Evrim Ağacı Bilim Terimleri Sözlüğü, bilim dünyasında sıkça kullanılan terimlerin anlamlarını ve açıklamalarını içerir.
Üç boyutlu uzaydaki bir noktanın yerini tanımlamak için kullanılan bir koordinat sistemi. Bu sistem, kartezyen koordinat sisteminden farklı olarak, dairesel bir referans alınarak noktaların konumunu ifade eder. Silindirik koordinatlar şu üç bileşenden oluşur:
Özellikle simetri ekseni etrafında dönen veya silindirik şekillere sahip sistemlerin analizinde sıklıkla kullanılır. Örneğin, borular, silindirler veya elektromanyetik alanların analizinde bu sistem tercih edilir çünkü hesaplamaları daha basit hale getirir.
İntegral hesaplamasında kullanılan sayısal bir yöntem. Verilen bir fonksiyonun belirli bir integralinin yaklaşık değerini bulmak için kullanılır. Temel olarak, eğri altındaki alanı parabolik dilimlerle yaklaştırarak hesaplar. Özellikle eğrinin düzgün bir şekilde değişmediği yerlerde iyi sonuçlar verir ve yüksek doğruluk sağlar.
Bu kural ikinci dereceden bir interpolasyon polinomu kullanılmasıyla elde edilir.
[x0,x2] aralığında y=f(x) fonksiyonuna y=P2(x) polinomuyla yaklaşıldığı kabul edilerek aşağıdaki integral hesaplanır.
İntegral hesaplandıktan sonra gerekli işlemler yapılırsa h=(x2-x0)/2 olmak üzere yaklaşık olarak aşağıdaki genel formüle eşit olduğu bulunur.
Hata terimi ise aşağıdaki gibi olup, burada c, x0 ile x2 arasındadır. Hata terimi, gerçek sonuç ile genel formül arasındaki değer farkıdır.
Eğer tam olarak denklem 1'in çözümü yani integralin tam çözümü gerekiyorsa yaklaşık genel çözüm formülü ve hata terimi formülünü birleştirilerek çözüme ulaşılır.
Vücuttaki bilgi iletimini sağlayan özelleşmiş hücre tipi. Çekirdek ve organeller "hücre gövdesi" adı verilen etrafı "dendrit" adlı kısa dallanmış uzantılarla kaplı olan bir bölgede bulunur. Dendritler sinir hücresine iletilen bilgiyi almakla görevli yapılardır. Dendritlerden çok daha uzun olan "akson" isimli genellikle tek bir tane bulunan dal şeklindeki uzantı ise sinir hücresinin bir başka sinir hücresine bilgi iletiminde görev alır. Akson, bilgiyi ucundaki "sinaps" adlı bir bölgeye iletir. Sinaps bölgesindeki "nörotransmitter" adlı kimyasal haberciler ise bu bilgiyi diğer sinir hücresine aktarır. Bu sayede bilgi iletimi tamamlanmış olur. "Nöron" olarak da adlandırılır.
Bir fonksiyonun türevini analitik yöntemlerle bulmak yerine sayısal (nümerik) yöntemler kullanarak hesaplama işlemi. Bir fonksiyonun belirli bir noktadaki değişim oranını, o noktaya yakın komşu noktalar arasındaki farklara dayanarak yaklaşık olarak bulur. Genellikle türevlerin analitik olarak hesaplanmasının zor veya imkânsız olduğu durumlarda kullanılır. Bu yöntem, özellikle diferansiyel denklemlerin çözümünde ve sayısal analiz alanında sıklıkla tercih edilir.
Matematikte, bir fonksiyonun integralini analitik yöntemlerle hesaplamanın zor veya imkânsız olduğu durumlarda, belirli bir aralığın altında kalan alanı yaklaşık olarak hesaplamak için kullanılan bir yöntem. Genellikle belirli aralıklara bölünmüş küçük dilimler üzerinde hesaplama yaparak toplam alanı bulmayı hedefler. Trapez yöntemi, Simpson yöntemi gibi çeşitli sayısal integral yöntemleri bu amaçla kullanılır.
Su altındaki nesnelerin yerini belirlemek ve mesafeleri ölçmek için ses dalgalarını kullanan bir teknoloji. Ses dalgalarının gönderilip, nesnelerden yansıyarak geri dönme süresi ölçülerek mesafe hesaplanır. Denizaltı navigasyonu, su altı haritalama ve balık bulma gibi alanlarda yaygın olarak kullanılır.
Cinsel seçilim sürecinde dişi bireyin, diğer dişi bireylerin ilgisini çekebilecek özellikler sergileyen erkek bireyleri seçtiğini ileri süren açıklama. Herhangi bir sebepten ötürü erkek birey, dişi bireylerin ilgisini çekecek bir davranışta bulunduğunda bu davranış evrimsel süreçte avantajlı konuma geçer. Bu durumda dişi birey, kendi yavrularının da bu tarz çekici özelliklere sahip olmasını sağlamak adına bu tarz çekici özelliklere sahip erkek bireylerle çiftleşmeyi tercih eder. Bu sayede dişi üreme başarısını artırır. Yani dişi üreme başarısını artırmak amacıyla "seksi oğullar" üretmeyi hedefler. Bu durumda dişiler arasındaki çekici özellikler gösteren erkekleri seçme davranışı giderek güçlenir.
Tıbbi bir tedavide terapötik konsantrasyondan veya minimum dozdan daha düşük ilaç miktarları veya bunlarla ilgili kullanılan terim. Bir ilacın veya tedavinin önerilen tedavi aralığının altında bir dozda veya yoğunlukta kullanılması.
Tıp ve farmakoloji alanında kullanılan terim. Bir ilacın veya tedavinin önerilen tedavi aralığının üstünde bir dozda veya yoğunlukta kullanılması.
Tanım kümesindeki tüm elemanları, değer kümesindeki tek bir elemanla ilişkilendiren fonksiyon çeşidi. Örneğin f(x) = 1 şeklinde bir fonksiyon tanımlanacak olursa x yerine yazılan sayı ne olursa olsun çıktı olarak sadece 1 elde edilecektir.
Dünya üzerinde var olan tüm canlıların en son ortak atası. İlkin formun hayatta kalıp, soyunu devam ettirmeyi başarmış olan torunudur. İlkin formdan türeyen diğer soy hatları zaman içerisinde tamamen yok olduğundan dolayı bugün yaşam ağacında tüm canlıların en son ortak atası olduğu düşünülmektedir.
Kemikler arasında olan sıkı bağ doku eklemleri. Kaval kemiği ve baldır kemiği arasında bulunmakta.[1]
(Genel) Düzensiz aralıklarla veya sadece birkaç yerde meydana gelen, dağınık veya izole. (Tıpta) Bazı hastalık veya enfeksiyonların ani ve öngörülemeyen bir şekilde ortaya çıkması.
Kişinin dış uyaranlara karşı aşırı derecede duyarsız olduğu ve sadece güçlü ve tekrarlanan çabalarla uyandırılabileceği bir bilinç durumu.
C₆H₁₂ moleküler formülüne sahip bir sikloalkandır. Renksiz, yanıcı bir sıvıdır. Parlama noktası -20 C°, özkütlesi 779 kg/m3, molar kütlesi ise 84,16 g/mol'dür. Naylon yapımında, adipik asit ve kaprolaktam üretiminde kullanılır.
Mayoz bölünme sırasında meydana gelen iki kromozomun eşleşmesi olayı. Genellikle sinaptonemal kompleksi oluşturan mayotik kromozom çekirdeklerinin paralel hizalanması yoluyla gerçekleşir.
Hücre bölünmesi sırasında sitoplazmanın bölünme süreci. Hayvan hücrelerinde anafaz, bitki hücrelerinde ise telofaz evresinde başlar. Sitokinez süreci; hayvan hücrelerinde boğumlanma, bitki hücrelerinde ise ara plak ile gerçekleşir.
İnsanlarda bağırsaklarda ve beyinde üretilen bir nörotransmitter. Kimyasal formülü 5-hydroxytryptamine (5-HT) olan serotonin, sinir hücreleri arasında sinyaller gönderir ve hormon görevi görür.[1][2] Serotonin azlığı anksiyete ve depresyon gibi birçok sorun ile ilişkilendirilmiştir. Vücutta çok fazla serotonin bulunması durumunda "serotonin sendromu" adı verilen tehlikeli bir durum oluşabilir.[3]
Kişinin, bedeninde bir sorun olduğuna inanmasına sebep olan sanrı türü. Örneğin kişi, kanser olduğunu veya bedeninde bazı eksik parçalar olduğunu düşünebilir. Sanrıya sahip olan kişinin bedeninde herhangi bir sorun olmamasına ve tıbbi testlerin durumu doğrulamasına rağmen kişi, bedeninde bir sorun olduğuna inanmaya devam eder.
Gerçek olmadığına dair sağlam kanıtlar olmasına rağmen kişinin inandığı mantıksız, gerçek dışı inançlar. "Delüzyon" olarak da bilinmektedir. Akıl hastalığına sahip bir birey sanrılar yaşayabilir. Örneğin, bir ajanın kendisini takip ettiğini veya uzaylıların bedenini ele geçirdiğini düşünebilir. Sanrılar, kişiden kişiye ve durumdan duruma farklılıklar gösterebilir.
Geçirilen bir hastalık veya yaralanmadan sonra vücutta kalan işlev ve doku bozukluğu.
İnternette takıntılı bir biçimde hastalık arayıp kişinin kendini hasta zannetmesine verilen isim. Yunanca "hypochondrium" kelimesinden gelip aşırı derecede ciddi bir durumu olduğunu zannedip gereksiz endişeye kapılanlar için kullanılır.
Uyku korkusu olarak bilinen terim. Klinofobi ve hipnofobi de denmektedir.
Karanlığa karşı duyulan aşırı korku olarak bilinen, Yunancada "karanlık" anlamına gelen σκότος ("scoto-") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim. "Niktofobi" ve "ligofobi" olarak da bilinmektedir.
Köpek korkusu olarak bilinen, Yunancada "köpek" anlamına gelen κύων ("kýōn") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
Periyodik tablonun 8A grubunda bulunan ve kararlı yapılarından dolayı tepkimeye girmeyen elementler. Helyum, neon, argon, kripton, ksenon ve radon bu sınıfa aittirler. "Asal gaz" da denmektedir.
Kimyasal formülü "H2SO4" olan güçlü ve tehlikeli bir mineral asididir. Halk adında "zaç yağı" olarak da bilinmektedir. Otomotiv sektöründe, akü sıvısı üretiminde kullanılmaktadır.
Bir hareketli cismin birim zamanda aldığı yoldur. Alınan yol, skaler bir büyüklük olduğundan sürat de skaler bir büyüklüktür ve yönü yoktur. Süratin matematiksel formülü şu şekildedir:
Bu formüldeki "" sürati, "" alınan yolu, "" ise aradan geçen zamanı gösterir. Süratin, SI (Uluslararası Birimler Sistemi) birimi "m/s"dir. Bunu yanında "km/h" ya da "cm/s" gibi birimler de kullanılabilir.
Kloroplastın içini dolduran yarı akışkan, renksiz sıvı.
Bayılma veya "kendinden geçme" olarak bilinen, kısa süreli bilinç kaybını tanımlamak için kullanılan bir tıbbi terimdir.
Vücudun stresli durumlarla başa çıkmasına yardımcı olan ve "savaş ya da kaç" tepkisini etkinleştiren sinir sistemidir. Sempatik sinir sistemi, tehlikeli veya zorlu durumlarda vücudun uyanık kalmasını sağlar. Bu sistem, bir stres hormonu olan adrenalinin salınımını artırır ve kaslara daha fazla kan ve oksijen pompalanmasını sağlar.
Beyin ve omurilik etrafında bulunan bir boşluktur ve beyin omurilik sıvısının dolaştığı alanı ifade eder. BOS, ventriküllerden çıkarak subaraknoid aralığa ulaşır ve beyinle omurilik etrafında dolaşır.
Sadece büyüklüğü olan, yönü olmayan bir niceliktir. Bir sayı ve birimle ifade edilir. Cebirsel olarak işlem yapılabilir. Koordinat dönüşümleri altında değişmezler. Sıcaklık, kütle, zaman, enerji, ısı, iş, basınç ve hacim skaler niceliklerdir.
Dalga ya da parçacıkların bir engele çarpıp dağılmasına verilen genel isimdir. Örneğin, daha uzun dalga boylarına sahip kırmızı ışık daha az saçılırken, daha kısa dalga boylarına sahip mavi ışık daha fazla saçılır. Gökyüzünün mavi renkte görünmesinin nedeni budur.
Bir element olan hidrojenin (H2) sıvı formudur. LH2 olarak gösterilmektedir. Uzay ve havacılık alanlarında sıkça kullanılmaktadır. Hem daha düşük basınçlarda saklanabildiği için güvenli olması hem de yüksek enerji sağlayabilmesi nedeniyle uzay araçlarında yakıt olarak tercih edilmektedir. Hidrojeni sıvı forma geçirmek için 33 Kelvin'e soğutmak gerekmektedir.
Organik ve inorganik maddelerden arıtılmış sudur. Laboratuvarlarda ve bilimsel çalışmalarda genellikle saf su kullanılmaktadır. Araştırmada saf su ile çalışılmadıysa bu durum bilimsel çalışmada belirtilir. Saf su iletken özellik göstermez.
Depremlerin ölçümünde kullanılan ve yer hareketlerini büyüklükleri, zamanları ve merkezleri ile birlikte sürekli olarak kaydeden cihazdır. Sismograflar, ilk olarak depremleri tespit etmek için tasarlanmış olsalar da başka amaçlar için de kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları petrol arama çalışmaları, volkanik aktivitenin izlenmesi ve yerkabuğunun araştırılmasına yönelik çalışmalardır.
Turunçgillerde bulunan organik bir trikarboksilik asittir. Halk arasında limon tuzu olarak da bilinir.[1] IUPAC adı 2-hidroksipropan-1,2,3-trikarboksilik asittir. Sitrik asit, antioksidan özelliklerinden dolayı farmasötik preparatlarda yardımcı madde olarak kullanılır. Aktif bileşenlerin stabilitesini korur ve koruyucu olarak kullanılır. Ayrıca pH'ı kontrol etmek için bir asitleştirici olarak kullanılır ve kandaki kalsiyumu şelatlayarak bir antikoagülan görevi görür. Kimyasal formülü C6H8O7 olan sitrik asidin moleküler kütlesi 192,12 g.mol-1 dir.
Beyinde, frontal (ön) lob ile pariyetal lob kısımlarını birbirinden ayıran hattın adıdır. Kısımların göreceli büyüklüğünü göstermesi açısından önemlidir.
Büyük yıldızların ömürlerinin sonuna geldiklerinde çok parlak ve şiddetli bir şekilde patlamasına verilen isim. Süpernovalar öylesine şiddetlidir ki evrendeki en güçlü patlamalardan birisi süpernovalardır. Süpernova patlamaları esnasında Güneş'in toplam ömründe yayacağı enerjiden daha fazlası uzaya savrulur.
Süpernovalara yönelik en eski gözlem MS 185 yılında Çinli astronomlar tarafından yapılmıştır. Bu astronomların gözlediği süpernovanın RCW 86 süpernovası olduğu düşünülmektedir. Ancak bu tarih ile 17. yüzyıl arasında çok az süpernova gözlenebilmiştir çünkü henüz teleskoplar icat edilmemişti. Buna rağmen bu iki tarih arasında gözlenen meşhur süpernovalardan birisi de 1054 yılında Çinli ve Koreli astronomlar tarafından kaydedilen SN 1054 süpernovasıdır.
SN 1054 süpernovasından arda kalan Yengeç Nebulası (İng: "Crab Nebula"), bugün bile saatte 4 milyon kilometre hızla genişlemeye devam etmektedir. Teleskopların icadından önce gözlenen süpernovalar 393, 1006, 1181, 1572 ve 1604 yıllarında kaydedilmiştir. Bunlardan 1572 yılında gerçekleşen süpernova, Danimarkalı astronom Tycho Brahe tarafından da incelenmiştir. Tycho Brahe, yazdığı kitabında bu süpernovayı "De Nova "Stella" adıyla kaydetmiştir - ki "süpernova" kelimesindeki nova sözcüğü de buradan gelmektedir.
Işık ve maddenin etkileşimini inceleyen bilim dalı. Maddenin özelliklerini; ışık, ses, soğrulan ve salınan parçacıklar aracılığı ile inceler ve yorum yapar. Yaygın olarak tayf bilimi olarak da bilinmektedir. Moleküler biyoloji ve analitik kimyada maddelerin ışık aracılığı ile tanımlanmasında kullanılmaktadır. Astronomi ve astronomiye bağlı dallar, kimya ve fizik gibi alanları ile beraber çalışmakta ve sık kullanılmaktadır.
Tutsak veya taciz edici bir durumla başa çıkmak zorunda kalan bazı insanların, zaman içinde kendilerini kaçıranlara veya taciz edenlere karşı olumlu duygular geliştirmesi durumudur. Bu durum; çocuk istismarı, antrenör-sporcu istismarı, ilişki istismarı ve fuhuş gibi durumlar için geçerlidir. Stockholm sendromunun tedavisi, konuşma terapisi ve ilaç kullanımını gerektirebilir. Sendromun gerçek bir psikolojik durum olup olmadığı tartışmalıdır.
Atardamarı açık tutmak için, atardamarın içine koyulabilen küçük bir tüptür. Stentler takıldıktan sonra kalıcıdır ve atardamarın tekrar daralmasını önleyebilir.
Sitoplazma, hücre zarı ile hücre çekirdeği arasında bulunan yarı sıvı maddeye verilen isimdir. Ökaryotlarda (çekirdeğe sahip hücreler) sitoplazma tüm organelleri barındırır.
Sükroz veya diğer adıyla sakkaroz, glukoz ve fruktoz moleküllerinin birleşmesiyle oluşan 12 karbonlu bir disakkarittir.[1] Suda çözünen, renksiz ve tatlı bir molekül olan sakkarozun kimyasal formülü C12H22O11 , moleküler kütlesi 342.30 g*mol-1'dür.
Sitozol; hücre biyolojisinde tüm canlı hücrelerde bulunan, hücre içi organellerinin ve maddelerinin yerleştiği, sitoplazmanın çoğunluğu sudan oluşan sıvı kısmına verilen isimdir. Sitozol hücre zarı ile çevrelenmiştir. Sitozolde RNA, organik bileşenler, atık maddeler ve mineraller bulunabilir. Ayrıca prokaryotik hücrelerde DNA sitozol içerisinde bulunur.
Bilimsel olarak sunulan fakat bilimsel olmayan iddia, inanış, bilgi ve uygulamaların hepsine verilen isimdir. Bir sahtebilim dışarıdan bakıldığında kolaylıkla anlaşılamayabilir fakat bilimsel yollar, metotlar ve sorular izlendiğinde bilime uymayan, bilimle zıt düşen durumlar oluşturması halinde kolaylıkla anlaşılabilir. Günümüzde en çok tutan sahtebilimler; fal, burçlar, uzay görevleri karşıtlığı, yaratılışçılık, düz dünyacılık ve astroloji yorumlarıdır.[1]
Stiloid proses temporal kemiğin petröz parçasının alt kısmında ortalama 2 ila 3 cm arasında iğne benzeri bir çıkıntıdır.[1] Stiloid proses doğumdan sonraki 5-8 yıl arasında kemikleşir ve uzamaya devam eder ancak bu uzama 30'lu yaşlarda yavaşlar.[2] Stiloid prosesin ucu, hyoid kemiğin küçük boynuzuna bağlanan stilohyoid ligament ile devam eder.[2]
Motor hareketi ve ödül fonksiyonlarını modüle etmede kritik rolü olan bir orta beyin dopaminerjik çekirdeği olan substantia nigra, bazal ganglion devresinin bir parçasıdır. Parkinson hastalığında gözlenen motor kusurlarda kritik bir rol oynar.[1] Yüksek miktardaki nöromelanin içeriği nedeniyle koyu renkli görünen substantia nigra, adını Latinceden alır ve "kara madde" anlamına gelir.[2]
Akıl yürütürken yapılan hatalar. Mantık hatası ya da mantıksal yanılgı şeklinde de anılır. Safsata içeren argüman veya düşünceler, dikkatlice incelenmediğinde oldukça ikna edici ve mantıksal olarak güçlü görünebilir ancak aslında öncüller ve sonuçlar arasında kurulan bağlantı geçersiz, zayıf veya hatalıdır.
Genellikle rüzgar nedeniyle oluşan güçlü, dönen girdaplara verilen genel isim. Dikkate değer örnekleri arasında kasırga ve hortum bulunur.
Günümüzden 13.650.000 ile 11.608.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Sonsuz gerileme problemi, bir inancı gerekçelendirirken kullanılan gerekçeleyicilerin ya da nedenlerin, gerekçeleyicilerini ya da nedenlerini sorgulamak anlamına gelmektedir. Bu sorgulama sonucunda epistemik özne, gerekçelerin sonsuz gerilemesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu bağlamda gerekçelendirme ya sonsuz ya sonlu ya da döngüsel bir yapıya sahiptir. Bu üç seçenek arasından temelcilik, gerekçelendirmenin sonlu bir yapıya sahip olduğunu ileri sürmektedir. Bu görüşe göre tüm inançlarımız, kendinden gerekçeli ve doğru olan temel birtakım inançlarımızdan çıkarımla elde edildiği için, bir inancın nedeninin nedenini sorgulamanın sonu vardır. Örneğin p inancının doğru olmasının nedeni s inancı ise s inancının doğru olmasının nedeni bir başka inanca dayanmadığı takdirde s, temel bir inançtır. Bu durumda sonsuz gerilime problemi engellenmiş olur. Gerekçelendirme kuramlarından bir diğeri olan bağdaşımcılık ise gerekçelendirmenin döngüsel bir yapıya sahip olduğunu savunmaktadır. Bu durumda tüm inançlarımız, diğer inançlarımızla aynı statüde olması bakımından birbiriyle ilişki içindedir ve gerekçelendirme, inançlar bütünü doğrultusunda gerçekleştirilir. Tutarlıkçılık adı da verilen bağdaşımcılığa göre, söz konusu inançlar bütünü arasında en yüksek tutarlılık seviyesi sağlanmalıdır ki gerekçelendirme yapılabilsin. Böylelikle bağdaşımcılık, döngüsel olan inançlar sistemi gibi, nedenler sisteminin de döngüsel olduğunu ileri sürerek sonsuz gerilme problemiyle baş etmeye çalışır.
Sarsılmazlık, Lehrer ve Paxson’un ‘Bilgi: Sarsılmaz Gerekçelendirilmiş Doğru İnanç’ makalesinde ele aldıkları, bilginin dördüncü koşulu ifade etmektedir. Buna göre temel olmayan inançların gerekçelendirilmesi için, sarsılmaz olması koşulu eklenmelidir. Şu halde bilgi, sarsılmaz gerekçelendirilmiş doğru inanç olarak tanımlanmaktadır. Lehrer ve Paxson’a göre, gerekçelendirme tek başına bilgiyi oluşturmak için yeterli bir koşul değildir. Çünkü Gettier örneklerinde de görüldüğü gibi gerekçelendirilen ancak yanlış olan inançlar oluşturmak olanaklıdır. Sarsılmazlık koşulu ise bu noktada kullanılır. Nitekim sarsılmazlık koşulu, yalnızca temel olmayan inançlardan bilginin meydana gelmesi için gereklidir. Bunun nedeni ise temel inançların kendinden gerekçeli olmaları bakımından başka bir inanç tarafından gerekçelendirmeye ihtiyaç duymamaları, dolayısıyla da sarsılamaz olmalarıdır. O halde temel olmayan inançların bilgi haline gelmesi şu üç koşul ile mümkün olmaktadır: İnancın doğru olması, öznenin inancın doğruluğuna inanması ve öznenin, bu inancın gerekçesi olarak başka bir ifadeye sahip olması durumunda söz konusu başka ifadenin bu gerekçelendirmeyi sarsmaması gerekmektedir. Bir inancın sarsılabilir olması ise şu koşulların gerçekleşmesiyle olanaklıdır: Örneğin p ve q ifadelerinin birleşimi, S’nin h inancının gerekçeleyicileri olmaları bakımından gerekçelendirmeyi sağlamazsa; S, q inancının yanlış olduğunu gerekçelendirmişse; q’nun mantıksal sonucu olan c ifadesi ile p ifadesi, S’nin h inancını gerekçelendiremiyorsa; bu gerekçelendirememe sonucunda S, c’ye inanmanın yanlış olduğunu tam olarak gerekçelendirmişse. Başka bir ifadeyle epistemik öznenin herhangi bir temel olmayan inancının sarsılabilir olması demek, söz konusu temel olmayan inancı gerekçelendirmek için kullanılan ifadelerin gerekçelendirmeyi sağlayamaması ve öznenin, bu ifadelerin yanlış olduğunu gerekçelendirmesi demektir.
Kant’ın felsefeye kazandırdığı bir kavram olan sentetik a priori, saf görü ile empirik görünün birlikte çalışması sonucunda ortaya çıkan bilgi türüdür. Bir yargının a priori olması, deneyime dayanmaksızın zorunlu ve kesin bilgiyi ifade ederken bir yargının sentetik olması, doğruluğunun içerdiği kavramların tanımlarına dayanamaması bakımından ek bilgi veren niteliğe sahip olduğu anlamına gelmektedir. Sentetik a priori bilgilerin kuruluşu, bağ kurucu bir unsur olan görüye dayanmaktadır. Görü, duyusallığın altına nesne düşürebildiğimiz zaman ortaya çıkmaktadır. Duyusallığın altına nesne düşürmeyi ise duyusallığın formları olan uzam ve zamandan hareketle yaparız. Bir nesnenin kavramını kurabilmek için gerekli olan şey görüdür. Böylelikle biz, altına görü düşürebildiğimiz nesneler üzerine yargıda bulunabiliriz. Bu bağlamda duyusallık ile görü, birbiriyle doğrudan ilişkili kavramlardır. Görü, empirik olgu durumları zemininde oluştuğu zaman sentetik a posteriori yargılar meydana gelmektedir. Öte yandan görünün, saf aklın kökeninde oluşması durumunda ise sentetik a priori yargılar meydana gelmektedir. Bu durumda sentetik a priori yargıların olanağı, olanaklı deneyimin sınırları içerisinde, saf görü ile empirik görünün birlikte çalışmasına bağlıdır. Sentetik a priori bilgilere örnek olarak Kant, matematiğin, geometrinin ve metafiziğin önermelerini ileri sürmüştür.
B hücrelerinin antikor üretmek için kullandıkları genleri mutasyona uğratmasına izin veren bir süreç. B hücrelerinin antijenlere daha iyi bağlanabilen antikorlar üretmesini sağlar yani antikorların antijen spesifisitesini artırır.
Siluriyen (443.8-419.2 myö) bir jeolojik dönem ismidir. Paleozoyik'in 6 majör dönemi arasında Ordovisiyen'den sonra gelen üçüncüdür. Yaklaşık olarak 443.8 milyon yıl önce ile 419.2 milyon yıl önceye denk gelen zaman dilimini kapsamaktadır. Yaklaşık olarak 24.6 milyon yıl süren en kısa Paleozoyik dönemidir. Kendi içerisinde Pridoli, Ludlov, Venlok ve Landoveri olmak üzere 4 jeolojik devrede incelenir.
Ordovisiyen-Siluriyen Kitlesel Yok Oluşu'nda denizel faunanın %60'nın yok olduğu hesaplanmıştır. Siluriyen'in evrimsel açıdan önemi ilk kemikli ve çeneli balıkların farklılaştığı dönem olmasıdır. Devoniyen'e kadar karasal yaşam yeterince çeşitlenmemiştir.
Senozoyik (66-0 myö) bir jeolojik zaman ismidir. Dinozorların çağı olarak bilinen Mezozoyik'ten sonra gelir ve memelilerin çağı olarak bilinir. İçerisinde Paleojen, Neojen ve Kuvarterner olmak üzere 3 majör dönemde incelenir. Yaklaşık 66 milyon yıl önce Dünya'ya meteor çarpması ile birlikte non-avian dinozorların tamamı dahil ağırlığı 25 kg'dan fazla olan hayvanlar yok olduğu zamandan günümüze kadar olan zamanı kapsamaktadır. Geriye kalan ufak memeliler ve avian dinozorlar (kuşlar) sağ çıkan hayvanlardan bazıları olmuştur. Böylece Senozoyik içerisinde iki büyük sınıf, boşalan ekolojik nişler sayesinde çeşitlenmeye başlamıştır.
Kafatasında göz çukurunun arkasında tek delik barındıran sinapsitler içerisinde memelilere gidecek dal olan terapsitler grubunda insanlar dahil memelilere ve yakın akrabalarına evrimleşecek grubu oluşturan omurgalılardır. Kelime anlamı "köpek dişli" olan sinodontlar, yaklaşık 260 milyon yıl önce Geç Permiyen'de bir grup terapsitten evrimleşmiştir. Fakat bütün sinodontlar memelilere evrimleşmemiştir. Evrimsel süreç dallanarak süregeldiği için uyum sağlayamanların soyu tükenmiştir.
Göz çukurunun arka altında tek bir temporal açıklığa sahip olan omurgalı grubu. Diapsidlerdeki arka alt (posteroinferior) çukura yakın bir konumda bulunur. Bu kafatası tipindeki bütün sürüngenlerin soyu tükenmiştir. Ancak memeliler ve memelilere yakın olan canlı türleri bu grupta yer alır. Filogenetik olarak sinapsitler kendi içerisinde terapsit denilen bir dal verir. Memeliler ve yakın akrabaları bu alt grup içerisindedir. İnsanda (Homo sapiens) göz çukurundan sonraki ikinci açıklık elmacık kemiğinin kemeri olan arcus zygomaticus'un arkasındadır. Memelilere gelecek dal olan terapsitler dışındaki sinapsitlere aynı zamanda pelikozor denir. Örneğin Dimetrodon bir sinapsit cinsidir ve dinozor değildir. Memelilerle filogenetik olarak daha yakın akrabadır.
Embriyonik gelişim sırasında somitten ayrılıp, notokordu ve omuriliği çevreleyen ardından omurlara farklılaşan embriyonik hücre kümesi. Somitler arasında bulunurlar.
Bir maddeyi karadeliğe çevirmek için sıkıştırmanız gereken yarıçapa "Schwarzschild yarıçapı" denir. Bir kütle, bu yarıçapa kadar sıkıştırılırsa hiçbir kuvvet onun uzay-zaman tekilliğine çökmesini yani karadelik olmasını engelleyemez.
Bir çeşit yapısal savunma olarak kullanılan sert veya kart yapraklar (Yunanca sklēros- “sert” ve phullon- “yaprak” demektir.).
Bir hayvan ya da hayvanlardan oluşan bir grup tarafından sergilenen tüm davranışların kayıt altına alınması. Davranışın nasıl kaydedileceği ya da hangi hayvanların kaydedileceği ile ilgili belirli bir kural gerektirmez.
Sertleşmiş lav, kaya ve külün bulunduğu sarp volkandır. Kompozit volkan olarak da bilinir.
Stratovolkandan akan lavlar çok yayılmadan soğur ve sertleşir ayrıca dik bir profil ve patlayıcı püskürmeler ile karakterizedir.
Bazı stratovolkanlar 2500 metreyi aşar.
Steroid hormon, steroid olarak bilinen kimyasal bileşik sınıfına ait herhangi bir hormon grubu. Üç "steroid salgı bezi" (adrenal korteks, testisler ve yumurtalıklar) ve plasenta tarafından gebelik sırasında salgılanırlar. Tüm steroid hormonları kolestrolden türemiştir. Kan aracılığı ile hedef organların hücrelerine taşınırlar ve burada çeşitli fizyolojik fonksiyonların düzenlenmesini sağlarlar.
Kalbin doğal pacemakerı olarak bilinir. SA düğüm, kalp atış hızınızı ve ritmini ayarlar. Normal kalp ritmine normal sinüs ritmi denir, çünkü SA (sinüs) düğüm düzenli olarak uyarı oluşturur.
Kalp ile diğer tüm vücut dokuları arasındaki döngüye denir. Kalp ile akciğerler arasındaki pulmoner döngüden farklıdır.
Sistemik döngü, akciğerlerden gelen oksijen açısından zengin kanın sol kulakçığa girişiyle başlar. Kulakçık dolduğunda, mitral kapağı bastırarak açar ve kanın sol karıncığa akmasını sağlar. Kalp atışı sırasında karıncıklar kasıldığında, kalbin sol karıncığındaki kan aorta geçmeye zorlanır. Aortadan çıkan kan, daha küçük arterler ve kılcal damar ağları vasıtasıyla vücudun tüm hücrelerine oksijen getirir. Vücuttan gelen kullanılmış kan damarlar sayesinde kalbe geri döner. Vücuttan gelen tüm kan iki büyük damarda toplanır: vücudun üst tarafındaki kanı toplayan süperior vena cava ve vücudun alt tarafındaki kanı toplayan inferior vena cava. Her iki vena cava de kanı kalbin sağ kulakçığa boşaltır. Buradan kan, pulmoner döngüye başlar. Sağ kulakçıktaki kan, triküspit kapağından geçerek sağ karıncığa doğru iner. Karıncık daraldığında, kan iki ana kısma ayrılan pulmoner artere itilir: biri sol akciğere, bir tanesi sağ akciğere gider. Oksijen bakımından zengin kan akciğer damarları yoluyla kalbin sol atriyumuna geri döner.
Tek hücreli Ascomycete mayası, fırıncı veya bira mayası olarak da bilinir. Özellikle rekombinant DNA ve hücre döngüsü, çiftleşme tipi ve heterokaryon uyumluluğu çalışmalarında basit bir ökaryotik model olarak kullanılır. Bir prokaryotik sistemin avantajlarına sahiptir, ancak gerçek bir ökaryottur. Ökaryotların E.coli'si olarak kabul edilir. S. cerevisiae, eşeyli ve eşeysiz çoğalabilir ve haploid veya diploid olarak yetiştirilebilir. Genomu 1997'de dizildi ve 12.057.500 bp içeriyor; 16 kromozomu 6.000 geni bulunuyor.
Doğrudan protein sentezinde yer almayan küçük (90 ila 300 nükleotid) RNA molekülleri. RNA işlemesinde (ekleme) ve hücresel mimaride rol oynayabilir. Altı çeşit snRNA vardır: U1'den U6'ya. Onların genleri, poli (A) kuyruklarını kodlamaz.
Tek hücreli, fotosentetik prokaryot. Mavi-yeşil alg olarak da isimlendirilir. Klorofil a içerir, ancak kloroplast içermez.
Mitotik kromozomlarda kardeş kromatidlerin birbirlerine tutturulduğu sınırlandırılmış bölge. Sentromerler genellikle tekrarlanan DNA dizilerinden oluşur ve kopyalanması geç olur. Sentromer yaklaşık 130 bazlık bir A-T bölgesidir.
MHC sınıf II moleküllerinin polimorfik olmayan kısımlarına (antijen bağlayıcı yarık dışına) bağlanan ve T hücresi reseptörünün Vb alanı ile etkileşen bir virüsün veya bakterilerin bir antijenidir. Bu yolla, uygun Vb'yi taşıyan (belirli bir klon yerine) T hücrelerinin tüm bir alt grubunu aktive ederler ve ardından süperantijene maruz kaldıklarında aktive edilmiş T hücreleri silinir. Bir süper antijen, yardımcı T hücre repertuarının %20'sine kadarını aktive edebilir.
Birlikte yaşayıp iki canlının da bundan faydalandığı yaşam biçimi. Örnekler, mercan polipleri ve zooxanthellae algi, geviş getiren hayvanlar ve rumenlerindeki selülozik bakteriler.
Sabitleyici seçilim, doğal seçilim nedeniyle popülasyonda iki alelin birden korunmasıdır. Bir alelin diğerine göre seçilim değerinin daha yüksek olması beklenir, dolayısoyla da diğer alelden daha üstün gelecektir. Fakat sabitleyici seçilimin geçerli olduğu yerlerde bir alelin seçilim değeri, alelin frekansına bağlıdır. Eğer bir alel daha yaygın olmaya başlarsa, doğal seçilim diğer alele sahip bireyleri seçmeye başlayacaktır.
Bu durumun en yaygın sebebi heterozigot avantajıdır. Alelin iki farklı versiyonuna sahip bir bireyin (Aa) seçilim değerinin, allellerden birinin iki kopyası olan bir bireyin (AA,aa) uygunluğundan daha yüksek olduğu anlamına gelir. Heterozigot bireyler, iki homozigota göre de daha avantajlıdır. Bu durum iki alelin de, seçilim değerlerinden bağımsız olarak, popülasyonda var olmasını sağlar.
Stendhal Sendromu ya da Florence (Floransa) Sendromu, kişi için kişisel önem taşıyan bir deneyim yaşayınca, özellikle sanatla alakalı, hızlı kalp atışlarına, baş dönmesine, bayılmaya, kafa karışıklığına hatta sanrılara sebep olan psikosomatik bir rahatsızlıktır. Aynı tanım muazzam bir doğal güzellikle karşılaşıldığında verilen benzer tepkiler için de kullanılır.
Genelde tropik ve yarı tropik bölgelerde görülen, yaşamı tehdit eden hastalık. Sıtmaya plasmodya'nın 4 cinsinden herhangi birisi sebep olabilir (Plasmodium falciparum, vivax, ovale, ve malariae). Anafol sivrisineklerin kan emerken bu tek hücreli canlılar da insandan insana geçmiş oluyor. Semptomları: yüksek ateş, beyinde, karaciğerde, böbrekte ve veya kanda ölümcül düzensizlikler. Dünyada her yıl yaklaşık 100 milyon insana sıtma teşhisi konuluyor. Çoğu çocuk, yaklaşık 1.5 milyon insan her yıl sıtmadan hayatını kaybediyor. Yani her gün 3000 çocuk sıtmadan hayatını kaybediyor.
Vücuttaki üreme ile direkt ilgisi olmayan hücreler. Bitki ve hayvan hücrelerinde çoğu hücre somatik hücre. Mitoz ile ürerler ve diploit sayıda kromozomları vardır.
Canlının cinsiyeti ortam sıcaklığına göre belirlenir.Timsahların tamamı, çoğu kaplumbağa, bazı kertenkeleler; embriyonik gelişmenin kritik bir döneminde yumurtaların inkübasyon sıcaklıklarına göre cinsiyetleri belirlenir.
Sürüngenlerde; düşük sıcaklık dişi, yüksek sıcaklık erkek oluşumuna neden olur.
Bazı timsah, kertenkele ve kaplumbağalarda ise; yüksek ve düşük sıcaklıklar dişi oluşumuna sebep olurken, orta derecede sıcaklık erkek oluşturur.
Somatik veya gametik hücrelerin çekirdeklerinin birleşmesi.
Demir şelasyonu. Çok düşük konsantrasyonda bile demire (Fe+3) bağlanıp hücre içine alınımını sağlayan molekül.
Ökaryotların ve bir kaç prokaryotun hücre zarını kuvvetlendiren hidrofobik, çoklu halkalı yapılar.
Nabız atım hacminin ve ejeksiyon hızının birlikte artması ile ortaya çıkan nabız tipidir. Nabız dalgasında, inen ve çıkan kollar dikleşmiş ve tepe noktası sivrileşmiştir.Kronik aort yetersizliğinde diastolde sol ventriküle geri dönen kan nedeniyle artan sol ventrikül atım hacmi nabız amplitüdünü artırır.
Bakteri ya da toksinlerin kana geçmesi sonucu oluşan ateş ve titreme ile beliren durum.
DalakDiyaframın altında, karın boşluğunda, yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde yumuşak bir organdır. Dalak, dolaşım sistemine bağlı bir çıkmaz sokağa benzetilebilir. Kan, dalak içerisindeki geniş kanallar ve damarlar sisteminde yol alırken, dalak hücreleri ile muhatap olur. Dalak, kan fizyolojisi ile yakından alakalıdır. Dalağın vücut savunmasında aldığı rol büyüktür.
Hücrelerin ölümüne neden olan kimyasal madde.
Hücrelerin sitoplazmik bir bölgesi ile tanınan kalıtsal bir karakter.
Hücrenin bir uyartıya doğru ya da uyartıdan uzağa doğru hareketi.
Kromozom sayısı ve yapısına göre yapılan sınıflandırma.
Aynı coğrafyada yaşayan canlıları belirtmek için kullanılır.
Filogenetik analizde, bir kladı diğerlerinden veya dış gruptan ayırt eden, atalarında bulunmayan ve sonradan evrimleşmiş, torun türlerden bazıları tarafından paylaşılan özelliklerdir.
Bir fenotipin, popülasyon içerisinde ortalama bulunma miktarı gibi tahmin edilmiş bir değerin, şans faktörüne bağlı olarak muhtemel hata büyüklüğüdür.
Bir listedeki sayılar arasındaki çeşitliliği ölçen bir değerdir. Varyansın karekökü olarak bilinir.
Bir DNA kodonundaki bir değişikliğin amino asit çevirisinde bir değişikliğe neden olmadığı bir mutasyon.
Tipik bir ömür içerisinde yalnızca bir defa üreyen popülasyon veya türlerdir.Somon balığı.
Yakından bağlantılı bir lokustaki seçilimden ötürü, bağlantılı diğer alelin frekansının değişmesidir. "Otostop" olarak da bilinir.
Moleküler düzeydeki birçok değişimden doğal seçilimin sorumlu olduğunu iddia eden bilimsel duruştur.
Nicel genetik alanında yapılan çalışmalarda, seçilen bireylerin yavrularının ortalama uyum başarısı ile popülasyondaki diğer bireylerin yavrularının ortalama uyum başarısı arasındaki farktır. "R" ile gösterilir.
Silici mutasyonları eleyecek şekilde olan seçilim sürecidir. Negatif seçilim olarak da bilinir.
Belli bir ortak atadan evrimleşen ata ve torun türlerden oluşan gruptur. Bir türün evrimsel geçmişindeki akrabalarını belirtmek için kullanılır.
Bir bölgedeki fosillerin, jeolojik katmanlar içerisinde birbirlerini evrimsel süreçteki gibi takip ettiğini gösteren yasadır. Jeolojik olarak Dünya'nın yüzeyinden, merkezine doğru ilerledikçe, zamanda geriye gidildiği için, evrimsel süreçte de geriye gidilmiş olur. Bu yüzden fosiller de, yerin içerisinde evrimsel sırada bulunurlar.
Günümüzden yaklaşık olarak 330.900.000 ile 323.200.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Bu zaman aralığı, çok önemli değişimler göstermemekle birlikte, farklı kaynaklarda biraz daha farklı olarak verilebilir. Kaynaklarda bir örneği görülebilir.
Bir popülasyonda, tek bir alel haricindeki bütün alellerin, tüm bireylerden silinmesi, dolayısıyla o alelin popülasyonda %100 (1) oranına ulaşmasıdır. Bu durumda alel "sabitlendi" denir.
Günümüzden yaklaşık olarak 295.500.000 ile 290.100.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Bu zaman aralığı, çok önemli değişimler göstermemekle birlikte, farklı kaynaklarda biraz daha farklı olarak verilebilir. Kaynaklarda bir örneği görülebilir.
Günümüzden 199.300.000 ile 190.800.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Bir popülasyonun, bir özellik bakımından en uygun (optimum) değere doğru evrimleşmesine engel olan her faktördür.
Günümüzde var olan canlıların en eski ortak atasıdır.
Belirli fenotiplere sahip bireylerin, ortalama olarak, başka fenotiplere sahip diğer bireylerden daha yüksek uyum başarısına sahip olmalarına neden olan herhangi bir faktördür.
Tendonların içinde gelişmiş ve diğer kemiklerle bağlantısı olmayan kemik.
Bir gövde, sap, pedisel vb. yapılar olmaksızın doğrudan bir yere oturma, aktif olarak yer değiştirememe. Süngerler sesil hayvanlardır.
Günümüzden 100.500.000 ile 93.900.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Günümüzden 86.300.000 ile 83.600.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Günümüzden 61.700.000 ile 58.700.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Tüm populasyondaki ilgili virüs çeşitliliğinin tek bir bireyi enfekte etmesidir. Yüksek oranda mutasyona maruz kalmış HIV, HCV gibi virüsler bu şekilde gözlenebilirler. Kıyaslama olması açısından şu söylenebilir: tek bir bireydeki HIV virüsü çeşitliliği, bir salgın sırasında tüm dünyadaki grip virüsü çeşitliliğinden daha fazla olabilir.
Hayvan ve bitki türlerinde yapay seçilim gösterilecek tepki matematiksel bir eşitlikle açıklanabilir.
Buradaki "R" seçilime tepki yani ebeveyn nesil ile yavru nesil arasındaki ortalama farklılıkları ifade eder. "S" ise ebeveyn nesil ile seçilen nesil arasındaki ortalama farklılıklardır.
Bir bitki ıslahçısının ortalama 100 çekirdek veren mısırı ıslah etmeye çalıştığını düşünelim. Seçilen iyi mısırların da 120 çekirdeğe sahip olduğunu varsayalım. h nin 0,5 olduğu düşünülürse,
olduğundan 0,5(120-100)=10 dur. Yani seçilime tepki 10'dur. Böylece ortalama 100 çekirdek veren mısır bitkisi bundan sonra 110 çekirdek vermeye başlayacaktır.
Günümüzden 5.000 ile 2.500 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
Holosen epoku içerisindeki son periyottur. 2.500 yıl öncesinden başlar. Halen devam etmektedir.
Evrimsel ilişkiler ile canlıların sınıflandırılması bilimidir. Taksonomi ile eş anlamlı olarak kullanılabilir.
Ele alınan bir genomun, belli gruplarla bağlantılı genleri korunmuş bölgeleridir. Farelerde 17 kromozom ve insanlarda 6 kromozom parçası sinteniktir. Mayoz sırasında ortak olarak ayrışırlar, dolayısıyla genom üzerinde birbirlerine yakın konumlanmışlardır.
Genetiği özdeş (izogenik) üyeleri aynı türden monozigotik ikizlere denir.
Zigotun tek (diploit) çekirdeğini oluşturmak üzere iki gamet çekirdeğin birbiri içine kaynaması, birleşmesi sonucu oluşan durumdur.
Genellikle bu DNA mölekülünün içi yoğun bir şekilde bükülmüş formdadır. Canlılarda görülen burulmuş DNA, sol-elli (negatif) olacak şekilde görülür. Sağ-elli (pozitif) burulma canlılarda gözlenmemiştir.
Sentromerin konumundan dolayı bir kromozom kolunun (p) diğerinden (q) biraz daha kısa olduğu kromozom cinsi (asimetri akrosentrik kromozoma göre daha azdır). İnsan kromozomunun 4 ve 12 numaralı kromozomları buna örnektir.
Diğer kromozom türleri için;
Gen gibi davranan ama çaprazlanma (crossing-over) sırasında ayrılabilen gen çiftidir.
Polimeraz zincir reaksiyonu ve SSP ile birlikte, amplifikasyon sonrasında, klasik MHC genlerinin tiplerinin belirlenmesi için kullanılır.
Döl almaşı ile spor üreten bitki nesli. Bir sporofit, gametofit ile gerçekleştirilen cinsel birleşme esnasında oluşur. Yüksek bitkilerde görülür. Alt bitkilerde (örn. yosun) gametofit baskındır.
Bazı şartlarda üremeyi sağlayan ya da yeni hücre yavrulayan küçük organdır. Eşeyli ya da eşeysiz olabilir. Genellikle başka bir hücre ile füzyon olmadan filizlenir. Bitkilerde cinsel sporlar mayoz tarafından üretilen haploid hücrelerde bulunmaktadır. Zor şartlara dayanıklı olduğu için, gelişim göstermeden, uygun şartlar oluşana kadar uzun zaman bekleyebilir.
Süngerler (Porifera), (Latince, porus (delik) ve ferre (taşımak)tan); su diplerinde, kayalar, hayvan kabukları veya zemin üzerine yapışarak yaşayan basit yapılı canlıları kapsayan omurgasız hayvan şubesidir. En ilkin hayvanlar olarak bilinmektedir. Dokuları, organları ve sistemleri yoktur.
Mayoz bölünmenin de oluştuğu gelişimin spermatogenez evresinde, spermatogonyumdan üretilen erkek gametositidir. Testislerin sperm kanalcıklarında üretilir.
Dişi yumurtaları dölleyebilmek için spermlerin birbirleriyle girdiği rekabettir.
Doğadaki sperm rekabetini daha ayrıntılı bir şekilde incelemek için Birkhead'ın Promiscuity (2000) isimli kitabına bakabilirsiniz.
DNA parçalarının elektroforez sayesinde ayrılması, nitroselüloz/naylon bir membrana taşınması, biyokimyasal ya da radyoaktif şekilde etiketlenen bir DNA probu ile istenen dizinin hibritleştirilmesi ve otoradyografi teknikleriyle görselleştirilmesini içerek tekniktir. Teknik, spesifik bir sırayı içeren DNA parçaları belirlemekte kullanılır.
Seçilim katsayısı populasyon genetiğinde bir fenotipin, diğerlerine göre evrimsel süreç içerisindeki uyum başarısını gösteren bir ölçüttür. "s" ile ifade edilen bu katsayı 0 ile 1 değeri arasında değerler alır. Eğer bir canlı 100 döl üretir ve bunların 90'ı uyum sağlayamazsa uyum oranı %10 dur. Yani s=0.1 dir.
Üreme hücreleri haricinde, vücut hücrelerinde oluşan genetik düzenlemelerdir. T Hücresi reseptörleri ve immunoglobulinlerdeki aşırı miktardaki çeşitliliği sağlamaktadır.
"Anlamsız mutasyon" isimli bir mutasyon tipi sonucu oluşmuş, bölünme yeteneği olmayan gendir. Psödogenler genellikle "y" sembolü ile ifade edilirler. DNA dizisindeki psödogenler ancak protein sentezi sırasındaki bir aksama sonucu anlaşılabilir. RNA dizisinde ise psödogenleri tanımak çok daha kolaydır.
Morfolojik olarak benzer iki hücrenin birleşmesi ile olan ve bir hücrelilerde görülen bir üreme biçimi.
1. Aynı kategoride kullanılan aynı taksonu ifade eden iki ya da daha fazla sayıdaki bilimsel isim.
2. Moleküler biyolojide aynı amino asidi kodlayan iki ya da daha fazla kodon.
Bir hayvanın ya da hayvanın bir parçasının üst yüzeyi; yerde yatay duran bir canlının üst yüzeyi.
Arasında kan bağı olan bireylerin döl meydana getirmesi. En uç noktası hermafroditlerin kendini döllemesidir.
Ayrıca Bakınız:
Akrabalar arası üreme dolayısıyla bu yolla oluşan döllerin hayatta kalma şansındaki azalma.
Bazı canlıların içinde yaşadığı ve çoğaldığı sıvı (su) ortam.
Dünyadaki suların karalar, okyanuslar ve atmosfer arasındaki dolanımı, döngüsü. Okyanuslardaki su buharlaşarak atmosfere geçer ve burada bulutlar oluşturabilir. Bu suyun büyük bir bölümü yağmur halinde tekrardan okyanuslara geri döner, ancak bir kısmı da karalara düşer. Karalara inen suyun bir bölümü bitkilerde "terleme" olayı ile atmosfere döner; bir bölümü nehirlere karışarak okyanusa ulaşır. Bir bölümü ise yeraltı sularına katılarak sonunda yine denize, nehire ya da bir göle ulaşır; bazıları da nehirleri, göllerin yüzeylerinden buharlaşarak atmosfere çıkar.
Dünyadaki suyun %97'sinden fazlası okyanuslardadır. Geriye kalan kısım tatlı sudur ve bunun da %75'i katı haldedir (buzul haldedir).
Su DöngüsüSu TemaÇoğunlukla kalçalarından, göğüs ya da karınlarından bağlı olan bu ikizler döllenmiş bir tek yumurtanın gelişmesi ve bu gelişim sırasındaki ayrışma sorunları ve gelişimsel bozukluklar ile oluşurlar. Seyrek de olsa başlarından bitişik doğan ikizler de vardır. Bu durum ilk kez Siyamlı kardeşler Chang ve Eng'de görüldüğü için bu adı almıştır. Dilimizde "yapışık ikiz" olarak da adlandırılır.
Chang and Eng BunkerWikipediaHayvan gövdesinin uzunlamasına olan ekseni boyunca aynı organ ya da oluşumların dizi halinde yinelenmesidir. Bu vücut planına sahip canlılarda, birbirini tekrar eden kısımlar, bölütler evrimleşmiştir. Annelidler başta olmak üzere bir çok grubun özelliğidir.
170 Segmentli Illacme plenipes Zoo KeysSolunum, biyolojik olarak birçok anlama gelebilir: solunum sistemini, hücresel solunumu, fizyolojik solunumu (nefes alıp verme), solunum tiplerini vb. anlamları akla getirir.
Temel anlamıyla solunum, canlı bir yapının besinleri enerjiye çevirmesidir. Solunum oksijenli olmak zorunda değildir.
Çevresel sinir sisteminin gliyal hücresi. Görevi aksonları çevrelemek. 2 tiptir: miyelinleyen ve miyelinlemeyen. Miyelinleyici Schwann hücreleri çevreledikleri aksonlarının etrafını miyelin halkalarıyla kuşatırlar. Bu halkalarla çevrili sinir liflerine "miyelinli sinirler" denir.
Schwan HücreleriBrittanicaÜst, üstte bulunan, iki ayak üzerinde duran canlılar için başa yakın olan taraf. Vena cava superior, kanı vücudun üst tarafından kalbin sağ atriumuna (kulakçık) getirir.
Bir kimyasal tepkime sırasında bir diğer substrat veya ayıraç ile tepkimeye girerek harcanan, bunun sonucunda kimyasal ürün üretilmesini sağlayan kimyasal maddelere verilen bir isimdir. Daha basit tanımıyla substrat, incelenen, değişen veya değiştirilen kimyasala verilen isimdir.