Merhaba
Uzun uzun yazmama rağmen uygulamadan attığı için baştan başlamam gerekti ne var ki bunun için müsait değilim o yüzden tüm yazdıklarımın özeti niteliğinde bir cevap yazmaya çalışacağım veya kaynağını aldığım makaleden yazacağım. Daha sonra bahsettiğim kavramlarla ilişkili yazdığım şeyleri buraya aktaracağım
öncelikle Hayır, gelecekteki durumu belirlemek şu anki durumu yönetmeyi sağlamaz. Kuantum mekaniğinde ölçüm, parçacığın dalga fonksiyonunun çökmesine sebep olur ve süperpozisyonunu çökertir ve yalnızca olasılıkların nasıl evrileceğini tanımlar. Gelecekteki bilgiye erişim, şu anki fiziksel durumu değiştirmez sadece ölçümle ortaya çıkan olasılıkları etkiler bu nedenle, geleceği "yöneterek" şimdiyi kontrol etmek mümkün değildir.
Çift yarık deneyini düşünelim cevabım bittikten sonra ne oldukları hakkında detaylı bir bilgi yazacağım
Kuantum silgisi,
iki kuantum etkisini, girişim ve dolanıklığı birleştiren bir deneydir. Kuantum parçacıklarının girişimi, çift yarık deneyi ile test edilebilir. Yariklara ışın demeti attığınızda karşınıza çıkacak desen üst üste binen dalgaların oluşturduğu bir girişim desenidir. Bir tepe bir çukurla karşılaştığında, dalgalar birbirini götürür ve bu da ekranda koyu bir nokta oluşturur. Tepe tepeyle birleştiğinde toplanırlar ve bu parlak bir nokta oluşturur.
Çift yarıktaki şaşırtıcı şey, her seferinde yalnızca bir parçacığın yarıklardan geçmesine izin verseniz bile bu deseni elde etmenizdir. Bu, tek parçacıkların bile dalgalar gibi davrandığı anlamına gelir. Bu nedenle kuantum parçacıklarını genellikle psi olarak gösterilen bir dalga fonksiyonuyla tanımlarız. Çift yarık deneyindeki ilginç şey, parçacıkların hangi yarıktan geçtiğini ölçerseniz, girişim deseninin kaybolmasıdır. Bunun yerine parçacıklar tekrar parçacık gibi davranır ve her yarıktan bir tane olmak üzere iki tane çizgi elde edersiniz.
Bir parçacığın dalga fonksiyonunun hangi yarıktan geçtiğini bilmeniz o dalga fonksiyonunun dalga fonksiyonu olmaktan çıktığı anlamına gelmez Artık iki yarıktan geçen bir dalga fonksiyonu değil. Artık sadece bir yarıktan geçen bir dalga fonksiyonu olur böylece tek yarıklı bir kırınım deseni elde ederiz.
Kuantum silgisi için ihtiyaç duyduğunuz diğer bileşen dolanıklıktır. Basitçe, Dolanık parçacıklar bazı bilgileri paylaşır, ancak ölçene kadar hangi parçacığın hangi paylaşıma sahip olduğunu bilemezsiniz. Örneğin, parçacıkların toplam spininin sıfır olduğunu biliyor olabilirsiniz, ancak her bir parçacığın spinini bilmiyorsunuzdur.
şimdi kuantum silgisine geçelim. Parçacık demetinizi, genellikle fotonları alırsınız ve çift yarığa yönlendirirsiniz. Çift yarıktan sonra, her bir fotonu bir çift dolaşık fotona dönüştüren bir kristal yerleştirirsiniz. Her çiftten birini alıp bir ekrana yönlendirirsiniz. Orada, bunların girişim yapıp yapmadığını ölçersiniz.
Çift yarıktan sonra bu dolaşık çiftleri oluşturursanız, fotonun dalga fonksiyonu fotonların hangi yarıktan geçtiğine bağlıdır. Bu bilgi, çiftlerin oluşturulduğu yerden gelir ve genellikle "which-way information " olarak adlandırılır. Bu hangi yön bilgisi nedeniyle, ekrandaki fotonlar bir girişim deseni oluşturamaz.
Diğer tarafta, parçacıkları iki farklı şekilde ölçüyorsunuz. İlk durumda, hangi-yön bilgisini doğrudan ölçüyorsunuz, bu yüzden iki dedektörünüz var, bunlara D1 ve D2 diyelim. İlk dedektör, sol yarıktan gelen fotonların yolunda, ikinci dedektör ise sağ yarıktan gelen fotonların yolunda. Fotonları D1 ve D2 dedektörleriyle ölçerseniz, hiçbir girişim deseni görmezsiniz.
Ancak alternatif olarak ilk iki dedektörü kapatabilir ve bunun yerine iki ışını iki farklı şekilde birleştirebilirsiniz. Bu iki beyaz çubuk aynadır ve sadece ışını yönlendirir. Yarı saydam olan bir ışın bölücüdür. Bu, fotonların yarısının geçtiği ve diğer yarısının yansıdığı anlamına gelir. Bu biraz kafa karıştırıcı görünüyor ancak asıl mesele, iki ışını birleştirmeniz ve böylece fotonun hangi yoldan geldiğini artık bilmemenizdir. Bu, "hangi yön bilgisinin" "silinmesidir". Ve sonra D3 ve D4 dedektörlerindeki birleşik ışınları ölçersiniz. Bu iki dedektörden birinde yapılan ölçüm, fotonun hangi yarıktan geçtiğini söylemez.
Son olarak, D3'e giden fotonların dolanık partnerleri olan ekrandaki fotonların dağılımını ölçersiniz. Bu fotonlar bir girişim deseni oluşturur. Alternatif olarak, D4'e giden fotonların eş parçacıkları olan ekrandaki fotonların dağılımını ölçebilirsiniz. Bunlar da bir girişim deseni oluşturacaktır.
Gecikmeli seçim kuantum silme deneyinde, silme, dolanık partner parçacık ekrana çarptıktan çok sonra gerçekleşir. Bu, sadece bu fotonların yollarını yeterince uzun yaparak yapmak oldukça kolaydır.
Ekrandaki fotonlar bir girişim deseni oluşturamaz. Deneyin diğer tarafında ne yaptığınızın hiçbir önemi yok. Ekrandaki fotonlar her zaman aynı deseni oluşturacaktır. Ve bu asla bir girişim deseni olmayacaktır.
Az önce size D3 ve D4 dedektörlerini kullanırsanız bir girişim deseni elde edeceğinizi söylememiş miydim? Evet söylemiştim Bu, bu girişim desenlerinin aynı olmadığıdır. Ve bunları topladığınızda, 1 ve 2 numaralı dedektörlerden elde ettiğinizle tam olarak aynı şeyi elde edersiniz. Yani bu iki örtüşen bulanık çizgi(leke) Bu yüzden, iki tek yarığın birleşik deseninin normalde size gösterdiği gibi size iki ayrı leke vermediğini bilmeniz önemlidir.
Silgi deneyinde aslında yaptığınız şey, foton çiftlerini iki grupta örneklemenizdir. Ve bunu iki farklı şekilde yaparsınız. 1 ve 2 numaralı dedektörü kullanırsanız, bunları ekrandaki dolaşık ortakların her bir dedektör için ayrı ayrı bir girişim deseni oluşturmaması için örneklersiniz. 3 ve 4 numaralı dedektörü kullanırsanız, her biri ayrı ayrı bir girişim deseni oluşturur ancak birlikte oluşturmazlar.
Bu, girişim deseninin aslında bazı parçacıkların seçici olarak göz ardı edilmesinden kaynaklandığı anlamına gelir. Bunun mümkün olmasının kuantum mekaniğiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Yani çift yarık deneyinde karşına çıkan o gariplik ile bu deneydei gariplik aynıdır Yani, tek bir parçacığın dalga fonksiyonuna bakarsanız, bu uzayda dağılır. Ancak ölçtüğünüzde, parçacık aniden belirli bir yerdedir ve sonuç uzay boyunca ilişkilendirilmeli ve ölçüm ayarına uymalıdır.[1]
Eğer bir ölçüm yaptınız diyelim birkaç sonuçla karşılaşabilirsiniz
Dalga fonksiyonu çökerek süperpozisyon çökebilir parçacığın şuan ki durumu belirli bir duruma geçer
Bilgiyi silerseniz mevcut süperpozisyon durumunda kalır ve dalga fonksiyonuna göre gelişmeye devam eder
Hiç ölçüm yapılmazsa parçacık süperpozisyon durumunu korur
Eğer teorik olarak hesaplanıyorsa parçacığın H (hamiltonyeni) vb biliniyorsa parçacığın durumunu etkilemez ve süperpozisyonunu korumaya devam eder
Kuantum mekaniğinde bir olayın "gerçekliği" gözlem ile belirlenir gerek Kopenhag gerek schordingerin düşünce deneyinin temel aldığı konu gözlemin varlığı belirlediğidir
"Geçmişin değişmesi" fikri, aslında ölçüm sonrası bilgiye bağlı bir yeniden yorumlama olarak görülebilir yani aynı ölçümün farklı sonuçları gibi düşünülebilir.
Nedensellige gelecek olursak kuantum nedensellik ilkesi ile çelişmez klasik nedensellik anlayışına birnevi daha kompleks bir anlayış getirir bu da nedenselligin olasılıklar halinde var olmasıdır.
Biraz uzun olduğundan çift yarık deneyini üstte ufak anlattım dalga fonksiyonu dediğimiz şey ise psi ile gösterilir ve olasılık yoğunluğu demektir sağlıcakla kalın umarım açıklayıcı olmuştur
Kaynaklar
-
Sabine Hossenfelder. (2024). The Delayed Choice Quantum Eraser, Debunked. .. | Arşiv Bağlantısı