Yamyamlık (Kanibalizm) Nedir? Bir Tür Neden Kendi Türünü Yer? Kanibalizmin Avantajlı Olduğu Durumlar Var mı?
İnsan eti yemeye bayılıyorum. Beni adeta coşturuyor. Bugüne kadar biftek yediğimiz için ne kadar aptalız. - Ankara Hanibali olarak da bilinen Özgür Dengiz
İnsan eti yemek, yeryüzündeki en tabu konulardan biridir. Bunun en temel nedeni, insanın insana biçtiği değerdir. Aslında bu insanın özdeğeri, insana dair birçok şeyi açıklamakta kullanılabilir. Örneğin Dehşet Yönetim Teorisi, insan cinselliği tabulaştırması gibi birçok diğer konunun da insanın kendine yönelik değer algısı ve ölüm korkusunun bir yansıması olduğunu söylemektedir. Benzer şekilde, özellikle de Orta Çağ'da cerrahi tıp yöntemlerinin günah sayılması ve hatta hekimlerin değil de berberlerin cerrahlık yapması, insan bedeninin bütünlüğüne atfedilen kutsal bir değerin yansımasıdır. Bu yazıda sizi, tabuların tabusuna, kanibalizme (yamyamlığa), yani insan eti yeme davranışına götüreceğiz.
Kanibalizm: İnsan Etinin Tadı Nasıldır?
Tadı öylesine iyi pişirilmiş bir buzağı etine benziyordu ki, sıradan ve normal bir tat hassasiyetine sahip birinin bunu buzağı etinden ayırabileceğini sanmıyorum.
Amerikalı gezgin ve gazeteci William Buehler Seabrook, 1931 yılında yayınladığı Jungle Ways, yani Cangılın Yolları isimli kitabında böyle yazmaktadır.[1] Sözünü ettiği tat... İnsan etinin tadı! Seabrook'a göre pişmemiş insan eti bifteğe benziyor ama biraz daha az kırmızı ve içinde soluk sarı renkte yağ bulunuyor. Rostosu yapıldığında tıpkı kuzu veya buzağı eti gibi gri bir renge dönüyor ve pişirilmiş biftek gibi kokuyor.
Bugüne kadar insan etinin tadıyla ilgili en güvenilir tanım budur, çünkü diğerlerinin çoğu seri katillerden ve onların "normal" görülmeyen duygusal durumlarından gelmektedir. Gerçi Seabrook'un tanımı da şaibelidir: Aslında cangılda bunu tattığını söylese de, görünen o ki kabileler onu hiçbir zaman geleneklerini deneyimlemesine izin vermemişlerdir. O da merak edip, Fransa'da bir araba kazası sonrası ölenlerden birinin etini pişirip yemiş ve deneyimi böyle edinmiştir.[2]
Kanibalizm Ne Demek?
Kanibalizm sözcüğü, Amerika kıtasını işgal eden Avrupalılar'dan, özellikle de Kristof Kolomb gibi işgalcilerden gelmektedir: Kolomb, Amerika'yı talan etmesi sırasında insan eti yiyen bir Karayip Kabilesi olduğu dedikodularını Kraliçe Isabela'ya ulaştırmıştır. Bu kabileye ya kendisi "Caribe" adını verdi ya da oradaki yerlilerden bazıları onlara böyle diyordu; ama ne olursa olsun, bugün o kabilenin isminin aslında Kalinago kabilesi olduğunu biliyoruz.[3] Kraliçe Isabela, insan vücudunun kutsallığına hakaret eden bu davranıştan tiksindi ve insan eti yiyen herhangi bir kişinin yakalanıp köleleştirilebileceği kararını ilan etti.
Bu, işgalciler için biçilmiş kaftandı.[4] Kolomb, Amerika Yerlileri'nin kendilerinden umulduğu gibi altın ve gümüş gibi değerli kaynaklara sahip olmadığını fark edince gözü döndü ve kendisine direnen, köleleştirmeye ve kaynakların çalınmasına karşı çıkan yerlilerin hepsini "Caribe" olarak yaftalamaya ve onları insan eti yemekle suçlayarak insan dışılaştırmaya başladı. İşte bu yeni uydurulmuş veya öğrenilmiş "caribe" veya "caribes" sözcüğü, Atlas Okyanusu'nu aşarken zamanla evrimleşerek önce "canibe", sonrasında da "cannibal" oldu.[5] Bu arada Kalinago kabilesi gerçekten kanibal bir toplumdu: Düzenli olarak insan etinden rosto yapıp yiyorlardı.[3]
Kanibalizmin Türkçesi olan "yamyam" sözcüğü ise Güney Sudan'da yaşayan Azande'ler olarak bilinen bir kabilenin Fransızcadaki adı olan "niam niam" veya "iam iam" sözcüklerinden Türkçeye 19. yüzyılda geçmiştir. Nişanyan Sözlük'e göre bu sözcük, Batı dillerinde ilk kez 1845 dolayında kaydedilmiş ve 1860'larda Amerikalı seyyah Paul du Chaillu (1835-1903) tarafından popülerleştirilmiştir.[6] Terimin tıbbi ve bilimsel karşılığı "kanibalizm" olduğu için, yazı boyunca bu şekilde kullanılacaktır.
İnsanlar Neden İnsan Eti Yiyor?
Aslında kanibalizm, "insan eti yemek" demek değildir. Bir türün, kendiyle aynı türden olan canlıları yemesi demektir. Bunu insanlar yaptığında, insan kabinalizmi adı verilmektedir.
Antik Kanibalizm
Doğada kanibal olabildiği bilinen tek tür biz değiliz. Bizimle aynı dönemde Dünya'da bulunmuş diğer insan türü olan Neandertaller'de de kanibalizme işaret eden bazı bulgular keşfedilmiştir.[7] Bu bulgular, eğer ki doğruysa, insan kanibalizminin tarihini 100.000 yıl kadar eskiye götürmektedir. Benzer şekilde, milattan önce 7.150 yılına tarihlenen Çedar Adamı fosilinin de Homo sapiens türüne ait en eski kanibalizm izlerini taşıdığı söylenmektedir; ama bu da kesin bir bulgu değildir.[8]
Savaşlarda Kanibalizm
Fakat insanlık tarihi boyunca çok sayıda kanibalizm örneğine rastlamak mümkündür. Örneğin Caen'li Radulph ve Chartres'lı Fulcher, Haçlılar'ın 1098 yılında Suriye'nin Maret en-Numan kentini kuşatmaları sırasında açlık nedeniyle ölülerin etlerini yediğini yazmaktadır.[9] Moğollar'ın da hem düşmanlarına korku salmak hem de kimi zaman mecburiyetten ötürü insan kanibalizmine başvurduğu söylenir ama bu muhtemelen doğru değildir.[10]
Mecburiyetten Kanibalizm
Kimi zaman insanlar, gerçekten mecbur kalarak insan eti yiyebilirler. Örneğin 1315-1317 yılları arasında Avrupa'da yaşanan Büyük Kıtlık sırasında insanlar, açlık nedeniyle kendi çocuklarını bile yemek zorunda kaldılar.[11] Tabii bu tür tarihi olaylarda, tıpkı günümüzde olduğu gibi bolca dedikodu ve söylenti de dolaşmaktadır ve bu nedenle her zaman gerçekleri tespit etmek mümkün olmayabilir. Örneğin 1200-1201 yılları arasında Nil Nehri civarında yaşanan kuraklık sırasında da bir dolu kanibalizm vakasından söz edilmektedir.[12]
Tarihteki en meşhur kanibalizm öykülerinden biriyse, 1820 yılında Pasifik Okyanusu'nda bir balinanın, onu avlamaya çalışanlara karşı kendini savunması sonucu batan Essex isimli gemide yaşananlardır:[13] Kaptan Pollard'ın gemisinden kurtulanlar, küçük filikalarda 90 gün geçirmek zorunda kaldılar. Nihayet kurtulduklarında, ölenlerden 7'sinin ölüm sebebinin kanibalizm olduğu anlaşıldı. Bir kısmı öldükten sonra yenmişti, 2'siyse yemek üzere boğularak öldürülmüştü. Kurtulanlardan ikisi, daha kurtarılma anında bile insan kemiğinden kemik iliğini emiyorlardı. Bu hikaye az çok tanıdık geldi mi? Herman Melville'in 1851 tarihli Moby Dick romanı, bu gerçek olaydan ilham almaktadır.[14]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Otokanibalizm
Peki siz bir adaya hapsolacak olsanız ve yiyecek bir şey bulamasanız ve sizden başka kimse yoksa, bir bacağınızı veya kolunuz feda edip, kendi kendinizi yemeli misiniz? Bunu yapacak olursanız, bu davranışınız otokanibalizm, yani kendi kendini yeme olarak kategorize edilirdi. Aslında birçoğumuz bunu çeşitli şekillerde yapıyoruz. Stresli olduğunuz bir dönemde tırnaklarınızı, parmak derinizi, hatta uzun saçlıysanız saçlarınızı yediğiniz oluyor mu? İşte bu, bir çeşit otokanibalizmdir.
Peki, adada kalırsa yiyecek miyiz kendimizi, asıl soru o. Cevap: Hayır! Aslında bir insanın vücudunda size 77.000 kalori, yani günlük ihtiyacınızın neredeyse 40 katı enerji verecek kadar besin vardır. Ama bir adada kendinizi yemeye kalkarsanız, hata edersiniz, çünkü bir bacağınızı kestiğinizde vücudunuzun o travmaya vereceği tepkinin yarattığı enerji kaybı, sizin o etten alabileceğiniz enerjiden çok daha fazladır.
Yani termodinamik yasaları burada da bizi kısıtlıyor ve sonsuz enerji kaynağı yaratmamıza engel olur. Yoksa sürekli kendimizi yerdik; hiçbir dış besine ihtiyacımız olmazdı! Ama sindirim işlemi, travmayla mücadeleden çok daha verimsiz bir süreçtir. Dolayısıyla ölecek olsanız bile, hiçbir uzvunuzu koparmanmanızı ve etrafınızda var olan malzemeleri en iyi nasıl kullanabileceğinize odaklanmanızı öneririz.
Endokanibalizm
Kimi zamansa kanibalizm, bir yaşam stili olarak da insan toplumlarında görülebilir. Örneğin ABD'nin Teksas eyaletinde yaşamış olan ama artık var olmayan Akokisa ve Atakapa kabileleri, dini inançları gereği kanibalizm sergileyen kabilelerdi.[7], [15] Özellikle de savaş sonucu yakaladıkları düşmanlarının etlerini yiyorlardı.[16], [17] Wari' halkı ise düşmanlarını değil, kendi kabilesinden olan kişileri yiyorlardı.[18] Bu davranışa endokanibalizm, yani iç kaniballik denmektedir.
Tıbbi Kanibalizm
İşin tuhaf tarafı, Kolombus zamanında Avrupa'da halihazırda bir kanibalizm furyası zaten vardı. 15. yüzyılda insanlar, "mumiya" adını verdikleri mumyalanmış insan etlerinin karıştırılmasıyla üretilen bir besin kaynağının ilaç olduğuna inanıyorlardı.[19] Bu eti tüketmenin, gizemli epilepsi hastalığından tutun da basura, mide bulantısına ve diğer her türlü hastalığa iyi geldiğini düşünüyorlardı.[20]
Bu, tabii ki doğru değildir; ama o dönemde bilim henüz yeşermemişti ve bu tür inançlar çok yaygındı. Bu et karışımı için insanlar Mısır'dan mumya çalıyorlardı ve hatta mezarlıklardan çıkarılan cesetler mumya gibi sarılıp Mısır'dan getirilmiş gibi satılıyordu. İşte bu tür insan eti yemeye, tıbbi kanibalizm denmektedir. Bu gelenek, 20. yüzyıla kadar devam etti, öyle ki günümüzde en popüler tıp endekslerinden biri olan Merck'te bile geçiyordu.
Aslında tıbbi kanibalizmin tarihi çok daha eskidir. Antik Çin'de, eğer ebeveyn bir türlü iyileşmezse, bir çocuk ebeveynine kendi kalçasından bir parça et veya bir parmak vererek onu iyileştirebileceği düşünülüyordu. Benzer şekilde, 20. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bir geleneğe göre, Yeni Gine kabilelerinden bazılarında insanlar, vasiyet olarak da ölüm sonrasında bedenin yenmesi talep edebiliyordu.
Katiller ve Kanibalizm: Hanibal, Kanibal Olmak Zorunda mı?
Bugüne kadar raporlanan kanibalizm vakalarının sayısı inanılmaz düzeyde, dolayısıyla hepsine burada yer veremeyeceğiz (burada bir liste bulabilirsiniz). Ama dini nedenlerle veya kültürleri gereği kanibal olan insanlar haricinde kanibalizm, en çok katillerde görülen bir özelliktir. Hatta ülkemizde de bunu gördük: Yazının başında kendisinden bir alıntı yaptığımız Özgür Dengiz'i hatırlıyor musunuz? 14 Eylül 2007'de Ankara'da yakalanan ve 1997'den sonraki 10 senede 3 kişiyi öldüren seri katil, kurbanlarından biri olan temizlik görevlisi Cafer Er'i öldürdükten sonra kol, kalça ve but etlerini koparmış ve bir kısmını yemişti.[21] Polis sorgusunda insan etine dayanamaz bir şekilde çekildiğini söylemişti. Şöyle anlatıyor:[22]
Mamak Köprüsü altındaki bölgede yürüyordum. Oraya birini öldürmeye gitmiştim ve yanımda özel bıçağım ve silahım vardı. Çöp toplayan birine zaten ateş etmiştim çünkü benim alanımda kalabalık yapıyordu. Sonra parkta oturan bir adam gördüm (ki o biri, Cafer Er) ve yanına oturdum, sohbet ettik. Sonra ayağa kalkıp arkasına geçtim ve ona iki el ateş ettim. Vücudunu sürükledim ve arabamın arkasına koydum. Satırımı kullanarak biraz et kestim. Sonra midem bulandı, onu bastırsın diye etin bir kısmını çiğ olarak yedim, kalanını çantama koydum. Tadını sevdiğimi fark ettim. Adamı siyah bir beze sardım, bagaja koydum ve şehirde biraz dolandım. Sonra cesedi çöplüğe attım ve eve gittim. Etinin bir kısmını dışarıdaki köpeklere verdim, kalanını da dolaba koydum.
Bunları söylerken gösterdiği tek duygu, geçirdiği kahkaha nöbetleriydi. Dolayısıyla muhtemelen kendisinde psödobulbar etki görülüyordu. Ayrıca Dengiz, yakalanmaması halinde daha da fazla kişiyi öldüreceğini söyledi. "Ankara Kanibali" veya "Ankara Hanibali" isimleri takılan Dengiz'e 2 kez müebbet hapis verildi, ama sonra akli dengesi yerinde değil diye ruh ve sinir hastalıkları hastanesine kapatıldı.
Bu arada "Hanibal" sözcüğü ile "Kanibal" sözcüğü çok benzer gelebilir ve tabii Anthony Hopkins'in canlandırdığı şaheser, bu iki sözcüğü eş anlamlı hale getirdi ama, Hanibal ile Kanibal arasında etimolojik bir ilişki yoktur. Kanibal, yukarıda anlattığımız gibi İspanyolcadan gelmektedir. Hanibal ise Kartacalılar arasında yaygın olan bir erkek ismidir ve Yunancadaki anlamı, "Baal Merhametlidir" demektir.[23] Baal de Levant bölgesinin çok tanrılı olduğu dönemlerde inanılan tanrılardan biridir: Doğurganlık, hava durumu, yağmur, rüzgar, savaş gibi şeylerin tanrısıdır.[24]
Görebileceğiniz gibi kanibalizmi, insan tarihinde hemen her yerde bulmak mümkün. Ama kanibalizmi görmek için, Homo cinsinin dışına da çıkabiliriz.
İnsan Harici Hayvanlarda Kanibalizm
Söylediğimiz gibi, doğada kanibal olan tek tür biz değiliz. Üstelik sadece etçillerde görülen bir durum da değil, otçullar ve detrivor olarak bilinen ölü organik maddelerle beslenen hayvanlarda da kanibalizm görülebilmektedir. Ama genellikle örümceklerde, karideslerde, köpekbalıklarında, kurbağalarda; insanlar, Neandertaller ve şempanzeler gibi kuyruksuz maymunlarda; su aygırlarında ve semenderlerde görülmektedir. Hatta T. rex gibi dinozorların da yaptığına dair izler olduğu ileri sürülmektedir, ama bu kadar eski izler oldukça tartışmalıdır.[25]
Biz insanlar, tüyler ürpertici hayvanlar birbirinin etini yediğinde pek şaşırmıyoruz. Karadul örümceği ya da peygamber devesi eşlerini katır kutur yediğinde bu, kulağımıza az çok normal geliyor. Ama örneğin, bazı denizatlarının da kendi cinslerinden hayvanları yiyor olduğunu biliyor muydunuz? Evet, Disney filmlerini süsleyen barışsever denizatı, zaman zaman küçük ve şirin burnunu (ağzını) kullanarak kendi yavrusunu vakumlar ve yer. Kelebekler ve sincaplar da bunu yapar; hatta eğer küçük bir tavşan beslemişliğiniz varsa, tavşanların da birbirini yiyebildiğini zaten biliyorsunuzdur. Erika Engelhaupt, bir doğa merkezinde çalışırken deneyimlediği bir olayı şöyle anlatıyor:[26]
Hayvanat bahçesinden bize geçici olarak transfer olan, birbirine kur yapan çok sevimli bir çift kulaklı orman baykuşumuz vardı. Bir gün, erkek olanın yerinde olmadığını fark ettim. Hayvan kaçtı diye panikleyip, her tarafı aradım. Derken dişinin göğsünde bir şişkinlik fark ettim. Tabii sonradan, çıkardığı peletlerden, eşi olan baykuşu yediğini anladık. Bu nedenle hayvanat bahçesinden ödünç aldığımız bir çift baykuş yerine, tek bir dişi baykuşu geri verebildik. Bu durum, yeni bir çevre gibi stres yaratan değişimlerden etkilenen hayvanlarda hemcinsini yemenin (kanibalizm), hiç de nadir görülen bir şey olmadığını gösteriyor
Hayvanlarda kanibalizm üzerine yeni bir kitabın yazarı olan yerbilimci David Soulsby, ilk olarak Zimbabwe'de hemcinsini yiyen bir cırcır böceği sürüsünden ilham almış. Poultry Site'taki bir röportajında şöyle diyor:
Birçok böcek geçen araçlar tarafından ezilip öldü, diğerleri ise onları yamyamca yiyerek temizledi. Bu olay beni, doğada kendi cinsini yiyen hayvanlar konusunu araştırmaya itti.
Soulsby, hayvan yamyamlığı ile ilgili bilimsel literatürü taradı. Sonuç olarak Animal Cannibalism: The Dark Side of Evolution (Hayvanlarda Yamyamlık: Evrimin Karanlık Yüzü) adlı kitabı yazdı.[27] Bu kitap, esas olarak biyologlara ve hayvan yamyamlığı ile bir şekilde yüzleşen hayvan bakıcılarına hitap ediyor.
Bazı Anneler Bebeklerini Yiyor, Bazı Bebekler de Annelerini...
Annelerin yavrularını yemesi oldukça yaygındır ve aslında yamyamlığın kurbanlarının çoğu yumurtalar ve yenidoğanlardır. Ama çocuklar da yamyam olabilir.
Matrifaji, ya da anneyi yemek, bazı böcekler, akrepler, iplik kurtları ve örümceklerde görülür. En uç noktada fedakarlık örneği yengeç örümceği adı verilen bir örümcek cinsinde (Diaea ergandros) görülür. Anne örümcek, yavrularına yemeleri için döllenmemiş yumurta verir. Yavrular yumurtaları ve sonra da yavaş yavaş annelerini yer. Haftalar sonra, anne hareket edemeyecek hale gelir, ve tamamen yenip tüketilir. Ama bu boşa değildir:
Annelerini yiyen örümcekler genelde daha yüksek ağırlık ve hayatta kalma oranı annelerini yemeyen yavrulara göre oldukça yüksek. Şanslılar ki insanları evrimi annenin güvende olmasını şart koşuyor. Sadece doğduğunda annesine ihtiyacı olmayan yavrular matrifajiye yönelir. İnsan fetüsünde diş olsaydı bile (şimdi olmadığına memnunsunuz değil mi?) annelerini yiyecek olsalar tamamen çaresiz ve sütsüz kalırlardı.
Levrek ve O Familyadan Diğer Hayvanlar, Uzun Zamandır Yamyam!
Soulsby'a göre yamyamlık en çok böceklerde, örümceklerde ve levrek ve ciklet balığını içeren bir sınıf olan Levrekgillerde görülür. Ciklet balıkları asabilikleriyle bilinir (bir yeşil terör ciklet balığı akvaryumdan dışarı sıçrayıp balık pulu dolu bir torbanın içine süzülüvermişti) ama levreğin de bir karanlık tarafı olduğunu kaç kişi bilir? Bu balıkların çoğu küçük çocukların olta mantarıyla yakaladığı cinsten ama fena halde yamyamlar, anne babalar ve büyük kardeşler zaman zaman küçük yavruları silip süpürür.
Tatlısu levrekleri, bu grubun bir üyesidir ve birbirlerini yemeye kuyruklardan başlarlar. Bazen biri diğerini yemeye başlar ama sonunda yenip biten kendisi olur, ve Soulsby'ın belirttiğine göre kaydedilmiş zincirleme yeme vakalarında rakam dört balığın aynı anda birbirini yemesine kadar çıkıyor.
Bazen Bir Türün İçinde Sadece Bazı Bireyler Yamyamlık Yapar!
Bazı amfibilerde, biri normal biri yamyam olmak üzere iki larva çeşidi olabiliyor. Yamyam olan daha büyük oluyor ve en azından kaplan semenderinde, daha geniş ağıza, daha büyük kafaya ve daha alçak bir alt çeneye sahip oluyor.
Yamyam olanın dişleri normal semenderinkinden 3 kata kadar daha uzun oluyor. Kaplan semender ve Asya semenderi olarak da bilinen Hynobius retardatus üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki yamyama dönüşmüş olanlar, larvalar çok fazla sayıda olduğunda ve birbiriyle bağlantısız olduğunda (farklı anne babadan aynı tür larva) ortaya çıkıyor.
Doğal seçilimin aynı geni paylaşan kardeşlere öncelik tanıması mantıklı, bu birçok hayvanın kendileriyle bağlantısız hayvanlardansa kardeşlerine yardım etme eğilimine benziyor. Semenderlerin kendi türlerini yemek için büyük kırma çeneleri geliştirmesi adaletsiz bir evrim buluşu gibi görünse de, büyük resme bakarsak o tür için iyi olduğu görülebilir. Eğer bir havuz kurursa yamyam hayvanlar kardeşlerinden büyük ve şişman olduklarından tek hayatta kalanlar olabilir. Grup için fedakarlık yapma adaptasyonunun doruk noktası budur.
Kanibalizm ve Evrim
Kanibalizmin Faydaları
Her ne kadar yeni araştırmalar, kanibalizm için illâ kıtlık veya kuraklık gerekmediğini, bazı türler için bunun normal olduğunu gösterse de genellikle kaynaklar için aşırı yüksek rekabet olan durumlarda bireyler, kendi türünden olan diğer bireyleri de yiyerek fazladan besin ve enerji kaynağı edinebilirler. Bu, kanibal olmayanların açlıktan öleceği bir ortamda kanibal bireylerin hayatta kalma başarısını arttıracak ve evrimsel bir avantaj sağlayacaktır.[28] Örneğin çok az miktarda besin olan durumlarda kurbağa yavruları birbirlerini yiyerek elimine edebilirler ve irileşerek hem daha zor besinlere erişebilirler hem rakiplerini daha kolay elerler.[29], [30]
İlginç bir şekilde, kanibal beslenme sırasında elde edilen besinlerin enerjiye dönüşümü, kanibal olmayan (örneğin tamamen otçul veya avcılardaki gibi etçil) beslenme türüne göre daha verimli bir şekilde işleyebilir; çünkü otçul ve etçil diyetlerde tüketilen besinler (ki bu besin kaynakları genelde farklı türden canlılardır), beslenen canlının ihtiyacı olmayan gıdaları da bünyesinde barındırır ve sindirim sisteminin bunları da sindirmesi veya ayıklaması gerekir. Bu, gereksiz bir enerji sarfiyatı yaratır.[31] Kanibal beslenen hayvanlar besinlere ve enerjiye daha hızlı erişip, daha hızlı büyüyebilirler.
Kimi zaman kanibalizm, kaynakların dağıtımı ve barınaaklara erişim açısından düzen koruyucu bir göreve de sahip olabilir.[32] Örneğin arılar, kanibalizmi hiyerarşik düzeni korumak için kullanmaktadır: Arı kovanlarında kraliçe arı haricindeki işçi arılar yumurtlayacak olursa, diğer arılar bu larvaları yiyip yok ederler.[33] Bu durumda kanibalizm, düzen sağlayıcı bir rol oynamış olmaktadır. Elbette bunun avantaj olabilmesinin tek yolu, türün kendi soyunu devam ettirecek bireyleri yok etmediğinin garanti edilmesidir. Arılarda asıl üreme işi kraliçe arıda olduğu için ve bu özel arı, özenle korunduğu için, arılarda kanibalizm dezavantajlı değildir.
Benzer şekilde kaplan köpekbalığı gibi köpekbalıklarında rekabet daha ana rahminde başlamaktadır. Anne vücudunda yumurtadan çıkan yavrular, birbirlerini yiyerek üstünlük kazanmaya çalışmaktadırlar. "Kardeşin kardeşi öldürerek ve onu yiyerek evrimsel avantaj sağlaması" sürecine adelfofaji denmektedir.
Kanibalizm, kimi zaman kolay besin kaynağı da yaratabilmektedir: Örneğin doğada kimi zaman dişiler, çiftleştikten hemen sonra erkeklerini yiyebilmektedir. Bu, erkeklerin evrimsel görevini tamamladıktan sonra besin kaynağı olarak kullanılabilecek olmasının bir ürünüdür. Kırmızı sırtlı örümcekler, karadullar, peygamber devesi olarak da bilinen mantisler ve bazı akrepler bunu yapmaktadır. Buna cinsel kanibalizm denmektedir.
Kanibalizmin Zararları
Bu kadar çok sayıda hayvanda olsa ve belli durumlarda avantaj sağlayabilse bile kanibalizm, genelde evrimsel olarak kısıtlanan bir davranıştır, çünkü hastalık yapıcı mikrop, yani patojen yayılımı riskini artırabilmektedir. Özellikle de insan beyni yiyen kabilelerde kuru adı verilen hatalı protein katlanmasından kaynaklanan hastalık çok yaygın görülmektedir ve ilginç bir şekilde bu hastalık, beyin yiyen kişilerin beyinlerine hasar vermektedir.[34] Benzer şekilde, kontamine olmuş inek dokularının diğer ineklere yedirilmesi halinde bulaşabilen bovin süngerimsi ensefalopati hastalığı (ya da daha meşhur adıyla "deli dana hastalığı"), kanibalizmin yaratabileceği tehlikeleri göstermeketedir.[35] Elbette türe özgü parazitlerin yayılmasını kolaylaştırması veya akrabaları yiyerek bir soy hattının uyum başarısını düşürmesi gibi tehlikeleri de bulunmaktadır.[36]
Kanibalizm, diyeti kısıtlayıcı bir etkiye de sahiptir: Eğer bir tür katı bir şekilde kanibal ise, spesifik olarak kendi türünden bireyleri aramak zorunda kalacaktır. Eğer tür, normalde geniş bir diyete sahipse, kanibal olan bireyler yalnızca spesifik canlıları yiyebilecektir ve bu, kanibal bireylerin besine erişim ihtimalini düşürüp, harcadıkları enerjiyi artıracaktır.
Buna ek olarak kanibal bireyler, kısmen daha zayıf ve genç olan bireylere saldırmayı seçebilirler.[37] Ancak yavrular henüz tam olarak gelişmedikleri için, aslen sindirim kolaylığı sağlamak amacıyla tüketilen bu bireyler, avcının kendi besin ihtiyaçlarını sağlamasına yetmeyebilir. Dahası, yavruların hızlı elenmesi, soyun devamlılığını tehdit edebilir. Daha da fenası, yavruların avcılara karşı sahip olabildiği bazı savunma mekanizmaları (örneğin belirli bileşikler ve hormonlar), sindirimin umulduğundan daha yavaş gerçekleşmesini sağlayabilir, enerji ihtiyacının karşılanmasını zorlaştırabilir ve hatta kanibal bireyin kendi yavrularının gelişimini yavaşlatabilir. Dolayısıyla kanibal diyetlerin çoğunlukla başka herhangi bir besin kaynağı olmayan yerlerde ve durumlarda evrimleştiğini görmekteyiz.
Ayrıca diğer seçilim baskıları da kanibalizmin yarattığı maliyetle birleşebilir: Örneğin eğer ki dikensırtlı balıklar gibi diğer balıkların yumurtalarıyla beslenen hayvanlar, kendi yumurtalarını diğerlerininkinden ayırt edecek mekanizmalardan yoksunlarsa, kendi yumurtalarını yiyerek kendi soylarının yayılma ihtimalini azaltabilirler. Bu yüzden evrimsel süreçte bireyler, diğer türdaşlarını kimyasal olarak uyaracak biçimde evrimleşmiş olabilmektedir.[38] Benzer şekilde mesela döllenmiş yumurtalar hem avcılara hem kanibalizme engel olacak biçimde zehirli olabilmektedir.
Sonuç
Görebileceğiniz gibi canlılık dünyası baş döndürücü bir karmaşıklığa sahiptir. Tekil bir örnekten yola çıkıp büyük yargılara varmak çok zordur. Her türün ve hatta her biyolojik olayın şartlarını kendi içinde değerlendirmek, sonrasında çok dikkatli bir şekilde genel geçer kurallar inşa etmek gerekmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 22
- 10
- 8
- 6
- 6
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- ^ W. B. Seabrook. (1932). Jungle Ways.
- ^ B. Palmer. What Does Human Flesh Taste Like?. (4 Haziran 2012). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Slate Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b I. B. Rouse. (1992). The Tainos: Rise And Decline Of The People Who Greeted Columbus. ISBN: 9780300051810. Yayınevi: Yale University Press.
- ^ T. S. Floyd. (1973). The Columbus Dynasty In The Caribbean, 1492-1526. Yayınevi: Albuquerque : University of New Mexico Press.
- ^ C. Taylor. (2012). The Black Carib Wars: Freedom, Survival, And The Making Of The Garifuna. ISBN: 9781617033100. Yayınevi: University Press of Mississippi.
- ^ Nişanyan Sözlük. Yamyam. Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Nişanyan Sözlük | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b S. Everts. Europe’s Hypocritical History Of Cannibalism. (24 Nisan 2013). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Smithsonian Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Villa. (1992). Cannibalism In Prehistoric Europe. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews, sf: 93-104. doi: 10.1002/evan.1360010307. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. M. Peters. (1998). The First Crusade: The Chronicle Of Fulcher Of Chartres And Other Source Materials. ISBN: 9780812216561. Yayınevi: University of Pennsylvania Press.
- ^ P. . Jackson. (2005). The Mongols And The West: 1221-1410. ISBN: 9780582368965. Yayınevi: Routledge.
- ^ VLib. The Great Famine And The Black Death. Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: VLib | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Hassan. The Fall Of The Egyptian Old Kingdom. (17 Şubat 2011). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. Chase. Narrative Of The Most Extraordinary And Distressing Shipwreck Of The Whale-Ship Essex. (1 Ocak 1821). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: The Plough Boy Journals | Arşiv Bağlantısı
- ^ Melville. Melville's Reflections. Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: The Life and Works of Herman Melville | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. W. Newcomb. (1961). The Indians Of Texas: From Prehistoric To Modern Times. ISBN: 9780292784253. Yayınevi: University of Texas Press.
- ^ J. R. Swanton. (1915). Linguistic Position Of The Tribes Of Southern Texas And Northeastern Mexico. American Anthropologist, sf: 17-40. doi: 10.1525/aa.1915.17.1.02a00030. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. T. Butler. (1970). The Atakapa Indians: Cannibals Of Louisiana. Louisiana History: The Journal of the Louisiana Historical Association, sf: 167-176. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Povos Indigenas no Brasil. Wari' - Indigenous Peoples In Brazil. Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Povos Indigenas no Brasil | Arşiv Bağlantısı
- ^ Mummy Tombs. Mummy Dummy 2: Medieval Doctors And Their Patients. (29 Kasım 2007). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Mummy Tombs | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Daly. (2006). That Obscure Object Of Desire: Victorian Commodity Culture And Fictions Of The Mummy. JSTOR, sf: 24. doi: 10.2307/1345912. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Wikipedia. Özgür Dengiz. (25 Kasım 2007). Alındığı Tarih: 14 Haziran 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ Murderpedia. Özgür Dengiz. (13 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Murderpedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ Wikipedia. Hannibal (Given Name). (5 Eylül 2013). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ Encyclopædia Britannica. Baal. (12 Ağustos 2015). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Encyclopædia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. R. Longrich, et al. (2010). Cannibalism In Tyrannosaurus Rex. PLOS ONE, sf: e13419. doi: 10.1371/journal.pone.0013419. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Science News. Some Animals Eat Their Moms, And Other Cannibalism Facts. (11 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 13 Haziran 2021. Alındığı Yer: Science News | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Soulsby. (2013). Animal Cannibalism: The Dark Side Of Evolution. ISBN: 9780955501166. Yayınevi: 5m Publishing.
- ^ W. E. Snyder, et al. (2000). Nutritional Benefits Of Cannibalism For The Lady Beetle Harmonia Axyridis (Coleoptera: Coccinellidae) When Prey Quality Is Poor. Environmental Entomology, sf: 1173-1179. doi: 10.1603/0046-225X-29.6.1173. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Jefferson, et al. (2014). Frugal Cannibals: How Consuming Conspecific Tissues Can Provide Conditional Benefits To Wood Frog Tadpoles ( Lithobates Sylvaticus ). Naturwissenschaften, sf: 291-303. doi: 10.1007/s00114-014-1156-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. J. Crespi, et al. (1992). Cannibalism: Ecology And Evolution Among Diverse Taxa. ISBN: 9780198546504. Yayınevi: Oxford University Press, USA.
- ^ J. Simpson, et al. (2018). Low Levels Of Cannibalism Increase Fitness In An Herbaceous Tortrix Moth. Behavioral Ecology and Sociobiology, sf: 1-11. doi: 10.1007/s00265-018-2439-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Nishimura, et al. (2004). Evolution Of Cannibalism: Referring To Costs Of Cannibalism. Journal of Theoretical Biology, sf: 293-302. doi: 10.1016/j.jtbi.2003.09.007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Santomauro, et al. (2015). Cannibalism Of Diploid Drone Larvae In The Honey Bee (Apis Mellifera) Is Released By Odd Pattern Of Cuticular Substances. Journal of Apicultural Research, sf: 69-74. doi: 10.1080/00218839.2004.11101114. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. B. Prusiner. (2008). Reflections On Kuru. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 3654-3656. doi: 10.1098/rstb.2008.4024. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. E. Finberg. (2004). Mad Cow Disease In The United States: An Update On Bovine Spongiform Encephalopathy And Variant Creutzfeldt-Jakob Disease. Clinical Microbiology Newsletter, sf: 113-118. doi: 10.1016/j.clinmicnews.2004.07.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. H. W. Rudolf, et al. (2007). Disease Transmission By Cannibalism: Rare Event Or Common Occurrence?. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 1205-1210. doi: 10.1098/rspb.2006.0449. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. Quinn, et al. (2004). Predator Hunting Behaviour And Prey Vulnerability. Journal of Animal Ecology, sf: 143-154. doi: 10.1046/j.0021-8790.2004.00787.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. W. Pfennig, et al. (1993). Kin Recognition And Cannibalism In Spadefoot Toad Tadpoles. Animal Behaviour, sf: 87-94. doi: 10.1006/anbe.1993.1164. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 06:47:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2047
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.