Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?

26 dakika
559
Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?
Tüm Reklamları Kapat
Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu
  • Türkçe Adı Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu
  • İngilizce Adı Seasonal Affective Disorder (SAD)
  • DSM F33.9
  • Diğer İsimleri Mevsimsel Depresyon, Kış Depresyonu

Mevsimsel Depresyon ya da Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu olarak da bilinen SAD (İng: "Seasonal Affective Disorder"), her yıl aynı dönem veya mevsimde tekrarlayan bir duygudurum bozukluğudur. Genellikle sonbahar veya kış aylarında başlar ve ilkbahar ya da yaz başlarında sona erer.

Dönemselliğinden dolayı "mevsimsel depresyon" adını almıştır. Kış aylarında semptomlar daha belirgin ve yoğun hâle geldiğinden "kış depresyonu" olarak da bilinir. Fakat sadece kış aylarında değil, yazın da gözlenebilmektedir. Her hâlükârda dönemselliği ve mevsimselliği bu rahatsızlığın tanımlayıcı özelliklerindendir. Bu ruh hali değişiklikleri nasıl hissettiğinizi, düşüncelerinizi, hâl ve tavırlarınızı etkileyebilir.

Daha az güneş ışığı ve daha kısa günlerin beyindeki kimyasal bir değişimle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Uykuyla ilişkili bir hormon olan melatonin de SAD ile bağlantılıdır. Vücut, karanlık olduğunda doğal olarak daha fazla melatonin üretir. Yani günler kısaldığında ve daha karanlık olduğunda daha fazla melatonin üretilir. Vücuttaki bu dönemsel melatonin artışının, majör depresyonu mevsimsel bir düzleme oturttuğu düşünülmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Mevsimsel depresyon, henüz kendi başına bir hastalık olarak kategorize edilmemektedir. Majör depresif bozukluğun mevsimsel olarak tekrarlayan türü olarak tanımlanmaktadır. Kısaca SAD diyebileceğimiz mevsimsel depresyon, sıklıkla yetişkinlik döneminde başlar, yaşla birlikte artar. 20 yaşın altındaki kişilerde nadirdir. Kadınların erkeklerden daha sık etkilendikleri gözlemlenmiştir. Mevsimsel depresyon, ilkbahar başlangıçlı ve sonbahar başlangıçlı olmak üzere 2'ye ayrılır.

  1. Sonbahar Başlangıçlı (İng: "fall-onset"): Bu tipe kış depresyonu da denir. Depresyon belirtileri sonbaharın sonlarından kış aylarının başlarına kadar başlayabilir. Kış ortasında depresyon belirtileri had safhadadır ve en yoğun halini alır. Kişi yaz aylarında rahatlar ve semptomları azalma gösterir ya da tamamen geçer.
  2. İlkbahar Başlangıçlı (İng: "spring-onset"): Bu tipe yaz depresyonu da denir. Depresyon belirtileri ilkbahar sonlarından yaz başlarına kadar başlar. Bu tür sonbahar başlangıçlı olan türe kıyasla çok daha az yaygındır. Bu tip SAD daha seyrek görüldüğü için hastalık, daha çok ilk türüyle tanınmaktadır.

Belirti ve Bulgular

Aşağıda sıralanmış olan semptomlar, mevsimsel depresyon ya da SAD'in en yaygın belirtileridir:

  • Artan uyku hali ve gündüz uykululuğu (hipersomni) veya uykusuzluk (insomni).
  • Daha önce keyif alınan aktivitelere olan ilgisizlik ve zevk kaybı.
  • Sosyal olarak kendini geri çekme ve izole etme ihtiyacı.
  • İnsan ilişkilerinde reddedilmeye karşı artan hassasiyet.
  • Artan huysuzluk, huzursuzluk ve kaygı hali.
  • Nedensiz suçluluk duygusu hissetme ve umutsuzluk.
  • Seks dürtüsünün/libidonun azalması.
  • Odaklanma yeteneğinin ve konsantrasyonun azalması
  • Düzgün düşünmede zorluk çekme ve zihinsel aktivitelerde yavaşlık hissi (etraftaki insanlar tarafından da gözlemlenebilir).
  • Özellikle tatlılar ve karbonhidratlar için artan iştah.
  • Altta yatan başka bir durum veya hastalığa bağlanamayacak kilo artışı veya kilo kaybı.
  • Baş ağrısı, vücut ağrısı gibi fiziksel sorunlar.
  • Sebepleri veya tetikleyicileriyle orantısız olan endişe hali.
  • Stres ve sinirlilik hali.
  • Karar vermede zorluk çekme.
  • Sürekli düşük ruh hali.
  • Ağlama (genellikle belirgin bir tetikleyici olmadan).
  • Tam bir gece uykusundan sonra bile aşırı yorgunluk hissi.
  • İntihar düşünceleri.

Semptomlar ve İlişkili Durumlar

Semptomlar her yıl yaklaşık aynı zamanlarda geri gelme ve daha sonra iyileşme eğilimindedir. Bu yüzden mevsimsel örüntüye sahiptir. SAD belirtileri diğer zihinsel sağlık koşullarına benzeyebilir. Bu yüzden teşhis için daima bir sağlık uzmanına başvurulmalıdır.

Daha hafif dönemlerden geçen bazı kişiler için işlevsellik normal görünebilir, ancak yapılacak her iş belirgin şekilde daha fazla çaba gerektirir. Mevcut şikâyet genellikle depresif ruh hali veya ilgi kaybından ziyade uykusuzluk veya yorgunluktur. Dolayısıyla eşlik eden depresif belirtilerin araştırılmaması, yetersiz tanıya yol açabilir. Vakaların büyük bir kısmında yorgunluk ve uyku bozukluğu mevcuttur. Psikomotor bozukluklar çok daha az yaygındır, ancak sanrısal suçluluk duygusu gibi belirtiler şiddetin daha büyük olduğunun göstergesidir.

Tüm Reklamları Kapat

Majör depresif dönemdeki ruh hali genellikle kişi tarafından depresif, üzgün, umutsuz, cesareti kırılmış veya "çökmüş" olarak tanımlanır. Bazı durumlarda üzüntü ilk başta inkâr edilebilir, ancak daha sonra görüşme (örneğin, kişinin ağlamak üzereymiş gibi göründüğünün belirtilmesi) yoluyla ortaya çıkarılabilir. Kendini "eh işte" gibi hissetmekten, hiçbir şey hissetmemekten ya da kaygılı hissetmekten yakınan bazı bireylerde, kişinin yüz ifadesinden ve tavırlarından depresif bir ruh halinin varlığı anlaşılabilmekte ve tanı koymada bundan da yararlanılmaktadır.

Bazı kişiler üzüntü duygularını bildirmek yerine bedensel şikayetleri (örneğin bedensel ağrılar ve sızılar) vurgular. Pek çok kişi artan sinirlilik hâli olduğunu bildirir veya sergiler (Örneğin sürekli öfke, olaylara öfke patlamalarıyla tepki verme veya başkalarını suçlama eğilimi, küçük konularda abartılı bir hayal kırıklığı duygusu gibi). Çocuklarda ve ergenlerde üzgün bir ruh halinden ziyade sinirli ya da huysuz bir ruh hali gelişebilir. Bu sunum, hayal kırıklığına uğrandığında ortaya çıkan sinirlilik modelinden farklı olmalıdır.

Olağan etkinliklere karşı ilginin veya zevkin azalması, bir dereceye kadar neredeyse her zaman mevcuttur. Bireyler hobilere daha az ilgi duyduklarını, "artık umursamadıklarını" veya daha önce zevkli olduğu düşünülen faaliyetlerden herhangi bir zevk alamadıklarını bildirebilirler. Aile üyeleri, genellikle bireyin sosyal olarak kendini geri çekmeye başladığını veya zevk aldığı uğraşları ihmal ettiğini fark ederler. Örneğin, eskiden golf oynamaya hevesli olan bir kişi artık oynamıyor, futboldan hoşlanan bir çocuk antrenman yapmamak için bahaneler buluyor olabilir. Bazı bireylerde cinsel ilgi veya istekte önceki düzeylere göre önemli bir azalma olabilir.

İştah değişikliği bir azalmayı veya bir artışı içerebilir. Bazı depresif bireyler, duygusal olarak kendilerini yemek yemek gibi bir şeylerle uğraşmak zorunda bıraktıklarını bildirmektedir. Bazıları ise iştah kaybettiklerini, bu yüzden de ciddi manada kilo kaybı yaşadıklarını bildirmektedirler. Yaşanan bu kilo kayıpları, sağlık kuruluşları ve uzmanlarca en başta başka sağlık sorunlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığını öğrenmek için kan testleri ve tahliller istenmesine neden olabilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bazı kişiler ise daha fazla yiyebilir ve canları belirli yiyecekleri (örneğin tatlılar veya diğer karbonhidratlar) daha fazla isteyebilir. İştah değişiklikleri ciddi olduğunda kiloda önemli bir kayıp veya artış olabilir veya çocuklarda beklenen kilo alımında başarısızlık kaydedilebilir.

Uyku bozukluğu; uykuya dalma güçlüğü, uykusuzluk ya da aşırı uyuma şeklinde olabilir. Uykusuzluk mevcut olduğunda, genellikle orta uykusuzluk (yani gece boyunca uyanmak ve daha sonra uykuya dönmekte zorluk yaşamak) veya terminal uykusuzluk (yani çok erken uyanmak ve uykuya dönememek) şeklini alır. Başlangıçta uykusuzluk (yani uykuya dalmada zorluk) da ortaya çıkabilir. Aşırı uyku (hipersomni) sorunu yaşayan kişiler, geceleri uzun süreli uyku dönemleri veya gündüz uykularında artış yaşayabilir. Bazen kişinin tedaviye başvurma nedeni uykunun bozulması olabilir.

Psikomotor değişiklikler arasında ajitasyon (Hareketsiz oturamama, tempo tutma, el sıkma veya deriyi, giysileri veya diğer nesneleri çekme veya ovalama) veya gerilik (Konuşma, düşünme ve vücut hareketlerinde yavaşlama; hareket etmeden önce artan duraklamalar) yer alır. Cevap vermede ses tonu, tonlama, içerik miktarı, cevabın çeşitliliği veya konuşmada sesin normalden çok daha az çıkması da bu belirtiler arasında yer alabilir. Psikomotor ajitasyon veya gerileme başkaları tarafından gözlemlenebilecek kadar şiddetli olmalı ve yalnızca kişinin subjektif duygularını temsil etmemelidir. Psikomotor rahatsızlıklardan birini (yani psikomotor ajitasyon veya gerileme) sergileyen bireylerin diğer belirtilere de sahip olması muhtemeldir.

Bireyin semptom bildirimi konsantrasyon güçlüğü, hafıza bozukluğu veya semptomları inkâr etme, önemsememe veya açıklamama eğilimleri nedeniyle tehlikeye girebilir. Semptomları hakkında açıkça bilgi verenlerden alınan bilgiler, mevcut veya önceki majör depresif dönemlerin gidişatının açıklığa kavuşturulması ve herhangi bir manik veya hipomanik dönem olup olmadığının değerlendirilmesinde özellikle yararlı olmaktadır. Majör depresif dönemler yavaş yavaş başlayabileceğinden, mevcut dönemin en kötü kısmına odaklanan klinik bilgilerin gözden geçirilmesi, semptomların varlığını büyük olasılıkla tespit edebilir.

Bir majör depresif dönemin semptomlarının değerlendirilmesi, özellikle başka bir tıbbi durumu (örneğin kanser, felç, miyokard enfarktüsü, diyabet, hamilelik) olan bir kişide ortaya çıktığında zordur. Majör bir depresif dönemin bazı kriter belirti ve semptomları başka bir tıbbi durumunkilerle aynı olabilir (örneğin tedavi edilmeyen diyabetle kilo kaybı, kanserle birlikte yorgunluk, hamileliğin erken döneminde aşırı uyku, hamileliğin ilerleyen dönemlerinde veya doğum sonrasında uykusuzluk).

Bu tür belirtiler, açık ve tam olarak başka bir tıbbi duruma atfedilebilen durumlar dışında majör depresif semptomlar olarak kabul edilir. Bu gibi durumlarda disfori (derin bir huzursuzluk veya memnuniyetsizlik hâli), anhedoni (mutsuz olma veya yapılan herhangi bir eylemden keyif alamama hâli), suçluluk veya değersizlik hissi, konsantrasyon bozukluğu veya kararsızlık ve intihar düşünceleri gibi durağan olmayan semptomlar dikkatle değerlendirilmelidir.

Tüm Reklamları Kapat

Hastalıkla İlişkili Risk Faktörleri

Mevsimsel duygudurum bozukluğu kadınlarda erkeklere göre daha sık teşhis edilir. Ayrıca SAD genç yetişkinlerde yaşlı yetişkinlere göre daha sık görülür. Hastalıkla ilgili bazı faktörler şunlardır:

  • Duygusal Faktörler: Negatif duygulanım (nevrotizm), majör depresif bozukluğun ve mevsimsel depresyonun başlangıcı için iyi bilinen bir risk faktörüdür ve bireylerin stresli yaşam olaylarına yanıt olarak depresif dönemler geçirme olasılığını arttırdığı görülmektedir.
  • Çevresel Faktörler: Olumsuz çocukluk deneyimleri, özellikle birden fazla ve farklı türde olduklarında, majör depresif bozukluk için bir dizi güçlü risk faktörü oluşturur. Kadınlar, bu grupta depresyon yaygınlığının artmasına katkıda bulunabilecek cinsel istismar da dahil olmak üzere, olumsuz çocukluk deneyimleri açısından orantısız bir risk altında olabilmektedirler. Düşük gelir, sınırlı örgün eğitim, ırkçılık ve diğer ayrımcılık biçimleri gibi ruh sağlığının diğer sosyal belirleyicileri; daha yüksek majör depresif bozukluk riskiyle ilişkili olabilmektedir. Stresli yaşam olaylarının majör depresif dönemlerin tetikleyicileri olduğu iyi bilinmektedir, ancak dönemlerin başlangıcına yakın olumsuz yaşam olaylarının varlığı veya yokluğu, prognoz veya tedavi seçimi için yararlı bir kılavuz sağlayamamaktadır. Etiyolojik olarak kadınlar, kişilerarası travma da dahil olmak üzere yaşamları boyunca depresyona ilişkin başlıca risk faktörlerinden orantısız bir şekilde etkilenmektedirler.
  • Genetik ve Fizyolojik Faktörler: Majör depresif bozukluğu olan bireylerin birinci derece aile üyelerinde de majör depresif bozukluk riski genel popülasyona göre 2 ila 4 kat daha yüksektir. Erken başlangıçlı ve tekrarlayan formlar için göreceli riskler daha yüksek görünmektedir. Kalıtım etkisi yaklaşık %40'tır ve kişilik özelliğinin nevrotikliği bu genetik sorumluluğun önemli bir kısmını oluşturur. Kadınlar ayrıca adet öncesi dönem, doğum sonrası ve perimenopoz dönemi (menopoza geçiş dönemi; menopoza kadar olan 2 ila 8 yılı kapsayabilir) dahil olmak üzere belirli üreme ve yaşam evreleriyle ilişkili olarak depresif bozukluklar açısından daha yüksek risk altında olabilirler. SAD'li kişilerin, SAD veya başka bir depresyon türüne sahip olan akrabalara ve aile öyküsüne sahip olma olasılığı daha yüksektir.
  • Majör Depresyon veya Bipolar Bozukluk: Bu rahatsızlıklardan birine sahipseniz depresyon belirtileri mevsimsel olarak kötüleşebilir.
  • Ekvatordan Uzakta Yaşamak: SAD, ekvatorun çok kuzeyinde veya güneyinde yaşayan insanlar arasında daha yaygın görülmektedir. Bunun nedeni kış aylarında güneş ışığının azalması ve yaz aylarında günlerin daha uzun olması olabilir.
  • Düşük D Vitamini Düzeyi: Güneş ışığına maruz kalındığında ciltte bir miktar D vitamini üretilir. D vitamini serotonin aktivitesini artırmaya yardımcı olabilir. Daha az güneş ışığı ve yiyeceklerden ve diğer kaynaklardan yeterli miktarda D vitamini almamak vücutta düşük D vitamini seviyelerine neden olabilir.

Komorbidite

Majör depresif bozukluğun ve dolayısıyla mevsimsel depresyonun sıklıkla birlikte görüldüğü diğer bozukluklar madde kullanımına ilişkili bozukluklar, panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD), obsesif kompulsif bozukluk (OCD), anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve borderline kişilik bozukluğudur. Kadınların erkeklere göre anksiyete bozuklukları, bulimia nervoza ve somatoform bozukluğu (bedensel semptom ve ilgili bozukluklar) bildirme olasılığı daha yüksekken erkeklerin alkol ve madde bağımlılığına eşlik eden hastalıkları bildirme olasılığı daha yüksektir.

Teşhis Yöntemleri

Kapsamlı bir değerlendirmeyle bile, bazen sağlık uzmanınız veya akıl sağlığı uzmanınız için mevsimsel duygudurum bozukluğunu teşhis etmek zor olabilir çünkü diğer depresyon türleri veya diğer akıl sağlığı koşulları benzer semptomlara neden olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Mevsimsel duygudurum bozukluğunun (SAD) teşhisine yardımcı olmak için kapsamlı bir değerlendirme genellikle şunları içerir:

  • Fiziki Muayene: Sağlık uzmanınız fiziksel bir muayene yapabilir ve sağlığınız hakkında derinlemesine sorular sorabilir. Bazı durumlarda depresyon, altta yatan bir fiziksel sağlık sorunuyla bağlantılı olabilir.
  • Laboratuvar Testleri: Örneğin, sağlık uzmanınız tam kan sayımı (CBC) adı verilen bir kan testi yapabilir veya tiroidinizin düzgün çalıştığından emin olmak için test yapabilir.
  • Psikolojik Değerlendirme: Depresyon belirtilerini kontrol etmek için sağlık uzmanınız veya ruh sağlığı uzmanınız belirtilerinizi, düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranış kalıplarınızı sorar.

Sınıflandırma

SAD'ın psikolojik değerlendirme tanısı için uzmanların başvurduğu iki sınıflandırma sistemi vardır:

  • ICD-10: Hastalıkların Uluslararası Sınıflandırılması (Dünya Sağlık Örgütü)
  • DSM-5: Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı (Amerikan Psikiyatri Derneği)

Tanı Kriterleri

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nda (DSM-5-TR) SAD, mevsimsel paternli majör depresif bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Kendi başına bir hastalık olarak henüz tanınmamıştır.

DSM-5'e göre SAD tanı kriteri için öncelikli olarak majör depresyon tanısı alınmalıdır. Majör depresyon tanı kriteri birkaç aşamalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Aşağıdaki semptomlardan beşi (veya daha fazlası) süregelen 2 haftalık dönem boyunca mevcut olmalı ve kişinin önceki işlevselliğine göre bir değişikliği temsil etmelidir; semptomlardan en az biri ya depresif ruh hali ya da ilgi/zevk kaybı olmalıdır:

  • Ya kişinin öznel bildirimiyle (kendini üzgün, boş, umutsuz hissetme) ya da başkaları tarafından yapılan gözlemlerle (ağlamaklı görünme) neredeyse her gün, günün büyük bölümünde gözlemlenen depresif duygudurum. (Not: Çocuklarda ve ergenlerde sinirli bir ruh hali olabilir.)
  • Neredeyse her gün, günün büyük bölümünde etkinliklerin tümüne ya da hemen hemen tümüne karşı ilgide ya da bunlardan alınan zevkte belirgin azalma (kişinin kendi bildirisi ya da başkasının gözlemiyle ortaya çıkabilir).
  • Diyet yapılmadığı halde belirgin kilo kaybı veya kilo alımı (örneğin, bir ayda vücut ağırlığının %5'inden fazla bir değişiklik) veya neredeyse her gün, gün içinde iştahta azalma veya artış. (Not: Çocuklar söz konusu olduğunda yaşa bağlı beklenen kilo alımını sağlayamaması kriter olarak baz alınır.)
  • Neredeyse her gün uykusuzluk veya aşırı uyku hali.
  • Neredeyse her gün psikomotor ajitasyon ya da yerinde duramama hali veya yavaşlama (yalnızca subjektif huzursuzluk veya yavaşlama hissi değil, başkaları tarafından da gözlemlenebilir halde olmalı).
  • Neredeyse her gün yorgunluk hissi veya enerji kaybı.
  • Neredeyse her gün kendini değersiz hissetme ya da kişinin yaşadığı olaylardan bağımsız ve nedensiz aşırı suçluluk duygusu hissetme.
  • Neredeyse her gün düşünme veya konsantre olma yeteneğinde azalma veya kararsızlık (kişinin kendi bildirisi ya da başkasının gözlemiyle ortaya çıkabilir).
  • Tekrarlayan ölüm düşünceleri (sadece ölüm korkusu değil), belirli bir plan olmadan tekrarlayan intihar düşüncesi veya intihar girişimi ya da intihar etmek için halihazırda yapılmış bir plan olması.
  • Semptomlar klinik olarak belirgin bir sıkıntıya ya da sosyal, mesleki ya da önemli diğer alanlarda işlevsel bozulmaya neden olmalıdır.
  • Bu dönem, kişinin kullandığı bir maddenin veya başka bir tıbbi durumun fizyolojik etkilerine bağlanamamalıdır.
  • En az bir majör depresif dönem, şizoafektif bozuklukla daha iyi açıklanmalı ve şizofreni, şizofreniform bozukluk, sanrısal bozukluk veya diğer tanımlanmış ve tanımlanmamış şizofreni spektrumu ve diğer psikotik bozukluklarla tanılanamamalıdır.
  • Hiçbir zaman manik bir dönem ya da hipomanik bir dönem yaşanmamış olması gerekir.

Yukarıda verilen kriterlerin varlığı, majör depresif bozukluk tanısı içindir. Bunların varlığında majör depresif bozukluk tanısı için çalışılır. Majör depresyonun SAD, yani mevsimsel duygudurum bozukluğu ile karakterize kabul edilmesi için mevsimsel örüntüye bakılması gerekir:

  • Mevsimsel düzen belirteci, tekrarlayan majör depresif bozukluk tanısı için geçerlidir. Majör depresif bozuklukta majör depresif dönemlerin başlangıcı ile yılın belirli bir zamanı (örneğin sonbahar veya kış) arasında düzenli bir zamansal ilişki olmalıdır. Fakat, mevsimsel olarak ilişkili psikososyal stres faktörlerinin (örneğin, her kış düzenli olarak işsiz olmak) belirgin bir etkisinin olduğu vakalar dahil edilmemelidir.
  • Mevsimsel örüntü gösteren majör depresyonda yılın belirli bir zamanında tam iyileşme meydana gelir (Örneğin, depresyon ilkbaharda kaybolur).
  • Son 2 yılda, yukarıda tanımlanan zamansal mevsimsel ilişkileri gösteren iki majör depresif dönem meydana gelmiş olmalı ve aynı dönemde mevsimsel olmayan majör depresif dönemler yaşanmamış olmalıdır.
  • Mevsimsel majör depresif dönemler, mevsimsel olmayan majör depresif dönemlerin sayısından daha fazla olmalı ve bireyin yaşamı boyunca meydana gelmiş olmalıdır.

Temel özellik, majör depresif dönemlerin yılın belirli zamanlarında başlaması ve gerilemesidir. Çoğu durumda, ataklar sonbahar veya kış aylarında başlar ve ilkbaharda düzelir. Daha az yaygın olarak, tekrarlayan yaz depresif dönemleri olabilir.

Epizodların bu başlangıç ​​ve gerilemesi en az 2 yıllık bir periyotta gerçekleşmiş olmalı ve bu periyotta herhangi bir mevsimsel olmayan epizod meydana gelmemelidir. Ek olarak mevsimsel depresif dönemlerin sayısı, bireyin yaşamı boyunca mevsimsel olmayan depresif dönemlerin sayısından önemli ölçüde fazla olmalıdır. Bu belirleyici, modelin mevsimsel bağlantılı psikososyal stres etkenleri (örneğin mevsimsel işsizlik veya okul programı) tarafından daha iyi açıklandığı durumlar için geçerli değildir.

Mevsimsel bir düzende meydana gelen majör depresif dönemler genellikle enerji kaybı, aşırı uyku, aşırı yeme, kilo alma ve karbonhidratlara duyulan istek ile karakterize edilir. Kış tipi mevsimsel desenin yaygınlığının enlem, yaş ve cinsiyete göre değiştiği görülmektedir. Yaygınlık yüksek enlemlerle artar. Yaş aynı zamanda mevsimselliğin de güçlü bir göstergesidir; genç insanlar kış depresif dönemleri açısından daha yüksek risk altındadır.

Cinsiyet ve Cinsiyetle İlgili Teşhis Zorlukları

Tedaviye yanıt veya fonksiyonel sonuçlar açısından cinsiyetler arasında belirgin bir fark yoktur. Ancak fenomenoloji ve hastalığın seyrinde cinsiyet ve toplumsal cinsiyet farklılıklarına dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Kadınlar, hiperfaji (yeme isteğinin artması) ve aşırı uyku gibi atipik özellikler de dahil olmak üzere iştah ve uykuda daha fazla değişim yaşama eğilimindedirler. Buna ek olarak, kişilerarası duyarlılık ve gastrointestinal semptomlar yaşama olasılıkları da daha yüksektir.

Bununla birlikte, depresif erkekler alkol ya da diğer uyuşturucuların kötüye kullanımı, risk ve zayıf dürtü kontrolü de dahil olmak üzere uyumsuz kişisel başa çıkma ve problem çözme stratejilerine depresif kadınlardan daha çok başvurmaktadırlar.

Tedaviler veya İdare Yöntemleri

Mevsimsel duygusal bozukluğun tedavisi ışık terapisi, psikoterapi ve ilaçları içerebilir. Bipolar bozukluğunuz varsa, sağlık uzmanınıza bunu söylemeyi ihmal etmeyin. Işık terapisi veya antidepresan reçete ederken bunu bilmek çok önemlidir. Her iki tedavi de potansiyel olarak bipolar bozuklukta görülen manik bir dönemi tetikleyebilir.

Kış depresyonu ve yaz depresyonu çeşitlerinin tedavileri genellikle farklılık gösterir. Fototerapi olarak da adlandırılan ışık terapisinde, özel bir ışık kutusundan birkaç metre uzakta oturursunuz, böylece her gün uyandıktan sonraki ilk saat içinde parlak ışığa maruz kalırsınız. Işık terapisi, doğal dış mekân ışığını taklit eder ve ruh hali ile bağlantılı beyin kimyasallarında bir değişikliğe neden olduğu görülmektedir.

Işık terapisi sonbahar başlangıcı tipi için ilk basamak tedavilerden biridir. Genellikle birkaç günden birkaç haftaya kadarlık sürede etki etmeye başlar ve çok az yan etkiye neden olur. Işık terapisine ilişkin araştırmalar sınırlıdır, ancak çoğu insan için semptomları hafifletmede etkili olduğu görülmektedir. Bir ışık kutusu satın almadan önce, sizin için en iyi olanı hakkında sağlık uzmanınızla görüşün ve çeşitli özellikler ve seçenekler hakkında bilgi edinin. Böylece güvenli ve etkili, yüksek kaliteli bir ürün satın alabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Bilişsel Davranışçı Terapi veya kişilerarası terapi, kendinize ve etrafınızdaki çevreye ilişkin çarpık görüşlerinizi değiştirmenize yardımcı olarak kişilerarası ilişki becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olabilir. Ayrıca hayatınızda strese neden olan şeyleri tanımlamanıza ve bunları nasıl yöneteceğinizi öğrenmenize de yardımcı olabilir. Psikoterapinin bu detaylı etkisi, depresyonun altında yatan nedenleri bulup ortaya çıkararak daha etkili bir sonuç alınmasıyla sonuçlanabilir.

Semptomlarınız şiddetli seyrediyorsa doktor kontrolünde antidepresan tedavisinden yararlanmanız gerekebilir. Antidepresan bupropionun (Wellbutrin XL, Aplenzin) uzatılmış sürümü, geçmişi olan kişilerde depresif atakların önlenmesine yardımcı olabilir.

Sağlık uzmanınız, her yıl semptomlarınız başlamadan önce bir antidepresanla tedaviye başlamanızı önerebilir. Ayrıca belirtilerinizin normal olarak ortadan kalktığı sürenin ötesinde de antidepresanı almaya devam etmenizi de tavsiye edebilir. Bir antidepresanın tam faydasını görmenin birkaç hafta sürebileceğini unutmayın. Ayrıca, sizin için en iyi sonucu veren ve en az yan etkiye sahip olanı bulmadan önce doktor tavsiyesiyle farklı ilaçları denemeniz gerekebilir.

Belirtileri hafifletmeye yardımcı olmak için kendi başınıza yapabileceğiniz şeyler de vardır:

Tüm Reklamları Kapat

  • SAD'ın bir depresyon türü olduğunu unutmayın ve yardım alın. Depresyonun ışığında gerçekçi hedefler belirleyin ve hayatınızda buna göre olumlu değişiklikler yapın. Kendinize çok fazla yüklenmeyin. Büyük hedeflerinizi küçük ve ulaşılabilir basamaklara ayırın, önceliklerinizi belirleyin ve elinizden geleni yaptığınızı kendinize telkin edin. Depresyonunuz tedaviye yanıt verdikçe olumsuz düşünceler ortadan kaybolacaktır. Ailenizin ve arkadaşlarınızın size yardım etmesine izin verin.
  • Başkalarıyla birlikte olmaya ve birine güvenmeye çalışın. Bu, çoğu zaman yalnız ve gizemli olmaktan daha iyidir. Depresyondan mustarip kişilerin sosyal ortamlara girme sıklığı arttıkça zihinsel olarak iyileşme gösterdikleri bilinmektedir. Yakın bir arkadaş grubu veya aile bireyleri ile sosyalleşmeyi ihmal etmeyin.
  • Kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak şeyler yapın. Hobiler edinmek, sinemaya gitmek, bahçe işleriyle uğraşmak, doğa yürüyüşüne çıkmak ya da dini, sosyal veya diğer etkinliklere katılmak yardımcı olabilir.
  • Başkası için güzel bir şey yapmak da kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. İmkânınız var ise gönüllü projelere katılabilir, hayır işlerinin bir parçası olabilirsiniz.
  • Fiziksel aktiviteyi artırmak ve uyku düzeninizi iyileştirmek gibi sağlıklı davranışlar geliştirin.
  • Stresi nasıl yöneteceğinizi öğrenin. Başa çıkmanın sağlıklı yollarını öğrenin, özellikle kaçınma davranışlarını azaltın ve anlamlı aktiviteler planlayın. Kendinizi daha kötü hissetmenize neden olabilecek olumsuz düşünce ve davranışları tanımlayın ve değiştirin.
  • Düzenli egzersiz yapın. Depresyonda olan biri için egzersiz yapmak her ne kadar zor görünse de küçük başlangıçlarla da olsa düzenli olarak egzersiz yapmak, vücutta hormon salgılanmasını dengeleyerek depresif semptomlarınıza yardımcı olacaktır.
  • Ruh halinizin hemen değil yavaş yavaş iyileşmesini bekleyin. Daha iyi hissetmek zaman alır. Hemen iyileşme görmediğiniz için randevularınıza gitmeyi, ilaçlarınızı almayı, egzersizi ve size iyi gelen şeyleri yapmayı bırakmayın.
  • Sağlıklı, dengeli yemekler yiyin. Karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve gereğinden fazla yemek, kan şekerini yükselterek ve miskinlik haline neden olarak genel yorgunluk ve halsizlik semptomlarınızın ağırlaşmasına neden olacaktır. Öğünlerinize yeşillikler, sebzeler, meyveler ve protein eklemeyi ihmal etmeyin.
  • Alkolden ve yasa dışı uyuşturuculardan uzak durun. Bunlar depresyonu daha da kötüleştirebilir. Yasa dışı uyuşturucuların kişilerde halüsinasyonlara da neden olabildiği, bunun sonucunda da psikotik depresyona neden olduğu bilinmektedir.
  • Alacağınız büyük kararları depresyon bitene kadar erteleyin. Yeni bir işe girmek, istifa etmek, yatırım yapmak veya yüklü miktarda para harcamak, evlenmek ya da boşanmak gibi büyük bir değişikliği depresyondayken yapmayın. Öncelikle sizi iyi tanıyan kişilerle bu konuyu konuşun. Muhtemelen durumunuz hakkında daha objektif bir görüşe sahip olacaklardır.

Müddet Tahminleri (Prognoz)

Temelde tüm önemli duygudurum dışı bozukluklar (anksiyete, madde kullanımı, travma ve stres etkenleriyle ilişkili, beslenme ve yemek yeme ve obsesif kompulsif ve ilişkili bozukluklar) bireyin depresyon geliştirme riskini artırır. Başka bir bozukluğun arka planında gelişen majör depresif dönemler genellikle daha dirençli bir seyir izler. Madde kullanımı, kaygı ve Borderline Kişilik Bozuklukluğu bunların en sık görülenleri arasındadır ve ortaya çıkan depresif belirtiler bunların anlaşılmasını zorlaştırabilir ve geciktirebilir. Ancak depresif belirtilerde sürekli klinik iyileşme, altta yatan hastalıkların uygun tedavisine bağlı olabilir.

Kronik veya engelleyici tıbbi durumlar da majör depresif dönem riskini artırır. Diyabet, morbid obezite ve kardiyovasküler hastalıklar gibi yaygın hastalıklar sıklıkla depresif dönemlerle komplike hale gelir ve bu dönemlerin, tıbbi açıdan sağlıklı bireylerdeki depresif dönemlere göre kronik hale gelme olasılığı daha yüksektir.

Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)

Amerika Birleşik Devletleri'nde majör depresif bozukluğun on iki aylık yaygınlığı yaklaşık %7'dir. Yaş grubuna göre belirgin farklılıklar vardır; öyle ki 18-29 yaşındaki bireylerdeki yaygınlık, 60 yaş ve üzeri bireylerdeki yaygınlıktan üç kat daha yüksektir.

Majör depresif bozukluğun epidemiyolojisindeki en tekrarlanabilir bulgu, kadınlarda görülme sıklığının daha yüksek olmasıdır. Bu etki ergenlik döneminde zirveye ulaşır ve daha sonra sabitlenir. Kadınlarda, özellikle menarş (ilk adet görme) ile menopoz arasında, erkeklere göre yaklaşık iki kat daha yüksek oranlar görülür. Kadınlar, erkeklerle karşılaştırıldığında aşırı uyku, iştah artışı ve ağır hareketsizlik ile karakterize edilen atipik depresyon semptomlarını daha fazla bildirmektedirler.

Tüm Reklamları Kapat

Sistematik incelemeler, majör depresif bozukluğun 12 aylık ve noktasal yaygınlığının küresel coğrafi bölgeler arasında sekiz ila dokuz kat değiştiğini göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde majör depresyonun yaygınlığı 2005'ten 2015'e kadar bir süre içerisinde yaşlı gruplarla karşılaştırıldığında gençler arasında daha yüksek bir artış oranı olduğu görülmüştür.

Aynı şekilde kadınların erkeklere göre anksiyete bozuklukları, bulimia nervoza ve somatoform bozukluğu (bedensel semptom ve ilgili bozukluklar) bildirme olasılığı daha yüksekken, erkeklerin alkol ve madde bağımlılığına eşlik eden depresyon hastalıkları bildirme olasılığı daha yüksektir.

Önlem Yöntemleri

SAD, kendi başına bir tanı olmadığı ve majör depresif bozukluğun mevsimsel paterni, yani mevsimsel olarak tekrarlayan hali olduğu için alınacak önlemler de öncelikli olarak majör depresif bozukluk için olmalıdır.

Herhangi bir depresyon belirtisi görüldüğünde bir uzmandan yardım alınması önemlidir. İşten çıkarılmak, birinden ayrılmak veya birini kaybetmek gibi hayatımızdaki belirli olaylar üzerine duygudurum değişiklikleri yaşamak normal bir durumdur. Fakat tüm bu durumlara verilen tepkinin de tıpkı yas tutma süresi gibi bir sınırı vardır. Eğer depresif halinizin artık bu nedenlerden bağımsız devam ettiğini düşünüyorsanız bir uzmana başvurmanız oldukça önemlidir. Tekrarlayan depresyon için alınabilecek ilk ve en önemli önlem bir uzmana görünmenizdir.

Tüm Reklamları Kapat

Hayatınızda başa çıkmakta zorlandığınız durumların sonucunda depresif olabileceğinizi unutmamalı, başa çıkma yollarını araştırmalısınız. Çevrenizden ve sevdiklerinizden yardım isteyebileceğinizi, hiçbir şeyi tek başınıza göğüslemek zorunda olmadığınızı unutmamalısınız. Bu döngüye girmemek için hoşlandığınız aktiviteleri, ilginizi kaybetmiş olsanız bile yapmaya devam etmeli; size iyi gelecek şeyleri yapmalısınız.

Bilinçli Farkındalık Egzersizi (Mindfulness) Nedir?

Bilinçli farkındalık egzersizi, yorum veya yargılama olmaksızın o anda ne hissettiğinize yoğun bir şekilde odaklandığınız bir meditasyon türüdür. Farkındalık uygulamak, bedeni ve zihni rahatlatmak ve stresi azaltmaya yardımcı olmak için nefes alma yöntemlerini, yönlendirilmiş görüntüleri ve diğer uygulamaları içerir.

Planlamaya, problem çözmeye, hayal kurmaya veya olumsuz ya da rastgele düşüncelere çok fazla zaman harcamak yorucu olabilir. Ayrıca stres, kaygı ve depresyon belirtileri yaşama olasılığınızı da artırabilir. Farkındalık egzersizleri yapmak, dikkatinizi bu tür düşüncelerden uzaklaştırmanıza ve etrafınızdaki dünyayla etkileşime geçmenize yardımcı olabilir.

Çeşitli meditasyonlar birçok klinik çalışmada incelenmiştir. Genel kanıtlar, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli koşullar için meditasyonun etkinliğini desteklemektedir:

Tüm Reklamları Kapat

  • Stres,
  • Endişe,
  • Ağrı,
  • Depresyon,
  • Uykusuzluk hastalığı,
  • Yüksek tansiyon (hipertansiyon).

Ayrıca ön araştırmalar meditasyonun astım ve fibromiyalji hastalarına da yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Meditasyon, düşüncelerinizi ve duygularınızı daha fazla denge ve kabulle deneyimlemenize yardımcı olabilir. Meditasyonun ayrıca aşağıdaki alanlarda da faydalı olduğu görülmüştür:

  • Dikkatinizi geliştirir,
  • İşte tükenmişlik hissinizi azaltır,
  • Uykunuzu düzene sokar,
  • Diyabet kontrolünü sağlamanıza yardımcı olabilir.

Farkındalık egzersizi yapmanın birçok basit yolu vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Dikkat Etmek: Yoğun bir dünyada yavaşlamak ve olayları fark etmek zordur. Çevrenizi tüm duyularınızla (dokunma, ses, görme, koku ve tat alma ile) deneyimlemeye zaman ayırmaya çalışın. Örneğin, en sevdiğiniz yemeği yediğinizde koklamaya, tatmaya ve gerçekten keyif almaya zaman ayırın.
  • Anı Yaşamak: Yaptığınız her şeye yönelik açık, kabul edici ve anlayışlı bir dikkat getirmeye çalışın. Bir konsere gidiyorsanız, konserin tamamını sonra izlemek veya takipçilerinizle paylaşabilmek için kaydetmek ve telefonunuza odaklanmak yerine sadece konseri izlemeye ve deneyimlemeye çalışın.
  • Kendinizi Olduğunuz Gibi Kabul Edin: Kendinize yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davranın. Yakın arkadaşlarınız hata yaptığında onların yanında duruyorsanız onlara destek oluyorsanız ve onları yargılamıyorsanız aynı destek ve anlayışı yeri geldiğinde kendi kendinize de gösterebilmelisiniz.
  • Nefesinize Odaklanın: Olumsuz düşünceleriniz olduğunda oturmaya çalışın, derin bir nefes alın ve gözlerinizi kapatın. Nefesiniz vücudunuza girip çıkarken ona odaklanın. Bir dakika bile oturmak ve nefes almak yardımcı olabilir.

Ayrıca daha yapılandırılmış farkındalık egzersizlerini de deneyebilirsiniz:

Tüm Reklamları Kapat

  • Vücut Taraması Meditasyonu: Bacaklarınızı uzatıp kollarınız yanlarınızda, avuçlarınız yukarı bakacak şekilde sırtınıza yaslanın. Dikkatinizi yavaş ve bilinçli olarak ayak parmağınızdan başa veya baştan ayağa vücudunuzun her yerine odaklayın. Vücudunuzun her bir parçasıyla ilişkili her türlü duyum, duygu veya düşüncenin farkında olun.
  • Oturma Meditasyonu: Sırtınız dik, ayaklarınız yere düz basacak ve elleriniz kucağınızda olacak şekilde rahatça oturun. Burnunuzdan nefes alın, nefesinizin vücudunuza girip çıkmasına odaklanın. Eğer fiziksel duyumlar veya düşünceler meditasyonunuzu kesintiye uğratırsa, bu deneyimi not edin ve ardından odağınızı tekrar nefesinize verin.
  • Yürüyüş Meditasyonu: Sessiz bir yer bulun ve yavaşça yürümeye başlayın. Ayakta durma hissinin ve dengenizi koruyan ince hareketlerin farkında olarak yürüme deneyimine odaklanın. Yolunuzun sonuna ulaştığınızda duyularınızın farkındalığını koruyarak dönün ve yürümeye devam edin. Evde, bahçede ya da bir parkta bu meditasyonu yapabilirsiniz. Fakat bunu yaparken, yani yürürken zihninizde düşünceler belirse de onlara takılmamalısınız. Zihninizden ziyade gördüklerinize, ayağınızın altındaki zemine, etraftaki kokulara, geçerken dokunduğunuz ağaç kabukları gibi uyaranlara odaklanmalısınız. Bu yönteme topraklama tekniği (İng: "grounding technique") denir. Duyularınızı kullanarak sizi zihninizden çıkarıp, somut hayata döndürüp bir nevi topraklamak amacıyla yapılır.

Meditasyon ve farkındalık egzersizlerinin depresyon belirtilerini hafifletebileceğini fakat halihazırda var olan bir depresyonu atlatmak için yeterli olamayabileceğini unutmayın. Bu yöntemler sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, iyi bir uyku düzeni, alkol ve maddeden uzak durmak ve stresten uzak bir yaşamla beraber yapıldıklarında depresyon belirtilerinin oluşmasını engellemede yardımcı olabilirler. Tek başına meditasyon, depresif belirtilerin oluşmasını önlemede yeterli olmayacaktır. Bu yüzden hayatınızın her alanında değişikliğe gitmelisiniz.

Etimoloji

1990'ların sonlarında, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA), kışın kasvetinin ve artan karanlık saatlerin bazı insanların ruhsal durumunu da etkilediği düşünülerek halk arasında "kış hüznü" (İng: "winter blues") denen durumu, Mevsimsel Duygusal Bozukluk (İng: "Seasonal Affective Disorder") olarak tanıdı. Mevsimsel örüntüsünden dolayı mevsimsel depresyon, kış depresyonu, kış hüznü olarak da bilinmektedir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Korkutucu! 1
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 11:30:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17672

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Embriyo
Kilometre
Kadın Doğum
Cinsel Seçilim
Cinsiyet Araştırmaları
Koaservat
Buzul
Doğa Yasaları
Protein
Yakınsak Evrim
Spor
Metal
Kaygı
Enerji
Anatomi
Moleküler Biyoloji
Kimyasal
Bilgisayar
Sahtebilim
Astrofotoğrafçılık
Sağlık Örgütü
Karbondioksit
Hamilelik
Vegan
Eğitim
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
S. E. Tunçer, et al. Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?. (1 Haziran 2024). Alındığı Tarih: 17 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/17672
Tunçer, S. E., Alparslan, E. (2024, June 01). Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?. Evrim Ağacı. Retrieved November 17, 2024. from https://evrimagaci.org/s/17672
S. E. Tunçer, et al. “Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 01 Jun. 2024, https://evrimagaci.org/s/17672.
Tunçer, Simge Elif. Alparslan, Eda. “Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu Nedir? Hastaları Hangi Mevsimlerden Daha Çok Etkilenir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, June 01, 2024. https://evrimagaci.org/s/17672.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close