Tavuk Evrimi: Dinozorların Torunları Tavuklar, Gözlerimizin Önünde Evrimleşmeye Devam Ediyorlar!
Tavuk denince aklımıza sofralarımızda görmeye aşina olduğumuz evcil tavuklar gelse de, aslında tavuklar (yani Gallus cinsi), güney ve güneydoğu Asya'da yaşayan yaban tavuklarını ve bunlardan yapay seçilim yoluyla evrimleşen evcil tavukları (Gallus gallus domesticus) barındıran daha geniş bir gruptur (İng: "junglefowl"). Yaban tavukları genel olarak iri kuşlardır, özellikle de erkeklerinde renkli tüyler bulunur; ancak buna rağmen yaşadıkları ormanlara harika bir şekilde adapte oldukları için yüksek kamuflaj yeteneğine sahiplerdir.
Genel olarak tavuklarda erkekler (bunlara "horoz" denir) yavru bakımıyla veya yumurta gelişimiyle ilgilenmezler; yavrulardan (bunlara "civciv" denir) tamamen dişiler sorumludur. Dişiler, erkekleri seçen taraf oldukları için genelde daha sönük renklere sahiptirler ve yaşam alanlarında, erkeklerden bile iyi kamufle olmuş haldedirler. Bir dişi, genellikle birden fazla erkekle çiftleşir ve hem erkekler arasında hem de dişiler arasında güçlü hiyerarşiler bulunur.
Tüm tavuklar, insanlar gibi hepçildir; yani et de yiyebilirler ot da... Tavukların doğal ortamlarındaki diyetlerini çoğunlukla yapraklar, kuru bitki artıkları, salyangoz ve sümüklüböcek gibi hayvanlar, nadiren küçük fareler, yılanlar ve kurbağalar oluşturur.
Dinozor Torunları: Tavukların Antik Evrimi
Tavukların T. rex gibi dinozorların yaşayan en yakın akrabası olduğunu duymuşsunuzdur. Hatta insanlar bundan yola çıkarak, T. rex'lerin aslında koca birer tavuktan ibaret olduklarını söyleyebilirler. Bu, pek doğru değildir.
Öncelikle bariz olan yanlışla başlayalım: T. rex gibi dinozorların aslında koca bir tavuk olduğu iddiası fazlasıyla abartılıdır; çünkü evrim, aşağıdaki türden görsellerin gösterdiği gibi çalışan bir süreç değildir:
Gerçekte T. rex, çok zeki ve üst düzey bir avcıydı, tüyleri vardı ama kanatları yoktu, tavuklardan çok farklıydı. Bu, insan da dahil bütün plasentalı memelilerin 65 milyon yıl önceki atasının "ufak bir insan" olduğunu söylemek gibidir. On milyonlarca yılla ayrılan türleri, birbirinin "büyük" veya "küçük" versiyonlarından ibaret görmek tamamen hatalıdır. Birazdan daha detaylı göreceğimiz üzere, T. rex ile tavuklar arasındaki ilişki, daha ziyade şu ağaçtaki gibidir (ki bu bile aşırı basitleştirilmiş bir gösterimdir):
Bütün Kuşlar, Yaşayan Dinozorlardır!
Ama bu konuda doğru olan taraf şudur: Bir tavuk, dinozorlara bir insandan çok ama çok daha yakın akrabadır. Current Biology'de yayınlanan bir makalede bunu net olarak görmek mümkündür:[1]
Yukarıdaki ağacı kökünden yukarı doğru takip edecek olursanız, farklı karasal omurgalıların birbiriyle ilişkisini görebilirsiniz: Örneğin daha önce anlattığımız gibi, ilk olarak amfibilerden önce memeliler ve sürüngenler evrimleşmektedir. Sürüngenlerden ayrılan bir koldan önce krokodiller ayrılmaktadır; sonrasındaysa, günümüzden 240 milyon yıl kadar önce dinozorlar evrimleşmeye başlamaktadır.
Ama bu evrim ağacında dikkat etmeniz gereken bir şey vardır: "Dinosauria", yani dinozorlardan günümüzdeki tüm kuşlara, yani "Neornithes" altsınıfına kesintisiz bir bağlantı vardır. Öte yandan memeliler veya timsahlar dinozorlardan evrimleşmemiştir, çünkü ayrım noktası, tarihte daha eski bir yerdedir. Ama kuşlar, doğrudan doğruya dinozorlardan evrimleşmiştir ve hatta halen onlar altında kategorize edilen hayvanlardır (grafikte mor kutu)! Dolayısıyla günümüzde yaşayan bütün kuşlar, aslında dinozordurlar.
Yani dinozorlar, 65 milyon yıl önce tamamen yok olmamışlardır. Kuşlara gelecek soy hattı haricinde kalan tüm dinozorlar (grafikte turuncu kutu) yok olmuştur - ki bu da grafikte meteor ve bordo çizgiyle gösterilmektedir. O bordo çizgiyi yukarı doğru aşamayan soy hatları, 65 milyon yıl önce yok olmuştur. Geri kalanı ise günümüze kadar ulaşabilmiştir. İşte en sağda, turuncu kutunun hemen dışında kalan ve kuşlara giden o soy hattı, dallanıp budaklanarak, birçok çıkmaz sokağa evrimleşerek, günümüze kadar ulaşmıştır! Bu konuda çıkardığımız kitabımızı okumanızı öneririz.
Modern Kuşların Evrimi
Peki tavuklar, tüm kuşlar arasında T. rex'in en yakın akrabası mı? Eh... Hemen yukarıdaki evrim ağacındaki Neornithes dalına "zoom" yapalım ve iyice yakınlaşalım:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu ağacımız, Science'ta yayınlanan ve kuş evrimiyle ilgili olarak bugüne kadar yapılmış en kapsamlı genetik çalışmalardan birinden geliyor: Bu çalışmada onlarca kuş türünün genomları dizilendi ve evrimsel tarihleri aydınlatıldı.[2]
Bu görselden de görebileceğiniz gibi, modern kuşların en eski ortak atasından ayrılan ilk iki grup; pekin ördeği, tavuk, hindi, beyaz boğazlı keklik ve devekuşunu kapsayan ve mor kutu içine alınmış olan gruptur. Bu grup içinde de en "şabalak" ve T. rex'le en tezat hayvanlar tavuklar olarak görüldüğü için, dinozor-kuş akrabalığı tavuklar üzerinden popülerleştirilmiştir. Yoksa sadece tavuk T. rex'in akrabası değildir ve hatta muhtemelen, bütün kuşlar arasında en yakın olanı da tavuk değildir. Örneğin devekuşları, muhtemelen dinozorlara tavuklardan daha yakın akrabadır. Ama tavukların, kuşların ezici çoğunluğuna nazaran, dinozorlara daha yakın olduğu iddiası doğrudur.
Tavuklarla İlgili İlginç Bilgiler
Dinozorlara yakınlığı haricinde de tavuklar gerçekten ilginç hayvanlardır. Bu komik görünümlü hayvanları biraz daha yakından tanıyalım.
On Milyarlarca Tavuk!
Şu anda yeryüzünde 26 milyar civarında yaşamaktadır ve bu sayı giderek artmaktadır:
Ama daha da ilginç şudur: Dünya genelinde her yıl 50 milyar adet, yani şu anda var olanın 2 katı kadar tavuk üretilmektedir; ancak bunların çoğunu yediğimiz için çok azı, sadece 300 milyon kadarı uzun dönem tavuk popülasyonuna dahil olabilmektedir.[3] Yani muazzam bir tavuk endüstrisi mevcuttur, buna birazdan geleceğiz. Buna rağmen, insanlar bu hayvanlarla ilgili çok az şey bilmektedir.
Tavuklar Dışkı Yemez!
Tavukların eşeleme davranışı dolayısıyla "dışkı yediğine" inanılır. Halbuki tavuklar, dışkının kendisini değil, dışkı içinde sindirilmemiş olan tohum gibi parçaları yemektedirler - ki bu, birçok hayvanda görülen, normal bir davranıştır.[4] Hatta köpeklerin, kedi dışkıları gibi diğer hayvanların dışkılarını yediğini görmüş olabilirsiniz. Tavuklar, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, hepçil hayvanlardır, yani ot da et de yiyebilirler. Bu videoda, bizim tavuklarımızdan birinin yakaladığı bir yılanı yemesini görüyorsunuz.
Tavuklar, Zeki Kuşlardır!
Ayrıca tavuklar sanıldığı kadar aptal hayvanlar da değildir: 100'den fazla farklı insanın yüzlerini ayırt edebilirler, uyurken rüya görürler, birbirleriyle oldukça karmaşık bir iletişim ağı kurabilirler, hatta birbirlerine daha iyi yemler nerede bulunur, küçük hayvanlar nasıl avlanır, bunları öğretebilirler.[5]
Tavuklarda Kafa Stabilizasyonu
Hareket ederken kafalarının neden o komik hareketi yaptığını ve şöyle hareket ettirdiğimde kafanın neden sabit kaldığını çoook eski bir videomda anlatmıştım, izlemenizi öneririm.
Tavuklar, Yamyam Davranışı Sergileyebilir!
Tavuklarda görülen şaşırtıcı bir davranış ise kanibalizmdir, yani yamyamlık... Özellikle de sürü içinde yaralanmış veya ölü bir tavuk varsa, tıpkı dinozor ataları gibi kana çekilirler, yaralı sürüdaşlarını eşeleyip öldürebilirler ve afiyetle yerler. Ama kanibalizm daha sık olarak çok kalabalık tavuk sürülerinde ve az besin bulunan zamanlarda görülmektedir.[6], [7] Bu şartlar altında tavuklar hem birbirlerinin yumurtalarını yiyebilirler, hem kendi yumurtladıkları yumurtaları yiyebilirler, hem de düşman belledikleri yabancı tavuk ve civcivleri yiyebilirler.
Evcil Tavukların Kökeni
Tüm kuşlar gibi, tavuklar da dinozorlardan evrimleşmiştir (ve hâlâ dinozordurlar).[8] Ancak cevapsız kalan bir soru daha vardur: Evcil tavuklar nereden geldi?
Yapılan analizler, günümüzdeki bütün evcil tavukların, Güneydoğu Asya'da yaşamış bir veya birkaç Çin Orman Tavuğu (Gallus gallus) popülasyonundan 8000 yıl kadar önce evrimleştiğini göstermektedir.[9], [10], [11], [12]
Bu evrime sebep olansa biziz... Yapılan çalışmalar, evcil tavuk evrimini tetikleyen iki unsurun tavuk etine erişimi kolaylaştırmak ve horoz dövüşleri olduğunu göstermektedir.[13] Yaban hayatta gördüğümüz tavukların istenen özelliklerini seçmeye başladıkça, bir yandan da onları uysallaştırmaya başladık. Tıpkı mısırlara, köpeklere, şeftaliye, karpuza, keçilere, sığırlara ve diğer yüzlerce türe yaptığımız gibi... Tavuklarımızı uysallıklarına (ve aynı zamanda alan savunması yapacak, dolayısıyla dövüşebilecek davranışlara sahip olmalarına), bizim yaşam alanlarımızda kalmayı tercih edecek kadar arkadaş canlısı olmalarına, renklerine ve başka çok sayıda parametreye göre seçtikçe, onlar da yavaş yavaş farklılaşmaya başladılar.[14] Bu kademeli evrimde, tıpkı köpeklere de yaptığımız gibi farklı soy hatlarını birbiriyle çaprazlayarak yepyeni görünümlü diğer tavukların ortaya çıkmasını sağladık.[15] Hatta White Leghorn gibi çeşitler, farklı soy hatlarının bir mozaiği olacak biçimde evrimleşti.[15], [16], [17]
Tavuklar, sonradan ticaret yollarıyla yavaş yavaş Tayvan'a, Malezya'ya, Madagaskar'a ve oradan bütün dünyaya yayıldılar.[14] 4000 yıl önce Hindistan'a, ondan 250 yıl sonra da Mısır'a ulaştılar.[18] Roma İmparatorluğu'na ulaşmalarıyla birlikte Dünya çapında bir üne eriştiler.[19] Artık günümüzde bizim evrimleştirdiğimiz yüzlerce tavuk çeşidi mevcuttur.[20]
Endüstriyel sayılabilecek tavuk üretimi ise 1800'lü yıllarda başlamıştır. Bu dönemde tavuklar artık sadece arka bahçede, o aileye yetecek kadar değil, daha büyük çiftliklerde, daha ticari maksatlarla üretilmeye başlamıştır. Ayrıca renklerine veya seslerine göre değil de, et miktarına, yani vücutlarındaki kas ve yağ doku oranlarına göre seçilmeye başlamışlardır. Benzer şekilde, daha sık ve daha iri yumurtlayan soy hatları seçilmiştir. Satışları artırmak adına farklı renkte yumurta üreten tavuklar üretilmeye başlanmıştır.
İşte bu yapay seçilim baskısı, o gün bugündür süregelmektedir ve dolayısıyla tavuklar, gözlerimizin önünde evrimleşmeye devam etmektedir ve sadece 50 yıl içinde yaşadıkları değişimler, bunun en net ispatıdır!
Tavukların Son Asırdaki Evrimi
Poultry Science dergisinde yayımlanan bir araştırmada, son 60 sene içerisindeki 3 ayrı yılda, aynı çiftlikte üretilen, aynı tavuk soy hattından, tamamen aynı yemlerle beslenmiş ve tamamen aynı yaştaki 3 tavuk soy hattı incelenmiştir.[21] Bu inceleme sonucunda, tavukların birçok farklı fiziksel özellik bakımından insanlar tarafından seçildiği ve bu seçilim baskısı altında tavukların fiziksel özelliklerinin giderek farklılaştığı gösterilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre 1957-2005 yılları arasında genç tavukların (piliçlerin) aldıkları besini ete verimliliği %200 oranında artarken, vücut büyüklükleri %400 oranında artmıştır. Hayvanlardaki pectoralis major kas büyüme potansiyeli erkeklerde %79, dişilerde %85 oranında artarken, uygulanan genetik seçilim baskısı nedeniyle karın yağ oranı azalmıştır. Aynı zaman zarfında, yine seçilim baskısı nedeniyle pectoralis minor kasları erkeklerde %30, dişilerde %37 oranında irileşmiştir.
Fotoğraf, tavuklar üzerine uyguladığımız Yapay Seçilim yoluyla evrimin 48 yıllık bir zaman aralığında nasıl etkileri olduğunu bariz bir şekilde gözler önüne sermektedir. Yani gerçekten de, tam da evrimsel biyoloji tarafından öngörülen bir şekilde, seçilen özellikler nesiller içerisinde hayvanların belli bir yöne evrimleşmesini ve atalarından tamamen farklı görünmelerini sağlayacak şekilde canlıları farklılaştırmaktadır. Bu, bugüne kadar sayısız canlı üzerinde gösterilerek evrimi doğruladığı gibi, tavuklar üzerinde de uzun dönem bir çalışma sonucunda evrimin etkilerinin gösterilmesidir. Makalenin özet kısmının son cümleleri şöyle söylüyor:
(...) 50 yılı aşkın süredir yapılan ticari niteliksel genetik seçilim baskısı sayesinde arzulanan faydalı değişimlere ulaşılabildi. Aslen arzulanmayan, dişi-erkek arası görünüm farklılığındaki (cinsel çiftbiçimlilikteki) artışın da muhtemelen olumsuz bir sonucu olmadı. Buna rağmen, gelecekteki seçilim programlarında kas-iskelet sistemi, savunma sistemi fonksiyonu ve ebeveyn stok yönetimi gibi konulara daha dikkatle yaklaşmak gerekebilir.
1957 yılındaki 56 günlük bir tavuk ile, 2005 yılındakini kıyaslayacak olursak, fiziksel farklılıkların sadece 60 yıl içinde ne kadar fazla miktarda birikebileceğini görmekteyiz. Buradan yola çıkarak şu sorulabilir: Bu fiziksel farklılıklar durmaksızın seçilmeye devam edilirse ve yeni tercihler veya seçilim baskıları da işin içine katılırsa, bundan birkaç asır sonra elde edeceğimiz tuhaf kuşları halen günümüzdeki "tavuklar" ile aynı kategoride değerlendirir miydik? Muhtemelen hayır.
İşte evrim, bu şekilde çalışır: Gözümüzün önünde bile olsa, hiç değişmiyormuş gibi gözüken özellikler, kademeli bir şekilde ve çok yavaş bir biçimde değişir. Bu kademeli değişim, uzun yıllar içinde birikerek türe bambaşka nitelikler kazandırır. Bir süre sonra bu değişimler o kadar fazla miktarda birikmiş olur ki, yeni torun türü, atasal tür ile aynı tür altında değerlendirmek mümkün olmaz. Hatta bu iki canlı bir araya getirildiğinde çiftleşmekten bile uzak durabilir; hatta deneseler bile fiziksel farklılıkların yeterince birikmiş olmasından ötürü çiftleşmeleri mümkün olmaz. İşte bu noktada artık canlıların ayrı türler olduğu söylenir. Bir türden, yepyeni bir tür evrimleşmiştir!
Bu, özellikle üreme bariyerleri ve izolasyonlar altında çok daha seri ve etkili bir şekilde yaşanır. Vahşi doğada türün popülasyonları birbirinden izole oldukça ırklar meydana gelir ve bu ırkların birbirleri arasında gen aktarımı olmaması sonucunda, bulundukları bölgelerin seçilim baskıları altında farklılaşarak apayrı canlılara dönüşürler. Bu, mikroevrimin makroevrime dönüşümüdür. Yani ufak değişimler, dev farklılıklara dönüşür. Bir diğer deyişle, "damlaya damlaya göl olur."
Tavukların İrileşmesiyle İlgili Sık Sorulan Sorular ve Yaygın Hatalar
Bu Evrim mi? GDO veya Hormon Olmasın?
Araştırma sonuçlarının güvenli olması için Alberta Üniversitesi Et Kontrol Birimi'nde bulunan tavuk soy hatları kullanılmıştır. Böylece her türlü dış unsurun (GDO veya hormonlar gibi) etkisi tamamen ortadan kaldırılmıştır. Her bir sene, her bir soy hattından 8 kuş örneklenmiş, fotoğraflanmış, disekte edilmiş ve incelenmiştir. Böylece kıyaslama tek bir kuş örneğine dayandırılmamıştır.
Tavukların her biri birebir aynı yemlerle beslendiği için, GDO'nun etkisi ortadan kaldırılmıştır. Kaldı ki, bu tavukların "aynı yemler" ile beslenmesi bize bu bilgiyi bir diğer açıdan da göstermektedir: 1950'li yıllarda GDO teknolojisi henüz bulunmuyordu ve tüm yemler "doğal yem" olarak tabir edilen yemlerdi. Deneyde, sonraki senelerde de aynı yemler kullanılmaya devam etmiştir.
Tavuk besicilerinin de bileceği üzere, günümüzdeki tüm kümes hayvanı yemleri GDO'lu değildir. GDO'suz yemler de kolaylıkla bulunup satın alınabilmektedir. Dolayısıyla bu araştırmanın GDO, hormon, vb. unsurlar ve bunların canlılar üzerindeki etkisi ile ilgisi yoktur.
Tavuklara Hormon Veriliyor mu?
Her şeyden önce, "hormonsuz et" diye bir şey imkansızdır. Hormonlar, çok hücreli canlılarda kullanılan sinyalleme moleküllerinin özel bir grubuna verdiğimiz bir isimdir. Sinyalleme molekülleri, uzak hücrelerin birbiriyle iletişimini sağlayan ve bir hücrenin diğer hücrenin davranışlarını değiştirmesini sağlayan moleküllerdir. Bunlar, doğal olarak, her hayvanda üretilirler ve etlerinde de bulunur, yoksa yaşayamazlardı. Yani yediğiniz her ette doğal olarak hormon da vardır. Dolayısıyla "hormonsuz et" lafı tamamen anlamsızdır.
Elbette burada kastedilen, hayvanlara verilen ek hormonlardır. Bu konuda yapılan en büyük hata, büyükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları birbirine çok karıştırılıyor olmasıdır. Örneğin evet, sığırlara östrojen, progesteron ve testosteron gibi steroid hormonları veya süt üretimlerini arttıran somatotropin gibi steroid-olmayan hormonlar verilerek, daha az yemle daha hızlı büyümeleri ve ürün üretmeleri sağlanmaktadır.[22] Bu, Türkiye, Amerika ve Kanada da dahil birçok ülkede yasal olarak kabul edilen bir yöntemdir. Mantığı da şudur:[23] "Uygun dozlarda bir yandan üretimi hızlandırırken, diğer yandan tüketiciye etkisi önemsenmeyecek kadar azdır; dolayısıyla kullanımı rasyoneldir."
Tabii ki bu argümana meydan okuyan çalışmalar mevcuttur; ama bu yazımızdaki konumuz biftek üretimi değildir; tavuk üretimidir - ve tavuk üretiminde hormon kullanımı iddiası çok saçma bir iddiadır, çünkü endüstriyel bir tavuk çiftliğinde 20.000 ilâ 30.000 civarında tavuk bulunabilmektedir. Herhangi bir fabrika, 1 yılda yüz binlercesini üretmektedir ve bunların her birine sürekli hormon enjekte etmek imkansızdır. Mesela sığırlarda bu hormonlar tek tek kulak arkasına enjekte edilmektedir; ama bu hayvanların sayıları da ona göre çok azdır (ve dolayısıyla tek tek bu enjeksiyon yapılabilmektedir). Ayrıca zaten tavuklar evrim sayesinde sadece birkaç hafta içinde kesilebilecek büyüklüğe gelmektedirler, sığırlar gibi yıllarca beklemek gerekmemektedir.
Tüm bunlar nedeniyle, tavuklara hormon vermekten elde edilecek getiri yok denecek kadar azdır.[24] Ama her şeyden önemlisi, sığırlarda olanın aksine tavuklar için hormon kullanımı Türkiye de dahil birçok ülkede yasaktır. Yani kümes hayvanları konusunda hormon endişesinden kurtulmak gerekmektedir. Bunun yapılmaması ve aksi yönde çıkan asparagas haberler, ülkemiz de dâhil birçok coğrafyada insanları olumsuz etkilemektedir.[25]
Tavuklara Antibiyotik Veriliyor mu?
Öte yandan antibiyotikler, hem kümes hayvanlarında hem daha büyük çiftlik hayvanlarında kullanılıyor ve bu gerçekten de bir problem olabilir.
Elbette hastalanan bir hayvana veteriner hekim tavsiyesiyle uygun dozda antibiyotik vermekte hiçbir sakınca yoktur, doğru ve insancıl olanı budur. Ama bazı bilinçsiz yetiştiriciler, tedavi amaçlı değil, önlem amaçlı antibiyotik kullanabilmektedir. Yani var olan hastalığı yok etmeye çalışmak yerine, hastalık oluşmasın diye antibiyotik kullanmaktadırlar. Bu, müthiş bir hatadır, çünkü biz de dahil her hayvanın vücudunda doğal olarak bulunan bakteriler üzerine anlamsız bir seçilim baskısı uygulayarak, o antibiyotiklere dirençli soyların evrimine neden olmaktadır.[26] Bu hayvanlardaki birçok bakteri, aynı zamanda insanları da hasta edebilecek türdendir. Dolayısıyla bir insanın hatalı antibiyotik kullanımıyla, tavuklarda veya sığırlarda hatalı antibiyotik kullanımı arasında pek fark yoktur.
Antibiyotiklerin aşı gibi kullanılamayacağını anlamak önemlidir.Bu bakımdan antibiyotik endişesi yerinde bir endişedir ve antibiyotik kullanımı, sıkı sıkıya kontrol edilmeli ve önlenmelidir.[27] Ama anlaşılması gereken bir diğer gerçek, antibiyotiklerin insanların sandığı gibi tavukları daha hızlı büyütmüyor olmasıdır - ve büyütemez de, çünkü "antibiyotik" denen kimyasalların böyle bir özelliği yoktur.[28]
Sonuç
Umuyoruz bu yazımız, bilimde ne kadar detaylı analizler ve perspektifler kullanılırken, popüler bilime bunların ne kadar azının yansıyabildiğidir. Dolayısıyla gündelik yaşamda, son derece yüzeysel nedenlerle, son derece büyük yargılara varmaktayız, kavramları birbirine karıştırmaktayız ve bu, anlamlı bir fikir alışverişini imkansızlaştırmaktadır. Elbette bunlar, o yargılarımızın her zaman hatalı olduğu anlamına gelmemektedir; arada bir yersiz olabilecek endişeler gerçekten haklı çıkabilmektedir. Ancak kendimizi gerçeği arayan bireyler olarak görüyorsak, muhtemelen işin inceliklerini öğrenmeye çalışmakta fayda vardır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 21
- 10
- 8
- 6
- 5
- 4
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ S. Brusatte, et al. (2015). The Origin And Diversification Of Birds. Current Biology, sf: R888-R898. doi: 10.1016/j.cub.2015.08.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Zhang, et al. (2014). Comparative Genomics Reveals Insights Into Avian Genome Evolution And Adaptation. Science, sf: 1311-1320. doi: 10.1126/science.1251385. | Arşiv Bağlantısı
- ^ World Economic Forum. This Is How Many Animals We Eat Each Year. (8 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: World Economic Forum | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Hip Chick. Do Chickens Eat Poop?. (5 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: The Hip Chick | Arşiv Bağlantısı
- ^ Carolina Coops. 15 Fun Facts About Chickens. (23 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: Carolina Coops | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Bennewitz, et al. (2014). Genetic Parameters For Feather Pecking And Aggressive Behavior In A Large F2-Cross Of Laying Hens Using Generalized Linear Mixed Models. Poultry Science, sf: 810-817. doi: 10.3382/ps.2013-03638. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. J. H. Duncan, et al. (2010). The Welfare Of Domestic Fowl And Other Captive Birds. ISBN: 9789048136490. Yayınevi: Springer.
- ^ E. Pennisi. (2018). Quaillike Creatures Were The Only Birds To Survive The Dinosaur-Killing Asteroid Impact. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/science.aau2802. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Nature. (2004). A Genetic Variation Map For Chicken With 2.8 Million Single-Nucleotide Polymorphisms. Nature, sf: 717-722. doi: 10.1038/nature03156. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. A. Lawal, et al. (2020). The Wild Species Genome Ancestry Of Domestic Chickens. BMC Biology, sf: 1-18. doi: 10.1186/s12915-020-0738-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. West, et al. (1988). Did Chickens Go North? New Evidence For Domestication. Journal of Archaeological Science, sf: 515-533. doi: 10.1016/0305-4403(88)90080-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Al-Nasser, et al. (2019). Overview Of Chicken Taxonomy And Domestication. World's Poultry Science Journal, sf: 285-300. doi: 10.1017/S004393390700147X. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Charles. The Ancient City Where People Decided To Eat Chickens. (20 Temmuz 2015). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: NPR.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b A. Fumihito, et al. (1994). One Subspecies Of The Red Junglefowl (Gallus Gallus Gallus) Suffices As The Matriarchic Ancestor Of All Domestic Breeds. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 12505-12509. doi: 10.1073/pnas.91.26.12505. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. Wang, et al. (2020). 863 Genomes Reveal The Origin And Domestication Of Chicken. Cell Research, sf: 693-701. doi: 10.1038/s41422-020-0349-y. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Liu, et al. (2006). Multiple Maternal Origins Of Chickens: Out Of The Asian Jungles. Molecular Phylogenetics and Evolution, sf: 12-19. doi: 10.1016/j.ympev.2005.09.014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. A. Zeder, et al. (2006). Documenting Domestication: The Intersection Of Genetics And Archaeology. Trends in Genetics, sf: 139-155. doi: 10.1016/j.tig.2006.01.007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. F. Kiple, et al. (2000). The Cambridge World History Of Food. ISBN: 9780521402149. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ L. Perry-Gal, et al. (2015). Earliest Economic Exploitation Of Chicken Outside East Asia: Evidence From The Hellenistic Southern Levant. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 9849-9854. doi: 10.1073/pnas.1504236112. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Ekarius. (2007). Storey's Illustrated Guide To Poultry Breeds: Chickens, Ducks, Geese, Turkeys, Emus, Guinea Fowl, Ostriches, Partridges, Peafowl, Pheasants, Quails, Swans. ISBN: 9781580176682. Yayınevi: Storey Publishing, LLC.
- ^ M. J. Zuidhof. (2014). Growth, Efficiency, And Yield Of Commercial Broilers From 1957, 1978, And 2005. Poultry Science, sf: 2970-2982. | Arşiv Bağlantısı
- ^ U.S. Food and Drug Administration. Steroid Hormone Implants Used For Growth In Food-Producing Animals. (13 Nisan 2021). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: U.S. Food and Drug Administration | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Baydan. Büyüme Ve Gelişmeyi Hızlandırıcılar. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Calderone. Why Farmers Inject Hormones In Beef But Not Chicken. (31 Mart 2016). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: Business Insider | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Demir, et al. (2018). Hormon Ve Antibiyotik Kullanımına İlişkin Çıkan Olumsuz Haberlerin Tüketicilerin Tavuk Eti Tüketim Alışkanlıklarına Etkisi (Kars İli Örneği). Veterinary Journal of Mehmet Akif Ersoy University, sf: 55-63. doi: 10.24880/maeuvfd.407906. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Price, et al. Antibiotic Resistance: How Drug Misuse In Livestock Farming Is A Problem For Human Health. (10 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ CIDRAP. Fda Reports Another Rise In Antibiotic Sales For Livestock. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: CIDRAP | Arşiv Bağlantısı
- ^ Iowa Farm Bureau. Are There Antibiotics In Meat And Poultry? Why Farmers Use Antibiotics To Treat Animals. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2021. Alındığı Yer: Iowa Farm Bureau | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 18:47:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2952
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.