ODTÜ ve Hacettepe Ekibi, Çatalhöyük’te Aile Yapılarının Nasıl Evrimleştiğini ve Tarımın Anadolu'dan Nasıl Yayıldığını Aydınlatıyor!
Tarım Devrimi'nin Toplumsal ve Kültürel Dinamikleri Hangi Mekanizmalarla Biçimlendi?

- Özgün
- Arkeogenetik
Adeta bir "Neolitik çağ laboratuvarı" gibi olan Çatalhöyük, duvar resimleri ve kadın figürinleri kadar, hanelerinin örgütleniş biçimi ve tarımsal bilginin çevre bölgelere nasıl yayıldığı konularıyla da bilim insanlarını büyülemeyi sürdürüyor. Science dergisinde aynı gün yayımlanan ve ODTÜ ile Hacettepe Üniversitesi'nden araştırmacıların da yazarları arasında yer aldığı iki kapsamlı çalışma, antik DNA, izotop kimyası ve kantitatif arkeoloji verilerini bir araya getirerek bu yerleşimin toplumsal evrimini daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Bulgular yalnızca Anadolu'nun değil, tüm Eski Dünya'nın yerleşik yaşama geçiş sürecini yeniden düşünmemize zemin hazırlıyor.
Çatalhöyük'te Biyolojik Akrabalıktan "Topluluk Akrabalığı"na Geçiş
Kazı ekibi, 400 bireyin genomunu analiz ettiğinde yerleşimin ilk evresinde (MÖ ~7100) mezarların neredeyse bütünüyle biyolojik aile üyelerini barındırdığını, ancak birkaç yüzyıl sonra aynı evlerin içinde genetik bağı bulunmayan bireylerin de birlikte gömüldüğünü belirledi. ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü'nden Eren Yüncü şöyle diyor:
Erken Çatalhöyük döneminde mezarlarda genellikle biyolojik aile bireyleri gömülüyordu; ancak sonraki yüzyıllarda aynı yapılar içine genetik olarak akraba olmayan bireylerin de sıklıkla birlikte gömüldüğünü gördük.
Bu sonuç, "hane" tanımının kan bağından çok ortak yaşam pratiğine göre yeniden tanımlandığını gösteriyor. Genom verileri, hane içindeki akrabalığın çoğunlukla anneler üzerinden izlenebildiğini, yani yetişkin kadınların doğdukları evde kalırken erkeklerin evler arasında hareket edebileceğini düşündürüyor. Hacettepe Üniversitesi'nden Muhammed Sıddık Kılıç bu tabloyu şöyle özetliyor:
Yapılar içerisindeki genetik bağlar kadınlar üzerinden, özellikle anneler aracılığıyla kuruluyordu.
Aynı evde gömülü bireylerin karbon‑azot izotop değerleri de çarpıcı biçimde benzeşiyor; demek ki yalnızca birlikte yaşamakla kalmamış, birlikte yemek pişirip tüketmişler. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Elifnaz Eker konuyu şu sözlerle açıyor:
Bu kişiler birlikte gömülmüşlerdi; acaba birlikte yaşamışlar mıydı diye kontrol ettik ve benzer beslenme alışkanlıklarına sahip olduklarını gördük.
Mezarlardaki Cinsiyet İzleri: Zengin Hediyeler ve Karma Statüler
Doktora araştırmacısı Ayça Doğu'nun söylediğine göre, mezar eşyaları listelendiğinde, kız bebeklerin erkeklere oranla beş kat daha fazla hediye ile gömülmüş olduğu ortaya çıktı.
Bu ritüel bolluğu, kadınların ileride üstlenecekleri toplumsal rollere ya da doğurganlığa atfedilen sembolik değere işaret ediyor olabilir. Buna karşın seçkin, görece zengin mezarların çoğu yetişkin erkeklere ait; dolayısıyla Çatalhöyük'te tam teşekküllü bir anaerkillik değil, karma bir statü düzeni söz konusu.
"Arka Plan Hareketliliği" Neyi Açıklıyor?
ODTÜ Biyoloji Bölümü'nden Mehmet Somel şöyle diyor:
Farklı bölgeler arasında, takas ve eş arayışı gibi sebeplerle süren düşük düzeyli insan dolaşımı, fikirlerin ve maddi kültürün paylaşılmasına zemin hazırladı.
Araştırmacılar bu kesintisiz fakat seyrek nüfus hareketini "arka plan hareketliliği" olarak adlandırıyor. Kavram, Cavalli‑Sforza ve Feldman'ın 1980'lerde önerdiği demik yayılma–kültürel yayılma ikilemini köprüleyen bir ara model sunuyor. Demik kuram, teknolojinin insan topluluklarıyla birlikte ilerlediğini; kültürel kuram ise fikirlerin durağan nüfuslar arasında el değiştirdiğini varsayar. Arka plan hareketliliği, göçün ve fikir alışverişinin aynı anda, adeta damla damla yayılıp genişlediğini vurgular. Çatalhöyük verileri de tam olarak bunu kanıtlıyor: Genetik süreklilik korunurken, uzak akrabalara ait az sayıda DNA izi ve bölge dışı hammaddeye yapılan arkeolojik göndermeler, tarım bilgisinin ve maddi kültürün küçük yolculuklarla bile taşınabildiğini gösteriyor.
Tarımın Yayılışı: Göç Mü, Fikir Akışı mı?
Batı Anadolu'dan çıkarılan 9 bin yıllık bir genom ile 29 yeni paleogenom, bölgedeki nüfus bileşiminin neredeyse 7 bin yıl boyunca şaşırtıcı biçimde durağan kaldığını gösterdi. Yani tarımsal teknikler, her zaman büyük kitlelerin göçüyle değil, çoğu kez yerel avcı‑toplayıcıların komşularından öğrendiği yöntemlerle kök salmış olabilir. Çalışmanın başyazarı Dilek Koptekin bu tabloyu şöyle açıklıyor:
Batı Anadolu'nun bazı bölgelerinde köy yaşamına geçişin yaklaşık 10 bin yıl öncesine dayandığını görüyoruz; buna karşın binlerce yıl süren bir genetik süreklilik de gözlemliyoruz.
Lozan Üniversitesi'nden Anna‑Sapfo Malaspinas da tarımın yayılışına dair şu detayı ekliyor:
Bu insanlar büyük ölçüde yerel kökenliydi; ataları yakın geçmişte başka yerden gelmemişti.
Yine de göç tamamen yok değildi. MÖ 7000 dolaylarında Ege'ye küçük bir nüfus dalgası ulaştı; beraberinde hem yeni genetik bileşenler hem de Avrupa'ya yayılacak kültürel unsurlar taşıdı.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Karşılaştırmalı Perspektif: Avrupa ve Çin Neolitikleri Ne Söylüyor?
Orta Avrupa'daki Bell Beaker topluluklarında yapılan stronsiyum‑izotop ve antik DNA analizleri, kadınların çocukluk evlerini terk ederek uzak diyarlara gelin gittiğini, erkeklerin ise ata topraklarında kaldığını ortaya koyuyor. Bu, klasik bir patrilokal düzene işaret ediyor.
Doğu Asya'daki Fujia yerleşimi ise tam tersi bir hikâye anlatıyor. On nesil boyunca aynı iki klanın mezarlıklarını kendilerine ayıran ve gömü pratiğini anne soyuna göre düzenleyen katı bir matrilinyal düzen belgelenmiş durumda. Mitokondriyal DNA çeşitliliğinin düşüklüğü, kadınların köyde kaldığını; Y‑kromozom çeşitliliğinin yüksekliği ise erkeklerin dışarıdan geldiğini gösteriyor. Çatalhöyük'te annesel soy bağlantısının izleri, Fujia'daki modelle benzeşirken, Batı Avrupa'nın erkek merkezli örüntüleriyle de çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Sonuç, Neolitik dünyada toplumsal kurguların coğrafya, ekoloji ve ticaret ağlarıyla şekillenen geniş bir yelpaze izlediğini kanıtlıyor.
Yöntemsel Yenilikler Toplumsal Tarihi Nasıl Keskinleştiriyor?
On binlerce tek nükleotid bölgesini eşzamanlı zenginleştiren hedef yakalama kütüphaneleri, günümüz arkeogenetikçilerine, oldukça bozulmuş kemiklerden bile hane içi akrabalık ağlarını çıkarmak için yeterli DNA kapsaması sağlıyor. Bu yüksek çözünürlüklü veriler, aynı çatı altında yaşayan bireylerin soy ağacını neredeyse klinik hassasiyetle çizebiliyor.
Arkeolojide devrim yaratan başka bir yenilikse "kantitatif analiz". Seramik biçiminden yapı planına kadar onlarca kültürel niteliği tek tek puanlayan araştırmacılar, bu sayısal verileri genetik matrislerle istatistiksel olarak eşleştirebiliyor. ODTÜ'den Çiğdem Atakuman yöntemin önemini şöyle vurguluyor:
Arkeolojik veriye nicel değerler atayarak büyük miktarda veriyi ilk kez doğrudan karşılaştırabildik.
Son olarak, karbon‑azot ve stronsiyum izotopları sayesinde bireylerin diyet tercihleriyle ömür boyu göç rotaları haritalanabiliyor. Böylece "kim, nereye gitti, ne yedi?" soruları artık spekülasyon olmaktan çıkıyor; sayısal doğruluğa kavuşuyor.
Toplumsal Normlar Evrim Geçirir mi?
Çatalhöyük'te hane tanımının birkaç yüzyıl içinde biyolojik akrabalıktan "topluluk akrabalığı"na evrimleşmesi, tarım bilgisinin kimi zaman insansız fikir transferiyle benimsenmesi, toplumsal normların sabit değil, dinamik olduğunu gösteriyor. Projede doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Damla Kaptan şu gözlemle konuyu özetliyor:
Geçmişte toplumsal ilişkilerin ne kadar çeşitli olabileceğini (hatta bazen hiç beklemediğimiz şekillerde olabileceğini) ortaya koymak oldukça heyecan vericiydi.
Bugünün aile düzenleri, mülkiyet kuralları veya teknoloji kabulleri, insanlık tarihinin uzun ölçeğinde geçici duraklar olabilir. Genetik akış, kültürel etkileşim ve çevresel baskılar, toplumsal dokuyu sürekli yeniden örer; kimi zaman büyük göç dalgalarıyla, kimi zaman da neredeyse görünmez "fikir akışları"yla... Bilim, normlarımızın "doğal" değil, evrimsel bir sürecin güncel anlık görüntüleri olduğunu hatırlatarak, geleceği yeniden kurgulama cesaretini gösteriyor. İnsanların bu bulgulardan ne tür dersler çıkaracağını ise bekleyip göreceğiz.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/06/2025 13:45:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20910
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.