Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2014 42 dk.

Bilimle ve evrimle ilgili konularda iki argümanın sesi çok gür çıkar: İlki, bilimde "tesadüf" kavramına mutlak suretle yer olamayacağı iddiasıdır. Yani bazı insanlar, doğada hiçbir şeyin rastgele, tesadüfen, şans eseri olamayacağına inanır. Bu sanrı öylesine güçlüdür ki, bilimsel bir meselede bir olayın "şans eseri" o şekilde yaşandığı söylendiğinde, sanki bilimin sınırlarından çıkılmış da, imkansız bir olaydan bahsediliyormuş gibi tepkiler gösterirler. Bu, Evren'de her şeyin önceden belirlenmiş kurallara ve katı bir mutlakiyete dayalı olduğu görüşünün hatalı bir uzantısıdır. Buna az sonra döneceğiz.

Argümanlardan ikincisi ise, evrimin "tesadüflerle dolu" olduğu ve daha önemlisi, evrimsel biyolojinin her şeyi "tesadüfler" ile açıkladığıdır. Yani bu kişilere göre evrim, Evren'in başlangıcından tutun da, insanların kararlarına kadar her şeyin tesadüf eseri var olduğunu ileri sürmektedir. Halbuki sırf evrime özgü bir "tesadüf" tanımı yapmak ve diğer doğa yasalarından ayırmak büyük bir hatadır. Evrim, diğer doğa yasaları ne kadar tesadüfiyse o kadar tesadüfidir. Buna da az sonra döneceğiz.

167
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 5 Kasım 2020
Avcı’nın Kemeri‘nin hemen kuzeyinde kalmış bir gökyüzü manzarası olan bu kozmik sahne, parlak yıldızlar, yıldızlararası toz bulutları ve parıldayan bulutsular ile doldurulmuş. Samanyolu Galaksisi‘nin düzlemine yakın olan bu geniş bölgenin kapladığı alan, 5 derecenin altında veya yaklaşık olarak 10 dolunaydır. Bir yansıma bulutsusu olan ve mavimsi rengiyle dikkat çeken M78, sağ alt tarafta. M78’in renk tonu, sıcak ve genç yıldızların mavi ışığını yansıtan tozdan kaynaklanmaktır. Renkli bir karşıtlıkla, merkezden akan hidrojen gazının kırmızı parıltılı şeridi, c olarak bilinen sönük ancak geniş bir emisyon bulutsusunun bir parçasıdır. Sol üst kısımda, LDN 1622 olarak kataloglanmış koyu renkli bir toz bulutu, belirgin bir silüet oluşturuyor. M78 ve karmaşık Barnard İlmiği yaklaşık 1.500 ışık yılı uzaklıktayken LDN 1622 çok daha yakında. Gezegenimiz Dünya’dan yaklaşık olarak sadece 500 ışık yılı uzaklıkta.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 12 Eylül 2021 14:45
Ülkemizde de aralıklarla gündeme gelen bir konu, özellikle de hip hop ve rap gibi şarkı türlerinde geçen sözlerin şiddet, alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı...
43
Arzu Redjep
Arzu Redjep
282K UP
Çeviren 30 Haziran 2021 2 dk.

Bir türün iki türe ayrıldığı türleşme, Evrim Teorisi'nde bilindik bir kavramdır. Ancak neredeyse 20 yıllık araştırmaya dayanan yeni bir çalışma, farklı iki soyun birleşmesi olan "geri türleşmenin" de önemli bir rol oynayabileceğini gösterdi.

Bilim insanları, 1-2 milyon yıl önce, ayrı ayrı evrimleşen iki ortak kuzgun soyunun böyle bir birleşme süreci geçirdiğini fark etti. Bulgular, bilimin türleri nasıl tanımlaması gerektiği ve sınırların bir zamanlar düşünüldüğü kadar belirgin olup olmadığı hakkında merak uyandıran soruları gündeme getiriyor. Maryland, Baltimore County (UMBC) Üniversitesi'nde biyolojik bilimler profesörü ve yeni makalenin ortak yazarı Kevin Omland şöyle anlatıyorÇ

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağlar Solak
Yazar 30 Ocak 2012 12 dk.

Evrim, türlerin sadece dış görünüşlerini belirleyen bir biyolojik süreç değildir. Bu doğa yasası, türlerin tercihlerini, eğilimlerini ve karar mekanizmalarını da belirleyen bir süreçtir. Elbette bir canlının her özelliği %100 genlere bağlı olarak belirlenmez. Özellikle sosyal yapısı olan canlılarda içerisine doğulan kültür, bu kültürün yapısı, ebeveynlerin yavrulara olan (olumlu veya olumsuz) katkıları, bireylerin kendi başlarından geçenler (yaşam hikayeleri) ve daha nice öngörülemez, evrim tarafından şekillendirilemez, kaotik bir biçimde etki eden unsurlar bir canlı soy hattının gidişatına etki eder. Ancak bireyler bazında değil de toplumun geneli bazında çalışılacak olursa ve bir tür için var olan ancak değişime de açık olan "normlar" incelenecek olursa, bazı tercihlerimizin o kadar da öznel olmadığı, türün belli seçeneklere diğerlerine göre daha yatkın olduğu görülür. Bu ortak tercihler elbette bir türün tüm bireylerini tanımlamaya yetmez; ancak yine de bize türün evrimsel geçmişi hakkında çok kıymetli bilgiler sunarlar. 

Unutulmaması gereken en kritik nokta, evrimsel psikolojinin ayıklamaya çalıştığı bu ortak tercih eğilimlerinin bizim biyolojik evrimimizle ilgili olduğudur. Ancak türümüz, artık sadece biyolojisiyle tanımlanamayacak bir türdür. Çünkü biyolojik evrim, kültürel evrimin hiçbir türde görülmediği kadar karmaşık ve güçlü bir şekilde insan organizmasını şekillendirmesini tetiklemiş ve mümkün kılmıştır. Dolayısıyla kültürümüz de tercihleri doğrudan etkilemekte, şekillendirmekte, hatta yeri geldiğinde biyolojik evrimimizle zıt düşecek noktalara taşıyabilmektedir. Bunlar da psikologlar, zoologlar, antropologlar ve etologlar tarafından incelenmektedir. Önemli olan bu iki sahanın verilerini birleştirerek varlığımızı ve nasıl evrimleştiğimizi, günümüzde nasıl kararlar aldığımızı ve bu kararlarımızda biyolojimiz ile kültürümüzün ne kadar rol oynadığını anlayabilmektir. Bu açıdan, iki tür evrimimizin de anlaşılmasının muazzam önemli olduğu kanaatindeyiz.

168
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Onur Özer
Onur Özer
12K UP
Çeviren 18 Mayıs 2018 10 dk.

Moleküler evrim hızı, bir popülasyon içerisinde DNA veya protein dizilerindeki mutasyonların ne sıklıkla sabitlendiğini (yani popülasyondaki bireylerin çoğunda gözlendiğini) ölçer. Mutasyon hızı ise belirli bir zaman aralığında DNA veya protein dizisinde meydana gelen değişim miktarını tanımlar. Birbirine sıkı sıkıya bağlı bu iki kavram, moleküler evrim anlayışımızın temelini oluşturur.

Örneğin moleküler saat kuramı (Zuckerkandl ve Pauling 1962), zaman ilerledikçe bir protein dizisinde sabitlenen amino asit mutasyonlarının miktarının da artacağını öngörür. Bu durumda, eğer mutasyon hızının belirli bir proteinin evrimsel soy hatları boyunca aynı olduğu varsayılırsa, moleküler evrim hızının da sabit olması beklenir (Görsel 1).

58
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Canberk Çolak
Canberk Çolak
297K UP
Yazar 6 Haziran 2019 3 dk.

Mavi balinalar (Balaenoptera musculus), dünyadaki en büyük çubuklu balina türüdür. Çubuklu balinaların dişleri yoktur, yalnızca üst çenelerinde balina çubuğu adı verilen yapılar bulunur. Dişleri bulunmayan bu balina türlerine balen balinalar denilmektedir. Mavi balinalar, 30,5 metreye ulaşabilen boyları ve 180 tona ulaşabilen ağırlıkları ile dünya üzerinde yaşamış en büyük hayvanlardır. Her ne kadar isimleri mavi olsa da mavimsi gri renktedirler. Geniş, düz bir kafaya ve küçük bir sırt yüzgecine sahiptirler. Bütün balinalar gibi memelidirler ve doğum yaparlar. Yeni doğan bir mavi balina, yaklaşık 7 metre uzunluğa ve 30 ton ağırlığa sahip olabilir. Bu ağırlıklarının üzerine her gün 100 kilogram ekleyebilirler. Bu yazımızda, yeni doğduklarında bile bu kadar büyük olan bu hayvanların nasıl beslendiklerini ve sindirim sistemlerinin nasıl çalıştığını inceleyeceğiz.

Mavi balinaların beslenmesini temel olarak kril (Euphausiacea) denilen karides benzeri çok küçük kabuklu canlılar oluşturur ancak nadiren de olsa küçük balıklarla da beslenirler. Aşağıda bu beslenme anı görülmektedir:

74
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ou4: Dev Kalamar Bulutsusu

Yakalanması zor olan bu gizemli, kalamar şeklindeki yıldızlararası bulut gökyüzünde neredeyse üç dolunay büyüklüğünde bir alan kaplıyor. 2011 yılında Fransız astrofotoğrafçı Nicolas Outters tarafından keşfedilen Kalamar Bulutsusu’nun çift kutuplu (bipolar) yapısı çift iyonize oksijen atomlarından kaynaklanan belirgin mavi salımı ile ayırt edilebiliyor. Görüntüde kırmızımsı hidrojen salım bölgesi olan Sh2-129’un içinde yer alsa da, Kalamar Bulutsusu’nun gerçek uzaklığı ve doğası belirlenmesi zor bir konu olmuştur. Bazı araştırmalar, Ou4 olarak da adlandırılan bu yapının gerçekten de yaklaşık 2.300 ışık yılı uzaklıktaki Sh2-129’un içinde yer aldığını öne sürüyor. Bu senaryoyla tutarlı olarak, kozmik kalamar, bulutsunun merkezine yakın konumda görülen ve HR8119 olarak kataloglanan sıcak, büyük kütleli üçlü yıldız sistemi tarafından yönlendirilen muazzam bir madde akışını temsil ediyor olabilir. Eğer öyleyse, bu gerçekten dev kalamar bulutsusu fiziksel olarak 50 ışık yılından fazla bir genişliğe sahip olurdu.

5 Temmuz 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Copyright: Massimo Di Fusco
Çeviren: Mehmet Emre Demir
Çeviri Editörü: Sabri Küsüroğlu

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Sizden Gelenler
Çok farklı bilgiler öğrenmeme neden olan güzel bir platform umarım aynı kalitede devam edersiniz
Abdullah Vatansever
Lise mezunu, biyoloji hedefleyen bir öğrenciyim 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Kısa cevap, aslında temizliyor.

Canlılar evrimsel adaptasyonları sebebiyle sürekli kendini geliştiren bir yapı. Böyle bir yapıda ağız gibi dışa açılan bir organın kendini temizleyememesi büyük bir risk olurdu. Peki ağız kendini tam olarak nasıl temizliyor?

Ağız, tükürük dediğimiz özel bir karışım salgılar. Bu karışım içeriğinde en önemli yapılardan biri amilaz denilen bir enzim türüdür. Bu enzimin, lisede sadece karbohidratları sindirdiği söylenir ve bu büyük bir yalandır. Amilaz aynı zamanda yağı ve proteini de sindirir. Amilazın temel işlevi sindirim gibi dursa da en önemli işlevi bana göre savunmadır. Pepdigoglikan hücre duvarına sahip bakteriler, amilaz sayesinde parçalanır. Böylelikle vücut kendini korur.(bir nevi zararlı mikroorganizmaları temizler)

Tüm Reklamları Kapat

Ağız neden kirli sanılıyor?

Günümüzde gerek sosyal gerek kültürel sebeplerden ötürü, amilazın bıraktığı ağız kokusu sanki pis gibi algılanıyor ve bu yüzden hoş karşılanmıyor.(Kulağın temizleme yapısı olan mukus da kötü kokar)

Peki kendini temizliyor madem neden dişlerimiz çürüyor?

Doğal sistemimizin temizleme grubu oldukça sağlam olsa da, günümüzde hangi insan doğal ortamındaki gibi besleniyor ki. Artan şeker kullanımı, yüksek asitli içecekler ağır koruma sistemimize iyi gelmiyor ve sonuç olarak dişlerimiz çürüyor.

Burada değinmediğim pek çok savunma sistemi olduğunu düşünüyorum. Fakat aklıma gelenler bunlardı daha fazla bilgi için ilgili konuyu detaylıca araştırmanızı öneririm.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Ali Can Öztürk
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Bilim bilgi kütlesinden daha fazlası; bir düşünme tarzıdır.
Kaynak: Alıntı, "Bilim Senfonisi" ismiyle YouTube'da yayınlanan bir dizi videosunda Carl Sagan tarafından bizzat söylenmiştir. (YouTube)
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Alim Öner
Alim Öner
77K UP
İnceleyen10 25 Ekim 2022
Okuduğum yüzlerce kitap arasında bende en çok empati uyandıran kitaplardan birtanesi. Kitap size neden idam cezası etik değil sorusunu cevaplıyor. Hem idam edilmenin ne kadar sancılı bir süreç olduğunu anlatıyor hem de bir insanın idam edildiği takdirde asla geri tazmin edilemeyeceğini düşündürmeyi başarıyor. Hukuk siyaset ve etik yanlış şekilde kullanılırsa neler olucağını üstü kapalı bir şekilde ima ediyor. Oldukça küçük bir kitap keyifle okunucak kadar da akışkan bir dile sahip.
9.6/10
(128 Kişi)
Puan Ver
Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi CCV (205) - Fransızca Aslından Çeviren: Volkan Yalçıntoklu
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Bahar Patlar
Bahar Patlar
136K UP
Blog Yazarı 2 dk.

Canlıların çoğalması, çoğunlukla dişinin yumurtası ile erkeğin sperminin bir araya gelerek döllenmenin gerçekleştiği, bu nedenle eşeyli üreme dediğimiz bir süreçtir, yani iki eşeyin birlikte yeni canlılar üretmesi. Bazı canlılar ise hem eşeyli hem eşeysiz ürer, yani eşeyler bir araya gelmeden de tek bir eşeyin varlığı ile yeni bireyler üretilebilmesi durumudur. Arılarda partenogenez bunun bilinen en iyi örneklerinden biri. Kraliçe çiftleşme gerçekleşmeden, yani bir erkek arıya ihtiyaç olmadan yeni bireyler üretebilir. Dikkat ederseniz, üreyebilir demedim, çünkü buna direkt olarak üreme demek çok da doğru olmaz, zira arılar bu yolla yalnızca erkek arıları dünyaya getirebilir. Bir yandan devam eden eşeyli üreme ile dişi arılar ve yeni kraliçeler ortaya çıkmazsa, yalnızca partenogenezle erkeklerin üremesi neticede bir kara son olurdu, popülasyonun ölümü! Eşeyli ve eşeysiz üreme ve evrimi hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için Evrim Ağacı'nın konuyla ilgili yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Benim burada bugün bahsetmek istediğim ise oldukça ilginç olan yeni bir bilimsel makalede rastladığım eşeyli ve eşeysiz üreme ile ilgili bir çalışma. 28 Temmuz'da Current Biology dergisinde yayınlanan makaleye göre bilim insanları ilk kez, sadece eşeyli olarak üreyen bir hayvanda - ki bu hayvan genetik ve davranış çalışmalarının ünlü gözdesi, meyve sineği Drosophila melanogaster'dir - eşeysiz üremeyi tetikledi. Yalnızca eşeyli üreme özelliği gösteren bir türde, türün bireyleri herhangi bir malformasyon veya milyarda bir gözlenecek bir etken sonucu partenogenez gibi bir yolla yeni bireyler oluşturmamış ise, bunun olması pek mümkün değildir. Ama Caltech, Cambridge ve Tennesse Üniversite'lerinin birlikte ve Alexis Sperling önderliğinde yaptığı çalışmada bilim insanları mümkün olmayanı laboratuvarda başardı[1].

25
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
519K UP
6 gün önce
Güney Okyanusu'nda onlarca yıldır devam eden tatlılaşma eğilimi tersine döndü. Southampton Üniversitesi liderliğinde yürütülen araştırma, yüzey sularının hızla tuzlandığını ve Antarktika çevresindeki deniz buzunun rekor seviyelerde azaldığını ortaya koydu. 2015’ten bu yana, bölge neredeyse Grönland kadar bir deniz buzu kaybı yaşadı.

Bu değişim, alt katmandaki sıcak suların yüzeye çıkmasını kolaylaştırıyor ve deniz buzunu alttan eriterek tehlikeli bir geri besleme döngüsü yaratıyor: Daha az buz, daha fazla ısı ve sonuç olarak daha da az buz.

Özellikle 1970’lerden beri görülmeyen dev bir açık deniz bölgesi olan Maud Rise polinyasının yeniden ortaya çıkması, değişimin büyüklüğünü gösteriyor. Araştırmacılar, bu sürecin sadece Güney Okyanusu'nu değil, küresel iklimi de etkilediğini; daha güçlü fırtınalar, daha sıcak okyanuslar ve bozulan doğal yaşam alanları ile sonuçlandığını belirtiyor.

Çalışma PNAS dergisinde yayımlandı ve mevcut iklim modellerimizin bu hızlı değişimleri öngörmede yetersiz kalabileceğine işaret ediyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Söz
Utku Derin
Utku Derin
383K UP
Alıntıyı Ekleyen 27 Temmuz 2022
Yaşamı ilerleten kuvvet karmaşadır.
Kaynak: Bu söz, kitabın 15. sayfasında geçmektedir.
10.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Moleküler Makineler Karmaşadan Düzene Nasıl Ulaşır?
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0020 Temmuz
Atomlardan proteinlere: Yapısal Biyoloji ve Yapısal Taklit
20 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 27 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Amino asitler nasıl bir araya geliyor, 3 boyutlu yapı nasıl oluşuyor? Protein yapılarını çözmek, incelemek ve karmaşık protein etkileşimlerini anlamak için hangi teknikleri kullanıyoruz? Etkinlikte bu sorulara cevap ararken, teorik ve pratik oturumlar aracılığıyla protein yapılarını ve etkileşimlerini inceleyeceğiz. Pratik derslerle veritabanı kullanımı (NCBI BLAST, Expasy), protein görselleştirme (PDB, Chimera X), yapı modelleme (AlphaFold), protein etkileşimleri (PISA) ve moleküler kenetleme (HADDOCK, SWISSDOCK) konularını işleyeceğiz.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close