Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

MUTLULUK, HÜZÜN ve MUZ KABUĞU

MUTLULUĞUN EVRİMİ

MUTLULUK, HÜZÜN ve MUZ KABUĞU
8 dakika
418
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı

Hayvanlar aleminin bir ferdi olarak bazen evde huzur içinde uyuyan kediyi veya parkta arkadaşlarıyla oynayan köpeği görünce imreniyorum. Diyebilirsiniz ki hepsi o kadar şanslı değil, bazıları da sokakta telef oluyor. Haklısınız evrim herkes için bir anda gerçekleşmiyor. Ancak sosyalleşme, uyum ve medenileşme evrimi gayet hızlandırıyor. Beynin gelişimi de canlının yaşam kalitesini tayin ediyor.

Bundan binlerce yıl evvel sudan çıkan atalarımızın sahip olduğu sürüngen beyni halen bünyemizde, beyincik yapısı içinde taşınıyor. Bu şekilde omurilik soğanı, beyin sapı, sinir lifleri sayesinde nabız, tansiyon gibi temel vücut hareketleri sağlanıyor. Ardından bir memeli olarak gelişirken duyu organlarının yöneticisi limbik sistem, amigdala, hipokampus, hipotalamus gibi nörokimyasallarla duygusal dalgalanmalarımıza yol açıyor. Limbik sistemden salgılanan hormonlar beynin gelişimi için çok önemlidir. Çünkü hormonlar, nöronların bağlanması sırasında sinapslar arasında yağlanma etkisi yapar. Bu şekilde nöronlar daha kolay biçimde birbirleriyle kaynaşır ve korteks tabakayı meydana getirirler. Artık insanın entelektüel zekasının kaynağı olarak bilinen korteks tabaka muhakemeyi ele almıştır. Kısaca motor kazanında kaynayan ateş, limbik sistemken; motor gücünü devinime çevirense korteks tabakadır.

Tüm bu parçalar direk olarak yaşamımızı etkiliyor. Beyincik içgüdülerimizin sesidir. Örneğin iş sürüngen beynine kaldığında, bir adam bir kadını gördüğünde sorgusuz sualsiz üreme dürtüsüyle ona saldırır. Halbuki adı bile tuhaf olan limbik sistem olaya romantizm katar. Adam kadını görür, işitir, koklar, dokunur ve aşık olur. Yani duyularını kullanarak duygusallaşır. Bu hislerini kadına dökmek isterken işin içine bir de korteks tabaka girer. Artık mantık konuşmaya başlamıştır. Sen bu kadından hoşlanıyorsun da bakalım o senden hoşlanıyor mu? Olaya bilinçli bir şekilde yaklaşmak gerek. Ya kadın seni refüze ederse rezil olursun. Sen kendini aşağılatacak adam mısın? Bu iç ses, egonun uğuldadığı, korteks tabakadır.

Tüm Reklamları Kapat

Mensubu bulunduğumuz memeli sınıfı, sıcakkanlı varlıklar. Haliyle sürüngenler gibi soğukkanlı olamıyoruz. Onlar hazır olduklarında yumurtalarından doğaya çıkıyorlar. Halbuki memelilerin çoğu annelerinin karnından hazır olmadan doğuyorlar. Bu sebeple ebeveynlerinin bakımına muhtaçlar. Bu şefkat ve merhamet bağı ile yavrular büyüyor. Bitkiler ne olacağını önemsemeden polenlerini etrafa saçarlar, balıklar döllenmiş yumurtalarını bırakıp, yollarına devam ederler.

Yumurtadan yeni çıkan kertenkele yavrusu, yılanlara yem olmamak için yalnız başına hızla hareket etme mecburiyetindedir. Dahası yeterince hızlı değilse avcılara yem olmasın diye ebeveynleri, onları kardeşlerine besin niyetine ikram ederler. Gerçi yumurtlayan hayvanlara da fazla haksızlık etmeyelim. Kuşların yavrularını beslediklerini görüyoruz. Üstelik doğadaki bazı memeliler de çok çabuk gelişmek zorundadır. Atlar doğumdan yarım saat sonra ayaklanır, iki saat içinde de koşar hale gelir. Atların gebelik süresi 11 aydır. İnsanında hazır halde doğması için gebelik süresinin daha uzun olması gerekirdi. Böyle bir durumda gelişen bebek de annesinin rahminden çıkamazdı.

İşin aslı, büyük beyinli canlıların doğumu zordur. Bu sebeple yüzlerce küçük beyinli yavru dünyaya getiren canlıların aksine kısıtlı sayıda yavru yapan ebeveyn için o kıymetlidir. Bu yüzden ister istemez onunla bir bağ kurar. Onu korur, kollar. Bu aile yapısının mesuliyeti zamanla toplumsal bir mensubiyete dönüşür ve güven içinde olmanın memnuniyetini yaratır. Gerçi tuhaf biçimde en çok zararı da emniyet için birlikte yaşadığımız yakın çevremizden görürüz.

Yaşadığımız tecrübelerden ders alırız. Aslında hayatı öğrenmemizi sağlayan beynimizdeki nöronlardır. Yaşananlar ile yaşananların düşüncesi insanın kafasında bir döngü yaratır. Bu döngülerde tıpkı dairesel devinim yapan atomların molekülleri oluşturması gibi nöronlar arasında bağ kurar. Kısaca nöronlar tekrar eden döngülerle öğrenmeye programlanmışlardır.

Tüm Reklamları Kapat

Hayvanlar hatalarını düşünmez. Muzunu başkasına kaptıran bir maymun, kendini aptallıkla suçlamaz. Hemen başka bir muz için koşturmaya başlar. Ancak insan sorgular. Üstelik bunu hayalinde tekrar tekrar canlandırır. Hatasından ders almayı beynine öğretirken, yan etki olarak kaptırdığı muzun hüznünü yaşar. Üstelik elem içinde yeniden ağaca tırmanmanın zorluğunu hesaplarken, yine ağacın meyvesine sahip çıkamamanın kaygısını taşır.

Üzüntü, mutluluk, huzur ve keyif birbirleriyle alakalı görünseler de aslında oldukça farklılar. Misal her akşam bir taş çorba, az aş ile karnınızı doğurabileceğinizin güvencesini taşıyorsanız huzurlusunuzdur. Ancak balık rakı yapmanın zevkine varırsanız, mutlu olursunuz ve artık onu ararsınız. Daha fenası alışmak, eğer bu menüye alışırsanız zamanla size ilk baştaki kadar keyif vermediğini fark edersiniz. Bu durumda uyuşturucu bağımlıları gibi lüksün derecesini arttırmayı isterseniz. En kötüsü de sizi mutlu etmesi için çabaladığınız konfor uğruna huzurunuzun kaçacak olmasıdır.

Limbik sistemin nöronlar için kayganlaştırıcı hormonlar salgıladığından bahsetmiştik. Bu noktada bizi mutlu eden salgıları ele alalım. Ancak her şeyin dozunda fayda sağlayacağını, kantarın topuzunu kaçırınca, bozulabileceği uyarısıyla konumuza devam edelim. Dopamin, enerjiyi yönlendirir, başarı için motive eder, başarı sonrası hazzı yaşatır. Müsabaka öncesi antrenman yapan bir sporcunun başarı düşüncesi ona kendini iyi hissettirir. Çünkü beyin dopamin salgılamıştır. Bir yarışma kadar olmasa da cep telefonunda oynanan basit bir oyunda bile başarılı sağlamak insanı memnun etmeye yetebilir. Hatta kokain koltuğunuzun üzerindeyken, size dağın zirvesindeymişçesine mutluluk verebilir. Haliyle yapay hazların (seks, porno, alkol, lezzet) peşinde koşarken, hayatın gerçeklerinden uzaklaşılarak, kısırdöngüye girilebilir ve bağımlı hale gelinebilir.

Dopamin eksilmesi de krize yol açabilir. Muza alıştırılan maymuna, ıspanak verildiğinde çıldıracaktır. Çaba ve ödül, denge içinde olmalı. Eskiden sevdiğiniz bir kokuya rasgeldiğinizde hatıralarınız canlanır ve mutlu olursunuz. Ancak bunun yan etkisi de olabilir. Misal ilk aşk teklifi öncesi cesaret olsun diye yakılan sigara, kendiyle alakası olmasa da başarı sağlandığı takdirde alışkanlığa dönüşecek ve sürekli ateşlenecektir. Bu çikolata reklamlarında bolca kullanılan bir taktiktir. Kısaca iyi hissetme peşinde koşarken, zararlı alışkanlıklar edinilebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Acıya karşı coşkulu olmayı sağlayan başka bir salgı da endorfin. Ne var ki endorfin, insanın kalbi kırıldığında, kemik kırılmasındaki gibi salgılanmaz. Yani sosyal acı konusunda etki yoktur. Günümüzde fiziksel etkenlerden çok sosyal yaşam için enerjimizi harcarken endorfin salgılamak güçleşiyor. Ancak spor yapmak endorfin salgılamanın en etkili yoludur. Yoruldukça insana ağrıyı hissettirmemek için devreye girecek olan endorfin kişiye kendini iyi ve güçlü gösterecektir. Endorfin, morfin gibi acıyı görmezden gelinmesini sağlar. Ölüm esnasında ıstıraptan uzaklaştırır. Zor durumdaki yaralının hayatını devam etmesi için yedek güç vazifesi görür. Ancak unutulmamalı ki kırık bacakla yürümeye zorlanmak, sakat kalmaya yol açabilir.

Atalarımız maymunlar sürekli temkinli olmak zorundaydılar. Bu sebeple kendilerine dokunulmasından hoşlanmazlardı. Ancak sevdiklerine bir ayrıcalık tanıdılar ve birbirlerinin bitlerini ayıklar hale geldiler. Zamanla sosyal ilişkiler inşa ettiler ve klanlarını kurdular. Böylelikle sosyalliklerini taşıdıkları sosyalist gruplarında kendilerini güvende hissettiler. Bu güvende hissetmeyi sağlayansa oksitosin hormonu oldu. Bir taraftar grubunun tribünlerde halay çekerek eğlenmesi oksitosine yol açar. Oksitosin için tensel haz diyebiliriz çünkü en çok dokunmayla salgılanır. Kedi okşanırken kendini güvende hisseder ve gardını indirmenin huzuruyla mırlar. Seven kişi mırlamasa da aldığı keyif, kedinin hissettiği kadardır.

Sosyal bağların konforu neticesinde ortaya çıkan oksitosin, aidiyet hissini güçlendirdi. Tek başına ava çıkan bir kaplan, ganimetini başkalarına kaptırmamak için sürüsüyle paylaşmayı öğrendi. Üstelik sürü halinde daha saldırgan oldukları gibi daha ürkütücü olup, düşmanlarını kendilerinden uzak tutabiliyorlardı.

Ne var ki sürü davranışı, bireysel çıkarları koruyabileceği gibi daha tehlikeli de olabiliyor. Misal bir ceylan sürüsü, içlerinden biri pusuya yatmış aslanı görüyor ve hepsi birden kaçmaya başlıyor. Gözlerimle görmeden inanmam demek sürüdeki bir ceylan için hayli riskli olacaktır. Bu sebeple hepsi birden kaçar. Ancak şuursuzca kaçarken uçurumdan yuvarlananların peşine takılmakta başka bir vahamete yol açar.

İki ucu keskin bir bıçakla toplum ve birey ayrılmış olsa da kanama devam ediyor. Dünyada yaklaşık 8 milyara yakın insan buluyor. Ama her biri kendini özel görüyor. Üstelik başarısızlıklarının sebebi olarak toplumu aşağılıyor, başkalarını suçluyor.

Bu noktada gelelim, üstünlük hissinin verdiği memnuniyet ile salgılanan serotonine. Her daim sosyal verilerin hesabını tutarız. Kendini beğenmişleri, beğenmesek de kendimizi beğeniriz. Bu basit bir sebebe dayanıyor, herkes kendine değer verilmesini ve saygı görmeği ister. Memeli türler, boğun eğme ve sürünün lideri olma ikilemiyle içsel bir mücadele yaşarken, dışarıda kavga edeceklerinin gücünü de hesaplar. Alfa maymunun liderliği gibi ortama hâkim olmak veya ikincil pozisyonda yetinmek insan psikolojisini de tayin eder. Başkalarının üzerinde etki kurarak, hegemonya sağlama mutluluğun bir yoludur. Neticede yüksek statü güven ve refah demektir. Her ne kadar makamı, mevkiyi önemsemem diyen biri olunsa da kendinden daha üstün birinin takdirini kazanmak insanın göğsünü kabartır.

Tüm Reklamları Kapat

Serotonin, önemli hissetmeyi uyandırır. Özgüven, gurur, kendine saygı aşırıya kaçıldığı vakit kibir ve ego olarak açığa çıkar. Uyarılan bu duyguların toplum nezdinde karşılık görmesi, sosyal sınıf farkını belirler. Artık kendini başkalarıyla kıyaslamak suretiyle birey mutluluğu veya hüznü yaşayabilir. Rahatsızlık hissi veren hormon da kortizoldur. Gerçi sıkıntılı ruh halini sağlayan kortizol da insanı tedbirli olmaya sevk eder. Misal çayırda otlanan bir zebra çevredeki aslanın kokusunu alınca rahatsız olması ve lezzetli yemeğinden feragat etmesi, hayatta kalmasını sağlar.

Her şey Allah’tan diyoruz. Ancak inançlı bir insanın davranışları sonucunda salgıladığı hormonlara bir bakalım. İnancını ve ondan ötürü kendini önemli hissettiğinden dopamin salgılar. Doğruluğuna inandığı görüşleri, saygı görme arzusuyla başkalarına tebliğ ederken de serotoninin etkisine girer. Cemaate girip sosyalleşmeye başladıysa içini kaplayan güven dalgasının sebebi de oksitosindir. Kafasında sürekli yer eden hastalıklı ölüm acısının ilacı da endorfindir. O halde inançlı bir insan için geriye bir tek mutlu olmak kalıyor.

Okundu Olarak İşaretle
9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 4
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 25/04/2024 03:58:23 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12220

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Kas
Foton
Diş Sorunları
Hormon
Güneş Sistemi
Üreme
Yatay Gen Transferi
Ekonomi
Buz
Haber
Halk Sağlığı
Kalıtım
Yörünge
Önyargı
Cinsel Yönelim
Depresyon
Hekim
Yaşlılık
Hindistan
Fotoğraf
Ufo
Yaşanabilir Gezegen
Egzersiz
Işık Hızı
Obstetrik
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close