Fikirler tamamen zıt, bir biri ile çelişen, bir birini yanlışlayabilir. Mantıklı olmayabilir. Ortak bir ahlaki zeminde buluşmayabilir. Kasıtlı yalanlar ve kotü niyetten oluşabilir. Bu her fikre saygı duymayı imkansız veyahut tamamen boşuna bir tavır haline getirir. Bir fikrin fikir olması ona azami bir saygı duymamızı gerektirmez. Şöyle düşün ki tüm fikirlere saygı duymamız gerekse "hiç bir fikre saygı duymuyorum" fikrine de saygı duymamız gerekir ki ilginç bir paradoks olur. Bu yüzden bir fikre sadece fikir olduğu için saygı duymamız ne mantıklı ne de işlevseldir.
Ancak insanlar söz konusu olduğunda azami bir saygı göstermemiz gerekiyor. En azından bir insan istediği fikri edinebilme hakkına, yeteneğine ve özgürlüğüne... Çünku bu saygı kendimiz veya saygı duyduğumuz fikirleri taşıyan insanların da bu hak ve özgürlüğe sahip oluşunu garantileyen nihai değerdir. İnsan oluşumuzdan edindiğimiz hakları koruyabilmemizin biricik yolu, bunlara tüm insanların sahip olduğunu kabul etmemiz ve başkalarının da böyle davranmasını zorunlu görmemizden geçer.