Evrim Ağacı Bilim Terimleri Sözlüğü, bilim dünyasında sıkça kullanılan terimlerin anlamlarını ve açıklamalarını içerir.
Bir fonksiyonun köklerini bulmak için kullanılan sayısal yöntem. Bu yöntem, bir başlangıç tahmininden hareketle fonksiyonun köküne doğru hızla yaklaşmayı sağlar. Matematiksel olarak, bir fonksiyonun f(x) sıfır noktasını (kökünü) bulmak için, bir başlangıç noktası x0 seçilir ve ardından bu noktanın üzerine iteratif olarak yeni noktalar eklenir. Her adımda yeni nokta, türev bilgisi kullanılarak hesaplanır. Yöntemin temel formülü bu şeklindedir:
Burada xn , n. iterasyondaki tahmin edilen noktayı ve f'(xn) ise bu noktadaki türevi ifade eder. Özellikle hızlı bir şekilde yakınsama sağlayabilmesiyle bilinir, ancak fonksiyonun türevinin sıfıra yakın olduğu veya çok karmaşık olduğu durumlarda başarısız olabilir.
Oyun teorisinde bir tarafın karşı tarafın seçimini bildiği için stratejisini değiştirmek istemediği özel durum. Yani birinci taraf, ikinci tarafın seçimini göz önünde bulundurarak kendi seçimini belirler. Adını Amerikalı matematikçi ve iktisatçı John Forbes Nash'ten alır. Nash dengesinin görüldüğü en meşhur sistemlerden biri mahkûm ikilemidir. Mahkûm ikileminde her ne kadar tek bir nash dengesi olsa da farklı sistemlerde birden fazla bulunabilir.
Bireyin bilinen, deneyimlenen veya hayal edilen bir şeye ilişkin kavrayışı ya da izlenimi. Çeşitli zihinsel faaliyetlerin (akıl yürütme, tefekkür, vb.) geniş bir yelpazesini ifade eden "düşüncelerden" farklı olarak nosyon, kişinin dünya görüşünü ve teorik anlayışını şekillendiren daha derin, daha istikrarlı inançları ifade eder.
Bir cismin sıvı içerisine daldırıldığında cismin yoğunluğunun sıvının yoğunluğundan daha fazla olması durumudur. Negatif kaldırma kuvveti olarak da bilinir. Bu durumda, cisme etki eden yukarı yönlü kaldırma kuvveti, cismin ağırlığından (yani aşağı yönlü yerçekimi kuvvetinden) daha azdır. Arşimet prensibine göre kaldırma kuvveti, cismin sıvı içinde yer değiştirdiği hacme bağlıdır. Kaldırma kuvveti, cismin ağırlığını dengeleyecek kadar yeterli olmadığında cisim negatif batmazlık deneyimler ve batar.
Hastalıkların tanımlanması, sınıflandırılması ve kategorize edilmesiyle ilgilenen bilim dalı. Nozoloji; kardiyovasküler hastalıklar, nörolojik bozukluklar gibi hastalıkların etiyolojileri, gelişim süreçleri ve belirtileri gibi çeşitli özelliklerini inceleyerek onları sistemli bir şekilde özgün gruplara ayırır.
Hastalıkların sınıflandırılmasında nozolojinin en bilinen uygulamalarından bazıları aşağıdakileri içerir:
Bir bilim dalı veya uzmanlık alanında, nesneler için isim belirlenmesidir. Bu terimlerin oluşturulmasına ilişkin kuralları belirtmek için de kullanılır.
Cam ve camın kırılmasına yönelik aşırı korku. Hiyelofobi ve hiyalofobi olarak da bilinir.
Bir azot atomuna 3 tane oksijen atomu bağlanması sonucu oluşan, düzlem üçgen modelinde bulunan bir nitrik asit tuzu iyonu. NO3- formülü ile gösterilmektedir.
Vücudun bağışıklık tepkisinde önemli bir rol oynayan beyaz kan hücresi türü.
Hastane korkusu. Yunancada "hastane" anlamına gelen νοσοκομεῖον ("nosokomeion") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşmaktadır.
Deposal polisakkaritlerden biridir. Bitkilerde fotosentez sonucu üretilen glikozun fazlası nişastaya dönüştürülür. Bu nişasta; bitkinin kök, gövde, yaprak, meyve ve tohum gibi organlarında depolanır. Aynı zamanda patates, pirinç, arpa, buğday ve yulaf gibi besinlerde bol miktarda bulunur.
Milyarda bir anlamına gelen bir birim önekidir. "n" ile gösterilir ve 10⁻⁹'a eşdeğerdir. Son derece küçük ölçekli yapıları ifade etmek için kullanılır. Örneğin, nanosaniye saniyenin milyarda birine eşitken; nanometre ise metrenin milyarda birine eşittir. Bilimde ve elektronikte zaman ile uzunluk birimlerinin öneki için yaygın olarak kullanılır.
Hazır bulunan proton ve nötronlardan yeni atomik çekirdeklerin oluşmasıdır. Nükleosenteze yönelik teoriler, izotop miktarı hesaplamalarının sonuçlarıyla gözlemlerden elde edilen sonuçların karşılaştırılması ile incelenir ve test edilir.
Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI) kuvvetin birimidir.[1] N olarak kısaltılır. Newton, 1 kilogram kütleye sahip bir cismi 1 m/s2 ivmelendirmek için gereken kuvvet şeklinde tanımlanmıştır. Adını İngiliz matematikçi, fizikçi ve filozof Isaac Newton'dan alır.
Atom çekirdeğinin fiziksel ve kimyasal özelliklerini, yapısını ve etkileşimlerini inceleyen bilim dalıdır.[1] Çekirdek fiziği olarak da bilinir. Fosillerin yaşı ve Dünya'nın kendisi de dahil olmak üzere kayaların ve diğer jeolojik özelliklerin yaşını tayin ederken kullanılan radyometrik tarihleme yöntemi, nükleer enerji santralleri, atom bombaları nükleer fiziğin uygulamalarından bazılarıdır.
Memelilerin zekalarındaki yükselişe sebep olan beynin serebrum kısmının en dış katmanıdır. Algıları, kas hareketlerini, uzaysal mantıklamayı, bilinçli düşünceyi ve dili kontrol eder.
Sempatik sinir sisteminde bir nörotransmitter olarak işlev gören, doğal olarak oluşan katekolamin hormonudur. Noradrenalin olarak da bilinir. Norepinefrin veya noradrenalin, böbreklerin üstünde bulunan şapka benzeri adrenal bezlerden salgılanır. Vücudun “savaş ya da kaç” tepkisinde önemli bir rol oynar. Bir ilaç olarak norepinefrin; sınırlı, kısa süreli ciddi sağlık durumlarında kan basıncını yükseltmek ve korumak için kullanılır. Kimyasal formülü C8H11NO3 olan norepinefrinin molar kütlesi 169.18 g/mol'dür.
Gıda veya gıdanın bir parçası olup hastalığın önlenmesi ve tedavisi de dahil olmak üzere bazı tıbbi yararlar sağlayan herhangi bir madde.
Nümizmatik (meskûkât), genellikle eski olmak üzere sikke, kağıt paralar ve madalyaları inceleyen ve bunları sınıflandıran bilim dalıdır. Ayrıca tarih bilimine yardımcı bilim dallarından birisidir. Kimi kaynaklarda "Sikkecilik" olarak da geçer.
Bir nöron ile farklı tür bir hücre arasında ya da nöronlar arasında iletişimi sağlayan kimyasallardır. Sinir hücrelerinden hedef hücrelere sinyal iletmekte olan bu kimyasal haberciler, beynin pek çok işlemi düzenlemesine destek olmaktadır.
Nöroloji genel olarak beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, teşhis ve cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır.
Normatif epistemoloji, bilginin doğasının ve sınırlarının nasıl olması gerektiğini araştıran alandır. Genellikle geleneksel epistemolojinin bir özelliği olarak kabul edilen normatiflik, bilginin a priori temellere dayanarak nasıl kurulacağını göstermektedir. Epistemolojik olarak doğru olanın ne olduğunu araştırmak ve yanlış olanı dışarıda bırakmaya çalışmak, normatif bir tavrın göstergesidir. Ancak epistemolojinin normatif tavrı, yalnızca geleneksel epistemolojide değil, çağdaş epistemolojide de karşımıza çıkmaktadır. Çağdaş epistemolojideki normatiflik, dışsalcılar tarafından eleştiriye tabi tutulurken içselciler tarafından benimsenen bir unsurdur. Söz konusu normatiflik, epistemik özneye sorumluluk yükler ve etkin olmasını gerektirir. Örneğin epistemik sorumluluk, epistemik suç ve gerekçelendirmenin kendisi başta olmak üzere bazı gerekçelendirme türleri normatiflik unsurunu içinde barındıran kavramlar olarak görülmüştür. Aynı şekilde içselcilerin geleneksel epistemolojiyi takip ederek kullandıkları gerekçelendirme kavramının, dışsalcılar tarafından normatif bir kavram olarak kabul edilip bunun yerine teminat kavramını kullanmalarının nedeni budur. Bu bağlamda Quine’ın doğallaştırılmış epistemolojiden hareketle normatif epistemoloji hakkındaki görüşlerine bakmak yararlı olacaktır. Quine, epistemolojinin normatif niteliğe sahip olması bakımından empirik ve betimsel olmadığını ileri sürmekte ve epistemolojinin gerekçelendirmeyi temel alarak daha fazla normatiflik barındırmaması gerektiğini savunmaktadır. Quine’ın bu görüşüne yönelik temel eleştirilerden biri ‘gerekçelendirme’, ‘doğruluk’ ve ‘rasyonellik’ gibi kavramların normatif olması açısından epistemolojinin en temelde normatif bir etkinlik olduğudur. Dolayısıyla gerekçelendirmeyi epistemolojinin inceleme alanından çıkarmak demek, epistemolojinin normatifliğini dışarıda bırakmak anlamına gelmektedir. Ancak Quine, epistemolojideki normatif unsurları tamamen dışarıda bırakmayıp epistemolojideki teorilerin yeniden gözden geçirilmesi ve yeni teoriler oluşturulması doğrultusunda normatif unsurları yönlendirici bir mekanizma olarak ele almıştır.
Baş iskeletinin beyin ve duyu organlarını saran ve koruyan kıkırdak ve kemik dokusudur. Beyni çevreleyen "frontal", "occipital", "sphenoid", "ethimoid" isimli tek kemiklerden ve "temporal", "parietal" isimli çift sayıda kemikten oluşur. Toplam 8 tanedir.
Bir proteinin serbest amin (-NH2) grubuyla sonlanan ucu. Şu isimlerle de anılır: N-terminus, amino-terminus, NH2-terminus, N-terminal end, amine-terminus. Proteinin diğer ucu: C-ucu.
Doku zedelenmesinden kaynaklanan ağrıdır ve koruyucu işleve sahiptir. En sık görülen örnekler arasında eklem ağrısı, bel ağrısı veya spor yaralanmaları ve ameliyat sonrası ağrı gibi somatik ağrılar bulunmaktadır.
Konsantrasyonuna göre etkisi artan, genellikle yüksek konsantrasyonlarda üretilen kimyasal savunmalar.
Düşük konsantrasyonlarda üretilmesine rağmen benzer etkilere sahip olan kimyasal savunmalar.
Her şeyin doğal nedenlerden ve sebeplerden kaynaklandığını, her türlü doğaüstü ve ruhani açıklamaların yanlış olduğunu veya görmezden gelinebileceğini ileri süren felsefi tutumdur.
Yetişkin hayvanlarda yavruluk özelliklerinin korunması durumu.
Neotenide, bir hayvanın veya organizmanın fizyolojik (veya somatik) gelişimi yavaşlar veya gecikir.
Omurgalı biyolojisinde, neoteni en kolay; cinsel olarak olgunlaşmış, tamamen yaşayabilir yavru veya larva bulunduğu zaman tanımlanır.
Embriyonik mezodermde oluşan ve omurgalı embriyoların ön-arka yönünü sağlayan sopa şeklinde uzantı. Aynı zamanda sinir sistemi, iskelet ve çoğu kasın oluşumunu başlatır.
Ökaryotik kromozomların boncuk benzeri bir yapısı. Sekiz histon molekülünden oluşan bir çekirdekten ve yaklaşık 150 baz çifti içeren bir DNA parçasından oluşur. Her bir nükleozom yaklaşık 50 baz çifti içeren bir bağlayıcı DNA dizisi ile birbirinden ayrılır. Nükleozom yapısı, interfaz sırasında DNA'yı kopmak formuna getirmeye yardımcı olur. Aksi takdirde, bir kromozomun doğrusal uzunluğu, çekirdeğin çapından daha büyük olur.
Nükleik asitlerdeki bağları kıran bir enzim. Deoksiribonükleaz (DNAase) ve Ribonükleaz (RNAase).
Bir çeşit rastlantısal olmayan üreme biçimi. Bu durumda bazı özellikler için benzemeyen bireyler çiftleşirken, bu özellikler için benzer olan bireyler çiftleşmez. Bu durum heterozigotlarda artış gösterir ve homozigotlarda azalma.
Canlılardaki en büyük molekül tipi. Proteinleri kodlayan ve nükleotit zinciri. Nükleik asit çeşitleri; DNA ve RNA.
Nükleik asitlerin yapı taşı. Riboz ya da deoksiriboza bağlı herhangi bir pürin ya da pürimidinden oluşur.
Uyum başarısı kazancı açısından özelliklerin neden evrimleştiğini açıklamadır.
Bir nicel özelliğin fenotip çeşitliliğine katkı sağlayan bir genotip çeşitliliği yaratan lokustur.
Bir özellik açısından, farklı kategorilere ayrılabilen fenotiplerdir. Sistik fibroz hastalığından etkilenen ve etkilenmeyen fenotiplerin ayrı kategoriler oluşturması.
Sürekli olarak değişen özelliklerin birçok lokustaki genotiplerin ve çevrenin ortak etkisi altında evrimlerini inceleyen evrimsel biyoloji dalıdır. Bir diğer deyişle, sadece bir lokusta bulunan genotipten kaynaklı evrim haricinde oluşan evrimsel süreçleri inceleyen bilim dalıdır.
Uyum başarısı üzerinde etkisi olmayan mutasyonlar (nötr mutasyonlar) sonucu oluşan alellerin, popülasyon içerisinde sabitlenmesini ve bunun sonucunda meydana gelen yavaş değişimleri inceleyen kuramdır. Aynı zamanda, mutasyonların çoğunun nötr olduğunu ispatlayan, sadece ufak bir kısmının zararlı veya faydalı olabileceğini gösteren kuramdır.
Meydana geldiği bireyin uyum başarısında hiçbir değişim yaratmayan mutasyondur. Mutasyonların %70-90 arası kısmını oluşturur. Birden fazla etkisiz mutasyon bir araya gelerek, nesiller içerisinde yavaş ve kademeli değişimler yaratabilir.
Silici mutasyonlara karşı olan seçilimdir. "Saflaştırıcı seçilim" olarak da bilinir.
Günümüzden 208.500.000 ile 228.000.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
DNA dizilimindeki tek nükleotit değişikliğidir. Bu bir bölgedeki tek nükleotit değişikliği amino asit dizisinin değişmesine neden olabilir de, olmayabilir de. MHC genlerinde nokta mutasyonları fazla görülmez.
Nokta mutasyonuna bağlı olarak kistik fibrizos, nörofibromatozis, kanser, orak hücre anemisi, tay-sachs hastalığı, renk körlüğü hastalıkları ortaya çıkabilir.
Herhangi bir sınırlama veya sonlanma göstermeyen, konak canlının kontrol mekanizmaları dışında hareket eden, kontrolsüz hücre çoğalmasıyla ortaya çıkan anormal bir doku kitlesidir. Neoplazinin tıp dilinde olağan kullanımı “tümör”dür. Aslında tümör deyimi; Latincedeki “tumor” sözcüğünden gelmektedir. Neo= yeni; plasm= oluşum, gelişme, büyüme anlamındadır. Onkolojide neoplazmların “benign” (iyi huylu) ve “malign” (kötü huylu) olarak gruplandırılması önemlidir. Kötü huylu tümörler, kanser hücrelerinin bir diğer ismidir. Her tümör, kanser demek değildir.
Bir genetik özelliğin bir sonraki kuşağa aktarılabilme yüzdesidir/başarısıdır.
Bu bir sonraki kuşağa aktarılma yüzdesi canlılarda mutasyonlar, dominant ve resesif genler gibi faktörler nedeniyle değişmektedir.
Fenotipleri farklı kategorilere ayrılamayan, bunun yerine bireyler arasında devamlı çeşitlilik olan özelliklerdir. Bir diğer deyişle, çevre ve küçük etkili birçok lokusun ortak etkisi altında olan özelliklerdir.