Avusturya'da Esir Bir Osmanlı Subayı: Osman Ağa'nın Esaretten Kaçışı

- Blog Yazısı
Henüz geçen günlerde okudum ‘Temeşvarlı Osman Ağa’nın Hatıratı’nı. Kitabı büyük bir heyecanla okudum ve henüz yarısında iken “Bunun hakkında muhakkak bir yazı yazmalıyım.” Dedim kendime. En azından beni okuyanlar bu eserden haberdar olmalı ve hatta belki okumalılar diye düşündüm.
Osmanlı’da kitap basımının yok denecek kadar az olması şaşırtıcı değildir. 1450’li yıllarda Guttenberg matbaa ile kitap basımını hızlandırdıktan 1500’lere dek Avrupa’da 20 milyona yakın kitap basılmışken, Osmanlı’da imparatorluk yıkılıncaya dek yalnızca 25.000 kitap basılmıştır.
Şaşırtıcı olan ise, Osman Ağa’nın bir kitap yazmış olmasından da öte, bu kadar sürükleyici yazmış olmasıdır. Ben, bunu Avusturya’da kaldığı 22 yıla ve orada onların dilini öğrenmesinden tutun da oranın kültürünü almış olmasına bağlıyorum.
Temeşvarlı Osman Ağa, adından da anlaşılacağı gibi, Osmanlıların 1552’de fethettiği günümüde Romanya’nın batısında yer alan Temeşvar’da 1670’lerin başlarında doğmuştur. Rütbeli bir asker olan Osman Ağa’nın babasının, iki evliliğinden dokuz çocuğu olmuş fakat yalnızca beşi hayatta kalmıştır. En büyükleri, Bektaş Ağa, babası gibi askerdir.
Viyana Kuşatması sırasında Kara Mustafa Paşa’nın askeri başarısızlığı yüzünden savaşla geçen yıllar baş göstermeye başlamıştır. Bu sürede, Osman Ağa’nın babası ölmüş olup, babasının yakın bir arkadaşı Osman Ağa’yı boşalan bir kadroya almak istemiş ve Osman Ağa’da bunu kabul etmiştir.[1]
Ortalık iyice karışmıştır. Bir gün Koca Cafer Paşa, Osman Ağa’yı çağırır ve Arad Kalesi’nde görevli bulunan yeniçeri, topçu ve cebecilerin maaşlarının ulaştırılması gerektiğini söyler. Ardından, “Çevremiz düşmanlarla çevrilidir. Böylesine kıymetli bir postayı ulakların Temeşvar’dan ileriye götürmesi mümkün değil. Bu iş, kale görevlilerine yani sizlere düşüyor.[1]"
Osman Ağa ve seksen neferi, savaş sebebiyle geceleri gizlenerek gitmektedirler. Nihayet Lipova’ya ulaşmışlardır ve buranın halkı bir geceliğine Lipova’da kalmasıını istemişlerdir. Kiraz da ikram edilince Osman Ağa “Olmaz” diyememiştir. Ama daha sonra kendisinin de dediği gibi bir daha “Kiraz” işitmek, görmek istemeyecektir. Çünkü o gece Almanlar, Lipova’yı kuşatma altına alırlar. Çeşitli çekişmeler sonucunda teslim olmak zorunda kalırlar ve Osman Ağa’nın esareti de böylece başlamış olur.[2]
Yakalanan esirler, bir köle olarak rütbelilerin emrine verilir. Temeşvarlı Osman Ağa da Habsburg piyade alaylarındann birinde görevli olan Yüzbaşı Fischer’ın emrine verilir. Bir süre eziyet çektikten sonra fidye vererek serbest kalabileceğini öğrenir ve fidyeyi getirmek üzere şartlı olarak Temeşvar’a doğru yola koyulur. Evine varır ve ailesiyle görüşür. Gerekli parayı komşuların da yardımıyla bulunca, parayı teslim etmek üzere geri yola koyulur. Osman varır ama Fischer bulunduğu yerde yoktur. Çok geçmeden öğrenir ki Belgrad’ı kuşatmak için hazırlanan Habsburg ordusuna katılmak üzere Fischer de alayıyla birlikte Ösek’e doğru hareket etmiştir. Bunun üzerine Osman ve arkadaşları onun izinden gitmeye karar vermişlerdir.
Yolda Macarlı birkaç kişi tarafından esir alınan Osman soyulur. Oradan ölümden dönerek kurtulmayı başarır ve arkadaşlarına ulaşır. Nihayetinde Fischer’i bulurlar ama Fischer yolların haydutlarla dolu olduğunu bahane ederek Osman ve arkadaşlarını Bosna’da serbest bırakılmak üzere Hırvatistan’a cepheye gönderir. Çok geçmeden öğrenirler ki Fischer, bunları Venedikli bir tüccara satmıştır.
Şansı yaver giden Osman, esir tutulduğu kalede kendisine acıyan papazlar aracılığıyla derdini Habsburg kralına anlatarak Venedikli tüccara verilmekten kurtulur. Ancak özgürlük haylen Osman için çok uzaktır. Habsburg işgali altındaki kalelerde, soğuktan vb. sebeplerden hastalanan Osman, öleceği düşüncesiyle dışarı atılmıştır. Gözünü açtığında (yanılmıyorsam) kendini gübrelerin içinde bulduğunu yazar. En nihayetinde Osman’ı sağlıklı görenler, yeniden Fischer’ın hizmetine vermişlerdir.
Fischer; Viyana’da bir göreve atanınca, Osman’ı da götürmeye niyetlenir. Ama Osman, orada Hristiyan yapılacağı düşüncesiyle firar etmeye teşebbüs eder. Günlerini ahırlarda vb. yerlerde saklanarak geçiren Osman’ın efendisi, Fischer, Viyana’ya doğru yola koyulmuş, Osman’ı da bulunması halinde General von Schallenberg’e hediye etmiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Çok geçmeden yakalanan Osman, Schallenberg’in esiri olur. Çalışkanlığı ile göze girer ve az biraz da para kazanmaya başlar. Osman, General von Schallenberg’ın esiri olarak birlikte önce Graz’a, sonra Kapfenberg’e gidecek, General’in beklenmedik ölümü sonrasında ise onun akrabası Sigmund von Schallenberg’e hizmet üzere Viyana’ya gönderilecektir.
Yeni sarayında da kısa zamanda göze girmeyi başaran Osman, gelirini de yükseltmeye başarmıştır. Kitapta çok güzel anlatır anılarını... Eğitim almak için ünlü bir şekercinin yanına çırak verilir, eğitim alır ve saraya şeker yapar vs.
Her daim vatan özlemi çeken Osman, bir gün kaçma fırsatını yakalamıştır. Bir kızı ağlayarak gören Osman; küçük kıza ne olduğunu sorunca kız, saray kethüdasının küçük kıza tecavüz ettiğini anlatır. Bunu fırsat bilen Osman, kethüdayla konuşur ve susması karşılığında vatanına dönmesini ister. Kethüda, zor durumda kaldığından olacak, gerekli belgeleri hazırlar ve Osman, Schallenberg’in bir aylık bir gezisi sürecinde saraydan ayrılır.
Yolda 2-3 kere yakalanan Osman, elindeki belgeleri göstererek kurtulabilmiştir. Kimi zamanda da belgeler yetmemiş, şansı yaver gitmiştir. Ama en nihayetinde vatatına kavuşmuş ve eski işine geri dönmüştür. Hatta rütbesi epey yükseltilmiştir. Daha sonra da Almanca bildiğinden dolayı tercümanlık yapmıştır. Ve hatta daha sonra da tercüman olarak Schallenberg’le yeniden görüşecektir.
Temeşvarlı Osman Ağa’nın yazmış olduğu bu eser, o döneme ışık tutan önemli eserlerden birisidir. Almanlar bunu çok önceden çevirmişken, dilimize çok uzak olmayan, yakın bir zamanda çevrildi. Tekrardan bu yazıyı okuyan herkese kitabı alıp okumasını tavsiye ederim.
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ a b Temeşvarlı Osman Ağa. (2022). Bir Osmanlı Askerinin Hatıratı, Temeşvarlı Osman Ağa, Esaretten Kaçış. Yayınevi: Bilge Kültür Sanat. sf: 12.
- ^ Ömer GEZER. (2018). Temeşvarli Osman Ağa - Esir, Tercüman Ve Yazar,. Türkbilig, sf: 73-88. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 10/05/2025 08:35:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16455
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.