İlk Merak...
Masamın başında, arkada çalan klasik müzik eşliğinde çalışırken aniden irkildim. “Neden yapıyorum bunu?” diye sordum aniden. Ellerim havada kalmıştı. Parmaklarımı yavaşça hareket ettirdim. Evet, onları yönetme kabiliyeti bende idi. İstediğim gibi, istediğim yöne hareket ettirebiliyordum onları. Bir dakika, “İstediğim gibi, istediğim yöne” miydi gerçekten? Damarlarımda akan kanı hissetmeye başlamıştım. Sanki gözüm bir mikroskoba dönüşmüştü de üç kan hücremi de görebiliyordum. Nereden geliyor bu kan bana, nasıl oluşuyor kan hücreleri? Evet, okumuştum ya: "Tüm kan hücreleri kemik iliğinde üretilir". Şimdi anımsadım.
Aklıma önümde duran ve yetiştirmem gereken proje geldi. Hayır, düşünmeye devam etmeliydim. Henüz yeni kendimden geçmiştim ve onun aklıma gelmesine izin vermemeliydim. Bir an gözlerim geldi aklıma. Hani hep dünyayı gördüğümüz, varlığını günlük hayatta unuttuğumuz gözlerimiz. Gözlüğü çıkardım, ne de bozulmuş gözlerim; gözlüksüz göremez olmuşum. Sahi, neden bozuk benim gözlerim? Evet, yeni geliyor aklıma. 630 milyon yıl önce deniz canlıları ilk kez karalara çıkıp memelilere evrildiğinde gözleri sudaki ışığın kırılmasına alıştığından dışarıda astigmat olmuşlardı...
Montumu aldım ve çıktım dışarıya. Soğuktu; hava hafif kar yağışlı, gökyüzü koyu beyazımsı bulutlarla kaplıydı tamamen. Kaldırdım kafamı, gözlerimin varlığının farkında baktım gökyüzüne. Ellerimi açıp kapattım, defalarca. Bir yandan yürüyordum, bacaklarım işliyordu. Tam bu sırada geldi aklıma beynim. Sahi, tüm bunlar onun sayesinde değil miydi? Ben bir yandan yürüyüp bir yandan ellerimi açıp kaparken beynimin içini tahayyül ettim. Milyarlarca nöronun müthiş bir hızla oradan oraya gittiği müthiş bir mekanizma... Etrafımdaki köpek havlamalarını işittim. Ayrdılmadım oradan, zihnimi düşünmeye devam ettim. Evet, beynimizin ortasında limbik sistemin bir parçası olan amigdala ivedilikle çalışıyordu. Bunun sonucu olarak kan akışımın bacaklarıma doğru arttığını hissedebiliyordum. Vücudum koşarak hızla oradan uzaklaşmamı istiyordu. Beynim böyle istiyordu. “Neden?” dedim kendime. Neden böyle istiyor? Bilmiyordum. Uzaklaştım. Yavaş yavaş eski düşüncelerime dönmeye başladım. Oturdum ve çalışmaya devam ettim. Nasıl olsa diğer gün “kendi”nin farkında olmayan insanlarla dolu metrolarda, meydanlarda yürüyecektim. Evet; gözlerini, ellerini ve ayaklarını kendi istedikleri gibi kullanamayan insanlar arasında...
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 14:16:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19107
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.