Yeme Bozuklukları Nelerdir? İnsanların Beslenme Davranışları Neden Bozuluyor? Beslenme Bozuklukları Tedavi Edilebilir mi?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Yeme Bozuklukları
- İngilizce Adı Eating Disorders
- ICD F50
Yeme bozuklukları, anormal yeme veya kilo kontrol davranışları ile karakterize, ciddi psikiyatrik bozukluklardır. Tüm yeme bozuklukları kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkiler.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabının 5. baskısı (DSM-5) ve Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-11), altı ana beslenme ve yeme bozukluğu konusunu kapsamaktadır:
- anoreksiya nervoza,
- bulimia nervoza,
- tıkınırcasına yeme bozukluğu,
- çekingen/kısıtlayıcı yemek yeme bozukluğu,
- pika,
- ruminasyon bozukluğu
Son 3 bozukluk, daha önceden çoğunlukla "çocukluk çağı bozuklukları" olarak görülmesine rağmen, sonradan bu sınıflandırmaya dahil edilmiştir.
Yeme bozukluklarının sebepleri tam olarak bilinmemektedir; ancak biyolojik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Zayıf vücut şekline sahip olmanın kültürel olarak idealleştirilmesinin de bazı yeme bozukluklarına katkıda bulunduğu düşünülmektedir.
Belirli bir zaman aralığında sadece 1 adet yeme bozukluğu teşhis edilebilir. Yeme bozuklukları, kadınları erkeklerden daha fazla etkilemektedir. Toplumdaki yaygınlığı giderek artmaktadır. Anoreksiya hastalarının yaklaşık %70'i, bulimia hastalarının yaklaşık %50'si, anca ortalama 5 yıllık bir tedavi süresi sonucunda iyileşebilmektedir.
Terminoloji ve Tanımlar
Anoreksiya Nervoza
Şiddetli diyet kısıtlaması, kusma veya aşırı fiziksel aktivite ile beraber kilo alma korkusu ve vücut şeklinden yoğun bir şekilde rahatsız olma durumu ile karakterizedir. Anoreksiya nervozanın iki alt tipi mevcuttur.
- Kısıtlayıcı tip: genellikle günlük 1000 kalorinin altında enerji alırlar ve besinlerin kalorisine odaklanmışlardır.
- Tıkınan/çıkaran tip: tıkınarak yeme veya diüretik, laksatif kullanımı gibi arınma davranışları gösterirler.
Anoreksiya nervozanın şiddeti vücut kitle indeksine (BKİ) göre 4 düzeyde sınıflandırılır.
- aşırı (<15 kg/m2),
- şiddetli (15-15,99 kg/m2 ),
- orta (16-16,99 kg/m2),
- hafif (≥17 kg/m2).
Bu bireylerin yaşam kalitesi düşüktür. Tıbbi komplikasyonları, özellikle gastrointestinal semptomlar olmak üzere tüm organları ve sistemleri olumsuz yönde etkiler.[1]
Bulimia Nervoza
Tekrarlayan tıkınırcasına yeme atakları (kontrolü kaybetmekle birlikte çok miktarda yeme) ve kilo alımını önlemek için telafi edici davranışlarla karakterizedir. En yaygın telafi edici davranış, kendi kendine kusmadır. Uygunsuz ilaç kullanımı, oruç tutma veya aşırı egzersiz de yaygın olan telafi edici davranışlardandır. Bu davranışlar; ağırlık, vücut şekli veya görünümle ilgili olumsuz öz değerlendirme gibi durumlardan etkilenir. Anoreksiya nervozadan farklı olarak bulimia nervozada vücut ağırlığı, minimum normal bir seviyede veya üzerinde tutulur.
Bulimia nervozanın şiddeti, haftalık uygun olmayan telafi edici davranış sayısına göre belirlenir: Haftada 14 veya daha fazla uygun olmayan telafi edici davranış "aşırı", ortalama 8-13 uygun olmayan telafi edici davranış "şiddetli", ortalama 4-7 uygun olmayan telafi edici davranış "orta" ve ortalama 1-3 uygun olmayan telafi edici davranış "hafif" şiddette bulimia nervoza olarak değerlendirilir.[2]
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
DSM-5 kriterleri ile birlikte beslenme ve yeme bozuklukları bölümüne dahil edilmiştir. Bulimia nervozada olduğundan daha az telafi edici davranışla, sıkıntı veren, yinelenen tıkınırcasına yeme atakları ile karakterizedir. Hem bulimia nervoza hem tıkınırcasına yeme ataklarına sıklıkla obezite eşlik eder. Şiddeti, haftada tıkınırcasına yeme ataklarının sayısına göre belirlenir. Haftada 14 veya daha fazla tıkınırcasına yeme "aşırı", ortalama 8-13 "şiddetli", ortalama 4-7 "orta" ve ortalama 1-3 "hafif" şiddette tıkınırcasına yeme bozukluğu olarak değerlendirilir.[3]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Tıkınırcasına yeme atakları aşağıdakilerden en az üçü ile ilişkili görülmüştür:
- Hızlı yemek yeme,
- Rahatsız edici doygunluk hissedene kadar yemeye devam etme,
- Açlık hissetmediği halde aşırı yeme,
- Aşırı yemekten utandığından yalnız yemeyi tercih etme,
- Tıkınırcasına yedikten sonra suçluluk duyma,
- Atakların altı aylık bir sürede haftada en az iki kez görülmesi.
Çekingen/Kısıtlayıcı Yemek Yeme Bozukluğu
DSM-5'teki beslenme ve yeme bozuklukları bölümüne yeni eklenen bozukluklardandır. Temel semptomlar; kilo kaybı veya büyümede duraklama, beslenme yetersizlikleri, yeterli alım için tüple beslenmeye veya besin takviyelerine bağımlılık, psikososyal bozukluk gibi kriterlerden bir veya daha fazlası ile gıdadan kaçınma veya kısıtlamayı içermektedir. Ancak bu bireyler yalnızca kilo ve şekil kaygısı olmadığında teşhis edilebilir.[4]
Pika
Bir ay veya daha uzun süre besleyici olmayan veya gıda dışı maddeleri yemenin görüldüğü bir tür yeme bozukluğudur. Ana tetikleyiciler, maddenin tadı, can sıkıntısı, merak ve psikolojik gerilimdir. Tanı koymak için semptomların 1 ay veya daha uzun süre devam etmesi gerekmektedir. Bu bozukluk, düşük sosyoekonomik koşullardaki çocuklarda, zihinsel engelli veya duyusal olarak yoksun olanlarda daha yaygındır. Ek olarak, demir eksikliği anemisi veya yetersiz beslenme ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir.[5]
Ruminasyon
Mide bulantısı veya istemsiz öğürme olmadan, yemek yedikten sonra yemeğin regürjitasyonunu (yiyecekleri kusma olmadan ağza geri gelmesini) içeren gastrointestinal bir bozukluktur. 1 ay veya daha uzun süre devam eder. Genellikle yemeğin tamamlanmasından sonraki ilk 15 dakikada ortaya çıkar.
Diğer Tanımlanmış Beslenme veya Yeme Bozuklukları
Bu kategori, klinisyenler tarafından belirtilen beslenme veya yeme bozuklukları kategorisine girmeyen durumlarda diğer tanımlanmış beslenme veya yeme bozukluklarını ifade etmek için kullanılır. Örnekler, aşağıdakileri içerir:
- Atipik Anoreksiya Nervoza: Normal anoreksiya nervoza için tüm koşullar sağlanır, ancak önemli kilo kaybına rağmen kişinin kilosu normal sınırlar içinde veya üzerindedir.
- Atipik Bulimia Nervoza (Düşük Sıklıkta ve/veya kısıtlı süreli): Tıkınırcasına yeme veya uygunsuz telafi edici davranışların ortalama olarak haftada bir kereden az ve/veya 3 aydan kısa süreyle ortaya çıkması dışında, bulimia nervoza için tüm ölçütler karşılanmaktadır.
- Tıkınırcasına yeme bozukluğu (Düşük Sıklıkta ve/veya kısıtlı süreli): Tıkınırcasına yemenin ortalama olarak haftada bir kereden az ve/veya 3 aydan kısa süreyle meydana gelmesi dışında tıkınırcasına yeme için tüm ölçütler karşılanmaktadır.
- Arınma Bozukluğu: Tıkınırcasına yeme yokluğunda kiloyu veya vücut şeklini istenilen hale sokmak için tekrarlayan arınma davranışı (örneğin; kendi kendine kusma, müshil, diüretik veya diğer ilaçların yanlış kullanımı)
- Gece Yeme Sendromu: Uykudan uyandıktan sonra yemek yeme veya akşam yemeğinden sonra aşırı yiyecek tüketimi ile kendini gösteren yineleyici gece yeme ataklarını ifade eder. Haftada en az üç gece en az bir kez uyanma ve uyku problemleri görülür. Yeme farkındalığı ve hatırlaması mevcuttur. Gece yemek yeme, bireyin uyku- uyanıklık döngüsündeki değişiklikler veya yerel sosyal normlar gibi dış etkilerden etkilenebilir. Gece yeme belirgin bir sıkıntıya ve/veya işlevsellikte bozulmaya neden olur. Bahsedilen düzensiz yeme şekli, tıkınırcasına yeme bozukluğu veya madde kullanımı gibi başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz ve başka bir tıbbi bozukluğa veya bir ilacın etkisine bağlanamaz.
Tanımlanmamış Beslenme veya Yeme Bozukluğu
Bu kategori, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal işleyişle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olan bir beslenme ve yeme bozukluğu tanı sınıfıdır. Tanımlanmamış beslenme ve yeme bozukluğu, klinisyenlerin diğer yeme bozukluklarına dahil edemediği ve spesifik bir tanı koymak için yeterli bilgi olmadığı durumlarda kullanılan bir kategoridir.
Belirti ve Semptomlar
Yeme bozuklukları vücudun tüm sistemlerini belirli oranda etkiler. Tedavi edilmezse, hasar, ciddi boyutlara ulaşır. Yeme bozukluğu türlerinde ortak semptomlar bulunmakla birlikte ayırt edici fiziksel semptomlar da görülebilmektedir.
Anoreksiya Nervoza Semptomları
- Kardiyovasküler: hipotansiyon, bradikardi, uzamış QT, aritmiler, kardiyomiyopati,
- Dermatolojik: kuru pullu cilt ve kırılgan saçlar (saç dökülmesi), ince tüylü vücut kılı,
- Endokrin ve Metabolik: hipoglisemi, hipokalemi, hiponatremi, hipotermi, tiroid fonksiyonunda değişiklik, hiperkortizolemi, amenore, ergenlikte gecikme, büyümenin durması, osteoporoz,
- Gastrointestinal: uzun süreli gastrointestinal geçiş (gecikmiş mide boşalması, değişmiş antral motilite, mide atrofisi, bağırsak hareketliliğinde azalma), kabızlık,
- Hematolojik: anemi, lökopeni, trombositopeni,
- Nörolojik: periferik nöropati, beyin hacmi kaybı: ventriküler genişleme, sulkusların genişlemesi, serebral atrofi),
- Ağız: diş çürükleri,
- İskelet: osteopeni,
- Böbrek: böbrek taşı, akut böbrek hasarı (dehidratasyon ve arınma davranışından dolayı),
- Karaciğer: karaciğer yetmezliği,
- Üreme: adet görmeme, kısırlık, düşük doğum ağırlıklı bebek.
Bulimia Nervoza ve Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Semptomları
Semptomlar genel olarak anoreksiya nervozaya benzer, ancak şiddeti daha düşüktür.
- Kardiyovasküler: aritmiler, kalp yetmezliği (ani ölüm),
- Endokrin ve Metabolik: elektrolit bozuklukları (sodyum, potasyum, klor, metabolik asidoz (laksatifler kaynaklı) veya alkaloz (kusma kaynaklı),
- Gastrointestinal: kabızlık veya steatore, gastrik veya duodenal ülserler, pankreatit, özefagus, gastrik erozyonlar veya perforasyon,
- Hematolojik: lökopeni, lenfositoz,
- Ağız: diş erozyonu,
- Böbrek: akut böbrek hasarı.
Yeme Bozukluklarının Duygusal ve Davranışsal Belirtileri
Yeme bozukluklarına sahip bireylerin gösterebileceği birkaç duygusal ve davranışsal belirti şöyle sıralanabilir:[6]
- Kilo verme, diyet, yemek kuralları veya yeme alışkanlıklarına odaklanıldığını gösteren inançlar/ kalıplar/ seçenekler,
- Aşırı ruh hali dalgalanmaları,
- Sık sık aynaya bakma,
- Kendini geri çekme, özellikle yemek söz konusu olduğunda sosyalleşmeyi azaltma,
- Ağırlığa, gıdaya, kaloriye, gıdanın besin içeriğine aşırı odaklı olma,
- Yalnız yemek yemek veya yiyecekleri saklamak,
- Öğün atlamak,
- Yoğun kilo alma korkusu,
- Bozuk vücut görüntüsü,
- Teğetsel düşünce süreci ve konsantre olma zorluğu.
Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri
Yeme bozukluklarının sebepleri henüz tam olarak tespit edilebilmiş değildir. Ayrıca, yeme bozukluklarını tek bir sebebe bağlamak da mümkün değildir. Herhangi bir yeme bozukluğu, birden çok faktöre bağlı olarak gelişebilir.
Genetik & Biyolojik
Yeme bozuklukları yapı olarak karmaşık özelliktedirler. Yeme bozukluklarında, ailelerdeki kalıtım kalıpları geleneksel Mendel kalıplarına uymamaktadır. Anoreksiya ve bulimia gibi yeme bozukluklarında ailelerdeki kalıtım kalıpları küçük ila orta derecede etkiye sahip çoklu genetik ve çevresel faktörlerden etkilenmektedirler. Anoreksiya nervozayı etkileyen tek bir gen olmadığı gibi, bulimia nervoza için de tek bir gen yoktur. Genlerin yeme bozukluklarını etkileyebileceğine dair en makul açıklama, bu bozukluklara karşı savunmasızlığı belirleyen özellikleri etkileyen proteinleri kodlayan bir dizi gen bulunmasıdır.[7] Bugüne kadar keşfedilen bazı örüntüler şöyledir:
- Yeme bozukluğu olan yakın bir akrabaya sahip olmak: Aileler üzerinde yapılan araştırmalar, yeme bozukluğu olan birinci derece bir akrabaya (ebeveyn veya kardeş gibi) sahip olmanın kişinin yeme bozukluğu geliştirme riskini arttırdığını bulmuştur.
- Ruhsal sağlık sorunu olan bir akrabaya sahip olmak: Kaygı, depresyon ve bağımlılık gibi sorunlar da ailelerde ortaya çıkabilir ve kişinin yeme bozukluğu geliştirme olasılığını arttırır.
- Diyet geçmişi: Kişide diyet ve diğer kilo kontrol yöntemleri geçmişi bulunması, çoğunlukla tıkınırcasına yeme gelişimi ile ilişkilidir.
- Negatif enerji dengesi: Alınandan daha fazla kalori yakmak, negatif enerji dengesine yol açar. Birçok kişi, rahatsızlıklarının kasıtlı olarak diyet yapmayla veya yedikleri yiyeceklerin miktarını ve/veya türünü kısıtlama çabalarıyla başladığını bildirmektedir. Negatif enerji dengesine sebep olan diğer nedenler; büyüme atakları, hastalık ve yoğun atletik antrenmanları içermektedir.
- Tip-1 (insüline bağımlı) diyabet: Son araştırmalar, tip-1 diyabet teşhisi konan kadınların yaklaşık dörtte birinin yeme bozukluğu geliştirdiğini bulmuştur. En yaygın model, "diyabulimia" olarak bilinen, insülin enjeksiyonlarını atlama ile karakterize olan, ölümcül olabilen bozukluktur.
Psikolojik
Yeme bozukluklarının arkasında belli psikolojik örüntüler de bulunmaktadır:
- Mükemmelliyetçilik: Bir yeme bozukluğu için en güçlü risk faktörlerinden biri mükemmelliyetçiliktir. Özellikle kişi, "kendine odaklı mükemmelliyetçilik" adı verilen, kendisi için gerçekçi olmayan yüksek beklentiler içine girilen bir mükemmelliyetçilik türüne sahiptir.
- Vücut şeklinden memnuniyetsizlik: Beden imajı, kişinin vücudu ile nasıl hissettiğini belirtir. Vücut şeklinden memnun olmamak nadir değildir. Yeme bozukluğu geliştiren kişilerin daha yüksek düzeyde vücut şekli memnuniyetsizliği yaşaması ve görünüm idealini içselleştirmesi, yeme bozukluğu yaşamayanlara göre daha sık görülür.
- Anksiyete bozukluğu öyküsü: Araştırmalar, anoreksiyası olanların üçte ikisi de dahil olmak üzere yeme bozukluğu olan kişilerin önemli bir alt grubunun, yeme bozuklukluklarının başlangıcından önce bir kaygı bozukluğu (genel kaygı, sosyal fobi ve obsesif- kompulsif bozukluk dahil) belirtileri gösterdiğini göstermiştir.
- Davranışsal esneklik: Anoreksiya nervozası olan birçok kişi, çocukken her zaman kurallara uyduklarını ve işleri yapmanın tek bir doğru yolu olduğunu hissettiklerini bildirmektedir.
Yeme bozukluğunun tipi ve şiddeti komorbiditeyi (ek hastalıklara sahip olma durumu) etkileyebilmektedir. Yeme bozukluklarını etkileyebilecek birtakım ekstra psikolojik bozukluklar da vardır. Depresyon, madde kötüye kullanımı, alkolizm, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu, histrionik kişilik bozukluğu ve çekingen kişilik bozukluğu DSM-IV'e göre yeme bozukluklarına komorbid psikolojik bozukluklardandır.
Sosyal
Yeme bozukluklarını etkileyen bir dizi sosyal faktör de tespit edilmiştir:
- Şişman damgası: Zayıflığın "daha iyi" olduğu düşünülmektedir. Araştırmacılar, buna maruz kalmanın kişinin vücuduna duyduğu memnuniyeti azaltabileceğini, bunun da yeme bozukluğuna yol açabileceğini göstermiştir.
- Alay ve zorbalık: Özellikle kilo konusunda alaya ve zorbalığa uğramak birçok yeme bozukluğunda bir risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Zorbalığın zararlı etkilerine dair sonuçlar son yıllarda ilgi çekmekte ve araştırmalara konu olmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, yeme bozukluğu yaşayanların %60'ında, zorbalığın yeme bozukluklarının gelişimine katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir.
- İdeal görünümü içselleştirme: Sosyal olarak tanımlanan "ideal beden" imajını benimsemek, gıda ve kalori kısıtlaması olasılığını arttırarak yeme bozukluğu riskini arttırabilir.
- Kültürleşme: Irksal ve etnik azınlık gruplarından insanlar, özellikle hızlı batılılaşma geçirenler, stres, kültürleşme ve beden imajı arasındaki karmaşık etkileşimler nedeniyle yeme bozukluğu geliştirme riski altında olabilir.
- Sınırlı sosyal ağlar: Yalnızlık ve izolasyon, anoreksiya nervozanın ayırt edici özelliklerinden bazılarıdır. Bu bozukluğa sahip birçok kişi daha az arkadaşa, sosyal aktiviteye ve daha az sosyal desteğe sahip olduğunu bildirmiştir.
- Tarihsel travma veya nesiller arası travma: Bu ifade, Yahudi soykırımından kurtulanlar, Yerli Amerikalılar ve Avrupa kolonizasyonunu deneyimleyen diğer gruplarda olduğu gibi "kuşaklar boyunca büyük kümülatif grup travmasını" tanımlar. Araştırmalar, bu tür travmaların; anksiyete, müdahaleci travma görüntüleri, depresyon, kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklanan yüksek ölümler, intihar, psişik uyuşma, zayıf duygulanım toleransı ve çözülmemiş keder gibi sağlık sorunlarına sebep olduğunu göstermiştir. Yeme bozukluklarının etkileri ile tarihsel travma etkileri arasındaki benzerlikler, bu baskı sistemlerini ele alan daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Çölyak Hastalığı Gibi Hastalıklar
Gastrointestinal hastalıkları olan kişilerde, genel popülasyona göre özellikle kısıtlayıcı yeme bozuklukları olmak üzere düzensiz yeme uygulamaları geliştirme riski daha yüksektir. Yapılan bazı çalışmalar, anoreksiya nervoza ile çölyak hastalığı arasında bir ilişki bulmuştur. Çölyak hastalığı, huzursuz bağırsak sendromu veya inflamatuvar bağırsak hastalığı olan ve diyetlerini sıkı bir biçimde takip etmenin önemi konusunda bilinçli olmayan bazı kişilerin, kilo vermeyi teşvik etmek için tetikleyici gıdaları tüketmeyi tercih ettiği belgelenmiştir.[8]
Gıda Güvensizliği
Gıda güvensizliği, hem miktar hem kalite açısından gıdaya erişimin yetersizliği olarak tanımlanabilir. Gıda güvensizliğinin yeme patolojisi ile ilişkili olduğuna dair birkaç çalışma mevcuttur. Teksas'ta yapılan bir çalışmada, yüksek gıda güvensizliğinin yüksek şiddette tıkınırcasına yeme, genel yeme bozukluğu patolojisi, diyet kısıtlaması, telafi edici davranışlar ve kilo damgalama ile ilişkili olduğu bulunmuştur.[9]
Heteroseksizm
Bazı yeme bozukluğu hastaları, zorunlu heteroseksüellik ve heteroseksizmin birçok kişinin kendi cinsel kimlikleriyle ilişkili normlara uyum sağlamak için kendileriyle meşgul olmasına yol açtığını ima etmiştir. Ayrıca bazı aileler, kadınların yiyecek alımlarını kısıtlayıp zayıf kalmasını sağlayarak erkek bir partner bulma ihtimalini arttırabileceğini düşünmektedir.[10]
Teşhis Yöntemleri
Yeme bozukluklarını ve eşlik eden psikiyatrik bozuklukları taklit eden birçok tıbbi bozukluk vardır. Erken teşhis ve müdahale, daha iyi bir iyileşme sağlayabilir ve bu hastaların yaşam kalitesini büyük ölçüde iyileştirebilir. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza, geniş bir yeme bozukluğu yelpazesinin en net tanımlanmış alt gruplarıdır.[11]
Tıbbi
Yeme bozukluklarının tıbbi teşhisi için, eksiksiz bir tıbbi ve psikososyal öykü gerekmektedir. Nörogörüntüleme yöntemi ile, bir lezyonun, tümörün veya başka bir organik durumun, bir yeme bozukluğunun tek sebebi olup olmadığı tespit edilir. Nörogörüntüleme amacıyla fMRI, MRI, PET ve SPECT taramaları kullanılır.
Trummer ve arkadaşları yeme bozukluklarını teşhis için yaptıkları çalışmalardan vardıkları sonucu şöyle ifade etmiştir:[12]
Limbik sistemle yakın ilişkisi olan sağ frontal intraserebral lezyonlar, yeme bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle yeme bozukluğu şüphesi olan tüm hastalarda kraniyal MR çekilmesini öneriyoruz.
O'Brien ve arkadaşları ise şöyle ifade etmiştir:[13]
Nörogörüntüleme, hem klinik hem de araştırma prospektifinden erken başlangıçlı anoreksiya nervoza tanısında önemli bir rol oynar.
Psikolojik
Organik nedenler dışlanıp bir tıp uzmanı tarafından yeme bozukluğu teşhisi konulduktan sonra eğitimli bir ruh sağlığı uzmanı, yeme bozukluğunun altında yatan psikolojik bileşenlerin ve eşlik eden psikolojik durumların tedavisine yardımcı olur. Bu aşamada klinisyenler çeşitli psikometrik testler kullanır. Bu testlerin bir kısmı genel psikolojik testler olmakla birlikte bir kısmı yeme bozukluklarına özgü testlerdir.
Yeme bozukluğuna özgü psikometrik testlerin bazıları şunlardır:[14], [15], [16], [17], [18]
- Yeme tutumları testi
- Beden tutumları testi
- Yeme bozukluğu envanteri
- SCOFF anketi
- Beden tutumları testi
- Yeme bozukluğu muayene görüşmesi
Ayırıcı Tanı
Birincil psikiyatrik bozukluk olarak yanlış teşhis edilebilecek, tedaviyi zorlaştıran veya geciktiren birden fazla tıbbi durum vardır. Bu tıbbi durumlar, bir yeme bozukluğunu taklit edebilir veya uygun şekilde teşhis edilmiş bir yeme bozukluğu üzerinde sinerjik bir etkiye sahip olabilirler.
İnflamatuvar bağırsak hastalığı, maligniteler ve diyabet bazen anoreksiya nervoza ile karıştırılabilir. Majör depresif bozukluk ve şizofrenik hastalığı olan hastalarda anoreksiya nervoza tanısı zor olabilir. Örneğin şiddetli depresyon, iştah kaybından kaynaklanan kilo kaybı veya hastanın yemeği hak etmediğine dair inancıyla ilişkilendirilebilir. Şizofreni hastası zehirlenme sanrıları nedeniyle yemekten kaçınabilir. Lyme hastalığı, addison hastalığı, vücut dismorfik bozukluğu gibi durumlar da anoreksiya nervoza tanısını güçleştirebilir.
Bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozuklukları sıklıkla atipik depresyon ile örtüşebilir. Bu bozukluklara sahip bireylerin yaklaşık %50'sinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) görülür. %15'inde ise madde kötüye kullanımı, anlık satın alma davranışı, kompulsif alışveriş ve çoklu cinsel ilişkiler dahil olmak üzere birden fazla eş zamanlı dürtüsel davranış vardır. Bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozuklukları; borderline kişilik bozukluğu, diğer kişilik bozuklukları veya bipolar II bozukluğu kriterlerini de karşılayabilirler.
Çekingen/ kısıtlayıcı yemek yeme bozukluğu, seçici yeme ile karıştırılabilir. Fakat düşük ağırlık veya büyüme eğrileriyle uyumsuz gelişimsel büyüyememe gibi fonksiyonel değişiklikler, bir yeme bozukluğunun varlığına işaret edebilir. Çekingen/ kısıtlayıcı yemek yeme bozukluğu olan hastalar, anoreksiya nervozalı hastalarla aynı tıbbi komplikasyonlar geliştirebilirler. Ayrıca bu bozukluklarla birlikte nörogelişimsel bozukluklar veya anksiyete bozuklukları ile komorbidite de sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Pika ise otizimli, zihinsel engelli, şizofreni veya belirgin fiziksel rahatsızlıkları (örneğin, Kleine-Levin sendromu) olan kişilerde görülebilir. Bu gibi durumlarda pika, ancak sorun klinik müdahale gerektirecek kadar ciddiyse ek bir tanı olarak not edilmektedir. Ruminasyon bozukluğunun ayırıcı tanısı ise psikojenik kusma, arınma davranışları ve çeşitli somatik bozukluklar ile belirlenir.
Tedaviler ve İdare Yöntemleri
Yeme bozukluklarının en ideal tedavisi, hastalığın ciddiyetine uygun bir bakım düzeyinde sağlanan psikiyatrik, psikolojik, tıbbi ve beslenme müdahalelerini içeren multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir.
Tedaviler çeşitli yöntemlerle uygulanabilir. Yatarak tedavi, bir hastanenin psikiyatri veya diğer birimlerinde sağlanır ve yeme bozukluğu olan hastaların yönetimi için özel olarak geliştirilmiş bir davranış protokolü uygulanır. Yatılı tedavi programlarında 24 saat bakım sağlanmaktadır. Hastanın gözetim ihtiyacına göre haftada 5 ila 7 gün kısmi ve günlük multidisipliner tedavi uygulanır.
Bir diğer tedavi yöntemi olan ayakta tedavi programlarında, her hafta birkaç saat multidisipliner bakım sağlanmaktadır. Kişiler bu tedavi planını kendi yaşam şekillerine adapte edebilirler.
Psikolojik Yönetim
Hastanın bilişsel ve psikolojik gelişim evresi, aile öyküsü, aile dinamikleri ve psikopatolojik durumunun değerlendirilmesi, kapsamlı bir psikososyal tedavi programının geliştirilmesi için esastır. Anoreksiya nervozanın psikososyal müdahaleler için uzun vadeli hedefleri:
- Hastaların beslenme ve fiziksel rehabilitasyonlarını anlamalarına yardımcı olmak.
- Hastaların yeme bozuklukları ile ilgili davranışlarını ve işlevsiz tutumlarını anlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olmak.
- Kişilerarası ve sosyal işlevselliği geliştirmek.
- Yeme bozukluğu davranışlarını pekiştiren veya sürdüren psikopatolojik ve psikolojik çatışmaları düzenlemek.
Anoreksiya nervozanın akut aşamalarında hastalar obsesif ve olumsuzdur. Bu durum psikoterapinin yürütülmesini güçleştirir. Dolayısıyla, öncelikle akut açlığın tıbbi ve bilişsel etkileri stabilize edilir, ardından yoğun ve yapılandırılmış psikoterapiye başlanır. Akut yetersiz beslenme düzeltildikten ve kilo restorasyonu başladıktan sonra anoreksiya nervoza hastasının psikoterapiden yararlanma olasılığı daha yüksektir.
Birinci basamak tedaviler; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), anoreksiya nervozanın Maudsley modeli, fokal psikodinamik psikoterapi ve uzman destekleyici klinik yönetim dahil olmak üzere yeme bozukluklarına odaklanan yapılandırılmış bireysel terapilerden oluşur. Bu tedavilerin tamamı anoreksiya nervoza semptomlarında azalmaya ve vücut ağırlığında önemli düzelmeler sağlamaya yardımcıdır.
BDT, davranışsal ve bilişsel ilkeleri birleştiren, şimdiki zamana yönelik yapılandırılmış psikoterapi türüdür. Hastanın işlevsiz düşünce ve davranışlarını değiştirmeye yönlendirir. Bulimia nervozalı yetişkinler için en iyi tedavi seçeneklerindendir. Bulimia nervoza için, kişilerarası psikoterapi faydalı yöntemlerden biridir.
Diyalektik Davranışçı Terapi (DDT), dikkat, sıkıntı toleransı, duygu düzenleme ve kişilerarası etkinliğe odaklanan beceri temelli bir terapidir. Bu terapi, kendine zarar verme davranışlarında bulunan bulimia nervoza hastaları ve yeme bozukluğuna eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklara sahip hastalar için faydalı bir terapidir.
Bunlara ek olarak, çekingen/ kısıtlayıcı yemek yeme bozukluğu olan ergenlerle yapılan bir çalışmada aile temelli tedavi ile etkili sonuçlara ulaşılabileceğini göstermiştir.[19] Pika ve ruminasyon bozukluklarının en etkili psikoterapi yöntemini bulmak için ise daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Beslenme Yönetimi
Yeme bozukluklarında beslenme yönetimi, diyetisyen ve beslenme uzmanları tarafından gerçekleştirilir. Beslenmenin değerlendirilmesi kapsamında; diyet öyküsü, biyokimyasal bulguların takibi, enerji metabolizması ve antropometrik belirteçlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Beslenme tedavisinin hedefleri:
- Vücut ağırlığının stabilize edilmesi,
- Yeme alışkanlıklarının ve davranışlarının normalleştirilmesini içerir.
Beslenme tedavisi programlarının temelde 3 aşaması vardır. Kilo stabilizasyonunu sağlayarak daha fazla kilo kaybının önlenmesi, kilo almanın sağlanması ve alınan kilonun korunabilmesi. Bu aşamaların süresi hastaya göre değişmektedir.
Anoreksiya nervoza hastaları genelde günlük 1000 kalorinin altında beslenir. Beslenme tedavisinde kişinin günlük kalori alımına göre düşük düzeyde kalori alımı ile başlanır ve kilo alımını teşvik etmek için kademeli olarak günlük kalori artışı sağlanır. Bu artış ciddi beslenme bozukluğu olanlarda 100 kalori ila 500 kalori arasında değişmektedir.
Anoreksiya nervoza vakalarında yetersiz beslenmeye bağlı olarak vitamin ve mineral yetersizlikleri meydana gelmektedir. Çinko, bakır, C vitamini, A vitamini, riboflavin ve B6 vitamini eksiklikleri görülebilmektedir. Ayrıca, anoreksiya nervoza vakalarında tiamin eksikliği yaygındır. Tiamin eksikliği, yeniden beslenme sırasında artan karbonhidrat alımı ile şiddetlenir. Bu durumda tiamin takviyesine başvurulur.
Bulimia nervozanın başlangıcı sırasında hastanın yeme ve çıkarma davranışının çoğu kilo vermeye yöneliktir. Sürecin ilerleyen zamanlarında davranışlar alışılmış ve kontrol dışı olabilir. Hastalar fazla kilolu olsa bile tıkınırcasına yeme döngüsünün durdurulması, normal yeme davranışının yeniden sağlanması ve vücut ağırlığının dengelenmesi hedeflenmelidir. Kilo kaybı amacıyla diyet kısıtlaması girişimleri, bulimia nervoza hastalarında tıkınırcasına yeme davranışlarını şiddetlendirir. Düzenli bir yemek düzeninin sağlanması için dengeli makro besin alımı sağlanmalıdır. Tedavinin ilk aşamalarında yeterliliği sağlamak için bir multivitamin takviyesi reçete edilebilmektedir. Kişinin beslenme alışkanlıklarında bu gibi olumlu değişiklikler yapma sürecinde sabır ve destek çok önemlidir.
Yeme bozukluğu hastaları kusma, müshil, diüretik kullanımı dolayısıyla sıvı ve elekrolit kaybı yaşamaktadırlar. Bu hastalarda yetersiz beslenme ve yeniden beslenmeye yanıt olarak ödem oluşabilir. Özellikli BKİ'si 15 ila 16'dan az olan anoreksiya nervoza hastalarında hücre dışı suda bir artış meydana gelir. Sıvı tutulması genellikle yeniden beslenme ile düzelse de orta derecede sodyum kısıtlı diyetler iyileşmeye yardımcı olmaktadır.
Tıkınırcasına yeme bozukluğunda davranışsal kilo verme tedavisi kısa vadede etkili olsa da uzun vadede etkili değildir. Bu bozuklukta kısa vadeli kilo kaybından ziyade öncelikle aşırı yeme ataklarının azaltılmasına odaklanılır.
Tıbbi Yönetim
Anoreksiya nervozalı yetişkin hastalarda 10 mg olanzapin ile yapılan çok merkezli bir ayakta tedavi çalışmasında kilo alımı ve ajitasyon üzerinde küçük bir pozitif etki bildirilmiştir.[20] Buna ek olarak, Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmelliği Enstitüsü (NICE) pubertal östrojen artışlarını taklit etmek ve daha sonra oluşabilecek osteoporozu önlemek için kronik hastalığı olan ve kemik yaşı 15 yaşından küçük kızlarda artan östrojen dozlarını belirlemek için uzman bir çocuk doktoruna sevk edilmesini önerir.
Bulimia nervoza tedavilerine ilişkin bir ağ metaanalizi fluoksetin tedavisinin, diğer tedavilere kıyasla remisyonun desteklenmesinde ihmal edilebilir bir etkinliğe sahip olduğunu ortaya koymuştur.[21] Tıkınırcasına yeme bozukluğu için farmakoterapi (ikinci nesil antidepresanlar, antikonvülzanlar ve diğerlerini içeren 30 çalışma dahil) plasebo tedavisiyle karşılaştırıldığında daha yüksek kilo kaybı sağlandığı sonucuna varılmıştır.[22]
Çekingen/ kısıtlayıcı yemek yeme bozukluğu için yapılan sistematik bir çalışmaya göre, siproheptadinin bu bozukluk için bazı faydaları olduğu sonucuna varılmıştır. Pika ve ruminasyon bozukluğunun tıbbi yönetimi için ise henüz bir çalışma mevcut değildir.
Müddet Tahminleri (Prognoz)
Anoreksiya için, Steinhausen ve arkadaşları 5590 anoreksiya nervozalıyı kapsayan çalışmaları analiz etmişlerdir. Bu sonuçlara göre hastaların %59,6'sının kilosu normalleşmiş, %57'sinin menstruel durumu normalleşmiş, %46,8'inin yeme davranışı düzelmiştir.[23]
Bulimia nervoza için hastaların yaklaşık %45'inin hastalığın başlangıcından 14 yıl sonra asemptomatik duruma gelmesi beklenebilir, geri kalanı ise bazı semptomlar yaşamaya devam eder.[24]
Uzun vadeli sonuçlar, tıkınırcasına yeme bozukluğunun doğal seyrinin anoreksiya nervoza ve bulimia nervozadan daha değişken olduğu, iyileşme ve nüks eğiliminin kronik bir seyirde olduğunu göstermektedir.[25]
Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)
Yapılan epidemiyolojik çalışmalara göre anoreksiya nervoza, bir yılda genç kadınların yaklaşık %0,4'ünü ve bulimia nervoza yaklaşık %1,3'ünü etkilemektedir. Kadınların %4'ünde anoreksiya, %2'sinde bulimia ve %2'sinde tıkınırcasına yeme bozukluğu vardır. Anoreksiya ve bulimia nervoza kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 10 kat daha sık görülür. Yeme bozuklukları genellikle geç çocukluk veya erken yetişkinlik döneminde başlar.[26]
Anoreksiya nervoza için yapılan epidemiyolojik çalışmalara göre 11 ila 65 yaş arasındaki kadınlarda %0-2,2 ve erkeklerde yaklaşık %3 oranında görülmektedir. Anoreksiya için standartlaştırılmış ölüm oranları, %1,36 ila %20 arasında değişmektedir.[27], [28]
Bulimia nervoza, kadınları erkeklerden 9 kat daha sık etkilemektedir. Kadınların yaklaşık %1-3'ü yaşamlarının bir döneminde bulimia nervoza geçirir. Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan epidemiyolojik çalışmalara göre kadınların %2-3'ü etkilenmektedir. Bulimia için standartlaştırılmış ölüm oranları %1-3'dür.[28], [29]
Tıkınırcasına yeme bozukluğu, hayatlarının bir noktasında kişileri %1-2 oranında etkilemektedir. Bu bozukluk kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır. Mortalite riskini arttırdığı bilinen bozukluklarla komorbid olmasına rağmen, tıkınırcasına yeme bozukluğunun mortalite üzerine etkilerini araştıran yayınlanmış bir çalışma bulunmamaktadır.[28], [30]
Diğer tanımlanmış beslenme bozuklukları için yapılan çalışmalara göre, ABD'li ergen kızlardan oluşan bir grupta atipik anoreksiya nervoza için %2,8, eşik altı bulimia nervoza için %4,4, eşik altı tıkınırcasına yeme bozukluğu için %3,66 ve arınma davranışı için %3,4 oranına varılmıştır. Bu koşullar, tüm DSM-5 tanılarının %68,9'unu oluşturmaktadır.[31]
Önlem Yöntemleri
Yeme bozukluklarını önlemenin amacı, tedavi için çok geç olmadan yeme bozukluğunun erken teşhisidir. Ayrıca yeme bozukluğu ortaya çıkmadan önce sağlıklı bir gelişmeyi teşvik eder. 5-7 yaşlarındaki çocuklar vücut şekli ve diyetle ilgili kültürel mesajların farkındadır. Önleme, bu sorunları gün ışığına çıkararak yapılır. Aşağıdaki konular, genç ve genç yetişkinlerin yanı sıra küçük çocuklarla da tartışılabilir.[32], [33], [34]
- Duygusal yeme: Çocuklara aç olmanın yanı sıra neden yemek yiyebilecekleri sorulabilir. Güvenilen bir yetişkinle duyguları paylaşmanın değerini vurgulayarak duygularla başa çıkmanın daha etkili yolları hakkında konuşulabilir.
- Alay etmeyi durdurmak: Diğer insanların vücut ölçüleri hakkında incitici şeyler söylemenin yanlış olduğu vurgulanmalıdır.
- Vücudun ihtiyaçlarını dinlemek: Kişinin kendi vücudunu dinlemesinin önemi vurgulanmalıdır. Yani her birey tarafından açken yemek yemek ve doygunluğa ulaşıldığında durma bilinci edinilmelidir.
- Sporun önemini vurgulamak: Çocuklar, vücut büyüklüğünün genetiği ve vücutta meydana gelen normal değişiklikler hakkında eğitilmeli. Büyümeyle ilgili korkular ve umutlar tartışılmalı. Zindelik ve dengeli beslenmeye odaklanılmalı ve fiziksel aktivite teşvik edilmelidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ S. Zipfel, et al. (2015). Anorexia Nervosa: Aetiology, Assessment, And Treatment. The Lancet Psychiatry, sf: 1099-1111. doi: 10.1016/S2215-0366(15)00356-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. D. Wade. (2019). Recent Research On Bulimia Nervosa. Psychiatric Clinics of North America, sf: 21-32. doi: 10.1016/j.psc.2018.10.002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Hilbert. (2019). Binge-Eating Disorder. Psychiatric Clinics of North America, sf: 33-43. doi: 10.1016/j.psc.2018.10.011. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. K. Katzman, et al. (2019). Avoidant Restrictive Food Intake Disorder. Psychiatric Clinics of North America, sf: 45-57. doi: 10.1016/j.psc.2018.10.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. . K. C. Leung, et al. (2019). Pica: A Common Condition That Is Commonly Missed - An Update Review. Current Pediatric Reviews, sf: 164-169. doi: 10.2174/1573396315666190313163530. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Eating Disorder Hope. What Is An Eating Disorder: Types, Symptoms, Risks, And Causes. (29 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 6 Eylül 2022. Alındığı Yer: Eating Disorder Hope | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. E. Mazzeo, et al. (2009). Environmental And Genetic Risk Factors For Eating Disorders: What The Clinician Needs To Know. Child and Adolescent Psychiatric Clinics of North America, sf: 67-82. doi: 10.1016/j.chc.2008.07.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Satherley, et al. (2015). Disordered Eating Practices In Gastrointestinal Disorders. Appetite, sf: 240-250. doi: 10.1016/j.appet.2014.10.006. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. B. Becker, et al. (2017). Food Insecurity And Eating Disorder Pathology. Wiley, sf: 1031-1040. doi: 10.1002/eat.22735. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. W. Thompson. (2007). “A Way Outa No Way”:. SAGE Publications, sf: 546-561. doi: 10.1177/089124392006004002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Mc Knight, et al. (2019). Psychiatry (5Th Ed.). ISBN: 978-0-19-106883-6..
- ^ M. Trummer, et al. (2002). Right Hemispheric Frontal Lesions As A Cause For Anorexia Nervosa Report Of Three Cases. Acta Neurochirurgica, sf: 797-801. doi: 10.1007/s00701-002-0934-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. O'Brien, et al. (2002). ?Anorexia Saved My Life?: Coincidental Anorexia Nervosa And Cerebral Meningioma. Wiley, sf: 346-349. doi: 10.1002/eat.1095. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. E. Garfinkel, et al. (2001). The Eating Attitudes Test: Twenty-Five Years Later. Eating and Weight Disorders - Studies on Anorexia, Bulimia and Obesity, sf: 1-21. doi: 10.1007/BF03339747. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. E. Rueda, et al. (2005). Validation Of The Scoff Questionnaire For Screening Of Eating Disorders In University Women.. Biomédica, sf: 196-202. doi: 10.7705/biomedica.v25i2.1342. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Probst, et al. (2008). Evaluation Of Body Experience Questionnaires In Eating Disorders In Female Patients (An/Bn) And Nonclinical Participants. Wiley, sf: 657-665. doi: 10.1002/eat.20531. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. I. Ben-Tovim, et al. (1992). A Quantitative Study Of Body-Related Attitudes In Patients With Anorexia And Bulimia Nervosa. Psychological Medicine, sf: 961-969. doi: 10.1017/S0033291700038538. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. S. Olson, et al. (2011). Self-Reports On The Eating Disorder Inventory By Female Aerobic Instructors. SAGE Publications, sf: 1051-1058. doi: 10.2466/pms.1996.82.3.1051. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Lock, et al. (2019). Feasibility Of Conducting A Randomized Clinical Trial Using Family‐Based Treatment For Avoidant/Restrictive Food Intake Disorder. Wiley. doi: 10.1002/eat.23077. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Attia, et al. (2019). Olanzapine Versus Placebo In Adult Outpatients With Anorexia Nervosa: A Randomized Clinical Trial. American Journal of Psychiatry, sf: 449-456. doi: 10.1176/appi.ajp.2018.18101125. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Slade, et al. (2018). Treatments For Bulimia Nervosa: A Network Meta-Analysis. Psychological Medicine, sf: 2629-2636. doi: 10.1017/S0033291718001071. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Hilbert, et al. (2018). Meta-Analysis Of The Efficacy Of Psychological And Medical Treatments For Binge-Eating Disorder.. American Psychological Association (APA), sf: 91-105. doi: 10.1037/ccp0000358. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Steinhausen. (2002). The Outcome Of Anorexia Nervosa In The 20Th Century. American Journal of Psychiatry, sf: 1284-1293. doi: 10.1176/appi.ajp.159.8.1284. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. D. Wade, et al. (2009). Prevalence And Long-Term Course Of Lifetime Eating Disorders In An Adult Australian Twin Cohort. SAGE Publications, sf: 121-128. doi: 10.1080/j.1440-1614.2006.01758.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. S. Agras, et al. (2009). A 4-Year Prospective Study Of Eating Disorder Nos Compared With Full Eating Disorder Syndromes. Wiley, sf: 565-570. doi: 10.1002/eat.20708. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Jeste, et al. (2013). Diagnostic And Statistical Manual Of Mental Disorders: Dsm-5 (5Th Edition). ISBN: 978-0-89042-554-1. Yayınevi: American Psychiatric Association. sf: 329-354.
- ^ H. Roux, et al. (2013). Épidémiologie De L’anorexie Mentale : Revue De La Littérature. L'Encéphale, sf: 85-93. doi: 10.1016/j.encep.2012.06.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c B. Jáuregui-Garrido, et al. (2012). Sudden Death In Eating Disorders. Vascular Health and Risk Management, sf: 91-98. doi: 10.2147/VHRM.S28652. | Arşiv Bağlantısı
- ^ STATCan. Eating Disorders. (30 Ocak 2012). Alındığı Tarih: 9 Eylül 2022. Alındığı Yer: STATCan | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Ágh, et al. (2015). Epidemiology, Health-Related Quality Of Life And Economic Burden Of Binge Eating Disorder: A Systematic Literature Review. Eating and Weight Disorders - Studies on Anorexia, Bulimia and Obesity, sf: 1-12. doi: 10.1007/s40519-014-0173-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Stice, et al. (2012). Prevalence, Incidence, Impairment, And Course Of The Proposed Dsm-5 Eating Disorder Diagnoses In An 8-Year Prospective Community Study Of Young Women.. American Psychological Association (APA), sf: 445-457. doi: 10.1037/a0030679. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Frayn, et al. (2018). Emotional Eating And Weight Regulation: A Qualitative Study Of Compensatory Behaviors And Concerns. Journal of Eating Disorders, sf: 1-10. doi: 10.1186/s40337-018-0210-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Vogel. (2019). Fat Shaming Is Making People Sicker And Heavier. CMAJ, sf: E649-E649. doi: 10.1503/cmaj.109-5758. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Wallace. Kids As Young As 5 Concerned About Body Image | Cnn. (13 Şubat 2015). Alındığı Tarih: 7 Eylül 2022. Alındığı Yer: edition.cnn.com | Arşiv Bağlantısı
- J. Treasure, et al. (2020). Eating Disorders. The Lancet, sf: 899-911. doi: 10.1016/S0140-6736(20)30059-3. | Arşiv Bağlantısı
- P. Hay. (2020). Current Approach To Eating Disorders: A Clinical Update. Wiley, sf: 24-29. doi: 10.1111/imj.14691. | Arşiv Bağlantısı
- S. Erzegovesi, et al. (2016). Eating Disorders. CNS Spectrums, sf: 304-309. doi: 10.1017/S1092852916000304. | Arşiv Bağlantısı
- F. R. E. Smink, et al. (2013). Epidemiology, Course, And Outcome Of Eating Disorders. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 543-548. doi: 10.1097/YCO.0b013e328365a24f. | Arşiv Bağlantısı
- L. Kathleen Mahan, et al. (2017). Krause's Food The Nutrition Care Process. ISBN: 9780323340755. Yayınevi: Elseiver Health Sciences. sf: 407-425.
- Neda Feeding Hope. What Are Eating Disorders? Risk Factors?. Alındığı Tarih: 7 Eylül 2022. Alındığı Yer: Neda Feeding Hope | Arşiv Bağlantısı
- K. M. Culbert, et al. (2015). Research Review: What We Have Learned About The Causes Of Eating Disorders - A Synthesis Of Sociocultural, Psychological, And Biological Research. Wiley, sf: 1141-1164. doi: 10.1111/jcpp.12441. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:36:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12367
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.