PROPAGANDA HALİNE GELMİŞ 5 TÜRK TARİHİ YALANI
Türk ve Osmanlı Tarihi Hakkında Türlü Türlü Zırvalıklar!

- Blog Yazısı
1- Türkler İslam ile “Türklüklerini” korumuşlardı. İslam’dan çıkan Türkler Türklüklerini kaybetmişlerdir. Bulgarlar ve Macarlar buna örnektir.
Tamamen saçmalık seviyesinde bir iddiadır. Bu iddiayı 2 farklı şekilde ele alacağım: ilk olarak Bulgar ve Macarların Türk olmadıklarını belirterek işe başlayalım. Öncelikle milletler arası farkları nasıl anlarız bunu iyi kavrayalım. Kabaca dil, kültür, genetik ve tarihsel-coğrafyasal bulgular. Mesela Moğol ve Türk boylarını düşünelim. Kültürleri, coğrafyaları, tarihsel olarak sürekli beraber hareket etmeleriyle benzerlik gösterse de aynı ırk olduklarını söyleyemeyiz. Her şeyden önce dil olarak Moğolca ve Türkçe devasa farklılıklar içeriyor. Moğolca Altay dil ailesi, Türkçe ise Ural-Altay dil ailesinden. Bunun yanı sıra genetik olarak birbirinden tamamen zıt kavimler olduklarını anlıyoruz.
Bulgarların her şeyden önce kültür olarak Balkan-Slav kültürüne benzer. Dil olarak Bulgarca ve Makedonyaca arasında sözcüksel benzerlikler %86, Bulgarca ve diğer Slav dilleri arasında %71 ile %80 arasındadır, ancak Baltık dillerinde bu oranlar %40-46, İngilizcede ise yaklaşık % 20’dir. Genetik olarak güney Slav halkları ve güney Baltık göçleri ile Balkan ülkelerinin (Makedonya, Sırbistan ve Rumen) kırması genler baskındır. Türklük geni de vardır yok demiyorum ama azınlıktadır ve hiçbir yerde Bulgarların Türk olduğuna dair bir tartışma dahi yoktur. Elbette tarihsel olarak hem birçok kez ittifak yapılmış, beraber yaşanılmıştır ve iki kavim birbirleriyle çok etkilenmiştir. Hatta İdil Bulgarlarının nüfusunun önemli bir kısmının Türk olduğunu söylemek bile mümkün. Ama direk Bulgarları Türk ilan edemeyiz.
Aynı şekilde Macarların Atilla’nın torunları olduğu ve Türk olduğu safsatası da doğruluktan uzak değildir. Avrupa Hun Devleti Türk olmaktan çok uzak bir ülke olduğunun da altını çizerim. Atilla’nın ordusunun ve nüfusunun büyük çoğunluğu Türk’ten ziyade Goth, Slav, Saka ve göçebe Germen kavimlerden oluşuyordu. Bir dil birliği bile yoktu. Atilla’dan sonra siyasi krizlere girmişlerdir ve tabiri caizse tarihin tozlu sayfalarına gömülmüşlerdir. Yani yavaş yavaş ya başka yerlere göç etmiş ya da başka milletlerin boyunduruğuna girmişlerdir. Macarların Hun İmparatorluğunun devamı değildir. Dilleri Ural dil ailesine aittir, genetik olarak Germen, Slav ve Balkan Halklarına daha yakındır. Kısaca Macarlara da bir o kadar Türk demek imkânsızdır.
Peki Müslümanlığı benimseyen Türkler ne kadar Türk kalabildi? Öncelikle şunu kabullenerek başlayalım, Türklerin dini ve kültürü gittikleri her yerde değişmiştir. Hindistan’a gittiklerinde Hinduizm’i benimsemiş (Babürlü Türklerin bir kısmı), orta doğuya inince Yahudiliği (Hazar Kağanlığı) diğer yerlere göç edince başka milletlerin kültür ve dinini benimsemiştir. Müslümanlık için de aynı şey geçerlidir. Türkler Müslüman olunca Araplaşmıştır, şu an bile gerek dil gerek kültür olarak Türkiye, Türk’ten ziyade Orta Doğu ülkesine daha çok benzemektedir. Bu Araplaşma ve Türklerin Müslümanlığı benimsemesinin olumlu ve olumsuz sonuçları olmuştur elbette. Buradaki hikâye İslam’ı kabul ettiklerinde asıl Türklükten uzaklaşmalarıdır.
2- 4. Murat eşcinsel idi.
Bu çok tartışmaya açık ve netliği olmayan bir konu olmadığını itiraf etmeliyim. Bahsedilen olay 4. Murad ve Musahibi Musa Çelebi arasındadır. Musahibi, sohbet kökünün “mufâale” kalıbından türeyen musâhib kelimesi “sohbet ehli kimse, arkadaş, dost” anlamına gelir. Bu ikili arasında büyük bir bağlılık-sevgi olduğunu söyleyebiliriz. Hatta Topal Recep Paşa zorbaları 4. Murat’a karşı kışkırtınca, zorbalar 4. Murad’a en çok zararı vermek için ilk olarak Musa çelebiyi hedef almışlardır. Çıkan isyanda Musa Çelebi’yi Murad’ın gözü önünde öldürmüşlerdir. Bunun üzerine 4. Murad Musa Çelebi hakkında ağıt yazmıştır:
Yola düşüp giden dilber ,
Musa'm eğlendi gelmedi .
Acep yolda yol mu şaştı ?
Musa'm eğlendi gelmedi
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu bakımdan 4. Murad’ın erkek sevgilisi olduğunu söylemek mümkün. Musa Çelebi’nin öldürülmesinden sonra(1632) Murad’ın karakterinde önemli değişiklikler olmuştur. O tarihten sonra zalimce yöntemlerle ve yasaklarla ülkeyi yönettiği de bir gerçektir. Ama direk eşcinsel diyemeyiz, zira Evliya Çelebi’nin yazdıklarına göre eşinden 4. Murad’ın öz kızı vardır(Kaya Sultan). Yani biseksüel desek daha doğru olur sanırım.
3-Sarıkamış’da kurşun atmadan 90 bin şehit verilmesinin suçlusu Enver Paşa’dır.
Öncelikle Sarıkamış Harekatı’nda 90 bin değil 55 bin asker şehit olmuştur. Sayı sürekli 90 bin olarak görüyorum ki bu hatalıdır. Ordunun toplam muharip mevcudu, esir verilen askerlerin sayısı, savaştan dönen askerlerin sayısı ve hayatını donarak ya da savaşarak kaybeden askerlerin adedi gözetildiğinde, 90 bin kişilik bir kaybın oluşması aritmetik olarak mümkün değildir.
Enver Paşa 3. Ordu Kış Harekâtı'nın komutanlığını üstlense de çarpışma başlamadan bu görevi Hafız Hakkı Paşa’ya vermiştir. Durumu ve stratejiyi iyi belirleyememiş ve çok geniş bir coğrafyaya çekerek savaşı Allahuekber Dağları üzerinden Sarıkamış’a hücum emrini veren Enver Paşa olsa da işi aceleye getirip yeterince hazırlık yapılmadan hareket emri veren Hafız Hakkı Paşa’dır.
4- Fatih sultan Mehmet Müslüman değildi.
Bu iddiayı gündeme getiren kişi Celal Şengör’dür ve şunu belirtmeliyim ki Celal hoca bilim-irfan yönünden ne kadar akıllı da olsa Osmanlıyı gereğinden fazla kötü göstermek gibi toksik bir özelliği var. Bu iddia Celal Şengör’ün dediği gibi tartışılan bir iddia değil. Celal’in dediğine göre Beyazıt(oğlu) babasının Muhammet Peygambere inanmadığını işitmiş. Peki bunun belgesi ne? Julian Raby’in 1982’de yazdığı “Paradoks Sultanı(A Sultan of Paradox: Mehmed the Conqueror as a Patron of the Arts)” isimli akademik yazısı.
Ama sorun şu ki Julian Raby Fatih’in ateist olduğunu Beyazid’dan ağzından duydulduğu ve belgelendiği yazıyor ama net bir kaynak vermiyor. Yüksek ihtimalle o dönem Fatih ve Bayazid’ın saltanatlığında Osmanlı saraylarını gezen Giovanni Maria Angiolello’ya gönderme yapıyorlar ama hiçbir netlik yok. Yani bu 3. Ağızdan yazılmış bir kaynak. Yani Fatih bunu oğluna söylemiş, oğlu bunu Angiolello’ya söylemiş ve oradan belgeye dökülmüş. Zayıf iddia.
Ayrıca bir çok gezginin Osmanlı’yı kötülemek için yalan haberler yaydığı, propaganda yaptığı gerçektir. Maalesef ki Angiolello’nun tam olarak ne yazdığını bulamadım, özel kitap siparişi vermem gerekiyor ki maalesef derin araştıramayacağım. Propaganda yapıp yapmadığından emin olamasam da bir gezginin işittikleri tarih bilgimizi 180 derece döndüremez. Fatih’in Müslümanlığı konusunda bir tartışma bulunmadığını söyleyebilirim. Tabiki kimsenin imanını bilemeyiz ama aksini gösteren sağlam bir belge ortada yok.
5- Şehzade Mustafa’yı Hürrem Sultan öldürttü.
Özellikle “Muhteşem Yüzyıl” dizisinden sonra baya ün kazanmış bir iddiadır. Dizileri eğlence için izlemekte bir sıkıntı yoktur ama tarihi bir gerçek kabul etmek çok yanlış olur. Kanuni Sultan Süleyman ömrünü at sırtında seferde geçirmiş bir padişahtır, dizide adam saraydan çıkmıyor tüm gün dedikodu yapıyor.
Bu iddiaya göre Hürrem Sultan, oğlunu padişah yapabilmek için Damat Rüstem Paşa ile birlikte Kanuniye karşı kışkırttıkları ve Mustafa’yı öldürttükleri yönünde bir iddia vardır. Bu konunun doğruluğu çok tartışmalı olsa da ne kadar etkili olduğu belli değildir. Kanuni Sultan Süleyman, Mustafa’yı öldürtmesindeki en büyük sebep iç karışıklık çıkartma ihtimalinden dolayıdır.
Mahidevran Sultan, Mustafa’yı padişah olacakmış gibi eğittiği ve Mustafanın küçüklüğünden beri Tahta çıkmaya can attığı bir gerçektir. 1553 yılında otoritesi ve gücü bir hayli fazlaydı. Özellikle yeniçerilerden büyük bir bölüm Mustafa Şehzadeye çok sadık ve istediği her şeyi yapan bir tavırları vardı. Kanuni Sultan Süleyman o dönemde birçok düşmanı vardı. Doğuda Safeviler, batıda Macarlar, Almanlar, Lehler, güneyde Tunus, Kuzeyde Ruslar derken her yerde büyük rakiplerle çarpışıyordu. Osmanlı iç karışıklıklarla uğraşamazdı.
Ayrıca bu çok mümkün bir ihtimal idi. Daha dedesi ve babası taht için savaşmış ve büyük zararlar ülkeye yük olmuştu. Bu tarz iç karışıklıklarla uğraşmayı göze alamazdı ve tahtına göz koyduğunu düşündüğü için Şehzade Mustafa’yı öldürtme emri verdi. Daha sonra oğlu Şehzade Mehmed yerine geçeceğini ve tahta onun da göz koyduğu iddialarının yayılması üzerine torunu Şehzade Mehmed’in de boğdurtulması emrini vermiştir. Bu konular net olmamakla beraber en genel kabul Kanuni’nin kendi his ve düşünceleri doğrultusunda yapmış gibi görünüyor.
- 4
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/04/2025 10:16:11 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15144
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.