Erica Chenoweth tarafından ortaya atılan "%3.5 kuralı", bir ülkede nüfusun aktif olarak %3.5'inin katıldığı kitlesel ve şiddetsiz bir direniş hareketinin, o ülkenin yönetimini ciddi değişimlere zorlamada istisnasız her zaman başarılı olduğuna dair gözlemsel bir iddiadır. Bu kural, şiddetsiz sivil direniş hareketlerinin başarı oranlarına dair kapsamlı istatistiksel araştırmalara dayanmaktadır. Araştırmalar, şiddetsiz kitlesel hareketlerin, nüfusun küçük bir azınlığını oluştursalar bile yeterince geniş katılıma ulaştıklarında, iktidarı değiştirmede veya önemli siyasi dönüşümler sağlamada çok etkili olabildiğini ortaya koymaktadır. Kural, özünde tarihsel bir olguya işaret eder: Geçmişte hiçbir hükümet, zirve noktasında nüfusun yaklaşık %3.5'i kadar bir kesimin seferber olduğu barışçıl kitlesel bir direniş hareketine uzun süre direnememiş, bu eşiğe ulaşan tüm hareketler eninde sonunda hedeflerine ulaşmıştır. Bu nedenle, %3.5 kuralı sosyal hareketler literatüründe sıkça atıf yapılan ve aktivistlerce de ilham kaynağı olarak görülen bir kavram haline gelmiştir. Bu makalede, bu kuralın ortaya çıkışı, dayandığı veriler, Erica Chenoweth'in konuya dair çalışmaları, kuralın sınırları ve eleştirileri ile günümüz toplumsal hareketlerindeki yeri ele alınacaktır.
Erica Chenoweth, şiddetsiz direnişin etkinliği üzerine yaptığı öncü araştırmalarla tanınan bir siyaset bilimci ve Harvard Üniversitesi öğretim üyesidir. Chenoweth, kariyerinin başında şiddet kullanımının nedenleri ve sonuçlarına odaklanmışken, 2006'da katıldığı bir atölye sonrasında şiddetsiz sivil direniş üzerine kapsamlı veri analizi çalışmalarına yönelmiştir. Maria J. Stephan ile birlikte oluşturdukları Şiddetsiz ve Şiddet İçeren Kampanyalar ve Sonuçları (NAVCO) veritabanı, 1900–2006 yılları arasında en az 1000 kişinin katıldığı, ulusal hükümeti devirme veya ayrılık gibi maksimalist siyasi hedeflere sahip 323 ayrı direniş kampanyasını belgelemektedir. Bu çalışma, 2011 tarihli Why Civil Resistance Works (Sivil Direniş Neden İşe Yarar?) adlı kitapta yayımlanmış ve alanında çığır açmıştır. Araştırmanın temel bulgularından biri, şiddetsiz sivil direniş kampanyalarının incelenen vakaların %53'ünde başarıya ulaştığı, oysa şiddet içeren kampanyaların başarı oranının %26'da kaldığı şeklindedir. Bu çarpıcı istatistik, şiddetsiz yöntemlerin sadece etik açıdan değil, stratejik olarak da daha etkili olabileceğini göstererek geleneksel yaklaşımlara meydan okumuştur.