Evrimin Kanıtı Var mı? Evrimin Kanıtları Nelerdir?
Evrimin Kanıtlarını Nerelerde Görebiliriz?
Evrime ilişkin kanıtlar, son derece ikna edici ve kapsamlı niteliktedir. Canlı organizmaları inceleyen biyologlar, istisnasız her düzeyde şu veya bu şekilde evrimin bir imzasıyla karşılaşırlar. Darwin de Türlerin Kökeni adlı eserinin büyük bir bölümünü evrimle açıklanabilecek doğal örüntülere ayırmıştır. Evrim ve evrim mekanizmalarına yönelik kavrayışımız, Darwin'den bu yana çok daha netleşmiş ve genişlemiştir.
Modern bilimin olduğu yerden bakıldığında, evrimin en belirgin kanıtı canlı çeşitliliğinin ta kendisidir. Evren'de hiçbir şey son haliyle, birdenbire, yoktan var olmamaktadır. Galaksiler, yıldızlar, gezegenler, moleküller, atomlar ve geriye kalan her şey, kendinden önce gelen yapıların farklılaşması yoluyla oluşmaktadır. Dolayısıyla doğadaki envai çeşitliliği de bu şekilde kademeli bir şekilde oluşturacak bir mekanizma gerekmektedir. O mekanizma, evrimdir.
Evrim, popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içinde değişmesidir. Dolayısıyla herhangi bir canlı popülasyonunun iki nesil arasında deneyimlediği her türlü değişim evrimin kanıtıdır. Bu, insan nesillerinin kendilerinden önce gelen nesillerden daha uzun olması, deri renginin değişmesi, çeşitli organların veya hücrelerin (örneğin savunma hücrelerinin) çalışma prensiplerinin değişimi gibi çok geniş bir yelpazede değişimi kapsamaktadır. Ancak sadece insanlar da değil; doğadaki her canlı türünün her iki (veya daha fazla) nesli arasındaki değişim, evrimin direkt kanıtıdır.
Evrimin izlerini daha geniş zaman aralıklarında incelediğimizde, türler arası geçişleri ve yepyeni türlerin (veya daha önceden var olmayan genlerin) ortaya çıkışını gözlemek de mümkündür. Elbette evrim görece yavaş işleyen bir süreç olduğu için, tıpkı galaksilerin oluşumu veya kıta hareketleri gibi bilim sahalarında olduğu gibi evrimin büyük etkilerini görebilmek için çok geniş zaman aralıklarında gözlem yapmak veya evrimsel sürecin farklı basamaklarında bulunan canlıları inceleyerek, değişimin nasıl yaşandığını çıkarsamak gerekmektedir.
Bugüne kadar incelenen her canlı ve keşfedilen her özellik, evrimsel süreci yansıtan nitelikte olmuştur. Bir diğer deyişle, bu yazıyı okuyan biri olarak sizin varlığınız evrimin kanıtıdır! Zira evrim olmaksızın sizin, veya daha isabetli olarak sizin ait olduğunuz Homo sapiens türünün bugün nasıl var olduğunu izah etmenin hiçbir yolu bulunmamaktadır. Evrim Teorisi, modern türler ile soyu tükenmiş türlerin var oluşlarını ve en ufaktan en iriye her türlü özelliklerinin her türlü değişimlerini tek başına izah etmeyi başaran tek teoridir.
Peki evrime dair gözlemlerimiz nerelerden geliyor? Halk arasında bilinen formuyla soracak olursak: "Evrimin kanıtları nerede?" Bu soruyu cevaplamak için rahatlıkla birkaç yüz sayfalık bir kitap yazmak mümkündür. Zira bir şeyin çokluğuna dair biraz da mübalağalı betimleme "dağlar kadar" ise, evrimsel biyolojinin kanıtlarına yönelik betimleme "sıradağlar kadar" olmalıdır. Bu da, kısa bir özet yapmayı güçleştirmektedir. Fakat birkaç başlık altında, evrimin gerçekten türleri değiştiren bir doğa yasası olduğunu, bir türden birden fazla türün oluşup farklılaşabileceğini, var olan bütün türlerin ortak atalardan evrimleşerek var olduklarını gösteren verileri sunmaya çalışalım:
Evrimin Kanıtları
Yaşamın Hiyerarşik Yapısı
Carl von Linneaus'tan (Linne) önce, türleri sınıflandırmak için birçok girişimde bulunulmuştu; ancak bunların hiçbiri işe yaramamıştı. Örneğin bir bilim insanı, türleri 5 kategoriye ayırmaya çalıştı ve buna yıllarını harcadı.
Ancak bir sorun vardı: Türler, basit bir şekilde 5 kategoriye bölünemiyordu! Çünkü türler arasında kesin ve net bir şekilde çizilmiş sınırlar bulunmuyordu! Bu türler, birbirlerinden bağımsız olarak var olmamıştı (veya var edilmemişti). Her biri, birbiriyle ortak bir geçmişin, farklı sayfaları gibiydi.
Daha yakından yapılan incelemeler, türlerin "doğal gruplar" oluşturdukları gerçeğini gösterdi. Bu grupları Linne-öncesi girişimlerin yapmaya çalıştığı gibi yatay bir kategorizasyon olarak izah etmek imkansızdı. Türler, ata türlerden farklılaşarak bugünkü hallerini almışlardı; dolayısıyla atasal ilişkileri ortaya koyacak bir sınıflandırma yapılması gerekir.
Günümüzde modern bilim dahilinde "çift isimli sınıflandırma" olarak bilinen Linne-tipi isimlendirme, evrimin gerçekliğini pratik bir şekilde karşımıza çıkmış halidir. Eğer ki türler bağımsız olarak var olsalardı, onları net kategorilere ayırmamız çok kolay olurdu. Ama böyle bir durum yok. Doğada bir süreklilik var ve bu sürekliliği izah eden tek biyolojik doğa yasası da evrim.
Yapısal Benzerlik (Homoloji)
İki şeyin birbirine benzerliği birçok farklı seviyede olabilir. Örneğin sarı elma ile armutu kabaca birbirine benzetebilirsiniz; bu çok da şaşırtıcı olmaz. Benzer şekilde, detaylı incelemediğiniz varlıkları bir arada kategorize edivermek anlaşılırdır: "uçan şeyler kuştur" gibi. Ancak bilimsel bir perspektifte bakmaya başladığınız zaman, işler değişir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Eğer ki birbirinden tamamen bağımsız gruplar olan balıklarda (bazı gruplarında), amfibilerde, sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde bulunan uzuvlarda aynı kemik düzeninin ("1 kemik, 2 kemik, çok sayıda kemik ve parmaklar" şeklinde giden düzen) görüyorsanız, durup düşünmeniz gerekir.
Birbirinden bağımsız olarak var olan yapıların birbirine benzemesi şart değildir. Örneğin bir tekne, bir bisiklete benzemez. Bağımsız işler yapmak üzere tasarlanmış, apayrı üretim hatlarının ürünüdürler. Ancak Coca Cola ile Fanta birbirine benzer. Ortak bir geçmişi paylaşmaktadırlar.
Şaşırtıcı bir şekilde, tamamen bağımsız ortamlarda yaşayabilecek şekilde uzmanlaşmış türlerin vücutlarında sayısız benzerlikler görürüz. Bilimsel bir şüphecilikle bunu sorguladığımızda, bu canlıların ortak bir geçmişi paylaştıkları sonucuna varmamız gerekir. Bu konuda çok daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan veya aşağıdaki videomuzdan alabilirsiniz.
Bir balina ile bir insan, aynı üretim hattının ürünüdürler. Sadece birbirlerinden çok önce ayrılmışlardır ve farklı ortamlara adapte olacak şekilde evrimleşmişlerdir. Ancak atalarından kalan izleri halen birebir taşırlar.
Yabanarıları ve bal arılarının iğneleri (aslında Hymenoptera süpertakımının iğneli üyelerinin tamamının iğneleri), ovipozitor adı verilen yumurta bırakma organından evrimleşmiştir. Bütün canlıların yapısında, sol-elli aminoasitler bulunur, halbuki tamamen sağ-elli aminoasitlerden oluşsalardı da sorunsuz bir şekilde işlerlerdi. Doğada bu sağ-elli aminoasitler var; ancak buna rağmen tüm canlılar sol-elli aminoasitlerden oluşuyor. Bağımsız bir üretim, bu tür benzerliklere ihtiyaç duymamaktadır.
İşte ortak bir evrimsel tarihten kaynaklanan bu benzerliklere, yapısal benzerlik (homoloji) adını veriyoruz. Homoloji hakkında daha fazla bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Embriyolojik Benzerlikler
Embriyoloji, bir organizmanın yumurta evresinden doğum evresine kadarlık bölümünü inceleyen bilim dalıdır ve birbirinden oldukça farklı olan türler arasındaki akrabalık ilişkilerine yönelik kanıtlar sağlar. Bazı gruplarda bulunmayan yapılar, genellikle bu grupların embriyonik formlarında ortaya çıkmakta ve doğuma/yetişkinliğe kadar kaybolmaktadır. Örneğin, insanlar da dahil olmak üzere tüm omurgalı embriyoların erken gelişimlerinin bir noktasında solungaç yarıkları görülebilir. Bunlar karada yaşayan gruplarda kaybolur; ancak balıklar ve bazı amfibiler gibi suda yaşayan gruplarda gelişimlerini sürdürür. Bu bağlamda bir başka örnek de kuyruklarımızdır. İnsanlar da dahil olmak üzere tüm büyük maymun embriyolarında bir kuyruk yapısı bulunur; ancak doğuma kadar kaybolur.
Birbirinden tamamen bağımsız gibi gözüken canlıların ana rahmindeki (embriyolojik) hallerine bakacak olursanız, evrimin tartışmasız bir gerçek olduğunu görebilirsiniz. Bir tavuğun, yunusun, filin ve insanın embriyolarını ilk birkaç haftada ayırt etmeniz imkansızdır. Çünkü hepsi, ortak bir vücut planının, ortak bir genetik/evrimsel geçmişin ürünüdürler. Hatta bu ortak genetik yapı, bazen gereksiz üretimlere neden olur. İnsanda atalarından kalma kuyruklar embriyolojik evrede oluşur, sonrasında yok edilir. Benzer şekilde insanlarda embriyolojik evrede solungaç yarıkları oluşur; sonrasında bunlar farklılaşarak başka vücut organlarına dönüşür. Karıncayiyenlerin çenelerinde embriyolojik dönemde diş-öncesi yapılar oluşur, sonrasında yok edilir. Bazı karasal kurbağalar, atalarından kalma sucul larvalar üretirler; sonrasında bunlar karasal hallere dönüşürler. Türler evrimsel bir tarihi paylaşmıyor olsalardı, bu şekilde anlamsız ve açıkça sarfiyat olan üretim-yıkım işlemlerine gerek olmazdı.
Daha spesifik bir örnek olarak, evrimin embriyoloji sahasından gelen verilerden oluşan kanıtlarını buradaki yazımızda okuyabilirsiniz.
Körelmiş Karakterler
Evrim geleceği göremez. Bir organın ne zaman işlevsiz olacağını, ne zaman işlev kazanacağını bilemez. Hatta evrim, herhangi bir şeyi bilemez. Evrim bir doğa yasasıdır. Kütleçekimi ne kadar şey "biliyor" ise, evrim de o kadar bilir. Evrim yasasının tek yaptığı, ortama en uyumlu olanların seçilip, geri kalanların elenmesidir. Ortam değiştikçe, "uyumluluk" tanımı da değişir. Bu durum, çok net evrimsel olguları gözlememizi sağlar: Eskiden işlevsel olan organlar, sonradan işlevsiz hale gelirler. Çünkü artık doğa değişmiştir.
Artık işlevsiz olan bir organı sürekli olarak üretmek, büyütmek, beslemek, bakımını sağlamak büyük bir masraftır. Bunu daha az üretenler, daha avantajlı olurlar. Çünkü o organı üretmek, büyütmek ve benzeri işlere harcayacakları enerjiyi, hayatta kalmaya harcayabilirler. Böylece bu işlevsiz yapıları daha ufak, daha eksik üretebilen ya da hiç üretmeyen bireyler, avantajlı konuma geçerler. Bu da, evrim sürecinin çok uzun bir süreç olmasından ötürü, tam olarak yok olmamış ancak yok olmakta olan organların vücutlarımızda barınmasına neden olur. Evrim gerçek olmasaydı ve türler sabit olsalardı, bunu görmeyi beklemezdik.
Örneğin yılanların leğen kemikleri vardır, ancak bacakları yoktur. Çünkü bacakları olan sürüngenlerden türemişlerdir. Uçamayan kuşların kanatları, insanlarda bir zamanlar ağaçları ayaklarımızla kavramamızı sağlayan plantaris kası, otçul beslendiğimiz dönemde faydalandığımız apandis, yirmilik dişlerimiz, bazı kaktüslerin yaprakları, mağarada yaşayan hayvanların nesiller boyu ışık görmemesiyle körelen gözleri ve daha nicesi körelmiş yapılara örnek olarak verilebilir. Körelmiş organlarla ilgili çok detaylı bilgileri buradan alabilirsiniz.
Yakınsama (Yakınsak Evrim)
Evrim, türlerin bulundukları doğal ortamlara adapte olmaları, yani uyum sağlamaları sürecidir. Eğer ki evrim gerçek olmasaydı, birbirinden bağımsız soy hatlarından gelen canlıların, benzer yaşam alanlarında, benzer özellikler kazanmasını beklemezdik. Fakat bunu görüyoruz. Hem de çok fazla görüyoruz.
Örneğin, kutup bölgesinde yaşayan kutup tilkisi ve kar tavuğu (ptarmigan) gibi aralarında bir akrabalık ilişkisi bulunmayan hayvanların tüy ve kürkleri, kış aylarında kar ve buz arasında gizlenmelerini sağlamak amacıyla beyazlaşır. Bu iki türün beyazlaşma özelliği ortak bir atadan kalıtılan bir özellik değildir; nihayetinde bir türün kürkü, diğerinin tüyleri beyazlamaktadır ve bu beyazlama süreci iki tarafta da farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Beyazlaşma süreci, bunun yerine iki türün de paylaştığı ortak bir seçilim baskısı çerçevesinde gerçekleşmiş bir adaptasyondur. Zira iki tür de bir avcı baskısıyla karşı karşıyadır ve bu baskıdan korunmak amacıyla beyazlaşma adaptasyonu sergilemişlerdir.
Bir diğer örnek verelim: Balıkların bütün ataları suda yaşamış canlılardır. Suda yaşamaya uyumlu belli başlı adaptasyonlara sahiptirler. Yüzgeç yapısı, tuzluluk oranını ayarlayabilmeleri, nefes alma biçimlerinde farklılıklar vb. bunun örnekleridir. Çok ufak bir grup haricinde hiçbir balığın karasal adaptasyonları bulunmaz. Öte yandan memeliler tamamen karasal canlılardır. Yakın atalarının tamamı karasal adaptasyonlara sahiptir; denizel atalarından oldukça kopmuşlardır. Buna rağmen yunuslar, balinalar, deniz aslanları, vb. hayvanlar suda yaşarlar; ancak balık değildirler. Memeli hayvanlardır! Kürkleri vardır, süt bezleri vardır, yavrularını canlı doğururlar, sıcakkanlıdırlar ve daha nicesi... Yani memeli olduklarına şüphemiz yoktur. Ancak bunlar, tıpkı balıklar gibi yüzgeçlere sahiptirler; nefes alma konusunda karasal kuzenlerinden çok farklı yapılar evrimleştirmişlerdir. Buna rağmen halen o atasal (karasal) özellikleri barındırırlar. Bu durum, evrimin yaşandığının en net örneklerinden birisidir.
Pek De Uygun Olmayan (Sub-Optimal, Optimum-Altı) Tasarımlar
Dediğimiz gibi, evrim kördür, beyinsizdir. Geleceği göremez, düşünemez, kararlar alamaz. Sadece en uyumluları ayıklayan bir doğa yasasıdır. Bu doğa yasası sayesinde, bulundukları ortama oldukça uygun görünen canlılar evrimleşebilmiştir. Bu da, sonradan bakıldığında canlıların tam da orada yaşayabilecek şekilde tasarlandığı fikrini uyandırır.
Bu, basit bir yanılgıdır. Suyun bir çukuru doldurabilecek yapıda olması, çukurun su onu doldursun diye oluştuğu anlamına gelmez. Benzer şekilde, canlıların ortamlarına adapte olarak o ortama uygun gözükmeleri, canlıların ve ortamlarının özel bir şekilde belirlendiği anlamına gelmez.
Kaldı ki, aslında evrimin ürünü olan insan zekası bile, evrimden başarılı tasarımlara sahiptir. Evrim, elindeki malzemeyi kullanmak zorundadır, her şeyi silip atamaz, baştan yapamaz. Bu nedenle canlılarda hatalı çok sayıda yapı vardır. Bunlardan bir kısmı körelmiş organlarla ilgili yazımızdan görülebilir. Öte yandan insanlar, istedikleri anda başa dönebilir, bir tasarımı çöpe atabilir, yeni bir tasarıma başlayabilirler.
Evrimin 4 milyar yıl zamanı olması bakımından, insan biliminin halen basit seviyede olması anlaşılırdır. Fakat şöyle de düşünülebilir: Evrimin bir canlıyı yerden havalandırması (uçurması) milyarlarca yıl almıştır. İnsan zekası ise sadece birkaç yüz yılda bir makinayı yerden havalandırmayı başarmıştır. Tabii ki doğadaki ürünler bizimkilerden biraz daha başarılıdır; fakat insan tarafından tasarlanabilecek olan kadar başarılı değildirler. İnsanı genellikle sınırlandıran, teknolojik yetersizliklerdir. Fakat hayal gücümüzün sınırı yoktur ve doğa, bu hayal gücünün oldukça gerisindedir. Bu da, kör bir doğa yasası olarak evrimin var olanın en iyisini çıkarma çabasını doğrulamaktadır. Canlılar, özenle var edilmemişlerdir.
Coğrafi Dağılımlar (Biyocoğrafya)
Dünya'da yaşayan organizmaların coğrafi dağılımı, tektonik plakaların jeolojik zaman dilimleri içindeki hareketini takip eden bir örüntü içerisindedir. Bu örüntü çerçevesinde meydana gelen tür çeşitliliği, doğal olarak evrimle açıklanır. Örneğin Proteaceae familyasının hem Avusturalya'da, hem Güney Afrika'da, hem de Güney Amerika'da bulunması, bu familyanın Güney süper kıtası olan Gondwana'nın parçalanmasından önce bugün Avusturalya'yı, Güney Afrika'yı ve Güney Amerika'yı oluşturan topraklara dağıldığını göstermektedir.
Süper kıta Pangea'nın yaklaşık 200 milyon yıl önce parçalanması sırasında bu kıtada bulunan türler, Dünya'nın dört bir köşesine dağılmış ve günümüze kadar izole şekilde evrim geçirmiştir. Bu bağlamda Lavrasya ve Gondwana süper kıtalarının flora ve faunası benzersizdir.
Avusturalya, büyük bir keseli hayvan tür çeşitliliğine ve birçok endemik türe ev sahipliği yapmaktadır; zira bu kıtadaki türlerin göçü, büyük su kütleleriyle engellenmiş ve türler anakaradan bağımsız olarak evrimleşerek Avusturalya'ya özgü türler haline gelmiştir. Yaşamlarını adalarda bu şekilde izole olarak sürdüren türler, anakarada bulunan atalarından çok daha farklı türlere dönüşür. Avustralya'nın keseli hayvanları, Galápagos'taki ispinozlar ve Hawaii Adaları'ndaki pek çok tür, yaşadıkları bölgeye endemiktir ve anakaradaki atalarıyla ancak uzak akrabalık ilişkileri barındırmaktadır.
Eğer ki evrim gibi doğal bir süreç işlemeseydi, böyle sınırların olmaması beklenirdi. Her canlı, her yerde bulunabilir olmalıydı. Fakat Dünya'da bunu görmüyoruz. Coğrafi süreçler, biyolojik evrimi şekillendirmiştir.
Fosiller
Evrimin ilerleyişini gösteren fosiller, geçmişte yaşamış organizmaların bugün yaşayan organizmalarla aynı olmadığına dair sabit kanıtlardır. Bilim insanları da fosillerin yaşını tespit ederek ve küresel çapta kategorizasyon çalışmalarında bulunarak nesli tükenmiş türlerin ve yaşayan popülasyonların birbirleriyle nasıl ilişkiler kurduğunu belirlemektedir. Bu kategorizasyon ve yaşa yönelik çalışmaların bir sonucu olarak oluşturulan fosil kayıtları, bizlere milyonlarca yıllık bir evrim hikayesi anlatır. Örneğin, balinaların ve modern atların evrimine ilişkin birçok detaylı fosil bulunmuştur. Kuzey Amerika bölgesinde yaşamış atların fosil kayıtları özellikle boldur ve bu fosillerin birçoğu, bize ilgili at türlerinin erken ve geç dönemlerinde paylaştığı ortak anatomik özellikleri de göstermektedir; yani "ara geçiş fosilleridir".
Bölgede bulunan fosil kayıtları, yaklaşık 55 milyon yıl önce Eohippus cinsinde 55 ila 42 milyon yıl önce ilk at benzeri türlerin türediği köpek benzeri bir ataya kadar uzanmaktadır. Bulunan fosillerde ilgili türün ormanlık bir araziden çayırlık bir araziye dönüşen, kademeli bir kuruma eğilimine sahne olmuş bu coğrafyaya nasıl adapte olduğu görülebilmektedir. Bunun yanında örneğin, yaşça birbirini takip eden fosiller de diş biçimlerinin, ayak ve bacak anatomisinin otlamaya yönelik bir evrim geçirdiğini; avcılardan kaçmaya yönelik adaptasyonların meydana geldiğini göstermektedir. Bunun bir örneği, fosilleri 40 ila 30 milyon yıl yaşında olan Mesohippus türünde karşımıza çıkmaktadır.
Takip türleri, örneğin fosilleri 23 ila 2 milyon yaşında olan Hipparion gibi türler de bir boyut artışına sahne olmuştur. Fosil kayıtları, günümüzde birkaç türe sahip tek bir cins, Equus ile sınırlanmış at soyunda çeşitli adaptif yayılımlar yaşandığını göstermektedir.
Ara Geçiş Türleri
Her ne kadar evrim karşıtları tarafından inatla olmadıkları iddia edilse de, bilimin elinde binlerce "ara tür" bulunmaktadır. Hem de gerek fosil olarak, gerekse de canlı olarak... Bu ara türler, elinize rastgele alacağınız iki modern türün "arasında" olan canlılar değildir. Örneğin timsah ile ördeğin arasında bir geçiş bulamazsınız. Bu, çarpıtılmış bir evrim algısının ürünüdür, gerçekte evrim bundan bahsetmez.
Ara geçiş türleri, atasal bir tür ile torun bir tür arasında geçiş demektir. Örneğin denizel canlılar ile karasal canlılar arasında. Gidip iki alakasız kara canlısı alıp, onların ara geçişini bulamazsınız. Çünkü evrim tarihinde birinden diğerine doğru bir geçiş yaşanmamıştır. Fakat atasal veya atasala yakın bir türü alıp, torun bir tür ile arasında geçiş türü arayabilirsiniz.
Örneğin Ornitorenk isimli canlılar, teknik olarak Memeli'dirler. Ancak gagaları vardır, zehirlidirler, elektrikle yönlerini bulurlar ve dahası, yumurtlayarak ürerler! Adeta sürüngenler ile memeliler arasında yaşayan bir geçiş türüdürler. Benzer şekilde akciğerli balıklar denizel ve karasal canlılar arasında bulunan, yaşayan ara türlerdir!
Bunlar haricinde çok sayıda fosil ara tür de bulunmuştur. Bunlar, büyük ve spesifik canlı grupları arasındaki geçişleri (örneğin dinozorlardan kuşlara) gösteren türlerdir. Bu şekilde binlerce fosil bulunmaktadır ve müzelerde sergilenmektedir. Ara türler hakkında çok daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı veya Evrimsel Süreç yazı dizimizi okuyabilirsiniz. Daha klasik bir örnek olarak, Archaeopteryx fosilinin evrime nasıl kanıt teşkil ettiği için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Moleküler Biyoloji
Yaşam moleküllerinin yapıları da tıpkı anatomik yapılar gibi evrimsel değişimleri yansıtmaktadır. Tüm yaşamın ortak bir atadan geldiğinin kanıtı, DNA'nın, DNA replikasyonunun ve ifadesinin evrenselliğinde yatmaktadır. Arkeler, bakteriler ve ökaryotların temel ayrımları, ribozomların bileşenleri ve membran yapıları gibi görece sabit oluşumlar arasındaki büyük yapısal farklar çerçevesinde oluşur. Ana hatlarıyla organizma gruplarının akrabalığı, DNA dizilerinin benzerliği veya farklılığıyla tespit edilmektedir; bu da yaşamın tek bir atadan evrimleştiğini ve çeşitlendiğini her kademede bize gösterir.
DNA dizileri, evrimin bazı mekanizmalarına da ışık tutmaktadır. Örneğin, proteinlerin genellikle gen duplikasyonundan sonra yeni fonksiyonlar edinerek evrimleştiği açıktır. Bu duplikasyonlar, bir genin, genoma fazladan bir kopya (ya da birçok kopya) olarak eklendiği mutasyonlar ile gerçekleşir ve eklenen kopyanın mutasyon, seçilim ve sürüklenme yollarıyla evrim geçirmesine; orijinal kopyanın ise işlevsel bir protein üretmesine aracı olur. Yani kodlanan protein orijinal işlevine devam ederken ikinci kopya ise evrimsel süreçlerle yeni bir işlev kazanabilir.
Evrimin "Kanıtları" Nerede?
Görülebileceği gibi "evrimin kanıtları", bilimsel camiada artık tartışmaya gerek olmayan, bilimi epey bir geriden takip edebilen halk arasında ise halen ateşli tartışmaların konusu olan bir konudur.
Ancak aslında "evrimin kanıtları" kalıbı hatalıdır. Zira temel bilimlerde biz genellikle "kanıt" yerine "bulgu" sözcüğünü kullanırız; çünkü "kanıt", matematiğe ait bir terimdir. Teknik olarak kütleçekimi gibi içselleştirilmiş doğa yasalarının bile "gözleme dayalı kanıtı" yoktur; sadece gözlemsel bulguları vardır. Ancak tıpkı evrimsel değişim için yapabildiğimiz gibi, kütleçekim olgusunu da matematiksel olarak temellendirmemiz ve bu temellendirmelerimizin sonuçlarını doğada görmemiz mümkündür. Zaten bu sebeple fizikteki (ya da diğer bilim dallarındaki) teorik çalışmalardan gelen çıkarımların doğada karşılıklarının bulunması heyecan verici bilim haberlerine konu olmaktadır. Teori, pratikle doğrulandıkça güç kazanır. Evrim Teorisi'nin insanlık tarihinin gördüğü, gelmiş geçmiş en güçlü teorilerden olmasının bir nedeni de teori ile pratik arasındaki uyuşma miktarıdır (yani bilimsel bir teori olarak Evrim Teorisi'nin "öngörü gücü"dür).
Evrim, yapısal olarak bir doğa yasasıdır. Doğa yasalarının kendileri ve etkileri gözlenir. Dolayısıyla burada "kanıt" derken söylenmeye çalışılan, daha ziyade "gözlem"lerdir. Bu gözlemler, doğadaki evrim yasasının doğrudan göstergeleridir. Bilim insanları bu bulgulardan yola çıkarak Evrim Teorisi adı verilen, bilim tarihinin gördüğü en ihtişamlı teoriyi günceller, geliştirir, gerçeğe en yakın hale getirirler. Yani doğadaki evrim yasasının neden ve nasıl o şekilde olduğunu izah etmeye çalışan Evrim Teorisi, gücünü bilim insanlarının evrime yönelik deney ve bulgularından elde edilen verilerinden almaktadır.
Bir bilim dalının veya bir teorinin gücünü, birden fazla bilim dalıyla analiz edildiğinde aynı sonuçları vermesiyle ölçeriz. Örneğin bir zamanlar bilim olarak pazarlanmaya çalışılan "frenoloji" (Türkçeye kabaca "kafatasçılık" olarak yansımıştır), farklı bilim dallarının (örneğin genetik biliminden gelen verilerin) bu düşünceyle tamamen çelişiyor olmasından ötürü terk edilmiş bir fikirdir.
Ancak Evrim Teorisi, aklınıza gelebilecek her bilim dalı tarafından test edilip kullanıldığında, tam da beklenen sonuçları veren, her seferinde tutarlı, her seferinde isabetli olan bir bilim dalıdır. İlk etapta uygulamaları sinirbilimden antropolojiye, psikolojiden ekolojiye, tıbba, paleontolojiye, jeolojiye kadar birçok bilim dalında devrime neden olmuştur. Hatta daha sonradan gücü öylesine net bir şekilde anlaşılmaya başlanmıştır ki, ekonomiden mimarlığa, mühendisliğe kadar sayısız "ilgisiz gibi görünen" sahada bile kendisine yer bulmayı, bu sahalarda devrimler yaratmayı başarmıştır. Bu nedenle Evrim Teorisi ve genel olarak evrimsel biyoloji, bilim tarihinin gördüğü en güçlü sahalardan biri olarak anılır. Bilim tarihinde pek az teori, bu kadar geniş çapta yankı yaratmayı ve bu kadar fazla bilim dalını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemeyi başarmıştır.
Sonuç
Uzun lafın kısası, evrimin kanıtlarını saymakla bitirmek mümkün değildir. Bunlar sadece genel kategorilerdir! Bir de bunların alt başlıklarına inmeye başlayacak olsanız, her biri altında onlarca alt başlık bulmak mümkündür. O alt başlıkların da her birine uygun milyonlarca tür ve türe ait özellik bulmak mümkündür!
Evrimin kanıtları, yaşayan organizmaların büyükten küçüğe tüm seviyelerinde ve fosiller aracılığıyla öğrendiğimiz nesilleri tükenmiş türlerde karşımıza çıkmaktadır. Fosiller, modern türlerin ara türlerini bize sunarak nesli tükenmiş türler ile bugün yaşayan türler arasında köprüler kurmamızı mümkün kılar. Örneğin atların atalarından modern atlara kadar gerçekleşen evrimsel olgular, ara formlar ve değişen ekosistem çerçevesinde yaşanan adaptasyon, fosiller ile kesin olarak belirlenebilmektedir.
Ancak elimizde tek bir fosil dahi olmasa, evrim bundan en ufak derecede etkilenmezdi. Fosiller, tür içerisinde süregelen değişimlerin (mikroevrim), türler arası değişimlere (makroevrime) dönüşebileceğini gösteren işlevsel verilerdir. Ancak evrimin süregeldiğini, türleri değiştirdiğini, yeni türler yarattığını, var olanları yok ettiğini görmek için fosillere ihtiyacımız yoktur. Çünkü:
- Türlerin anatomisi ve bu anatomilerin embriyolojik gelişimi (otogeni), zaman içinde izolasyon ve değişen çevre gibi etmenlerle ortak atalardan ayrılan türlerin geçmişine ışık tutmaktadır.
- Yaşayan türlerin coğrafi dağılımı, türlerin belirli coğrafi konumlardaki kökenlerini ve kıta hareketlerinin tarihini yansıtır.
- Molekül yapıları, tıpkı anatomik yapılar gibi yaşayan türler arasındaki akrabalık ilişkilerini yansıtır ve bir soyda gözlemlenmesi beklenen evrim kaynaklı değişiklikleri görmemizi mümkün kılar.
Anlayacağınız, evrimin kanıtları "her yerdedir". Sadece bakmayı bilmek ve algılamayı istemek gerekir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 264
- 157
- 104
- 93
- 78
- 60
- 56
- 19
- 5
- 3
- 3
- 3
- C. R. Woese, et al. (2006). Towards A Natural System Of Organisms: Proposal For The Domains Archaea, Bacteria, And Eucarya.. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 4576-4579. doi: 10.1073/pnas.87.12.4576. | Arşiv Bağlantısı
- D. Penny, et al. (1982). Testing The Theory Of Evolution By Comparing Phylogenetic Trees Constructed From Five Different Protein Sequences. Nature, sf: 197-200. doi: 10.1038/297197a0. | Arşiv Bağlantısı
- G. M. Cooper, et al. (2003). Quantitative Estimates Of Sequence Divergence For Comparative Analyses Of Mammalian Genomes. Genome Research, sf: 813-820. doi: 10.1101/gr.1064503. | Arşiv Bağlantısı
- Z. Kozmik, et al. (2003). Role Of Pax Genes In Eye Evolution: A Cnidarian Paxb Gene Uniting Pax2 And Pax6 Functions. Developmental Cell, sf: 773-785. doi: 10.1016/S1534-5807(03)00325-3. | Arşiv Bağlantısı
- L. Aravind, et al. (2003). The Two Faces Of Alba: The Evolutionary Connection Between Proteins Participating In Chromatin Structure And Rna Metabolism. Genome Biology, sf: 1-9. doi: 10.1186/gb-2003-4-10-r64. | Arşiv Bağlantısı
- J. Tuomi. (2006). Structure And Dynamics Of Darwinian Evolutionary Theory. JSTOR, sf: 22. doi: 10.2307/2992299. | Arşiv Bağlantısı
- W. J. Bock. (2007). Explanations In Evolutionary Theory. Hindawi Limited, sf: 89-103. doi: 10.1111/j.1439-0469.2007.00412.x. | Arşiv Bağlantısı
- R. Tyson, et al. (2004). Skeletal Atavism In A Miniature Horse. Wiley, sf: 315-317. doi: 10.1111/j.1740-8261.2004.04060.x. | Arşiv Bağlantısı
- B. K. HALL. (2008). Developmental Mechanisms Underlying The Formation Of Atavisms. Wiley, sf: 89-122. doi: 10.1111/j.1469-185x.1984.tb00402.x. | Arşiv Bağlantısı
- T. I. Bonner, et al. (2006). Cloned Endogenous Retroviral Sequences From Human Dna.. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 4709-4713. doi: 10.1073/pnas.79.15.4709. | Arşiv Bağlantısı
- K. Domes, et al. (2007). Reevolution Of Sexuality Breaks Dollo's Law. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 7139-7144. doi: 10.1073/pnas.0700034104. | Arşiv Bağlantısı
- J. W. IJdo, et al. (2006). Origin Of Human Chromosome 2: An Ancestral Telomere-Telomere Fusion.. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 9051-9055. doi: 10.1073/pnas.88.20.9051. | Arşiv Bağlantısı
- N. Okamoto, et al. (2005). A Secondary Symbiosis In Progress?. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 287-287. doi: 10.1126/science.1116125. | Arşiv Bağlantısı
- E. M. D. Robertis. (1990). Homeobox Genes And The Vertebrate Body Plan. Springer Science and Business Media LLC, sf: 46-52. doi: 10.1038/scientificamerican0790-46. | Arşiv Bağlantısı
- C. R. Woese, et al. (2006). Phylogenetic Structure Of The Prokaryotic Domain: The Primary Kingdoms. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 5088-5090. doi: 10.1073/pnas.74.11.5088. | Arşiv Bağlantısı
- R. Belshaw, et al. (2004). Long-Term Reinfection Of The Human Genome By Endogenous Retroviruses. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 4894-4899. doi: 10.1073/pnas.0307800101. | Arşiv Bağlantısı
- R. Avarello, et al. (1992). Evidence For An Ancestral Alphoid Domain On The Long Arm Of Human Chromosome 2. Human Genetics, sf: 247-249. doi: 10.1007/BF00217134. | Arşiv Bağlantısı
- A. E. Zubidat, et al. (2010). Photoentrainment In Blind And Sighted Rodent Species: Responses To Photophase Light With Different Wavelengths. Journal of Experimental Biology, sf: 4213-4222. doi: 10.1242/jeb.048629. | Arşiv Bağlantısı
- H. E. Evans. (2005). Hyoid Muscle Anomalies In The Dog (Canis Familiaris). Wiley, sf: 145-162. doi: 10.1002/ar.1091330204. | Arşiv Bağlantısı
- P. Senter, et al. (2015). Vestigial Biological Structuresa Classroom-Applicable Test Of Creationist Hypotheses. The American Biology Teacher, sf: 99-106. doi: 10.1525/abt.2015.77.2.4. | Arşiv Bağlantısı
- G. Tanaka, et al. (2013). Chelicerate Neural Ground Pattern In A Cambrian Great Appendage Arthropod. Nature, sf: 364-367. doi: 10.1038/nature12520. | Arşiv Bağlantısı
- L. I. Held. (2010). The Evo-Devo Puzzle Of Human Hair Patterning. Evolutionary Biology, sf: 113-122. doi: 10.1007/s11692-010-9085-4. | Arşiv Bağlantısı
- D. Zheng, et al. (2007). Pseudogenes In The Encode Regions: Consensus Annotation, Analysis Of Transcription, And Evolution. Genome Research, sf: 839-851. doi: 10.1101/gr.5586307. | Arşiv Bağlantısı
- J. J. Yunis, et al. (2006). The Origin Of Man: A Chromosomal Pictorial Legacy. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1525-1530. doi: 10.1126/science.7063861. | Arşiv Bağlantısı
- J. Castresana. (2001). Cytochrome B Phylogeny And The Taxonomy Of Great Apes And Mammals. Molecular Biology and Evolution, sf: 465-471. doi: 10.1093/oxfordjournals.molbev.a003825. | Arşiv Bağlantısı
- C. A. Brochu, et al. (2009). A Correction Corrected: Consensus Over The Meaning Of Crocodylia And Why It Matters. Systematic Biology, sf: 537-543. doi: 10.1093/sysbio/syp053. | Arşiv Bağlantısı
- R. J. Raikow. (1975). The Evolutionary Reappearance Of Ancestral Muscles As Developmental Anomalies In Two Species Of Birds. The Condor, sf: 514-517. doi: 10.2307/1366113. | Arşiv Bağlantısı
- N. N. Gomez, et al. (2008). Inbreeding Effect On Male And Female Fertility And Inheritance Of Male Sterility In Nemophila Menziesii (Hydrophyllaceae). Wiley, sf: 739-746. doi: 10.3732/ajb.93.5.739. | Arşiv Bağlantısı
- R. J. Raikow, et al. (1979). The Evolutionary Re-Establishment Of A Lost Ancestral Muscle In The Bowerbird Assemblage. The Condor, sf: 203-206. doi: 10.2307/1367290. | Arşiv Bağlantısı
- L. Xiao-Jie, et al. (2015). Pseudogene In Cancer: Real Functions And Promising Signature. Journal of Medical Genetics, sf: 17-24. doi: 10.1136/jmedgenet-2014-102785. | Arşiv Bağlantısı
- D. Petrov, et al. (2000). Pseudogene Evolution And Natural Selection For A Compact Genome. Journal of Heredity, sf: 221-227. doi: 10.1093/jhered/91.3.221. | Arşiv Bağlantısı
- B. K. Hall. (1995). Atavisms And Atavistic Mutations. Nature Genetics, sf: 126-127. doi: 10.1038/ng0695-126. | Arşiv Bağlantısı
- L. I. Strittmatter, et al. (2008). Subdioecy In Consolea Spinosissima (Cactaceae): Breeding System And Embryological Studies. Wiley, sf: 1373-1387. doi: 10.3732/ajb.89.9.1373. | Arşiv Bağlantısı
- L. Bejder, et al. (2003). Limbs In Whales And Limblessness In Other Vertebrates: Mechanisms Of Evolutionary And Developmental Transformation And Loss. Wiley, sf: 445-458. doi: 10.1046/j.1525-142x.2002.02033.x. | Arşiv Bağlantısı
- A. H. Dao, et al. (1984). Human Tails And Pseudotails. Human Pathology, sf: 449-453. doi: 10.1016/S0046-8177(84)80079-9. | Arşiv Bağlantısı
- F. Chen, et al. (2001). Genomic Divergences Between Humans And Other Hominoids And The Effective Population Size Of The Common Ancestor Of Humans And Chimpanzees. The American Journal of Human Genetics, sf: 444-456. doi: 10.1086/318206. | Arşiv Bağlantısı
- E. F. Vanin. (2003). Processed Pseudogenes: Characteristics And Evolution. Annual Reviews, sf: 253-272. doi: 10.1146/annurev.ge.19.120185.001345. | Arşiv Bağlantısı
- N. Okamoto, et al. (2006). Hatena Arenicola Gen. Et Sp. Nov., A Katablepharid Undergoing Probable Plastid Acquisition. Protist, sf: 401-419. doi: 10.1016/j.protis.2006.05.011. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Jeffery. (2010). Emerging Model Systems In Evo-Devo: Cavefish And Microevolution Of Development. Wiley, sf: 265-272. doi: 10.1111/j.1525-142X.2008.00235.x. | Arşiv Bağlantısı
- N. Tomić, et al. (2011). Atavisms: Medical, Genetic, And Evolutionary Implications. Perspectives in Biology and Medicine, sf: 332-353. doi: 10.1353/pbm.2011.0034. | Arşiv Bağlantısı
- A. Regoes, et al. (2005). Protein Import, Replication, And Inheritance Of A Vestigial Mitochondrion * [Boxs]. Journal of Biological Chemistry, sf: 30557-30563. doi: 10.1074/jbc.M500787200. | Arşiv Bağlantısı
- M. F. Whiting, et al. (2003). Loss And Recovery Of Wings In Stick Insects. Nature, sf: 264-267. doi: 10.1038/nature01313. | Arşiv Bağlantısı
- J. Zhang, et al. (2003). Evolutionary Deterioration Of The Vomeronasal Pheromone Transduction Pathway In Catarrhine Primates. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 8337-8341. doi: 10.1073/pnas.1331721100. | Arşiv Bağlantısı
- A. C. V. D. Kuyl, et al. (2019). Discovery Of A New Endogenous Type C Retrovirus (Fcev) In Cats: Evidence For Rd-114 Being An Fcev Gag-Pol /Baboon Endogenous Virus Baev Env Recombinant. American Society for Microbiology, sf: 7994-8002. doi: 10.1128/JVI.73.10.7994-8002.1999. | Arşiv Bağlantısı
- E. R. Liman, et al. (2003). Relaxed Selective Pressure On An Essential Component Of Pheromone Transduction In Primate Evolution. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 3328-3332. doi: 10.1073/pnas.0636123100. | Arşiv Bağlantısı
- J. S. Prince, et al. (2006). Ultrastructural Comparison Of Aplysia And Dolabrifera Ink Glands Suggests Cellular Sites Of Anti-Predator Protein Production And Algal Pigment Processing. Journal of Molluscan Studies, sf: 349-357. doi: 10.1093/mollus/eyl017. | Arşiv Bağlantısı
- G. L. Bush. (2006). Sympatric Host Race Formation And Speciation In Frugivorous Flies Of The Genus Rhagoletis (Diptera, Tephritidae). Oxford University Press (OUP), sf: 237. doi: 10.2307/2406788. | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Endler. (2006). Natural Selection On Color Patterns In Poecilia Reticulata. Oxford University Press (OUP), sf: 76. doi: 10.2307/2408316. | Arşiv Bağlantısı
- S. H. Berlocher, et al. (2006). An Electrophoretic Analysis Of Rhagoletis (Diptera: Tephritidae) Phylogeny. JSTOR, sf: 136. doi: 10.2307/2413033. | Arşiv Bağlantısı
- S. Mead, et al. (2009). A Novel Protective Prion Protein Variant That Colocalizes With Kuru Exposure. Massachusetts Medical Society, sf: 2056-2065. doi: 10.1056/NEJMoa0809716. | Arşiv Bağlantısı
- E. Baack, et al. (2015). The Origins Of Reproductive Isolation In Plants. Wiley, sf: 968-984. doi: 10.1111/nph.13424. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Sobel, et al. (2009). The Biology Of Speciation. Wiley, sf: 295-315. doi: 10.1111/j.1558-5646.2009.00877.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. Walker-Larsen, et al. (2010). Vestigial Organs As Opportunities For Functional Innovation: The Example Of The Penstemon Staminode. Wiley, sf: 477-487. doi: 10.1111/j.0014-3820.2001.tb00782.x. | Arşiv Bağlantısı
- L. H. Rieseberg, et al. (2004). Plant Speciation – Rise Of The Poor Cousins. Wiley, sf: 3-8. doi: 10.1111/j.1469-8137.2004.00957.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. J. Hegarty, et al. (2005). Hybrid Speciation In Plants: New Insights From Molecular Studies. Wiley, sf: 411-423. doi: 10.1111/j.1469-8137.2004.01253.x. | Arşiv Bağlantısı
- B. W. Clark, et al. (2013). Compound- And Mixture-Specific Differences In Resistance To Polycyclic Aromatic Hydrocarbons And Pcb-126 Amongfundulus Heteroclitussubpopulations Throughout The Elizabeth River Estuary (Virginia, Usa). American Chemical Society (ACS), sf: 130905080759003. doi: 10.1021/es401604b. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (2017). The Evolution Of Reproductive Isolation As A Correlated Character Under Sympatric Conditions: Experimental Evidence. Wiley, sf: 1140-1152. doi: 10.1111/j.1558-5646.1990.tb05221.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. T. Nweeia, et al. (2012). Vestigial Tooth Anatomy And Tusk Nomenclature For Monodon Monoceros. Wiley, sf: 1006-1016. doi: 10.1002/ar.22449. | Arşiv Bağlantısı
- J. Ramsey, et al. (2002). Pathways, Mechanisms, And Rates Of Polyploid Formation In Flowering Plants. Annual Reviews, sf: 467-501. doi: 10.1146/annurev.ecolsys.29.1.467. | Arşiv Bağlantısı
- W. L. N. Tickell. (2006). White Plumage. Waterbird Society, sf: 1-12. doi: 10.1675/1524-4695(2003)026[0001:wp]2.0.co;2. | Arşiv Bağlantısı
- J. V. Z. Brower. (2017). Experimental Studies Of Mimicry In Some North American Butterflies. Part Iii. ***Danaus Gilippus Berenice And Limenitis Archippus Floridensis. Wiley, sf: 273-285. doi: 10.1111/j.1558-5646.1958.tb02959.x. | Arşiv Bağlantısı
- E. B. Rosenblum, et al. (2007). A Multilocus Perspective On Colonization Accompanied By Selection And Gene Flow. Wiley, sf: 2971-2985. doi: 10.1111/j.1558-5646.2007.00251.x. | Arşiv Bağlantısı
- T. Ashman. (2006). Constraints On The Evolution Of Males And Sexual Dimorphism: Field Estimates Of Genetic Architecture Of Reproductive Traits In Three Populations Of Gynodioecious Fragaria Virginiana. The Society for the Study of Evolution, sf: 2012. doi: 10.1554/02-493. | Arşiv Bağlantısı
- F. Hailer, et al. (2012). Nuclear Genomic Sequences Reveal That Polar Bears Are An Old And Distinct Bear Lineage. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 344-347. doi: 10.1126/science.1216424. | Arşiv Bağlantısı
- N. Knowlton, et al. (2006). Divergence In Proteins, Mitochondrial Dna, And Reproductive Compatibility Across The Isthmus Of Panama. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1629-1632. doi: 10.1126/science.8503007. | Arşiv Bağlantısı
- U. SÖRHANNUS, et al. (2007). Iterative Evolution In The Diatom Genus Rhizosolenia Ehrenberg. Scandinavian University Press / Universitetsforlaget AS, sf: 39-44. doi: 10.1111/j.1502-3931.1991.tb01178.x. | Arşiv Bağlantısı
- E. C. Snell-Rood, et al. (2013). Anthropogenic Environments Exert Variable Selection On Cranial Capacity In Mammals. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 20131384. doi: 10.1098/rspb.2013.1384. | Arşiv Bağlantısı
- U. . Sorhannus, et al. (2009). Cladogenetic And Anagenetic Changes In The Morphology Of Rhizosolenia Praebergonii Mukhina. Historical Biology, sf: 185-205. doi: 10.1080/08912968809386474. | Arşiv Bağlantısı
- R. G. Tague. (2004). Variability Of Metapodials In Primates With Rudimentary Digits:ateles Geoffroyi, Colobus Guereza, Andperodicticus Potto. Wiley, sf: 195-208. doi: 10.1002/ajpa.10028. | Arşiv Bağlantısı
- A. Curry. (2013). Archaeology: The Milk Revolution. Springer Science and Business Media LLC, sf: 20-22. doi: 10.1038/500020a. | Arşiv Bağlantısı
- L. M. Cook, et al. (2012). Selective Bird Predation On The Peppered Moth: The Last Experiment Of Michael Majerus. Biology Letters, sf: 609-612. doi: 10.1098/rsbl.2011.1136. | Arşiv Bağlantısı
- J. V. Z. Brower. (2017). Experimental Studies Of Mimicry In Some North American Butterflies: Part Ii.battus Philenorandpapilio Troilus, P. Polyxenesandp. Glaucus. Wiley, sf: 123-136. doi: 10.1111/j.1558-5646.1958.tb02939.x. | Arşiv Bağlantısı
- R. E. Lenski, et al. (2006). Dynamics Of Adaptation And Diversification: A 10,000-Generation Experiment With Bacterial Populations.. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 6808-6814. doi: 10.1073/pnas.91.15.6808. | Arşiv Bağlantısı
- C. Adami, et al. (2002). Evolution Of Biological Complexity. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 4463-4468. doi: 10.1073/pnas.97.9.4463. | Arşiv Bağlantısı
- R. J. Prokopy, et al. (1988). Behavioral Evidence For Host Races In Rhagoletis Pomonella Flies. Oecologia, sf: 138-147. doi: 10.1007/BF00379612. | Arşiv Bağlantısı
- B. L. Anacker, et al. (2014). The Geography And Ecology Of Plant Speciation: Range Overlap And Niche Divergence In Sister Species. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 20132980. doi: 10.1098/rspb.2013.2980. | Arşiv Bağlantısı
- Z. Luo, et al. (2003). An Early Cretaceous Tribosphenic Mammal And Metatherian Evolution. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1934-1940. doi: 10.1126/science.1090718. | Arşiv Bağlantısı
- M. Vallejo-Marín, et al. (2015). Speciation By Genome Duplication: Repeated Origins And Genomic Composition Of The Recently Formed Allopolyploid Speciesmimulus Peregrinus. Wiley, sf: 1487-1500. doi: 10.1111/evo.12678. | Arşiv Bağlantısı
- A. Herrel, et al. (2008). Rapid Large-Scale Evolutionary Divergence In Morphology And Performance Associated With Exploitation Of A Different Dietary Resource. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 4792-4795. doi: 10.1073/pnas.0711998105. | Arşiv Bağlantısı
- D. -. Shu, et al. (2003). Head And Backbone Of The Early Cambrian Vertebrate Haikouichthys. Nature, sf: 526-529. doi: 10.1038/nature01264. | Arşiv Bağlantısı
- M. Kearney, et al. (2006). Appendicular Skeleton In Amphisbaenians (Reptilia: Squamata). American Society of Ichthyologists and Herpetologists (ASIH), sf: 719-738. doi: 10.1643/0045-8511(2002)002[0719:asiars]2.0.co;2. | Arşiv Bağlantısı
- P. S. Soltis, et al. (2002). The Role Of Genetic And Genomic Attributes In The Success Of Polyploids. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 7051-7057. doi: 10.1073/pnas.97.13.7051. | Arşiv Bağlantısı
- W. E. Johnson, et al. (2002). Constructing Primate Phylogenies From Ancient Retrovirus Sequences. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 10254-10260. doi: 10.1073/pnas.96.18.10254. | Arşiv Bağlantısı
- S. G. Byars, et al. (2009). Natural Selection In A Contemporary Human Population. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 1787-1792. doi: 10.1073/pnas.0906199106. | Arşiv Bağlantısı
- D. M. Fonseca, et al. (2004). Emerging Vectors In The Culex Pipiens Complex. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1535-1538. doi: 10.1126/science.1094247. | Arşiv Bağlantısı
- L. Peckre, et al. (2016). Holding-On: Co-Evolution Between Infant Carrying And Grasping Behaviour In Strepsirrhines. Scientific Reports, sf: 1-9. doi: 10.1038/srep37729. | Arşiv Bağlantısı
- R. Peterková, et al. (2009). Development Of The Vestigial Tooth Primordia As Part Of Mouse Odontogenesis. Connective Tissue Research, sf: 120-128. doi: 10.1080/03008200290000745. | Arşiv Bağlantısı
- J. Chen, et al. (1999). An Early Cambrian Craniate-Like Chordate. Nature, sf: 518-522. doi: 10.1038/990080. | Arşiv Bağlantısı
- S. P. Otto, et al. (2002). Polyploid Incidence And Evolution. Annual Reviews, sf: 401-437. doi: 10.1146/annurev.genet.34.1.401. | Arşiv Bağlantısı
- P. Turko, et al. (2016). Rapid Evolutionary Loss Of Metal Resistance Revealed By Hatching Decades-Old Eggs. Wiley, sf: 398-407. doi: 10.1111/evo.12859. | Arşiv Bağlantısı
- D. W. Schemske. (2006). Understanding The Origin Of Species. The Society for the Study of Evolution, sf: 1069. doi: 10.1554/0014-3820(2000)054[1069:utoos]2.3.co;2. | Arşiv Bağlantısı
- W. Miller, et al. (2012). Polar And Brown Bear Genomes Reveal Ancient Admixture And Demographic Footprints Of Past Climate Change. Proceedings of the National Academy of Sciences. doi: 10.1073/pnas.1210506109. | Arşiv Bağlantısı
- S. Bearhop, et al. (2005). Assortative Mating As A Mechanism For Rapid Evolution Of A Migratory Divide. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 502-504. doi: 10.1126/science.1115661. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Golonka, et al. (2008). Wind Pollination, Sexual Dimorphism, And Changes In Floral Traits Of Schiedea (Caryophyllaceae). Wiley, sf: 1492-1502. doi: 10.3732/ajb.92.9.1492. | Arşiv Bağlantısı
- J. Mavárez, et al. (2006). Speciation By Hybridization In Heliconius Butterflies. Nature, sf: 868-871. doi: 10.1038/nature04738. | Arşiv Bağlantısı
- P. -. Cheptou, et al. (2008). Rapid Evolution Of Seed Dispersal In An Urban Environment In The Weed Crepis Sancta. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 3796-3799. doi: 10.1073/pnas.0708446105. | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Kellogg, et al. (2016). Microevolutionary Patterns In Late Cenozoic Radiolaria. Paleobiology, sf: 150-160. doi: 10.1017/S0094837300002347. | Arşiv Bağlantısı
- D. J. Earl, et al. (2004). Evolvability Is A Selectable Trait. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 11531-11536. doi: 10.1073/pnas.0404656101. | Arşiv Bağlantısı
- J. V. Z. Brower. (2017). Experimental Studies Of Mimicry In Some North American Butterflies: Part I. The Monarch,Danaus Plexippus, And Viceroy,Limenitis Archippus Archippus. Wiley, sf: 32-47. doi: 10.1111/j.1558-5646.1958.tb02926.x. | Arşiv Bağlantısı
- G. Niedźwiedzki, et al. (2010). Tetrapod Trackways From The Early Middle Devonian Period Of Poland. Nature, sf: 43-48. doi: 10.1038/nature08623. | Arşiv Bağlantısı
- J. Gibert, et al. (2003). Barnacle Duplicateengrailedgenes: Divergent Expression Patterns And Evidence For A Vestigial Abdomen. Wiley, sf: 194-202. doi: 10.1046/j.1525-142x.2000.00059.x. | Arşiv Bağlantısı
- D. Reznick, et al. (2006). The Impact Of Predation On Life History Evolution In Trinidadian Guppies (Poecilia Reticulata). Oxford University Press (OUP), sf: 160. doi: 10.2307/2407978. | Arşiv Bağlantısı
- T. Tsuihiji, et al. (2006). First Report Of A Pectoral Girdle Muscle In Snakes, With Comments On The Snake Cervico-Dorsal Boundary. American Society of Ichthyologists and Herpetologists (ASIH), sf: 206-215. doi: 10.1643/0045-8511(2006)6[206:froapg]2.0.co;2. | Arşiv Bağlantısı
- S. Stankowski, et al. (2015). Introgressive Hybridization Facilitates Adaptive Divergence In A Recent Radiation Of Monkeyflowers. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 20151666. doi: 10.1098/rspb.2015.1666. | Arşiv Bağlantısı
- J. L. Feder, et al. (2002). Selective Maintenance Of Allozyme Differences Among Sympatric Host Races Of The Apple Maggot Fly. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 11417-11421. doi: 10.1073/pnas.94.21.11417. | Arşiv Bağlantısı
- C. Freyer, et al. (2008). The Mammalian Yolk Sac Placenta. Wiley, sf: 545-554. doi: 10.1002/jez.b.21239. | Arşiv Bağlantısı
- C. Lindqvist, et al. (2010). Complete Mitochondrial Genome Of A Pleistocene Jawbone Unveils The Origin Of Polar Bear. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 5053-5057. doi: 10.1073/pnas.0914266107. | Arşiv Bağlantısı
- I. Wirgin, et al. (2011). Mechanistic Basis Of Resistance To Pcbs In Atlantic Tomcod From The Hudson River. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1322-1325. doi: 10.1126/science.1197296. | Arşiv Bağlantısı
- S. P. Egan, et al. (2013). Parallel Patterns Of Morphological And Behavioral Variation Among Host-Associated Populations Of Two Gall Wasp Species. PLOS ONE, sf: e54690. doi: 10.1371/journal.pone.0054690. | Arşiv Bağlantısı
- J. Mallet. (2003). The Speciation Revolution. Wiley, sf: 887-888. doi: 10.1046/j.1420-9101.2001.00342.x. | Arşiv Bağlantısı
- D. N. Reznick, et al. (2002). Evaluation Of The Rate Of Evolution In Natural Populations Of Guppies ( Poecilia Reticulata ). American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1934-1937. doi: 10.1126/science.275.5308.1934. | Arşiv Bağlantısı
- N. Knowlton, et al. (1998). New Dates And New Rates For Divergence Across The Isthmus Of Panama. Proceedings of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences, sf: 2257-2263. doi: 10.1098/rspb.1998.0568. | Arşiv Bağlantısı
- C. Hurt, et al. (2008). A Multilocus Test Of Simultaneous Divergence Across The Isthmus Of Panama Using Snapping Shrimp In The Genusalpheus. Wiley, sf: 514-530. doi: 10.1111/j.1558-5646.2008.00566.x. | Arşiv Bağlantısı
- D. Sedmera, et al. (2003). On The Development Of Cetacean Extremities: I. Hind Limb Rudimentation In The Spotted Dolphin (Stenella Attenuata). Portico, sf: 25-30. doi: 10.1076/ejom.35.1.25.13058. | Arşiv Bağlantısı
- D. M. Swallow. (2004). Genetics Of Lactase Persistence And Lactose Intolerance. Annual Reviews, sf: 197-219. doi: 10.1146/annurev.genet.37.110801.143820. | Arşiv Bağlantısı
- S. A. Tishkoff, et al. (2007). Convergent Adaptation Of Human Lactase Persistence In Africa And Europe. Nature Genetics, sf: 31-40. doi: 10.1038/ng1946. | Arşiv Bağlantısı
- B. Vervust, et al. (2007). Differences In Morphology, Performance And Behaviour Between Recently Diverged Populations Ofpodarcis Siculamirror Differences In Predation Pressure. Wiley, sf: 1343-1352. doi: 10.1111/j.0030-1299.2007.15989.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. F. Wendel. (2000). Genome Evolution In Polyploids. Plant Molecular Biology, sf: 225-249. doi: 10.1023/A:1006392424384. | Arşiv Bağlantısı
- N. S. Enattah, et al. (2002). Identification Of A Variant Associated With Adult-Type Hypolactasia. Nature Genetics, sf: 233-237. doi: 10.1038/ng826. | Arşiv Bağlantısı
- M. Kearney, et al. (2004). Cranial Anatomy Of The Extinct Amphisbaenianrhineura Hatcherii (Squamata, Amphisbaenia) Based On High-Resolution X-Ray Computed Tomography. Wiley, sf: 1-33. doi: 10.1002/jmor.10210. | Arşiv Bağlantısı
- Y. Tamatsu, et al. (2007). Vestiges Of Vibrissal Capsular Muscles Exist In The Human Upper Lip. Wiley, sf: 628-631. doi: 10.1002/ca.20497. | Arşiv Bağlantısı
- J. D. Hays. Stratigraphy And Evolutionary Trends Of Radiolaria In North Pacific Deep-Sea Sediments. (1 Ocak 1970). Alındığı Tarih: 14 Ocak 2023. Alındığı Yer: Geological Society of America doi: 10.1130/MEM126-p185. | Arşiv Bağlantısı
- M. O. Woodburne, et al. (2006). Fossil Land Mammal From Antarctica. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 284-286. doi: 10.1126/science.218.4569.284. | Arşiv Bağlantısı
- S. H. Berlocher, et al. (2002). Sympatric Speciation In Phytophagous Insects: Moving Beyond Controversy?. Annual Reviews, sf: 773-815. doi: 10.1146/annurev.ento.47.091201.145312. | Arşiv Bağlantısı
- S. P. Egan, et al. (2012). Divergent Host-Plant Use Promotes Reproductive Isolation Among Cynipid Gall Wasp Populations. Biology Letters, sf: 605-608. doi: 10.1098/rsbl.2011.1205. | Arşiv Bağlantısı
- P. C. Simões-Lopes, et al. (2004). Notes On The Anatomy, Positioning And Homology Of The Pelvic Bones In Small Cetaceans (Cetacea, Delphinidae, Pontoporiidae). Latin American Journal of Aquatic Mammals, sf: 157-162. doi: 10.5597/lajam00060. | Arşiv Bağlantısı
- G. . . Drouin, et al. (2011). The Genetics Of Vitamin C Loss In Vertebrates. Current Genomics, sf: 371-378. doi: 10.2174/138920211796429736. | Arşiv Bağlantısı
- C. Lafon‐Placette, et al. (2015). Current Plant Speciation Research: Unravelling The Processes And Mechanisms Behind The Evolution Of Reproductive Isolation Barriers. Wiley, sf: 29-33. doi: 10.1111/nph.13756. | Arşiv Bağlantısı
- S. Liu, et al. (2014). Population Genomics Reveal Recent Speciation And Rapid Evolutionary Adaptation In Polar Bears. Cell, sf: 785-794. doi: 10.1016/j.cell.2014.03.054. | Arşiv Bağlantısı
- E. Rosenblum. (2006). Convergent Evolution And Divergent Selection: Lizards At The White Sands Ecotone. The American Naturalist, sf: 1-15. doi: 10.1086/498397. | Arşiv Bağlantısı
- D. Lazarus, et al. (2016). Sympatric Speciation And Phyletic Change In Globorotalia Truncatulinoides. Paleobiology, sf: 28-51. doi: 10.1017/S0094837300013063. | Arşiv Bağlantısı
- Z. D. Blount, et al. (2008). Historical Contingency And The Evolution Of A Key Innovation In An Experimental Population Of Escherichia Coli. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 7899-7906. doi: 10.1073/pnas.0803151105. | Arşiv Bağlantısı
- A. Florin, et al. (2003). Laboratory Environments Are Not Conducive For Allopatric Speciation. Wiley, sf: 10-19. doi: 10.1046/j.1420-9101.2002.00356.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. B. Andrade, et al. (2016). Appendicular Skeletons Of Five Asian Skink Species Of The Genera Brachymeles And Ophiomorus, Including Species With Vestigial Appendicular Structures. Amphibia-Reptilia, sf: 337-344. doi: 10.1163/15685381-00003062. | Arşiv Bağlantısı
- M. Tobler. (2009). Does A Predatory Insect Contribute To The Divergence Between Cave- And Surface-Adapted Fish Populations?. Biology Letters, sf: 506-509. doi: 10.1098/rsbl.2009.0272. | Arşiv Bağlantısı
- M. Elbrächter, et al. (2019). Gymnodinium Chlorophorum, A New, Green, Bloom-Forming Dinoflagellate (Gymnodiniales, Dinophyceae) With A Vestigial Prasinophyte Endosymbiont. Phycologia, sf: 381-393. doi: 10.2216/i0031-8884-35-5-381.1. | Arşiv Bağlantısı
- M. R. McGowen, et al. (2008). The Vestigial Olfactory Receptor Subgenome Of Odontocete Whales: Phylogenetic Congruence Between Gene-Tree Reconciliation And Supermatrix Methods. Systematic Biology, sf: 574-590. doi: 10.1080/10635150802304787. | Arşiv Bağlantısı
- A. J. Lowe, et al. (2006). Origins Of The New Allopolyploid Species Senecio Cambrensis (Asteraceae) And Its Relationship To The Canary Islands Endemic Senecio Teneriffae. Wiley, sf: 1365. doi: 10.2307/2446125. | Arşiv Bağlantısı
- D. W. Rudge. (2005). The Beauty Of Kettlewell's Classic Experimental Demonstration Of Natural Selection. BioScience, sf: 369-375. doi: 10.1641/0006-3568(2005)055[0369:TBOKCE]2.0.CO;2. | Arşiv Bağlantısı
- M. E. N. Majerus. (2009). Industrial Melanism In The Peppered Moth, Biston Betularia: An Excellent Teaching Example Of Darwinian Evolution In Action. Evolution: Education and Outreach, sf: 63-74. doi: 10.1007/s12052-008-0107-y. | Arşiv Bağlantısı
- K. Byrne, et al. (1999). Culex Pipiens In London Underground Tunnels: Differentiation Between Surface And Subterranean Populations. Heredity, sf: 7-15. doi: 10.1038/sj.hdy.6884120. | Arşiv Bağlantısı
- W. P. Stemmer. (2006). Dna Shuffling By Random Fragmentation And Reassembly: In Vitro Recombination For Molecular Evolution.. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 10747-10751. doi: 10.1073/pnas.91.22.10747. | Arşiv Bağlantısı
- D. Prothero. (2008). What Missing Link?. New Scientist, sf: 35-41. doi: 10.1016/S0262-4079(08)60548-5. | Arşiv Bağlantısı
- V. E. Kutschera, et al. (2014). Bears In A Forest Of Gene Trees: Phylogenetic Inference Is Complicated By Incomplete Lineage Sorting And Gene Flow. Molecular Biology and Evolution, sf: 2004-2017. doi: 10.1093/molbev/msu186. | Arşiv Bağlantısı
- J. Chaline, et al. (1993). Morphological Trends And Rates Of Evolution In Arvicolids (Arvicolidae, Rodentia): Towards A Punctuated Equilibria/Disequilibria Model. Quaternary International, sf: 27-39. doi: 10.1016/1040-6182(93)90019-C. | Arşiv Bağlantısı
- M. J. Benton, et al. (2001). Speciation In The Fossil Record. Trends in Ecology & Evolution, sf: 405-411. doi: 10.1016/S0169-5347(01)02149-8. | Arşiv Bağlantısı
- E. E. Maxwell, et al. (2007). Osteology And Myology Of The Wing Of The Emu (Dromaius Novaehollandiae), And Its Bearing On The Evolution Of Vestigial Structures. Wiley, sf: 423-441. doi: 10.1002/jmor.10527. | Arşiv Bağlantısı
- S. Garnier, et al. (2006). Hybridization, Developmental Stability, And Functionality Of Morphological Traits In The Ground Beetle Carabus Solieri (Coleoptera, Carabidae). Biological Journal of the Linnean Society, sf: 151-158. doi: 10.1111/j.1095-8312.2006.00668.x. | Arşiv Bağlantısı
- C. Montes, et al. (2015). Middle Miocene Closure Of The Central American Seaway. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 226-229. doi: 10.1126/science.aaa2815. | Arşiv Bağlantısı
- S. D. Roches, et al. (2014). Beyond Black And White: Divergent Behaviour And Performance In Three Rapidly Evolving Lizard Species At White Sands. Biological Journal of the Linnean Society, sf: 169-182. doi: 10.1111/bij.12165. | Arşiv Bağlantısı
- R. A. Buggs, et al. (2011). Transcriptomic Shock Generates Evolutionary Novelty In A Newly Formed, Natural Allopolyploid Plant. Current Biology, sf: 551-556. doi: 10.1016/j.cub.2011.02.016. | Arşiv Bağlantısı
- F. J. Goin, et al. (1999). New Discoveries Of “Opposum-Like” Marsupials From Antarctica (Seymour Island, Medial Eocene). Journal of Mammalian Evolution, sf: 335-365. doi: 10.1023/A:1027357927460. | Arşiv Bağlantısı
- F. J. Goin, et al. (2008). First Gondwanatherian Mammal From Antarctica. Geological Society of London, sf: 135-144. doi: 10.1144/GSL.SP.2006.258.01.10. | Arşiv Bağlantısı
- H. Sekiguchi, et al. (2002). Vestigial Chloroplasts In Heterotrophic Stramenopiles Pteridomonas Danica And Ciliophrys Infusionum (Dictyochophyceae). Protist, sf: 157-167. doi: 10.1078/1434-4610-00094. | Arşiv Bağlantısı
- M. Sémon, et al. (2007). Consequences Of Genome Duplication. Current Opinion in Genetics & Development, sf: 505-512. doi: 10.1016/j.gde.2007.09.007. | Arşiv Bağlantısı
- P. D. Gingerich. (1976). Paleontology And Phylogeny; Patterns Of Evolution At The Species Level In Early Tertiary Mammals. American Journal of Science, sf: 1-28. doi: 10.2475/ajs.276.1.1. | Arşiv Bağlantısı
- N. H. Boke, et al. (2006). Structure, Development, And Taxonomy In The Genus Lophophora. Wiley, sf: 569. doi: 10.2307/2441055. | Arşiv Bağlantısı
- P. N. Pearson, et al. (2016). Evolution And Speciation In The Eocene Planktonic Foraminifer Turborotalia. Paleobiology, sf: 130-143. doi: 10.1666/13004. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. ROBERTSON, et al. (2009). Rapid Divergence Of Social Signal Coloration Across The White Sands Ecotone For Three Lizard Species Under Strong Natural Selection. Biological Journal of the Linnean Society, sf: 243-255. doi: 10.1111/j.1095-8312.2009.01291.x. | Arşiv Bağlantısı
- E. Dadachova, et al. (2007). Ionizing Radiation Changes The Electronic Properties Of Melanin And Enhances The Growth Of Melanized Fungi. PLOS ONE, sf: e457. doi: 10.1371/journal.pone.0000457. | Arşiv Bağlantısı
- M. P. Harris, et al. (2006). The Development Of Archosaurian First-Generation Teeth In A Chicken Mutant. Current Biology, sf: 371-377. doi: 10.1016/j.cub.2005.12.047. | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Irwin, et al. (2001). Ring Species As Bridges Between Microevolution And Speciation. Genetica, sf: 223-243. doi: 10.1023/A:1013319217703. | Arşiv Bağlantısı
- M. A. Reguero, et al. (2002). Antarctic Peninsula And South America (Patagonia) Paleogene Terrestrial Faunas And Environments: Biogeographic Relationships. Palaeogeography, Palaeoclimatology, Palaeoecology, sf: 189-210. doi: 10.1016/S0031-0182(01)00417-5. | Arşiv Bağlantısı
- S. J. Rehorek, et al. (2006). The Primate Harderian Gland: Does It Really Exist?. Annals of Anatomy - Anatomischer Anzeiger, sf: 319-327. doi: 10.1016/j.aanat.2006.01.018. | Arşiv Bağlantısı
- P. J. Rudall, et al. (2008). Floral Anatomy And Systematics Of Alliaceae With Particular Reference To Gilliesia, A Presumed Insect Mimic With Strongly Zygomorphic Flowers. Wiley, sf: 1867-1883. doi: 10.3732/ajb.89.12.1867. | Arşiv Bağlantısı
- P. D. Gingerich. (2016). Species In The Fossil Record: Concepts, Trends, And Transitions. Paleobiology, sf: 27-41. doi: 10.1017/S0094837300011374. | Arşiv Bağlantısı
- M. A. Nilsson, et al. (2010). Tracking Marsupial Evolution Using Archaic Genomic Retroposon Insertions. Public Library of Science (PLoS), sf: e1000436. doi: 10.1371/journal.pbio.1000436. | Arşiv Bağlantısı
- J. L. Feder, et al. (2021). Evidence For Inversion Polymorphism Related To Sympatric Host Race Formation In The Apple Maggot Fly, Rhagoletis Pomonella. Oxford University Press (OUP), sf: 939-953. doi: 10.1093/genetics/163.3.939. | Arşiv Bağlantısı
- D. Brawand, et al. (2008). Loss Of Egg Yolk Genes In Mammals And The Origin Of Lactation And Placentation. Public Library of Science (PLoS), sf: e63. doi: 10.1371/journal.pbio.0060063. | Arşiv Bağlantısı
- K. Bomblies, et al. (2007). Autoimmune Response As A Mechanism For A Dobzhansky-Muller-Type Incompatibility Syndrome In Plants. Public Library of Science (PLoS), sf: e236. doi: 10.1371/journal.pbio.0050236. | Arşiv Bağlantısı
- M. Vallejo-Marin. (2012). Mimulus Peregrinus (Phrymaceae): A New British Allopolyploid Species. PhytoKeys, sf: 1-14. doi: 10.3897/phytokeys.14.3305. | Arşiv Bağlantısı
- L. Comai. (2005). The Advantages And Disadvantages Of Being Polyploid. Springer Science and Business Media LLC, sf: 836-846. doi: 10.1038/nrg1711. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:14:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3180
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.