Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz?

Nautilus için yazan psikoloji profesörü David Barash, yarı insan, yarı şempanzeler yaratmanın hem bilimsel olarak mümkün, hem de ahlaken savunulabilir olduğunu iddia ediyor.

İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz? Nautilus
14 dakika
9,342
Tüm Reklamları Kapat

Editör Notu: Bu yazı İngilizceden dilimize kazandırılmış olmasından ötürü "Çeviri" olarak kategorize edilmiştir; ancak aslen bir "Yazar Görüşü" makalesidir. Okurların da bu şekilde değerlendirmesi tavsiye edilir. Yazar David P. Barash, Washington Üniversitesi Psikoloji Bölümü profesörüdür. İnsan öfkesi, toplumsal barış araştırmaları ve hayvanlar ile insanların cinsel davranışları üzerine 40 adet kitap yazmıştır.

***

Kulağa imkansız gibi gelse de, bir insan ve bir şempanzenin birleştirilmesiyle laboratuvarda bir melezin veya kimeranın yapılması kesinlikle imkansız değildir. Ne de olsa insanlar ve şempanzeler (ya da bonobolar), birçok tahmine göre hücre çekirdeğindeki DNA'nın yaklaşık %99'unu paylaşmaktalar. Bu %1'lik farkın muhtemelen bazı temel alelleri içerdiğini varsayarsak, yeni gen düzenleme aracı olan CRISPR, bazıları için kabus olsa bile, belirli genleri istenildiği gibi silme veya ekleme olasılığı sunar. Sonuç olarak, ''insanzelerin'' veya "şempansan"ların üretilme olasılığını öngörmek kesinlikle mantıksız değildir. Böyle bir canlı her iki türün özelliklerini eşit oranda almış bir kombinasyon değil de, ne insan ne de şempanze sayılmayan, ikisinin arasında bir canlı olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu ihtimal yeterince şaşırtıcı değilse, işte size daha tartışmalı bir fikir: Böyle bir şey yapmak, olağanüstü harika bir fikir olurdu.

2018 yılı Mary Shelley’in Modern Prometheus olarak da bilinen Frankenstein romanının iki yüzüncü yıldönümüydü. Prometheusvari bir kibirin, tıpkı hayali bir karakter olan Dr. Frankenstein'ın çabalarında olduğu gibi, yalnızca felakete yol açtığını öğrenmemiş miydik? Ancak, tıpkı insan olmayan hayvanların anlamsız suistimali gibi, günümüzde meydana gelen başka felaketler de var ve bunlar teolojiye dayalı en üzücü mitlerden biri tarafından kolaylaştırılıyor: Biz, özel olarak yaratıldığımız ve ruhlara sahip olduğumuz için, "onlar" –yani tüm diğer canlılar- ise bir ruha sahip olmadığı için, insanların doğal yaşamın geri kalanından bağımsız ve ayrı olduğu miti...

Elbette evrim hakkında bildiğimiz her şey (ki şimdiye kadar çok fazla şey öğrendik) bunun tam tersini gösteriyor; bunun nedeni ise evrimin en temel özünün süreklilik olması. Yarı şempanze yarı insanların oluşturulması tam da bu nedenden -özellikle de ortak genlerden- dolayı mümkün. Kaldı ki bu oluşumun temel mesajının, tüm diğer canlıların insan egemenliği altında olduğuna dair bu yıkıcı yanlış bilginin asılsızlığını göstereceğini iddia etmekteyim. Fizyoloji, genetik, anatomi, embriyoloji ve paleontoloji dahil birçok alanda sürekliliği ispatlayan bir yığın kanıt mevcut. İnsanların ayrı, benzersiz bir biyolojik duruma sahip olduğu fikrinin en geri kafalı savunucusunun bile insan-şempanze meleziyle karşılaştıktan sonra aynı şeyi savunmaya devam edeceğini hayal etmek neredeyse imkansız.

Bununla birlikte, tahminimin sadece biyolojik geçerlilik açısından değil, aynı zamanda böyle bir "yaratığın" benim önerdiğim ve umduğum etkisinin gerçekçilikten uzak olması da olasıdır. Bu nedenle, şempanzelerin insanlara çok benzediği bilinmekte: aletler yapıp kullanabiliyorlar, karmaşık sosyal durumlarda bulunabiliyorlar (özenli iletişim ve uzun süren anne-çocuk bağları dahil), gülüyorlar, üzülüyorlar, kavgalardan sonra olumlu şekilde uzlaşabiliyorlar. Hatta, bizim gibi görünüyorlar. Bu durumun, şempanzelerin ve özellikle diğer primatların sirk gösterilerinde, laboratuvar deneylerinde, vb. suistimal edilmesine yönelik zorbalıkta payı olsa da, çoğu insan tarafından "ötekiler" olarak kabul edilen şempanzeler dahil tüm diğer hayvanları avlama, hapsetme ve yeme konusunda dikkate değer bir direnç yaratmadı. (Şempanzeler, ekvatoral Afrika'nın bazı bölgelerinde "vahşi hayvan eti" yeme merakının önemli bir parçası olarak, sıkça tüketilirler.)

Tüm Reklamları Kapat

İnsanlara mahiyetini öğretmenin esas faydasının, birkaç talihsizin yapacağı fedakarlığa değer olacağı fikri, en azından tartışılabilirdir!

"İnsandan Az: Başkalarını Neden Küçümsüyor, Köleleştiriyor ve Yok Ediyoruz" (İng: "Less Than Human: Why We Demean, Enslave, and Exterminate Others") kitabında David Livingstone Smith, insanlıktan uzaklaşma ile ırkçılık ve soykırımın nasıl bir arada gerçekleştiğini inceledi. Smith; insanların, başkalarının da insanmış gibi göründüğünü kabul etmelerine rağmen, özlerinde "insandan daha az" olmaya devam ettiklerine inandıklarını gösteren ve uzun süredir devam etmekte olan bir örüntü olduğunu keşfetti. Bundan dolayı, diğer canlılarla biyolojik sürekliliğimiz inkar edilemez olsa da, bu inatçı önyargıların devam etmesi tamamen doğal. Ayrıca, insanların "uygunsuz gerçekleri" örtbas ettikleri de biliniyor: Söylenene göre, Worcester Piskoposu'nun eşi Darwin'in skandal teorisini duyduğunda "Maymunların soyundan mı geliyormuşuz? Aman gerçek olmadığını umalım; ama eğer gerçekse de, çok yayılmayacağını umalım." demiştir. [E.N. Doğrudan bu konuyla ilgili olmasa da, kilisenin evrime yaklaşımıyla ilgili çok benzer bir diğer konuyla ilgili buradan, buradan ve buradan bilgi alabilirsiniz.]

Diğer taraftan, insan ve maymunların arasındaki bu canlılarla karşı karşıya gelindiğinde, bu iki canlı arasında katı bir ayrımın artık savunulmaz olduğu bariz olacaktır. Peki ya bu şekilde oluşturulmuş şanssız canlılar? Hiçbir kategoriye girmeyen bu yaratıklar, mahkum oldukları biyolojik ve sosyal belirsizlik içinde kendilerini tamamen belirsiz ve gelişmemiş bulmazlar mıydı? Bu mümkün; ama insanlara mahiyetini öğretmenin esas faydasının, birkaç talihsizin yapacağı fedakarlığa değer olacağı fikri, en azından tartışılabilirdir.

Tabii bu canlıların pek talihsiz olmayabileceği de tartışılabilir. Şiir okuyamayan veya bilgisayar programlayamayan her "şempanze insan" için, ağaç dalında sallanırken aynı şeyi yapabileceğini görerek heyecanlanan bir "şempanze insan" da yaratmış olabiliriz. Ve daha da önemlisi, böyle bir gelişme, milyonlarca farklı türün milyonlarca farklı üyesinin aleyhine, türünün "eşsizliği" konusunda ısrarcı olan her insanın bakış açısını geliştirip yaklaşımını değiştirebilir.

Biyolojinin ilk zamanlarında toplumda daha "özel yaratılış" doktrini hüküm sürerken, türlerin sabit ve değişmez olup, oldukları gibi yaratıldıkları düşünülüyordu. Şimdi ise gerçeği biliyoruz. Günümüzde bilindiği üzere bir tür, kendi aralarında doğal olarak melezleşen bireylerden oluşur; yani tür, genlerin düzenli olarak değiş tokuş edildiği bir popülasyondur. İnsanlar çoğunlukla evet/hayır, ya/ya da ikilimlerine göre düşünse de, türler arasındaki sınırların da değişken ve esnek olduğunu biliyoruz. Örneğin, yaban ördekleri ve kılkuyruk ördekleri sıkça melezleşerek, deneyimli kuşların bile yıkımına neden olabilecek hibritler doğururlar. Boz ayılar ve kutup ayıları da nadiren melezleşerek "grolar" adı verilen "boz-kutup ayılarını" doğururlar.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Genellikle kuzey yarımkürede yaşayan kuzgunların genomları üzerinde yapılan yeni bir araştırma, bu türün eskiden ikiye ayrıldığını ve daha küçük popülasyonlarının Kaliforniya sınırlarında yaşadıklarını keşfetti. Bu iki kuzgun türü, yüzbinlerce yıl önce yeniden birleşerek günümüzde bildiğimiz tek türleri olan Holarktik kuzgun türünü meydana getirdiler.[1] "Türleşmenin tersine çevrilmesi", düşünüldüğünden daha yaygın bir olgu olabilir. Mastodonların nesli tükenmeden önce fillerle melezleştikleri ispatlanmıştı.[2] Kurtlar, çakallar ve evcil köpekler de birkaç on yıldır melezleşiyorlar. Modern Homo sapiens'in bazı popülasyonlarının Neandertal genlerinin %5'ini içerdiği biliniyor, ve bazılarımız (veya hepimiz) Denisova insanları olarak bilinen gizemli homininlerin genlerinin belirli bir miktarına da sahip olabilir. Princeton Üniversitesi'nde evrimsel biyolog olan ve eşi Peter ile birlikte uzun zamandır Galapagos ispinozlarının türleşmesini araştıran Rosemary Grant, biz dahil birçok hayvan türünün "geçmişin melez hayaletleri tarafından ziyaret edildiğimizi" söylüyor. Dolayısıyla insanlar ve şempanzeleri birleştirmenin hem bizde hem de şempanzelerde yeni bir biyolojik şeye neden olacağı ihtimalini görmezden gelemeyiz.

Melez, farklı genetik atalara sahip bireyler arasında bir geçiş demektir; bu da demek oluyor ki teknik olarak klonlar, tek yumurta ikizleri ve yakın ensest sonucu doğmuş kişiler dışında neredeyse herkes melez sayılabilir. Melezleşmeden farklı alt türlerin üyelerinin çaprazlaştığı süreç olarak (örneğin labradorları ve kanişleri çiftleştirerek "labradoodle" cinsini oluşturmak), ya da -nadiren de olsa- farklı türlerin çiftleşmesi olarak bahsediyoruz - ki bunun sonucunda ya kısır (örneğin, atların ve eşeklerin çiftleşmesi sonucu doğan katırlar) ya da fazlasıyla tuhaf (örneğin, kaplanlarla aslanların çiftleşmesiyle oluşan tigonlar gibi) melezler doğuyor. Melezler aslında tüm vücut hücreleri her ebeveynden eşit miktarda DNA içeren genetik karışımlardır. Elbette bu cinsel yolla doğan her birey için geçerli olsa da, melezlerin ebeveynleri daha uzak akrabadırlar.

Günümüzde Bir İnsan-Şempanze Melezi Hayallerimizin Ötesinde Değil!

Kimeralar ise daha farklıdırlar; onlar "ağaç aşılaması" benzeri bir süreç sonucunda türetilirler. Farklı türlerden alınan iki genetik bağ, hücrelerin hangilerinin ve embriyonik gelişimin hangi aşamasında örneklendiğine bağlı olarak kısmen bir genotipe kısmen de diğerine ait bir birey oluşturmak için birleştirilir. Muhtemelen farklı hayvanların tanımlanabilir vücut kısımlarının birleştirilmesiyle oluşan yaratıkları hayal etmek karmaşık bir ara formu göz önünde canlandırmaktan daha kolay olduğundan, kimeralar insanların hayal gücünde melezlerden daha çok yer aldı. İnsan bedenine ve fil başına sahip Hindu tanrısı Ganesh bir kimeradır; Batı mitolojisinin at-insan sentorları da öyle... Yunan efsanesinin klasik "kimeraları" bir aslanın bedenine ve başına, yılan şeklinde bir kuyruğa ve garip bir yaratığı daha da garipleştirmek adına, bazen öne bazen ise arkaya dönük bir keçi başına sahipti.

Benim hayal ettiğim şempanze insanın, insan ve insan dışı gametlerin çapraz döllenmesiyle oluşacak bir melez mi yoksa genetik manipulasyon yöntemleriyle laboratuvarda oluşturulacak bir kimera mı olacağı belli değil. Bence ikincisi. Ama her halükarda, insan-şempanze melezi yeni bir fikir değil.

1920'li yıllarda ünlü Rus biyolog Ilya Ivanoviç Ivanov, şempanze ve insan arası genetik bir melez oluşturmak için ilk ciddi ve bilimsel açıdan bilgili girişimde bulundu. Ivanov'un mükemmel nitelikleri vardı: Sadece türler arası melezler yapmak için özel bir ilgiye sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda at melezleme konusunda başarılı bir öncü olarak uluslararası üne kavuşmuş eski bir yapay döllenme uzmanıydı. Çalışmalarından önce en değerli at ve kısraklar bile "doğal örtü" yoluyla -eski yöntemle, yani tek seferde tek binişle- çoğalmakla sınırlıydılar. Ivanov, at dölünün dikkatli ve uygun miktarda azaltılması ve damlalığın doğru kullanılmasıyla genetik açıdan iyi durumda olan yaklaşık 500 tay üretebileceğini fark etti. Başarısı dünya çapında bir ilgiye yol açtı, ancak hiçbir şey, ardından bulunduğu girişimle kıyaslanamazdı.

Ve, başarısız oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Ilya Ivanovic Ivanov
Ilya Ivanovic Ivanov

Bu, Karadeniz kıyısında, günümüzde Gürcistan eyaletinin tartışmalı bölgesi Abhazya'nın başkenti Sohum'daki dünyanın en eski primat araştırma merkezi olan Tıbbi Primatoloji Araştırma Enstitüsü'nde gerçekleşti. Bir zamanlar Sohum Enstitüsü, primatlar hakkında araştırma yapan en büyük tesisti. Stalin'in "yeni Sovyet adamlarını" (yani "yarı-erkek" veya "yarı-kadın" insanlar) geliştirmeyi düşünerek bu gibi girişimlere ilgi duyması bir tesadüf değildi.

Sovyetler'in insan ve insan olmayan genetik materyalleri birleştirmeye olan ilgisi Rus biyologlarla da sınırlı kalmıyordu. En azından Batı'da en çok fantastik romanı Usta ile Margarita'yla ünlenmiş roman yazarı Mihail Bulgakov, Köpek Kalbi kitabının da yazarıydı. Kitap, Sovyetler'in erken dönem ikbal düşkünleri hakkında sert bir hicivti; kitapta sarhoş bir adamın hipofiz bezi bir sokak köpeğine yerleştiriliyordu ve bu da köpeğin gittikçe daha "insansı" olmasına neden oluyordu. Hoş, şehirdeki tüm "serseri dört ayaklıları" (kedileri) yok etmeye başladığını göz önünde bulundurursak, tamamen insan gibi olmadığını söyleyebiliriz. Maxim Gorky de aynı şekilde, Lenin ve Bolşevik müttefiklerinin Rusya üzerinde "insan modifikasyonunu" gerçekleştirebilecek çok ciddi bir bilimsel deney yaptıklarını onaylayarak yazıyordu.

S. A. Voronov'un maymun testis kısımlarını naklederek yaşlı, zengin erkeklerde cinsel işlevi iyileştirmeye yönelik bir dizi başarısız teşebbüs olan "gençleştirme terapisi" girişiminde olduğu gibi, benzer değişiklikler de Sovyet biyolojisinin temelini oluşturdu. Ancak insan ve diğer maymunları birleştirmek için en ciddi teşebbüslerde bulunan Ivanov'du. Kariyerinin başlangıcında, atların yapay döllenmesinin yanı sıra, zebra-eşek ve küçük kemirgenler (fareler, sıçanlar ve kobaylar) dahil birçok hayvanın melezlerini oluşturmuştu. 1990'larda Ivanov'un kurgusal bir versiyonu, onu "Kızıl Frankenstein" olarak canlandıran Rus dönemi televizyon programında baş karakterdi.

Tüm Reklamları Kapat

1910'da Ivanov, Avusturya'nın Graz kentindeki Dünya Zooloji Uzmanları Kongresi'nde yapay döllenme yoluyla bir insan-maymun melezi üretmenin mümkün olabileceğini duyurmuştu. 1920'lerin ortalarında, o zamanlar Fransız Ginesi’nin bir bölümü olan Conakry’de, Fransa’nın son derece saygın Pasteur Enstitüsü’nün himayesinde bir laboratuvarda çalışan Ivanov, dişi şempanzeleri insan spermiyle döllemeyi denedi ve başarısız oldu. (Kimin olduğunu tam olarak bilmiyoruz ve kesin olarak bilmesek de, tohumlama girişiminin doğal yollardan değil de yapay olduğunu varsayıyoruz.) Daha sonra, 1929'da, yeni kurulan Sohum Primat Araştırma Enstitüsü'nde şempanze ve orangutanlardan alınan spermlerle (yine muhtemelen yapay yöntemlerle) döllenmek üzere beş kadın gönüllüden izin alarak donör ve alıcıyı tersine çevirmeye çalıştı. Bununla birlikte, insan olmayan primat donörler zamansız bir şekilde "bağışlarını" yapamadan öldüler, bilinmeyen nedenlerden ötürü Ivanov da siyasi açıdan gözden düştü ve 1930'da Sibirya'ya gönderildi; birkaç yıl sonra da öldü.

Her Şey Yapılabilir; Yapılması Gerekip Gerekmediği İse Başka Bir Konu...

Ilya Ivanov’un erken döllenme deneylerini yapmasına neyin neden olduğunu kimse tam olarak bilmiyor. Belki de nedeni "mümkün olanın" cazibesiydi. Öyle ki, yapay döllenmenin etkili melezler üreten çekicini keşfettiğinden beri insana her şey bir çivi gibi görünüyordu - biri insandan, diğeri insan olmayan primatlardan gelen yumurta ve spermler de dahil. Belki de Stalin'in gözüne girme umuduyla hareket ediyordu, ya da eğer başarırsa elde edeceği şöhretin (veya rezilliğin) hırsıyla, veya belki de coşkulu bir ateist olarak Bolşevik Ivanov, dini dogmayı çürütme olasılığından esinlenmişti.

Her halükarda, Ivanov'un hikayesi, Rusya dışında pek bilinmiyor ve Batılılar bunu öğrendikçe, ya sözde "(komünist) maymunların gezegenine" ulaşmanın absürt bir parçası olarak onunla alay etme ya da bu türden bir teşebbüsün ahlaksızlığına karşı itiraz etme eğiliminde oluyorlar - ki bu etik eleştirisi, giderek daha makul bir hal alıyor. Kuşkusuz, onun türler arası melezleme konusundaki basit çabaları şimdilik sonuç verecek gibi değil; çünkü insan ve şempanze DNA'sı büyük ölçüde benzer olsa da, insanlar 46, şempanzeler ise 48 kromozoma sahip olduğundan, her iki türden alınan spermleri diğerinden alınmış yumurta ile birleştirerek sağlıklı yavrular üretmek düşünülemez.

Ancak günümüzde bir insan-şempanze melezi hayallerimizin ötesinde değil. Biyomedikal araştırmalarda, yalnızca insanlar ve diğer hayvanlar arasındaki sürekliliği vurgulamakla kalmayıp, bunları özellikle insanları düzeltmek için yapan birçok ilerleme oldu. Şu sıralar, bir hayvanın (genelde domuzlar tercih edilir) vücudunda gelişecek (böbrekler, karaciğerler vb.) ve savunma sisteminin parmak izleri Homo sapiens'in savunma sisteminin parmak izine çok benzediği için, bir insan alıcının bağışıklık sistemi tarafından kabul edilecek ve aynı zamanda alıcının hasarlı organı yerine işlev görebilecek organlar üretme yönündeki araştırmalar devam ediyor. Örneğin, bir insan deri hücresi, herhangi bir insan doku tipine göre farklılaşabilen bir "pluripotent kök hücre" haline gelmesi için biyokimyasal olarak uyarılabilir. Mesela bir yedek karaciğer gerekiyorsa, embriyonun karaciğer üreten genlerini etkisiz hale getirmek için ilk olarak CRISPR kullanıldıktan sonra bir domuz embriyosuna yerleştirilebilir. Her şey yolunda giderse, ortaya çıkan domuz-insan kimerası, bir domuzun vücuduna ve bir insanın karaciğerine sahip olacak, bu ise daha sonra karaciğeri iflas eden bir kişiye nakledilebilecek.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Görüş Zorbalığı ve Linç Kültürü

İdeoloji, propaganda ve kabilecilik çağındayız. Politik uyumluluk ve John Stuart Mill’in “hâkim kanaat ve duygunun zorbalığı” dediği sosyal kontrol her geçen gün daha fazla dayatılmakta. Liberal veya sol görüşlü insanlar genellikle birbirlerinden, muhafazakâr veya sağcı rakiplerinin birbirlerinden korktuğundan daha çok korkuyorlar. Sosyal medya ve linç kültürü uyumsuzları adlandırmayı, utandırmayı, dışlamayı, dahası taciz etmeyi kolaylaştırarak kariyerleri ve yaşamları mahvediyor.

Peki bununla mücadele edebilir miyiz?

Birey olarak kendimize dair algımızı ve özgürlüğümüzü yeniden kazanabilir miyiz?

Devamını Göster
₺95.00
Görüş Zorbalığı ve Linç Kültürü
  • Dış Sitelerde Paylaş

Yıllarca süren muhalefetten sonra, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri Ağustos 2016'da, siroz, diyabet, Parkinson hastalığı gibi birçok ağır insan hastalığının tedavisi (hatta belki de iyileştirilmesi) için umut vaat eden kök hücre araştırmalarına ilişkin moratoryumu kaldırmayı planladığını duyurdu. Bu tür hücrelerin yetişkinlere yerleştirilmesine izin verilse de, insan kök hücrelerinin embriyonik primatlara enjekte edilmesini içeren araştırmalara fon sağlanması günümüzde yasaklanmış durumda (ve öyle kalması da muhtemel görünüyor). İnsanları diğer türlerden ayıran biyolojik bir çizgi olduğu gibi, bu çizginin sert ve sağlam değil de kesinlikle geçirgen olduğu, ve bilim veya teknolojiden çok etik ve politik yargılamaya dayandığı açık olmalıdır. Her şey yapılabilir; yapılması gerekip gerekmediği ise başka bir konudur.

Bir "şempanze insan" ihtimaline olumlu bakmak muhtemelen sadece tartışmalı değil, aynı zamanda birçok insan için tamamen ahlaksızca olacaktır. Ama ben, insan-şempanze melezlerini yaratmanın, insan refahını artırma ihtimali olmasa bile, son derece etik olacağını düşünüyorum. En insan-merkezci ve hayvanları aşağılayan dindar yobazlar bile, insan ve insan olmayan canlılar arasındaki ara canlılarla karşılaştığımızda nasıl olur da Tanrı'nın diğer tüm yaşam formlarından farklı olarak sadece bizi kendi suretinde yarattığını savunabilirler?

Her halükarda, diğer canlılar sadece vahşiyken insanların ise Tanrı'nın suretinde benzersiz bir şekilde yaratıldığı ve bir ruhla donatıldığı şeklindeki saçma ısrarı, genel olarak doğal yaşama ve özellikle diğer hayvanlara karşı kayıtsız ve daha sık olarak düpedüz düşmanca, aşırı milliyetçi ve çoğu durumda tahammül edilemeyecek kadar acımasız olan bir tutum segilenmesine olanak vermekle kalmayıp, insanları buna teşvik etmiştir. Sadece kendine hizmet eden bu mitten dolayı, bazı insanlar diğer hayvanları, tam anlamıyla geri dönemeyecekleri fabrika çiftlikleri gibi iğrenç koşullarda tutmayı haklı çıkarabilmişlerdir; hayvanların doyurucu bir hayata yaklaşan herhangi bir şeyi deneyimlemekten alıkonulmasından bahsetmiyorum bile. Yine bu kendine hizmet eden mitten dolayı, bazı insanlar Homo sapiens embriyolarını, kendilerine insan olmayan akrabalarımızın erişemeyeceği özel yasal ve ahlaki düşünceye hak veren kayda değer bir insanlık bahşedilmiş gibi, kraliyet ailesinin üyeleri gibi görüyorlar. Ve yine aynı nedenden dolayı, birçok insan, kendileriyle diğer yaşam formları arasındaki apaçık evrimsel bağları inkar edebiliyor.

"Yaşam hakkı" ile ilgili iddialarda bulunulduğunda her zaman insan yaşamı atıfta bulunur, katı bir ayrım ancak insan yaşamının bir şekilde diğer yaşam biçimlerinden ''benzersiz bir şekilde'' farklı olduğu varsayımından dolayı mümkündür; ancak biyoloji hakkında bildiğimiz her şey bunun tamamen yanlış olduğunu gösterir. Bunu göstermenin, insanlar ve diğer hayvanlar arası canlı organizmalar yaratmaktan daha iyi, daha net ve daha kesin bir yolu var mı?

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 13
  • Merak Uyandırıcı! 11
  • İnanılmaz 7
  • Bilim Budur! 6
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 6
  • Umut Verici! 6
  • Korkutucu! 6
  • Tebrikler! 5
  • Grrr... *@$# 3
  • Güldürdü 1
  • Üzücü! 1
  • İğrenç! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Nautilus | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/04/2024 04:24:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9421

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Yeni Doğan
Hayvan Davranışları
Işık Yılı
Bağırsak
Virüs
Psikanaliz
Maske Takmak
Yeşil
Saldırı
Zeka
Solunum
Köpekler
Arkeoloji
Bebek Doğumu
Karar Verme
Genel Görelilik
Mistik
Epistemik
Besin
Evrim Ağacı
Ağrı
Mers
Akıl
Algoritma
Güneş
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
D. P. Barash, et al. İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz?. (12 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 27 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9421
Barash, D. P., Recep, A., Bakırcı, Ç. M. (2020, October 12). İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz?. Evrim Ağacı. Retrieved April 27, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9421
D. P. Barash, et al. “İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Arzu Recep, Evrim Ağacı, 12 Oct. 2020, https://evrimagaci.org/s/9421.
Barash, David P.. Recep, Arzu. Bakırcı, Çağrı Mert. “İnsan-Şempanze Melezleri Yapma Zamanı Geldi! CRISPR Kullanarak İnsanze veya Şempansan Üretebilir miyiz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Arzu Recep. Evrim Ağacı, October 12, 2020. https://evrimagaci.org/s/9421.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close