Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 5 gün önce Sen de Cevap Ver

Github'daki sorularınıza da baktım ancak hepsini burada cevaplayamam saatler alır. Fakat bunları ayrı birer soru olarak paylaşırsanız ben de vakit buldukça katılım sağlamaya çalışırım. Hepsine toplu cevap vermeye çalışırsam aşırı uzun makale gibi olacak (daha önce çok yaptım 😂 2-3 kişi dışında pek okuyan da olmuyor o yüzden kısa tuttum cevabı)

Küresel çapta yaşanan büyük felaketler ve yaygın savaşlar, toplumsal bilişsel sermayemizi ve teknolojinin gidişatını etkileyen, hayli çetrefilli, adeta diyalektik bir süreci tetikliyor. Bu tür dışsal şoklar, kaynakların belli alanlara aşırı yoğunlaşması ve keskin bir seçilim baskısı ortamında, örneğin havacılık-uzay veya kriptografi gibi spesifik teknolojik paradigmaları "zorunluluktan doğan inovasyonla" hızla ileri taşısa da, bu durum, tesadüfi keşiflere dayalı, "mavi gökyüzü" diye tabir edilen temel araştırmaların yeşereceği koşullarda daha geniş bir zeminde serpilebilecek genel bilimsel episteme için mutlak bir kazanım sayılmaz.

Eş zamanlı olarak, bu olaylar kitlesel kayıplar ve travmalar yoluyla ciddi bir "beşeri sermaye erozyonuna" veya "beyin göçüne" neden olabilir; bu da potansiyel olarak toplumsal akıcı zekâda bir düşüşe yol açabilir veya "Flynn etkisini" yavaşlatabilir. Sonrasında yeniden yapılanan kurumsal düzen ise, çoğu zaman "iyatrojenik yolsuzluk" (yani, düzeltme çabalarının daha beter sorunlar doğurması) ve sistemik entropi ile boğuşabilir; bu da uzun vadede hem bilişsel yetkinliğin kalıcı şekilde filizlenmesini hem de teknolojinin etkin yayılımını sekteye uğratır. Yani çatışmalar bazı alanlar için bir "icat fırını" işlevi görse bnile bu genellikle bütüncül teknobilimsel ve toplumsal bilişsel ilerlemeden ödün verilmesiyle mümkün olur.

Tüm Reklamları Kapat

Ekstra olarak linkteki şu soruya yanıt vermek istiyorum (6. alt başlık, c):

Yöntemler (Savaşa Gerek Yok, Akıl Var, Mantık Var):

Devlet Baba Ar-Ge'ye Keseyi Açacak: Üniversitelere, araştırma enstitülerine, "alın size para, gidin insanlık için bir şeyler bulun" diyecek.

, elbette, kim karşı çıkabilir ki? Okullardan pırıl pırıl beyinler fışkıracak, o 'icat çıkarma' merakı öyle bir coşacak ki... Tabii, bu 'icatların' Newton'un kafasına düşen elma misali dünyevi mi olacağı, yoksa müfredatımızda bilime ve eleştirel düşünceye 'nazikçe' yer açılırken, aslan payını alan o pek derin, pek faydalı, 'öbür dünya için en iyi arsa nasıl kapatılır?' türünden konulara mı yöneleceği, işte bu da ayrı bir merak. Sonuçta her 'icat' da bilime hizmet etmek zorunda değil; belki de yedi kat semaya en hızlı nasıl Wi-Fi şifresi yollanır, bunun formülünü bulmak da bir 'icat' sayılır, değil mi?

Tüm Reklamları Kapat

Yenilikçilik ve Merak Kültürü: "Acaba şöyle yapsak ne olur?" diyenlere destek olunacak, risk almaktan korkulmayacak.

Kamu-Özel Sektör El Ele: Devlet, üniversite, sanayici bir araya gelip "hadi şu teoriyi hayata geçirelim" diyecek.

Uluslararası İşbirliği: "Bilginin milliyeti olmaz" diyerek, dünyanın dört bir yanından bilim insanları birlikte çalışacak.

Özel Sektöre Teşvik: "Sen de Ar-Ge yap, bak vergi indirimi var" denecek.

"Barış İçin Büyük Hedefler": "Hadi iklim değişikliğini durduralım, kansere çare bulalım, Mars'a koloni kuralım!" gibi büyük, heyecan verici hedefler konulacak. Bu da savaş gibi bir odaklanma ve motivasyon sağlar ama amacı yapıcıdır. Ha Mars'a koloni işine çok girmeyeceğim 😂

Akademik Özgürlük ve Açık Fikir Tartışması: Bilim insanları "acaba patron ne der?" diye düşünmeden özgürce araştırma yapabilecek.

Araştırma Altyapısına Yatırım: Modern laboratuvarlar, süper bilgisayarlar, "bilgi okyanusu" gibi veri tabanları...

Başarılı Ülkeler:

Almanya: Mühendislikte bir numara, uygulamalı araştırmada usta.

Güney Kore: "Düne kadar neydik, bugün ne olduk" dedirten bir teknoloji devi. Eğitime ve Ar-Ge'ye yatırımın gücü.

Tüm Reklamları Kapat

Japonya: Robotların, elektronik eşyaların anavatanı.

İsviçre: Kişi başına düşen Ar-Ge harcaması tavan yapmış, ilaçta, saatte, çikolatada (tamam o teknoloji değil ama olsun) bir dünya markası.

İskandinav Ülkeleri (İsveç, Finlandiya vs.): Hem refah seviyeleri yüksek hem de teknolojide öncüler. "Yeşil enerji", "akıllı şehirler" onlardan sorulur.

Tüm Reklamları Kapat

İsrail: "Silikon Vadisi"nin Ortadoğu şubesi. Tabii günümüzdeki soykırım hareketine girmeyeceğim...

Amerika Birleşik Devletleri: Hem devasa kamu ve özel sektör Ar-Ge yatırımlarıyla hem de "garajdan çıkan milyar dolarlık şirketler" efsanesiyle hala bir dev.

Çin: "Ben de varım!" diyerek Ar-Ge'ye devasa paralar yatırıyor, yapay zekadan telekomünikasyona her alanda atağa kalkıyor.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
10
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Enes Soylu
Enes Soylu
16K UP
İnceleyen8 5 gün önce
Kafanız sakinken,tadını çıkarmanız gereken kısa bir yolculuk.Jim Carrey'nin oyunculuğu şahane;gerçekten utangaç,sakar,pek sosyal olmayan adam rolünü güzel sunmuş.Bu hafıza silme işlemi bazı insanlar için inanılmaz yararlı olabilir;özellikle travma durumlarında ama onun dışında pek mantıklı gelmiyor.Elimde böyle bir imkan olsa anılarımı silmek istemezdim,tecrübe kaybetmek gibi hissettiriyor;''Fiziksel olarak 2 yıl ilerlerken zihinsel olarak 2 yıl geriye gitmek.'' bu durumu güzel bir biçimde özetler.
9.6/10
(14 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Yönetmen: Michel Gondry
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 2 Ağustos 3 dk.

Bask Üniversitesi Döngüsel Ekonomi, İşletme Performansı ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Ulaşma Araştırma Grubu tarafından yapılan bir çalışma, enerji şirketlerinin faaliyetleri sonucunda biyoçeşitliliğe verdikleri zararın %47'sini gizlediğini ortaya koyuyor. Çalışma, Journal of Behavioral and Experimental Finance dergisinde yayınlandı.[1]

Araştırmacılar, Avrupa Birliği'nin ortak para birimi Euro'yu kullanan ülkelerdeki 30 büyük enerji şirketiyle ilgili toplam 47 olayı inceledi. Bu olaylar arasında ormansızlaşma, kuşların elektrik hatlarına çarparak ölmesi ve habitat tahribatı gibi vakalar yer alıyordu. İncelenen bu olayların 22'sine, ilgili şirketlerin sürdürülebilirlik raporlarında hiç değinilmemişti. Çalışmanın yazarı şöyle anlatıyor:

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deha Kaykı
Deha Kaykı
198K UP
Aktaran 9 saat önce 3 dk.

ArXiv'de ön baskı olarak yayımlanan yeni bir çalışma, karanlık maddenin evrenin ilk yıldızlarında yalnızca kütle çekimsel değil, kimyasal evrimsel süreçlerde de etkili olabileceğini öne sürüyor. Lina Yıldız ve Deha Kaykı tarafından, GTIIT’te (Guangdong Technion – İsrail Teknoloji Enstitüsü) görev yapan fizikçi Prof. Dr. Marcelo F. Ciappina danışmanlığında yürütülen bu çalışma; yıldız içi termodinamik yapılar ve nükleer tepkimelerin karanlık madde kaynaklı enerji enjeksiyonu ve istatistiksel dağılım değişimleri ile nasıl dönüştürülebileceğini kapsamlı bir model üzerinden ele alıyor. Bu yaklaşım, karbon ve nitrojen gibi biyojenik elementlerin üretiminde artışa, oksijen sentezinde ise azalmaya yol açan bir nükleosentez senaryosunu simüle ederek özellikle karbon açısından zengin ve metal bakımından yoksul (CEMP) yıldızların gözlemsel spektrumlarıyla yüksek uyum gösteriyor.

Araştırma, klasik yıldız evrimi modellerinin açıklamakta yetersiz kaldığı CEMP-no yıldızlarının anomalik C/O oranlarını karanlık madde etkisi ile açıklamayı hedef almaktadır. Bu bağlamda, karanlık maddenin yalnızca kütleçekimsel etkilerle değil, aynı zamanda termodinamik yapılar üzerindeki etkileriyle de erken yıldızlarda nükleer tepkime dengelerini değiştirebileceği varsayımı öne çıkarılmıştır. Özellikle zayıf etkileşimli kütleli parçacıkların yıldız çekirdeklerinde termalleşerek çift yok oluş süreçleri aracılığıyla ısı enjekte edebileceği fikri, çalışmanın hesaplamalı temelini oluşturmaktadır.

3
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
4,900 UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Beyza Nur Tandoğan
Yazar 23 Ocak 2022 37 dk.

Vücudumuzu oluşturan yapıların temelinde makromoleküller yer alır. Makromoleküller, monomerik alt birimlerin birbirlerine bağlanmasıyla oluşan, molekül ağırlığı oldukça yüksek olan polimerlerden meydana gelir. Canlı sistemlerindeki en önemli dört makromolekül; karbonhidrat, protein, yağ ve nükleik asitlerdir. Bunlar, hücrenin vazgeçilmez yapıtaşlarıdır; öyle ki, hücreyi bir binaya benzetirsek, binanın yapı taşları bu 4 makromolekülden ibaret olacaktır. Makromoleküller hücredeki metabolik olaylarda, hücre zarının yapısında, sinyal-uyarı iletiminde, yapısal destek sağlamada, canlı için hayati olaylarda gerekli enerjiyi sağlamakta ve bunun gibi birçok yerde görev alırlar.

Makromoleküllerin yapısında en fazla bulunan ve çeşitliliği sağlayan atom olan karbon atomu birçok atomla ya da kendisiyle (en çok da O, H ve N ile) çeşitli bağlar yaparak, yan yana dizilerek zincirler ve yeni bileşikler oluşturur. Bu bileşiklerden birisi de H ve C'nin oluşturduğu hidrokarbon bileşiğidir. Hidrokarbonlar yapılarına oksijeni de katarak canlı için en önemli organik maddelerden birisi olan şekerleri yani karbonhidratları oluşturur.

74
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Temmuz 2022 14 dk.

Standart Model (veya uzun adıyla "Parçacık Fiziğinin Standart Modeli" veya "Temel Parçacıkların Standart Modeli"), Evren'de var olduğu bilinen dört temel kuvvetten yer çekimi hariç üçünü (elektromanyetizma, zayıf çekirdek kuvveti ve güçlü çekirdek kuvveti) tanımlayan ve bilinen tüm temel parçacıkları sınıflandıran teoridir. Standart Model, Kuantum Alan Teorisi'nden doğan bir paradigmadır ve kendiliğinden simetri kırılması, fiziksel anomaliler ve pertürbatif olmayan davranışlar da dahil olmak üzere, çok çeşitli fiziksel fenomenleri izah etmekte kullanılabilir.[1][2][3][4][5]

Karanlık madde ve nötrino salınımlarının varlığı gibi Standart Model'den farklı deneysel sonuçları açıklamak için varsayımsal parçacıkları, ekstra boyutları ve ayrıntılı simetrileri (süpersimetri gibi) birleştiren daha egzotik modeller oluşturmak için bir temel olarak kullanılır.

259
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simay Aladağ
Çeviren 9 saat önce 3 dk.

28 Nisan'da eBioMedicine'de yayınlanmış bir rapora göre, 2018 yılında dünya genelinde 55-64 yaşları arasında olan kişilerin 2,6 milyondan fazlası kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle öldü. Bu ölümlerin yüzde 13,5'i ftalat adı verilen ve evlerimizde sıklıkla kullandığımız plastiklerde yaygın olarak bulunan bir kimyasala maruz kalmayla ilişkili olabilir.[1]

Ftalatlar şampuanlarda, losyonlarda, gıda ambalajlarında, kan torbaları gibi tıbbi malzemelerde bulunan bir grup kimyasal maddedir.[2] Bu kimyasallar genellikle plastikleri daha yumuşak ve daha esnek hale getirmek için kullanılırlar.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Nisan 2015 1 dk.

Matematik, bütün bilimleri birbirine bağlama gücüne sahip bir dildir. Sadece bilim insanları arasındaki iletişimi ortak bir tabana çekmez, aynı zamanda konsept olarak Evren'i daha iyi tanımamızı ve anlamlandırmamızı sağlar. Ancak ne yazık ki bu dili öğrenmek her zaman çok kolay olmamaktadır. Tıpkı kullandığımız konuşma dillerini öğrenmek için yaptığımız gibi, bilen birileriyle sürekli pratik yapmak, önemli miktarda zamanı bu dili öğrenmeye ve anlamaya ayırmak gerekmektedir. Bu da, çoğu insanın daha yolun başında bundan caymasına neden olur.

Neyse ki bilim ve teknoloji ilerledikçe, internet herkese her şeyi ulaşılır kıldıkça, bu tür konuları öğrenmek de giderek daha kolay ve eğlenceli bir hal alıyor. Bu konudaki en önemli araçlardan birisi de, IMAGINARY isimli internet projesi. 

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 22 Haziran 2011 12 dk.

Evrimsel biyolojinin gelişmesi ve interdisipliner olarak hemen her bilim dalında kullanılmaya başlanmasıyla birlikte artık kesin olarak biliyoruz ki insan da sıradan bir hayvan türüdür. Her canlı gibi, insan da diğer tüm canlılarla evrimsel bir geçmişi paylaşmaktadır.

Benzer şekilde kesin olarak bildiğimiz bir diğer nokta, insanın bu akıl almaz sayıdaki canlıların her biriyle akraba olduğu, ancak en yakın akrabasının Pan cinsi, yani şempanzeler ve bonobolar olduğudur. Ondan sonra sırasıyla goriller ve orangutanlar gelir.

140
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
19 saat önce
Araştırmacılar, PDMA adlı yeni bir bileşiğin yer fıstığı kök çevresindeki faydalı mikropları artırdığını keşfetti. Bu madde, demir ve çinko gibi besinlerin bitki tarafından daha kolay alınmasını sağlıyor. Özellikle Actinobacteria grubundaki mikroplar zenginleşip güçlü bir mikrobiyal ağ oluşturuyor. PDMA, bitki-mikrop etkileşimlerini güçlendirerek verimli bir gübre adayı olarak öne çıkıyor.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Eğitim, bir ulusun en ucuza mal edebileceği savunma sistemidir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
41
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Orçun Deniz Can
İnceleyen10 8 saat önce
Bu bir diziden çok daha fazlası, başlamadan onu belirteyim.

Hikaye ana karakterlerimiz Bryon Cranston'ın canlandırdığı lise kimya öğretmeni olan Walter White ve Aaron Paul'un canlandırdığı Walter'ın başarısız öğrencilerinden biri olan Jessie Pinkman adındaki 2 kişidir. Walter bir gün narkotik şubede bir polis olan bacanağı Hank'e katılmak ister ve Hank onu kırmaz. Katıldığı bu operasyonda polisin baskın attığı eve yakın bir mesafede olan başka bir evden darmadağın bir biçimde 2. kattan yere atlayan öğrencisi Jessie'yi görmesiyle şaşırır ama zaten onun bu işlere bulaştığını görmesiyle gelecekte yapacakları işlerin başlamasının ilk adımı da atılmış olur.

İlerleyen zamanda çevresi ve arkadaşlarından cinsel hayat anlamında, ekonomik zorluklar anlamında ve daha sıralayabiliceğim bir çok şey de daha geride kaldığını fark eder ama hala bu pekte sevmediği hayatına devam eder, ta ki 50. yaş doğum gününde 3. evre akciğer kanseri olduğunu öğrenene kadar. Oturup onsuz kalacak olan ailesinin rahat yaşaması için, oğlunun üniversite masrafları için ne kadar para kazanması gerektiğini hesaplar ve kimya bilgisini kullanabiliceği ve kısa zamandada iyi para kazanabiliceği bir iş olan aynı zamanda bölgesinde de yaygın olduğunu bacanağı Hank'in anlattıklarından bildiği, bir uy*şturucu madde olan met*mfetamin ticaretine başlama kararı alır ve Jessie'de olaylara burada katılır. Walter'ın planına göre o kimya bilgisini kullanıp pişirecek, sokaklara ve m*th'in ticaretine az biraz hakim olan Jessie ise satacaktır.

Şahsen ben dizide önemli bir rol sahibi olan Avukat Saul Goodman'ının hayatıni işleyen bir dizi olan ve gine Vince Gilligan'ın elinden çıkmış Better Call Saul dizisini daha çok severim ama elbette Breaking Bad çok daha üst düzey bir iş ve muhtemelen en iyisi, benim için yeri ayrıdır. Bu dizinin bence en iyi yaptığı şey karakter gelişimi ve değişimlerini kendi içinde çelişmeden çok uygun ve iyi bir ölçüde yapabilmesi, örnek olarak hiç bir anda "bunu niye yaptı?, Bu nasıl bir tepki?, ne alaka?" gibi bir cümle kurmadım. Onun haricinde çok kaliteli yazılmış birbirinden ikonik bir çok villain içeriyor ama ileri kısımlar için spoiler'a kaçabilir o yüzden belirtmeyeceğim. Ayrıca eklemesem olmaz, dizinin müzikleri özellikle intro müziği bir efsanedir, muhtemelen sosyal medyadan vs. duymuşsunuzdur.

Neyse anlatacaklarım bu kadardı benim için en anlamlı dizi olamasada muhtemelen izlediğim en iyisi buydu, muhtemelen izlerseniz sizinde öyle olacak.

Okuduğunuz için Teşekkürler.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Görkem Bakırcı
Fen Bilimleri Öğretmeni 1 ay önce Sen de Cevap Ver

Kozmik zamana göre evrenin yaşı her yerde aynıdır — yaklaşık 13.8 milyar yıl. Ancak görelilik kuramına göre zamanın akış hızı gözlemcinin bulunduğu yerçekimi alanına ve hareket durumuna göre değişebilir. Bunu anlamak için ikizler örneğini düşünelim: İkizlerden biri Dünya’da kalırken, diğeri Jüpiter’e gönderilsin. Yerçekimi farkı nedeniyle Jüpiter'deki ikizin zamanı biraz daha yavaş geçecektir. Ancak her ikiz de kendi ortamında zamanın akışını normal şekilde deneyimler. Aralarındaki zaman farkı, yalnızca buluştuklarında ve saatlerini karşılaştırdıklarında ortaya çıkar.

Kaynaklar

  1. A. Einstein. İzafiyet Teorisi.
9
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 Ocak 2019 16 dk.

Sandra Bullock'un başrolünü oynadığı Netflix yapımı Bird Box filmi büyük yankı uyandırdı. Filmden türetilen memler her yerde! Kimi filme hayran kaldı, kimi ise yerden yere vurdu. Tıpkı geriye kalan tüm filmler gibi! Burada ise sorumuz şu: Bird Box, bize insan evrimin geleceği ile ilgili ne öğretebilir?

İnsanların halen evrimleştiğini biliyoruz; çünkü evrimleşmek zorundayız! Her ne kadar Doğal Seçilim'in etkisini kısmen kırabilmiş olsak da, Doğal Seçilim ne evrimin tek mekanizmasıdır, ne de evrimden söz edebilmek için sadece Doğal Seçilim'e odaklanmak yeterlidir. Evrimin matematiksel altyapısı, Hardy-Weinberg Dengesi'ne dayanır. Hardy-Weinberg Dengesi ise, şu 5 koşul sağlandığı sürece evrimin gerçekleşmeyeceğini öngörür:

315
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Anonim
Anonim Üye 9 saat önce Henüz cevap yok.
Şöyle biz insanların geneli bu tür sesleri seviyoruz hatta bazılarımız bu tür sesler duymadığında bir eksiklik hissediyor mesela kendimden örnek vermemek gerekirse yağmur , kuş, deniz seslerine bayılıyorum özellikle yağmır sesine ve toprak kokusuna bu davranışımızın sebebi tam olarak ne?
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anonim
Anonim Üye 21 Mart 2020 1 Cevap
Mikro dünya ile makro dünyayı açıklayan teoriler birbiriyle çelişiyormuş Sanırım bunu evrim ağacında okumuştum (yani ona benzer bir şey ) benim anladığım biz elektronların davranışlarını açıklayabiliyoruz ama bu açıklamalar makro dünyaya uygulanamıyor böyle mi yoksa onların davranışlarını açıklayamıyor muyuz çünkü bir yerde de öyle okumuştum "atom altı parçacıkların matematiğini tam olarak bilmiyoruz örnek olarak elektronlar oradalar ama ne yaptıklarını bilmiyoruz" hangisi ?
411 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İlanAraştırma Anketi
Mehmet Can Sevinçli
İlanı Ekleyen 4 gün önce ÇevrimiçiÜcretsiz25 Mayıs
Böyle Biriyle Oynasaydın...?
25 Mayıs 2025 12:00 tarihinden 07 Haziran 2025 23:59 tarihine kadar.

MOBA severler merhaba,

MOBA türü oyunlarda oyuncular arasındaki etkileşimin doğasını incelemek amacıyla “Böyle Biriyle Oynasaydın...?” isimli yaklaşık 5 dakika süren bir araştırma yürütüyorum. 

✅ 18 yaş ve üzeri olan
✅ League of Legends (LoL) ve/veya Defense of the Ancients 2 (Dota 2) oynamış veya aktif olarak oynayan herkes katılabilir.

Bağlantı adresi: 
https://www.psytoolkit.org/c/3.6.2/survey?s=HWcMh

Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim.

Devamını Göster
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çembersel Güneş Halesi

Güneş’in etrafında bir halka görmek ister misiniz? Bunu, gündüz vakti Dünya’nın her yerinde kolayca yapabilirsiniz. İnce, yüksek sirrus bulutlarında rastgele konumlanmış buz kristalleri tarafından oluşturulan dairesel, 22 derecelik haleler, gökkuşaklarından çok daha sık görülebilir. Bu, 29 Mayıs’ta, İtalya’nın Roma kenti yakınlarında, bir akıllı telefon ile yakalandı. Güneş’in örneğin bir parmak ucuyla dikkatlice kapatılması, parlak hale halkasını ortaya çıkartmak için çoğunlukla gereken tek şeydir. Halenin karakteristik açısal yarıçapı, kolunuzu uzattığınızda, elinizin başparmağınız ile serçe parmağınız arasındaki açıklığına yaklaşık olarak eşittir. Bir ateş çemberi tutulması görmek ister misiniz? Bu daha zordur. Bugünkü (10 Haziran) Güneş tutulmasının, bir ateş çemberi olarak bilinen muhteşem halka şeklindeki evresi, Ay’ın yalnızca kuzey Kanada, Grönland, Arktik ve doğu Rusya’nın bazı bölgelerinden geçen dar gölge yolu boyunca kısa süreliğine görülebildi. Güneş tutulması, kuzey Asya, Avrupa ve ABD’nin bazı bölgeleri de dahil olmak üzere daha geniş bölgelerden de, kısmi olarak görüldü.

10 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Vincenzo Mirabella
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Evrimsel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Blog Yazısı
Dılbaz Yenisoy
Blog Yazarı 1 dk.

Evrimi yeni öğrenmeye başlayan insanlar genelde köpeklerin yapay seçilim yolu ile evrimleştiğini sanmaktadır. Bu hem doğru hem de yanlıştır. Köpeklerin bundan 12.000 - 14.000 yıl önce evrimleştiği düşünülmektedir. İlk zamanlarda insanlar yerleşik hayata yeni geçtiği dönemlerde dağdan inen kurt sürüleri yavaş yavaş insanların yanına yaklaşmaya başlamıştır bu kurtlardan bazıları uysal bazıları ise saldırgan hareketler sergilemekteydi. Saldırgan hareketler sergileyenler insanlar tarafından öldürüldü fakat daha uysal olanlar insanlarla beraber daha kolay yaşayabildi. İnsanlarla beraber avlandılar, barındılar hatta yeri geldiğinde insanları korudular insanlar da buna karşı kurtlar ile yemeklerini paylaştılar. Şimdi buraya kadar az çok köpeklerin nasıl evrimleşmeye başladığını anladık. Sıra bunun neden yapay seçilim olmadığından bahsetmeye geldi. Bunun yapay seçilim olmama sebebi bilinçli bir süreç olmamasıydı. Evet insanlar bilinçli canlılar fakat insanlar bunu bilinçli bir şekilde yapmadı yaparken farkında değillerdi. Yani yapay seçilim bilinçli canlıların yaptığı evrimleştirme yöntemi değil bilinçli bir şekilde yapılan evcilleştirme yöntemidir. Yapay Seçilim yolu ile evrimleştirilen köpekler bundan 100 - 200 yıl önce evrimleştirilmişlerdir Umarım bu blog yazısı sayesinde doğru sandığınız bu yanlışı düzeltebilmişimdir

13
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close