Brandolini Yasası: Saçma Bir İddiayı Çürütmek, Onu Ortaya Atmaktan Çok Daha Zordur!
Brandolini yasası (veya "saçmalık asimetrisi ilkesi"), "Saçmalığı çürütmek için gereken enerji miktarı, saçmalığı üretmek için gereken enerji miktarından daha yüksektir." deyişiyle, veya Türk kültüründen "Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" deyişiyle özetlenebilen sözdür. Yani bu yasaya göre genellikle doğruluk, kanıt veya mantık gibi şeylere aldırmadan bir argüman öne sürmek, bu argümanın yanlış olduğunu kanıtlamaktan çok daha kolaydır.
Brandolini yasasının birçok bağlamda önemli etkileri vardır ve bu sebeple kavranması önemlidir. Makalemizde Brandolini yasası hakkında daha fazla bilgi edinecek ve pratikte bu yasa ile nasıl başa çıkabileceğinizi göreceksiniz.
Brandolini Yasası Örnekleri
Brandolini yasasının bir örneği, bir kişinin karmaşık bir komplo teorisi uydurduğu ve ilgili iddiaların hiçbirini doğrulamadan bunu sosyal medyada paylaştığı bir durumda ortaya çıkar. Bir teori uydurup sosyal medyada yayınlamak, başkalarının bu teoriyi uygun kanıt ve argümanlarla çürütmek için ihtiyaç duyduğu büyük miktarda çabaya kıyasla çok az çaba gerektirir.[1]
Brandolini'nin yasasını gösteren bir başka örnek de insanların "sözde-derin ifadeler" (İng: "pseudo-profound") yaydığı durumlarda ortaya çıkar. Bu tür saçmalıklar şu şekilde özetlenebilir:[2], [3]
Sözdizimsel bir yapıyı takip eden ve okuyucuyu etkilemek amacıyla oluşturulmuş bir dizi moda sözcükten oluşur... [Bu sözcükler] muğlak, boş ve esasen anlamsızdır, ancak anlaşılması güç bir sözlük kullanılarak daha derin ve derin bir anlam ifade ediyormuş gibi görünecek şekilde kurgulanmıştır.
Sözde derin saçmalıkların bir örneği şu şekildedir:[3]
Bizler bir nokta olarak lokalize olan ve sonra şişerek tekrar lokal olmayan varlıklar haline gelen lokal olmayan varlıklarız. Evren bizde yansıtılır.
Bu tür bir ifadenin üretilmesi çok kolay olabilir, zira ifade esasen anlamsızdır ve hiçbir kanıt ya da düzgün bir akıl yürütme gerektirmez. Ancak bu tür ifadeleri çürütmek çok daha fazla çaba gerektirir, çünkü çürütmek amacıyla odaklanılacak bir tarafları yoktur.
Benzer şekilde (sahte-derin ifadeler de dahil olmak üzere) saçma ifadeleri ve sözleri ünlü bir otorite figürüne "Bu insan bunu gerçekten söylemiş mi?" diye herhangi bir kontrol yapmaksızın yayınlamak neredeyse hiç efor harcatmaz. Böylesi sahte atıflarla üretilen ifadeler kulağa daha anlamlı gelmektedir![3] Bunun bir örneği bir kimsenin eğitim hakkındaki görüşlerini yazması ve kendi görüşlerini Einstein söylemiş gibi yansıtmasıdır; böylelikle kendi sözleri bir otorite figürünün ağzından çıkmış gibi algılanır. Bir yazının altına "Albert Einstein" yazmak hiç çaba gerektirmez, ancak Einstein'ın böyle bir ifadesi bulunmadığını kanıtlamak, mümkünse bile, çok fazla çaba gerektirir.
Brandolini Yasasının Arkasındaki Mantık
Saçmalık yaratmanın kolaylığı ile onu çürütmenin zorluğu arasındaki bu asimetrinin birkaç nedeni vardır:
- Saçmalıklar genellikle gerçek, kanıt ve mantıksal olarak sağlam akıl yürütme gibi şeylere çok az önem verilerek ya da hiç önem verilmeden ortaya atılır.[4] Buna karşın düzgün bir çürütmede bunların dikkate alınması gerekir. Bu aynı zamanda saçmalık üretmenin genellikle sezi ve sezgisel yöntemlerin kullanımını içerdiği, çürütmenin ise genellikle daha fazla bilişsel çaba gerektiren analitik akıl yürütme süreçleri gerektirdiği anlamına gelir.[1], [4], [5]
- Bir konu özelinde birçok yanlış, ancak tek bir doğru vardır ve her bir doğru sonsuz sayıda şekilde çarpıtılabilir. Bu durum doğru argümantasyon teknikleri kullanmayan, saçmalayan bir kimse için önemli değildir, ancak doğru argümantasyon kullanarak çürütmek isteyen insanlar için zorluklar yaratabilir.
- Saçmalıklar genellikle kafa karıştırıcı ifadeler veya muğlak iddialar içerir. Belirli bağlamlarda (örneğin siyaset) yaygın olan bu sorun, saçmalığın üretilmesini zorlaştırmaz, ancak örneğin saçmalığın çıkış noktasını bulmak için kaynağına inilmesinin gerektiği durumlarda genellikle çürütülmesini zorlaştırır.[6]
- Saçmalıklar yanlışlanamayan ya da çürütülmesi çok zor olan iddialar içerebilir. Saçmalıkların yanlışlanamamaları ve çürütülmelerinin çok zor olması da bu saçmalıkları çürütmek isteyen kişiler için başkaca sorunlar çıkarabilir.
Saçmalığın Tanımı
Saçmalığın tam olarak ne olduğu konusunda bir fikir birliğine varılamamıştır; farklı kaynaklar birbirlerine benzer de olsa farklı tanımlar ortaya atmıştır.[7], [8], [9], [10] Konu hakkında bir makalede şu sözlere yer verilmiştir:[11]
Saçmalık teriminin üzerinde uzlaşılmış tek bir tanımı yoktur ve birçok akademisyen benzer kavramları ifade etmek için farklı terimler kullanmaktadır.
Postman (1969) saçmalığı 'anlamsız konuşma' olarak tanımlamıştır, ardından dört kategori içeren bir saçmalık taksonomisi ortaya atmıştır. Kendini beğenmişlik, saçmalayan kişinin yetersizliklerini gizlemek ve dinleyicilerin kendilerini sorgulamalarını sağlamak için tasarlanmış süslü başlıklar, terimler ve cümlelerin kullanılması ile karakterize edilir. İkinci kategori fanatizmdir ve en tehlikeli iki türü bağnazlık ve Eichmanncılık, yani saçmalayanın bakış açısını doğrulamayan herhangi bir veriye tahammülsüzlüktür. Üçüncü kategori olan mantıksızlık ise "samimiyet kisvesi altında sunulan cehalet" olarak tanımlanmaktadır (s. 2). Bu kategorinin kullanımındaki artış, kamusal tartışmalara gerçek bir katkı sağlamayan, talep edilmemiş görüşler için hem kanal hem de izleyici sağlayan kitle iletişim araçlarının gelişimine bağlanmıştır. Barr'ın (2015) belirttiği gibi, mevcut çağ sadece bilgi değil, aynı zamanda yanlış bilgi çağıdır: "the age of Bullshit" (Saçmalıklar Çağı) (s. 1). Son kategori ise batıl inançtır: olgusal veya bilimsel kanıtlarla desteklenmeyen bir inancın otoriter bir şekilde ifade edilmesi, "otorite kisvesi altında sunulan cehalet" (s. 2) olarak adlandırılmaktadır.
Evrim Ağacı'ndan MesajAslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Frankfurt'un (2005) çok daha popüler olan On Bullshit (Saçmalık Üzerine) adlı kitabı, bir saçmalık teorisinin eksikliğini gidermeye çalışmıştır... Frankfurt, saçmalığın özünün "gerçekle ilgili bir kaygıyla bağlantısının olmamasında" (s. 8) ve "yanlış olmasında değil, sahte olmasında" (s. 12) yattığı sonucuna varmıştır. Saçmalayan bir kimse, istenen etki elde edildiği sürece (örneğin etkilemek, avantaj elde etmek ve belirli bir durumdan kurtulmak) iletilen şeyin doğruluğu konusunda hiçbir endişe duymaz.
Buekens ve Boudry (2015) 'bilmesinlercilik' ve saçmalık arasında bir ayrıma gider. Bilmesinlerciliğin saçmalayan kişinin hem kullandığı dil hem de izleyicinin bu dili alım şekliyle ilgilenmemesini temel alarak ve ayrıntılı dilbilimsel formülasyonlar kullanarak daha kapsamlı ve derin bir araştırma gereğini ve çalışmanın derinlikten ve içgörüden yoksun olduğunu gizlemeye yönelik bir girişim olduğunu öne sürer. Dahası, bilmesinlercilik özellikle dinleyiciyi sürekli olarak daha derin bir anlayış için nafile bir arayışa hapsetmeyi ve konuşmacının daha arzu edilir, bilgili imajını sürdürmeyi amaçlar.
Yakın zamanda Meibauer (2016), Frankfurt'un tanımından yola çıkarak saçmalık tanımına üçüncü bir boyut daha eklemiştir: gerçeğe yönelik gevşek bir kaygı bulunmaktadır; bu gerçeği dinleyiciden gizlemek için belirli girişimlerde bulunulur ve saçmalayan kimse, konunun gerektirdiğinden daha büyük bir ciddiyetle konuşur. Wakeham (2017), saçmalamanın sadece genel bir epistemolojik sorun olmadığını, özellikle sosyal epistemolojiyle, yani bilgiyi sosyal kaynaklar aracılığıyla nasıl edindiğimizle ve ikinci el kaynakların sorunlu doğasıyla ilgili olduğunu savunmuş; bu iddiasında da insanların genellikle etkileşimde bulundukları kişilerin, özellikle de kendilerine yakın olan insanların dürüst olduğuna inandıklarını ve sosyal aşinalığın epistemik uyanıklığı azalttığını gösteren araştırmalardan yararlanmıştır (Bond & DePaulo, 2006).
Pennycook ve diğerleri (2015) tarafından ampirik olarak araştırılan sözde-derin saçmalıklar, derin anlam duygusu uyandırmak için kasıtlı olarak belirsiz olma özelliğine sahiptir. Sözde-derin saçmalıkların amacı, belirsizciliğin tanımıyla da tutarlı olarak, bilgilendirmek değil etkilemektir.
Saçmalığın tanımına ilişkin bu değişkenlik terimin birçok farklı anlamda kullanmasıyla bir noktaya kadar açıklanabilir:[12]
Mantık çerçevesinde bir şeyi saçma olarak nitelememiz için gerekli ve yeterli koşulları tanımlamaya yönelik çabalar konudan sapmaya mahkumdur. Her şeyden önce saçmalık terimi çok gevşek bir şekilde, kötü bir durumu tanımlayan bir kelime olarak kullanılmaktadır ve belirli bir gerçek anlamı yoktur. Bir başka konu da saçmalık olgusunun genişliğidir; bu genişliği nitelemeye çalışan hiçbir titiz ve açık çalışma gözlemlenen olguları zorbalıkla kılıfına uydurmaktan kaçınamaz. Bütün bunlarla karşın kesin bir tanımın yapılması mümkün olmasa da faydalı bir şeyler söylenmesi mümkündür.
İnsanlar bu kelimeyi gerçek anlamından öte sezgisel olarak anladıkları şekilde kullanmaktadır ve böylesi kullanımlar bu kelimeye benzer birçok fenomen için de geçerlidir. Ancak saçmalık üzerine yapılmış bir çalışma, selefi birçok çalışmayı da göz önünde bulundurarak geniş bir tanım sunmaktadır:[4]
Saçmalamak kasıtlı veya kasıtsız, bilinçli veya bilinçsiz olarak, hakikate, gerçek kanıtlara ve/veya yerleşik anlamsal, mantıksal, sistemik veya ampirik bilgiye çok az veya hiç önem vermeden iletişim kurmayı içerir...
Bu çerçevede saçmalamak sinsi ve yaygın bir iletişim davranışıdır... Genellikle gerçeği, kanıtı ve/veya yerleşik bilgiyi göz ardı etmek için tasarlanmış retorik stratejiler kullanmakla karakterize edilir, ancak bunlarla sınırlı değildir; örneğin bir kişi, hakkında hiçbir şey bilmediği bir alana yönelik bilgi birikimini, yetkinliğini veya kabiliyetlerini çevresindeki insanları etkilemek, uyum göstermek, etki altına almak veya ikna etmek amacıyla abartabilir veya süsleyebilir.
Brandolini yasası bağlamında ve saçmalığın genel bağlamdaki etkileri göz önünde bulundurulduğunda bu tanımın veya kelimenin sezgisel anlamının dikkate alınması yeterlidir.
Brandolini Yasası Hakkında Akılda Tutulması Gerekenler
Brandolini yasası, ampirik bir gerçek olmaktan öte, genel bir gözlemdir. Yani her durumda geçerli olması beklenmemektedir. Bu ilkeye yönelik akılda tutulması gereken iki unsur da şu şekildedir:
- Saçmalığı üretmek, çürütmeye kıyasla bazen daha az çaba gerektirir. Örneğin alanında uzman bir kimse, amatör birinin büyük uğraşlarla uzun bir zamanda hazırladığı bir saçmalığı kolaylıkla çürütebilir.
- Genel bağlamda saçmalığı çürütmek için çaba yeterli olmayabilir. Bazı durumlarda saçmalığı çürütmek, üretmekten daha fazla çaba gerektirir, bazı durumlarda ise bir saçmalığı çürütmek için çaba tek başına yeterli olmaz. Ancak bu iki yol da, özellikle ikinci yol Brandolini yasası ile ifade edilen genel kanıyı desteklemektedir.
Brandolini yasası ve etrafında şekillenen ilkeler her durumda geçerli olmayabilir; bu sebeple bu unsurların akılda tutulması önemlidir.
Bu bilgiler ışığında yukarıda belirtilen unsurları da içeren genel bir özet şu şekilde tanımlanabilir:
Saçmalığı çürütmek için gereken enerji miktarı, saçmalığı üretmek için gereken enerji miktarından daha yüksektir.
Not: Bir saçmalığın çürütülmesi için çabanın tek başına yeterli olamayacağı düşüncesi Hartley'in Brandolini yasasına yönelik çıkarımlarda yer almaktadır. Hartley, Brandolini'nin "bir iyimser olduğunu" ifade etmektedir.[13]
Brandolini Yasasını Göz Önünde Bulundurmak
Brandolini yasasını göz önünde bulundurmanın faydalı olabileceği birkaç yol vardır:
Bu yasayı göz önünde bulundurmak her şeyden önce karşı karşıya olduğunuz saçmalığın çürütülmeye değer olup olmadığını belirlemenizi sağlar. Örneğin bir saçmalığın, saçmalığı çürütmek için harcayacağınız çabaya değmeyeceğini fark edebilirsiniz.
Bu ilke ışığında bir saçmalığı çürütüp çürütmeyeceğinize karar verirken şu türde unsurları göz önünde bulundurmalısınız:
- Saçmalık ne kadar yanlış? Gerçeğe kayda değer ölçüde yakın mı, yoksa tamamen anlamsız mı?
- Çürütmek ne gibi sonuçlar doğuracak? Saçmalık zararsız mı, veya ciddi sorunlara yol açabilir mi?
- Kimi etkileyecek? Sadece birkaç kişiyi mi etkileyecek, veya milyonların fikrini belirleyebilir mi?
Bu soruları sorarken de aklınızın bir köşesinde şu alıntıyı tutmanız yardımcı olacaktır:[14]
Yanlışlıklara ve yanlış temsillere karşı gösterdiğimiz çabalar anlık bir etki yaratmıyor gibi görünebilir, ama birileri, bir yerlerde cevabımızı duyacak veya okuyacak. Çabanın hedefi saçmalıkları üreten kişi değildir, bilimsel sorunlara ilişkin açık fikirli okuyuculardır. Bir yalan, doğru ayakkabılarını bile giyemeden dünyayı gezebilir; ancak doğrusunun yola bile çıkmadığı yalanlar asla durmaz.
Brandolini yasasını göz önünde bulundurmak, saçmalıkları çürütüp çürütmemeye karar vermemizi sağlamanın yanında saçmalıklarla nasıl daha iyi başa çıkabileceğimizi anlamamıza da katkıda bulunur. Bu çerçevede örneğin belirli bir alanda doğru materyaller yayınlamanın, bu alandaki her saçmalığı doğrudan çürütmeye çalışmaktan daha etkili olduğunu fark edebilirsiniz.
Brandolini yasası, aynı şekilde büyük miktarda saçmalığın ele alınmasında da faydalıdır. Örneğin bir tartışma sırasında rakibi zayıf ancak çok sayıda argümanla boğma anlamına gelen boş laf yönteminin ele alınmasında bu yasa şu şekilde bir rol oynayabilir: Boş laflar ve zayıf argümanlar genellikle birçok saçmalık içerir. Brandolini yasası da önünüze sürülen her saçmalığı çürütmek yerine bu saçmalıkların temel noktalarına odaklanmanızın daha etkili olacağını fark etmenizi sağlayabilir veya saçmalıkların ispat yükümlülüğünün bu boş laf üreten kimsede olduğunu hatırlatabilir.
Benzer şekilde, rakibinizi çok sayıda zayıf argümanla bunaltmayı içeren bir retorik tekniği olan boş lafa yanıt verme örneğinde olduğu gibi, büyük miktarda saçmalığa nasıl yanıt verileceğini anlamak söz konusu olduğunda da faydalı olabilir. Özellikle, Gish gallop'lar çok fazla saçmalık içerme eğiliminde olduğundan, Brandolini yasası, karşılaştığınız her saçmalığı çürütmek yerine, yalnızca kilit noktalarına odaklanmanın veya Gish gallop'çıya argümanlarını destekleme konusunda ilk ispat yükünün kendilerinde olduğunu hatırlatmanın daha etkili olabileceğini anlamanıza yardımcı olabilir.
Ayrıca Brandolini yasasını anlamak, insanların davranışlarını anlamanızı ve öngörmenizi sağlayabilir. Örneğin bir alanda uzman olan bir kişinin insanların yaydığı her saçmalığı neden yanıtsız bıraktığını bu yasa çerçevesinde anlayabilirsiniz; zira bu uzmanın her iddiayı çürütmesinin zaman ve çaba açısından maliyeti çok yüksektir. Benzer şekilde saçmalayan bir kişinin saçmalıklarını yaymaya devam edeceğini de öngörebilirsiniz; zira Brandolini yasası etrafındaki ilkeler diğer insanların bu kişinin yaydığı saçmalıkları düzeltme zahmetine girmeyeceğini göstermektedir.
Son olarak, Brandolini yasasını ele alırken akılda tutulması gereken unsurları da göz önünde bulundurmak önemlidir. Bunlar arasında en önemlisi Brandolini yasasının her durumda geçerli olan bir yasa olmaktan öte genel bir gözlem olduğu gerçeğidir. Yani bu, bu çerçevede bazen bir saçmalığı çürütmenin yaratmaktan daha az çaba gerektirebileceği anlamına gelir. Böyle bir çaba dengesi de bu saçmalığı çürütüp çürütmeme konusunda alacağınız kararı etkileyecektir.
Ana hatlarıyla ele alındığında Brandolini yasasını göz önünde bulundurmak saçmalıkların çürütülmeye değer olup olmadığını belirlemeniz, saçmalıkları nasıl daha iyi (örneğin saçmalığın yalnızca temel noktalarına odaklanılması) çürüteceğinizi anlamanız ve insanların davranışlarını (örneğin bir uzmanın kendi alanındaki her saçmalığa yanıt vermemesi) anlamanız ve öngörmeniz konularında faydalıdır.
Not: Saçmalıkları çürütmek konusunda uygulanması faydalı diğer iki ilke, "her şeyin yüzde doksanının saçmalık olduğunu" ifade eden Sturgeon yasası ve "bireyin sersemliğiyle izah edilebilecek hiçbir şeyi kötü niyete yormamanız gerektiğini" ifade eden Hanlon'un usturasıdır.
Saçmalığı Çürütmek Her Zaman Yeterli Olmayabilir
Saçmalıkları çürütmek genellikle saçmalığın yanlış olduğunu kanıtlamak anlamına gelir. Ancak, bir saçmalığı çürütmüş olsanız bile, bu insanları saçmalığın yanlış olduğuna ikna ettiğiniz anlamına gelmez, çünkü insanlar çürütüldüğünü gördükten sonra bile ilgili saçmalığa inanmaya devam edebilir.[15] Bu durum insanların basit bir saçmalığı, bu saçmalığı çürütmek için gereken karmaşık açıklamalardan daha çekici bulması ya da saçmalığın önceden var olan inançlarını doğrulaması gibi çeşitli faktörlere bağlanabilir.[16]
Bu konuya örnek olarak bir kitapta otizm ve aşılar arasında bağlantı bulunduğu düşüncesi işlenmiştir:[17]
Bu özel yanılgıyı birçok yanlış inanıştan daha kalıcı kılan bir dizi özelliği bulunmaktadır.
Tüm Reklamları KapatOtizm ebeveynler için korkutucudur ve otizme neyin sebep olduğu henüz bilinmemektedir. En başarılı şehir efsanelerinde olduğu gibi bu konunun da temel anlatısı basit ve sürükleyicidir: 'Bir çocuğun savunmasız vücudu bir iğne ile delinir ve yabancı bir madde enjekte edilir. Çocuk birkaç gün, hatta birkaç hafta boyunca gayet iyi görünür ve sonra aniden ciddi ve genellikle geri dönüşü olmayan davranışsal gerileme yaşar.'
Bu hikaye en derin korkularımızdan bazılarından, yani hijyen ve kirlenme ile ilgili korkularımızdan ve çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği ile ilgili endişelerimizden güç almaktadır; açıklamaya bulmaya yönelik arzumuzdan ve birbiri ardına gerçekleşen iki olay arasında bir neden-sonuç ilişkisi kurmaya yönelik eğilimimizden beslenmektedir. Hatta bunlarla da kalmayıp böylesi bir durumdan kendimizi nasıl koruyabileceğimizi de göstermektedir. Böylesi bir iddiayı çürütmek kesinlikle zor bir savaştır.
Yani bu, insanların saçmalıklara inanmasını engellemek için çürütmenin üzerinde bir çaba harcanması gerektiği anlamına gelir. Bu çerçevede örneğin insanların ilk etapta saçmalıklara inanmasına sebep olan bilişsel önyargıları azaltmaya yönelik önyargı azaltma teknikleri kullanılabilir.
Bu bağlamda belirli bir saçmalığın yanlış olduğunu insanlara göstermek, bu insanların bu saçmalıkla ilgili duruşlarını değiştirmeyebilir. Örneğin, bir kişi aşılar ile otizm arasında bir bağlantı olduğuna inanıyorsa, bu inancını desteklemek için söylediği bazı saçmalıkları çürütmek, sözde aşı-otizm bağlantısı konusundaki genel duruşunu değiştirmesini sağlamayacaktır.
Saçmalık konusunda insanların fikirlerini değiştirmek konusunda karşımıza çıkan bir başka engel de bu insanlara ulaşmaktır. Yani bir saçmalığa yönelik uygun bir çürütme argümanı oluştursanız bile bu argümanın hala, örneğin sosyal medya aracılığıyla, bu saçmalığa inanan insanlara ulaşması gerekmektedir ki argüman insanların düşüncelerini değiştirebilsin.
İnsanlara bu şekilde ulaşmak genellikle zordur; zira saçmalıklar, dramatik veya ilginç olmaları sebebiyle bireyler arasında daha kolay yayılma eğilimindedir.[18] Bunun da yanında çürütmeler, reaktif olma eğilimindedir; yani bir çürütme, şayet insanlardaki saçmalık tanımını doğrudan hedeflemiyorsa, genellikle çürüttüğü saçmalığın gölgesinde yaşar.[19] Buna uygun olarak insanlara ilk olarak saçmalık ulaşır; ve ilgili çürütme argümanları da bu insanların karşısına her zaman çıkmayabilir.[20] Bunun da üzerinde saçmalık ile karşılaşan insanları bulmak ve erişmek de ayrı bir zorluk oluşturmakta, bir saçmalığı çürütmek için gereken çabayı artırmaktadır.
Ana hatlarıyla ele alındığında bir saçmalığı yanlış olduğunu kanıtlayarak çürütmek bu saçmalığa inanan insanların saçmalığın yanlış olduğunu kabul edecekleri veya inançlarını değiştirecekleri anlamına gelmemektedir. İnsanların çürütme argümanlarına inanmak ve bu çerçevede duruşlarını değiştirmelerini sağlamak, insanların saçmalığa inanmasına sebep olan bilişsel önyargıların ele alınmasına yönelik önyargı azaltma tekniklerinin kullanımı gibi yöntemlerin kullanılmasını gerektirir, bu da daha fazla çaba anlamına gelir.
Not: Bir saçmalığı çürütmek nasıl insanların bu saçmalığın yanlış olduğunu görmelerini sağlayamıyorsa, aynı şekilde insanları belirli bir saçmalığı çürütmeksizin yanlış olduğuna ikna etmek de mümkündür
Brandolini Yasasının Kökeni ve Tarihi
Brandolini yasası, ismini İtalyan yazılımcı Alberto Brandolini'den almaktadır. Brandolini, 2013 senesinde şu tweet'iyle saçmalık asimetrisi kavramını ortaya atmıştır:[21]
Saçmalık asimetrisi: Bir saçmalığı çürütmek için gereken enerji miktarı, bu saçmalığı ortaya atmak için gereken enerji miktarından daha büyüktür.
Bu ilke konusunda Brandolini, Daniel Kahneman'ın Hızlı ve Yavaş Düşünme adlı kitabından ve özellikle de kitabı okuduktan sonra (İtalya'nın eski Başbakanı Berlusconi ile İtalyan gazeteci Travaglio arasında televizyonda yayınlanan bir tartışmaya atıfta bulunarak) "Berlusconi vs Travaglio'yu görmekten" esinlendiğini ifade etmiştir.
Buna ek olarak, Brandolini yasasına benzer kavramlar daha önceki zamanlarda başkaları tarafından da dile getirilmiştir.
Bu kavramlara bir örnek, İtalyan blog yazarı Uriel Fanelli'nin ortaya attığı "Saçmalık Teorisi" (İta: "La teoria della montagna di merda") kavramıdır; teori "Bir sersem sizin çürütebileceğinizden daha fazla argüman üretir." cümlesiyle özetlenmektedir.
Benzer şekilde, bir başka ilişkili kavram da şu şekilde ifade edilmektedir:[22]
...en kötü yazarın okuyucuları olduğu gibi, en büyük yalancının da inananları vardır: ve çoğu zaman bir yalana yalnızca bir saat inanılması bile yalan için yeterlidir. Yalan uçar, gerçek peşinden topallayarak gelir; öyle ki, insanlar yalana inanmamaya başladığında artık çok geçtir; olay bitmiş, masal etkisini göstermiştir. O iyi cevap konu değiştikten veya grup dağıldıktan sonra düşünülmüş, ilaç hasta öldükten sonra bulunmuştur.
Bu kavram başkaca benzer şekillerde de dile getirilmektedir:
Gerçek ayakkabılarını giyemeden yalan dünyanın yarısını gezer.
Gerçek botlarını giyemeden yalan dünyanın yarısını gezer.
Tüm Reklamları KapatGerçek ayakkabılarını giyerken yalan dünyayı gezer.
Son olarak aynı kavram atasözlerinde de karşımıza çıkmaktadır:
Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
Bir deli, yedi akıllının cevaplayamayacağı kadar fazla soru sorar.
Özet ve Sonuçlar
- Brandolini yasası (saçmalık asimetrisi ilkesi olarak da adlandırılır), "Saçmalığı çürütmek için gereken enerji miktarı, saçmalığı üretmek için gereken enerji miktarından daha büyüktür." atasözü ile özetlenir.
- Yani genellikle doğruluk, kanıt veya mantık gibi şeylere aldırmadan bir şey söylemek, söylenenin yanlış olduğunu kanıtlamaktan çok daha kolaydır.
- Brandolini yasası ampirik bir gerçek olmaktan ziyade genel bir gözlemdir, bu nedenle yanlış olduğu durumlar da vardır; bu ilkenin pek çok durumda geçerli olan genelleştirilmiş bir özeti, "Saçmalığı çürütmek, genellikle yaratmaktan daha fazla enerji gerektirir." şeklindedir.
- Brandolini yasasını göz önünde bulundurmak, saçmalıkların çürütülmeye değer olup olmadığını belirlemenizi; örneğin yalnızca kilit noktalarına değinerek saçmalıkları nasıl daha iyi çürütebileceğinizi anlamanızı ve insanların davranışlarını kavramanızı ve öngörebilmenizi sağlar. Bu çerçevede örneğin bir uzmanın neden alanındaki her saçmalığa cevap vermediğini anlayabilirsiniz.
- Saçmalıkları çürütmek, ilgili saçmalıklara inanan insanların bunların yanlış olduğunu kabul edeceği veya konu hakkındaki duruşlarını değiştirecekleri anlamına gelmez. Böylesi etkiler, insanların saçmalıklara inanmasına sebep olan bilişsel önyargıları azaltmak amacıyla önyargı azaltma tekniklerinin kullanılması gibi ek çabalar gerektirir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 32
- 6
- 5
- 5
- 4
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ a b T. Szanto. (2022). Epistemically Exploitative Bullshit: A Sartrean Account. Wiley. doi: 10.1111/ejop.12810. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Kienzler, et al. (2022). Individual Differences In Susceptibility To Financial Bullshit. Journal of Behavioral and Experimental Finance, sf: 100655. doi: 10.1016/j.jbef.2022.100655. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c V. Gligorić, et al. (2019). “Who Said It?” How Contextual Information Influences Perceived Profundity Of Meaningful Quotes And Pseudo‐Profound Bullshit. Wiley, sf: 535-542. doi: 10.1002/acp.3626. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c J. V. Petrocelli, et al. (2020). Self-Regulatory Aspects Of Bullshitting And Bullshit Detection. Social Psychology, sf: 239-253. doi: 10.1027/1864-9335/a000412. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Pennycook, et al. (2015). On The Reception And Detection Of Pseudo-Profound Bullshit. Judgment and Decision Making, sf: 549-563. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Gligorić, et al. (2022). Political Bullshit Receptivity And Its Correlates: A Cross-Country Validation Of The Concept. Journal of Social and Political Psychology, sf: 411-429. doi: 10.5964/jspp.6565. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Heffer. Bullshit, Inquiry, And Irresponsibility. (20 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 16 Kasım 2022. Alındığı Yer: OUP Academic doi: 10.1093/oso/9780190923280.003.0003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Mukerji, et al. (2022). Deeper Into Argumentative Bullshit. Informal Logic, sf: 439-470. doi: 10.22329/il.v42i2.7005. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. V. Petrocelli. (2018). Antecedents Of Bullshitting. Journal of Experimental Social Psychology, sf: 249-258. doi: 10.1016/j.jesp.2018.03.004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. Gjelsvik. Bullshit Production. (11 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 16 Kasım 2022. Alındığı Yer: OUP Academic doi: 10.1093/oso/9780198743965.003.0007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Čavojová, et al. (2018). Reception And Willingness To Share Pseudo-Profound Bullshit And Their Relation To Other Epistemically Suspect Beliefs And Cognitive Ability In Slovakia And Romania. Wiley, sf: 299-311. doi: 10.1002/acp.3486. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. G. Frankfurt. (2005). On Bullshit. ISBN: 9780691122946. Yayınevi: Princeton University Press.
- ^ D. Hartley. Brandolini’s Law: Why Bullshooters Outperform Bull Refuters. Alındığı Tarih: 17 Kasım 2022. Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Williamson. (2016). Take The Time And Effort To Correct Misinformation. Nature, sf: 171-171. doi: 10.1038/540171a. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Dijkstra, et al. (2018). Possibilities And Pitfalls Of Social Media For Translational Medicine. Frontiers in Medicine. doi: 10.3389/fmed.2018.00345. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. V. Petrocelli. (2021). Politically Oriented Bullshit Detection: Attitudinally Conditional Bullshit Receptivity And Bullshit Sensitivity. SAGE Publications, sf: 1635-1652. doi: 10.1177/1368430220987602. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. T. Bergstrom. (2021). Calling Bullshit. ISBN: 9780525509202. Yayınevi: Random House Trade Paperbacks.
- ^ S. Vosoughi, et al. (2018). The Spread Of True And False News Online. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1146-1151. doi: 10.1126/science.aap9559. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Maertens, et al. (2020). Long-Term Effectiveness Of Inoculation Against Misinformation: Three Longitudinal Experiments.. American Psychological Association (APA), sf: 1-16. doi: 10.1037/xap0000315. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. E. Office. (2019). Retraction: Questioning The Hiv-Aids Hypothesis: 30 Years Of Dissent. Frontiers in Public Health. doi: 10.3389/fpubh.2019.00334. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Brandolini. (Tweet, 2013). Alberto Brandolini: Bullshit Asimmetry Tweet.
- ^ J. Swift. (1710). The Examiner.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 15:25:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13338
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.