SİLAHLARIN EVRİMİ, GELİŞİMİ VE KULLANIMI
İnsanoğlu Silahlarını Nasıl Geliştirdi, Teknoloji Savaşlara Nasıl Yön Verdi?
GİRİŞ
İnsanoğlu birbirleriyle savaş hali olmadığı müddetçe akıllı davranmaktan her zaman kaçınmıştır. Tarih boyunca savaş ve savunma ihtiyacını karşılamak amacıyla çeşitli silahlar geliştirmiş; kültürel, teknolojik ve stratejik evrimin izlerini geleceğe taşımıştır. Silah teknolojisinin evrimi, insanlığın savaş ve savunma stratejilerindeki sürekli değişim ve yenilik arayışını yansıtır. Barutsuz silahlarla başlayan ve barutlu silahlarla ivme kazanan bu gelişim, antik çağlardan modern döneme kadar farklı kültürlerin, toplumların ve milletlerin teknolojik ve askeri kapasitelerini şekillendirmiştir.
Özellikle sanayi devrimiyle birlikte, silah üretimi ve kullanımı alanında devrim niteliğindeki yenilikler, savaşların yönünü değiştirmiş ve askeri stratejilerde köklü değişikliklere yol açmıştır. Bu bağlamda, silahların evrimi sadece teknolojik bir ilerleme öyküsü değil, aynı zamanda insanlığın savaş ile güç dengeleri ve toplumsal yapı üzerindeki etkilerini anlamak için önemli bir araştırma alanını temsil etmektedir.
İLK SİLAHLAR VE ANTİK ÇAĞLAR
Bu yazıya silah dediğim için önce silah tanımını yapmayı uygun görüyorum. Silah tek bir kişi tarafından kullanılan, amacı karşı tarafa zarar vermek olan her türlü gereçtir. Bu yazıya tek kişinin kullanamayacağı hiçbir şeye yer vermeyeceğim. Mesela mancınık, balista, top, tank gibi makine/araç kategorisindeki icatlar silah sayılabilir belki ama tek kişilik olmadığından bunları saymayacağım.
Bilinen ilk silahlar aklınıza geldiği gibi ilk insanlar tarafından daha çok avlanmak ya da vahşi hayvanlardan korunmak amacıyla icat edilmiştir. Bulunan ilk silahlar, ok ya da ilkel mızraklardır ve yaklaşık MÖ 70.000-60.000 yıl kadar geriye gidiyor. İlk mızrak ve oklar tahta ve sivri taşların birleşimiyle oluşmuştur. Tarım devriminden sonraki bakır, tunç gibi metaller silahlara eklenmeye başlanmıştır. İlk zamanlarda basit taş ve odunlarla insanoğlu kendini savunmaya çalışmıştır. Çatışmaların yaşandığına dair en eski bulunan kayıtlar 10.000-13.000 yıllık. Bu zamanlarda bile insanların sopa, mızrak ya da okla birbirlerine zarar verdikleri kemik kırıklarından/bozulmalarından anlaşılıyor.
Bilinen en eski metal silah küçük bir hançer MÖ5000 yıl önce tarihlenmiştir, en eski kılıçlar ise MÖ 3500-3300 yılları arasında Sümer ve Akad uygarlıklarına aittir. Tabi bu maddeler ince kısa metallerdir. Metal dediğim şey demir değil, arşeniz bronzdandır. Yani daha yumuşak, daha kolay şekil verilebilen ve demire göre daha düşük sıcaklıklarda eriyen bir maddedir arsenik bronz. İçeriği bronz yoğunlukta kalay ve karbon karışımıdır. Bu maddeler bilinen ilk insan hayatına girdiği zamanlar MÖ 4000 yıldır. Yani insanoğlu bizi şaşırtmıyor ve keşfettiği yeni şeyleri en çok savaş durumlarında kullanmak üzere inceliyor.
İlk savaş MÖ 2700 yılları civarında günümüz Kuveyt bölgesine yakın yerde Sümer-Elam arasında çıkan savaştır. Elamlar Perslerin atası, İran asıllı ve hakkında çok az şey bildiğimiz bir kavimdir. Yazı ilk olarak MÖ 3200 yılı civarında Sümer’de meydana geldiği için haberdar olduğumuz ilk savaşlar Sümer kayıtlarındaki savaşlardır. Yüksek ihtimalle bu yıllardan daha önce meydana gelmiş büyük savaşlar da vardı, ama bize ulaşamadı.
Kalkan teknolojisinden bahsetmeksek de olmaz. Kalkanlar bilinen ilk örnekleri tahtadan MÖ 3000 yıllık. Tabi şunu da eklemek lazım ki ilk metalik kalkan MÖ2300 yılında bulunduğunu hatırlatalım. Demir tahta ya da diğer daha yumuşak maddelere göre daha iyi korunabilecek maddedir. Yani çok yüksek ihtimalle çok daha eski zamanlarda kalkan vardı. Tarih öncesi ve ilk uygarlıkların döneminde kalkanlar tahtadan, hayvan derisinden, dokuma kamıştan veya hasırdan yapılırdı. Klasik antik çağda, Barbar İstilaları ve Orta Çağ’da, bunlar genelde kavak ağacı, ıhlamur veya başka bir kırılmaya dayanıklı keresteden yapılmıştır. Birçok durumlarda deri veya ham deri gibi bir malzeme ile kaplanmış ve sıklıkla metal bir başlık, kenar veya kenar ile güçlendirilmiştir. İlk demirden yapılan silahlar MÖ12.yy’a kadar gitmekte daha öncesinde demirden yapılmış silahlar henüz keşfedilebilmiş değildir.
Uzak mesafeli silahlardan bahsetmek gerekirse bilinen ilk metalik malzemeyle üretilen oklar MÖ 3000 yılında bulunmuştur. İlk bizim “Tatar Yayı” dediğimiz “Crossbow” ise MÖ 900 yılında icat edilmiştir. Aklınızdaki soruyu da cevaplamam gerekiyor ki normal yay ile tatar yayı arasında ciddi farklar vardır. Bir kere normal yaylar tatar yaylarından daha kısa sürede ok fırlatabilirsiniz. Tatar yaylarının genelde kısa bir yay ucu olduğundan normal yaylardan daha kısa mesafeye ateş ederler. Ayrıca at üzerinde tatar yayları kullanıma uygun da değildir. Peki, tatar yaylarının artısı nedir? Tatar yaylarının en büyük artısı isabet oranının normal yaylardan daha yüksek olmasıdır. Bu sebeple tatar yayları genelde ortaçağda kale savunmasında kullanılırken hücumda normal yaylar kullanılmıştır.
Tarihte silahlardaki ilk makineleşme Çin’de gerçekleşmiştir. MS 400’lü yıllarda Chu-ko-nu (諸葛弩) ismi verilen yay keşfedilmiştir. Çince adı “tekrarlı atış yayı” olarak çevrilebilir, İngilizce “repeater crossbow”. Bu yayın özelliği doldurulduktan sonra tek bir kolu çekerek 4-5 oku sırayla atıyor olmasıdır. Bu ok normal tatar yaylarından çok da farklı olmamakla beraber mekanizması çok ağır olduğu için savaşta piyade olan askerlerin eline verilmemiştir. Daha çok kale savunmalarında kullanılmıştır. Aklınıza gelen soruyu da cevaplayım evet “age of empires” oyunundan öğrendim ben de ilk olarak. Ama fark etmez, ilk savaş teknolojisinde makineleşme örneği Çin’dedir ve uzun süre boyunca kullanılmıştır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
TÜFEK İCAD OLDU MERTLİK BOZULDU!
Tüfek ve barutlu silahlara geçmeden önce barutun keşfini incelememiz gerekir. Barut MÖ900’lü yıllarda Çin’de keşfedilmiştir. Zaten antik ve orta çağ zamanlarda icatların yarısından fazlası Çin’de keşfedilmiştir. En büyük 4 keşfin 1’i baruttur, diğer üçü kâğıt, matbaa ve pusuladır. Barutun icadıyla önce sosyal hayatta sonra askeri alanda icraatlar yapıldı. Barutun ilk kullanımı daha çok törenlerde havai fişeklerde kullanıldı. 10.yy’da ilk kez barutlu silahlar keşfedildi ve savaşlarda kullanıma girdi. Yalnız barutlu silahlar değil, patlayıcı, paylayıcı bağlı mızrak ve ok, bomba ve el topu da aynı şekilde geliştirilmeye başlandı.
İlk el topları fazla verimsizdi. Yuvarlak bir mermi kullanılıyordu, ıskalama oranı çok fazlaydı. Hatta ve hatta 10 metreden daha uzakta hiçbir rakibi vuramıyordu. Mermi yuvarlak olduğu için dümdüz değil rasgele bir yere gidiyordu ve hedefi vuramıyordu. Ayrıca silahı doldurmak çok zahmetliydi ve barut miktarı doğru ayarlamak çok kritikti. Eğer fazla barut koyulursa silah elde patlıyordu, az konulursa hedefe fazla zarar veremiyordu. Ayrıca ilk barutlu silahlar çok yavaş dolduruluyordu, neredeyse dakikada 1 ya da 2 mermi anca atılabiliyordu. Ok ve yayla kıyaslandığında çok zayıf kalıyordu ki yağmurlu havalarda çalışmamasını saymıyorum bile.
Bu sebepte ilk başlarda barutlu silahlar oldukça az tercih ediliyordu. Barut ilk keşfedildiğinde en popüler alanı patlayıcı oklar olmuştur. Bir miktar barut yanan bir iple okun ucuna bağlanıp düşmana fırlatılıyordu. Kalkanlar okların geçemeyeceği en dezavantajlı olduğu konumdayken patlayıcı oklar sayesinde güzel bir şekilde kalkanı kırabiliyordu. Moğol istilaları barutun bütün dünyaya yayılmasında etkili olmuştur. Moğollar ilk Çin’i fethetmiştir ve Çinli mühendisleri seferlere yanlarında götürmüşlerdir. 13.yy’da Avrupa ve Orta Doğu milletleri bu istilalarla barutu öğrenmişlerdir ve dünyada bunları geliştirme sürecine girmiştir.
Orta Doğuya barutlu silahların yayılmasıyla beraber Türkler, Memlükler daha pratik Tüfekler icat etmeye başladılar. Osmanlı’da 1430 yılında ilk tüfekli fetihler yapılmaya başlanmıştır (Selanik’in fethi). Osmanlıların tüfeklerinde şöyle bir avantaj vardı: kendi kendine kıvılcım çıkartabilen bir düzenek tasarladılar. İlk tüfeklerde ateşleme mekanizması yoktu ve dışarıdan ateş verilmesi gerekiyordu. İlk tüfeklerde önce tüfeğin dibine barut atılır, mermi ile boruyu tıkarlar ardından barutun olduğu bölmeye küçük bir delikten ateş vererek silah ateşlenirdi. Osmanlı tüfeklerinde ise kıvılcım çıkartabildiği için ekstra bir ateş yakmaya gerek duyulmuyordu.
16.yy’ın ortalarında Batı Avrupa’da çakmaklı kilit keşfedildi. Bu Osmanlı’nın ürettiği tüfeklerden daha kaliteli bir mekanizmaydı ve hem güvenlik hem mekanizma içte olduğu için hava koşullarına daha dayanıklı olduğu için bu tüfekler Osmanlı’ya karşı yavaş yavaş üstün konuma gelmiştir. Ancak yine de ok ve yaya oranla daha yavaş ve isabetsiz oluşu bir dezavantajdı. Tam olarak 1800’lü yılların ortalarında Minié mermileri icat edilmişti ve bu silah teknolojisinde bir devrim oldu. Bu mermiler silindir ve dönme momentumuyla hareket ediyordu. Yani yuvarlak mermilere kıyasla dümdüz gidiyorlardı. Bir anda silah menzilleri arttı ve gelişmiş ülkeler ordularını silahlarla donattı.
Yine 1800’lü yılların ortasında “6 patlar” (revolver) keşfedildi. Bu tabancaların hızla yaygınlaşmasını sağlamış oldu. 6 patların özelliği 6 mermi doldurup teker teker değil de, şarjör izin verdiği müddetçe ateş edebilmeyi sağladı. Yani artık barutlu silahlar oklardan hem daha hızlı ateş edebiliyor, daha uzun menzilli, daha fazla hasar verebilen ve daha ölümcül silahlara dönüşmüş oldu. Okların maliyet ve ses dışında silahlara karşı hiç bir üstünlüğü kalmadı. Amerikalıların bu keşifleriyle silah şirketleri ve silah çeşitliliği arttı. Artık silahlar tek tip değil özelliklerine göre av tüfeği, uzun menzil, kısa menzil ve tabanca gibi birçok özellik bakımından sınıflara ayrıldı.
1. Dünya Savaşı öncesinde tüfeklerin fazlasıyla ön plana çıktığını görüyoruz. Tüfeklerin normal önceki nesil silahlardan en büyük artısı şarjör olması, dürbün ya da süngü gibi aparatlar takılabilmesi, ikinci mermiyi yerleştirme mekanizmasının çok pratik olması ve delici gücünün çok fazla olması gibi özellikler başta geliyor. En popüler silah Alman İmparatorluğunun Gewehr 98 isimli tüfeğidir. Osmanlı’nın Almanlarla iyi ilişkileri sonrası Osmanlı’nın 1. Dünya savaşında en çok kullandığı tüfek bu olmuştur.
MODERN SİLAHLAR
1. Dünya Savaşından sonra silah teknolojisinde muazzam gelişmeler yaşandı. Tank, bomba, top, kimyasal silahlar, alev silahları vb. bir sürü yeni ölümcül silah insanoğluyla birleşti. Tüfek teknolojisinde ise benim en büyük gelişmeler hem kullanımı kolay, olumsuz hava koşullarına dayanıklı, verimli ve otomatik silahlar üretilmesidir. Otomatik silahlardan bahsetmek gerekirse ilk örnekleri 1900’lü yıllardan daha öncelerine gitse de başarılı bir silah tasarımı göremiyoruz. İtalyanların Cei-Rigotti ve Fransızların Chauchat tamamen başarısız silahlardı. Çok çabuk tutukluk yapıyordu ve delme gücü zayıf kalıyordu.
Taramalı tüfeklerin çalışma mantığı, ileriye doğru fırlatılan merminin geri tepmesi sırasında açığa çıkan enerjiyi, yeni mermiyi hazneye sokmak için harcayabilecek bir mekanizma olmasıdır. Bu silahlardaki mermi değişim süresini yok ediyordu. Fakat hem geri tepme, hem de daha kolay bozulan silahlar ortaya çıkmıştır.
Gerçekten başarılı ve savaşta kullanılan ilk silah Lewis silahıdır, Alman imparatorluğu tarafından yapılan hafif makinalı silahtır. Bunun zayıf noktası ise çok ağır olması ve geri tepmesiniz fazla olmasıdır. Bu sebeple hücum için elverişli değildir, genelde bu silahla ilerlerken ateş etmeden önce yere yatıp öyle ateşleme gerçekleştiriyorlardı. Ardından 1918 yılında Amerikalıların M1918 üretimi bir silah geliştirmesiyle otomatik silahlar artık daha hafif ve geri tepmesi daha azaltılmış oldu. Bu sayede otomatik ya da Türkçe taramalı silahlar an itibariyle bütün dünyaya yayılmaya başlandı.
2. Dünya Savaşı başladığında ise asker sayısı çok arttığı için daha verimli silah üretme yarışına girildi. Sovyet yapımı PPSH-41, 2. Dünya savaşında büyük avantajları olmuştur çünkü silahın üretimi fazlasıyla ucuzdu, fazla sayıda üretilebiliyordu ve diğer tüfeklere kıyaslandığında hiç de geri kalır bir tarafı yoktu. Doğu cephesindeki çatışmalarda bu silahın başarısından ne kadar bahsetsek az. Ayrıyeten, 2. Dünya Savaşıyla beraber makineleşme artmıştır. Savaşlarda tank uçak gemi gibi zırhlı makineler arttığı için artık zırh delici silahlar üretime girmiştir. Anti tank, anti zırhlı araç özelliklerine sahip bazuka ve RPG gibi yüksek patlayışa sahip silahlar üretilmiştir.
2. Dünya Savaşında soğuk savaş olarak batı ve doğu bloğu ülkeler rekabet etmeye soğuk savaşla devam etmiştir. Doğu bloğunun en popüler silahı herkesin bildiği AK-47 olmuştur. Tabi 47 değil türlü türlü çeşitleri her türlü Sovyet destekli ülkelerde ortaya çıkmıştır. AK-47 neden bu kadar popüler oldu peki? Çünkü 3 büyük artısı vardı: ucuz, delme gücü yüksek ve dayanıklı. Mesela karlı havalarda, çamurlu ortamlarda ya da su altında bile kusursuzca çalışabilir AK-47. Delme gücü olarak mermilerin yapıldığı malzeme ve mermi dizaynıyla beraber mermi insan vücuduna girince parçalanıyor, delip geçmiyor. Yani delip geçse askerin yaşama şansı olacakken AK-47 mermisi çevredeki dokulara ve organları parçalar ve asla vücuttan çıkmaz. O sebeple bir ölüm makinasından çok da farklı değildir.
Buna karşılık Amerikalıların çıkarttığı AR-15 ise AK-47’ye oranla delme gücü ve menzil fazlalığı olmasına rağmen AK-47 kadar ucuz üretilmediği için özellikle fakir ülkelerce çok benimsenmemiştir. Soğuk savaştan sonra üretilen M16 gibi gelişmiş silahlar bile AK-47 kadar popüler olamamıştır. Çünkü özellikle fakir ülkeler ya da terör örgütleri tarafından genelde AK-47 tercih edilmiştir. Soğuk savaş sonrası ise üretilen silahlar genelde eski silahların daha geliştirilmiş halidir. Rus ordusu tarafından hala kullanımda olan silah AK-12 AK-47 ile kıyaslarsak delme gücü, menzil ve daha dayanıklı olması dışında çok da farklı değildir. Hatta ve hatta neredeyse vidalarına kadar Ak-12 ile Ak-47 yarı yarıya aynı parçalardan üretilmiştir. Aynısı Amerikan modern silahı SIG MCX Spear için de geçerli. Tasarım büyük oranda M16 ya benzediği gibi geçmiş silahların çok daha gelişmiş bir türüdür.
SONUÇ
İnsanlık tarihi boyunca savaş ve çatışma kaçınılmaz olmuş ve bu durum, silahların sürekli bir gelişim ve dönüşüm içinde olmasını sağlamıştır. Ancak, silahların evrimi sadece teknolojik ilerlemeyi değil, aynı zamanda insan toplumlarının, kültürlerinin ve medeniyetlerinin tarih boyunca yaşadığı değişimleri de yansıtır. Şunu akıldan çıkarmayalım: namlunun ucunda her zaman ölüm vardır. Namludan barış ya da ölüm dışı başka bir şey çıkmaz. Tarih boyunca çıkan savaşlar, sayısız acılar sadece bir başka acıya vesile olur, bunu durdurmaz. Bu sebeple hem silahlar bizim en büyük düşmanımız olduğu gibi, bunların yaşanmaması için en büyük dostumuzda. İkisi aynı anda, iki zıt özelliği silahlar kendine toplamıştır. Bu yazıda da olabildiğince kırılma noktalarını kısaca değinmeye çalıştım önemli gelişmeleri aktarmaya çalıştım. Yüce lider Atatürk’ün bir sözüyle yazımı bitiriyorum: vatan savunması zaruri olmadığı müddetçe her savaş cinayettir!
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 14:49:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17337
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.