Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Fatih Birinci
Yazar 3 Ocak 2019 11 dk.

Şempanzelerin ölümü anladığına yönelik bazı araştırma bulguları vardır. Ancak görünüşe göre bu “anlayış”, bedensel fonksiyonların yitimi ve bunun geri dönüşü olmadığı şeklindedir (Anderson, 2018). En yakın akrabalarımızdan olan bu hayvanların bile ölümün kaçınılmaz olduğunu kavradıkları yönünde bir bulguya ulaşılamamıştır. İnsan bildiğimiz kadarıyla, bir gün öleceğinin farkında olan tek varlıktır.

Bu farkındalık zaman içinde yavaş yavaş gelişir. İnsan yavrusu, 9-10 yaş civarında ölümü tüm boyutlarıyla kavramaya başlar (Nagy, 1959). Ancak bu “kabulleniş” teknik açıdan korkunçtur. Çünkü evrimsel mekanik, her bir canlı türünün yaşamkalımına, doğal olarak da en büyük tehlike olan ölümden kaçınmasına dayanır. Kendisinden kaçınmamız gereken nihai tehlikeyle önünde sonunda karşılaşacağımızı bilmek bizi dehşete düşürür.

370
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Canlılar fotoğrafları anlayabilir mi?
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İnceleme
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
İnceleyen 28 Ağustos 2023
Bir Jules Verne klasiği. İlkokul yıllarında okuduğum ve çok keyif aldığım bir kitap. 19. yüzyılın bir tablosunu sunmuş yazar: Teknolojinin gelişmesi, mesafelerin kısalması, dünyanın küçülmesi ve dizginlenemeyen bir hayal gücü. Kitap ile ilgili 2004 yapımı bir film var. Hikâyeye tam olarak sadık kalınmamış ancak eğlenceli bir film. Çünkü Jackie Chan oynuyor.
9.9/10
(53 Kişi)
Puan Ver
Modern Klasikler Dizisi - 94, Fransızca Aslından Çeviren: Bertan Onaran
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Muhsin Alperen Yılmaz
Uyarlayan 20 Mart 2021 6 dk.

Muhtemelen daha önce şöyle bir cümle kurmuş veya duymuş olmalısınız: "Son zamanlarda günler çok çabuk geçmeye başladı, eskiden böyle değildi" veya "Bu hafta nasıl geçti, hiç anlayamadım." Peki zaman, gerçekte Görelilik Teorisi'ne meydan okuyacak derecede göreli hale mi geldi; yoksa bizlerin zaman algısı mı değişti? Muhtemelen cevap, ikisi de değil. Ancak "zaman algısının değişimi" seçeneğinde durmamız, bu gizemli ama bir o kadar da önemli soruların cevaplarına bir ışık tutabilir.[1]

Zaman algısının dönemsel olarak ne denli hızlı ya da yavaş geçtiğini yetişkinler daha yüksek bir oranda farkına varıyorlar. Bununla uygun bir şekilde, yapılan araştırmalarda, "Zaman sizce daha mı hızlı; yoksa daha mı yavaş geçiyor?" sorusunun yöneltildiği çocuk ve yetişkin deney grupları, birbirlerinden belirgin şekilde farklı cevaplar vermektedirler. Bu çalışmalardan birinde çocuklar, zamanın çok yavaş geçtiğinden bile şikayet ettiler![2]

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 gün önce 6 dk.

Adeta bir "Neolitik çağ laboratuvarı" gibi olan Çatalhöyük, duvar resimleri ve kadın figürinleri kadar, hanelerinin örgütleniş biçimi ve tarımsal bilginin çevre bölgelere nasıl yayıldığı konularıyla da bilim insanlarını büyülemeyi sürdürüyor. Science dergisinde aynı gün yayımlanan ve ODTÜ ile Hacettepe Üniversitesi'nden araştırmacıların da yazarları arasında yer aldığı iki kapsamlı çalışma, antik DNA, izotop kimyası ve kantitatif arkeoloji verilerini bir araya getirerek bu yerleşimin toplumsal evrimini daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Bulgular yalnızca Anadolu'nun değil, tüm Eski Dünya'nın yerleşik yaşama geçiş sürecini yeniden düşünmemize zemin hazırlıyor.

Kazı ekibi, 400 bireyin genomunu analiz ettiğinde yerleşimin ilk evresinde (MÖ ~7100) mezarların neredeyse bütünüyle biyolojik aile üyelerini barındırdığını, ancak birkaç yüzyıl sonra aynı evlerin içinde genetik bağı bulunmayan bireylerin de birlikte gömüldüğünü belirledi. ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü'nden Eren Yüncü şöyle diyor:

119
7
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
91
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Martı Bulutsusu

Astronomlara Dünya'dan bakıldığında, ışık saçan gaz ve ışığı engelleyen toz bulutlarından oluşan bu yıldızlararası bölge, bir kuş görünümü andırıyor ve bu da ona "Martı Bulutsusu" adını kazandırıyor. Bu kozmik kuşun geniş bantlı portresi, Samanyolu düzleminde, Büyük Köpek (Canis Major) takımyıldızının alfa yıldızı Sirius yönünde 3,5 derecelik bir alanı kaplıyor.
Martı Bulutsusu'nun parlak baş kısmı, IC 2177 olarak kataloglanmıştır; bu, içine gömülü dev yıldız HD 53367 ile birlikte yoğun, tozlu bir salma ve yansı bulutsusudur. Diğer katalog tanımlamalarına sahip nesneleri de içine alan daha büyük salma bölgesi, muhtemelen ardışık süpernova patlamalarıyla oluşan geniş bir kabuk yapısının parçasıdır. Merkezin sağ altındaki dikkat çekici mavimsi yay, FN Canis Majoris adlı kaçak yıldızın yarattığı bir şok dalgasıdır.
Atomik hidrojenin kırmızımsı parıltısıyla belirginleşen bu karmaşık yıldızlararası gaz ve toz bulutları, Canis Majoris OB1 birliğine ait diğer yıldızlarla birlikte, Martı Bulutsusu'nun tahmini 3.800 ışık yılı uzaklığında 200 ışık yılından fazla bir alana yayılıyor.

26 Haziran 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Copyright: Timothy Martin
Çeviren: Sabri Küsüroğlu

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Esra Akkoyun
Esra Akkoyun
3,480 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 11 dk.

Bir kişinin genlerinin davranışı sadece genlerin DNA dizilimine bağlı değildir, epigenetik faktörler de gen davranışlarını etkiler. Bu faktörlerdeki değişiklikler hastalıkta önemli bir rol oynayabilir.

Dış çevrenin genler üzerindeki etkisi hastalığa yol açabilir ve bu etkilerin bazıları insanlarda kalıtsal olabilir. Çevresel faktörlerin bir bireyin yavrusunun genetiğini nasıl etkilediğini araştıran çalışmalar tasarlamak zordur. Fakat toplumsal düzenin oldukça merkezileştirilmiş olduğu bazı bölgelerde, aileleri etkileyebilecek çevresel bilgi elde edilebilir. Örneğin İsveç bilim insanları son zamanlarda beslenmenin kalp ve damar hastalıkları ve diyabetle ilişkili ölüm oranını etkileyip etkilemediğini ve bu etkilerin ebeveynlerden çocuklara ve torunlara geçip geçmediğini inceleyen araştırmalar yürüttüler (Kaati et al., 2002). Bu araştırmacılar İsveç’teki ailelerin 1980’lerden başlayarak üç nesil boyunca yıllık mahsullerinin ve yiyecek fiyatlarının kayıtlarını inceleyerek bireylerin yiyeceğe ne kadar erişimi olduğunu tahmin ettiler. Araştırmacılar, bir babanın ergenliğinden hemen önceki gelişiminde kritik bir dönem boyunca yeteri kadar yiyeceğe erişimi olmadığı durumlarda, erkek evlatlarının kalp ve damar hastalıklarından ölme olasılığının daha düşük olduğunu buldular. Baba tarafından büyükbaba için bu kritik dönem boyunca yiyeceğin bol olması durumunda, çocukların diyabetle ilişkili ölümleri önemli ölçüde artıyordu. Aşırı yiyeceğin babanın dönemine denk düşmesi durumunda ise çocukların diyabetle ilişkili ölümleri azalıyordu. Bu bulgular, diyetin bir ailedeki erkekler tarafından nesilden nesile aktarılan  gen değişikliklerine sebep olabildiğini ve bu değişikliklerin bazı hastalıklara karşı hassasiyeti etkileyebildiğini göstermektedir. Peki, bu değişiklikler nelerdir ve nasıl hafızada tutulur? Bu tarz soruların cevapları epigenetik kavramının içinde yer alır.

96
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Asude Didar Özsoy
Yazar 2 Eylül 2021 8 dk.

Bulutsuz bir gecede gökyüzüne baktığınızda ilk gözünüze çarpan oldukça parlak görünen Venüs’tür. Sonra belki Jüpiter’i görürsünüz. Bu ikisiyle karşılaştırıldığında Mars, diğer gök cisimlerinden pek de farklı olmayan küçük kırmızı bir noktadır. Teleskobun söz konusu bile olmadığı yıllarda insanlar, bu küçük kırmızı noktaya bakıp hayaller kurdular ve renginden dolayı birbirinden ilginç hikâyeler anlattılar.

Pek gösterişli olmadığı halde neden bu küçük gezegeni bu kadar çok seviyoruz? Antik çağlardan beri Mars neden bu kadar el üstünde tutuluyor? Ve içinde bulunduğumuz çağda Dünya dışında yüzeyinde araç gezdirdiğimiz tek gezegen neden Mars? Yalnızca rengi bizi büyülüyor olamaz değil mi? Ve artık biliyoruz ki bu kırmızılık, mitolojik öykülerin anlattığı gibi kandan değil, demiroksitten kaynaklanıyor. Mars’tan gelen ilk fotoğraflardan sonra gördük ki burada tarımla uğraşan, kanallar yapan zeki uzaylılar da yok. Her yer kayalık, taş, toprak... Hakkında hikayeler anlatacak ilginçte hiçbir şey yok. O zaman Mars neden hala bizi büyülemeye devam ediyor?

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emin Arslan
Emin Arslan
103K UP
Aktaran 14 Ocak 4 dk.

Milyonlarca insan yeni yıla zayıflamak için kararlılıkla girerken, yüzleşmeleri gereken sinir bozucu bir fizyolojik gerçek var: Ne kadar kilo verirsek verelim, vücudumuzdaki yağ hücrelerinin sayısı muhtemelen hiçbir zaman azalmayacaktır.

Bunun yerine, yağ hücrelerimiz sadece küçülür ve fazla enerji aldığımızda tekrar şişmeye hazır bir şekilde dokularda kalır. Kilo verdiğimiz zaman, birçoğumuz muhtemelen yağ hücrelerimizin "yağ yakıcı" egzersizler ya da "göbek eritmeye yönelik" diyetler sayesinde yok olduğunu sanarız. Fakat, Mayo Clinic'te obezite araştırmacısı olan Michael Jensen, kilo vermeyi uman herkesin bu hücrelerin aslında kilo kaybına nasıl tepki verdiğinin farkında olması gerektiğini söylüyor.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meltem Çetin Sever
Çeviren 31 Aralık 2019 9 dk.

Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce, kütleçekim kuvveti etkisi altında toz ve gaz bulutları birleşerek Güneş Sistemi’mizi oluşturdu. Bilim insanları, bu sürecin tam olarak nasıl işlediğinin tüm detaylarından emin olmasalar da, bilgisayar simülasyonları sayesinde genç yıldız sistemlerinin nasıl ortaya çıkabildiğine yönelik üç model geliştirebildiler.

İlk olarak yıldızlararası gaz ve tozların oluşturduğu yoğun karışım, Güneş’in oluştuğu yeri oluşturacak moleküler bir bulut yarattı. Sıcaklığın azalması ile birlikte gazlar yoğunlaşmaya başladı. Bu moleküler bulut kendi kütleçekimi altında çökmeye başlayarak, protostarlar olarak bilinen çok sayıda genç yıldız oluşturdu. Kütleçekimi ile birlikte, madde genç yıldızın üzerine çökmeye devam etti ve bunun sonucunda bir yıldız ve gezegenlerin olduğu bir disk meydana geldi. Füzyon tepkimelerinin başlamasıyla birlikte, genç yıldız, enkazın temizlenmesine yardımcı olacak ve bu enkazın içine çekilmesini engelleyecek rüzgarları başlattı.

118
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

Herhangi bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mert Arslan
Mert Arslan
55K UP
İnceleyen4 3 gün önce
John Wick Serisinin devamı olan bu film açıkçası John Wick tarzı bir etki veriyor.Ben bu filmin incelemesini daha önce Doguqn Studios adlı kanaldan seyrettim.Ve John Wick Film serisinin devamını getirecek bir spinoff film olacak dedi.Ve Öyle bir spinoff filmi olarak çıktı.Ben şahsen seyretmedim.Seyredersem düşüncem bu filme karşı değişebilir.Ama Arada olan bir spinoff yapımı seyretmek John Wick serisini daha kolay bir şekilde anlamamı sağlayacak teşekkürler
Film
5.3/10
(6 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Şahin Demirkoç
İnceleyen 4 gün önce
Kitabını okumadan izlemeyin çünkü film aşırı hızlı şekilde ilerliyor ekstra kitapta olup filme eklenmeyen kişiler var o yüzden direk filmi izlerseniz anlamsız gelebilir ama kitabı okuduktan sonra izlerseniz kitaptaki ortam ve anbiyansı gayet güzel aktarmışlar.Başrol Tom Hanks karakterin özelliklerini güzel bir şekilde yansıtmış.
8.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Angels & Demons
Yönetmen: Ron Howard
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bk Bk
Bk Bk
2,329 UP
'Öğrenciyim, her zaman bilime ilgiliydim' 11 saat önce Sen de Cevap Ver

"Bu yazımda istediğin cevabı alamazsan kusura bakma lütfen, çünkü yeteri kadar bilgi edinemedim" ama biraz mantık yürüttüğümde şu sonuca varabildim:

Hepimiz bi beyinle doğduk ama fikirlerimiz farklı. Fikirlermizin farklı olması bazen olumlu etkiler yaratırken bazen de sürtünmelere yol açabiliyor.

Örneğin: Bir grupta çoğunluk yeni bir tasarıma başlayalım der, azınlık ise itiraz efip eski tasarımları güncellemeyi ister ve günün donunda her zaman çoğunluğu dediği olur ve azınlık dışlanır. Yani kendi fikrine karşıt fikirleri olan bir insanı dışlamak "kendi fikrimce" insanın doğasında "olabilir"

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 7 Mayıs 2024 5:15
Nöronların her biri aynı değildir. Her birinin yapısı, çalışacağı yere göre özelleşmiştir. Ancak bağlantılarına ve yapılarına göre bu nöronları kategorize...
29
Eda Alparslan
Aktaran 6 gün önce 3 dk.

Günümüzün küresel sorunlarından biri olan iklim değişikliği, ineklerin diyetlerini etkilemesi nedeniyle yediğimiz peynirlerin besin değerlerinin yanı sıra dokusu, tadı ve rengini de değiştirebilir. Journal of Dairy Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, Fransa'da pastörize edilmemiş peynir üretimi yapan Cantal adındaki şirkette tam da bunu gözlemledi![1]

Fransa'nın bu bölgesinde inekler genellikle bölgenin çimenlik alanlarında otlatılıyor. Ancak iklim değişikliğinin gittikçe daha da kötüleşen kuraklıklara yol açması nedeniyle bazı hayvancılar yem olarak mısır gibi alternatifler kullanmaya başladı. Elbette üreticiler, bu değişikliğin hayvanlarını nasıl etkileyeceğini merak ediyordu. Matthieu Bouchon, durumu şöyle özetliyor:

55
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nagihan Sıla Akkurt
İnceleyen10 20 Aralık 2022
Hep okumak istemişimdir, listeme aldım, teşekkürler Beyza buraya eklediğin için.
Kitap
9.8/10
(26 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Yusuf Meşe
Türü Ekleyen 3 gün önce
1.5 metrelik bir boynuzu olan ağırlığı 4 ila 6 ton ağırlığında tahmin edilen buzul çağında yaşamış bir gergedan türü
2
Çınar Civan
Çeviren 30 Eylül 2023
Kuzey yarımkürede yaşayanlar için eylül ayının dolunayı, hasat dolunayıydı. Ay; 28 Eylül tarihinde telefoto lens ile çekilmiş bu görüntüde, gün batımında sıcak tonlar yansıtan İtalya'nın Toskana bölgesindeki bir tepenin zirvesinde toplanmış selvi ağaçlarının arkasında yükseliyor. Festival, hikaye ve şarkılarla ünlü hasat dolunayı, sonbahar ekinoksuna en yakın olan dolunayın geleneksel adıdır. Rivayete göre bu isim çok yerindedir. Ekin mevsiminin sona ermesiyle birlikte gün ışığının azalmasına rağmen çiftçiler, alacakaranlıktan şafağa kadar parlayan dolunay ışığında mahsullerini hasat edebiliyordu. Bu hasat dolunayı, bazıları tarafından süper ay olarak da biliniyordu. Bu terim, yerberi yakınındaki dolunay için geleneksel bir isim haline geldi. Bu, 2023 yılı için dördüncü ve son süper aydı.
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Türü
Furkan Arduç
Türü Ekleyen 6 Kasım 2022
Holophagae, bir Acidobacteriota sınıfıdır.
Şu anda kabul edilen taksonomi, İsimlendirmede Duran Prokaryotik İsimler Listesine dayanmaktadır.
1
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sahtebilim ve Şüphecilik konusunda geliştirebilirsin.

Sahtebilim
Sahtebilim
98 Makale
19 saat 9 dakika
Öğrenmeye Başla
Komplo Teorileri
Komplo Teorileri
14 Makale
3 saat 50 dakika
Öğrenmeye Başla
Astroloji
Astroloji
4 Makale
1 saat 5 dakika
2 Soru
Öğrenmeye Başla
UFO ve Uzaylılar
UFO ve Uzaylılar
17 Makale
2 saat 44 dakika
Öğrenmeye Başla
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close