Celladınıza aşık olabilir misiniz? Ya da sizi öldürmek isteyen, özgürlüğünüzü elinizden alan birine sempati duyabilir misiniz?
🧠 1973 yılında Stockholm'de yaşanan bir banka soygunu, psikoloji tarihine geçen en tuhaf fenomenlerden birini ortaya çıkardı. Soyguncular tarafından 6 gün boyunca rehin tutulan banka çalışanları, kurtarıldıktan sonra soyguncular aleyhine tanıklık yapmayı reddettiler; hatta aralarında para toplayıp soyguncuların savunma masraflarını karşılamaya çalıştılar. Peki ama neden?
🔗 Stockholm Sendromu, aslında romantikleştirilmiş bir "aşk" hikayesi değildir; beynin travmatik bir duruma verdiği ilkel bir hayatta kalma tepkisidir. Kişi, hayati tehlike altındayken ve dış dünyadan tamamen izole edildiğinde, saldırganın onu öldürmemiş olmasını veya verdiği bir yudum suyu bile devasa bir "lütuf" olarak algılar.
🛡️ Bu süreçte kurban, hayatta kalabilmek için saldırganın bakış açısını benimsemeye başlar. Beyin, "Eğer onunla uyumlu olursam, beni öldürmez," mantığını bilinçdışı bir savunma mekanizmasına dönüştürür. Yani bu bağ, sevgi değil; çaresizliğin yarattığı zorunlu bir uyumdur.
İlişkilerinizde veya çevrenizde, size zarar veren birine mantıksızca bağlanan insanlar görüyor musunuz? Belki de sebebi sandığınızdan çok daha derin bir psikolojik savunmadır.
Sizce modern ilişkilerde "toksik" bağlar ile Stockholm Sendromu arasında bir benzerlik var mı? Yorumlarda tartışalım.
✏️ Yazar: Fatih Birinci
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
🔗 https://evrimagaci.org/stockholm-sendromu-hayatta-kalmak-icin-baglanmak-7517
#EvrimAğacı #Bilim #Psikoloji #StockholmSendromu #Beyin