Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Haziran 2011 17 dk.

Evrimsel biyolojinin bize açtığı en temel ufuğun, var olmuş, var olan ve var olacak tüm canlıların birbiriyle akraba olduğu gerçeği olduğunu biliyoruz. Evet, türlerin birbirleriyle akraba olduklarını bilmek önemli bir adım; ancak bu akrabalık ilişkilerini nasıl göstereceğiz? İşte burada bilimsel bir metodolojinin takip edilmesi gerekmektedir. Bu makalemizde sizlere en ilkin evrim ağacı oluşturma ve filogeni yaratma yöntemlerinden birini adım adım öğretmeye çalışacağız. Bu analizimizde genlere ve daha kapsamlı analizlere girmeyecek, sadece elinizde belli sayıda tür varken, bunları dış görünümlerine bakarak hangi sırayla evrimleştiklerini ve birbirleriyle olan akrabalık ilişkilerini bir evrim ağacı üzerinde gösterebilmenizi sağlayacak kadar bilgi vereceğiz. Dolayısıyla biliniz ki modern evrimsel biyolojide burada öğreteceklerimizden kat kat daha derin ve kapsamlı yöntemler kullanılmaktadır; ancak bunlardan en basitini öğrenmenin, evrimle ilgilenen birçok kişi için faydalı bir bilgi olacağını düşünüyoruz. 

Giriş kısmında da belirttiğimiz gibi, burada göstereceğimiz analiz genetikte pek doğrudan kullanılmamaktadır. Bizler genlere değil, canlıların dış görünümlerine bakarak bir sınıflandırma yapacağız. Bu, gerçek analizlerin isabetliliğinden farklı sonuçlar verebilir. Çünkü dış görünüm aldatıcıdır. Birbirinden tamamen farklı gözüken canlılar aynı türün bireyleri olabileceği gibi, birbirlerinin tıpatıp aynısı gözüken canlılar evrim ağacının iki apayrı dalı üzerinde bulunuyor olabilir. Örneğin taksonominin babası olarak bilinen Linne bile, sadece dış görünüşlere bakarak sınıflandırma yaptığı için, Agelaius phoenicus türünün erkeği ile dişisini birbirinden farklı türler olarak sınıflandırmış ve büyük bir hataya düşmüştü. Çünkü bu kuş türünün iki cinsiyeti birbirinden tamamen farklı gözükmektedir; ancak aslında aynı türe aittirler. Benzer bir şekilde, Microcebus cinsine ait lemurların bazıları farelere büyük oranda benzemektedirler. Çok dikkatli yapılmayan bir analizde bu iki tür kolayca birbirine yakın akraba olarak kabul edilebilecektir. Ancak genetik analizler sayesinde emin olabilmekteyiz ki, fareler ile lemurlar evrim ağacının iki ayrı dalında yer almaktadırlar. 

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Aralık 2012 8 dk.

İnsan, birçok şekilde tanımlanabilir. Yetenekleriyle, farklarıyla, özellikleriyle, üstünlükleriyle, alçaklarıyla... İnsan, bildiğiniz üzere zekası bugüne kadar en çok evrimleşmiş hayvan türüdür. İnsanı insan yapan özellik, apaçık bir şekilde, zekasıdır. Bu zekanın yan ürünü olarak gelen veya diğer hayvanlardan fazla gelişen algı, düşünme, merak vb. kavramlar sonucunda insan, kendi özünü merak etmiş ve arayışa yönelmiştir. Bu arayışta, pek çok iddia ortaya atılmakla birlikte, biri hariç tamamı günümüzde bilimsel geçerliliğini yitirmiştir. Günümüzde, açık bir şekilde ortadadır ki, insan Hayvanlar Alemi'ne ait bir hayvan türüdür ve ortaya çıkışı, kendisinden önceki bazı hayvan türlerinin evrimleşmesi sonucunda gerçekleşmiştir.

Bilimsel bir perspektifte insanı, sıradan bir tür olarak, taksonomi diye de bilinen "sınıflandırma bilimi" içerisinde tanımlarız. Türümüz ve insansı atalarımız, 6-7 milyon yıldır vardır; tüm maymunların ortak atası ise 47 milyon yıl yaşında. Evrim tarihinin yaklaşık 4.000 milyon yıl (yani 4 milyar yıl) olduğu düşünülürse, 4.000 sayısının yanındaki 47 sayısının ne kadar önemsiz olduğu görülebilir, hele ki 7 sayısı ele alındığında bu önemsizlik daha da belirginleşir. Modern insan dediğimiz Homo sapiens'in ise sadece 300.000 yıldır (0.3 milyon yıldır) var olduğunu göz önüne alacak olduğumuzda, bu önemsizlik akıl almaz boyutta artacaktır. Ancak insanın taksonomideki yerine bakmak, oldukça ufuk genişletici bir deneyimdir. Burada size bu deneyimi kazandırmak istiyoruz.

219
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 1 gün önce
Bir karar verirken kafamdakileri temsil eden kişiler varmış gibiydi ama bir kişinin işini doğru yapmasının etkisini çok güzel gösterdi. Bir yargıya varırkem ne kadar çok etken ve şüphe olduğunu bizlere hatırlattı bu kısa sürede siyah beyaz şekilde bizlere kızgın adamlarla başa çıkmayı öğrettiği için sonuç ne olursa olsun sürecin inceliklerinin muhteşemliğini gösteren bu filme teşekkürler
9.8/10
(161 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : 12 Angry Men
Yönetmen: Sidney Lumet
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buse Çakmak
Buse Çakmak
132K UP
Yazar 3 gün önce 9 dk.

Kalp, sadece bir pompa olmadığı gibi, sandığımız kadar da yalnız değildir! Kalp ve beyin kendi aralarında sürekli ve sessiz bir iletişim halindedir. Bu iletişim bazen kalbin atışını hızlandıran bir heyecan, bazense yavaşlatan bir huzurda kendini gösterir. İşte bu sessiz ve bizim bihaber olduğumuz diyalogların mimarı vagus siniridir.[1]

Onuncu kraniyal sinir olan vagus, vücudun en uzun siniri olup Latince "gezgin" anlamına gelir ve bu adı vücut boyunca yalnızca kalbi değil birçok organı etkileyen geniş yayılımdan alır.[1] Aynı zamanda vagus, iç organlarımızdan gelen sinyalleri taşıyan en önemli iletim yollarından biridir. Bu sayede kalp atışlarımızı, solunum ritimlerimizi, mide ve bağırsaktaki gerilmeleri algılar ve bir "bedensel farkındalık" inşa eder. "İntersepsiyon" olarak adlandırılan bu mekanizma öznel anlamda kişide bedende var olma deneyimini mümkün kılarak öznel olarak "yaşıyorum" hissini sağlar.[2]

21
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Bilgisayar Mühendisi 10 saat önce Sen de Cevap Ver

Bence en mantıklı çözüm doğrudan çipe sıvı soğutma. Çünkü bu sistemle ısıyı tam kaynağında, yani cayır cayır yanan işlemcinin üzerinde anında yok ediyorsun. Bütün odayı veya devasa dolapları soğutmak için boşa enerji harcamak yerine, minik borularla soğutucuyu direkt çipe veriyorsun, olay bu. Bu hem acayip verimli hem de en güçlü yapay zekâ donanımlarını bile daha küçük alanda, daha az masrafla çalıştırmanı sağlıyor.

Deniz mantıklı gibi görünüyor ama değil. Hani bedava ve sonsuz bir soğutma kaynağı var gibi... Ama iş pratiğe dökülünce birkaç büyük sorundan dolayı pek de mantıklı olmuyor.

En büyük sorun şu: Bakım ve onarım. Karadaki bir veri merkezinde sunucu bozulduğunda teknisyen içeri girip 10 dakikada parçasını değiştirir. Peki denizin yüzlerce metre altındaki bir hard diski ya da kabloyu nasıl değiştireceksin? Bunun için özel dalgıçlar, robot denizaltılar falan gerekiyor. Yani küçücük bir arıza bile acayip pahalı ve haftalar süren bir operasyona dönüşüyor. Kâr elde edelim derken zarar elde ediyorsun.

Tüm Reklamları Kapat

Bir de çevre meselesi var. O bütün ısıyı direkt denize boşaltıyorsun ve bu o bölgedeki su sıcaklığını değiştirerek oradaki ekosistemin, yani balıkların ve deniz canlılarının dengesini bozabilir. Kısacası bir yeri yapayım derken başka bir yeri yıkma riskin çok yüksek.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayça Karaca
Ayça Karaca
65K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İstanbul
Hoş bir erkek. Taşlı yolda çalıların arasında.
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Alperen Erdem
Alperen Erdem
69K UP
Alıntıyı Ekleyen 28 Mart 2023
Şüpheci olmak, meraklı olmak, sorgulamak; her duyduğunuzu ve okuduğunu hemen, olduğu gibi kabul etmemek şüpheciliğin en önemli parçalarıdır. Doğru yerde, doğru soruları sormayı öğrendiğiniz müddetçe, inkârcılık ile şüphecilik arasındaki farkı da tespit edebilmeniz mümkün olacaktır. Bu bir miktar pratik ve bol miktarda okuma gerektiren bir iş. Ancak işin ucunda gerçeğe ulaşmak olduğunda, sanıyoruz bu bedel önemsiz olacaktır.
Kaynak: Şüphecinin El Kitabı - Bilgi Çağında Gerçeği Bulmak
9.9/10
(197 Kişi)
Puan Ver
Bilgi Çağında Gerçeği Bulmak
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Amy S Stephens
3 gün önce
Online entertainment is rapidly taking over Australia's digital space, and in this world of vibrant games, bonuses and winnings, ThePokies50 Australia, https://thepokies50-australia.net/login/ , has a special place. More than just a website, it's a user-friendly and authoritative guide to the best online pokies (slots) platforms popular with players of all ages and experience levels.


1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Esat Kudret
İnceleyen 9 Temmuz 2024
İyimserlik iyidir!
Filmin bilimsel alt yapısından bağımsız olarak başlangıç cümlesi muazzam. Evrende her “gelişmenin” bir bedeli var. Enerji yahut ona tekabül eden başka şey. Hızlı gidebilmenin koşulu olarak yük boşaltma anlamına gelen ve ışık hızına erişime giden yola atıf yapan, “Geride bir şeyleri bırakmadan ilerleme olmaz!” cümlesi…
İkinci önemli giriş cümlesi ise “Bilim bilmediğimiz şeyleri kabullenmektir. “ ifadesidir ve kanımca adını koyamadığımız her şeyin olasılık dahilinde olduğunun ön kabulünü ifade eder.
Bir de iyimserlik üzerine örülü bir kurgu egemen. Özetle diyor ki: Evren ve onu anlamaya yarayan bilim; sonu olmayan ve her seferinde daha güçlü hissedilen iç içe serbest düşüşler silsilesidir. Buna hazır olmayan aklın sağlığını korumasının mümkün olmadığı.
Çapı itibarı ile her ufkun daha geniş ufuklara açıldığı ve yasaları kendilerine özgü iç içe sonsuz bir kuyu dizisi ve bizler henüz ilk kuyudan gökyüzüne bakıyoruz.
Kötümser durum: Evrenin sırlarını çözemeden yok oluşumuza vesile olmak.
İyimser durum: Evrene içkin bugün aklımızın almadığı durumlardan aklımızın alacağı durumlara da evrimsel gelişimimizin bizi taşıyacağı...
Ve ekliyor: İyimserlik muazzam bir motivasyon kaynağı, yaşamda somut karşılığı olan. Ne kaybederiz.
Evrenin işleyişinin bir ürünü ve aslında "genetik olarak" kopyası olan gezegenimizde tarih sahnesine çıktığımız günden itibaren arkamızda bıraktığımız zorlu yol , daha yürüyeceğimiz yolun habercisi olarak aynı şeyi söylüyor. İyimser olmamak için hiç bir neden yok ve ne kaybederiz.
İki kiloluk vücut ile on kilo taşımak öngörülebilir fakat an itibarı ile olası değil. Fakat vücut zamanla yetmiş kiloya eriştiğinde on kiloyu taşımak çocuk oyuncağına döner. Bilimin temel itici gücü zihinsel donanımımızın evrimi bundan farklı değildir ve geçmişten günümüze milyonlarca kez sınandığı sınavı geçmiştir.
İşte iyimser olmak için bir neden daha...Henüz emekleme evresinde olan sadece evren değil içerdiği her şey. Ve iyimser olmak için bir bir neden daha …
Bende yarattığı etki ve benim çıkardığım ders bu. Bir kez daha izlemeden önce dayandığı bilimsel literatürü kendi çapımda araştırıp üçüncü kez izlediğimde… Duygusal yaklaşmış olmam ihtimal dahilindedir ve fakat zihinsel öngörüm buna rağmen kendine haksızlık yapma diyor. Yani anlayacağınız serbest düşüşteyim , korkutuyor fakat hoşuma da gitmiyor değil.
9.8/10
(781 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Muhammed Fatih Genç
Üye 2 gün önce Henüz cevap yok.
Biyoloji olimpiyatlarına çalışıyorum ve ingilizce olduğu için Çağrı abinin pearson dan istediği linkten mastering biology almadım ama internette mastering biology Türkçe kullanan birkaç kişi gördüm ve acaba Türkçe olabilir mi dedim pearson un sitesinde dillerle alakalı bişey bulamadım ve 17 dolar olduğu için alırsam Türkçe yoksa param boşa gider.
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Berat Mutluhan Seferoğlu
Yazar 9 Şubat 2020 49 dk.

Metafizik, günümüzde felsefedeki anlamından farklı imalara sahip olan bir terim. Günlük hayatta metafizik denince pek çok insanın aklına gelen ilk şeyin fizikötesi, doğaüstü, mistik, okültist, ‘uçuk kaçık’ şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle felsefeyle ilgilenen biri metafizik çalıştığını söylediği zaman birbirine zıt iki tür tepki geldiğini görüyoruz. Ya bu kişinin saçma sapan şeylerle uğraştığı, bir tür bilim karşıtı olduğu ve ‘uçuk’ bir takım inançlara sahip olduğu düşünülüyor; ya da metafiziğin gündelik hayattaki anlamına sıcak bakan insanlar bu kişiyi ‘kendilerinden biri olduğu’ düşünülüyor.

Ancak felsefedeki anlamıyla metafizik böyle bir şey değil. Burada metafizik teriminin gündelik kullanımının yanlış olduğunu ve felsefedeki kullanımının doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Sadece bu yazıda kastettiğimiz anlamıyla metafiziğin farklı bir şey olduğunu söylüyoruz. Ancak kastettiğimiz şey bir metafizikçinin doğaüstü inançlarının olamayacağı ya da bilim karşıtlığı yapamayacağı da değil. Kastettiğimiz şey, bunların felsefedeki anlamıyla metafiziğin asli unsurları olmadıkları...

214
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
A Christmas Carol (Charles Dickens)

A Christmas Carol by Charles Dickens, first published in London by Chapman & Hall in 1843 and illustrated by John Leech. A Christmas Carol recounts the story of Ebenezer Scrooge, an elderly miser who is visited by the ghost of his former business partner Jacob Marley and the spirits of Christmas Past, Present and Yet to Come. After their visits, Scrooge is transformed into a kinder, gentler man.

A Christmas Carol captured the zeitgeist of the mid-Victorian revival of the Christmas holiday. Dickens had acknowledged the influence of the modern Western observance of Christmas and later inspired several aspects of Christmas, including family gatherings, seasonal food and drink, dancing, games and a festive generosity of spirit.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺250.00
A Christmas Carol (Charles Dickens)
Yaşam Ağacı Gözlemi
G A
G A
Gözlemi Yapan 28 Temmuz Türkiye, İstanbul
Esenceli köyü, Şile
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Momentumun kütleden kaynaklanması gerektiği () fikri, ışık hızından çok düşük hızlarda giden cisimlerin fiziği olan klasik fizikten (Newton fiziği) gelen bir algı. Işık, klasik bir nesne değil.

Işık hızına yakın hızlarda (veya ışık hızında) giden nesneler ve dalgalar için gözetmek zorunda olduğunuz Görelilik'te, momentumun tek kaynağı kütle değil, enerji de. Einstein'ın meşhur formülü sadece durgun kütleler için , gerçekte Einstein'ın denkleminin açık hali şu:

Tüm Reklamları Kapat

Işık kütlesiz olduğu için, yazabilirsiniz. Bu durumda formül şuna dönüşüyor:

Dolayısıyla ışığın momentumu da şöyle hesaplanıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Keza enerji de sadece kütleden kaynaklı bir olay değil. Lise fiziğinden hatırlıyor olabileceğiniz üzere, ışığın (fotonların) enerjisini Planck sabiti () ve dalga frekansından () hesaplayabiliyoruz (). Dolayısıyla ışığın momentumu şöyle bulunuyor:

Bu nedenle enerjisi olan ışığın momentumu da var. Bu momentumu sayesinde, ışık basıncı denen bir olgu etrafında teknik olarak fotonlar da düştükleri yere kuvvet uyguluyorlar. Hatta bundan faydalanarak, yeryüzünden gönderilen lazerlerle (dolayısıyla fotonlarla) hızlandırılacak uzay yelkenleri de planlanıyor.

Şimdi bunu demişken şunu da söyleyeyim: Bu, inanılmaz düşük bir kuvvet. Dolayısıyla çok özel laboratuvar şartları altında veya çok güçlü lazerler/fenerler haricinde ışıkla bir şeyleri oynatmak, hele hele büyük kütleleri oynatmak mümkün değil. Örneğin en büyük frekansa sahip olan mor ışınlar ~4.3*1014 Hz frekansa sahip. Planck sabiti de 6.626*10-34 Js. Bu durumda görebildiğimiz ışığın olabilecek en yüksek momentumu:

Yani:

Bu, neredeyse olmayan bir momentum; ancak sıfır da değil. Kıyas olması bakımından, 157 gramlık bir telefonu masanın 10 santimetre üstünden serbest bırakırsanız, masaya çarptığındaki hızı 1.4 m/s, momentumu 0.22 Ns olurdu. Yani telefonunuzun 10 santimcik mesafeden düşüşü, 1 fotonun sahip olduğu momentumdan 230 trilyon kere trilyon kat büyük olurdu. Tabii ışıkta tek bir foton yok ama yine de kıyaslanabilir değil.

Dolayısıyla hangi videolardan bahsettiğinizi bilmiyorum; sadece güvenilir kaynaklardan gelen videoları dikkate almalısınız. Mesela güvenilir bir kaynak olan The Action Lab, ışıkla bir nesneyi vakum altında oynatmayı başarıyor ama anlamlı sayılacak bir harekete ulaştıramıyor.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
33
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close