Güneş Sistemi'nde, Dünya Harici Bir Gezegende veya Bir Uyduda Yaşam Olabilir mi? Buralarda İnsanlar Yaşayabilir mi?
Yuri Gagarin'in 12 Nisan 1961 tarihinde uzaya çıkması ile birlikte insanlık yeni bir döneme girmiş oldu. Artık ulaşabildiğimiz sınırların bu yerküre ile sınırlı olmadığını gördük. Çok değil, sadece 8 yıl sonra ise Apollo 11, üç kişilik mürettebat ile Ay yüzeyine iniş yaptı. Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, Dünya dışı bir gök cismine ayak basan ilk astronotlar olarak tarihe geçtiler.
Geçen zaman, Güneş Sistemi üyesi diğer gezegenlere insansız da olsa ulaşmakla kalmadık, onların uydularını incelemeye aldık ve bunun uzayda yaşam arayışı için büyük faydalarını gördük. Kuyruklu yıldızlara araç indirdiğimiz gibi, Güneş'imize de bir gözlemci yollamış durumdayız.
Her ne kadar "Dünya dışı yaşam" dendiğinde akla ilk olarak uzak yıldızların etrafında dönen öte gezegenlerdeki canlı formları gelse de bu yazımızda ilk etapta bizim için en olası olana, Güneş Sistemi içerisinde yaşam ihtimalinin bulunduğu gezegen ve uydulara odaklanacağız ve bunlarda yaşam bulamasak bile buralarda üsler inşa edip edemeyeceğimize bakacağız.
Dünya Koşulları
Henüz Dünya dışında bir yaşam belirtisine rastlamış değiliz. Dolayısıyla herhangi bir uzay cisminde yaşam bulacak veya insan barındıracaksak, Dünya koşullarını yapay olarak da olsa sağlamak zorundayız. Çünkü diğer tüm canlılar gibi biz de bu koşullara göre evrimleştik. Dolayısıyla gittiğimiz her yerde en azından başlangıç olarak benzer koşulları bulmamız gerekmektedir.
Yapılan araştırmalar ve uzaya gönderilmiş çeşitli gözlem araçları ile Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin yaşama ne kadar elverişli olduğunu ve bir yaşam ihtimali olup olmadığını öğrenmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken ilk aradığımız şeyler, sıvı halde suyun varlığı ve atmosferin koruyucu bir tabaka olarak canlı yaşamına uygun olup olmadığıdır. Çünkü bunlar, bildiğimiz anlamda yaşam için olmazsa olmazdır. Ayrıca gezegenin veya uydunun Güneş'e uzaklığı da sıcaklık değerleri açısından oldukça önemlidir.
İnsan özelinde değerlendirdiğimizde; sıvı suyun ve atmosferin varlığına oksijeni ve kütleçekimini de eklemek gerek. Elbette buna ek olarak gıdaya erişim gibi birçok parametre insanların bir gezegende veya uyduda yaşayıp yaşayamayacağını belirleyecektir. Fakat konuyu dağıtmamak adına bu az sayıda parametre üzerinden değerlendirebiliriz.
Bir Prova Alanı Olarak Uluslararası Uzay İstasyonu
Uluslararası Uzay İstasyonu (İng: "International Space Station" veya kısaca "ISS"), şu an teknik olarak atmosferimiz dışında, yani uzayda yaşamın olduğu tek yerdir (Ay'a saçılan tardigradlar gibi ufak istisnaları görmezden gelirsek). İstasyon'a çıkan astronotlar, burada belli bir zaman kalıp günlük yaşamlarını ve çalışmalarını devam ettirirler.
İstasyon, yerküremizden yaklaşık 408 kilometre uzaktadır. Karşılaştırma amacıyla söyleyelim: Ay, yaklaşık 340.000 kilometre mesafededir. Boyut olaraksa Ay ile kıyaslanmayacak kadar küçüktür ve yaklaşık olarak sadece 108.5 x 72.8 metre ölçülerindedir. Bu, bir futbol sahasının büyüklüğüne yakındır. İstasyon'da yaşayan insan sayısı, gönderilen görevlere göre değişmektedir; ama çoğu zaman en azından birkaç kişi İstasyon'da aktif olarak yaşamaktadır. İstasyon hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun konumuz açısından varlığı şu açıdan önemlidir: Buradaki deneyim, bize gelecekte daha uzak yerlere göndereceğimiz insanları özellikle zihinsel ve fiziksel dayanıklılığı açısından ciddi bir prova imkanı vermektedir. İstasyonda görev yapan personel, her geri gelişlerinde ciddi anlamda mülakat ve testlere tabi tutulmaktadırlar. Muhtemelen daha uzaktaki cisimlere kurduğumuz alanlara ilk gidenler de bu tür eğitimli bilim insanları ve uzmanlar olacaktır.
Dünya Dışı Yaşama Yönelik İlk Araştırmalar
Dünya dışı yaşamı bulmaya yönelik ilk ciddi adımlar 1976’da atılmıştır. NASA'nın Viking projesi ile Mars yüzeyine ilk güvenli iniş gerçekleştirildi. Daha sonra 1997’de NASA ve ESA'nın Satürn’e gönderdiği Cassini-Huygens uzay aracı ile önemli keşifler yapıldı.
Cassini, 2004 yılında Satürn'e ulaştı. Aynı zamanda Jüpiter'i de gözlemleyen araç, Satürn'ün halkalarını ve uydularını inceledikten sonra 2017 yılında gezegenin atmosferine girerek görevini sonlandırdı. Cassini-Huygens'in en önemli keşiflerinden birisi; Satürn’ün uydusu olan Titan ve Enceladus'ta büyük sıvı su kaynaklarının bulunduğunu bize göstermesidir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Öncelikle en yakın uydumuza bakış atalım, sonrasında Enceladus'a dönebiliriz.
Ay
Ay bize en yakın gök cismidir. Üstelik daha önce de ayak bastığımız ve yakın zamanda insanlık olarak çok sayıda araç gönderdiğimiz bir yerdir. Dolayısıyla Ay'ı oldukça iyi tanıdığımızı söylemek mümkündür. Ayrıca Ay'ı önemli bir hedef kılan unsur, olası bir problemde müdahale etme şansımızın kısmen daha olası olmasıdır.
Ay yüzeyinde yaşam olmadığını ve muhtemelen hiçbir zaman da var olmadığını bilmekteyiz. Hem atmosfer, hem yer çekimi ve benzer konulardan Dünya'dan oldukça farklı olan uydumuzda yaşam olmasa da burada insanların yaşayabileceği bir Uzay Köyü kurma projesi bulunmaktadır. Bu projeyi Viyana merkezli Ay Köyü Derneği isimli bir organizasyon yürütmektedir. Bu tür bir projenin amacı, Ay'da yaşam bulamasak bile, çok farklı branşlarda bilimsel araştırma yapılacak bir bölge yaratmak ve insanların Ay'da yaşamasını mümkün kılmaktır. Çalışmaların gidişatını ilgili adresten öğrenebilirsiniz.
Enceladus
NASA için, gerek Titan gerekse Enceladus sıvı olarak su içeren yerler olarak biliniyor. Yakın zamanda yapılan gözlemler sonucu Enceladus'taki okyanusun yüzeye nispeten daha yakın olduğunu biliyoruz. Hatta Cassini görevinde çalışan bilim insanları, Enceladus'un güney kutup bölgesinde, uzaya su buharı, buzlu parçacıklar ve basit organik maddeler püskürten bir duman bulutu buldular. Bu bulutlardaki organik maddelerin yoğunluğu, bilim insanlarının normalde olmasını beklediğinden 20 kat daha fazlaydı. Tabii bu organik moleküller, doğrudan organizma ya da yaşam anlamına gelmiyor; çünkü bu moleküller biyolojik olmayan süreçler sonucunda da oluşabilir. Yine de Cassini verileri, Enceladus'un küresel bir okyanusa ev sahipliği yaptığını ve güney kutup bölgesindeki iç okyanustan gelen ısının kaçtığı sıcak noktalar olduğunu gösteriyor.
Peki bu verileri elde etmek bize ne kazandırdı? Dünya'da okyanus tabanındaki hidrotermal menfezler; organizmaların gelişebileceği, Güneş ışığından tamamen uzak habitatlar üretebilir. Birçok bilim insanı, dünyadaki yaşamın bu denizaltı ortamlarında başlamış olabileceğini düşünüyor. Kanıtlar, Enceladus’un da hidrotermal delikleri olabileceğini ortaya koyuyor. Tüm bunlar (küresel okyanusu, eşsiz kimyası ve iç sıcaklığı) Enceladus’un yaşam için gerekli birçok bileşene sahip olduğunu gösteriyor.
Titan
Titan, Dünya gibi azot bazlı bir atmosfere sahiptir. Hatta Titan’ın atmosferi o kadar yoğundur ki yüzeyinde dolaşmak için bir basınç giysisine ihtiyaç duyulmaz. Bununla birlikte oksijen maskesine ihtiyaç vardır ve ayrıca soğuğa karşı korunmak gerekir çünkü Güneş’ten yaklaşık 1.4 milyar kilometre uzaktadır (Dünya'dan yaklaşık 10 kat daha uzak). Bu nedenle yüzey sıcaklığı yaklaşık -179 °C civarındadır. Bu sıcaklıkta yüzeyde sıvı su bulunma ihtimali çok azdır ancak Cassini uzay aracının Titan’ın soğuk yüzeyinin altında küresel bir sıvı su okyanusu bulduğunu biliyoruz.
Ayrıca Titan’da bulunan metan gölleri canlı aramak için oldukça elverişli yerler olabilir. Eğer Dünya’daki katran göllerinde mikroorganizmalar yaşamlarını sürdürebiliyorsa, Titan’nın sıvı metan göllerinde de hayat olabilir.
Europa
Jüpiter’in uydusu olan Europa, Dünya’nın yaklaşık dörtte biri büyüklüktedir. Dünya gibi Europa‘nın da kayalık bir manto ve demir çekirdek içerdiği düşünülmektedir. Ayrıca son derece ince bir oksijen atmosferine sahiptir ancak bu yeterli değildir. Bilim insanlarının Europa’yı dünyadaki yaşam formlarına uygun bir ortam görmesinin en büyük sebebi, burada bol miktarda sıvı su bulunmasıdır. Europa’nın yeraltı okyanusu, Dünya’dan iki kat daha fazla su içerebilir. Ek olarak, bu okyanuslar Güneş Sistemi'nin yaşına bakılarak, yaşamın başlaması ve gelişmesi için yeterince uzun süredir oradalar.
Mars
Dünya dışındaki hiçbir gezegen üzerinde Mars kadar yoğun çalışılmamıştır. Mars araştırmaları, Eski Mısırlılar'ın gezegenin gökyüzündeki hareketlerini gözlemlediği 4000 yıl öncesine kadar dayanıyor. Peki bu gezegende bize bu kadar çekici gelen nedir? Kızıl gezegeni biraz daha yakından tanıyalım.
Mars, Güneş’ten yaklaşık 228 milyon kilometre uzaklıkta olan kayalık bir gezegendir. %95 civarında karbondioksit ve %0,13 oranında oksijen içerdiği düşünülen Mars atmosferi, aynı zamanda azot ve argon da içerir. Yüzey sıcaklığı 20 ile -153 °C arasında değişir. Sıcaklık farkının bu kadar fazla olmasının sebebi çok ince olan atmosferidir. Aslında birçok problemi beraberinde getiren de Mars’ın aşırı ince olan atmosferidir. Mars; meteorlar, asteroitler ve kuyruklu yıldızlar gibi nesnelerin etkilerinden korunamaz.
Bugün Mars’ta su olduğunu biliyoruz ancak Mars’ın atmosferi, sıvı suyun yüzeyde uzun süre var olamayacağı kadar incedir. Bu nedenle bilim insanları şu anda Mars’ta gelişen canlılar bulmayı beklemiyor. Bunun yerine Mars’ın daha sıcak ve suyla kaplı olduğu, atmosferinin daha kalın olduğu zamanlarda var olmuş yaşama dair belirtiler bulmayı umuyorlar.
Yıllardır yapılan robotik araştırmalar, sahiden de Mars’ın milyarlarca yıl önce daha kalın bir atmosfere sahip olduğunu, aynı zamanda daha ıslak ve sıcak olduğunu gösteriyor.
Bilim insanlarına göre atmosferin incelmesinin sebebi, zaman içinde Güneş'ten gelen parçacıkların atmosfere çarpmasıyla, atmosferde bulunan gazların büyük bir kısmının uzaya süpürülmüş olmasıdır.
Bu dinamik gezegen; mevsimleri, kutup buzulları, kanyonları ve volkanları ile aktif bir geçmişe sahipmiş gibi görünüyor. Şu anda Mars yüzeyinin hayatı desteklemediğini biliyoruz; ancak mevcut görevler Mars’ın geçmiş ve gelecekteki yaşam potansiyelini belirliyor. NASA’nın Kızıl Gezegen’e olan son robotik misyonu olan Mars 2020 (Perseverance) aracı bunlardan biridir. Hedefi eski yaşam belirtilerini aramak olsa da aynı zamanda gelecekteki insanlı keşifler için zemin hazırlayacaktır.
Mars'a neden gitmemiz gerektiğine yönelik kapsamlı bir çalışmayı buradan okuyabilirsiniz.
Asteroidler
Asteroidlerin kendisi yaşamın başlaması için uygun koşullara sahip olmasa bile, hâlihazırda üzerinde yaşam bulunan bir gezegenden kopan parçalar, bu gezegende başlamış olabilecek ve çarpma etkisi ile uzay boşluğunun etkilerine dayanabilecek canlıların uzaya saçılmasına neden olabilir. Ayrıca asteroidlerin kısmen küçük kütlesi ve buna bağlı olarak zayıf olan kütleçekimleri, onları insan müdahalesine daha açık bir cisim haline getirebilmektedir. Ne yazık ki asteroidler üzerinde yaşam alanları inşa etme hedefi şu anda fazlasıyla uzak bir ihtimaldir. Daha ziyade asteroid madenciliği alanındaki çalışmalara odaklanılmaktadır.
Dünya Benzeri Gezegenler
Her ne kadar Güneş Sistemi'ne odaklanacağımızı söylemiş olsak da konu bütünlüğü açısından Güneş Sistemi haricindeki Dünya-benzeri öte gezegenleri de buradan anmadan geçmeyelim. Son 30 yıllık süreçte keşfedilen Dünya-benzeri öte gezegen sayısında çok ciddi bir artış yaşanmıştır. Ne yazık ki bu uzak gezegenlere modern teknolojimiz ile erişme ihtimalimiz çok zayıf gözükmektedir. Fikir olması açısından: Şu anda Güneş Sistemi dışında kabul edilen Voyager 1 bile, en yakın yıldıza 40.000 yıl sonra ulaşabilecektir. 40.000 yıl önce insanlık henüz tarımcılığa başlamamıştı veya yeni yeni başlıyordu. Elbette bu, gidilebilecek yerleri aramak önünde bir engel değil.
Sonuç
Dünya dışında bir yaşam arayışı bize heyecan ve umut vermeye devam ediyor olsa da şimdiye kadar somut bir kanıt bulamamış olmamız bizi asla durduramadı. Uzaya yaptığımız her yeni yolculukta, eşsiz ve önemli veriler elde etmeye devam ettik. Gelecekte yabancı bir yaşamla karşılaşırsak bu bizim için çok şey değiştirebilir. Tüm bu veriler, bize yaşamın Dünya’da nasıl ortaya çıktığı ve geliştiği ile ilgili de eşsiz bilgiler sağlayabilir. Kenneth Nealson şöyle diyor:
Yaşam, Mars’ta veya diğer dünyalarda mevcutsa, yüzeyin çok altında, kaynakların kısıtlı olduğu ortamlarda sıkışmış olma ihtimali vardır.
Bu nedenle derinlerde araştırmaya devam etmeliyiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 22
- 16
- 11
- 10
- 8
- 8
- 5
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- NASA. Enceladus. (20 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 20 Ekim 2019. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- NASA. Titan. (20 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 20 Ekim 2019. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- NASA. Europa. (20 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 20 Ekim 2019. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- NASA. Mars. (20 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 20 Ekim 2019. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- NASA Astrobiology Institute. Life Underground. (2 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: NASA Astrobiology Institute | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 31/10/2024 09:22:11 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8018
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.