SÜREKLİ GÜNDEMİ MEŞGUL EDEN MESELE: MÜSTENCEHLİK
Kabaca Nedir, Mantığı Nedir ve Nasıl Çalışır?

- Blog Yazısı
GENEL TANIMLAR
Evet, bu gün sürekli gündemi değiştirmek için sağa sola açılan bir kanun maddesi hakkında konuşacağız. Türk Ceza Kanunu madde 226 der ki, toplumun genel ahlak anlayışını ve özellikle çocukların korunmasını temel alan bir düzenleme olup, ahlaka aykırı olan davranışların topluma açık bir yerde veya sanal âlemde fark etmeksizin, sergilenmesi halinde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veren bir kanundur.
İşte şimdi zurnanın zırt dediği yere geliyoruz: bu “ahlaksızlık” ne demek oluyor? Tam olarak sınırları nerede başlıyor ve nerede bitiyor? İşte tüm bu yerli yersiz sağa sola dava açılması ve sosyal medyada tartışmalara yol açması bundan kaynaklı. Yani, burada asıl mesele, bir materyalin “hoş” olmasından ziyade “normal” olarak kabul edilen sınırları aşıp aşmadığıdır. Burada normal ve hoşu da net bir şekilde ayıralım ki sonra ilerleyen kısımlarda daha iyi olayı kavrarız.
Hoş, tamamen öznel bir mesele; senin için hoş olan bir şey, başkası için itici veya gereksiz olabilir. Mesela birisi sanatta çıplaklığı sakıncalı bulmaz, bir başkası "Bu ne saçmalık" diyerek burun kıvırır. Hoşluk, kişinin zevkleriyle, yetiştiği kültürel atmosferle ve kişisel eğilimleriyle şekillenir. Birini rahatsız etti, diğeri için sorun oluşturmadı buradaki ayrım “hoş”tur. Ayrıca sanattaki çıplaklık meselesine daha önce birçok kez değindiğim için tekrar açıklama yapmayacağım. Meraklısına sanat hakkındaki blog yazımı okuyabilir.
Ama normal dediğimiz olay biraz daha sert bir zemin üzerinde duruyor. Normal, genel olarak toplumda kabul görmüş, insan doğasına ve temel etik değerlere aykırı düşmeyen şeyleri ifade eder. Eğer bir davranış veya içerik insanın temel biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yapısına ters düşüyorsa, işte orada "normalin dışına çıkmış oluyoruz." Yani "normalin sınırları" dediğimiz şey, aslında biraz daha bilimsel ve objektif bir bakış açısıyla değerlendirilebilir. Hoş olanı tartışabiliriz, ama normalin ne olduğunu belirleyen kriterler genellikle ortak bir toplumsal mutabakata dayanır. İşte burada mesele, yasaların da tam olarak bu çizgiyi çekmeye çalışmasıyla başlıyor. Hoş veya nahoş bir içerik olabilir, ama bir şey "normal" sınırlarını zorlayıp da insanın doğal yapısına aykırı hale gelirse, işte o zaman gerçekten hukuki veya etik bir problem ortaya çıkıyor.
NORMAL OLMAYANIN YASAKLANMASI NEDEN ÖNEMLİ ?
Tam olarak işin özüne geldik. Müstehcenlik kavramı sadece bir bireyin hoşuna giden veya gitmeyen bir şey olmaktan öte, toplumun genel yapısında ciddi dönüşümlere sebep olabilecek bir unsur. Şimdi, toplumsal normlar dediğimiz şey aslında zamanla evrim geçiren, nesilden nesile aktarılan ve toplumun genel kabulünü belirleyen bir çerçeve. Ancak bu normlar, neyin “normal” olup olmadığına dair kolektif bir fikir birliğiyle şekilleniyor. Müstehcen içeriklerin kontrolsüz yayılması, bu normların kaymasını tetikleyebilir, çünkü sürekli maruz kalınan şeyler bir süre sonra "alışılmış" hale gelerek toplumun sınırlarını yeniden çizer. İşte burada insanların düşünce yapıları değişmeye başladığında, bir zamanlar tepki gösterilen, rahatsız edici bulunan durumlar olağan hale gelebiliyor.
Bunun en büyük tehlikelerinden biri, özgürlüğün yanlış anlaşılması meselesi. Özgürlük, bireyin istediği gibi davranması anlamına gelirken, bunun bir sınırı olmalı; çünkü sınırsız bir özgürlük, bir başkasının zarar görmesine yol açabilir. Birine özgürlük verilirken, “kötülük yapma” hakkının verilmesi düşünülemez. Yani, insanların ne isterse onu yapmasını savunmak güzel gibi görünse de, bir noktadan sonra bunun toplum ve bireyler için zarar verici sonuçlar doğurmaması gerektiği konusunda bir denge kurulmalı. İşte tam da bu yüzden her kötülük göstergesi cezai yaptırıma tabi olmalı, çünkü aksi halde toplumun genel yapısı, insanların psikolojisi ve etik değerler zamanla erozyona uğrayabilir.
O yüzden, müstehcenliğin tamamen “kişisel tercih” olarak görülmesi aslında yeterli bir bakış açısı değil; çünkü toplumun neyi normal kabul ettiği, insanların günlük yaşamını ve genel değer yargılarını doğrudan etkiliyor. Eğer bu sınırsız özgürlük anlayışı içinde gerçekten toplumun genel ahlaki yapısını bozacak şeyler yaygınlaşırsa, bir süre sonra bu yeni normal haline gelir ve insanların düşünce yapıları değiştiğinde artık kimse bunları bir sorun olarak görmez. Hukuk işte burada devreye giriyor ve toplumsal erozyonu engellemek için bazı kesin çizgiler çekmek zorunda kalıyor.
KONU HAKKINDA DENEYLER
Bobo Doll Deneyi (1961) Albert Bandura tarafından yapılan bu deney, çocukların şiddeti gözlemleyerek öğrenip öğrenmediğini test etmek için tasarlandı. Stanford Üniversitesi’nde gerçekleştirilen deneyde, çocuklara bir yetişkinin Bobo Doll adı verilen şişme bir oyuncak bebeğe saldırdığı sahneler izletildi. Yetişkin, bebeği yumrukluyor, tekmeliyor ve sopayla vuruyordu. Daha sonra çocuklar aynı odaya alındı ve oyuncakla nasıl etkileşime girdikleri gözlemlendi. Sonuçlar çarpıcıydı: Şiddet içeren sahneleri izleyen çocuklar, yetişkini taklit ederek aynı saldırgan davranışları sergiledi. Bandura, bu deneyle sosyal öğrenme kuramını destekledi ve insanların gözlem yoluyla davranışları öğrendiğini gösterdi.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Desensitizasyon Deneyleri (1980’ler ve sonrası) Bu deneyler, insanların şiddet içerikli sahnelere maruz kaldıkça bu sahnelere karşı duyarsızlaşıp duyarsızlaşmadığını test etti. Katılımcılara önce hafif şiddet içeren sahneler izletildi, ardından giderek daha sert sahneler gösterildi. Başlangıçta rahatsız olan katılımcılar, zamanla bu sahnelere karşı daha az tepki vermeye başladı. Psikologlar, bu deneylerin sonucunda şiddet içerikli medya tüketiminin bireyleri zamanla duyarsızlaştırabileceğini ve bu tür içeriklerin toplumda daha fazla kabul görmesine yol açabileceğini öne sürdü. Bu bulgular, medya ve eğlence sektöründe şiddet içeriğinin etkileri üzerine yapılan tartışmalara büyük katkı sağladı.
DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN ÖRNEKLER
Günümüzde en çok tartışılan birkaç örneğe değinmek gerekiyor. Mesela Celal Şengör 16 Eylül 2021 yılında yaptığı bir zoom konuşmasında bir öğrencisinin nasıl müstehcen davranışlarda bulunduğunu itiraf etti. Şöyle ki:
“”O kadar kızdırdı ki, eteğini kaldırdım, kıçına bir tokat attım, bu dehşete düştü. Baktım böyle bakıyor bana. Bana bak dedim baban bunu yaptı mı dedim. Bana babam bile bunu yapmadı dedi. Heh dedim eksik kalmıştı, şimdi tamamlandı.””
Sözlerini kullandı. Olay çok fazla tepki alınca “Bunun bir cinsel taciz olduğunu düşünmüyorum, asla bunda bir anormallik görmüyorum, çok abartıyorsunuz” dedi. Bu olay hakim karşısına taşınıp soruşturmaya dönüştürüldü. Soruşturmayı yürütülen komisyonca Şengör hakkında herhangi bir disiplin cezası verilmesine yer olmadığı kanaatine varıldı.
Bu soruşturmayı ve mahkeme sürecini açıkçası incelemedim detayları bilmem, lakin kamuoyuna duyurulan kadarıyla bir müstehcenlik durumu hakim. Detaylar belki fikrimi değiştirecek şeyler mevcuttur ama bu konuda detaylı bir açıklama yapılmadı ve kafada soru işaretleri bırakarak Celal Şengör lehine sonuçlandı.
5 ekim 2023 yılında Teksas’ta yaşayan bir adam olan 65 yaşındaki Ron Kuhlmeyer, internette çok sayıda tecavüz, cinayet ve cinsel istismarı hakkında erotik hikayeleri küresel olarak dağıtan bir web sitesi işletiyordu. 13 Haziran 2024'de Kuhlmeyer, müstehcen maddelerin ithalatı veya taşınması ve çocuklara yönelik cinsel istismarın müstehcen görsel temsillerinin dağıtımına ilişkin beş suçlamayı kabul etti. Kuhlmeyer daha önce 2008'de Kaliforniya, Sonoma County'de Çocuklara Sürekli Cinsel İstismar suçundan hüküm giymiş ve altı yıl eyalet hapishanesinde yatmıştı. Bu olayla da 10 ay daha hapis cezası alarak müstehcenlik suçundan dolayı hapse gönderildi.
Mayıs 2015'te Louis CK, "Saturday Night Live"a ev sahipliği yaptı ve açılış monologunda çocuk tacizi hakkında şaka yaptı ve büyürken mahallesinde bir pedofilin yaşadığını söyledi. "Benden hoşlanmıyordu - kendimi biraz kötü hissettim," dedi CK. "Onların bakış açısından, bu kadar çok şeyi riske atmaları şaşırtıcı olmalı," diye devam etti. Louis C.K., bu monolog nedeniyle herhangi bir yasal işlemle karşılaşmadı. Ancak, 2017 yılında cinsel taciz iddialarıyla gündeme geldi ve bu durum kariyerinde ciddi etkiler yarattı.
Daniel Tosh, Temmuz 2012'de bir başka Laugh Factory gafında, bir çete tecavüzüyle ilgili şaka yaptıktan sonra yoğun bir kamuoyu baskısının hedefi oldu. Tosh, gösterisi sırasında bir tecavüz şakası yaptı ve kalabalıktaki bir kadın tecavüzün komik olmadığını bağırdı. Tosh, "Şu kız şu anda beş adam tarafından tecavüze uğrasa komik olmaz mıydı? Şu anda?" diye cevap verdi. Daniel Tosh, bu olay nedeniyle herhangi bir yasal işlemle karşılaşmadı. Ancak, olayın ardından kariyerinde bazı projelerde rol almasına izin verilemdi.
SONUÇ
Müstehcenlik, bireysel hoşnutlukla değil, toplumsal normlarla şekillenen bir meseledir. Gerek Türkiye'de gerek dünyada görülen örnekler, müstehcen içeriklerin yalnızca bireyleri değil, toplumu da doğrudan etkileyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle müstehcenlik; sanat, mizah veya ifade özgürlüğü kisvesi altında sınırsızca yayılmamalıdır. Toplumun değer yapısını korumak için yasal sınırlar netleştirilmeli, özellikle çocukların korunmasına yönelik maddeler daha sıkı denetlenmelidir. Lakin bu müstehcenlik durumları gündem değiştirilip daha önemli başka olayları gölgelemesine izin verilmemeli ayrıca ahlaki genişliğe saygı duymayan kişilerin de programlarını boykot etmeye de aynı derecede özen gösterilmelidir.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/05/2025 09:05:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20642
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.