ATATÜRK’ÜN AŞK HAYATI
Hayatına Giren Tüm Kadınlar ve Sayısız Hayal Kırıklığı

- Blog Yazısı
O da bir insandı; etten, kemikten yapılmış. O da çocuk oldu, ergen oldu, delikanlı oldu hepimiz gibi... Sevildi... Sevdi... Dağdaki çobanlardan tahttaki hükümdarlara kadar her kişinin yüreğinden gelip geçen aşk esintileri... O ferman dinlemez duygu... O büyük insanın da yaşamında yer aldı... Ne var ki, Mustafa Kemal'in yüreğinde kıvılcımlanan sevgisel duygu, O'nun hudutsuz vatan sevgisinin yanında mini mini birer yalım olmaktan öteye gitmedi. Askerlik aşkı, vatana hizmet aşkı, tüm aşklardan üstündü Mustafa Kemâl için...(Atatürk’ün Aşk Hayatı-Şems Belli önsözü sayfa:6)
Bu yazımda normalden çok daha farklı bir şekilde kitap özeti yapacağım ve Şems Belli’nin “Atatürk’ün Aşk Hayatı” isimli kitabının eleştirisini yapacağım. Malum burada birçok iddia var ve dürüst olmak gerekirse çoğu muamma. Çünkü bu kitap bilimsel bir kitap değil, tarih bilimine uygun da değil. Bu kitap Şems Belli’nin Makbule Atadan yaptığı röportajdan ve bazı gazete ve dergilerden yapılan araştırmalarla oluşturulmuştur. Tarih belgeler üzerinden yapılır. Bir insan anı anlatırken ya da röportaj yaparken söylediği sözler kanıt olamaz, belge niteliği taşımaz. Sonuçta Atatürk’ü daha kusursuz gösterebilir, hatalarını gizleyebilir. Bu sebeple aşağıda yazacağım bilgileri %100 gerçek ve kesin bilgiler gibi okunmaması gerekiyor. Ki bu kitapta da birçok yerde soru işareti var gerçek hayattaki belgelerde de birçok soru işareti var. O yüzden bazı yerler belirsiz ilerleyecek.
1- İlk Aşkı: “Müjgan”
Kitaptan öğrendiğimize göre Atatürk’ün bilinen ilk aşkı Kolağası Rüknettin Bey’in kızı Müjgân. O zamanlar yani askeri ortaokul öğrencisi iken yaşı tahminen 15-17 yaşlarında aile dostları Müjgan’ı çok beğenir. O zamanlar dostu Nuri Conker ile sürekli aşk şiirleri ve edebiyatı hakkında konuşurmuş. Sürekli Müjgan hakkında aşk şiirleri yazarmış ve romantik söyleşiler verirlermiş. Günün birinde Nuri Bey Zübeyde Teyze’den Müjganı istemesini tavsiyesi üzerine Atatürk bunu kabul etmez ve sessizce yaşar aşkını. Bu konuda kesin bilgi verilmese de aile dostlarına bu gözle bakmanın dedikodu olacağı ve kötü bir izlenim bırakacağı düşüncesi yüzünden böyle bir talebi olmadığı düşünülüyor. Bu sebeple sonsuza kadar içine atar ilk aşkını.
2-Atamın Hızlı Zamanından: ”Selanikli Hatice”
Atatürk ile aynı mahalleden olan ve aynı zamanda komşularının kızı Hatice çok uzun zamandır Atatürk’e aşık imiş. Sürekli Atatürk’ü görmek için ziyarete gelir ve Zübeyde Hanım’a yardımcı olurlarmış. Selânik Askerî Rüştiyesi’nin son yıllarına doğru yani o zamanlar Mustafa Kemal 17 yaşlarında iken yaşanıyor bu olaylar. Bir gün, Hatice gizlice Atatürk’ün odasına girer ve ders kitabının arasına kırmızı bir karanfil koyar. Atatürk eve gelince misafirlerine selam verir ve odasına geçer. Kırmızı karanfili fark edince misafirlerin olduğu odaya tekrar gelir, biraz göz süzdükten sonra dışarı çıkmak istediğini söyleyip gider.
O günden sonra Hatice ile aralarında bir bağ oluşur ve görüşmeye başlarlar. Şunu da söylemekte fayda var ki Hatice aslında ablası Nadire(ki o da Atatürk’e aşıktır) için o karanfili oraya koymuştur, yani bir nevi arabuluculuk için. Gelin görün ki, Atatürk Hatice’den hoşlanmıştır ve onunla görüşmeye başlar. Mezun olmadan önce Zübeyde Hanım, Hatice’yi istemeye gider. Maalesef ki kabul edilmez, kitapta yazana göre Hatice’nin annesi kızına çok düşkünmüş. Mustafa Kemal asker olunca sürekli taşınmak ve göç etmek zorunda kalacakları ve askerlik görevinden dolayı kızının dul kalması durumundan çekinir ve kız vermezler. Sonuç olarak Atatürk mezun olur ve Manastır Askeri İdadisi için Kuzey Makedonya’ya gider ve ikili zamanla birbiriyle görüşmeyi keser.
3-“Kalbimi Sofya’da Bıraktım”: Dimitrina kovaçeva
1902-1912 arası çok yüklü olaylarla yüklüydü ve Atatürk’ün sözleriyle söylemek gerekirse “sevmeye zamanımız yoktu!”. Harp Akademisi’nden 1905 yılında mezun oldu ve kurmay yüzbaşı olarak atandı. Kısa bir süre sonra hapse atıldı(gizli politik örgüt kurma suçlamasından dolayı), sorguya çekildi ve darp edildi. Hakkındaki suçlamalar düşünce Şam’da 5. Ordu’ya sürgün edildi. 1907'de 3. Ordu'ya kurmay olarak atandı ve orada İttihat ve Terakki’ye katıldı. Hemen arkasından 1908 Meşrutiyet ihtilâli... Libya... Trablusgarp... 1909 yılında Selanik’te toplanan İttihat ve Terakki Cemiyeti Büyük Kongresi’ne Trablusgarp delegesi olarak katılması... 13 Nisan 1909’da meşhur 31 M art Olayı… 1911 yılında İtalya-Trablusgarp Savaşına katılması ve 1912’de Balkan Harbi… gördüğünüz gibi fazlasıyla yorgun argın geçen bir 10 yıl.
1913’de tam 32 yaşında Sofya Ataşemiliterliği görevine başlamak için Sofya’ya gider. Yalnızlıktan kurtulmak için sürekli çevre yapmaya çalışıyor ve sürekli yemeklere ve davetlere gidiyordur. Refik Sönmezsoy, Tercüman gazetesinde yazdıklarına göre Sofya’da gittiği bir baloda ortak tanıdıklar vasıtasıyla Dimitrina ile tanışır. Mustafa Kemal kendini tanıtır ve ayaküstü sohbetten dans etmeye geçerler. Balo sonu konuşmaya görüşmeye devam ederler. Mektuplaşmaya ve daha da öteye giderek evlenmeye bile karar verirler. Genç çiftler birbirine çok aşıktır.
Sorun şu ki Stilyan Kovaçev Bulgar bir Generaldir ve Türklerden hoşlanmaz. Kızının Selanikli birine (Balkan Türkü) vermek istemez. Defalarca kere Dimitrina’yı ister ama nafile, babası kızını vermemekte kararlıdır. Bunun üzerine gizli gizli 2 yıl boyunca buluşmaya devam ederler. Bunlardan rahatsız olan babası kitaba göre zorla kızını başka biriyle evlendiriyor ve Atatürk ile buluşmasını engelliyor. Bunun üzerine Atatürk çok üzülüyor ve sonsuza kadar bunu içine atıyor. Kalbi kırık bir şekilde Sofya’dan ayrılıyor. Yıllar sonra olay hakkında “Kalbimi Sofya’da bıraktım” diyecektir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bir iddiaya göre Dimitrina’dan sonra Atatürk Kurtbey Ailesinin kızı Nazmiye Atiç Mustafa Kemal’in kendisine evlenme teklifi ettiğini öne sürüyor. O zamanlar Nazmiye 17 Atatürk 33 yaşında. Tabi bu olayı bir de Sabiha Gökçe’ne soruyorlar ki o bunun mantıksız olduğunu, olayın tam iç yüzünü bilmese de bunun mantıksız olduğunu Atatürk’ün bu teklifini Nazmiye’nin reddedemeyeceğini ve böyle bir olayın yaşanma ihtimalinin düşük olduğunu söylüyor. Başta dediğim gibi bu gibi olaylar belgelere dayanmadığı için kesinlikten bahsedemeyiz ve kimin kiminle flörtleştiğini de bilemeyiz.
4-Atatürk’ün Ümmid-i aşkı: Fikriye Hanım
Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in kardeşi Memduh Hayrettin Bey'in kızıdır kendisi. Kendisi entelektüel bir kadındır, 3 dil biliyordur ve kitaplarla da arası çok iyidir. Fikriye Hanım Selanik'te Mustafa Kemal ile tanıştı ve her fırsatta Mustafa Kemal ile iletişimi sürdürdü. Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara’ya gitti ve Atatürk ile yakınlaşmaya başladı. Bazı kaynaklar 1922’de imam nikahı kıydıklarını iddia etse de resmi bir nikah olmadığı gibi bunun kanıtı da yoktur. Daha sonra ne olduğunu söyleyeyim:
9 Eylül 1922'de Fikriye, solunum yolu rahatsızlığı tedavisi için Almanya'nın Münih kentine gönderildi. Bu sırada Atatürk annesinin vasiyeti üzerine varlıklı ve eğitimli bir kadın olan Latife Hanım ile evleniyor. Fikriye Hanım bunu duyar duymaz Ankara’ya geliyor ve Çankaya köşküne varıyor. Burada neler yaşandı bilinmez ama o günün akşamı kalbine silahla ateş edip intihar ediyor. Atatürk bunun üzerine şu şiiri yazıyor:
İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.
Sabiha Gökçen’in anlattıklarına göre gece sofrasında bir keresinde Fikriye Hanım hakkında biri kötü bir şey söylemiş. Ne söylediğini tam olarak söylemiyor küfür mü, dedikodu mu başka bir şey mi bilmiyoruz. Ama Sabiha Gökçen’in dediğine göre Atatürk çok öfkeleniyor, hatta Sabiha’nın hiç görmediği kadar öfkeleniyor ve kötü konuşanlara çok sert çıkışıyor. Fikriye Hanımında kendisi için çok fedakarlık yaptığını, Savaş yıllarında Atatürk için ölümü dahi göze aldığından da bahsediyor. Hatta ve hatta Sabiha Gökçen, Atatürk ile Fikriye’nin birbirleriyle daha mutlu olduklarını, evlenmeleri halinde daha mutlu olacağına inandığını söylüyor yaptığı röportajda.
5-Kısa ve uyumsuz bir evlilik: Latife Uşaklıgil
Yurtdışında eğitim almış, kültürlü varlıklı ve güzel bir bayanmış Latife Hanım. Yurtdışında Hukuk eğitimi almıştır ve iyi derecede Fransızca ve İngilizce biliyordur. Kurtuluş savaşı sonrası 1922’de Atatürk ile İzmir’de tanışmıştır. Tabi ne derecede yakınlaştıklarını ve flörtleştiklerini bilmiyoruz. Bildiğimiz şeyler, Zübeyde Hanım ölüm döşeğindeyken Latife Hanımı Atatürk’e layık görmüştür ve Atatürk annesinin ölümünden sonra hızlı bir şekilde evleniyorlar. Kitapta yazana göre Atatürk “Türk milletine örnek olmak ve bilgili ve entelektüel bir ilişki oluşturmak” gibi bir niyeti olduğu yazmıştır ama netlik yok. Sabiha Gökçe’nin anlattıklarına göre Fikriye ile olduğu kadar iyi anlaşamadıklarını söylüyor.
Ayrıldıkları zaman iki taraf da birbirleri hakkında asla kötü bir şey söylemiyorlar. Tam olarak neden ayrıldıklarını bile bilmiyoruz. İnönü’nün kızı Özden Toker’in anlattıklarına göre ikisi de çok inatçıymış ve kararları konusunda geri adım atmak ya da alttan almak gibi bir davranış sergilemiyorlarmış. Bu sebeple Özden Toker uyumsuz olduklarını söylüyor (2017 yılındaki bir röportajda).
Bazı İftiralar:
Zsa Zsa Gabor, Macar asıllı Amerikalı oyuncu ve Macaristan Güzeli 15 yaşında iken Atatürk ile beraber olduğu iddiası tamamen yalan bir hadistir. Atatürk düşmanları gene bizi şaşırtmıyor ve yalan yanlış bilgiler yayıyorlar. Bir kere Gabor 1917 doğumlu ve Türkiye’ye geldiği yıl 1937. Yani 20 yaşında oluyor ve evet Atatürk ile tanışmış ve aynı masadan yemek yemişlerdir. Ama onların bir ilişki yaşadığına dair herhangi bir kanıt olmadığı gibi 1937 yılında Atatürk’ün hastalığı sebebiyle böyle bir şeyin yaşanmış olması mantık dışı. Bu iddiaları kim ortaya atmış bilinmez ama Atatürk’e yakın kimsenin böyle bir şeyi düşüneceğini dahi hiç inanmıyorum.
Nihal Atsız’ın yazdığı kitapta (Dalkavuklar Gecesi) isimli kitapta Atatürk ile Afet İnan’ın (kızlık soyadı “uzmay” idi) gizli aşk yaşadığını iddia eder. Bunu tabi ki doğrudan yazmaz üstü kapalı bir şekilde yazar. Hatta ve hatta o dönemde de bazı kitapları yayınlanmamıştır ve girdiği birçok iş yerinde işten atılmıştır. Bu çirkin iddiaları hiçbir zaman kanıtlanamadığı gibi Afet İnan Atatürk hakkında kötü hiçbir şey söylememiştir ve ölene kadar Atatürk’e sahip çıkmıştır.
SON SÖZ
Atatürk’ümü bile mutlu edemeyen felek bize neler yapmaz...
- 5
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/07/2025 07:37:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15340
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.