Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bilim Terimleri Sözlüğü

Sayfayı Paylaş
  • a limine: "Eşikten doğru" anlamına gelir. Kestirmeden, tez elden, peşin hükümle; meselenin özüne, işin aslına bakmaksızın anlamına gelen Latince bir deyimdir.
  • A posteriori: Deneyime dayalı anlamına gelmektedir. Doğru önermeler deneye ve duyu verilerine dayanan önermesel bilgilerdir. “Güneş doğudan doğar” veya “Dünya yuvarlaktır” gibi önermeler, bu bilgi sınıflandırmasına…
  • A priori: Önsel, deneyime dayanmayan anlamına gelmektedir. Deneye dayanmayan, deneyden önce gelen ya da ondan bağımsız olarak ulaşılan bilgi için kullanılır. Örneğin, “bir cisim aynı anda birden çok yerde bulunamaz”…
  • A vitamini: A vitamini biyolojik aktivitesine sahip hayvansal kaynaklı bileşiklerin tümüne verilen isimdir. Ana işlevlerini, retinol ile onun iki türevi olan retinal ve retinoik asit gerçekleştirir. Sıcağa ve…
  • a-: Olumsuzluk anlamı katan bir önektir. Örneğin, "apati" kelimesi "ilgisizlik" anlamına gelmektedir.
  • ab-: "Uzağında" anlamına gelen bir önektir. Örneğin, "abnormal" kelimesi "normalden uzak" anlamına gelmektedir.
  • ABC taşıma sistemi: Prokaryotlardaki 3 taşıma sisteminden biridir. Şeker ve aminoasit gibi organik moleküller ile sülfat, fosfat ve nadir metaller gibi inorganik materyallerin hücre içine alınımına yarar. İsmini, İngilizcede…
  • Abell Kataloğu: 1958 yılında Amerikalı astronom George Ogden Abell tarafından yayınlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğudur. Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için; içerisinde en az 50 gökada bulundurması…
  • Abell Yarıçapı: Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden hareketle, uzunluğu 2,14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır.[1]
  • Abisal bölge: Açık denizlerin ve okyanusların 4.000 metreden 6.000 metreye kadar olan derin kısımlarına verilen isimdir. Hiçbir zaman Güneş ışığı almamaktadır ve daima karanlıktır. İsmini, Yunancada "dip" anlamına…
  • Abiyogenez: Canlılığın ve canlılığa dair temel organik moleküllerin; cansızlıktan ve inorganik moleküllerde, doğal yollarla, kimyasal evrim süreciyle ortaya çıkmasını sağlayan sürecin adıdır. Abiyogenez Teorisi çerçevesinde…
  • Abiyotik: "Cansızlığa özgü" ve "cansızlığa ait" anlamına gelen bir terimdir.
  • Abiyoz: "Yaşamın noksanlığı ve yokluğu" anlamına gelen bir terimdir.
  • Absisik asit: Bitkilerin büyüme, gelişme ve stres yanıtlarının regülasyonunda önemli rolleri olan bir bitki hormonudur. Tohum ve tomurcuk dormansisi, filizlenme, stomaların kapanması, yaprakların biyolojik yaşlanması,…
  • Absorbsiyon: "Emilim" anlamına gelen bir terimdir. Bir şeyin bir diğer şeyi emme olayıdır.
  • Açık tohumlu: Yaşamının haploit ve diploit evresi eşit olan ve meyve yaprağındaki tohum taslağının etrafı çevrili olmayan odunsu bitkilerdir. Polen tohum taslağının yüzeyinde filizlenir.
  • Açık yıldız kümesi: Genelde düzensiz şekilde dağılmış, üye sayısı birkaç düzineden birkaç bine kadar değişebilen yıldız toplulukları. Sıklıkla galaktik düzlemde bulunurlar ve küme üyelerinin çoğu, 10 milyar yıldan daha kısa…
  • Açısal momentum: Herhangi bir cismin dönüş hareketine devam etme isteğidir. Hareket eden bir nesnenin momentuma sahip olduğu söylenir. Bu nesne dönerken, terim açısal momentum halini alır ve bu hareket, başka bir kuvvet…
  • acou-: "Duyma" veya "duyma ile ilgili" anlamında bir önektir. Örneğin, "akustik" kelimesi "işitilebilir", "duyulabilir" anlamına gelmektedir.
  • act-: "Yapmak" anlamına gelen bir önektir.
  • ad-: "-e doğru" ya da "yanında" anlamında bir önektir. Örneğin, "adrenal" kelimesi "böbreğin yanında" anlamına gelmektedir.
  • Adalet psikolojisi: Yasaların yapım ve uygulanmasının suç davranışıyla ilgisini araştıran psikoloji dalıdır.
  • Adaptasyon: Genetik dağılım üzerine uzun süreli etki eden doğal seçilim sonucunda, türlerin çevresel ihtiyaçlara uygun özellikler kazanması veya var olan özelliklerin değişimidir. Örneğin, yassı balıkların atalarında,…
  • Adaptif bağışıklık: Lenf hücrelerinin antijenlere belirli ve uzun süreli tepkilerini anlatmak için kullanılan genel bir terimdir. Majör histokompatibilite kompleksi, T-hücresi alıcıları (TCR), immunoglobulinlerle birlikte…
  • Adaptif bağışıklık sistemi: Omurgalılarda patojenlere karşı oldukça spesifik ve uzun süreli savunma sağlayan lenfosit sistemidir. İki ana lenfosit sınıfından oluşur: Patojene veya patojen kaynaklı moleküllere spesifik olarak bağlanan…
  • Adaptif davranış: Bir hayvanın belirli bir durum ya da çevreye uymasını sağlayan ve hayvanın uzun dönem yaşamkalımını ve üremesini destekleyen herhangi bir davranış.
  • Adaptif özellik: Bir canlının evrim sürecinde kazandığı ve gelişim sürecinde ortaya çıkan, bunun sonucunda o canlının hayatta kalma ve/veya üreme başarısını artıran nitelikleridir.
  • Adaptör protein: Temel görevi, iki veya daha fazla sayıda proteini bir hücre içi sinyal yolağında veya protein kompleksinde birbirine bağlamak olan proteinlerin genel adı.
  • Addüktör kas: Kol ya da bacağın, vücudun orta düşey eksenine doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen isimdir. "Yakınlaştırıcı kas" olarak da isimlendirilmektedir.
  • aden-: "Bez" anlamına gelen bir önektir. Örneğin, "adenoloji" kelimesi "bez bilimi" anlamına gelmektedir.
  • Adenom: Kanserli olmayan, iyi huylu ve yavaş büyüyen tümörlerdir. Bezsel kökenlidirler. Sıklıkla glandüler organlar boyunca büyürler. Adrenal adenomlar, kolon polipleri, paratirod adenomları, hipofiz adenomları…
  • Adenozin difosfat: İçinde adenin, riboz ve iki adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir. Adenozin difosfatın kimyasal formülü C10H15N5O10P2, molar kütlesi 427,20 g/mol'dür.
  • Adenozin monofosfat: İçinde adenin, riboz ve bir adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir. Adenozin monofosfatın kimyasal formülü C10H14N5O7P, molar kütlesi ise 347,22 g/mol'dür.
  • Adenozin trifosfat: İçinde adenin, riboz ve üç adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir.
  • Aderans eklem: Plazma zarının sitoplazmik yüzünün aktin filamanlarına bağlandığı hücreler arası birleşimdir. Örneğin, bitişik epitel hücreleri birbirine bağlayan adezyon kemerleri (zonula adherens) bir aderans eklemdir.…
  • Âdet: Rahim iç katmanının her ay kanama şeklinde dökülmesi demek olan ve belirli yaş sınırları içerisindeki kadınlarda görülen bir olaydır. Fiil olarak genellikle "adet görmek" şeklinde kullanılır.
  • Adezyon: Birbirinden farklı yüzeylerin birbirine yapışma eğilimi. Bazı farklar dolayısıyla kimyasal adezyon, dağıtıcı adezyon, elektrostatik adezyon ve difüzyon adezyon gibi kategorilere ayrılabilir.
  • Adipoz doku: Yağı depolayan dokudur. İki tip adipoz doku bulunmaktadır: beyaz adipoz doku (uniloküler) ve kahverengi adipoz doku (multiloküler).
  • Adjuvant: Spesifik ve antijenik olmayan, bağışıklık uyarıcı maddelerdir. Özellikle, inaktif aşıların antijenlik değerini arttırmak için birlikte kullanılır. "Artırıcı" ve "destekleyici" kelime anlamları vardır.
  • Adneks: Anatomide, "bir organın eki" anlamına gelmektedir. Latincede "ek" ve "eklenti" anlamına gelen "adnexa" kelimesinden gelmektedir.
  • Adrenal bezler: Böbreklerin üzerinde yer alan, üçgen biçimine benzer bir çift endokrin bezidir. Anatomik açıdan böbreklerin üzerinde yer aldıkları için ismini buradan almaktadır.
  • Adrenalin: Adrenal bezlerin ürettiği hormona verilen isimdir. Korku ve kaçış anlarında kana bol miktarda karışır. "Epinefrin" olarak da isimlendirilmektedir.
  • Adrenokortikotropik hormon (ACTH): Hipofiz bezinin ön lob tarafında üretilen polipeptit yapıda olan bir hormondur. Adrenal bezlerin dış bölgesinin aktivitesini düzenleyen bir polipeptit hormondur. Adrenokortikotropik hormonun hipofiz tarafından…
  • Adventif: Botanikte, normal olmayan yer ya da yerlerden çıkan yapılardır. Kelime olarak "beklenmeyen" ve "planlanmayan" anlamına gelmektedir.
  • Adyabatik denge: Termodinamikte bir sistemin sınırlarından ısı akışının gerçekleşmediği ya da giren ısının çıkan ısıya eşit olduğu denge durumudur.
  • Aerob: Oksijenin varlığında üreyebilen ve yaşamını sürdüren organizmalardır.
  • Aerodinamik: Hareket halinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkileri inceleyen bilim dalıdır. Genellikle akışkanların ve spesifik olarak gazların hareketini inceler.
  • Afazi: Konuşma ve anlama yeteneğinin kaybolmasına neden olan, dille ilgili bir hastalıktır.
  • aff-: "-e doğru" veya "yanında" anlamında bir önektir. Örneğin, "affix" kelimesi "bir yere sabitlemek" anlamına gelmektedir.
  • Afinite olgunlaşması: B hücrelerinin belirli bir antijen için afinitelerini artırdığı süreçtir. B hücresi spesifisitesinin bu "ince ayarı", B hücresi reseptörlerinin somatik hipermutasyonunun tekrarlanan bir döngüsü ve ardından…
  • Ağaçsıl: "Ağaçta yaşam" anlamına gelmektedir. Örneğin, maymunlar ağaçsıl yaşam göstermektedir. Kelime olarak, "ağaçla ilgili olan" ve "ağaç türünden olan" anlamları bulunmaktadır.
  • Agar jeli immunodifüzyon testi: Antikor ve antijenlerin saptanmasında kullanılan bir testtir. Bir antijen-antikor reaksiyonudur ve yarı katı agar üzerine uygulanır.
  • Ağırlık: Bir cisme etki eden yerçekimi kuvvetinin büyüklüğüdür. Bu yüzden ağırlık kelimesi yerçekimi için de kullanılır. "W" ile gösterilir. Dinamometre ile ölçülür. Yerçekimi kuvvetinin büyüklüğü, kütle ile yerçekimi…
  • Aglomerasyon: "Yığışım, yığılma ve çökelme" anlamına gelen bir kelimedir. Bir sıvı içerisindeki parçacıkların dibe çökmesini anlatmakta kullanılabilir.
  • Agnatha: Latincede "çenesiz" anlamına gelen bir kelimedir. Taksonomide "çenesiz balıklar" süpersınıfı için kullanılır. Bu sınıf, omurgalılar içerisindeki en ilkin çenesiz hayvanları içerir. Yaklaşık 530 milyon…
  • Agnostisizm: Nesnelerin kendilerinin hiçbir zaman bilinemeyeceğini ileri süren anlayış biçimidir. "Bilinmezcilik" olarak da isimlendirilmektedir. Bilinemezcilik terimi asıl anlamında, İngiliz düşünürü David Hume ile…
  • Agorafobi: Açık veya kalabalık alan korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "bir araya gelme yeri, pazar yeri" anlamına gelen ἀγορά ("agora") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Aidiyet: "Bir kişiye, bir topluma veya bir aileye mensup olma" anlamında kullanılabilir. Arapça kökenli bir kelime olup "ait olma, ilgi, ilişkinlik" anlamını taşımaktadır.
  • AIDS: Etkeni HIV olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Çoğunlukla vücuttaki CD4+ T lenfosit sayısı µL başına 200 ün altına düşen bireyler AIDS olarak kabul edilir. HIV "+" statüsündeki her birey AIDS değildir.
  • Ailevi Akdeniz ateşi: Karın, göğüs veya eklemlerde tekrarlayan ağrılı inflamasyon atakları ile karakterize kalıtsal bir durumdur. Bu ataklara genellikle ateş ve bazen döküntü veya baş ağrısı eşlik eder. Bazen kalp, beyni ve…
  • Ailurofobi: Kedi korkusu. Terim, Yunancada "kedi" anlamına gelen αἴλουρος ("ailouros") ve "korku" anlamında kullanılan φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşur.
  • Akalkülya: İnsanların toplama, çıkarma, çarpma ve hatta iki sayıdan hangisinin daha büyük olduğunu belirtme gibi basit matematiksel görevleri yerine getirmekte zorlandıkları sonradan kazanılmış bir bozukluktur.…
  • Akıl yürütme: Bir sonuca varmayı amaçlayan zihinsel faaliyetler. Mevcut öncüller arasında belli bağlantılar kurulur ve yeni bir sonuca varılmaya çalışılır. Akıl yürütme genellikle argüman sunmak veya çıkarım yapmak…
  • Akım: Tanımlanabilir bir yönde hareket eden su veya hava gibi bir akışkanın hareketidir. Elektrikte, belirli bir süre boyunca bir noktadan geçen elektrik akışı veya elektrik miktarıdır.
  • Akkorluk: Bir cismin sıcaklığından dolayı ışık yaymasıdır. Bir nesne yeterince sıcak olduğunda, kızılötesi ve ultraviyole radyasyon gibi diğer elektromanyetik radyasyon biçimlerinin yanı sıra görünür ışık yayar.…
  • Akondrit: İçinde kondrül barındırmayan, taş grubundan bir gök taşıdır.
  • Akraba farkındalığı: Bir bireyin akrabalarını, türün diğer bireylerinden ayırt edebilme becerisidir.
  • Akraba seçilimi: Türün bireylerinin yalnızca kendi uyum başarılarına yönelik değil, aynı zamanda akrabalarının uyum başarısına yönelik olarak da deneyimledikleri seçilim tipidir. Genetik açıdan bakıldığında, türün bireylerinin…
  • Akrabalık katsayısı: İki bireyin akrabalık bağını belirleyen bir ifadedir. r=n(0.5)Lr = n(0.5)^Lr=n(0.5)L ifadesi ile belirlenmektedir. "rrr" akrabalık katsayısı iken "nnn" ortak genlerin yüzde cinsinden bir ifadesi, "LLL"…
  • Akrofobi: Yükseklik korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "tepe, zirve, kenar" anlamına gelen ἄκρον ("acro") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Akromat: Renk körlüğüne sahip kişi, renk körü anlamına gelen bir terimdir.
  • Akrosentrik kromozom: Kardeş kromatitlerin birbirine bağlandığı sentromer bölgesi, iki uçtan birine daha yakın bir yerde bulunan kromozom türüdür. İnsan türünün; 13, 14, 15, 21 ve 22. kromozomları bu şekildedir.
  • Akrozom: Sperm hücresinin hücre zarının altında bulunan ve spermin ön (anterior) bölgesini kaplayan salgı keseciğidir.
  • Aksiyon potansiyeli: Sinir veya kas hücresi gibi bir hücrenin plazma zarındaki hızlı, geçici ve kendi kendine yayılan elektriksel uyarılmadır. Sinir sisteminde uzun mesafeli sinyal aktarımını mümkün kılar.
  • Akson: Sinir hücrelerinin gövdelerinden çıkan ve sinir akımlarını diğer uçtaki hücrelere götüren sinir uzantılarıdır.
  • Aksonem: Ortada bir mikrotübül çifti ve bunu çevreleyen dokuz mikrotübül çiftinden oluşan, sil ve kamçının temel yapısıdır. Çevredeki mikrotübül çiftleri birbirlerine "nexin" adı verilen yapılar ile bağlanmaktadır.…
  • Akt: "PI-3-Kinaz/Akt" hücre içi sinyal yolağında rol alan bir serin/treonin protein kinaz. Özellikle hücrelerin büyümesi ve hayatta kalması için sinyal göndermede rol oynar. "Protein kinaz B" (PKB) olarak…
  • Aktif bağışıklık: Bir hastalığa maruz kalınması ile kazanılan bağışıklıktır. Hastalığa sebep olan organizmalara direkt maruz kalma ile ya da organizmanın zayıflatılmış veya öldürülmüş halinin aşı yolu ile vücuda…
  • Aktif bölge: Bir enzimin kendisine ait substratına spesifik olarak bağlanmasını sağlayan bölgedir.
  • Aktif leşçillik: Ölü hayvan gövdesinden kaynak sağlamak üzere bir yırtıcıyla çatışarak veya onu avlayarak gövdesinden leş yeme. Ölü hayvan gövdesine daha önce başka yırtıcıların ulaşması, yırtıcılarla avın türü ve büyüklüğüne…
  • Aktif taşıma: Az yoğun ortamdan, çok yoğun ortama geçen büyük moleküllerin enerji harcanarak taşınması olayıdır.
  • Aktin: Miyozinin yardımı ile kasın kasılma ya da gevşeme işlemini yerine getiren bir tür proteindir.
  • Akuafobi: Su korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "su" anlamına gelen ὕδωρ ("hudōr") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Akuaporin: Hücre zarında bulunan, suyun hücre içi ve dışı geçişini hızlandıran taşıyıcı proteinlerdir.
  • Akut: Ani başlayan, kısa süren ve şiddetli seyreden enfeksiyon.
  • Akut pankreatit: Tipik olarak uzun süren, sırta ve sol skapular bölgeye yayılan epigastrik ağrı, ateş, bulantı ve kusma semptomları ile kendini gösteren "akut karın" tablosudur. Etyolojisinde en sık alkol kullanımı ve…
  • Akutanyan Epoku: Günümüzden 23.030.000 ile 20.430.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Akyuvar (Lökosit): Beyaz kan hücreleridir. Vücudu çeşitli mikroplardan korurlar. Bu ya mikroplarla savaşarak ve onları uzantıları içine alarak yutarak (fagositoz) veya mikroplara karşı kana panzehir gibi antitoksin…
  • Albinizm: Deri, saç ve gözlerdeki pigment eksikliğinden kaynaklanan ve genetik olarak kalıtılan bir hastalık. Bu özelliklere sahip kişilere albino denir. Albinizm geni resesif olduğu için fenotip sadece homozigot…
  • Albiyan Epoku: Günümüzden 113.000.000 ile 100.500.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Ale Etkisi: Bireylerin kendi türünden bireylerin varlığından sağladıkları kazanç.
  • Alektorofobi: Tavuk, horoz korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "horoz" anlamına gelen ἀλέκτωρ ("rooster") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Alel: Kromozom üzerinde belirli bir noktada bulunan, belirli bir genin, bilinen farklı çeşitlerinden (çeşitliliğinden, varyasyonlarından) her birine verilen isimdir. Bir diğer deyişle, bir genin değişik biçimlerine…
  • Alel Dışlanması: Heterozigotluk durumunda, bir genin bulunabileceği lokustaki iki alelden yalnızca birinin ifade edilmesi durumudur. İmmoglubulin ve T Hücresi Reseptörleri'ni kodlayan genlerde bu durum görülür. T Hücreleri'nde sadece…
  • Alelopati: Bir canlının, salgıladığı kimyasallardan ötürü bir diğeri üzerinde özellikle büyüme, hayatta kalma ve üreme açılarından olumlu veya olumsuz etkilere neden olmasıdır. Genellikle bitkilerde, alglerde, bakterilerde,…
  • Alem: Alem, şube denilen daha küçük gruplardan oluşan taksonomik bir sınıflandırma biçimi. 
  • Aleniyan Epoku: Günümüzden 174.100.000 ile 170.300.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Alerji: Vücudun çevredeki bir maddeye gösterdiği aşırı tepki.
  • Alfa ritmi: Beyin dinlenme halindeyken kendini gösteren, saniyede 7-10 devreli beyin dalgası ritmidir.
  • Alfa-sarmal: Protein yapısında yaygın olarak bulunan ikincil bir üç boyutlu yapıdır. Bu dizilimde aminoasitler her peptit içerisindeki karboksil oksijen moleküllerinin hidrojen bağları ile dengelenmesi sayesinde spiral…
  • Alg: Suda yaşayan, genellikle tek hücreli olan ancak çok hücreli de olabilen, tek ya da koloni halinde yaşayan, ökaryotik ve fotosentetik, bir canlı grubudur. Taksonomik konumları tartışmalı olmakla…
  • Algı: Gelen duyusal verileri organize ederek anlamlaştırma süreci sonucunda ortaya çıkan anlamlı üründür.
  • Algı değişmezliği: Sürekli değişen, yetersiz, eksik, tutarsız duyusal verilere rağmen, tutarlı ve sürekli bir dünya algılama durumudur.
  • Algı yanılması: Algılanan ilişkilerle gerçekte olan ilişkilerin birbirine uymamasıdır.Kısa algılanan bir çizgi, gerçekte algılama alanında bulunan diğer çizgilerle aynı uzunlukta olabilir.İnsan ve Davranışı Psikolojinin…
  • Algılama: Gelen duyusal verileri organize ederek anlamlaştırma sürecidir. Bu süreç sonucunda oluşan anlamlı ürüne "algı" denir.
  • Algılama kalıbı: Bir grubun bütün üyelerinin aynı güdüleri ve karakteristikleri taşıyacağını kabul eden varsayımdır.
  • Algısal beklenti: Algılama sürecini etkileyen önceden yapılaşmış zihinsel kurgudur.
  • Algofobi: Acı korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "acı" anlamına gelen ἄλγος ("álgos") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Alıcı: Belirli türden enerjiye tepkide bulunan uzmanlaşmış duyu sinir hücresidir.
  • Alın lobu: (Bkz: Frontal Lob). Beynin en büyük kortikal bölgesidir ve serebral korteksin yaklaşık %40'ını oluşturur. Beynin duygusal ifade, problem çözme, hafıza, dil, yargı ve cinsel davranışlar gibi önemli bilişsel…
  • Alkali metal: Periyodik tablonun birinci grubunda (dikey sırasında) yer alan metallerdir. Fransiyum dışındaki alkali metallerin tamamı, yumuşak yapıda ve parlak görünümdedir. Alkali metaller kolaylıkla eriyebilir ve…
  • Alkalifil: Yüksek pH değerlerinde, aşırı bazik ortamlarda üreyebilen ve gelişebilen organizma.
  • Alkaloidler: Genellikle bitkilerin doğal olarak ürettikleri, azot ve heterosiklik halka içeren, çoğunlukla fizyolojik olarak aktif ve alkali olan ikincil metabolitlerdir. Bağımlılık yapabilme özellikleri bulunmaktadır.
  • Allee Etkisi: Tür içerisindeki bireylerin, türdaşlarının etrafında olmasından kazandığı avantajdır. İlk olarak 1930 yılında Warder Clyde Allee tarafından ileri sürülmüştür. 
  • Allen kuralı: Soğuk bölgelerde yaşayan sıcakkanlı hayvanların, sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha kısa uzuvlarının olduğunu belirten kuraldır. Amerikalı zoolog ve ornitolog Joel Asaph Allen tarafından ileri sürülmüştür.…
  • Allopatrik türleşme: Fiziksel bariyerler sebebiyle meydana gelen coğrafi ve cinsel izolasyon sonucu oluşan türleşmedir.
  • Alofenik (Hibrit): Kimerik ile eş anlamlıdır. Bir diğer deyişle, hücrelerinde birden fazla genotip bulunan organizmalardır. İki farklı türün çiftleşmesiyle oluşan döl. Hibrit olarak da bilinir. En bilinen örnek at ile eşeğin…
  • Alojenik: 1. Aynı türe ait olmasına rağmen bireylerin genlerinin farklı olmasına denir. Homo sapiens (modern insan) türünde, tek yumurta ikizleri haricindeki her birey birbiriyle alojeniktir.
  • Alometri: Vücut büyüklüğünün, vücudun şekline, anatomiye, fizyolojiye ve davranışa bağlı olan ilişkisini inceleyen bilimin genel adıdır. Çoğu zaman, bir canlının gelişimi sırasında farklı parçalarının ya da boyutlarının…
  • Alometri Denklemi: Göreli büyüme doğrularının çoğu y = bxa denklemine uyar. Burada; y ve x karşılaştırılan iki değer, a ve b ise sabittir. Büyüme, izometrik yani doğrusal ise allometrik üstel "a" nın değeri…
  • Alopatri: Farklı coğrafi alanlarda yaşamak, farklı bölgelerde yaşayan popülasyonlar anlamına gelir.
  • Alopatrik model: Bir popülasyonun izole olması sonucu, seçilimin ve sürüklenmenin izolasyonun iki yanındaki popülasyonlara bağımsız olarak etki etmesi sonucu türleşmenin gerçekleştiğini ileri süren hipotezdir. Günümüzde…
  • Alosteri: Düzenleyici bir ligandın proteinin katalitik sahası dışındaki bir bölgeye bağlanması yoluyla veya kovalent modifikasyon yoluyla bir proteinin konformasyonunun değişmesi ve böylece proteinin aktivitesinin…
  • Alosterik protein: En az iki farklı konformasyonu benimseyebilen ve bir ligandın bir bölgesine bağlanmasıyla meydana gelen konformasyonel değişikliğin, proteinin ikinci bir bölgesindeki protein aktivitesini değiştirdiği…
  • Alotanıma: Bir allojenik bireyin antijen sunan hücreler üzerindeki MHC moleküllerinin T hücreleri tarafından tanınması. In vivo ortamda allograf reddine ve karışık lenfosit reaksiyonuna (mixed lymphocyte…
  • Alozim: Aynı lokusta bulunan farklı alellerden salgılanan, farklı özellikteki enzimlerdir.
  • Alternatif akım: Yönü ve genliği belirli zaman aralığıyla tekrar ederek değişen elektriksel akım. Üretimi, elektrik akımı geçen kabloda oluşan manyetik alan ve manyetik alandan etkilenen kabloda oluşan elektrik akımı…
  • Alternatif Eşleşme: Aynı öncül RNA ile farklı mRNA'ların oluşturulması. Bu durum, farklı aminoasit kompozisyonlara ait proteinlerin oluşturulmasına sebep olabilir ya da sadece 3' UTR uzunluğunu değiştirebilir. Alternatif…
  • Alternatif RNA uçbirleştirmesi: Bir transkriptin belirli bölgelerinin farklı şekillerde birleştirilerek aynı genden farklı RNA'ların üretilmesi. Alternatif RNA splaysı da denebilir.
  • Altrüizm: Doğrudan faydası olmadan başkalarına yardım etmek ve bazen de kendine zarar vermek.
  • Alveol: Hava, nefes alındığında burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, akciğerler, bronşlar, bronşçuklar ve alveoller şeklinde bir yol izler. Alveoller havayı kılcal damarlara geçmeden önce temizleme işlemini üstlenir.
  • Alyuvar (Eritrosit): Omurgalı hayvanların kanında bulunan, memelilerde yuvarlak ve çekirdeksiz, sadece lama ve devede diğer omurgalılarda olduğu gibi, oval ve çekirdekli olan, içindeki hemoglobin ile oksijeni bağlayarak taşınmasını…
  • Amfetamin: Merkezi sinir sistemini aşırı uyaran bir grup ilaçtır.
  • Amfipatik: Birbirine zıt, hidrofobik ve hidrofilik molekülün birlikte bulunmasıdır. Yağların bu yapıda olması, canlılığın su içerisinde başlaması için önem arz etmektedir.
  • Amigdala: Korku, haz ve saldırganlık gibi duyguların ortaya çıkmasını sağlayan beyin bölümüdür. Limbik sistemin bir parçasıdır ve beynin temporal lobuna bitişiktir. Duygusal tepkileri kaydeder, işler ve hatırlar.…
  • Amino asit: Proteinleri oluşturan temel yapıtaşlarıdır. Bilinen 500 civarında amino asit vardır, bunların 22 tanesi canlıların yapısına katılır ve 20 tanesi standart amino asit olarak bilinir. Her aminoasit…
  • Amnezi: Bellek kaybıdır. Kazalardan sonra ortaya çıkabildiği gibi, bastırma türünden bir savunma mekanizması da olabilir.
  • Amniyon: Sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde dölütü saran (embriyoyu) ve içerisinde amniyon sıvısı bulunan zardır. Karada yumurtlayan hayvanların tümünün yumurtalarında da bulunan amniyon, balıkların ve kurbağagillerin…
  • Amniyon sıvısı: Amniyon kesesi içerisinde bulunan ve dölütün (embriyonun) nemli, su içeren bir ortamda yüzmesini sağlayan sıvıdır.
  • Amonyum dikromat: Altı değerlikli kromun bir inorganik bileşiği. (NH4)2Cr2O7 formülüne sahiptir, turuncu renkli parlak kristal bir katıdır. Kolayca tutuşur ve yandığı zaman yeşilimsi bir tortu oluşturur.
  • Amorf katı: Şekilsiz katı veya camsı katı, atomların kararlı bir kristal yapıda bulunmadığı katılara denmektedir. Rastgele, gelişigüzel bir yapıda olabilirler. Belirli bir sıcaklıkta uzun süre bekletilen amorf katılar…
  • Amper: Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI) elektrik akımının birimidir.[1] Akım şiddetinin birimi olan Amper, adını Fransız fizikçi André Marie Ampère'den almaktadır.
  • Ampermetre: Elektrik devrelerinden geçen akım şiddetini ölçen alet.[1]
  • an-: Olumsuzluk anlamı katan bir ön ektir."Analjezik", "acısızlaştırıcı" demek anlamına gelir ve ağrı kesici ilaçlar için kullanılır.
  • Anabolizma: Bir canlıda enerji gerektiren ve basit maddelerden, karmaşık moleküller sentezlenen biyokimyasal reaksiyonlar serisi.
  • Anaerob: Oksijenin yokluğunda yaşayabilen ve üreyebilen organizmalardır. Anaerob canlılar, oksijenli solunum yapan aerob canlılara göre daha az kazançlıdır. Bunun sebebi, aerobik solunumda daha fazla enerji açığa…
  • Anagenez: Evrimsel süreçte, türlerin modifikasyonlar sonucu değişmesi, ancak türleşmenin (atasından farklı yeni türlerin) oluşmaması durumudur.
  • Anahtar fosil: Dar bir jeolojik zaman aralığında yaşamış ve ortam koşullarının değişimi ile yok olmuş, bu zaman aralığını simgeleyen, farklılıkları ve/veya bollukları ile kolayca ayırt edilen ve tanınabilen, geniş bir…
  • Anakronizm: Bir kişi, nesne yahut yaşanmış olaylardan bahsederken zamanda geçen olayları ve kişileri karıştırma ve yanlış anlatma, yani tarihte yanılgıya düşme durumudur. Örneğin; "II. Bayezid, oğlu I. Selim'e elektronik…
  • Analitik Kimya: Maddenin kimyasal bileşenlerini, madde içerisindeki miktarlarını nicel ve nitel olarak inceleyen bilim dalıdır.[1] Analitik kimya ile yiyeceklerin besin içeriği, kan tahlili, idrar tahlili, suyun içerisindeki…
  • Analjezik: Basit bir ifadeyle ağrı kesici, ağrı dindirmek ve analjeziye acı yitimine yol açmak için kullanılan her türlü ilaca verilen isim. Yunanca an- "olmadan" ve -algia "ağrı"…
  • Analog: Görünüş olarak benzer ancak köken olarak farklı yapılar için kullanılır.
  • Analoji: İki farklı şeyden 1.'si için belirlenen özelliklerin 2.'si içinde geçerli olduğunu belirtmektir.
  • Anamnez: Bir hastalığın hikayesi, hastalığın geçmişi ile ilgili bilgilerin saptanması.
  • Anapsit: Temporal boşluklara sahip olmayan kafatası tiplerini bulunduran omurgalı grubudur. Evrimsel olarak sürüngenlerin en eski alt sınıfı oldukları düşünülür. Paleontolojik olarak bu kafatası tiplerinin izleri…
  • Anastomoz: Dallı bir yapıda iki veya daha fazla uzantının gerçekleştirdiği birleşme. Örneğin kan damarlarının birleşmesi.
  • Anatomi: Canlıların yapı ve düzenini inceleyen bilim dalıdır.
  • Anatomik Pozisyon: Anatomik pozisyon vücudun temel bir pozisyonunu ifade eder. Vücudun dik durduğu, her bir kolun vücudun yanına doğru asılı olduğu, avuç içlerinin açık ve dışarıya baktığı, bacakların ve altındaki üyelerin…
  • Androfobi: Erkeklere karşı duyulan aşırı korku.
  • Androjen: Erkeklik özellikleri (erkeğe has vücut gelişimi, kılların çıkışı, sesin kalınlaşması vb.) oluşturan yada bu özelliklerin gelişmesini uyaran herhangi bir kimyasala verilen genel isimdir. Kimi zaman erkek…
  • Androjeni: Erkek ve kadın özelliklerinin karışımına verilen isimdir.
  • Andropoz: Erkeklik hormonu testosteronun azalmasıyla ilişkili bir durumdur. Menopozdan farklı olarak, testosterondaki azalma ve semptomların gelişimi, kadınlarda meydana gelenden daha kademelidir. 50'li yaşlarındaki…
  • Anensefali: Bir canlının beyni olmadan ya da gelişmeden doğması durumudur. Beyin sapı var olduğu sürece, beynin geri kalanı olmaksızın bir canlı varlığını bir süre sürdürebilir.
  • Anestezi: Hislerin uyuşması, uyuşukluk, ilaçla kısmen veya tamamen duygunun yok edilmesi, narkoz.
  • Angström: Bir metrenin on milyarda birine karşılık gelen uzunluk birimidir.[1] Yani 1 Angström 0,0000000001 metredir. Matematiksel olarak 1*10-10 m veya 1e-10 m şeklinde gösterilir. Işın dalga boyunun ölçülmesinde…
  • Anisiyan Epoku: Günümüzden 247.200.000 ile 242.000.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Anizogami (Heterogami): Bir cinsiyetin diğerinden daha büyük (yumurta ve sperm) eşey hücresi ürettiği eşeyli üreme şeklidir. 
  • Anjiyosperm: Üreme organları çiçeklerinde bulunan (çiçekli bitkiler) ve en yakın tarihte evrimleşmiş bitki grubudur. Bitki krallığının vasküler bitkilerine (Tracheophyta) ait sperm bitkilerine (Spermatofitta)…
  • Anlamsız Mutasyon: Bir kodonun sentezlemesi gerekenden farklı bir aminoasiti sentezlemesine neden olan nokta mutasyonudur. Orak hücre anemisi 11.kromozomda meydana gelen ve GAG olması gereken baz diziliminin GTG olması…
  • Anne etkisi: Bireylerin sadece annelerinden kaynaklı, genetik olmayan etkilerden ötürü tür içerisinde çeşitliliğin oluşması durumudur.Civcivler arasında annelerinin onları besleme miktarlarına bağlı olarak, genetikle…
  • Anoksi: Oksijen yetmezliği, vücut hücrelerinin normal fonksiyonlarını gerçekleştirecek oksijenden yoksun kalması.
  • Anomali: Anormallik, kusurlu oluşum, doğuştan kural dışı veya normalin dışında olma.
  • Anöplodi: Orangizmanın bir ve ya birden fazla, set değil, kromozom kazanması ya da kaybetmesi durumu. 
  • Anoreksi: Anoreksi, anormal derecede düşük vücut ağırlığı, kilo alma korkusu ve vücut ağırlığının çarpık bir algısı ile karakterize edilmiş bir yeme bozukluğu hastalığıdır. Anoreksi hastası insanlar,…
  • Anormal davranışlar psikolojisi: Toplum tarafından kabul edilemeyecek türden davranışları tanımlayan, araştıran ve anlamaya çalışan psikoloji dalıdır.
  • Anot: Anot, bir oksidasyon reaksiyonunun meydana geldiği noktadır. Genel olarak bir anotta, elektrik potansiyeli nedeniyle negatif iyonlar veya anyonlar reaksiyona girme ve elektron verme eğilimindedir.
  • Antagonistik Pleiotropi: Bir genin hayatın erken dönemlerinde yararlı etkileri olurken (diğer bir deyişle, uyum gücünü arttırması) ilerleyen zamanlarında zararlı etkilerinin ortaya çıkması (üreme çağından…
  • Antelmintik: Bağırsak solucanlarını düşürücü ya da öldürücü ilaç.
  • Anten: Elektromanyetik dalgaları yakalayan veya yayan cihazlardır. Temelde, alıcı anten ve verici anten olarak ikiye ayrılırlar. Alıcı antenler, elektromanyetik dalgaları yakalayıp iletim hatlarında yayarken…
  • Anteriyör: Ön kısım, ön tarafta bulunma.
  • Antianlamlı DNA/RNA: Bir genin kodlayan/anlamlı sarmalını tamamlayan tek sarmallı nükleik asit. Aynı zamanda, aynı genden üretilen mRNA'ya da tamamlayıcıdır. 
  • Antibakteriyel: Bakteri üremesine engel olma veya bakterilerin öldürülmesi.
  • Antibiyogram: Bir bakterinin duyarlı olduğu antibiyotiği belirlemek için yapılan test.
  • Antibiyotik: Mikrobik canlıları öldürmeye yarayan kimyasalların genel adıdır. Bazı organizmalar (bakteri, mantar, vs) tarafından veya kimyasal yolla sentezlenen ve bakterinin üremesini durduran veya öldüren maddeler.…
  • Antidot: Herhangi bir zehir veya ilacın zararlı etkisini engelleyen veya ortadan kaldıran madde. Metanol zehirlenmesine karşı kullanılan etanol bir antidot görevi görmektedir.
  • Antifungal (Antimikotik): Mantarların üremesine engel olan veya onların öldürülmesini sağlayan kimyasallardır.
  • Antijen: Tek başına veya kompleks bir molekül oluşturduktan sonra (protein gibi) bağışıklık tepkisini yaratma yeteneğine sahip olan ve bağışıklık sisteminin bir ürünü ile bağlanabilen (antikor ya…
  • Antijenik bölge: Proteinlerin savunma sistemimiz tarafından algılanıp, bir tepkiye neden olan bölgeleridir.
  • Antikor: Vücuda giren antijenik veya immunojenik maddelere karşı sentezlenen ve bunlara spesifik reaksiyon veren ve bu etkenlerin patojenik (hastalık yapıcı) yeteneklerini önleyen protein karakterindeki spesifik…
  • Antimadde: Antimadde en basit haliyle anti parçacıklardan oluşan maddedir. Anti parçacıklar, maddenin atomaltı parçacıklarına göre zıt özellik taşıyan parçacıklardır. Antimadde, Büyük Patlama'dan sonra oluşmuştur…
  • Antimikrobiyal: Mikroorganizmaların, özellikle patojenik (hastalık yapıcı) mikroorganizmaların etkinliğini, üremelerini durdurarak veya öldürerek karşı koyma ve önleme.
  • Antiparaziter: Parazitlerin üremelerine engel olan veya onları öldüren maddeler.
  • Antiseptik: Mikroorganizmaların üremelerine engel olan veya ölümlerine yol açan kimyasal maddeler. Antiseptikler insanlarda genellikle toksik etkiye sahip değildirler.
  • Antiserum: İmmunize edilen canlıların kanından elde edilen ve içinde antikor bulunan (korpusküler element içermeyen) sıvı kısım, serum.
  • Antisosyal kişilik: Toplumun kural ve kanunlarına uyamayan, kendini kontrol edemeyen, çekinme ve kontrol özellikleri olmayan davranışlara sahip kişilik türüdür. "Psikopatik kişilik" veya "psikopat" olarak da bilinir.
  • Antropoloji: Hümanizmin, insanlığın incelenmesi, çalışılması. Fiziksel (biyoloji ve evrim), kültürel (etnoloji), sosyal, dilsel ve psikolojik antropoloji dallarından oluşur.
  • Apandisit: Apandiks organının iltihaplanması durumudur.
  • Apifobi: Arı korkusu olarak bilinen terim.
  • Aplazi: Bir organ veya dokunun normal olarak gelişmemesi veya işlev görmemesi.
  • Apoptoz: Hücrelerin genetik olarak, embroyonik morfogenez ve gelişim, metamorfoz, ve imün sisteminin B ve T hücrelerinin gelişimi sırasında, belli zamanlarda programlı bir şekilde ölümü. Apoptozdaki…
  • Aposematizm: Uyarıcı renklenme olayıdır. Zehirli veya av olan türlerin parlak renklerinin ya da çarpıcı desenlerinin avcılar için uyarıcı olarak iş görmesidir. Çarpıcı renkleri olan zehirli kurbağalar buna…
  • Apse: Piyojenik mikroorganizmalar tarafından oluşturulan ve içinde irin biriken lokalize şişlik, çıban.
  • Aptiyan Epoku: Günümüzden 125.000.000 ile 113.000.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Ara nöron: Gelen ve giden duyusal bilgileri koordine eden nöron tipidir.
  • Ara tür fosili: Evrimsel süreçte hem ata türe, hem de torun türe ait özellikleri bünyesinde barındıran canlı türlerinin fosilleşmiş kalıntılarına verilen isim. 
  • Ara-bul-geriye getir: Bellekte depolanmış olan bir bilgiye ulaşıp onu hatırlama işlemidir.
  • Arabidopsis thaliana: Hardal ailesinin küçük bir üyesi. Çok küçük bir genomu (130-140 Mbp), beş kromozomu vardır ve neredeyse hiç tekrarlayan DNA sı yoktur. Kısa üretim süresi (yaklaşık beş hafta), yüksek tohum verimi…
  • Araçsal koşullanma: Yapıldığı zaman bir ödüle götüren davranımın gittikçe kuvvetleneceğini ve bu ödülle bir ilişki kurulacağını düşünen koşullanma tekniğidir. "Operant koşullanma" adı da verilir.
  • Araknofobi: Örümcek korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "örümcek" anlamına gelen ἀράχνη ("arachno") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Ardıllık: Ortamdan (canlı yaşamayan alan) çevreye (canlıların yaşayabildiği alan) dönüşen bir alandaki bitki örtüsünün, ortamın ekolojik koşullarının değişmesiyle sıralı değişimidir. Süksesyon olarak da isimlendirilir. 
  • Aritmetik Ortalama: Bir veri grubunda bulunan verilerin toplamının veri sayısına bölünmesi ile elde edilen değerdir.[1] Matmatiksel olarak şöyle gösterilir:
  • Arka beyin: Beynin en alt kısmıdır; beyin sapı, medulla ve serebellumdan (beyincik) oluşur.
  • Arkaplan yok oluşu: "Normal" zamanlarda olan yok oluşlardır. "Kitlesel yok oluşlar" ile tezat gösterirler.
  • Arkea: Prokaryot grubunun atalarından fazla ayrılmamış bir alemi. Diğer tüm prokaryotlar Öbakteriya'da gruplandırılır. Günümüzdeki Arkebakteri türleri ekstrem koşullarda yaşarlar. Üç ana grubu: halobakteri,…
  • Arkeoastronomi: Gökyüzündeki olayları, geçmişte insanların nasıl incelediğini, çalıştığını ve kültürel etkilerini inceleyen bilim dalıdır. Bu alanda yapılan çalışmalarda pek çok bilim dalından faydalanılmaktadır.
  • Arkeoloji: Çeşitli maddi kalıntılar aracılığıyla eski insan yaşamını ve aktivitelerini inceleyen bilim sahasıdır.[1] Kelime, köken olarak Yunancada eski şeyler anlamına gelen archaia ve bilim ya da mantık anlamına…
  • Arkezoa: Cavallier-Smith'in önerdiği, çekirdeği ve çubuk şeklindeki kromozomu olan en eski tek hücreli ökaryotları barındıran ama mitokondri ya da plastid içermedeği için prokaryotlar ve ökaryotlar…
  • Armonik: Temel ses dalgasıyla beraber ortaya çıkan ses dalgalarıdır. Armonilerin frekansı temel ses dalgasının katsayılarından oluşur.
  • Artinskiyan Epoku: Günümüzden yaklaşık olarak 290.100.000 ile 279.300.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Bu zaman aralığı, çok önemli değişimler göstermemekle birlikte, farklı kaynaklarda biraz daha…
  • Artık Bileşik: Daha büyük bir molekülün parçası oldukları zaman, aminoasitlere ya da nükleotitlere verilen isim.
  • Artkafa lobu: Beyin kabuğunun görme işlevinde kullanılan bölümüdür.
  • Aşağı yönde: Replikasyonun başlangıcına uzak olan, dolayısıyla daha sonra kopyalacak olan DNA veya RNA parçaları. RNA polimeraz, kopyalanma sırasında 5' dan 3' tarafına doğru hareket eder, bu da aşağı yöndür.
  • Asefali: Doğuştan başsız olma durumu.
  • Aseksüel: Biyolojide, eşeysiz olma hali. Cinsel yönelim olarak, cinsel ilgiye sahip olmayan kişilere verilen ad. 
  • Aseptik: Mikropsuz. Zararlı bakteriler, virüsler veya diğer mikroorganizmaların neden olduğu kontaminasyondan uzak olma durumu.
  • Asetilkolin: Bazı nöronların sinapslarında bulunan bir tür sinirsel aktarıcıdır. Kısaca "ACh" olarak bilinir.
  • Asit: Suda çözündüğünde hidrojen iyonu (H+) derişimini artıran, pH'ı 0 ile 7 arasında olan kimyasal çözeltilere verilen isimdir. Tatları ekşi olan asitler mavi turnusol kağıdının rengini kırmızıya çevirir.…
  • Aşı: İnsanları zararlı hastalıklara karşı, hastalık bulaşmadan önce korumanın basit, güvenli ve etkili bir yoludur. Aşılar, belirli enfeksiyonlara karşı direnç oluşturmak için vücudun doğal savunmasını kullanır…
  • Asılsız Üstünlük: Bir cins bilişsel taraflılık. Kişinin kendi özelliklerini ve becerilerini diğerlerinden üstün görmesi durumu. Özellikle zeka, bir testi yapabilme yeteneği, istenen özellikleri barındırma ya da kişisel…
  • Aşırı metal biriktiriciler: Öldürücü konsantrasyonlardaki toksik elementleri çevrelerinden tedarik ederek dokularında aktif halde depolayan bitkiler.
  • Askorbik Asit: C Vitamini olarak da bilinen, suda çözünen doğal bir vitamindir.[1][2] Özellikle portakal, mandalina ve limon gibi turunçgillerde bol miktarda bulunur. Askorbik asit, bakteriyel enfeksiyonlarda, detoksifikasyon…
  • Asortatif çiftleşme: Bireylerin, kendileriyle benzer genleri (genotipi) veya fiziksel özellikleri (fenotipi) taşıyan bireylerle çiftleşmeye olan eğilimleri sonucu oluşan çiftleşmedir.Eşin bazı özel nitelikleri nedeniyle eş…
  • Asselyan Epoku: Günümüzden yaklaşık olarak 298.900.000 ile 295.500.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Bu zaman aralığı, çok önemli değişimler göstermemekle birlikte, farklı kaynaklarda biraz daha…
  • Asterizm: Gece gökyüzünde net bir şekilde gözlemlenebilen, belirgin ve tanıdık şekiller oluşturan popüler yıldız gruplarıdır. Üyeleri aynı takımyıldızında yer alabileceği gibi farklı takımyıldızlarından da olabilir.…
  • Astım: Astım, bronşiyollerin, solunumu çok zorlaştıran spastik kontraksiyonu (kasılmaları) ile karekterize bir hastalıktır. Popülasyonda yaklaşık yüzde 3 şahısta, yaşamların herhangi bir döneminde ortaya çıkar.…
  • Astrafobi: Şiddetli gök gürültüsü ve şimşek korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "yıldırım" anlamına gelen ἀστραπή ("astrape") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Astrobiyoloji: Evrende yaşamın ortaya çıkmasını, evrimini ve biyolojik süreçleri, jeokimyasal ve biyokimyasal etkenler ile inceleyen disiplinler arası bir bilim dalı. Eksobiyoloji olarak da adlandırılır. Güneş Sistemi'nin…
  • Astrofizik: Evren de dahil olmak üzere astronomik nesnelerin ve olayların fizik ve kimya kullanarak yapısını ve ne olduklarını inceleyen astronomi dalı. Gök cisimlerinden yayılan ışık ve elektromanyetik dalga gibi…
  • Astrofoğrafçılık: Gök cisimlerinin fotoğraflanıp bilgisayar ortamında işlenmesi. "Astro" kelimesi, Antik Yunancada "aster" kelimesinden gelip "yıldız" anlamına gelmektedir.
  • Astrokimya: Evrendeki molekülleri, Dünya dışında bulunan kimyasal elementleri, kimyasal maddeleri ve bunların etkileşimlerini geniş alanlarda, özellikle moleküler gaz bulutlarında inceleyen bilim dalı. Astronomi…
  • Astronomi: Gök cisimleri ve fenomenlerini inceleyen bilim dalıdır. Gök cisimlerini, fenomenlerini ve gök cisimlerinin kökenlerini açıklamak için fizik, kimya ve matematik kullanır. Astronominin ilgi alanına gezegenler,…
  • Astronomik birim: Yaklaşık olarak 150 milyon kilometreyi ifade eder. Güneş ile Dünya arasındaki mesafenin yaklaşık değeridir. Güneş ile Dünya arasındaki mesafe zaman zaman değiştiği için en uzak oldukları nokta ile en…
  • Ataksi: Kasların nasıl çalıştığını koordine etme konusunda yaşanan sorunlardır. Bu da garip, ağır veya sakar hareketlere yol açar. Çok çeşitli koşullara dayanarak veya tek bir sebepten ortaya çıkabilir. Neden…
  • Atarca: Bir atom çekirdeğindeki gibi sıkıca bir araya gelmiş, hemen hemen tümüyle nötronlardan meydana gelen ve ritmik fasılalarla uzaya radyo dalgaları gönderen, kütlesi içine çökmüş nötron yıldızlarına verilen…
  • Atardamar: Kalpten vücuda kan taşıyan kan damarlarıdır. Atardamarların çoğu oksijen bakımından zengin kan taşır fakat bu durumun istisnaları da bulunmaktadır. Bu istisna damarlar, pulmoner arter ve umblikal arterdir.…
  • Atasal: Evrim Ağacı üzerinde, ortak atanın da torun türlerle ortak olarak paylaştığı özelliklerdir.
  • Atavizm: Bir canlının yaşayan türdeşlerinden farklı olarak çok eski bir atasal özelliği göstermesidir.Tüm canlılarda ve insanda atavizme uyan çok sayıda örnek bulunmaktadır. İnsanda koltuk altından kasıya uzanan…
  • Ateizm: Tanrıtanımazlık. Dünyayı, dünyanın kendisiyle açıklayan ve bu nedenle Tanrı inancını kesin olarak reddeden tüm dünya görüşlerinin tanımlandığı sıfattır.
  • Atipofobi: Başarısızlık, hata yapma korkusu olarak bilinen, Yunanca'da "talihsiz" anlamına gelen ᾰ̓τῠχής ("unfortunate") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Atım alanlı jel elektroforezi: Büyük DNA moleküllerini birbirlerinden ayırmak için kullanılan bir elektroforez tekniğidir.
  • Atlantik Çağı: Milattan önce 7.500 ile milattan önce 5.000 arasındadır. Holosen epkunun 3. periyodudur.There is a good overview of the definition process with pollen diagrams and temperature graphs in Schröder and others…
  • Atom Fiziği: Atomun ve moleküllerin yapısını, enerji düzeylerini, moleküller arası bağlar ve elektronik geçiş spektrumu gibi olayları inceleyen bilim dalıdır.[1] Atomlar çok küçük yapıda olduklarından, özellikleri…
  • Atom Kütlesi: Bir atomun kütlesinin AKB (Atomik kütle birimi) cinsinden ifade edilmesidir. Bağıl atom kütlesi, ortalama kütle de denir. Bir atomdaki protonların, nötronların ve elektronların kütlelerinin toplamıdır. 
  • Atom Numarası: Atom numarası, kimyasal bir elementin çekirdeğindeki proton sayısıdır. Atom numarası, Almanca'da sayı anlamına gelen "Zahl" kelimesinin baş harfi olan Z ile gösterilir. Atomlardaki proton sayısı onlar…
  • Atomculuk: Atomizm ya da Bölünmezcilik olarak da bilinir. Evrenin bölünmez parçaların (atom) kümelenmesinden meydana geldiğini ileri süren öğretidir. Antik Çağ düşünürleri Empedokles, Anaksagoras ve "Abdera düşünürleri"…
  • Atomik Kütle Birimi: Atomik boyutlardaki temel kütle ölçü birimi. Birimi; amu ya da dalton. Bir amu ya da dalton, Karbon 12 atomunun kütlesinin 12 de birine eşittir (Bir başka deyişle, bir hidrojen atomunun kütlesi 1.66…
  • Atomizm: Atomculuk ya da Bölünmezcilik olarak da bilinir. Evrenin bölünmez parçaların (atom) kümelenmesinden meydana geldiğini ileri süren öğretidir. Antik Çağ düşünürleri Empedokles, Anaksagoras ve "Abdera düşünürleri"…
  • Atriyoventriküler Düğüm: Atriyoventriküler düğüm veya AV düğüm, kalp hızı ve ritmini kontrol eden sisteminin en önemli bölümlerinden biridir. Bu sistem elektrik uyarıları üretir ve onları kalp boyunca iletir ve kalbi kalp…
  • Atriyum/Kulakçık: 1. Kalbin üst kısmında bulunan, toplardamarlardan gelen kanı ventriküllere (karıncıklara) aktaran odacıklar.
  • Australopithecus: Güney ve Doğu Afrika'da bulunan Plio-Pleistosen hominitlerin soyu tükenmiş cinsi. İnsansı maymunlar ve insanlar arasındaki evrimsel bağlantı.
  • Avogadro Sayısı: Bir elementin bir molündeki atom sayısı veya bir bileşiğin bir molündeki molekül sayısıdır.[1] Avogadro Sabiti olarak da bilinir. Avogadro sayısının ismi İtalyan bilim insanı Amedeo Avogadro'dan gelir.…
  • Ayak izi, DNAaz: Proteinlerin bağlandıkları DNA bölgesinde protein tarafından kapatılan fosfodiester bağlarının deoksiribonükleaz yıkımına karşı korunacağı fikrinden yola çıkılarak belli bir proteine bağlanan bir DNA…
  • Ayırt edici davranış: Algılamada, iki uyarıcı arasındaki farkı algılayabilme yetisidir.Koşullamada, iki uyarıcıya farklı farklı tepkilerde bulunabilmektir.Sosyal psikolojide, önyargılı davranarak, ırk ya da din ayırımında…
  • Ayrıklık (Trans-Düzenleme): Ebeveynlerinden mutant ve doğal aleller aktarılmış olan, iki özellik açısından da heterozigot genler. Genlerin karşılıklı iki DNA zincirinde çapraz olarak iki baskın ya da iki çekinik özellik bulunması…
  • Ayrılmama: Ayrılmama, hücre bölünmesi (mitoz/mayoz) sırasında homolog kromozomların veya kardeş kromatitlerin düzgün bir şekilde ayrılamamasıdır. Ayrılmamanın üç şekli vardır:
  • Ayrışım: Hücre bölünmesinin anafaz evresinde kromozom çiftlerinden her birinin zıt kutuplara çekilmesi.
  • Az baskınlık: Heterozigot dezavantajı, heterozigot bayağılığı ya da homozigot avantajı olarak alt başlıklara ayrılır. Heterozigotlar, her homozigottan daha az fit (uygun) olduğunda, bu sıradışı seçim süreci oluşur.…
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor
Evrim Ağacı Uygulamasını
İndir
Chromium Tabanlı Mobil Tarayıcılar (Chrome, Edge, Brave vb.)
İlk birkaç girişinizde zaten tarayıcınız size uygulamamızı indirmeyi önerecek. Önerideki tuşa tıklayarak uygulamamızı kurabilirsiniz. Bu öneriyi, yukarıdaki videoda görebilirsiniz. Eğer bu öneri artık gözükmüyorsa, Ayarlar/Seçenekler (⋮) ikonuna tıklayıp, Uygulamayı Yükle seçeneğini kullanabilirsiniz.
Chromium Tabanlı Masaüstü Tarayıcılar (Chrome, Edge, Brave vb.)
Yeni uygulamamızı kurmak için tarayıcı çubuğundaki kurulum tuşuna tıklayın. "Yükle" (Install) tuşuna basarak kurulumu tamamlayın. Dilerseniz, Evrim Ağacı İleri Web Uygulaması'nı görev çubuğunuza sabitleyin. Uygulama logosuna sağ tıklayıp, "Görev Çubuğuna Sabitle" seçeneğine tıklayabilirsiniz. Eğer bu seçenek gözükmüyorsa, tarayıcının Ayarlar/Seçenekler (⋮) ikonuna tıklayıp, Uygulamayı Yükle seçeneğini kullanabilirsiniz.
Safari Mobil Uygulama
Sırasıyla Paylaş -> Ana Ekrana Ekle -> Ekle tuşlarına basarak yeni mobil uygulamamızı kurabilirsiniz. Bu basamakları görmek için yukarıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Daha fazla bilgi almak için tıklayın

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close