Vagus Siniri: Beyin ile Kalp Arasındaki Görünmeyen Bağ, Kalp Naklinde Nasıl Kopuyor?

- Özgün
- Nöroloji
Kalp, sadece bir pompa olmadığı gibi, sandığımız kadar da yalnız değildir! Kalp ve beyin kendi aralarında sürekli ve sessiz bir iletişim halindedir. Bu iletişim bazen kalbin atışını hızlandıran bir heyecan, bazense yavaşlatan bir huzurda kendini gösterir. İşte bu sessiz ve bizim bihaber olduğumuz diyalogların mimarı vagus siniridir.[1]
Vagus Siniri Nedir?
Onuncu kraniyal sinir olan vagus, vücudun en uzun siniri olup Latince "gezgin" anlamına gelir ve bu adı vücut boyunca yalnızca kalbi değil birçok organı etkileyen geniş yayılımdan alır.[1] Aynı zamanda vagus, iç organlarımızdan gelen sinyalleri taşıyan en önemli iletim yollarından biridir. Bu sayede kalp atışlarımızı, solunum ritimlerimizi, mide ve bağırsaktaki gerilmeleri algılar ve bir "bedensel farkındalık" inşa eder. "İntersepsiyon" olarak adlandırılan bu mekanizma öznel anlamda kişide bedende var olma deneyimini mümkün kılarak öznel olarak "yaşıyorum" hissini sağlar.[2]
Fonksiyonel çift yönlü kanalları olan bu sinir, beyin sapından çıkarak boyun, göğüs ve karın bölgesine kadar uzanır. Bu kanallar ikiye ayrılır: Afferent (Duyu) ve Efferent (Motor) kanallar. Duyu kanalı olan afferent kanallar aracılığıyla bağırsak, akciğer, karaciğer ve elbette yazımızın baş rolü kalp gibi iç organlarımızdan beyne bilgi taşınır. Vagus liflerinin %80’i afferenttir. Efferent yani motor kanalı ise parasempatik sistemle ilişkilidir. Bu kanal kalpte ritim değişiklikleri, bağırsakta peristaltik aktivite, yemek sonrası gevşeme, mide asidi ve mukoza salgısı gibi birçok işlevi sağlayıp bilgi toplar ve beyinden aldığı yanıtları ilgili organlara geri taşır.[3]

Vagus Sinirinin Kalp Üzerindeki Etkisi
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi vagus siniri, kalbimizin hızını ve ritmini doğrudan kontrol eden sinirlerden olup, kalbimizin doğal "freni" gibidir. Bu hız kontrolü sinüs düğümü (SA) ve AV düğümüne dallanarak gönderilen sinyaller ile sağlanır. Bu kontrol vagus siniri tarafından salgılanan bir kimyasal olan asetilkolinin kalbin atış hızını yavaşlatmasıyla gerçekleşir. Bu sayede "dinlenme hızı" tipik olan 60-100bpm yerine 60-80bpm’ye düşer ve kalp yatışır, nabız gereksiz yere yükselmez.[4]
Fakat kalp atışımız her an sabit hızda seyretmez; aksine, her nefes alış verişimizde değişen bir ritim vardır. Kalp atış hızı değişkenliği (HRV) denilen bu hız değişimi vagus sinirinin düzenleyici etkisiyle ortaya çıkar. HRV'nin yüksek olması, kalbin çevresel ve içsel uyarıcılara karşı sağlıklı bir adaptasyon sağladığını ve parasempatik tonusunun güçlü olduğunu gösterir. HRV'nin düşük olması ise çoğu durumda stres, anksiyete, uykusuzluk veya kardiyovasküler risklerle ilişkilendirilir.
Otto Loewi'nin "Vagusstoff" Deneyi
Elbette asetilkolinin kalpte yarattığı yavaşlamadan bahsetmişken Otto Loewi’nin 1921’de yaptığı, sinir sisteminin kimyasal yollarla iletişim kurduğunu kanıtlayan ilk deney olan ünlü "vagusstoff" deneyinden bahsetmemek olmaz.
Bu deneyde Loewi, iki kurbağa kalbi kullanmıştır. Bu kurbağalardan ilkinin kalbi çıkarılır ve kalp, "Ringer solüsyonu" isimli tuzlu bir suda atmaya devam eder. Kritik şekilde, kalp bu suyun içinde atmaya devam ederken vagus siniri bağlı kalır.[5]
Loewi, kalbi dışarıda olan kurbağanın vagus sinirine hafif bir elektriksel uyarı verir. Bu uyarı sonrası kalp yavaşlamaya başlar. Daha sonra vagusun uyarılmasıyla kalbin içine giden kimyasal sıvıyı alır ve diğer kurbağanın kalbine aktarır. Sonuç şaşırtıcıdır: Sıvı aktarılır aktarılmaz hiçbir sinirsel uyarı olmamasına rağmen kalp yavaşlamaya başlar. Dolayısıyla iki kurbağa kalbi kullanılarak yapılan bu deney, vagus sinirinin elektriksel bir iletişim kurarak değil kimyasal bir madde salarak kalp hızını azalttığını kanıtlamıştır. Loewi bu maddeye “Vagusstof” adını vermiş olsa da bugün biliyoruz ki bu madde asetilkolindir.[5] [6]
Fakat gerçek hayatta başarılı bir kalp naklinde işler değişir. Çünkü nakil sırasında vagus siniri kesilir.[7] Yani, beyinden kopup başta yalnız olmayan kalbimiz artık yalnızlaşır ve beynin hassas kontrolünden mahrum kalır. Böylece vagusun bütün bedenin ritmini, ruh halini ve hatta yaşama hissini değiştirmesiyle devrimi başlar.

Vagusun Kalpten Kopması: Kalp Nakli Süreci
Kalp nakli her ne kadar hayat kurtarıcı bir işlem olsa da vücudun otonom sinir sistemi açısından önemli bir kopuşa yol açar. Özellikle bu işlemde vagus sinirinin kesilmesi, sadece kalbin işleyişini değil, tüm beden ile birlikte ruh halimizi de etkileyen birtakım değişikliklere sebep olan bir sürece de kapı aralar.[8]
Hayalet Kalp: İçsel Kalp Atışlarının Hissedilmemesi
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere vagus siniri vücuttan bilgi toplar ve geri taşır. Kalbin yalnızca bir pompa organı olmadığını biliyoruz; pompalama esnasında kalp, beyne “Şu an bu hızda atıyorum” gibi bilgi sinyalleri de gönderir. Normalde vagus siniri aracılığıyla taşınan kalp ritmi bilgisi gibi sinyaller beyne ulaşarak bireyin kalp atışlarını içsel olarak "bilmesini" sağlar. Fakat kalp nakli sonrasında bu sinir kesildiği için bu duyusal geri bildirim zinciri de kopar. Bu durum, hastaların kalp-uyarılmış potansiyel (HEP) yanıtlarının düşmesiyle kalp atışlarını eskisi gibi hissedememesiyle sonuçlanır.[8]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Nakil sonrası yaşanan değişimler hastada yalnızca fizyolojik değil, psikolojik düzeyde de değişimler yaratabilir. Bazı hastalar, kalplerinin bir "yabancı bir organ" olduğunu hissettiklerini veya eskiden yaşayabildikleri duygularla bağlantısının kesildiğini ifade eder. "Hayalet Kalp" benzetmesi de bu yabancılaşmanın nörolojik temelini açıklamak için kullanılır.
Kalp-Beyin Diyaloğunun Kopması: Azalmış İntersepsiyon ve Etkileri nedir?
Vagus sinirinin iki kanalından biri olan afferent (duyu) kanalından bahsetmiştik. Kalp nakli sırasında vagus sinirinin bu duyu lifleri kesildiğinde beyindeki kalp-uyarılmış potansiyel (HEP) adı verilen sinyallerin de değeri düşer. HEP yanıtları, kişinin kalp atışlarını fark etmesiyle ilişkili kortikal uyarılardır ve bu sinyallerin zayıflaması, interosepsiyonun azalmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu durum duygu düzenleme, tehdit algısı ve karar verme mekanizmalarını olumsuz etkiler. Duygu düzenleme mekanizmasının olumsuz etkilenmesiyle de çarpıntı, stres, heyecan gibi duyguların bedensel yankısı silikleşir.[9] Çünkü yaşadığımız duyguların çoğu, bedenin otonom yanıtlarını fark etmesiyle ortaya çıkar. Örneğin korku yalnızca bir düşünce değildir; aynı zamanda kalp çarpıntısı, mide spazmı gibi diğer bedensel belirtilerle algılanan bir deneyimdir. Ancak afferent vagal sinyaller kesildiğinde bu belirtiler kendini gösteremez. Kişi hala korku dolu veya stresli olabilir ama bu duyguların bedensel yankılarını (çarpıntı vb.) hissetmeyebilir.
Bu fenomen, literatürde "azalmış interosepsiyon" olarak adlandırılır ve hem duygusal farkındalığın hem de öznel benlik deneyiminin zayıflamasıyla ilişkilendirilir.
Kalp Nakli Sonrası Vasovagal Yanıtlar
Vasovagal refleks, ani vagus siniri aktivasyonu sonucu belirli tetikleyicilere (kan görmek, ani korku, yoğun duygusal tepkiler vb.) verilen aşırı tepkiyle kalp atışının ve tansiyon düşmesi sonucu bayılma ve baş dönmesi yaşanmasıdır.[10]
Bazı hastalarda nakil sonrası vagus sinirinin kesilmesine rağmen baş dönmesi, bayılma gibi vasovagal tepkiler gözlenmiştir. Örneğin, hastalara yapılan nakil sonrası yapılan kafa kaldırma testi sırasında 10 hastanın 7'sinde bradikardi ve tansiyon düşüklüğü rapor edilmiştir. Test yapılan bu hastalarda kalp hızı ortalama olarak 24±7 bpm düşerken, ortalama arter basınçları 55 ± 9 mmHg gerilemiştir.[11] Bu durum, vagus siniri kesilse bile bazı reflekslerin kısmen halen işleyebildiğini gösterir.[12]
Bu durumun olası birkaç açıklaması vardır: Birinicisi periferik sistemin yeniden yapılanması; ikincisi, sempatik sinir sisteminin duruma adapte olarak bazı refleksleri üstlenmeye başlaması; üçüncüsü ise vagal dalların zamanla kısmi olarak yeniden bağlantı kurmasıdır (rejenerasyon). Her ne kadar bu refleksler eskisi kadar iyi olmasa da yeniden oluşan bazı fizyolojik yanıtlar klinik olarak gözlemlenmiştir. Bu durum, vagal sistemin sanıldığı kadar sabit değil, aksine çevresel değişimlere yanıt verebilen ve işlevsel olarak yeniden organize olabilme yeteneğinde bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.[13]
Kalbin Freni: Nakil Sonrası Egzersiz Esnasında Nabız Artışında Gecikme
Sağlıklı bir birey egzersize başladığında, kalp hızı neredeyse anında artar. Bu artışın iki yolu vardır: İlki vagus sinirinin kalp üzerindeki parasempatik baskısının aniden kaldırılmasıdır. Vagus siniri normal durumlarda kalp hızını frenler; ancak egzersiz başladığında bu fren birkaç saniye içinde devreden çıkar ve kalp atışı hızlanmaya başlar. İkinci olarak, sempatik sinirlerin devreye girmesiyle adrenalin gibi hormonlar kana salınır. Bu hormonlar kalp kasılma gücünü ve hızını arttırarak egzersizin şiddetine olan adaptasyonu sağlar ve egzersizin ilerleyen dakikalarında daha büyük bir kardiyovasküler destek oluşturur.[14]
Ancak kalp nakli olan bireylerde vagus bağlantısının kopmasıyla bu "fren" mekanizması devre dışı kalır ve egzersiz sırasında yaşanan kalp hızı artışı, sadece adrenalin gibi sempatik hormonların salınımı sayesinde gerçekleşir. Hormonların vagustan gelecek olan sinyallerden çok daha yavaş etki etmesinden ötürü kalp hızı artışı daha yavaş ve gecikmeli gerçekleşir.[14], [15] Yaşanan bu gecikme, nakil hastalarının egzersiz performanslarını sınırlar ve ani tempoya adaptasyonu geciktirir. Yaşanan bu gecikme literatürde "kronotropik yetersizlik" olarak da tanımlanır.
Bu fiziksel gecikme ani tempolu aktivitelerde (interval ve anaerobik antrenmanlar, merdiven çıkma vb.) ciddi performans kısıtları yaratabilir. Hastalar ani efor ihtiyacına karşın nabzın geç yükselmesi nedeniyle baş dönmesi, çabuk yorulma hatta bayılma gibi risklerle karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla vagus sinirinin yokluğu, kalbin dinlenme ve efor geçişlerindeki doğal akıcılığı olumsuz etkiler.
Tehlike Sirenleri: Savaş ya da Kaç!
Vücudumuz bir tehlikeyi gördüğü sırada “savaş ya da kaç” moduna geçer: Kalp hızlanır, damarlardan kaslara daha çok kan gönderilir. Bununla beraber ekstremitelerdeki (eller, ayaklar) damarlar daralarak kan merkezî organlara (kalp, beyin, bacaklar gibi büyük kaslar) yönlendirilir.[16] Bu sebeple ellerdeki kan çekilir ve soğuma meydana gelir. Stres ve korku anlarında ellerin buz kesmesinin sebebi de budur. Savaşabilmek ya da kaçabilmek adına yaşanan bu durum bir adaptasyon, aynı zamanda bir alarmdır.[17]
Ama kalp nakli sonrası durum bambaşkadır. Vagus siniri kesildiği için bu fren sistemi tamamen yok olur. Kalp hızlanmayı durduramaz; freni boşalmış bir araba gibidir. Bu tam gaz kontrolsüz hızlanma kalbin üzerindeki yüke yük ekler ve kalpte artan sempatik tonus, ventriküllerde sertleşme (İng: "stiffening") ve uzun vadede kalp kası fonksiyonlarında düşüşle ilişkilidir. Bu da kalbin yorgun düşmesine yol açar.[9], [18]
Nakil Öncesi Kriz, Sonrası Sessizlik: Anksiyete
Kalp yetmezliği gibi hayati ve kritik hastalıklar kişide yoğun anksiyete, panik bozukluk ve depresyonla beraber oldukça zorlu durumlar yaratır. Nakil sırasına giren hastalar, yaşamını tehdit eden zaman baskısı altında yüzleşmek zorunda kalırlar; terleme, çarpıntı, göğüs sıkışıklığı gibi anksiyete semptomları günlük hale gelir. Bu semptomlar fiziksel olarak yaşanır çünkü vagus siniri hala yerindedir ve görevini yerine getirmektedir.[19]
Nakil sonrası hastaların duygulanımsal ve bedensel tepkilerinin işleyişlerinde belirgin değişimler gözlemlenir. İlginç şekilde bazı hastalar daha önceden deneyimledikleri panik ataklardan neredeyse tamamen kurtulabilir. Çünkü vagus siniri artık yoktur ve görevini yerine getiremez; yani kaygı gibi tetikleyici duyguların bedendeki yankıları artık yoktur.
Örneğin, 10 yıl önce kalp nakli geçirmiş bir genç kadında panik atakların sona erdiğine dair bir vaka raporu mevcuttur.[20] Azalmış interosepsiyon bölümünde de bahsettiğimiz gibi "benliğin iç sesi" de kısmen susmuştur. Bu yüzden nakil sonrası birçok hasta çarpıntı ya da anksiyete atağı yaşasa bile bunun bedensel yankısını eskisi gibi hissedemez. Bu durum, nakil ile başlayan yeni fizyolojik toleransın ya da vagal yolun kesilmesinin duygusal tepkiyi nispeteden azaltabileceğini gösterir.

Sonuç
Sonuç olarak ne kalp sadece kan pompalayan bir organdır ne de vagus siniri yalnızca kalp ritmini düzenleyen bir sinir. Vagus, beyin ile kalp arasında çift yönlü kanallar aracılığıyla kurduğu iletişim ile hem fizyolojik hem de duygusal bütünlüğün korunmasında merkezi bir rol oynar. Kalp nakli sonrasında bireyin yalnızca bedensel ritimleri değil, içsel algıları, duygusal dönütleri ve benlik deneyimi de değişime uğrar. Bu değişim vagus sinirinin duygulanım ve öz farkındalıkta belirgin etkiler yarattığını ortaya koyar. Vagus sinirinin yokluğunda kalbin "fren sistemi" devre dışı kalırken beyin de kalbinden kopar.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ a b Massachusetts General Hospital. The Vagus Nerve: A Key Player In Your Health And Well-Being. (16 Ekim 2024). Alındığı Tarih: 15 Haziran 2025. Alındığı Yer: Massachusetts General Hospital | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. J. Tracey, et al. (2002). The Inflammatory Reflex. Nature. doi: 10.1038/nature01321. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. D. D. Driscoll. The Vagus Nerve And Digestion. (4 Mart 2019). Alındığı Tarih: 15 Haziran 2025. Alındığı Yer: Vagus Nerve Support | Arşiv Bağlantısı
- ^ frontiersin. Heart Rate Variability And Cardiac Vagal Tone In Psychophysiological Research – Recommendations For Experiment Planning, Data Analysis, And Data Reporting. (20 Haziran 2025). Alındığı Tarih: 15 Haziran 2025. Alındığı Yer: frontiersin | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b J. W. Hurst, W Bruce Fye, Heinz‐Gerd Zimmer, et al. (2006). Otto Loewi And The Chemical Transmission Of Vagus Stimulation In The Heart. Clinical Cardiology, sf: 135. doi: 10.1002/clc.4960290313. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. E. O. E. Britannica. Otto Loewi | Neurotransmission, Neurophysiology, Pharmacology | Britannica. (30 Mayıs 2025). Alındığı Tarih: 15 Haziran 2025. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. D. Critchley, et al. (2004). Neural Systems Supporting Interoceptive Awareness. Nature Neuroscience, sf: 189-195. doi: 10.1038/nn1176. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. Engle. (2001). Psychosocial Aspects Of The Organ Transplant Experience: What Has Been Established And What We Need For The Future. Journal of clinical psychology. doi: 10.1002/jclp.1027. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b H. D. Critchley, et al. (2004). Neural Systems Supporting Interoceptive Awareness. Nature Neuroscience. doi: 10.1038/nn1176. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. I. E. S. H. O. U. T. Van, et al. (1991). The Vasovagal Response. Clinical Science (london, England : 1979). doi: 10.1042/cs0810575. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. P. Fitzpatrick, et al. (1993). Vasovagal Reactions May Occur After Orthotopic Heart Transplantation. Journal of the American College of Cardiology, sf: 1132-1137. doi: 10.1016/0735-1097(93)90235-s. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. P. Fitzpatrick, et al. (1993). Vasovagal Reactions May Occur After Orthotopic Heart Transplantation. Journal of the American College of Cardiology. doi: 10.1016/0735-1097(93)90235-s. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Suksasilp, et al. Towards A Comprehensive Assessment Of Interoception In A Multi-Dimensional Framework. (1 Şubat 2022). Alındığı Tarih: 26 Haziran 2025. Alındığı Yer: Science Direct | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b C. Kourek, et al. (2021). Exercise Training In Heart Transplantation. World journal of transplantation. doi: 10.5500/wjt.v11.i11.466. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Nytrøen, et al. (2013). Exercise After Heart Transplantation: An Overview. World Journal Of Transplantation, sf: 78. doi: 10.5500/wjt.v3.i4.78. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. C. M. Professional. Epinephrine (Adrenaline): What It Is, Function, Deficiency & Side Effects. (6 Eylül 2023). Alındığı Tarih: 15 Haziran 2025. Alındığı Yer: Cleveland Clinic | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Kawasoe, et al. (2024). Regression Of Left Ventricular Hypertrophy. Hypertension Research, sf: 1225-1226. doi: 10.1038/s41440-024-01634-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Engle, et al. (2001). Psychosocial Aspects Of The Organ Transplant Experience: What Has Been Established And What We Need For The Future. Journal Of Clinical Psychology. doi: 10.1002/jclp.1027. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Kuntz, et al. (2015). Psychosocial Challenges In Solid Organ Transplantation. Journal of Clinical Psychology in Medical Settings, sf: 122-135. doi: 10.1007/s10880-015-9435-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Ye, et al. (2015). Panic Attacks 10 Years After Heart Transplantation Successfully Treated With Low-Dose Citalopram: A Case Report. Shanghai Archives Of Psychiatry. doi: 10.11919/j.issn.1002-0829.215021. | Arşiv Bağlantısı
- M. Bakir. (2018). Clinical Phenomapping And Outcomes After Heart Transplantation. The Journal Of Heart And Lung Transplantation : The Official Publication Of The International Society For Heart Transplantation, sf: 956. doi: 10.1016/j.healun.2018.03.006. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 15/07/2025 06:04:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20848
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.