Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması...

12 dakika
3,441
Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması...
Tüm Reklamları Kapat

Bir grup insanı, hiç bilmedikleri bir kültürün orta yerine götürüp bıraksak nasıl davranırlardı? Bu soru karşısında heyecan duymayacak bir psikolog bulamazsınız. Ancak psikologlar tarafından cevabı merak edilen pek çok sorunun deneysel olarak araştırılması mümkün değildir. Bunun sebebi, son birkaç on yılda kurulmuş olan ve deneylerde yer alacak katılımcıları olası zararlara karşı koruma amacındaki etik kurulların, insan haklarını ihlal etme potansiyeli olan çalışmalara izin vermemesidir.

Ancak bilimde olanın aksine, sanattaki yöntemleri daha özgürdür. Bir grup insanın hiç alışık olmadıkları bir kültürün orta yerinde nasıl davranacaklarını hayal eden kitaplar yazabilir, filmler çekebilir hatta bu durumu tasvir eden tablolar, heykeller yapabilirsiniz. O halde bu sorunun cevabını tartışabilmek için en uygun zemin sanatın özgür suları olacak. Tunç Okan’ın senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı 1975 yapımı Otobüs filmi, yazının başında bahsettiğimiz soruya kendi perspektifinden oldukça çarpıcı bir yanıt veriyor. Bu yazının eksenini de psikolojinin kültür alanındaki çalışmaları ile Otobüs filminin anlatısı arasında ilişki kurma gayreti oluşturuyor.

Otobüs: Allah’a Emanet

Film tabiri-i yerindeyse "Anadolu’nun bağrından kopmuş" bir otobüs dolusu insanın, kaçak işçi olarak İsveç’e yolculuğunu konu alır. Burada “Anadolu’nun bağrından kopmuş” ifadesi, yolcularımızın kültürel durumuna işaret etmesi bakımından önemlidir: Yolcular; filmde görünüşleri, kıyafetleri ve davranışları ile köyünden başka yer görmemiş Anadolu insanının açık bir temsilidir. Bu durum, filmde izleyiciye net bir şekilde gösterilmektedir. Örneğin, bir mola esnasında yemek yiyen yolculara gittikleri ülkenin zenginliğini övmek amacıyla “10 günde domuz gibi olursunuz” diyen şoförün sözleri, yolcuların “tövbe tövbe” mırıltılarıyla karşılanır. İslam dinince haram atfedilen bir hayvana benzetilmekten rahatsız olan yolcuların kültürel pozisyonlarını anlamak için bu sahne iyi bir gösterendir.

Tüm Reklamları Kapat

Nihayetinde İsveç’in başkenti Stockholm’e varıldığında şoför, ön tarafı “Allah’a Emanet” yazısıyla süslenmiş olan otobüsü şehrin meydanına, metro çıkışının hemen dibine park eder ve “burada adet böyle” diyerek yolcuların pasaportlarını ve paralarını polise kaydettirme bahanesi ile alır. Birazdan geleceğini söyleyerek otobüsü terk eder. Saatler geçer, hava kararmaya başlar ancak şoför geri gelmez ve otobüsteki sessiz bekleyiş sonunda bir yolcunun gerçeği dillendirmesi ile bozulur: "Aldatıldık gardaşlar!"

Şimdi ne olacaktır? Yolcular beş parasız, kimliksiz ve pasaportsuz Stockholm’ün ortasında bir otobüsün içinde, artık tam anlamıyla "Allah’a emanet"tir. Böyle bir durumda bu insanların nasıl davranmasını beklersiniz? Filmde bu sorunun cevabı şaşkınlık, çaresizlik, korku ve iki kültürün karşılaşmasından doğan bir şok oluyor: kültür şoku.

Neden böyle olduğu üzerine tartışabilmek için, Türkiye ve İsveç arasındaki kültürel farklılıkların genel çerçevesini çizmemiz gerekiyor. Bu çerçeveyi çizerken iki farklı kavram setinden yararlanacağız: Birincisi, kültürlerarası farklılıkları anlamlandırabilmek için Hofstede tarafından geliştirilmiş olan bireycilik-toplulukçuluk kavramları. Diğeri ise bireysel değerlerin kültürlerarası farklılaşmasına odaklanan Schwartz’ın Temel İnsan Değerleri Teorisi.

Bireycilikten Toplulukçuluğa Kültürel Spektrum

Bireycilik ve toplulukçuluk kavramları, dünya üzerindeki kültürleri bu iki ana başlık altında toplama iddiasındadır. Bir kültürün bireyci mi yoksa toplulukçu mu olduğunun ayrımını yapabilmek için baz alınması gereken kimi özellikler literatürde tanımlanmıştır. Örneğin Trandis, McCusker ve Hui modernleşme, sanayileşme, kentleşme gibi gösterenlerin baz alınabileceğinden bahsetmiştir.[1] Buna göre sanayileşmiş ve kentleşmiş ülkeler bireyci kültürler olarak sınıflandırılırken, kıra ve tarıma dayalı yaşantının ağırlıklı olduğu ülkeler toplulukçu olarak kabul edilmiştir. Yine bu araştırmacılar tarafından sanayileşme ve kentleşmeye paralel olarak görünen çekirdek aile yapısı da bireyci kültürlerle özdeşleştirilirken, toplulukçu kültürlerde geniş aile yapısının sürdürüldüğü belirtilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Burada görüldüğü üzere söz konusu fark insanların yaşama ve yaşamı üretme biçimlerine ilişkindir. Tarımla geçinen kırsal bir toplumda, geniş aile ortamında yetişen kişi ile sanayileşmiş bir kentte, çekirdek aile içerisinde yetişen kişinin çevresi ve hatta kendisi ile kurduğu ilişkinin aynı olması beklenemez. Bireyci topluluklarda yer alan kişilerin bu sebeple aileden ya da diğer toplumsal kurumlardan özerklik beklentisinin yüksek olduğu, toplulukçu kültürlerde ise özerklikten ziyade aileye ve toplumsal kurumlara bağlılığın ön plana çıktığı belirtilmiştir.[2]

İdiosentrizm ve Allosentrizm

Bireyci ve toplulukçu kültürlerin birey düzeyinde yarattığı bu farklılaşmanın ortaya çıkardığı kişilik özellikleri Triandis, Leung, Villareal ve Clack tarafından idiosentrik ve allosentrik olarak kavramsallaştırılmıştır.[3] Bu kavramlar her ne kadar ilk bakışta bir şey ifade etmiyor gibi görünse de kökenlerine inildiğinde aslında oldukça net ifadeler oldukları fark ediliyor:

  • İdiosentrik, Antik Yunan dilinde "ben, kendim, kişiliğim" anlamındaki idios ve “merkez” anlamındaki centric sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş. İdios+centric yani “ben-merkezcilik” olarak Türkçeleştirilebilir.
  • Allosentrik de yine Antik Yunan dilinde “diğer, diğeri, öteki” anlamına gelen allos kelimesine yine centric kelimesinin eklenmesiyle oluşturulmuş ve “diğeri-merkezcilik” olarak Türkçeleştirilmesi mümkün bir sözcük.

Bu noktada muhtemelen fark ettiğiniz gibi, idiosentrik bireyci kültürlerde ben-merkezci kişilik tipini, allosentrik ise toplulukçu kültürlerde ortaya çıkan diğeri-merkezci kişilik özelliklerini tanımlamak için kullanılıyor. Triandis ve arkadaşları tarafından idiosentrizmin kendine yeterlilik ve bağımsızlıkla, allosentrizmin ise diğerleriyle dayanışma ve sosyal ilişkiler ile karakterize olduğu vurgulanıyor.

Kültürleri niteleyen kavramlar olarak bireycilik ve toplulukçuluğun işleyişinin anlaşılabilmesi için bu iki kavramın birbiriyle ilişkilenişinden de bahsetmek gerekebilir. Kimi araştırmacılar bireycilik ve toplulukçuluğu bir boyutun birbirine zıt iki kutbu olarak ele alsa da genel kanı bu kavramların birinden diğerine geçişin mümkün kılındığı bir spektrum üzerinde yer aldığı yönündedir.[4], [5] Bu, şu anlama geliyor: Bir kültür salt bireyci veya salt toplulukçu olabileceği gibi, bireyci veya toplulukçu eğilimi güçlü fakat bununla birlikte bu iki ucu da bünyesinde barındıran bir kültür de olabilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Esas tartışmadan uzaklaşmamak adına, bu yazıda bireycilik ve toplulukçuluk olarak kavramsallaştırılan kültürel farklılıkların kökenini ele alan geniş literatürden bahsedilmeyecek. Yine de konuyla ilgilenenler Richard E. Nisbett tarafından yazılan ve Türkçe çevirisi bulunan bir kitabı, kaynaklar kısmında bulabilir.[6]

Temel İnsan Değerleri Teorisi

Değerler, sosyal davranışla ilgilenen disiplinlerin sıkça başvurduğu bir kavramdır. Her ne kadar farklı tanımları mümkün olsa da değerler kişinin sosyalleşme sürecinde edindiği ve davranış düzenleme üzerinde etkili olduğu bilinen standartlar olarak tanımlanabilir.[7] Tıpkı fiziksel ihtiyaçlarımıza cevap üreten şeyler gibi değerler de toplumsal ihtiyaçlara cevap ürettiği için davranışlarımızı doğrudan güdüleyebilir.

Burada önemli olan kısım değerlerin sosyalleşme sürecinde ediniliyor olmasıdır. Sosyalleşme süreci; diğer insanlar, gruplar ve kurumlar ile teması gerektirir. Bu da aslında kültürle temas anlamına gelmektedir. Haliyle değerler, kültürün etkisi altındadır. Bir kültürde arzulanan bir değer, başka bir kültür için önemsiz olabilir.

Burada vurgulanması gereken önemli nokta, kültürel düzlemde değerlerin hiyerarşik bir yapıda ortaya çıkmasıdır. Bu şu anlama gelmektedir: Tüm değerler, tüm kültürlerde az ya da çok temsil edilir. Dolayısıyla burada odaklanılması gereken nokta, bir değerin bir kültürdeki varlığı ya da yokluğu değil; o kültürdeki değerler hiyerarşisinde nerede yer aldığıdır. Kültürel farklılıkları yaratan, değerler hiyerarşisinde ortaya çıkan farklılıklardır.

Schwartz bu değerlerden kimilerini birbiri ile uyumlu, aynı kaynaktan güdülenen değerler olarak görürken, kimi değerleri ise birbiri ile zıt ilişki içerisinde konumlandırmıştır.[8] Buna göre bir kültürde önem atfedilen değer, bazı diğer değerlerin de önemini artırırken, kimi değerlerin ise o kültürdeki önemini azaltmaktadır. Dolayısıyla bireycilik ve toplulukçuluk bağlamında düşünüldüğünde, değerlerden bazılarına bireyci kültürlerde bazılarına ise toplulukçu kültürlerde daha fazla önem atfedilmektedir. Kimi değeler ise bireyci ve toplulukçu eğilimlerin aynı anda görülebildiği kültürlerde daha önemlidir.

Schwartz, çeşitli kültürlerarası araştırmalara dayanarak birbiri ile ilişkili 10 değer tipi tanımlamıştır. Bu değerler Konsky, Eguchi, Blue ve Kapoor ile Demirutku ve Sümer’den hareketle hazırlanan Tablo 1’de özetlenmiştir.[9], [10]

Tüm Reklamları Kapat

Tablo 1. Değerler Özeti
Tablo 1. Değerler Özeti

İsveç ve Türkiye Örneği

Otobüs filminde İsveç ve Türkiye kültürlerinin karşı karşıya getirildiğinden bahsetmiştik. Şu an ise elimizde bir tarafta bireycilik-toplulukçuluk spektrumunun, diğer tarafta ise değerlerin yer aldığı, kültürel yapıların temel özelliklerini anlatan iki boyutlu bir düzlem var. Dolayısıyla filmdeki kültürel anlatıyı çözümleyebilmemiz için bu iki kültürün elimizdeki düzlemde denk düştüğü yerleri belirlememiz lazım.

Kültürlerarası çalışmalar İsveç’in bireycilik-toplulukçuluk spektrumunun bireycilik ucuna hayli yakın olduğunu göstermektedir.[11] Yüksek refah düzeyiyle, seküler hayat tarzıyla, kendi bireysel başarılarına odaklanmış ve diğerlerinden özerklik beklentisi yüksek birey tipiyle İsveç bireyci kültürün tipik bir örneğidir. Türkiye’nin ise bireycilik-toplulukçuluk spektrumundaki yeri biraz daha karmaşıktır. Türkiye genel olarak toplulukçu özellikleri baskın bir kültür olarak kabul edilmekle birlikte yer yer bireyci özellikler de göstermektedir.[12] Buna dayanarak iki kültürün yatkınlık göstereceği olası değerler Tablo 1’den takip edilebilir.

Inglehart ve Welzel tarafından hazırlanan dünya kültür haritası İsveç ve Türkiye’nin kültürel topografyada birbiriyle olan uzaklığının anlaşılmasına yardımcı olabilir (Bknz. Şekil 1).[13]

Tüm Reklamları Kapat

Şekil 1. Dünya Kültür Haritası
Şekil 1. Dünya Kültür Haritası

Burada Temel İnsan Değerleri Teorisi’nden farklı değer adlandırmaları görüyoruz. Geleneksel-Seküler/Rasyonel değerler boyutu, kültürlerin dini inançlar ile kurduğu ilişkiyi göstermektedir. Hayatı İdame Ettirme/Kendini İfade Etme değerleri ise kültürlerin ekonomik gelişmişlik düzeyine göre kişilerin geçim kaygısı gütmesi ile kendi iyi oluşlarına odaklanacak bir refah seviyesinde olabilmesi arasındaki karşıtlığı ifade etmektedir. Bu haritada Müslüman çemberinde yer aldığı görülen Türkiye, her ne kadar çemberin diğer üyelerine kıyasla daha seküler ve daha refah kültürü izlenimi verse de, Protestan Avrupa çemberinde yer alan İsveç’ten hayli uzaktadır.

Filme Geri Dönersek...

İsveç'e kaçak olarak girmiş olan yolcular, yakalanma korkusuyla dolandırıldıklarını öğrendikleri andan hava kararıp etraftaki kalabalık dağılana kadar otobüsten dışarı çıkmıyor. Ortalık biraz tenhalaşınca; tuvalet, su, yemek gibi fiziksel ihtiyaçların zorlaması ile gruplar halinde dışarı çıkan yolcuları görüyoruz. Sırayla metronun tuvaletine gidip gelen yolcuların karşılaştığı ilk sahne, metro içerisindeki bir telefon kulübesinde seks yapan iki kişi oluyor. Bu kişiler yolcuların tuvalete gidiş gelişine umursamadan seks yapmaya devam ederken, yolcuların yaşadığı şaşkınlığı görüyoruz.

Seks ve Hedonizm

Sahne ne kadar abartılı bir tasvir gibi görünse de İsveç gibi bireyci kültürlerde hedonistik değerlerin, Türkiye gibi toplulukçu kültürlere kıyasla çok daha önemli olduğunu gösteriyor. Bu durum, şehir meydanındaki dükkanları gezerken bir seks ürünleri marketinin vitrininin önünde çakılıp kalan yolcuların görüntüsünde de vurgulanıyor. Türkiye gibi fiziksel zevklerin, özellikle cinselliğin kamusal alanda icrası hem kanunlar hem de gelenekler ile sınırlandırılmış bir kültürde yetişmiş yolcular, karşılaştıkları bu cinsel açıklık karşısında şok oluyor.

İsveç'in hedonist değerlere verdiği önemi, bir yolcunun bir İsveçli tarafından sürüklendiği seks partisinde de görüyoruz. Yemeklerin ve içkilerin bolluğu altında insanların kamusal alanda birbirleriyle seviştiği bir ortama giren yolcu, bir süre donup kalıyor. Burada donma tepkiyle, strese karşı verilen temel tepkilerden biri olan donmayı kastediyoruz. Algılanan tehdit karşısında organizmada artan stres seviyesinin yol açtığı donma tepkisinde ortaya çıkan bedeni büzerek küçültme gayreti, irileşen gözler, yavaşlayan soluma gibi belirtileri, yolcuda da görüyoruz. “Gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalmak” deyimiyle de özetlenen bu durum, yolcunun maruz kaldıkları karşısında yaşadığı korkuyu ve şoku anlatması bakımından önemli.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Bilim ve Felsefe Seti (4 Kitap): Bilime Felsefeden Bakmak, Bilim Din ve Eğitim, Eskiçağ Aydınlığı, Eskiçağ Ahlakları

Bu seti alarak edineceğiniz ürünler şöyle:

  • Bilime Felsefeden Bakmak

“Bilimin ve felsefenin daha doğrusu üst düzeyde düşünmenin başlıca sorunu yöntem sorunudur. Gündelik yaşamda düşünmenin temel sorunu bile yöntem sorunu olmalıdır: yöntemsizlikte ne kadar zaman ve güç harcıyoruz. Kendiliğinden yöntemli olmakla yöntemi sorun etmek aynı şey olmamalı. Bilimin ve felsefenin temel sorunu özellikle Yeniçağ’ın başlarından bu yana yöntem sorunudur. Yöntem zamanla felsefeden çok bilimde belirleyici oldu ve bilim denince yöntem akla gelir oldu. Görüşler ortaya koymaktan çok doğrulara ulaşmak yöntemli olmayı gerektiriyordu. Bilim alanlarında çalışanlar en iyi sonuçları ya da en verimli sonuçları almak için yönteme zorunlu olduklarını gördüler.  Onlar bu gerçeği görebilmek için aşağı yukarı XVII. yüzyıla kadar beklediler. Bunu zamanını beklemek diye de anlayabiliriz belki: üst düzey düşüncenin gelişiminde bazı erken oluşumlar olsa da her şey kendi zamanını bekler gibidir. Meyvanın tam olgunlaşması gene de zaman alır. Eskilerin yöntem diye belirgin bir sorunları yoktu.

  • Bilim Din ve Eğitim

Hüseyin Batuhan bu kitabında “çağdaş uygarlık”tan giderek uzaklaşan bir Türkiye’de çok tartışılan konulara parmak basıyor. Batuhan, bilime karşı ilgisizlik, belletme sistemine
dayanan eğitim, Kuran kursları, İmam Hatip Liseleri ve yobazlığın, dindarlığın yerini almasından yola çıkarak karanlığa giden güzergâhı irdeliyor.

  • Eskiçağ Aydınlığı

Eskiçağ derken bugün bize pek de uzun görünmeyen epeyce uzun bir dönemi düşünürüz. Eskiçağ insanın kendini insan olarak aramaya başladığı dönemdir. İnsan o zaman dünyada bir yabancıdır, bilinmezlik ufkuyla sarılmıştır. O bu dar ufkunu genişletmeye başladıkça düşünen insan gerçeği ortaya çıkmaya başlar. Böylece yavaş yavaş mitoloji insanından felsefe insanına geçilir. Ne var ki bu geçiş birden olmaz, uzun süreçler boyunca gerçekleşir. Bu geçiş özellikle yunan-roma uygarlığında kendini ortaya koyar. Eskiçağ aydınlığı bütün bir çağda bir dönemin özelliklerini, onun ne olup ne olmadığını araştırıyor. Afşar Timuçin’in açık ve duru anlatımıyla aydınlanma serüveninin izini sürüyoruz.

  • Eskiçağ Ahlakları

Eskiçağ felsefeleri bilgi ve siyaset sorunlarındaki derinlikleri kadar kılı kırk yaran ahlak görüşleriyle de bugünün düşünce dünyasında çok önemli bir yer tutuyor. Eskiçağ ahlakları günümüzde insanla ilgili pekçok sorunu tartışmak ve çözmek konusunda bize kolaylıklar sağlayacaktır.

Devamını Göster
₺500.00
Bilim ve Felsefe Seti (4 Kitap): Bilime Felsefeden Bakmak, Bilim Din ve Eğitim, Eskiçağ Aydınlığı, Eskiçağ Ahlakları

Sürü Halinde Hareket Etme ve "Yuvaya Dönme" Güdüsü

Filmde bireyci ve toplulukçu kültürlerin grup bağlarına verdiği öneme ilişkin sahneler görmek de mümkün. Otobüs yolcularını, grup halinde hareket etme arzusu içinde görüyoruz ve nereye giderlerse gitsinler sonunda otobüse geri dönüyorlar. Yolcular, polis tarafından kovalandıklarında bile otobüse kaçıyorlar. Burada yolcuların otobüsü saklanıp sığınabilecekleri bir yer olarak konumlandırması, toplulukçu kültür üyelerinin toplumsal kurumlara olan bağının temsili bir gösterimi gibi düşünülebilir.

Yaşanılan kovalamacada grup üyelerinin birçoğu otobüse geri dönebilirken, gruptan ayrı düşen bir yolcunun başına gelenler ise kültürün etkilerinin ne kadar trajik olduğunu göstermesi bakımından değerlidir. Gruptan ayrı düşen ve otobüsün yerini kaybeden yolcuyu gece boyu çaresizce otobüsü ararken ve arkadaşlarının ismini haykırarak onları bulmaya çalışırken izliyoruz. Kültürel olarak değer verdiği ve belki de kendisini güvende hissetmesine yol açan grup bağlarını kaybeden yolcuyu, gün ışıdığında bir duvarın üstüne tünemiş, başını dizlerinin arasına gömmüş halde görüyoruz.

Artık sokaklar, İsveçlilerle dolmuştur ve yolcu tünediği duvarın üzerinde korku içinde sessizce ağlamaktadır. O sırada önünden geçen bir İsveçli, yolcuya çarpar ve yolcu denize düşer. İsveçli durumu umursamadan yoluna devam ederken yolcunun denizden çıkamadığını görürüz. Kültürel bağlarından kopuş yolcuyu ölüme götürmüştür.

Otobüsü Umursamama

Bu sahne İsveçlilerin diğerlerinden olan bağımsızlığını göstermesi bakımından da önemlidir. Bu duruma ilişkin bir diğer vurgu ise günlerce şehrin merkezinde duran bir otobüsü İsveçlilerin umursamamasıdır. Filmde otobüsün etrafında akıp giden hayatı görürüz. Şarkı söyleyenler, eğlenenler, gezenler, bir yerlere koşturanlar… Hiçbiri otobüsün orada ne aradığını merak etmiyor gibidir. Zaman zaman kimi İsveçli sivillerin ve polislerin otobüse olan ilgilerini görsek de otobüse doğrudan müdahale edip durumu aydınlığa kavuşturmaları oldukça uzun sürecektir. Bu durum İsveçlilerin bireyci kültürel özelliklerini yansıtan detaylardan bir diğeridir.

Sonuç

Filmin yer yer kara mizahla trajediyi karıştıran havası kültürel değerlerin insan için önemini gözler önüne sermektedir.

Kültür, insanın içinde yüzdüğü bir deniz gibidir. Her ne kadar içindeyken varlığını hissetmesek de dışına çıktığımızda soluğumuzun kesilmesi muhtemeldir.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişi platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin Evrim Ağacı'nda..
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺30/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
81
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 16
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • İnanılmaz 2
  • Umut Verici! 2
  • Muhteşem! 1
  • Bilim Budur! 1
  • Güldürdü 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/02/2025 17:12:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10072

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Kozan, et al. Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması.... (7 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 22 Şubat 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10072
Kozan, E., Bakırcı, Ç. M. (2021, February 07). Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması.... Evrim Ağacı. Retrieved February 22, 2025. from https://evrimagaci.org/s/10072
E. Kozan, et al. “Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 07 Feb. 2021, https://evrimagaci.org/s/10072.
Kozan, Erdal. Bakırcı, Çağrı Mert. “Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, February 07, 2021. https://evrimagaci.org/s/10072.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close