Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

37 dakika
3,663
Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir? Gannett
Tıbbi İçerik Uyarısı

Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.

Daha Fazla Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat
Somatik Semptom Bozukluğu
  • Türkçe Adı Somatik Semptom Bozukluğu
  • İngilizce Adı Somatic Symptom Disorders
  • ICD F45
  • Diğer İsimleri Somatik Belirti Bozukluğu, Somatizasyon Bozukluğu, Somatoform Bozukluk

Somatik Semptom Bozukluğu, büyük duygusal sıkıntıya ve işlevsellik sorunlarına neden olan ağrı veya yorgunluk gibi fiziksel semptomlara aşırı derecede odaklanma ile karakterize bir bozukluktur. Bozukluğa sahip olan bireyler genellikle semptomları hakkında en kötüsünü düşünür, sıklıkla tıbbi yardım arar ve diğer ciddi durumlar olmasa bile bir açıklama aramaya devam ederler. Semptomlarla ilişkili teşhis edilmiş başka bir tıbbi durum olabilir veya olmayabilir, ancak semptomlara verilen tepki normal değildir.

Somatik Semptom Bozukluğu'nun kesin nedeni bilinmemekle birlikte gelişiminde genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Bozukluğun tedavisine yönelik yaklaşımlar psikolojik ve farmakolojik müdahaleleri içerir.

Somatik Semptom Bozukluğu prevalansının genel popülasyonda %5 ila %7 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Çocukluk, ergenlik veya yetişkinlikte ortaya çıkabilir ve kadınlarda daha sık görülmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Genel Bilgiler ve Patofizyoloji

Somatizasyon kelimesi “patolojik bulgularla açıklanamayan bedensel sıkıntı ve semptomları deneyimleme ve iletme eğilimini” ifade eder. Ancak somatizasyonun başka bir hastalıkla örtüşebileceğinin de altını çizmek gerekir. İşlevsellikte bozulmaya neden olan fiziksel şikayetler, bilinen hastalık veya bulgulardan beklenenden çok daha fazla olduğunda bedensel bir hastalıkla birlikte somatizasyonun da var olduğu kabul edilir. Bu nedenle, somatoform bozuklukların temel özelliği altta yatan tıbbi bir durumu düşündüren semptomlarla ortaya çıkmaları ancak böyle bir durumun bulunmaması veya bu durumun bireyin sergilediği belirtilerin düzeyini tam olarak açıklamamasıdır.

Somatik Semptom Bozukluğu'nun patofizyolojisi bilinmemektedir. Birincil Somatik Semptom Bozuklukları, normal bedensel duyumların farkındalığının artmasıyla ilişkilendirilebilir. Bu artan farkındalık, herhangi bir fiziksel semptomu tıbbi bir hastalığın göstergesi olarak yorumlamak için bilişsel bir önyargı ile eşleştirilebilir.

Somatizasyonu olan bazı hastalarda otonomik uyarılma yüksek olabilir. Bu otonomik uyarılma, taşikardi veya gastrik hipermotilite gibi endojen noradrenerjik bileşiklerin fizyolojik etkileri ile ilişkili olabilir. Artan uyarılma, kas hiperaktivitesi ile ilişkili kas gerginliğini ve ağrıyı da indükleyebilir.

Temel bilim literatüründe bazı genetik belirteçleri somatik semptomların gelişimiyle ilişkilendiren ve Somatik Semptom Bozukluğu sendromlarının gelişiminde olası bir genetik bileşen olduğunu öne süren kanıtlar vardır. Tek yumurta ve çift yumurta ikizleri üzerinde yapılan bir araştırma, genetik faktörlerin semptomlara katkısının %7 ila %21 arasında olduğunu, geri kalan etkinin ise çevresel faktörlere atfedilebileceğini ortaya koymuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Beyin görüntüleme çalışmaları, azalan beyin amigdalası hacmi ve amigdala ile yürütücü ve motor işlevi kontrol eden beyin bölgeleri arasındaki beyin bağlantısı ile bir veya daha fazla Somatik Semptom Bozukluğu arasındaki ilişkiyi desteklemektedir.

Belirti ve Semptomlar

Hastanın davranışları ve semptomlar, spesifik Somatik Semptom Bozukluğu tanısına bağlı olarak değişir. Hastaların standart bir sistem incelemesine yanıt verme şekli, tıbbi olarak açıklanamayan semptomları olanlarda ve psikiyatrik hastalığı olanlarda farklılık gösterir.

First State Spine

Somatik Semptom Bozukluğu olan kişilerde en sık görülen semptom ağrıdır. Diğer belirtiler arasında şunlar bulunabilir:

  • Potansiyel hastalıklar hakkında sürekli endişe,
  • Normal fiziksel duyumları ciddi birer fiziksel hastalık belirtisi olarak görmek,
  • Kanıt olmasa bile semptomların ciddi olduğundan korkmak,
  • Fiziksel duyumların tehdit edici veya zararlı olduğunu düşünmek,
  • Tıbbi değerlendirme ve/veya tedavinin yeterli olmadığını hissetmek,
  • Fiziksel aktivitenin vücudunuza zarar verebileceğinden korkmak,
  • Anormallikler için tekrar tekrar vücudunuzu kontrol etmek,
  • Endişeleri gidermeyen veya daha da kötüleştiren sık doktor ziyaretleri,
  • Tıbbi tedaviye yanıt vermeme veya ilaç yan etkilerine alışılmadık derecede duyarlı olma,
  • Genellikle tıbbi bir durumdan beklenenden daha ciddi bir soruna sahip olma.

Somatik Semptom Bozukluğu için yaşanılan belirli fiziksel semptomlardan daha önemli olan, bireyin semptomları yorumlama ve bunlara tepki verme şekli ile bunların bireyin günlük yaşamını nasıl etkilediğidir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri

Somatik Semptom Bozuklukları'nın çoğu için kesin nedenler belirlenmemiştir. Açıklanamayan fiziksel semptomların psikodinamik nedenlerinin tarihi, intrapsişik sıkıntının fiziksel semptomlara dönüşmesinin bir sonucu olarak açıklanamayan nörolojik semptomlar için “konversiyon bozukluğu" terimini ortaya atan Freud'a kadar uzanır.

Genetik ve çevresel etkilerin somatizasyona katkıda bulunduğu görülmektedir. Somatik Semptom Bozuklukları, genetik risk faktörlerinin içselleştirilmesiyle bağlantılıdır ve yeme bozuklukları da dahil olmak üzere diğer zihinsel bozukluklarla genetik olarak örtüşürler. Araştırmalar, Somatik Semptom Bozukluklarının gelişiminde genetik bir bileşenin etkili olmasının olası olduğunu göstermektedir.

Genetik faktörler, genel olarak kronik ağrının yanı sıra bedensel sıkıntıya yatkınlığa da katkıda bulunur. Şimdiye kadar bu eğilimden sorumlu genleri belirlemeye çalışan genom çapında ve diğer tarzda araştırmalar tutarsız sonuçlar vermiştir; epigenetik mekanizmalar da giderek hastalıkla daha fazla ilgili görülmeye başlamıştır.

Yüksek derecede ebeveyn somatizasyonu olan evlerde büyüyen çocuklar somatizasyonu modelleyebilir. Cinsel istismar, yaşamın ilerleyen dönemlerinde artan somatizasyon riski ile ilişkilendirilebilir. Duyguları ifade etmede yetersizlik (aleksitimi) somatizasyona neden olabilir. Somatik Semptom Bozukluğu, dokunsal ve ağrı algısı için azaltılmış bir eşik ile ilişkili olabilir.

Bakıcıların tutumları, çocuklarda Somatik Semptom Bozukluğu'nun seyri üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. Bir çalışma, Somatik Semptom Bozukluğu teşhisinin geçerliliğini kabul eden ebeveynlerin ergen çocuklarının, teşhisi reddeden veya yalnızca kısmen kabul eden ebeveynlere kıyasla iyileşme olasılığının yaklaşık 20 kat daha fazla olduğunu göstermiştir.

Organik hastalıklar, stresli çalışma koşulları ve olumsuz olaylar, bedensel sıkıntı için önemli hızlandırıcı faktörlerdir. Devam ederlerse bu faktörler ve yatkınlaştırıcı kişilik özellikleri, bedensel sıkıntı semptomlarının sürdürülmesine de katkıda bulunur. Daha fazla bakım faktörü, bu hastaların sağlık sistemi ile genellikle zor olan etkileşimlerinden doğar ve bu, yanlış veya geç tanıya, uygun olmayan tedavilere ve her yönden hayal kırıklıklarına yol açar. Somatize edici iletişim davranışı ve hem hastaların hem de doktorların biyomedikal nedenleri hakkındaki kalıcı inançları ve aynı zamanda sağlık sisteminin sistematik faktörleri, daha iyi teşhis ve tedavi için bu önemli engellere katkıda bulunur.

Tüm Reklamları Kapat

Biyolojik Faktörler

HPA Ekseni ve Stres

HPA ekseni, stres yanıtlarının yönetiminde önemli bir rol oynar ve depresyon vakalarında daha aktif hale gelir. Somatizasyonun düşük kortizol seviyeleriyle ilişkilendirildiği görülmüştür. Uzun süreli stres ve T-hücresi birikiminin HPA ekseninin tükenmesine neden olabileceği düşünülmektedir.

Depresyon ve Ağrı

Depresyon ve ağrının ortak biyolojik yolları kullanması, ağrı yollarındaki serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmiterlerin rolünü vurgular. Yüksek ağrı skorları ile triptofan ve 5-HIAA seviyeleri arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur. Somatizasyon hastalarında triptofan düzeylerinin düşük olduğu ve kinürenin oranlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Oksidatif Stres ve Proinflamatuar Süreçler

Somatik Semptom Bozukluğu olan bireylerde oksidatif stres parametrelerinin arttığı gözlenmiştir. Ayrıca, proinflamatuar süreçlerin somatik belirtilerde artışa neden olabileceği öne sürülmektedir. Uzun süre stresli yaşam olaylarına maruz kalan bireylerde anterior singulat korteks aktivitesi ile proinflamatuar aktivasyon arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Nöral Farklılıklar ve Beyin Aktivitesi

Somatik Semptom Bozukluğu olan hastalarda premotor korteks, anterior singulat korteks ve insula gibi beyin bölgelerinde farklılıklar gözlenmiştir. PET çalışmaları, somatizasyon hastalarında putamen ve kaudat çekirdeğinde düşük glikoz metabolizması göstermiştir. Ayrıca, anterior singulat korteks ve insula aktivitesinde artış bildirilmiştir.

Merkezi Duyarlılaşma ve Ağrı Algısı

Somatizasyon hastalarında merkezi duyarlılaşma, normalde ağrıya neden olmayacak uyaranların ağrı deneyimine yol açmasına neden olur. Bu durum, limbik sistemdeki aşırı duyarlılık ve hipokampal hacimdeki azalma ile ilişkilidir. Ayrıca, ağrılı uyaranlara verilen kortikal tepkilerde belirgin farklılıklar tespit edilmiştir.

Genetik ve Epigenetik Faktörler

Genetik çalışmalar, monoaminerjik sistemle ilişkili genetik değişikliklerin somatizasyon bozukluklarında rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Özellikle erken dönem travmaların epigenetik değişikliklere neden olabileceği ve somatizasyon bozukluklarına yol açabileceği öne sürülmüştür.

Sosyokültürel ve Psikolojik Faktörler

Psikososyal stresin bedensel ifadeleri kültürel bağlamda farklılık gösterir. Etnik köken, düşük eğitim düzeyi ve sosyoekonomik durum gibi faktörler somatizasyonla ilişkilidir. Farklı kültürlerde psikolojik bozukluklar çeşitli somatik belirtilerle ortaya çıkabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Darwin Nakışlı Premium Pamuk T-Shirt

Evrim Ağacı ile iş birliği içinde tasarlanan bu özel koleksiyon t-shirt, modern bilimin en önemli isimlerinden Charles Darwin’e saygı duruşunda bulunuyor. Darwin’in ikonik portresini taşıyan bu t-shirt, evrim teorisine ve bilimsel düşünceye olan ilginizi yansıtmanın şık ve anlamlı bir yolu. Hem günlük hayatta hem de özel günlerde rahatlıkla giyebileceğiniz, tarzınızı ve düşünce yapınızı yansıtan bir parça.

Üstün kalite %100 pamuklu kumaştan üretilen bu t-shirt, yumuşak dokusu ve nefes alan yapısıyla gün boyu konfor sağlar. Vücudu saran rahat kalıbı ve dayanıklı dikişleriyle uzun süreli kullanım için idealdir. Sıradan bir baskıdan çok daha fazlasını sunan yüksek kaliteli nakış baskı, Darwin’in portresine doku ve derinlik katarak çarpıcı bir görünüm yaratır. Sol göğüste yer alan portre, ince bir detay olarak fark yaratırken, aynı zamanda bilim dünyasına olan ilginizi de yansıtır.

Evrim Ağacı, bilimsel bilgiyi herkes için erişilebilir kılma misyonuyla, evrimsel biyoloji başta olmak üzere birçok alanda kapsamlı ve güvenilir içerikler sunan bir platformdur. Bu özel koleksiyon t-shirt, Evrim Ağacı’nın değerlerini ve bilimsel düşünceyi destekleme vizyonunu yansıtmaktadır.

Charles Darwin’in Mirası:

Charles Darwin, “”Türlerin Kökeni”” adlı çığır açan eseriyle evrim teorisini bilim dünyasına kazandırmış ve biyoloji alanında bir devrim yaratmıştır. Doğal seçilim yoluyla evrim fikri, yaşamın çeşitliliği ve karmaşıklığına dair anlayışımızı kökten değiştirmiştir. Bu t-shirt, Darwin’in bilimsel mirası ve evrim teorisinin önemini onurlandırmaktadır.

Devamını Göster
₺699.90
Darwin Nakışlı Premium Pamuk T-Shirt
  • Dış Sitelerde Paylaş

Ek olarak, duyguları ifade etmenin övülmediği sosyal ortamlarda yetişen bireylerin, iç uyaranlara odaklanma eğiliminde olduğu ve bu durumun semptom bildirimini artırdığı görülmüştür.

Somatik Semptom Bozukluğu'nun gelişiminde travmatik yaşam deneyimleri kritik bir rol oynar. Cinsel istismar öyküsü ile kronik ağrı ve gastrointestinal sendromlar arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Türkiye'de yapılan araştırmalarda, somatizasyon bozukluğu olan kadınların çocukluk döneminde daha fazla travmatik deneyim yaşadığı görülmüştür.

Somatizasyon bozukluğu olan bireylerde güvensiz bağlanma stilleri yaygındır. Bu durum, kişilerarası ilişkilerde ve sağlık bakımında sorunlara yol açabilir. Çocukluk döneminde anne duyarlılığı ile somatizasyon düzeyleri arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir.

Kişilik özellikleri de somatizasyon bozukluklarının gelişiminde rol oynar. Borderline Kişilik Bozukluğu ve Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan bireylerde somatik semptom bozukluğu yaygındır. Bu durum, sosyal ilişkilerdeki benzer örüntüler ve genetik faktörlerle ilişkilidir.

Ek olarak "hasta rolü", bireyin normal rahatsızlık davranışlarına belirli ayrıcalıklar eklenmesiyle kazanılır. Bu rol, bireyin bakım isteyen biri olarak kabul edilmesine ve olağan yükümlülüklerden muaf olmasına yol açar. Bu durum bilinçsiz motivasyonlarla gerçekleşir ve bir taklit değildir.

Huffinton Post

Sonuç olarak somatizasyon ve ilgili bozuklukların ortaya çıkmasında biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel faktörler rol oynamaktadır. Bu faktörlerden hiçbiri diğerlerinden daha az veya daha fazla önemli değildir ve klinik değerlendirme sürecinde çok boyutlu bir yaklaşım gerektirir.

Teşhis Yöntemleri

DSM-5'in son baskısı, "tıbbi olarak açıklanamayan semptomların" teşhisini koymak ve uygun tedaviye erişim sağlamak için tıbbi bir açıklama gerekliliğini kaldırmıştır. Son baskıyla birlikte vurgu, sıkıntı ve bozulma ile bağlantılı olarak beklenenden çok daha şiddetli semptomlar üzerindedir. Teşhis, tıbbi açıklaması olmayan durumları ve altta yatan bir patolojinin olduğu ancak abartılı bir yanıtın olduğu durumları da içermektedir. Yapılan değişiklik ile ilgili Amerikan Psikiyatri Birliği'nin açıklaması şu şekildedir:

Bu tanı sınıfındaki başlıca tanı olan Somatik Semptom Bozukluğu, somatik semptomlar için tıbbi bir açıklamanın yokluğundan ziyade pozitif belirti ve bulgular (sıkıntı veren somatik semptomlar ve bu semptomlara tepki olarak anormal düşünceler, duygular ve davranışlar) temelinde yapılan tanıyı vurgular. Somatik Semptom Bozukluğu olan birçok bireyin ayırt edici bir özelliği, sadece somatik semptomları değil, onları sunma ve yorumlama biçimleridir. (APA, 2013)

Yukarıdaki açıklamaya istinaden DSM-5'te, "Somatik Semptom ve İlişkili Bozukluklar" başlığı altında yeni bir kategori oluşturulmuştur. Yeni kategori, Somatik Semptom Bozukluğu'na ek olarak aşağıdaki durumları ve tanılarını içermektedir:

  • Hastalık Kaygısı Bozukluğu (İng: "Illness Anxiety Disorder"): Bazen hipokondriyazis, hastalık anksiyetesi veya sağlık kaygısı olarak adlandırılan hastalık kaygısı bozukluğu, ciddi şekilde hasta olduğunuzdan veya ciddi şekilde hastalanabileceğinizden aşırı derecede endişe duymaktır.
  • Konversiyon Bozukluğu (İng: "Conversion Disorder"): Konversiyon bozukluğu, bir kişinin körlük, felç veya tıbbi değerlendirme ile açıklanamayan diğer sinir sistemi (nörolojik) semptomlarına sahip olduğu zihinsel bir durumdur.
  • Yapay Bozukluk (İng: "Factitious Disorder"): Yapay bozukluk, birinin hasta görünerek, bilerek hastalanarak veya kendine zarar vererek başkalarını aldattığı ciddi bir zihinsel bozukluktur.
  • Diğer Tanımlanmış Somatik Semptom ve İlgili Bozukluklar: Somatik Semptom Bozukluğu ile uyumlu semptomlar mevcuttur, ancak yukarıdaki bozuklukların herhangi biri için tam ölçütleri karşılamamaktadır.
  • Belirtilmemiş Somatik Semptom ve İlgili Bozukluklar: Somatik semptom bozukluğu ile uyumlu semptomlar mevcuttur, ancak yukarıdaki bozuklukların herhangi biri için ölçütleri karşılamamaktadır; sadece daha spesifik bir teşhis yapmak için yeterli bilgi olmadığında kullanılmalıdır.

DSM-5'te belirtilen Somatik Semptom Bozukluğu için tanı kriterleri şunlardır:

  1. Sıkıntı veren veya günlük yaşamın önemli ölçüde bozulmasına neden olan bir veya daha fazla somatik semptom.
  2. Aşağıdakilerden en az biri ile kendini gösteren, somatik semptomlar veya ilişkili sağlık sorunları ile ilgili aşırı düşünce, duygu veya davranışlar:
  3. Kişinin semptomlarının ciddiyeti hakkında orantısız ve kalıcı düşünceler.
  4. Sağlık veya semptomlarla ilgili sürekli yüksek düzeyde kaygı.
  5. Bu semptomlara veya sağlık sorunlarına ayrılan aşırı zaman ve enerji.
  6. Herhangi bir somatik semptom sürekli olarak mevcut olmasa da semptomatik olma durumunun (tipik olarak 6 aydan fazla) kalıcılığı.

Hastalığın şiddetine dair şu durumlardan biri mevcutsa bunu belirtin:

Tüm Reklamları Kapat

  • Baskın Ağrılı (eski adıyla Ağrı Bozukluğu): Bu belirleyici, somatik semptomları ağırlıklı olarak ağrıyı içeren bireyler içindir.
  • Kalıcı: Kalıcı bir seyir, şiddetli semptomlar, belirgin bozulma ve uzun süre (6 aydan fazla) ile karakterizedir.
  • Hafif: Kriter 2'de belirtilen semptomlardan yalnızca biri karşılanmaktadır.
  • Orta: Kriter 2'de belirtilen belirtilerden iki veya daha fazlası karşılanmaktadır.
  • Şiddetli: Kriter 2'de belirtilen semptomların iki veya daha fazlası karşılanmaktadır, ayrıca birden fazla somatik şikâyet (veya çok şiddetli bir somatik semptom) vardır.

Akıl/Ruh sağlığı bakım ortamlarında ve psikosomatik ve psikiyatrik konsültasyon irtibat servislerinde, hastalar genellikle akıllarında şüpheli bir Somatik Semptom Bozukluğu teşhisi ile sevk edilirler. Böyle bir durumda, ilgili tanı kriterlerinin varlığını veya yokluğunu tespit etmek zor değildir ve DSM-5 ile birlikte artık organik olarak açıklanamayan bedensel semptomları tespit etmenin gerekli olmaması tanıya varmayı daha kolay hale getirir.

Tarama ve tanıya yardımcı olmak için geçerli öz bildirim anketleri mevcuttur. Bunların iyi bilinen örnekleri, somatik semptom yükü için Hasta Sağlık Anketi-15 (PHQ-15) ve sağlık kaygısı için Whiteley İndeksi'dir. Somatik Semptom Bozukluğu'ndaki psiko-davranışsal kriterleri değerlendirmek için ilk öz-bildirim araçları da yayınlanmıştır.

Bununla birlikte teşhisin doğrulanması büyük bir zorluk olmamasına rağmen, tedavinin temeli olarak istikrarlı bir doktor-hasta ilişkisinin kurulması çoğu zaman zorlu bir ​​sorun olmaya devam etmektedir. Hasta ve doktorun ortak ilk varsayımının genellikle bedensel semptomları açıklayan altta yatan bir organik nedenin bulunabileceği olduğu birincil ve uzman somatik bakım bağlamında Somatik Semptom Bozukluğu teşhisi daha zordur.

Aşağıdaki öneriler birinci basamak hekimlerine ve somatik uzmanlara yöneliktir ve ayrıca ruh sağlığı uzmanlarının müdahaleleri için bir temel oluşturabilir:

Tüm Reklamları Kapat

  • Kalıcı fiziksel semptomları olan hastalar için, Somatik Semptom Bozukluğu olasılığı mümkün olduğunca erken düşünülmelidir; hastalar temaruzla eş tutulmamalıdır.
  • Sadece hastayı veya hekimin kendisini sakinleştirmeye yarayan tekrarlayan, özellikle de riskli olan araştırmalardan kaçınılmalıdır.
  • Hastanın mevcut ana semptomunun ötesinde ve hekimin uzmanlık alanının dışında bedensel veya duygusal sıkıntıya işaret eden ipuçlarına dikkat edilmelidir. Diğer fiziksel semptomlar, anksiyete ve depresyon için tarama yapılmalıdır. İlaç veya alkolün kötüye kullanımı veya intihar düşünceleri gözden kaçırılmamalıdır.
  • Hastanın deneyimleri, beklentileri, işleyişi, inançları ve hastalık davranışı, özellikle felaketleştirme, vücut kontrolü, kaçınma ve işlevsiz sağlık hizmeti kullanımı ile ilgili olarak değerlendirilmelidir.
  • Somatik Semptom Bozukluğu teşhisi konulursa, belirleyicilere göre hafif, orta veya şiddetli olup olmadığına karar verilmelidir.

Hastanın somatik şikayetlerinin fiziksel nedenlerini dışlamak için kapsamlı bir fizik muayene yapılmalıdır. Spesifik şikâyete bağlı olarak spesifik sistemlere (örneğin nörolojik) ayrıntılı bir odaklanma gerekli olabilir. Ek olarak, tam bir mental durum muayenesi bu sürece dahil edilmelidir.

Görüntüleme ve Laboratuvar Çalışmaları

PHQ-15, WI-7 ve SAIB, Somatik Semptom Bozukluğu riski taşıyan kişileri saptamak için yararlı tarama araçlarıdır ve bu üç aracın bir kombinasyonu tanı doğruluğunu biraz artırmaya yardımcı olabilir. Rutin olarak kullanımları Somatik Semptom Bozukluğu için iyileşmiş tespit oranlarına yol açacaktır.

Genel tıbbi koşullar nedeniyle somatizasyonu dışlamak için kullanılan spesifik araştırmalar şunları içerir:

  • Tiroid Fonksiyon Çalışmaları: 0,4–10 mIU/L'de tiroid uyarıcı hormon (TSH) ve 5,0–12,5 ng/dL'de tiroksin,
  • Feokromositoma Taraması: İdrar katekolaminleri, homovanilik asit (HVA) 24 saatte 2-12 mg, vanililmandelik asit (VMA) 24 saatte 2-7 mg, metanefrinler 24 saatte 1,6 mg'dan az ve norepinefrin artı epinefrin 100 mcg'den az 24 saat,
  • İdrarda Uyuşturucu Tarama: Esrar, amfetamin, halüsinojenler, kokain, opioidler, benzodiazepinler dahil,
  • Kan Testleri: Gizli alkolizmi taramak için,
  • Psikolojik Testler: Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI), somatik bir semptom bozukluğu olasılığı hakkında fikir verebilir. Negatif MMPI çalışmaları, semptomlar için tıbbi bir nedenin daha fazla araştırılmasını teşvik etmelidir.
Bazı klinisyenler hastaya güvence sağlamak için testler istese de çalışmalar bu tür tanı testlerinin Somatik Semptom Bozukluğu semptomlarını hafifletmediğini ortaya koymaktadır.
Bazı klinisyenler hastaya güvence sağlamak için testler istese de çalışmalar bu tür tanı testlerinin Somatik Semptom Bozukluğu semptomlarını hafifletmediğini ortaya koymaktadır.
BBVA Open Mind

Somatik Semptom Bozukluğu olan hastalarda daha önceden kapsamlı bir tetkik yapılmış olması yaygın bir durum olduğu için sınırlı laboratuvar testi önerilir. Aşırı test, daha sonra ek girişimsel prosedürlere, bununla ilişkili risklere ve artan maliyetlere yol açabilecek yanlış pozitif sonuç riskini ortaya çıkarır.

Tüm Reklamları Kapat

Görüntüleme çalışmaları Somatik Semptom Bozukluklarının tanısında rutin olarak kullanılmamaktadır. Ancak açıklanamayan görme kaybı gibi bazı durumların tanısında fonksiyonel MRG yararlı olabilir. Görüntüleme çalışmaları, tıbbi bir bozukluğa bağlı açıklanamayan fiziksel semptomların ekarte edilmesinde de yardımcı olabilir.

Son olarak, invaziv tanı prosedürlerinden ve agresif cerrahi değerlendirmeden kaçınılmalıdır.

Psikiyatrik Komorbiditeler

Somatik Semptom Bozuklukları olan hastalarda alkol ve uyuşturucu kullanımı yaygındır. Hastalar somatik ağrılarını alkol veya diğer ilaçlarla tedavi etmeye çalışabilirler. Ek olarak alkol veya ilaç intoksikasyonu veya yoksunluğu, hekim maddelerin potansiyel rolünü düşünmediği sürece etiyolojisi belirsiz somatik semptomlara neden olabilir.

Anksiyete bozuklukları ve duygudurum bozuklukları genellikle sunumlarının bir parçası olarak fiziksel semptomları içerir. Somatik Semptom Bozukluklarının rolünü gözden geçirmeden önce birincil anksiyete bozukluğunu veya duygudurum bozukluğunu ortadan kaldırmak çok önemlidir.

Tüm Reklamları Kapat

Teşhis Hususları ve Ayırıcı Tanı

Somatik Semptom Bozuklukları, tıbbi hastalıklardan ve diğer psikiyatrik durumlardan ayırt edilmelidir; belirsiz ve yaygın semptomlara neden olan tıbbi durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Ek olarak somatizasyon, bir duygudurum veya anksiyete bozukluğunun bir parçası olarak düşünülmelidir. Göz önünde bulundurulması gereken diğer sorunlar aşağıdakileri içerir:

Somatik Semptom Bozukluğu'nun ayırıcı tanısı aşağıdakileri içerir:

  • Akut Gastrit
  • Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu
  • Addison Hastalığı
  • Uyum Bozuklukları
  • Adrenal Kriz Alkolizm
  • Amfetamin İlişkili Psikiyatrik Bozukluklar
  • Anafilaksi
  • Androjen Fazlalığı
  • Anoreksiya Nervoza
  • Astım
  • Atriyal Fibrilasyon
  • Atriyal Taşikardi
  • Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu
  • Otizm Spektrum Bozukluğu
  • Vücut Dismorfik Bozukluğu
  • Kısa Psikotik Bozukluk
  • Bulimia Nervoza
  • Kafeine Bağlı Psikiyatrik Bozukluklar
  • Esrarla İlgili Bozukluklar
  • Kardiyojenik şok
  • Gecikmiş Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları
  • Deliryum
  • Deliryum Tremens
  • Sanrısal Bozukluk
  • Depresyon
  • Diyabetik Ketoasidoz (DKA)
  • Graves Hastalığı
  • Dijital Toksisite
  • Dissosiyatif Bozukluklar
  • Distimik Bozukluk
  • Özofagus Motilite Bozuklukları
  • Özofagus Spazmı
  • Ötiroid Hipertiroksinemi
  • Munchausen Sendromu
  • Folat Eksikliği
  • Gıda Zehirlenmesi
  • Guatr
  • HIV Enfeksiyonu ve AIDS
  • Hiperkalsemi
  • Hiperparatiroidizm
  • Hiperprolaktinemi
  • Ani Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları
  • Solunumla İlgili Psikiyatrik Bozukluklar
  • Enjeksiyon İlaç Kullanımı
  • İnsomni
  • Huzursuz Bağırsak Sendromu
  • Temaruz
  • Menenjit
  • Multifokal Atriyal Taşikardi
  • Obsesif Kompulsif Bozukluk
  • Obstrüktif Uyku Apnesi (OSA)
  • Panik Atak
  • Kişilik Bozuklukları
  • Fobik Bozukluklar
  • Regl Rahatsızlığı
  • Birincil Aldosteronizm
  • Birincil Hipersomni
  • Birincil İnsomni
  • Rehabilitasyon ve Fibromiyalji
  • Şizofreni
  • Şizofreniform Bozukluk
  • Paylaşılan Psikotik Bozukluk
  • Uyarıcılar
  • Tiroidit
  • Tourette Sendromu
  • Kararsız Angina

Uyum bozukluğu, beden dismorfik bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve Hastalık Kaygısı Bozukluğunda aşırı ve orantısız duygusal ve davranışsal tepkiler bulunabilir. Fibromiyalji ve huzursuz bağırsak sendromu gibi belirsiz etiyolojiye sahip diğer fonksiyonel bozukluklar tipik olarak aşırı düşünce, duygu veya uyumsuz davranış ile kendini göstermez.

Tedaviler veya İdare Yöntemleri

Somatik Semptom Bozukluğu olan ve bedensel sıkıntılar yaşayan hastaların yönetimi, yalnızca hastalar değil, aynı zamanda doktorları da klinik problemden kaçınmayı başardığında en iyi sonucu verir. Tedavide birincil amaç semptomları ortadan kaldırmak yerine, hastanın sağlık kaygısıyla ve uyumsuz davranışlar da dahil olmak üzere fiziksel semptomlarla başa çıkmasına yardımcı olmaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Hastalar bu öneriye dirençli olabileceğinden, fiziksel semptomlarının anksiyete veya aşırı duygusal problemlerle şiddetlendiği hastalara bu öneri iletilirken dikkatli olunmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcısı, semptomların yaşamı tehdit eden veya engelleyici bir tıbbi durumu düşündürmediğini pekiştirmek için düzenli ziyaretler planlamalıdır.

Basamaklı bakım yaklaşımları, tüm bakım seviyelerinde bu hasta grubundaki geniş şiddet yelpazesiyle başa çıkmak için en uygun yöntemdir. Tedavi kanıtları, bu hastalar için mevcut olan tüm tedavi türleri için hâlâ yalnızca küçük ila orta etki boyutlarını belgelemektedir ve ayrıca tipik olarak ruh sağlığı uzmanları ve psikoterapistler tarafından sunulan tedavi türleri için avantajlar da sunmaktadır.

Daha da önemlisi, görünüşte "zor" olan bu hastalarla nasıl başa çıkılacağını bilmek yalnızca hasta için iyi tedavi sonuçları olasılığını artırmakla kalmayacak; aynı zamanda birinci basamakta, uzman somatik bakımda veya ruh sağlığı bakımında, bu hastalarla ilgilenen tüm sağlık çalışanlarının memnuniyeti de artıracaktır.

Tedavi Uygulama İlkeleri

Fonksiyonel somatik belirtileri olan hastaları yönetmek, herhangi bir doktor için zorlu bir görevdir. Her şeyden önce yapay bozukluklar dışında, semptomların gerçek doğasını kabul etmek ve hastaya semptomları için açıklayıcı bir model vermek çok önemlidir.

Tüm Reklamları Kapat

Tıbben açıklanamayan somatik semptomları olan bir hasta, semptomlarının nedenini ve nasıl olduğunu anlamakta genellikle bir kayıp yaşar. Sıklıkla, inanç sistemlerine ve düşüncesine uymayan belirsiz ve çelişkili açıklamalar yapılır.

İkna edici bir açıklama yapılmadan verilen psikotrop ilaç reçetelerinin hasta tarafından "sahtekârlık" olarak algılanması çok olasıdır.
İkna edici bir açıklama yapılmadan verilen psikotrop ilaç reçetelerinin hasta tarafından "sahtekârlık" olarak algılanması çok olasıdır.
teach:able

Teşhis süreci, iyi yönetilirse kendi içinde terapötik potansiyele sahiptir. İyi tanımlanmış bir organik patoloji gösterilmese ve net bir (diğer) ruhsal bozukluk olmasa bile hastaların bedensel şikayetleri ciddiye alınmalıdır.

Hasta ile iyi iletişim; hastalığın tüm aşamalarında ve bakım düzeylerinde güvence, tanı testlerinin olası sonuçlarının öngörülmesi, bozukluğun “işlevsel” karakterinin olumlu açıklamaları ve hastanın bedensel sıkıntıyla aktif olarak başa çıkma motivasyonu dahil olmak üzere çok önemlidir.

Hafif vakalarda, “tetikte bekleme” tutumu ve takip eden temaslarla birlikte bu ilk temel bakım ilkeleri yeterli olabilir. Bu ilkelerin yeterli olmadığı ortaya çıkarsa, genişletilmiş temel bakımda aşağıdakilerden bazıları denenebilir:

Tüm Reklamları Kapat

  • Fiziksel olduğu kadar psikososyal mekanizmalarla da bağlantılı ve hasta için anlamlı olan; etkili, suçlayıcı olmayan bir anlatı oluşturularak bağlam faktörleri, hastanın semptomlarının nedenlerinden ziyade yükselticiler olarak tanıtılmalıdır.
  • Olumlu düşünme, gevşeme teknikleri, kademeli egzersiz, kendi kendine yardım rehberleri ve gruplar gibi daha işlevsel tutum ve davranışlar teşvik edilmeli, hastayla birlikte gerçekçi hedefler belirlenmelidir.
  • Ağrı kesici veya sindirimi kolaylaştırıcı ilaçlar gibi semptomatik önlemler sağlanmalı; hastanın isteklerine göre tamamlayıcı tıptan önlemlere izin verilmeli, bu önlemlerin geçici olarak yardımcı olduğu ancak öz yönetimden daha az etkili olduğu açıklanmalıdır.
  • Baskın ağrı veya depresyon varsa antidepresan ilaçlar düşünülmelidir. Farmakolojik ajanlar reçete edildiğinde bunlar sakinleştirici olarak değil, bu düzensizlikleri düzeltecek ajanlar olarak açıklanmalıdır
  • Uygunsa, randevuların hasta tarafından başlatılmasını beklemek yerine düzenli aralıklarla randevular ayarlanmalıdır.
  • Travmatik stresörlerin ve aile içi şiddet, ilaç kötüye kullanımı, yapay semptomlar gibi bağlam faktörlerinin değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Her doktorun bireysel psikoterapilerde yetenekli olması beklenemez; ancak davranışsal yönetim, danışmanlık ve iletişim becerilerinin temel ilkeleri her tıp uzmanına aktarılabilir. Varsa tanı, olası zorluklar ve ileri tedavi planlaması konusunda bir psikoterapiste danışılmalıdır.

Ayakta tedavi şansı mevcut olmadığında veya yetersiz göründüğünde semptomatik önlemler, aktive edici fizyoterapi ve mesleki terapinin yanı sıra psikoterapi dahil olmak üzere multidisipliner tedavi ile entegre bakım düşünülmelidir.

Psikoterapi, Somatik Semptom Bozukluğu olan hastalarda yerleşik bir tedavi yöntemidir; ancak hastaların bir “konuşma tedavisinin” öncelikle bedensel semptomlarına ve endişelerine yardımcı olabileceğini kabul etmekte zorlandıkları ilk aşamalarda belirli zorluklarla karşılaşılır.

Psikoterapinin bu ilk aşamaları için aşağıdaki öneriler, hasta sorunlarının modeline ve psikoterapi ekolüne göre daha sonraki farklılaşmalardan bağımsız olarak sürdürülebilir bir terapötik ilişki kurmayı amaçlamaktadır:

Tüm Reklamları Kapat

  • Hastanın psikoterapötik konsültasyon için motivasyonu netleştirilmelidir. Uygunsa; hastaya, semptomların henüz tespit edilmemiş bir organik temeli olduğu konusundaki ilk görüşünün kabul edildiği belirtilmelidir.
  • Bedensel şikâyetler ve bunlarla bağlantılıdeneyimler (doktorlar ve diğer sağlık profesyonelleri, akrabalar, meslektaşlar vb. ile) dikkatle dinlenmelidir. Bu deneyimlerin duygusal yönleri (öfke, hayal kırıklığı, korku vb.) hakkında geri bildirim verilmelidir.
  • Daha kronik hastalarda, şikayetlerin (ve deneyimlerin) sunulma öyküsünün tutarlı bir anlatı içinde düzenlenmesine destek verilmelidir.
  • Hastalar, biyolojik bağlam faktörlerinin yanı sıra psikososyal durumların olası etkisine ilişkin görüşlerini genişletmeye teşvik edilmelidir (Çok yüksek hastalık kaygısı olanlar için önerilmez). Semptomlar, ağırlıklı olarak psikososyal bir nedene “bağlanmaya” çalışılmamalıdır.
  • Gerçekçi (yani mütevazı) tedavi hedefleri müzakere edilmelidir. “Daha iyi uyum” ve “başa çıkma” savunulmalı; tedavi hedefi olarak "kesin tedaviden" kaçınılmalıdır.
  • Psikososyal konulara çok erken ve öncü şikayetlerden bağımsız olarak konsantre olma cazibesine karşı koyulmalıdır. Gerekirse mevcut bedensel semptomlar sorgulanmalıdır.
  • Özellikle daha ileri somatik teşhis ve terapötik müdahalelerin gerekliliği hakkında ilgili bilgileri elde etmek için hastanın bakımına dahil olan diğer kişilerle bağlantı kurulmalı ve aynı zamanda hastaya, bakımında yapıcı iş birliğinin mümkün olduğu mesajı verilmelidir.

Acil Servis Bakımı

Semptom şiddetinin akut olarak arttığı dönemlerde Somatik Semptom Bozuklukları değerlendirme ve tedavi için acil servise başvurabilir. Elektrokonvülsif terapi, Somatik Semptom Bozuklukları için etkili değildir; ancak altta yatan bir duygudurum bozukluğu ile ilgili somatik semptomları başarılı bir şekilde tedavi edebilir. Miyokard enfarktüsü (kalp krizi) veya apandisit gibi fiziksel nedenleri dışlamak için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Benzodiazepinlerle intravenöz veya oral akut sedasyon kullanılabilir. Somatik Semptom Bozuklukları için uzun süreli benzodiazepinlerden, akut veya uzun süreli narkotik analjeziklerden kaçınılmalıdır.

Birinci Basamak Yönetim

Randomize araştırmalar, somatizasyonu olan hastanın yönetiminde doktor eğitiminin değerini göstermiştir. Bilişsel-davranışçı psikoterapi stratejileri, sıkıntıyı azaltmada özellikle yardımcı olabilir. Doktorlar tarafından yönlendirilen psikososyal müdahaleler başarılı tedavinin temelini oluşturur. Hasta ve birinci basamak hekimi arasında güçlü bir ilişki, uzun vadeli tedavide yardımcı olabilir.

Psikoeğitim, hastaya fiziksel semptomların anksiyete veya diğer duygusal problemlerle şiddetlenebileceğini bildirerek yardımcı olabilir. Bununla birlikte dikkatli olunmalıdır çünkü hastalar, durumlarının fiziksel sorunlardan ziyade duygusal sorunlardan kaynaklandığı yönündeki önerilere karşı koyma eğilimindedirler. Hekim; hastayı semptomların yaşamı tehdit eden, sakat bırakan tıbbi bir durumdan kaynaklanmadığı konusunda bilgilendirmeli ve devam eden semptomların eksik şiddetinin yeniden değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için düzenli ziyaretler planlamalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Hastaya, benzer semptomları olan bazı hastalarda kendiliğinden iyileşme olduğu da söylenebilir; bu da spontan iyileşmenin meydana gelebileceğini ima eder. Ancak hekim, hastanın fiziksel semptomlarını kabul etmeli ve semptom çözme hedefi peşinde koşmamalıdır. Gerçekten de düzenli, girişimsel olmayan tıbbi değerlendirme kaygıyı azaltır ve sağlık hizmeti arama davranışını sınırlar; bu, hastanın birinci basamak hekimine düzenli olarak planlanmış ziyaretleriyle kolaylaştırılabilir.

Hastalar aktif kalmaya teşvik edilmeli ve hedef semptomların yaşam kalitesi ve günlük işlevsellik üzerindeki etkisini sınırlandırılmak olmalıdır Düzenli egzersizin bazı hastalarda fonksiyonel somatik sendromları azalttığı gösterilmiştir.

Aile üyeleri, hastanın fiziksel semptomları veya tıbbi bakımı ile meşgul olmamalı; hastayı semptomlarını birinci basamak hekimlerine bildirmeye yönlendirmelidir.

Psikososyal Müdahaleler

Hastalar, hastalıklarını tıbbi bir sorun olarak gördükleri için bireysel veya grup psikoterapi önerilerine direnebilirler. Psikoterapiyi kabul eden hastalar sağlık hizmeti kullanımını azaltabilir. Kronik tıbbi semptomlara rağmen sosyal ve mesleki işlevi sürdürmeye odaklanan psikososyal müdahaleler yardımcı olabilir. Somatik Semptom Bozuklukları, tıbbi olarak açıklanamayan fiziksel şikayetlerin gelişmesine katkıda bulunabilecek duygu işlemedeki bozukluklarla bağlantılıdır. Bu, Somatik Semptom Bozuklukları'nın tedavisine yönelik psikoterapötik yaklaşımlar için duygu işlemeyi önemli bir hedef haline getirebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Araştırmalar, bilişsel-davranışçı terapinin somatik hastalıkları olan kişilerde depresif belirtileri azalttığını göstermiştir. Bu terapi, özellikle depresif bozukluk kriterlerine uyan hastalarda etkilidir.

Yatarak Tedavi

Somatik Semptom Bozuklukları nadiren yatarak tedavi gerektirir. Bir hasta intihara meyilli görünüyorsa veya eşlik eden madde bağımlılığı nedeniyle detoksifikasyon gerektiriyorsa yatarak tedavi düşünülmelidir. Ek olarak, Somatik Semptom Bozukluğu aciz bırakan (yani, ambulasyonu bozacak kadar şiddetli motor semptomları olan konversiyon bozukluğu) seviyede olan hastalarda yatarak tedavi gerekebilir.

Somatizasyon bozukluğu için yatan hasta bakımının ilkeleri şunları içerir:

  • Hastanın semptomları için tıbbi bir nedeni dışlamak için hızlı tıbbi değerlendirme,
  • Psikiyatrik komorbidite kanıtının değerlendirilmesi ve komorbid psikiyatrik hastalık için tedavinin başlatılması,
  • Somatik Semptom Bozukluğu ile ilgili hasta ve aile eğitimi,
  • İşlevselliği eski haline getirmek için gerekirse rehabilitasyon ile normal işleyişi tamamlamak için geri dönüş beklentisi,
  • Halihazırda mevcut değilse Somatik Semptom Bozuklukları'nın yönetimine aşina bir birinci basamak hekimine başvurma,
  • Birinci basamak takibini ve gerekirse psikiyatrik takibi içeren ayrıntılı bir taburculuk planı.

İlaç Tedavisi

Somatik Semptom Bozukluğu'nun tedavisinde farmakolojik yaklaşımlar nadiren başarılıdır. Doktorlar, depresyon veya anksiyete bozukluğu gibi psikiyatrik komorbidite kanıtlarını araştırmalıdır. Varsa tanıya özel ilaç müdahaleleri denenebilir. Panik bozukluğu gibi majör depresyon veya anksiyete bozukluğunun başarılı tedavisi de somatizasyon bozukluğunda önemli bir azalma sağlayabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Visão Saúde

Çin'de yapılan bir klinik araştırma, bir grup karışık somatoform bozukluğu deneğinin tedavisinde serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) sitalopram ile atipik antidepresan paliperidon kombinasyonunun tek başına sitalopramdan daha etkili olduğunu bulmuştur. Bununla birlikte, ilaçsız stratejiler en başarılı olanlardır.

Antidepresanlar

SSRI'lar, diğer antidepresan sınıflarına göre büyük ölçüde tercih edilir. SSRI'ların olumsuz etki profili daha az belirgin olduğundan, daha iyi uyumu desteklerler. SSRI'lar, trisiklik antidepresanlarla ilişkili kardiyak aritmi riskine sahip değildir. Aritmi riski özellikle aşırı dozda önemlidir ve duygudurum bozukluğu olan bir çocuk veya ergeni tedavi ederken intihar riski her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte, imipramin gibi bir trisiklik antidepresan kullanımının tercih edilebileceği bazı klinik durumlar vardır.

Bu ilaç grubundaki ilaçlar şunları içerebilir:

  • İmipramin (Tofranil),
  • Fluoksetin (Prozac),
  • Sertralin (Zoloft),
  • Sitalopram (Celexa),
  • Essitalopram (Lexapro),
  • Fluvoksamin (Luvox CR),
  • Paroksetin (Pexeva, Paxil, Paxil CR),
  • Mirtazapin (Remeron, Remeron SolTab),
  • Duloksetin (Cymbalta),
  • Venlafaksin (Effexor, Effexor XR).

Aralık 2003'te Birleşik Krallık İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu (MHRA), çoğu SSRI'nın "depresif hastalık" tedavisi için 18 yaşından küçük kişiler tarafından kullanılmasının uygun olmadığına dair bir tavsiye yayınlamıştır. İncelemeden sonra bu kurum, 18 yaşından küçük hastalarda depresif hastalığın tedavisinde pozitif bir risk-fayda oranına sahip gibi görünen fluoksetin (Prozac) hariç, pediatrik hastalara yönelik risklerin SSRI'larla tedavinin yararlarından daha ağır bastığına karar vermiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Ekim 2003'te FDA, majör depresif bozukluk için antidepresan ilaçlarla tedavi edilen pediatrik hastalarda intihar raporlarına ilişkin bir halk sağlığı tavsiyesi yayınlamıştır. Bu danışma belgesi, pediatrik hastalarda çeşitli antidepresan ilaçların klinik denemelerinde intihar eğilimi (hem fikir hem de girişim) bildirmiştir. FDA majör depresyonu olup hem tedavi edilen hem de tedavi edilmeyen hastalarda intiharlar meydana geldiğinden ve bu nedenle intihar düşünceleri ilaç tedavisiyle kesin olarak ilişkilendirilemediğinden ek çalışmaların yapılmasını istemiştir.

Doktorların, pediyatrik popülasyonda SSRI'larla tedaviyi düşünürken yukarıdaki bilgilerden haberdar olmaları ve uygun önlemleri almaları tavsiye edilir.

Müddet Tahminleri (Prognoz)

Somatik Semptom Bozuklukları, hafif ve geçici ile şiddetli ve kronik arasında değişebilir. Boylamsal çalışmalar, 5 yıldan uzun süren Somatik Sendrom Bozukluğu vakalarının %90'ına varan oranda önemli bir kroniklik göstermektedir.

Sistematik incelemeler ve meta-analizler, terapötik müdahalelerin yalnızca küçük ila orta büyüklükte etkiler sağladığını ortaya koymuştur. Genel fonksiyonda kronik kısıtlılık, önemli psikolojik yetersizlik ve yaşam kalitesinde azalma sıklıkla gözlenmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)

Somatik Semptom Bozukluğu'nun genel popülasyonda prevalansının %5 ila %7 olduğu tahmin edilmektedir. Bu da bozukluğu birinci basamak ortamında hasta endişelerinin en yaygın kategorilerinden biri haline getirmektedir. Akut somatik semptomlarla başvuran hastaların tahmini %20 ile %25'i kronik bir somatik hastalık geliştirmeye devam etmektedir.

Somatik Semptom Bozukluğu çocukluk, ergenlik veya yetişkinlikte başlayabilir. Kadınlar erkeklere göre daha sık somatik bozukluk gösterme eğilimindedir, somatik bozukluğa sahip kadın-erkek oranı tahminen 10:1'dir.

Önlem Yöntemleri

Somatik Semptom Bozukluğu'nun nasıl önleneceği hakkında çok az şey bilinmektedir. Ancak, aşağıdaki öneriler yardımcı olabilir:

  • Anksiyete veya depresyon ile ilgili sorunlarınız varsa, mümkün olan en kısa sürede profesyonel yardım alın.
  • Ne zaman stresli olduğunuzu ve bunun vücudunuzu nasıl etkilediğini tanımayı öğrenin ve düzenli olarak stres yönetimi ve gevşeme tekniklerini uygulayın.
  • Somatik Semptom Bozukluğunuz olduğunu düşünüyorsanız, semptomların kötüleşmesini ve yaşam kalitenizi bozmasını önlemeye yardımcı olmak için erken tedavi alın.
  • Nüksleri veya semptomların kötüleşmesini önlemeye yardımcı olmak için tedavi planınıza bağlı kalın.

Psikiyatrik komorbiditelerin hızlı tedavisi ve yaşam stresörlerinin ele alınması somatik semptomları iyileştirebilir. Aile üyelerinin eğitimi genellikle gereklidir. Aile üyeleri özellikle semptomlar olmadığında, semptomları sayesinde özel ilgi gördüğü fikrini pekiştirmekten kaçınmak için hastalarla zaman geçirmelidir.

Tüm Reklamları Kapat

Etimoloji

Somatizasyon terimi Latince kökenli bir kelime olup kökü Latincede "beden" anlamına gelen “soma” kelimesine dayanmaktadır.

Psikiyatrik ders kitapları ve literatür “somatizasyon” kelimesini hatalı bir şekilde psikanalizin öncülerinden Wilhelm Stekel'e atfetmektedir. Somatizasyon terimi ilk kez 1925 yılında Stekel'in Impulshandlungen adlı kitabının İngilizce tercümesinde kullanılmıştır. Ancak kelime Almanca orijinal metinde yoktur. Terim, Stekel kitabının çevirmeni J. van Teslaar tarafından yaratılmıştır.

Van Teslaar, hastalıklı bir organın kalıtsal duyarlılığını çağrıştıran Stekel ve Adler'den çıkan bir kavram olan "Organsprache" (Türk: "organ-dili, organın konuşması") kelimesini neolojizmle "somatizasyon" olarak tercüme etmiştir. (Neoloji, bir dilde var olan sözcüklere benzetilerek örnekseme yoluyla sözcük üretme anlamına gelir.) Sözlükte van Teslaar, "Organsprache"ye veya çevrilen kelimenin "fiziksel belirtilerde duygusal durumların konversiyonu" olduğu sayfaya atıfta bulunmadan somatizasyonun bir tanımını verir.

Bu tanım "Organsprache" kavramını, gerekli değerlendirmeyi yapmadan Freud'un konversiyon kavramına indirgemektedir. Sonraki kuşaklar “Organsprache” kavramını ihmal ederek yalnızca sözlükte verilen tanımı korumuştur. Bu şekilde, somatizasyon kavramı konversiyon ile eşanlamlı hale gelmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Stekel "somatizasyon" kelimesini ilk kez 1935 yılında, ünlü kitabı "Die Sprache des Traumes"in yenilenmiş bir baskısında kullanmıştır. Ona göre somatizasyon, ruhsal çatışmayı ifade eden fiziksel belirtiler anlamına gelmekteydi. Hinsie ve Campbell, 1935 Stekel kitabına atıfta bulunan Psikiyatri Sözlüğü'nde somatizasyon kavramını yanlış bir şekilde Stekel'e atfetmişlerdir.

Bu yanlış anlama daha sonra Lipowski tarafından güçlendirilmiş ve psikiyatri ders kitaplarında da tekrarlanmıştır. Tüm bunlar somatizasyon kavramının neden belirsiz ve karmaşık bir kavram olduğunu ve DSM'nin yeni tanımlarıyla daha da karmaşık hale geldiğini kısmen açıklamaktadır.

Diğer Başlıklar

Hastalığın Tanısal Tarihi

Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD) ve Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM), somatizasyon için birçok tanım ve kategori önermiştir. Bunların birçoğu sahip olduğu sınırlamalar ve kafa karıştırıcı olmaları nedeniyle eleştirilerek tanım ve açıklamaların zamanla geliştirilmesine neden olmuştur.

ICD-8 ve ICD-9, bozukluğu psikososyal olaylarla ilişkilendirmeden veya psikosomatik olarak adlandırmadan fiziksel hastalıkların patogenezine katkıda bulunan psişik faktörlere atıfta bulunmuştur. ICD-10'da somatizasyon; hasta bir psikiyatriste sevk edilmeden önce genellikle birkaç (en az 2) yıl boyunca ortaya çıkan çoklu, tekrarlayan ve sıklıkla değişen fiziksel semptomlar olarak tanımlanmıştır. Belirgin depresyon ve anksiyete sıklıkla mevcuttur ve spesifik tedaviyi haklı gösterebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Daha sonra, ICD-10'un birinci basamak versiyonunda, herhangi bir fiziksel semptomla başvuran ve olumsuz araştırmalara rağmen sık sık tıbbi ziyarete gelen hastaların şikayetlerini tanımlamak için “açıklanamayan bedensel şikayetler” terimi kullanılmaya başlanmıştır. Bu açıklama, etiyolojik çıkarımları olmaması avantajına sahip olduğundan daha pratiktir. Buna rağmen terim kültürel anlamda önyargısız değildir ve organik hastalığı ekarte etmek için olumsuz araştırmaların sonuçlarını bir gösterge olarak kullanır.

Somatoform bozukluklar ilk olarak DSM-3'te, semptomları gösterilebilir organik bulguların yokluğunda fiziksel hastalığı düşündüren ve bilinen herhangi bir patofizyolojik mekanizmaya sahip olmayan hastalar için bir kategori olarak tanıtılmıştır. DSM-3R'de bu yeni kategori yedi bozukluğu içerecek şekilde daha da geliştirilmiştir: vücut dismorfisi; konversiyon; somatizasyon; somatoform ağrı; farklılaşmamış somatoform bozukluklar; başka türlü adlandırılamayan somatoform bozukluklar ve hipokondriyazis.

DSM-4'te somatizasyon, 30 yaşından önce başlayan, uzun yıllar süren ve ağrı, gastrointestinal sistem, cinsel ve psödo-nörolojik semptomların bir kombinasyonu ile karakterize poli-semptomatik bir bozukluk olarak tanımlanmıştır.

DSM-3 ve DSM-4'teki bu sınıflandırmalar da kafa karıştırıcı oldukları ve tatmin edici bir düzenleme ilkesinden yoksun oldukları için eleştirilmiştir. Sıkıca tanımlanmış belirli kategoriler ile geniş, belirsiz, spesifik olmayan alt kategorilerin birleşimi yanıltıcı olarak nitelendirilmiştir. Bu sınıflandırma yöntemi, literatürün çoğunun nadir görülen fenomenlere odaklanmasına ve özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran somatizasyonun daha yaygın biçimlerini görmezden gelmesine neden olmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Yukarıdaki tanımlarda sunulan somatizasyon kavramı, depresyonun psikolojik semptomlarının somatik semptomlardan daha merkezi olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu varsayım, bulguların somatik semptomların depresif atakların temel bir bileşeni olduğunu öne süren Dünya Sağlık Örgütü uluslararası araştırması da dahil olmak üzere birçok çalışma tarafından sorgulanmıştır.

Tanımlarla ilgili sorunlardan biri, kavramın Batı tıbbına özgü zihin-beden düalizmine dayanmasıdır; psikolojik sıkıntı ile fiziksel tezahürü arasında nedensel bir ilişki olduğunu ima eder. Bu yaklaşım, zihin-beden ikiliğinin hastaya tanısal ve terapötik yaklaşımlarda uygulanamadığı diğer birçok kültürde kullanılmayan bir yaklaşımdır.

Somatizasyonun Epistemik Belirsizliği

Somatik Bozuklukların hem DSM hem de ICD tanımlarında ortak olan dikkate değer bir özellik onların epistemik belirsizliğidir. İki sınıflandırmaya da (DSM ve ICD) eşlik eden tanı ölçütleri ve kılavuzlar, temel olarak somatizasyonun aşağıdaki tanımlayıcı nitelikleri üzerinde fikir birliğine sahip gibi görünmektedir:

  • Hastanın sıkıntı veren somatik semptomları deneyimleme ve iletme eğilimi,
  • Sunulan semptomların patolojik bulgularla açıklanamaması (tanı için artık zorunlu değildir); hastanın şikayetlerini fiziksel hastalığa bağlaması,
  • Hastanın semptomlar için tıbbi yardım istemesi,
  • Ayrıca psikososyal stresin yanı sıra kişiliğin strese karşı savunmasızlığı da ilişkili bir özellik olabilir. (Bu genellikle doktor tarafından yapılan bir gözlem veya çıkarımdır, çünkü "somatize eden" kişi tipik olarak semptomlar ve psikolojik nedenler arasındaki herhangi bir bağlantıyı tanımaz ve inkâr edebilir.)

Somatizasyon tanımı, bir bozukluk tanımı olarak muhtemelen tıpta inşa edilmiş en uzun ve en karmaşık kavramsal yapılar arasındadır. Temel olarak tanımı oluşturan üç bileşen vardır:

Tüm Reklamları Kapat

  1. İlk bileşen hastayla ilgilidir. Hasta sıkıntılı bedensel deneyimler yaşar ve bu deneyimleri iletir. Bir atıf süreci ve bunun sonucunda yardım arama davranışı vardır. Hasta, sorunun gerçek doğasını tanımaz ve kökenini inkâr edebilir.
  2. İkinci bileşen doktorla ilgilidir. Doktor, hastanın semptomlarını tıbbi bilgisi ile açıklayamaz ve bu nedenle hastanın zihninde neler olup bittiği hakkında bir çıkarımda bulunur.
  3. Üçüncü bileşen tanıyla ilgilidir. Bu kısım, kişilik özelliklerinden kaynaklanan psikolojik stres ve savunmasızlık açısından açıklayıcı bir model verir. Bu model doktor tarafından ("tıbbi modelin" semptomları açıklamadaki başarısızlığının ardından) benimsenmiştir ancak hasta tarafından reddedilme olasılığı yüksektir.

Bu nedenle somatizasyon tanımı bir bozukluğun işlevsel bir tanımı olmaktan çok uzaktır. Aslında hasta ve doktor arasındaki öznel ve deneyimsel olayları (hasta açısından) içeren özel bir sosyal alışverişi tanımlar: bilişsel olaylar (hem doktor hem de hasta açısından), teorik kavramlar (doktor açısından) ve iletişim.

Her iki sınıflandırma da bozukluk, ne olmadığı açısından tanımlanır (yani "tıbbi" bir bozukluk değildir), ancak Somatik Semptom Bozukluğu'ndaki "bozukluğu" tanımlamada başarısız olur. Hastanın öznel semptomlarının, inançlarının, yüklemelerinin ve sıkıntılarının doğası açıklanamayan ve sorunlu olarak tanımlanmaya devam etmektedir.

DSM-5'in son baskısıyla birlikte somatik semptomların organik olarak açıklanamaz olması gerekliliği kaldırılmıştır ve tanıyı doğrulamak için artık bazı psiko-davranışsal özelliklerin mevcut olması gerekmektedir. Yani değişiklik genel tıbbi duruma ek olarak, bu durum ister iyi bilinen bir organik hastalık isterse huzursuz bağırsak sendromu veya kronik yorgunluk sendromu gibi fonksiyonel bir somatik sendrom olsun, Somatik Semptom Bozukluğu'nun teşhisine izin verir.

Görüleceği üzere somatik belirtilerin psikiyatrik olarak sınıflandırılması üzerinde çok çaba harcanmıştır. Hâlâ da pek çok açıdan eleştiriler ve farklı görüşler kavramın gelişimine katkı sağlamaya devam etmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Somatik Bozuklukların Ekonomik Yükü

Belirli bir hastalığın toplumdaki yükü araştırıldığında toplumdaki yaygınlık oranı, o hastalıktan ölenlerin sayısı ve yapılan sağlık harcamaları genellikle bir ölçü olarak kullanılmıştır. Ancak son yıllarda ekonomik yükü, yani hastalık maliyetini de bu hesaba katma ihtiyacı fark edilmeye başlanmıştır. Sağlık ekonomisinde hastalık maliyetleri genel olarak doğrudan maliyetler ve dolaylı maliyetler olmak üzere iki kategoriye ayrılır.

Bibliomed

Doğrudan maliyetler bir sağlık bozukluğunu önlemek, tespit etmek ve tedavi etmek için kullanılan kaynakların değeridir. Başka bir deyişle doğrudan maliyetler; bir sağlık hizmeti müdahalesi sırasında tüketilen tüm mal, hizmet ve diğer kaynakların değerini temsil eder. Örneğin ilaçlar, laboratuvar testleri, sarf malzemeleri, sağlık personeli ve tıbbi tesislerin maliyetleri doğrudan maliyetler olarak sınıflandırılır. Ek olarak, sağlık hizmeti müdahalesi sağlamak için kullanılan sağlık dışı kaynaklar; örneğin bir kliniğe gidiş geliş maliyetleri ve aile üyelerinin evde bakım ortamında sağladığı zaman gibi doğrudan maliyetler olarak kategorize edilir.

Dolaylı maliyetler, hastalığın bir sonucu olarak üretkenliğin kaybının (ya da azalmasının) değeridir. Mortalite maliyetleri ve morbidite maliyetlerinden oluşur. Ölüm maliyetleri, erken ölüm nedeniyle üretkenlik kaybıyla ilişkili maliyetlerdir. Bir kişi hastalıktan dolayı erken ölmediyse, birkaç yıl boyunca üretken olmaya devam edecekti. Ölüm maliyetleri, yaşam boyu kazanç kaybı temelinde tahmin edilmektedir. Morbidite nedeniyle çalışma yeteneğinin kaybedilmesi veya bozulması ile ilişkili maliyetler olarak tanımlanan morbidite maliyetleri iki faktörden oluşmaktadır. Birincisi işte aşırı devamsızlık, ayrıca istihdam kaybı ve erken emeklilikle ilişkili maliyetlerdir. İkincisi, işteyken üretkenliğin azalmasıyla ilişkili maliyetlerdir.

Somatik Semptom Bozukluklarıyla ilgili az sayıda ekonomik çalışma yapılmıştır. Bununla birlikte, toplumda ve birinci basamak sağlık kurumlarında yaygınlığının yüksek olması ve açıklanamayan bedensel belirtilerden kaynaklanan sağlık hizmetlerinden yararlanma gibi somatik bozukluklarla benzerlik gösteren depresyonla ilgili de birçok ekonomik analiz yapılmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Depresyon, işe devamsızlık ve düşük iş performansı nedeniyle üretkenliğin azalmasına neden olur. İkincisi, depresyonu olan çoğu kişi herhangi bir tedavi aramaz. Yardım arayanların çoğu somatik semptomları nedeniyle birinci basamak hekimlerine başvurur ve bu hekimler yanlış tanı koyma ve gereksiz tıbbi testler ve tedaviler uygulama eğilimindedir. Geniş pratisyenlikte iş yükünün yaklaşık %20'sini Somatik Semptom Bozukluğu olan hastalar oluşturmaktadır.

1990'da yapılan bir çalışmada, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki depresyonun yıllık toplam maliyetinin yılda yaklaşık 43,7 milyar dolar olduğu tahmin edilmiştir. Toplam maliyetlerin 12.4 milyar doları doğrudan maliyetlere, 31.3 milyar doları ise dolaylı maliyetlere atfedilmiştir. Dolaylı maliyetler, mortalite maliyetlerine atfedilen 7.5 milyar dolardan ve morbidite maliyetlerine atfedilen 23,8 milyar dolardan oluşmuştur. Toplam maliyetlerin büyük bir bölümünün dolaylı maliyetler, özellikle morbidite maliyetleri tarafından açıklanması önemlidir. Dolaylı maliyetler toplam maliyetlerin %72'sini oluşturmuştur ve dolaylı maliyetlerin %76'sı morbidite maliyetlerine bağlanmıştır.

Somatik Semptom Bozukluğu hastalarının ayakta tedavi ziyaretleri, hastaneye yatışları ve toplam sağlık masrafları dahil olmak üzere tıbbi bakım hizmeti kullanım oranlarının orantısız bir şekilde arttığı defalarca gösterilmiştir. Hastalarının tıbbi bakım hizmeti kullanımları özellikle uyumsuz ve yetersizdir çünkü bu hastalar “doktor alışverişi” (İng: "doctor shopping") yapma, aynı problem için birden fazla hekime başvurma, acil servisleri kullanma ve planlanmış randevulara gitmeme eğilimi gösterirler.

Allegiance Capital Corporation

Doktor alışverişi terimi, geleneksel olarak reçeteyi yazanların diğer reçeteler hakkında bilgisi olmadan birden fazla sağlık pratisyeninden kontrollü maddeler alan bir hastaya atıfta bulunur. Doktor alışverişinin nedenleri çeşitlidir; çalışma saatleri, uzun bekleme süreleri veya hasta ile klinisyen arasındaki yetersiz iletişim süresi gibi klinisyen faktörleriyle ilgili olabileceği gibi semptomların devam etmesi, hastanın teşhis veya tedaviyi anlamaması veya kabul etmemesi gibi bireysel faktörlerle de ilgili olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Doktorlar genellikle bu hastaları sinir bozucu ve gereksiz yere zaman alıcı ve bakımı zor olarak görürler. Somatize eden hastalar ise tıbbi bakımdan tatmin olmazlar ve aldıkları hizmetin semptomlarını hafifletmediğini düşünürler. Fiziksel olarak hasta olduklarına ikna olan hastalar, karakteristik olarak semptomları üzerindeki herhangi bir psikososyal etkiyi inkâr ederler, psikiyatrik sevklere direnirler, normal tıbbi değerlendirme sonuçlarını aldıktan sonra güvencesiz kalırlar ve genellikle palyatif ve destekleyici tıbbi tedaviye dirençlidirler.

Fakat bu hastaların semptomları önemsiz olmaktan uzaktır; önemli sıkıntı, sakatlık ve işlev bozukluğu ile sonuçlanırlar. Şiddetli somatize eden hastalar, birçok kronik tıbbi hastalığı olan hastalara kıyasla fiziksel işlevde, daha kötü zihinsel sağlıkta ve daha kötü algılanan genel sağlıkta benzer veya daha fazla bozulmaya sahiptir. Bu nedenle, yüksek düzeyde rol bozukluğuna sahiptirler ve birkaç önemli tıbbi bozukluğu olan hastalara göre aylık bazda daha fazla günlerini yatakta geçirirler; yüksek hastalık izni oranlarına, kısıtlı faaliyet günlerine ve daha yüksek işsizlik oranlarına sahiptirler. Belki de en şaşırtıcı olanı, tıbbi olarak açıklanamayan semptomların kanıtlanabilir, organik temeli olan birçok semptomdan daha kronik ve tedaviye daha dirençli olmasıdır.

Tıbbi morbidite, somatizasyon ve tıbbi kullanım arasındaki ilişkide ikinci bir potansiyel karışıklığı temsil eder, çünkü somatizasyon kanıtlanabilir tıbbi hastalığı olan hastalarda da ortaya çıkabilir; somatizasyonu yansıttığı düşünülen bazı somatik semptomlara aslında tıbbi bir durum neden olabilir. Bu da durumu daha da zorlaştırmaktadır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 4
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:08:15 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13097

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Araştırmacılar
İspat Yükü
Irk
Diş Hastalıkları
Kedigiller
Neandertal
Uzun
Doktor
Göğüs Hastalığı
Yayılım
Google
Beslenme
Tehlike
Risk
Aslan
Obezite
Radyasyon
Büyük Patlama
Işık Hızı
Genel Halk
Kuantum Fiziği
Bilimkurgu
Evren
Fosil
İklim
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Albayrak, et al. Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?. (19 Mayıs 2024). Alındığı Tarih: 21 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/13097
Albayrak, B., Alparslan, E. (2024, May 19). Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?. Evrim Ağacı. Retrieved December 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/13097
B. Albayrak, et al. “Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 19 May. 2024, https://evrimagaci.org/s/13097.
Albayrak, Burak. Alparslan, Eda. “Somatik Semptom Bozukluğu Nedir? Somatizasyonun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, May 19, 2024. https://evrimagaci.org/s/13097.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close