekmektedir. Dahası, bu bozuklukta hiçbir kişilik diğerinin farkında değildir ve filmin gösterdiği gibi birbiriyle sohbet edemez.

Loose Cannons (Üşütük Polisler, 1990)

Gene Hackman ve Dan Aykroyd PORKY'nin yönetmeninin bu curcuna dolu komedisinde uyumsuz ortaklar olarak başrolü oynuyorlar. Mac ve işin içinde FBI'ın , Nazilerin , İsraillilerin ve pornocuların olduğu bir davayı aydınlatmak için çalışır. Bu dava Hitler'in ve önemli bir Alman politikacısının oynadığı bir porno film kasetine sahip olmak için çıkan kavgalarla ilgilidir. Şüphe ve komedinin , binlerce kişilikle çarpıştığı sınır dışı bir gerilim sizleri bekliyor.

Gerekçe: Filmde gösterilen savant dedektifi, sırf komedik amaçlarla yazılmış bir dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip. Popüler televizyon karakterlerinin kişiliklerini taklit ediyor ve etrafındaki insanların öldürülmesine sebep oluyor. Film, akıl hastalığını sanki bir "kurt adam" ya da "Hulk"mış gibi tasvir ediyor. Bu zihinsel hastalıklar durup dururken tetiklenen şeyler değiller ve yıkıcı sonuçlarıyla alay etmenin yapıcı bir tarafı yok.

Primal Fear (İlk Korku, 1996)

Kendine çok güvenen, başarılı avukat Martin Vail (Richard Gere), bir psikoposun öldürüldüğü cinayet davasında yargılanan ve cinayet bölgesinden kaçarken yakalanan Aaron'u (Edward Norton) savunmaya karar verir. Medyanın da ilgi odağı bu davadadır. Dava aynı zamanda bir takım yolsuzlukları da ortaya çıkarabilecektir ve davanın savcılığını da Martin'in eski kız arkadaşı yapmaktadır. Martin'in bu davayı kazanması hukuk çevrelerince imkansız gibi görülmektedir. Dava görgü tanıklarının odada üçüncü bir kişi olduğu yönündeki çelişkili ifadelerinden dolayı daha da karmaşık bir hal alır. Hukuk sistemini sorgulayan 'adalet' 'suçlu' 'masum' kavramlarının gerçekliğini araştıran Edward Norton'a bu filmdeki performansından dolayı birçok filmin kapısını açacak olan 'İlk Korku' sinema tarihinin en iyi filmlerinden biridir.

Tüm Reklamları Kapat

Gerekçe: Filmin sonu, Stampler'ın avukatını, psikiyatristlerini ve jüriyi, gerçekte daha da sinsi bir suçu işlemiş olmasına rağmen, daha hafif bir suç işlediğine inandırdığını gösteriyor. Film, bu sürpriz son için dissosiyatif kimlik bozukluğundan faydalanıyor ve toplum arasında yaygın olan, vahşi suçluların "deli taklidi yaparak kurtulabileceği"ne yönelik hatalı fikri körüklüyor. Ayrıca film, akıl hastalığı olan herkesin bir öcü olduğu, aslında semptomları üzerinde kontrol sahibi oldukları ve etrafındaki herkesi manipüle etmek için onları istedikleri gibi açıp kapatabilecekleri fikrini ileri sürüyor.

Alkolizm (Alkol Bağımlılığı Sendromu)

Alkol Bağımlılığı Sendromu (ABS), bağımlı bireyde beliren ruhsal, bedensel ve bilişsel değişimler ile tanımlanmaktadır. Sendromun en bariz ve merkezi kriteri ("ana tanımlayıcı kriteri"), alkole karşı duyulan arzudur. Normal şartlar altında beynin ödüllendirme mekanizması doğal yolla uyarıldığı zaman, tekrara gerek duyulmayan, doğal bir hoşnutluk hali oluşur. Ancak diğer bağımlılık yapıcı maddelerde de olduğu gibi alkol kullanımında beyin doğal olmayan bir şekilde uyarılır ve bağımlı bireye sahte bir hoşnutluk hali verir. Bu tür hoşnutluğun süresi sınırlı ve geçicidir. Bu yüzden, bu türden olan uyarımlarda, uyarıcının tekrardan kullanımı arzulanır. Alkole karşı duyulan bu istek, sık sık tekrarlayan aralıklarla oluşabileceği gibi, kişinin denetleyemediği ve karşı konulmaz dürtülere varan bir güç ve şiddette de gelişebilir. Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

The Lost Weekend (1945)

Yazar Don Birnam (Ray Milland) vagonda. Sadece birkaç günlüğüne ayık olan Don'un hafta sonunu kardeşi Wick (Phillip Terry) ile geçirmesi gerekir, ancak bir şeyler içmek için can atan Don, kız arkadaşını (Jane Wyman) Wick'i bir gösteriye götürmeye ikna eder. Bu arada Don, hep gittiği bara gider ve şehir dışına giden treni kaçırır. Barmene (Howard da Silva) nasıl bir içki sorunu geliştirdiğini anlattıktan sonra, Don, bir hafta sonu boyunca süren ve belki de sonuncusu olacak bir krize gider.

Days of Wine and Roses (1962)

Joe Clay (Jack Lemmon), bir iş partisinde güzel bir sekreter olan Kirsten Arnesen (Lee Remick) ile tanıştığında, kariyerinin basamaklarını bir bir tırmanan, genç bir halkla ilişkiler yöneticisidir. Joe ve Kirsten'in her ikisi de hırslıdır ve birbirlerine aşık olup evlendikleri zaman başarıya giden yoldadırlar. Ancak kısa bir süre sonra Joe, Kirsten'ı onunla düzenli olarak içmeye başlaması için ikna eder. Sonunda, ikisi de alkole bağımlı hâle gelir. Evlilikleri bozulur ve sonuç olarak hayatları felakete döner.

Tüm Reklamları Kapat

Leaving Las Vegas (Elveda Las Vegas, 1995)

Alkol sorunları yüzünden herşeyini kaybetmiş olan Hollywood senaristi Ben Sanderson ( Cage) ölümüne içmek için Las Vegas'a gelir. Burada tesadüfen tanışacağı hayat kadını Sera ( Shue ) ile aşka dönüşen ilişkisi ise artık hayata farklı bir açıdan bakmasına sebep olacaktır.

Madde Bağımlılığı

Madde kullanım bozukluğu olarak da adlandırılan uyuşturucu bağımlılığı, kişinin beynini ve davranışını etkileyen, yasal veya yasa dışı bir uyuşturucu veya ilacın kullanımını kontrolsüz bir şekilde tüketilmesine yol açan bir hastalıktır. Alkol, esrar ve nikotin gibi maddeler de uyuşturucu olarak kabul edilir. Bağımlı olduğunuzda, size verdiği zararın bariz olmasına rağmen uyuşturucuyu kullanmaya devam edebilirsiniz. Uyuşturucu bağımlılığı, sosyal ortamlarda eğlence amaçlı bir uyuşturucunun deneysel kullanımıyla başlayabilir ve bazı insanlar için uyuşturucu kullanımı giderek daha sık hale gelir. Diğerleri için, özellikle opioidlerle, uyuşturucu bağımlılığı, reçeteli ilaçlara maruz kalmakla veya ilacı reçete edilen bir arkadaş veya akrabadan ilaç almakla başlar. Bağımlılık riski ve ne kadar hızlı bağımlı hale geldiğiniz uyuşturucuya göre değişir. Opioid ağrı kesiciler gibi bazı ilaçlar diğerlerinden daha yüksek risk taşır ve daha çabuk bağımlılığa neden olur. Zaman geçtikçe, uyuşturucunun etkisini deneyimleyebilmek için daha yüksek dozlarda almaya ihtiyaç duymaya başlarsınız. Kısa bir süre sonraysa, sadece sıradan bir düzeyde "iyi hissetmek" için bile uyuşturucuya ihtiyacınız olabilir. Uyuşturucu kullanımınız arttıkça, uyuşturucusuz kalmanın giderek zorlaştığını deneyimlersiniz. Uyuşturucu kullanımını bırakma girişimleri, uyuşturucuya yönelik daha da yoğun arzuya neden olabilir ve bu durum da fiziksel olarak hasta hissetmenize neden olabilir (buna "yoksunluk sendromu" denir).

Başarılı Gösterimler

Requiem for a Dream (Bir Rüya İçin Ağıt, 2000)

Sara Goldfarb, TV bağımlısı dul bir kadındır. Oğlu Harry ise kız arkadaşı Marion ve uyuşturucu dağıtıcısı Tyrone'la takılan madde bağımlısı bir çocuktur. Sara, bir tv şovuna çıkmaya hak kazanır ve çok heyecanlıdır. Ödül olan kırmızı elbiseye girebilmek için kilo vermeye çalışır ve diyet haplarından kullanmaya başlar. Diğer yandan Harry ve arkadaşları, hiç durmadan eroin ve kokain kullanmaya devam etmektedirler. Bu bağımlılıklar zamanla aileyi bir felakete sürükleyecektir.

Ray (2004)

Ray, kendi halinde yaşayıp giden, hayalleri olan küçük bir çocuktur. Yaşadığı oldukça trajik bir olay sonucunda hayatına kör olarak devam etmek zorunda kalır. Yaşadığı bu acıya rağmen hayata dair umudunu kaybetmez ve yepyeni, taze hayallerle hayat yolculuğuna devam etmeye karar verir. Ray, karşısına çıkan engellerle savaşacak ve dünyanın en önemli müzisyenlerinden biri haline gelecektir. Küçük Ray, hem adıyla hem de soyadıyla tanınan Ray Charles olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Clean and Sober (1988)

Uyuşturucu ve içki problemi olan bir emlakçı olan Daryl Poynter, bir sabah uyandığında yatağında ölü bir kadın bulur...

Kumar Bağımlılığı (Kompulsif Kumar)

Kumar bozukluğu olarak da adlandırılan kompulsif kumar, hayatınıza mal olmasına rağmen kumar oynamaya devam etmek için kontrol edilemeyen dürtüdür. Kumar, daha değerli bir şey elde etme umuduyla değer verdiğiniz bir şeyi riske atmaya istekli olduğunuz anlamına gelir. Kumar, uyuşturucu veya alkol gibi beynin ödül sistemini uyararak bağımlılığa yol açabilir. Kompulsif kumarla ilgili bir sorununuz varsa, sürekli olarak kayıplara yol açan, tasarrufları tüketen ve borç yaratan bahisleri kovalayabilirsiniz. Bağımlılığınızı desteklemek için davranışlarınızı gizleyebilir ve hatta hırsızlığa veya dolandırıcılığa başvurabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Owning Mahowny (Kumar Tutkusu, 2003)

Dan Mahowny Toronto'daki bir bankanın müdürü olarak görev yapmaktadır.Kullanılmış arabalara binen, kendi halinde mütevazi bir adam olan Dan, bankanın memurlarından tatlı ama silik bir kız olan Belinda ile görülmektedir. Ancak Dan kimsenin bilmediği gizli hayatında tedavi edilemez bir kumar tutkunudur.Giderek artan bu tutkusunu doyurabilmek için de,banka müşterilerinin milyonlarca dolarını zimmetine geçirmiştir.

Alzheimer Hastalığı (Alzheimer Türü Demans)

Alzheimer hastalığı, beyin hücrelerinin dejenere olmasına ve ölmesine neden olan ilerleyici bir hastalıktır. Alzheimer hastalığı, bir kişinin bağımsız olarak işlev görme yeteneğini bozan düşünme, davranışsal ve sosyal becerilerde sürekli bir düşüş anlamına gelen bunamanın en yaygın nedenidir. Hastalığın erken belirtileri, yaşanılan son olayları veya konuşmaları unutmak olabilir. Hastalık ilerledikçe, Alzheimer hastalığından mustarip kişi ciddi hafıza bozukluğu geliştirecek ve günlük görevleri yerine getirme yeteneğini kaybedecektir. Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Başarılı Gösterimler

Iris (2001)

Modern İngiltere'nin en zeki kadını olarak kabul edilen yazar ve düşünür Iris Murdoch ile eşi John Bayley, kırk yıl boyunca, yüzyılın en edebi aşkını yarattılar ve yaşadılar. Bu aşk kimi zaman fedakarlık kimi zaman da birbirine acı ve zahmet verme temellerine dayanıyordu. Oxford'daki öğrencilik yıllarında tanışan Iris ve John'ın aşkı 1990'lı yıllara kadar sürecektir.

Away from Her (2007)

Fiona ve Grant 40 yıldır evli olan mutlu bir çifttir. Yaşamlarının ikinci baharına gelmiş çift bambaşka bir gerçekle yüz yüze kalacaktır: Fiona unutkanlık hastalığı da denilen Alzheimer'a yakalanmıştır. Günün birinde evden çıkar ve kaybolur. Tekrar bulunduğunda ikili bir karar alırlar. Fiona Alzheimer hastaları için açılmış özel bir kliniğe yatacaktır. 30 günlük zor bir oryantasyon döneminden sonra, Grant merakla eşinin yanına gider. Ancak Fiona onu unutmakla kalmadığı gibi, artık başka bir adamdan hoşlanmaktadır...

Başarısız Gösterimler

The Visit (Ziyaret, 2015)

Bir kız ve bir erkek kardeşin büyükanne ve büyükbabasının Pennslyvania'daki ücra çiftliğine anne ve babalarının göndermeleri sonucu haftasonu gezilerinin korkunç bir hikayeye dönüşmesini anlatıyor. Çünkü büyükanne ve büyükbabaları normal değildirler.

Gerekçe: Filmde Shyamalan, gerilimi izleyiciye aktarmak için, sıklıkla Parkinson veya Alzheimer hastalarını etkileyen ve son derece gerçek bir nörodejeneratif hastalık olan "gün batımı" kavramından faydalanıyor. Bununla birlikte, hastalığın gösterimi tamamen hatalı: Filmde çocukların büyükannesi Doris midesindekileri fışkırtarak kusuyor ve kuduzmuşçasına kasap bıçağıyla oraya buraya saldırıyor. Gerçekte bu sorundan muzdarip olanlar genellikle kim olduklarını veya etrafındakileri unutmak, basit görevlerden giderek daha fazla hayal kırıklığına uğramak ve bazen da bağırmak gibi bunama ile ilgili bozukluklara sahiptir.

Tüm Reklamları Kapat

Uyku Bozukluğu (İnsomni)

İnsomni; uykuya dalmakta güçlük çekme, uyuyor durumda kalmakta sıkıntı yaşama, veya huzursuz bir uykuyu deneyim edinme gibi sorunlara tekabül etmektedir. Uykuya kolayca dalabilen birisi yine de insomniye sahip olabilir. Eğer siz zaman zaman iyi bir gece uykusu çekmekte sıkıntı yaşıyorsanız endişelenmeyin. Hemen hemen herkes aynı şeyi yaşıyor. Fakat, insomniye sahip olan insanlar bunu daha sık ve sürekli bir şekilde yaşamaktadırlar. Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Insomnia (Uykusuz, 2002)

Los Angeles polisinden dedektifler Will Dormer ve Hap Eckhart, küçük bir Alaska kasabasına 17 yaşında bir kızın öldürülmesini araştırmaya giderler. Araştırmaları sonucunda Walter Finch adında bir yazardan şüphelenir ve peşine düşerler. Sisler içinde yaşanan bir çatışmada Hap öldürülür, Finch kaçar.Başarısızlığa uğramanın ve ortağının ölümünün öfkesiyle Dormer, Finch'in peşine düşer. Bu kez yanında yerel bir polis memuru olan Ellie Burr vardır. ikili, Finch'in zekice ördüğü entrikalar ağı içerisinde intikam ve adalet için çabalar.

Yeme Bozukluğu

Yeme bozukluğu, kişinin fiziksel veya zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkileyen anormal yeme davranışlarıyla tanımlanan bir ruhsal bozukluktur. Belirli bir zaman diliminde sadece bir yeme bozukluğu teşhis edilebilir. Yeme bozuklukları türleri arasında; hastanın kısa sürede çok miktarda yemek yediği tıkınırcasına yeme bozukluğu; kişinin yoğun bir kilo alma korkusu yaşadığı ve bu korkuyu yönetmek için yiyecekleri veya aşırı egzersizleri kısıtladığı anoreksiya nervoza; bireylerin çok miktarda yemek yedikleri (tıkınırcasına) ve daha sonra kendilerini yiyeceklerden kurtarmaya çalıştıkları (kusma) bulimia nervoza; hastanın gıda dışı maddeleri yediği pika; hastanın sindirilmemiş veya minimum düzeyde sindirilmiş gıdaları kustuğu ruminasyon sendromu; insanların bazı psikolojik nedenlerden dolayı azaltılmış veya seçici gıda alımına sahip olduğu kaçınan/kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğu (ARFID) ve bir grup diğer tanımlanmış beslenme veya yeme bozuklukları bulunmaktadır. Yeme bozukluğu olan kişilerde anksiyete bozuklukları, depresyon ve madde kötüye kullanımı yaygındır. Obezite, bu bozukluklardan biri değildir.

Başarılı Gösterimler

The Karen Carpenter Story

Sadece 32 yaşında trajik bir şekilde ölen şarkıcı Karen Carpenter'ın hayatı ve kariyerine dayanmaktadır. Film, onun erkek kardeşi Richard ile ün kazanmasını, erken kayıt anlaşmalarını, roller coaster aşk hayatını ve sonunda ölümüne neden olan anoreksiya ve bulimia sarmalını anlatıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Şizoid Kişilik Bozukluğu

Şizoid kişilik bozukluğu; sosyal ilişkilere ilgi eksikliği, yalnız veya korunaklı bir yaşam tarzına eğilim, gizlilik, duygusal soğukluk, mesafe ve ilgisizlik ile karakterize bir kişilik bozukluğudur. Etkilenen bireyler, başkalarıyla yakın ilişkiler kuramayabilir ve aynı zamanda oldukça zengin ve ayrıntılı olan ancak yalnızca içsel olarak deneyimlenebilen bir fantezi dünyasına sahip olabilirler. Diğer ilişkili özellikler arasında üslubuyla konuşma, çoğu etkinlikten zevk alamama, kişinin yaşamın bir parçası değil de bir "gözlemci" olduğunu hissetme, başkalarının duygusal beklentilerine tahammül edememe, övüldüğünde veya eleştirildiklerinde bariz kayıtsızlık, bir derece aseksüellik ve kendine özgü ahlaki veya politik inançlar yer alır. Semptomlar tipik olarak geç çocukluk veya ergenlik döneminde başlar.

Başarılı Gösterimler

Bartleby (2001)

Halka açık bir plak şirketinin yöneticisi, giderek garipleşen davranışları ve çalışmayı reddetmesi nedeniyle kafasını karıştıran ve hayal kırıklığına uğratan yeni bir çalışanı işe alır.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

"Şizotipal bozukluk" olarak da bilinen "şizotipal kişilik bozukluğu", zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. DSM kataloğu, bozukluğu özellikle düşünce bozukluğu, paranoya, karakteristik bir sosyal kaygı biçimi, derealizasyon, geçici psikoz ve geleneksel olmayan inançlarla karakterize bir kişilik bozukluğu olarak tanımlar. Bu bozukluğu olan kişiler, öncelikle diğer insanların kendileri hakkında olumsuz düşünce ve görüşlere sahip oldukları inancı nedeniyle, diğer insanlarla sosyal bağlantı kurma ve sürdürme konusunda belirgin bir rahatsızlık hissederler. Tuhaf konuşma tarzları ve sosyal olarak beklenmedik giyim tarzları da karakteristiktir. Şizotipal kişiler, konuşmalarda tuhaf tepkiler verebilir, yanıt vermeyebilir veya kendi kendine konuşabilir. Sıklıkla durumları tuhaf veya onlar için alışılmadık bir anlam ifade eden şeyler olarak yorumlarlar; paranormal ve batıl inançlar yaygındır. Şizotipal kişiler genellikle düşünce ve davranışlarının bir 'bozukluk' olduğu önermesine katılmazlar ve bunun yerine depresyon veya anksiyete için tıbbi yardım isterler. Şizotipal kişilik bozukluğu, genel popülasyonun yaklaşık %4'ünde görülür ve erkeklerde daha sık teşhis edilir.

Başarılı Gösterimler

Taxi Driver (Taksi Şoförü, 1976)

Hikaye boyunca etrafındaki hayatla ve yolunun kesişeceği "toplumun pisliğiyle" bir türlü iletişim kuramayacak olan Travis, en nihayetinde ipleri eline alacaktır. Üstelik gündüzleri izlemeye gittiği belden aşağı filmlerdeki "vahşi" bir stilde.

Tüm Reklamları Kapat

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyal kişilik bozukluğu, başkalarının haklarını uzun süreli göz ardı etme veya ihlal etme ve uzun süreli ilişkileri sürdürme zorluğu ile karakterize bir kişilik bozukluğudur. Empati eksikliği genellikle belirgindir ve ayrıca bazen yasaları çiğnemeyi, madde bağımlılığına eğilimi ve dürtüsel ve saldırgan davranışları içerebilen bir kural ihlali geçmişi vardır. Antisosyal davranışlar genellikle 8 yaşından önce başlar ve ASPD vakalarının yaklaşık %80'inde denek ilk semptomlarını 11 yaşına kadar geliştirir. ASPD prevalansı 24 ila 44 yaş arasındaki kişilerde zirve yapar ve 45 ila 64 yaş arasındaki kişilerde sıklıkla azalır.

Başarılı Gösterimler

Catch Me If You Can (Sıkıysa Yakala, 2002)

FBI’ın ünlü “En Çok Arananlar” listesinde yer alan en genç dolandırıcısının gerçek yaşam öyküsü... Frank Abagnale Jr henüz 18 yaşına gelmeden doktorluk, avukatlık ve büyük bir hava yolu şirketinde pilot yardımcılığı yapmtı. Kılık değiştirme ustası olan Abagnale, aynı zamanda son derece zeki bir dolandırıcıydı. 16 yaşındayken başladığı çek sahtekarlığını 26 ülkede sürdürerek milyon dolar çapında dolandırıcılık yaptı. ABD tarihinin en başarılı banka soygununu gerçekleştirdi.

The Silence of the Lambs (Kuzuların Sessizliği, 1991)

Akademiyi başarıyla bitirmiş olan Clarice Starling artık genç bir FBI ajanıdır. Clarice, sapık bir katilin peşindedir. Katilin elinde bulunan bir kadını kurtarmaya çalışmaktadır. Bu katil, kurbanlarının derilerini yüzebilecek kadar psikopat bir sapıktır. Clarice, bu sapığa ulaşma amacıyla, bir başka psikopat olan ünlü Doktor Hannibal Lecter ile yakınlaşmak gerektiği yönünde bir plan yapar. Fakat, Clarice’in Lecter’dan alacağı bilgiler güvenini kazanmasına bağlıdır.

Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu

Borderline Kişilik Bozukluğu, kararsız ve uçlarda ruh halleri, çarpık benlik duygusu, dengesiz ilişkiler, yoğun öfke patlamaları ile karakterize edilen bir kişilik bozukluğudur. Borderline Kişilik Bozukluğu'na sahip bireyler, ani ruh hali değişiklikleri yaşayabilir. Bu durum kendilerini ve hayatı algılayış biçimlerinde soruna yol açabilir. Ani ruh hali değişimleri ile, kendinizi neşeli hissederken dakikalar ya da saatler içinde öfke patlamaları yaşayabilirsiniz. Bir gün iyi anlaştığınızı düşündüğünüz, sevdiğiniz birisini ertesi gün çok kötü birisi olarak görebilirsiniz. Bu da insan ilişkilerinde problem yaşamanıza, dengesiz ve geçici ilişkiler kurmanıza yol açabilir. En nihayetinde bu durum, sizi ve sosyal ilişkilerinizi büyük ölçüde yıpratabilir. Tüm bu zorluklar; dürtüselliğe, zayıf benlik imajına, fırtınalı ilişkilere ve stres faktörlerine karşı yoğun duygusal tepkilere yol açabilir. Öz düzenleme ile mücadele etmek, kendine zarar verme gibi tehlikeli davranışlarla da sonuçlanabilir. Konu hakkında daha fazla bilgi için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Başarılı Gösterimler

Fatal Attraction (Öldüren Cazibe, 1987)

Mutlu bir evliliği olan avukat Dan Callagher, bir hafta sonu kaçamağı yaşamaya kalkınca hayatının altüst olmasına engel olamayacaktır... Dan Gallagher (Micheal Douglas), evli, başarılı ve mutlu bir avukattır. Karısının evde olmadığı bir gün, partiye giden Dan, burada cazibeli Alex Forrest (Glenn Close) ile tanışır. Alex'in çekimine karçı koyamayan Dan onunla birlikte olur. Küçük bir kaçamak yaptığını düşünse de Alex’ten kurtulmak sandığı kadar kolay olmayacaktır.

Misery (Ölüm Kitabı, 1990)

Yazar Paul Sheldon arabasının takla atarak yoldan çıkmasına neden olan kar fırtınasını hatırlamaktadır.Tek hatırladığı Annie Wilkes'in evinde gözlerini açması ve bu kadının kendisinin aşırı bir fanatiğ olduğu ve hayatının sonuna kadar onu kişisel tutsağı olarak alı koymasının farkına varmasıdır.

Histrionik Kişilik Bozukluğu

Histrionik kişilik bozukluğu, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından, genellikle erken çocukluk döneminde başlayan, uygunsuz baştan çıkarma ve aşırı onaylanma arzusu da dahil olmak üzere aşırı dikkat arama davranışları modeli ile karakterize bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Bozukluk teşhisi konan kişilerin canlı, dramatik, hayat dolu, coşkulu, dışa dönük ve çapkın oldukları söylenir. Histrionik kişilik bozukluğu olan kişiler yüksek ilgi isterler, yüksek sesle ve uygunsuz görünümler sergilerler, davranışlarını ve duygularını abartırlar ve uyarılmayı arzularlar. Cinsel yönden kışkırtıcı davranışlar sergileyebilir, güçlü duygularını empresyonist bir tarzla ifade edebilir ve başkalarından kolayca etkilenebilirler. İlişkili özellikler arasında benmerkezcilik, kendini beğenmişlik, sürekli takdir edilme arzusu ve kendi isteklerini elde etmek için sürekli manipülatif davranışlar yer alır.

Başarılı Gösterimler

A Streetcar Named Desire (İhtiras Tramvayı, 1951)

İhtiras Tramvayı (A Streetcar Named Desire), 1951 yılında Pulitzer Ödülü kazanmış Tennessee Williams'ın aynı adlı oyunundan uyarlanmış bir Oscar Ödüllü filmdir. Filmi, oyununu da yöneten Elia Kazan yönetmiş, baş rollerde Marlon Brando (Stanley Kowalski), Vivien Leigh (Blanche DuBois), Kim Hunter ve Karl Malden. Leigh dışında hepsi Broadway kadrosunda görev almıştır. Filmin yapımcısı yetenek avcısı avukat Charles K. Feldman ve Warner Bros Stüdyoları'nda çekilmiştir. Senaryosu Oscar Saul tarafından yazılmıştır. Film, 1999 yılında Birleşik Devletler Kütüphane Kongresi tarafından “kültürel olarak önemli” filmler arasında ilan edilmiş ve Ulusal Film Sicil Dairesi’nde korunmasına karar verilmiştir. Film müzikleri Hollywood’da zamanın en radikal yükseliş eğiliminde olan Alex North tarafından yapılmıştır. North, geleneksel tarzın yerine karakterlerin psikolojik dinamiklerini yansıtan kısa tınılar yazmasıyla ünlenmiştir. Filme yönelik çalışmasına o yılın En İyi Müzik Akademi Ödülü’ne aday gösterilen iki filminden biridir.

Tüm Reklamları Kapat

American Beauty (Amerikan Güzeli, 1999)

Lester Burnham (Kevin Spacey) bir magazin dergisinde çalışmaktadır. Kentin lüks banliyölerinden birinde karısı ve kızıyla yaşayan Lester orta yaş bunalımının eşiğine kadar gelmiştir. Emlakçılık yapan karısı Carolyn (Annette Bening) ona karşı ilgisiz ve soğuk davranır. Lise öğrencisi olan kızı Jane de (Thora Birch) onu küçük görmekte, saygısız davranışlarını günden güne arttırmaktadır. Bütün bunların üstüne bir de gazetedeki patronunun onu gerizekalı yerine koymasıyla kabusu daha da artar.

Narsisistik Kişilik Bozukluğu

Narsisistik Kişilik Bozukluğu, insanların kendilerine aşırı önem atfetmelerine, dikkat ve hayranlığa duyulan yüksek seviyede ihtiyaca, fantezide veya davranışta büyüklük duygusuna, sorunlu ilişkilere ve empati eksikliğine yol açan bir zihinsel bozukluktur. Bu hastalığa sahip kişiler aşırı düzeyde benlik önemine sahiptirler. Ancak bu aşırı öz güvenli maskenin altında en küçük eleştirilerden etkilenen kırılgan bir öz güven yatar. Narsisistik Kişilik Bozukluğu, "B Kümesi"ne mensup bir kişilik bozukluğudur. Konu hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Başarılı Gösterimler

Sunset Boulevard (Sunset Bulvarı, 1950)

Film genç senarist Joe Gillis'in bir havuzda kanlar içinde yüzüstü yatarken görüntüsü eşliğinde, anlatıcı Joe'nun bizi altı ay öncesine götürmesiyle açılır. Yazdığı senaryoları satamadığı ve kimseden ödünç para bulamadığı için maddi durumu kötüleşen Joe'nun başı eski borçlarıyla derttedir. Arabasını borçlarına karşılık geri almak isteyen alacaklılarından kaçarken Sunset Bulvarı'ndaki bir eve sığınır. Evin sahibi sessiz filmler zamanının ünlü aktrislerinden Norma Desmond'dır. Eski ününü hemen geri kazanabileceğini sanan Norma, kendi yazdığı bir senaryoyla sinema dünyasına geri dönmeye hazırlanmaktadır. Joe kendisine senaryo yazımı konusunda yardım edebileceğini söyleyince Norma onun evde yaşamasına izin verir, ve bir süre sonra ona aşık olur.

In the Company of Men (1997)

Chad (Aaron Eckhart) ve Howard (Matt Malloy), ABD'nin orta batısında çalışan ve Howard'ın projeden sorumlu olduğu altı haftalık bir iş gezisine gönderilen genç yöneticilerdir. Her ikisi de yakın zamanda kız arkadaşlarıyla ayrılmıştır. Erkek egemenliğinin çarpık bir oyunu olarak, aynı anda hem ondan ayrılmak hem de kırılgan benlik saygısını yok etmek amacıyla sağır bir sekreteri (Stacy Edwards) hem baştan çıkarmaya hem de kırılgan özgüvenini paramparça etmeye çalışırlar.

Tüm Reklamları Kapat

Çekingen Kişilik Bozukluğu

Kaçınan kişilik bozukluğu; aşırı sosyal kaygı ve çekingenlik, yakınlık korkusu (yoğun bir arzuya rağmen), şiddetli yetersizlik ve aşağılık duyguları ve korkulan uyaranlardan aşırı kaçınma ile karakterize edilir. Etkilenenler, tipik olarak, olumsuz değerlendirme ve reddedilmeye karşı aşırı bir duyarlılık, kişinin sosyal olarak beceriksiz veya kişisel olarak başkalarına çekici gelmediğine dair bir inanç ve güçlü bir arzuya rağmen sosyal etkileşimden kaçınma örüntüsü gösterirler. Yaklaşık olarak eşit sayıda erkek ve kadını etkiler.

Başarılı Gösterimler

Amelie (2001)

Paris'te garsonluk yaparak, kendine özgü bir dünyada yaşayan saf, çekingen ve masum bir kızdır Amelie. Annesinin beklenmedik ölümü, babasının soğuk tavırları ve yaşadığı travmalar sonucu, sevimli ve boş şeylerle uğraşarak kendisine eğlence yaratmaya çalışsa da aslında hayatı sıkıcı bulduğu için kendisini son derece yalnız hissetmektedir. Bu kısır döngü Amelie’nin evde bulduğu bir kutuyu ve onun aracılığıyla sahibini keşfetmesiyle birlikte bir anda bıçak gibi kesiliverir... Amelie aşık olmuştur.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Bağımlı kişilik bozukluğu, diğer insanlara yaygın bir psikolojik bağımlılık ile karakterizedir. Bu kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına bağımlı olduğu ve yalnızca bir azınlığın normal bağımsızlık düzeylerine ulaştığı uzun süreli bir durumdur. Bağımlı kişilik bozukluğu bir C kümesi kişilik bozukluğudur; aşırı korku ve endişe ile karakterizedir. Semptomlar, ilişkiler sona erdiğinde aşırı pasiflik, yıkım veya çaresizlik, sorumluluklardan kaçınma ve şiddetli boyun eğme gibi çok sayıda unsuru içerebilir.

Başarılı Gösterimler

White Oleander (Beyaz Zakkum, 2002)

White Oleander,-her biri kendi kanunlarına, tehlikelerine, öğrenilecek kendi ağır derslerine sahip- bir seri Los Angeles yetimler yurdundaki zorlu serüveni bir öz-keşif yolculuğuna dönüşen Astrid adlı kızın unutulmaz hikayesini anlatıyor. Janet Finch’in En çok satanlarda yerini almış romanı White Oleander’dan uyarlanan film bir genç kadının zorluklar ve olgunluktan keyif ve gerçek bağımsızlığa uzanan hikayesini takip ediyor. Uzlaşmaz ama baştan çıkarıcı Annesi Ingrid (Michelle Pfeiffer), erkek arkadaşını kendisini terk ettiği için öldürdükten sonra, on beş yaşındaki Astrid (Alison Lohman) annesinin tutuklanışına şahit olur. Bu, her ikisinin de yaşamlarının rotasını değiştirecek bir olaydır. Genç Astrid, aniden tek başına kalmıştır. Birkaç yetimler yurduna girip çıktıktan (ve aralarında Robin Wright Penn ve Renee Zellweger'in de bulunduğu birkaç bakıcı anneden) sonra Astrid, içine atıldığı yol vermez ve çoğunlukla insafsız olan dünyada hayatta kalabilmek için ihtiyacı olan tekniklerde ustalaşmak için çabalar. Astrid kendi kimliğini sürekli değişen çevresine uydurabilmek için ümitsizce uğraşır. Parmaklıkların ardından Ingrid’in güçlü etkisi Astrid’in hayatındaki tek değişmezdir. İyi, ve de kötü için... Çocukluktan yetişkinliğe geçişini oluşturan üç yılda Astrid, geçmişten özgürlüğünü kazanmak için cesaret ve bağımsızlığın, öfke ve bağışlamanın, sevgi ve hayatta kalmanın değerini öğrenmek zorundadır.

Tüm Reklamları Kapat

Başarısız Gösterimler

What About Bob? (Peki Ya Bob?, 2004)

“What About Bob?”, fobileri yüzünden hayatı cehenneme dönen ve bunu da etrafına gayet iyi yansıtan Bob’ın (Bill Murray) ‘sinir bozucu’ öyküsünü anlatıyor. Pek çok doktoru çıldırtarak mesleği bırakmasına sebep olan Bob, delirttiği son psikolog tarafından uzman Dr. Leo’ya (Richard Dreyfuss) transfer edilir. Başına geleceklerden habersiz bir şekilde, tatilini ailesiyle birlikte şehir dışında geçirmeye hazırlanan Dr. Leo, okuması için ona kendi yazdığı bir psikoloji kitabını verir. Fakat kitapla birlikte Bob’ın tatil boyunca peşlerinden ayrılmayacağından habersizdir.

Gerekçe: Film, zihinsel bir problemin önemini yok saymaktadır. Kişilik bozuklukları dolayısıyla inanılmaz derecede bağımlı bir kişiliğe bürünen ve bakım görmeden çalışamaz hale getiren Bob gibi aciz birini tedavi etmek için yıllarca ilaç ve terapi gerekir. Dr. Marvin'in ailesinden kabul görmek, ona korkularını "yenmek" konusunda (filmde de gösterildiği gibi) bir yelkenli direğine bağlanmaktan daha fazla yardımcı olmaz.

Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, aşırı düzenlilik ve düzenlilik ihtiyacı ile kendini gösteren bir C kümesi kişilik bozukluğudur. Semptomlar genellikle kişi yetişkinliğe ulaştığında ortaya çıkar ve çeşitli durumlarda görülebilir. Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun nedeninin genetik ve çevresel faktörlerin, yani bağlanma sorunlarının bir kombinasyonunu içerdiği düşünülmektedir.

Bu, obsesif-kompulsif bozukluktan (OKB) farklı bir bozukluktur ve ikisi arasındaki ilişki tartışmalıdır. Bazı çalışmalar iki bozukluk arasında yüksek komorbidite oranları bulmuştur, ancak diğerleri çok az komorbidite göstermiştir. Her iki bozukluk da katı ve ritüel benzeri davranışlar gibi dış benzerlikleri paylaşabilir. Bu davranışlara yönelik tutumlar, herhangi bir bozukluktan etkilenen kişiler arasında farklılık gösterir: OKB'si olan kişiler için, bu davranışlar egodistoniktir, istenmeyen ve istem dışıdır, kaygı uyandıran ve istemsiz düşüncelerin ürünüdür. Öte yandan, Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu olan kişiler için egosintoniktirler; kişi bunları, örneğin rutinlere güçlü bir şekilde bağlı kalmanın, kontrol arzusunun veya mükemmellik ihtiyacının sonucu olarak rasyonel ve aranan olarak algılar. Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, diğer kişilik bozuklukları, otizm spektrumu, yeme bozuklukları, anksiyete, duygudurum bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları ile yüksek oranda komorbiddir.

Tüm Reklamları Kapat

Başarılı Gösterimler

The Odd Couple (Garip Bir Çift, 1968)

Neil Simon, sıradan insanlara gündelik yaşamlarındaki büyük mizahı bulup ortaya çıkartmakta gerçek bir dahi. İki boşanmış adamın New York'ta bir apartman dairesini paylaşmaya karar vermesinde olduğu gibi. Her ne kadar Jack Lemmon ve Walter Matthau gibi iki Oscarlı oyuncuyu biraraya getirmekte garipsenecek bir yan yoksa da "Garip Bir Çift"in odak noktası bu ikili. Bu iki emekli adam, spontan gelişen tüm olayalarda bütün muzipliklerini gösteriyorlar.

Otizm (Otizm Spektrumu)

Otizm spektrumu, genellikle sosyal etkileşimlerde ve iletişimde zorluklar, tekrarlayan davranışlar, yoğun ilgiler ve duyusal uyaranlara olağandışı tepkiler ile karakterize edilen bir dizi nörogelişimsel durumdur. Genellikle otizm ve resmi olarak belirlenmiş otizm spektrum bozukluğu (ASD) olarak adlandırılır, ancak ikinci terim "bozukluk" kelimesinin kullanılması nedeniyle nöroçeşitlilik savunucuları, nöroçeşitlilik araştırmacıları ve birçok otistik insan arasında tartışmalıdır.

Başarılı Gösterimler

Rain Man (1993)

Bir ithal araba satıcısı olan Charlie, başkalarının düşüncelerine saygı duymayan bencil ve fırlama bir şehir çocuğudur. Babasının öldüğünü haber alan Charlie, cenazesine gittiğinde, babasının 49 model bir Buick Roadmaster hariç tüm mirasını bir vakfa bıraktığını öğrenir. Kendi hakkı olduğunu düşündüğü bu paradan bir pay alabilmek için bu vakfı ziyaret eden Charlie, buranın özürlülerle ilgilenen bir kurum olduğunu öğrenir.

Zihin Yetersizliği (Mental Retardasyon)

Birleşik Krallık'ta "genel öğrenme güçlüğü" ve daha önceden "zihinsel gerilik" olarak da bilinen zihin yetersizliği, önemli ölçüde bozulmuş zihinsel ve uyumsal işlevsellik ile karakterize genelleştirilmiş bir nörogelişimsel bozukluktur. Gündelik ve genel yaşamı etkileyen iki veya daha fazla uyarlanabilir davranıştaki eksikliklere ek olarak 70'in altındaki bir IQ ile tanımlanır. Entelektüel işlevler DSM-V'de muhakeme, problem çözme, planlama, soyut düşünme, yargılama, akademik öğrenme ve öğretim ve deneyimden öğrenme ve hem klinik değerlendirme hem de standart testlerle teyit edilen pratik anlama olarak tanımlanır. Uyarlanabilir davranış, insanlar tarafından günlük yaşamlarında gerçekleştirilen görevleri içeren kavramsal, sosyal ve pratik beceriler açısından tanımlanır.

Tüm Reklamları Kapat

Başarılı Gösterimler

I Am Sam (Benim Adım Sam, 2001)

Sam Dawson (Sean Pean), kızı ile mutlu bir şekilde yaşayan ve Beatles'a büyük hayranlık besleyen bir adamdır. Genç adamın zeka düzeyinin 7 yaşında bir çocuğunkine eş durumda olması onları çok fazla rahatsız etmez. Kızı 7 yaşına geldiğinde ise onun için asıl sorunlar başlar. Artık kızı ondan çok daha ileri bir düzeye gelmektedir ve Sam ona pek fazla yardım edememektedir. Hükümet görevlileri kızı Sam'in yanından alırlar.Sam kızını geri alabilmek için 'sevgi' kelimesinin anlamına fazlasıyla uzak avukat Rita Harrison'ı (Michelle Pfeiffer) kiralar.

Forrest Gump (1994)

Forrest Gump, zeka seviyesi 75 olan bir erkeğin hayatını ele alıyor. Zeka seviyesi nedeni ile devlet okullarına girmekte bile zorlanan Forrest Gump zamanla akla mantığa uymayan başarılara imza atıyor. Her ne kadar zeka seviyesi düşük olsa da fiziksel olarak son derece sağlam olan Forrest Gump, zamanla gelişen olaylar zincirinde bizi hayal edemeyeceğimiz bir dünyaya götürüyor.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Kitaplarımız ve Tavsiyelerimiz Yazı Dizisi

Bu yazı, Kitaplarımız ve Tavsiyelerimiz yazı dizisinin 14. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Evrim Ağacı Kitap Tavsiyeleri: Evrim Öğrenmek İçin Hangi Kitapları Okumalısınız?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
158
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 42
  • Muhteşem! 13
  • Merak Uyandırıcı! 11
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 7
  • Bilim Budur! 2
  • Umut Verici! 1
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/03/2024 13:53:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12092

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Alan
Astrobiyoloji
Alkol
Yaşanabilir Gezegen
Çekirdek
Tohum
Botanik
Nöron
Makina
Karanlık
Uydu
Aminoasit
Geometri
Sayı
Mantık Hatası
Beyin
Bilişsel
Hominid
Evren
Süt
Araştırma
Filogenetik
Homo Sapiens
İspat
Güneş
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler.... (11 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 29 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/12092
Bakırcı, Ç. M. (2022, July 11). Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler.... Evrim Ağacı. Retrieved March 29, 2024. from https://evrimagaci.org/s/12092
Ç. M. Bakırcı. “Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 11 Jul. 2022, https://evrimagaci.org/s/12092.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Evrim Ağacı'ndan Psikoloji Konulu Film ve Dizi Tavsiyeleri: Zihinsel Bozuklukların Bilimsel Olarak En İyi ve En Kötü Sergilendiği Filmler ve Diziler....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, July 11, 2022. https://evrimagaci.org/s/12092.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close