AGNOSTİSM VARKEN ATEİZM GEREKSİZ MİDİR?
Dini Tutumlar Hakkındaki Bilgi Kirliliğini Temizleyelim

- Blog Yazısı
GİRİŞ
Bu gün çok tehlikeli bir konu olan inanç meselesine değinmek istedim, canım linç çekti:} Günümüzde maalesef dini inançlar hakkında konuşmak, tartışmak ya da sadece kendi kendine düşünmek bile adeta mayın tarlasında yürümek gibi bir şey. Herkesin kafasında bir şeyler var ama çoğu zaman bu şeyler net değil; hele konu agnostisizm ve ateizm olunca, işler iyice karışıyor. Kim kimi tam olarak ne sanıyor belli değil. Agnostiğe "kararsız ateist" diyen mi ararsın, ateisti "kendinden fazla emin" bulup burun kıvıran mı… Sanki bu iki kavram birbirinin düşmanıymış gibi davrananlar da var, oysa ortada savaş yok, ama bolca bilgi kirliliği var. Biraz felsefe, biraz psikoloji, bolca kulaktan dolma bilgilerle insanlar kendi pozisyonlarını belirliyor ve genelde okuduklarıyla değil, duyduklarıyla fikir sahibi oluyorlar. Aslında herkes kendi varoluşunun anlamını bulmaya çalışıyor belki de, ama bunu yaparken seçtiği etiketin ne anlama geldiğini tam bilmiyor. Ve işte bu yüzden, biraz sohbet edelim istiyorum; çünkü bazen bazı kavramlar sadece doğru sorularla ve açık bir zihinle anlaşılabilir.
AGNOSTİSİZM TÜRLERİ
Agnostisizmi gerçekten anlamak için önce kavramları netleştirmek gerekiyor. Yani biri "agnostiğim" dediğinde neyi kastediyor olabilir, bunu biraz açmak lazım. Çünkü agnostisizm de kendi içinde farklı eğilimlere ayrılıyor.
1-Agnostik Teizm, Tanrı’nın var olduğuna inanan ama bu inancın kesin bir kanıtla desteklenemeyeceğini kabul eden bir yaklaşım. İnancı var, ama bu inancı “mutlak bilgi” gibi sunmuyor. Yani bir yandan Tanrı’ya inanıyor ama öte yandan bu konuda emin olamayacağının farkında.
2-Agnostik Ateizm, Tanrı’ya inanmıyor ama aynı zamanda Tanrı’nın yokluğunu da kesin olarak ispatlamanın mümkün olmadığını düşünüyor. Kısacası “ben Tanrı’ya inanmıyorum ama bu konuda yüzde yüz eminim de diyemem” diyenler bu gruba giriyor.
3-Agnostik Nötralizm, Tanrı’nın varlığına da yokluğuna da tam olarak inanmaz. Bir nevi ortada kalmayı tercih eder. Elindeki verilere bakar ve “ben bu konuda kesin bir şey söyleyemem” der. Ne taraf olur ne karşı taraf; sadece gözlem yapar, yorum yapmaz.
4-Zayıf (Ilımlı) Agnostisizm, şu anda bu sorunun cevabının bilinmediğini ama gelecekte belki yeni bilgilerle bir sonuca ulaşılabileceğini savunur. Yani bir tür “şimdilik bilmiyoruz ama belki bir gün öğreniriz” yaklaşımıdır. Umudu tamamen kesmiş değildir.
5-Güçlü (Katı) Agnostisizm ise tam tersi bir yerde durur. Ona göre Tanrı’nın var olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyeceğiz. İnsan zihni bu konuda asla kesin bilgiye ulaşamaz. Yani bu konudaki bilinemezliği geçici değil, kalıcı bir gerçeklik olarak görür.
Görüldüğü gibi agnostisizm dediğimizde aslında tek bir görüşten değil, bir yelpazeden söz ediyoruz. Her biri farklı bir duruşu temsil ediyor ve hepsi “bilinemezlik” çatısı altında birleşiyor. Ama bu bilinemezlik, herkes için aynı anlama gelmiyor. Ayrıca şunu da bir belirtmekte fayda var ki agnostisizm aslında iddiasında ve neyi hangi şartlarda bilinemeyeceği konusunda net bir argüman ortaya koyamaz.
NEDEN AGNOSTİSİZM DEĞİL DE ATEİZM?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Agnostisizmin ne söylediği aslında çok da muğlak değil. Fakat mesele onun ne söylediğinden çok, söylediklerinin ne kadar ikna edici olduğu. İşte bu noktada agnostik argümanlar, ateizmin sunduğu gerekçeler kadar güçlü bulunmadığı için çoğu zaman geri planda kalıyor. İnsanlar pozisyon almak istediklerinde, netlik aradıklarında, agnostisizm bir adım geride kalıyor. Çünkü ortaya koyduğu duruş, çoğu zaman bir “emin olamama” haliyle sınırlı kalıyor.
Özellikle güçlü agnostisizmi ele alırsak, bu görüşün sınırlarını zorlayacak bazı düşünce deneyleri yapmak gerekebilir. Diyelim ki tüm Hristiyanlar bir araya geldi ve ortak bir ibadetle güneşi söndürdüler. Ya da bir ölü dirildi. Böyle bir olay yaşanırsa bu, tanrının varlığını yüzde yüz ispatlamaz belki, ama doğaüstü bir gücün varlığına işaret eder. Böyle bir durumda da “bilemeyiz” demek yetersiz kalır. Haliyle güçlü agnostisizm kendi içinde çöküşe geçer; çünkü artık nötr kalmak pek mümkün değildir.
Bunun tersi de geçerli. Eğer böyle doğaüstü olaylar hiç yaşanmadan –ki yaşanmadı– tanrıya dair hiçbir argüman makul olmaz denilirse, işte o zaman yapılması gereken şey, tanrının varlığına dair tüm argümanları tek tek ele almak olur. Ve bu inceleme sonucunda ortaya çıkan tablo, agnostik bir bekleyişten çok ateist bir duruşu destekler. Çünkü tanrının varlığına dair öne sürülen tezlerle yokluğu savunan düşünceler kıyaslandığında, yokluk lehine çok daha güçlü ve tutarlı sonuçlara ulaşılır. Kutsal metinlerdeki bilimsel yanlışlar, çürütülmüş mucize iddiaları, evrimsel süreçle açıklanabilen kompleks organlar, hatta “kusursuz düzen” gibi sıkça kullanılan argümanlar... Bunların her biri aslında yıllar önce bilimsel zeminde değerlendirildi ve birçoğu geçerliliğini yitirdi. Haliyle argümanlar incelendikçe prensipte agnostisizmi bırakmak zorunda kalırsınız.
Zayıf agnostisizm için de benzer bir değerlendirme yapmak gerekir. Bu duruş, her iki tarafın argümanlarını eşit görmeyi gerektirir. Fakat gerçeklik terazisine baktığınızda bu denge çoktan bozulmuş durumda. Eğer bir kişi, örneğin İslam’daki Tanrı anlayışının ve Kuran’ın geçersizliğini kabul ediyor ama hâlâ soyut bir tanrı fikrine kapı aralıyorsa, bu durumda artık “zayıf agnostik” değil, pratikte bir ateist yani zayıf defakto ateist olmuş olur. Çünkü artık şüphe eşit dağılmıyordur, eğilim açıkça bir tarafa kaymıştır.
Bu noktada şunu da unutmamak gerekir: gerçekten agnostik bir pozisyonda kalabilmek için yalnızca dini inançları değil, bilimi de sorgulamanız gerekir. Diyojen’in yaptığı gibi, tüm bilgilerin kaynağını reddetmeye varan bir şüphecilik gerekir. Aksi takdirde, bilimsel bulgulara güvenip sadece tanrı konusunda “emin olamıyorum” demek, tutarsız bir yaklaşım hâline gelir.
Richard Dawkins’in de zaman zaman belirttiği gibi, agnostik kalmak istiyorsanız gerçekten kararsız olmalısınız. Ama eğer bir tarafa daha yakınsanız ve bunu rasyonel sebeplerle yapıyorsanız, o zaman bu düşünsel pozisyonun adı artık agnostisizm değil, ateizmdir. Yoksa ortada hem karar vermemek hem de bir yöne kaymak gibi çelişkili bir tutum kalır ki, bu da zihinsel netlikten çok uzak bir noktaya götürür insanı.
HANGİ ŞARTLARDA AGNOSTİSİZM MAKUL KABUL EDİLİR
Agnostisizmin ne zaman makul bir tercih olabileceğini anlayabilmek için, önce neyin talep edildiğine bakmak gerekir. Eğer bir kişi, “ancak yüzde yüz kesin kanıt varsa ikna olurum” diyorsa, bu zaten başlı başına ulaşılması neredeyse imkânsız bir beklentidir. Çünkü metafizik ya da felsefi meselelerde bu tür kesinlikler asla bulunmaz. Tanrı kavramı da tam olarak böyle bir alanda yer alır. Gözlem ya da ölçümle değil; daha çok akıl yürütme, anlam arayışı ve varoluşsal sorgulamalarla şekillenir. Dolayısıyla “kesin ve mutlak bir kanıt yoksa kabul etmem” demek, konuyu baştan kilitlemek anlamına gelir.
Agnostisizmin gerçekten makul bir seçenek olabilmesi için ise bazı özel koşullar gerekir. Örneğin düşünelim: karşımızda bu konularda pek bilgisi olmayan, hatta belki de hiç düşünmemiş bir insan var. Bu kişi, diyelim ki tanrı hakkında tartışan iki tarafı dinliyor. Bir yanda inançlı birisi, diğer yanda tanrının varlığını reddeden biri var. Bu kişi her iki tarafın argümanlarını duyuyor ama hangisinin haklı olduğuna dair bir çıkarım yapacak kadar altyapısı yok. İşte böyle bir durumda “bilmiyorum” demesi, yani agnostik kalması, oldukça makul olur. Çünkü bilgisizliğin farkında olarak kararsız kalmak, burada dürüst bir tutumdur.
Ancak buradaki önemli fark şudur: sadece “Tanrı yüzde yüz bilinemez” demek birini agnostik yapmaz. Ya da bu tutumu kendi başına mantıklı hâle getirmez. Eğer kişi konu hakkında bilgi sahibiyse, argümanları karşılaştırabilecek durumdaysa, ama hâlâ kararsızsa; o zaman bu, ya yeterince değerlendirme yapmadığını gösterir ya da gerekçelendirilmemiş bir belirsizlikte ısrar ettiğini. Oysa bilgi sahibi olmayan birinin “bilmiyorum” demesi doğaldır ve bu anlamda agnostik olmak, o kişi için en rasyonel pozisyon hâline gelir. Ama bilgili birinin hâlâ aynı yerde durması, artık bir duruş değil, bir kaçış olarak da görülebilir. Ya da Dawkins’in de dediği gibi “tam dinden çıkamamış, iki arada bir derede kalma” pozisyonunda olduğudur.
SONUÇ
Sonuç olarak, agnostisizm ve ateizm arasındaki ayrım, çoğu zaman yüzeysel tanımlarla geçiştiriliyor; oysa mesele, derinlikli düşünmeyi, kavramsal netlik aramayı ve fikirsel tutarlılığı gerektiriyor. Agnostik ya da ateist olmak sadece bir etiket değil, bu dünyadaki varoluşumuza dair ne düşündüğümüzle, neye nasıl yaklaştığımızla ilgili çok daha kişisel bir mesele. Şahsen okuduklarım ve tecrübelerime dayanarak söylemeliyim ki agnostik olarak kendini tanımlayanlardan ziyade ateist felsefeyi benimseyenlerin daha tutarlı bir hayat görüşü olduğu yönündedir. Her zaman şunu söylerim: felsefeciler agnostik olur, bilimciler de ateist, bence daha fazla söze gerek yok.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/07/2025 05:10:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20983
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.