Erkekler ve Dişiler: Karşıt Cinsiyeti Hangi Özelliklerine Göre Seçiyoruz?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Evrim, türlerin sadece dış görünüşlerini belirleyen bir biyolojik süreç değildir. Bu doğa yasası, türlerin tercihlerini, eğilimlerini ve karar mekanizmalarını da belirleyen bir süreçtir. Elbette bir canlının her özelliği %100 genlere bağlı olarak belirlenmez. Özellikle sosyal yapısı olan canlılarda içerisine doğulan kültür, bu kültürün yapısı, ebeveynlerin yavrulara olan (olumlu veya olumsuz) katkıları, bireylerin kendi başlarından geçenler (yaşam hikayeleri) ve daha nice öngörülemez, evrim tarafından şekillendirilemez, kaotik bir biçimde etki eden unsurlar bir canlı soy hattının gidişatına etki eder. Ancak bireyler bazında değil de toplumun geneli bazında çalışılacak olursa ve bir tür için var olan ancak değişime de açık olan "normlar" incelenecek olursa, bazı tercihlerimizin o kadar da öznel olmadığı, türün belli seçeneklere diğerlerine göre daha yatkın olduğu görülür. Bu ortak tercihler elbette bir türün tüm bireylerini tanımlamaya yetmez; ancak yine de bize türün evrimsel geçmişi hakkında çok kıymetli bilgiler sunarlar.
Unutulmaması gereken en kritik nokta, evrimsel psikolojinin ayıklamaya çalıştığı bu ortak tercih eğilimlerinin bizim biyolojik evrimimizle ilgili olduğudur. Ancak türümüz, artık sadece biyolojisiyle tanımlanamayacak bir türdür. Çünkü biyolojik evrim, kültürel evrimin hiçbir türde görülmediği kadar karmaşık ve güçlü bir şekilde insan organizmasını şekillendirmesini tetiklemiş ve mümkün kılmıştır. Dolayısıyla kültürümüz de tercihleri doğrudan etkilemekte, şekillendirmekte, hatta yeri geldiğinde biyolojik evrimimizle zıt düşecek noktalara taşıyabilmektedir. Bunlar da psikologlar, zoologlar, antropologlar ve etologlar tarafından incelenmektedir. Önemli olan bu iki sahanın verilerini birleştirerek varlığımızı ve nasıl evrimleştiğimizi, günümüzde nasıl kararlar aldığımızı ve bu kararlarımızda biyolojimiz ile kültürümüzün ne kadar rol oynadığını anlayabilmektir. Bu açıdan, iki tür evrimimizin de anlaşılmasının muazzam önemli olduğu kanaatindeyiz.
İşte bu yazımızda, erkekler ile dişilerin birbirlerini genel ve yüzeysel olarak hangi özelliklere göre seçtiği, türümüzün nasıl hayatta kaldığı ve bu tercihlerin var oluşumuzda nasıl roller oynadığına göz atacağız. Yani burada, belki de türümüz üzerinde artık kısmen daha az etkili olan biyolojik evrimin sonuçlarına ve bunun psikolojimiz üzerindeki etkilerine bakacağız. Coğrafyadan coğrafyaya, zamandan zamana, aile yapısından aile yapısına değişen ve evrimleşen kültürlere değinmeyeceğiz (çünkü bu zaten ancak devasa bir kitabın konusu olabilir). Bu konuda Desmond Morris'in Çıplak Erkek, Çıplak Kadın ve Çıplak Maymun isimli 3 kitabını okumanızı tavsiye ederiz.
Evrimsel Açıdan Çekici İnsan Dişileri (Kadınlar)
Erkeklerin bir kadına uzun süreliğine bağlanma arzusunu arttıracak beş potansiyel adaptif yarar vardır: Bir eşi cezbetmekteki başarının artması, daha arzulanır bir eşi elde etmekteki başarının artması, babalık kesinliğinin artması, çocukların hayatta kalma başarısının artması ve babalık yatırımı sayesinde çocukların üreme başarısının artması (Buss, 1999). Ne var ki, tüm bu kayda değer yararları sağlamak isteyen erkekleri çözülmesi icap eden bir dizi bilmece beklemektedir. Üreme değeri ve ebeveynlik yetileri yüksek olan bir kadın tespit etmek bu problemlerden biridir. Bu problemleri çözmekte yetersiz kalan erkekler evrimsel sürecin ardından yerlerini söz konusu problemlerin üstesinden gelen erkeklere bırakmışlardır (Buss, 1998).
Erkeklerin uzun süreli eş tercihleri, babalık şüphesi (paternity uncertainty) ve üreme değeri problemlerini çözmeye yönelik tercihlerdir. Kadınlar –vücudun içinden gebe kalan diğer tüm memelilerde olduğu gibi– anneliklerinden hiçbir zaman şüphe duymazlar. Doğurdukları tüm çocukların yüzde yüz kendilerinin olduğunu bilirler. Buna mukabil erkekler babalıklarından hiçbir vakit tam olarak emin olamazlar. Erkekler bu babalık şüphesi sorununun çözümü için uzun süreli ilişkiye girmeyi amaçladıkları kadınlarda iffet ve cinsel sadakat aramaktadırlar (Buss ve Schmitt, 1993).
Erkeklerin uzun süreli ilişkilerde önem verdikleri ölçütlerden biri yaştır. Kadınların aksine erkekler eşlerinin kendilerinden daha genç olmasını arzulamaktadırlar (Buss, 2002); çünkü erkeğin üreme potansiyeli yaşından çok fazla etkilenmezken, kadınlar için aynı durum söz konusu değildir. Kadınların belli bir yaştan sonra doğurganlıkları tamamen ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle bir erkek hangi yaşta olursa olsun henüz doğurganlığını yitirmemiş kadınlarla uzun süreli ilişkiye girmektedir. Örneğin, 50 yaş grubundaki erkekler evlenmek için 34-35 yaş civarındaki kadınları seçmektedirler (Buunk, Dijkstra, Kenrick, ve Warntjes, 2001).
Kadınların yaşı ve doğurganlığıyla yakından alakalı olan fiziksel görünüş, erkeklerin eş seçiminde isabetli karar vermelerine ciddi ölçüde yardımcı olan ipuçlarından biridir. Fiziksel görünüş –birçok araştırmanın ortaya koyduğu gibi– bir kadının sağlığı, doğurganlığı ve üreme değeriyle ilgili bolca işaret barındırmaktadır. Gençliğe dair ipuçları olarak dolgun dudaklar, pürüzsüz cilt, parlak saçlar; sağlığa dair ipuçları olarak ise yarasız ve temiz cilt, beyaz dişler, simetrik vücut sayılabilir (Buss, 2007).
Eşik altı yöntemlerle yapılan çalışmalar da erkeklerin eş seçiminde fiziksel çekiciliğin ne denli mühim olduğunu göstermiştir. Maner, Gailliot ve DeWall’un (2007) görsel nokta izleme (dot probe) prosedürü uygulayarak gerçekleştirdikleri bir çalışma göstermiştir ki, erkeklerin dikkati çekici kadın fotoğraflarına yapışıp kalmakta ve bu nedenle verilen görevdeki tepki süreleri uzamaktadır. Bununla birlikte aynı etki, eş arama motivasyonu arttırılan kadınlarda da çekici erkek fotoğraflarına maruz kalmaları durumunda gözlenmiştir.
Tüm bu bulgularla paralel olarak, kadınlar da eş bulma stratejilerinde kendi fiziksel çekiciliklerini öne çıkarmaktadırlar. Katılımcılarına eş bulma platformu sağlayan bazı internet sitelerinde kendilerini tanıtan kadınlar, fiziksel çekiciliklerine erkeklerden daha fazla vurgu yapmaktadırlar (Badahdah ve Tieman, 2005).
Fiziksel çekiciliğin belirleyicileri arasında önemli bir yeri olan bel-kalça oranı (waist-to-hip ratio) hakkında yapılan birçok çalışma göstermiştir ki, düşük bel-kalça oranına sahip olmak kadınların cazibesini arttırmaktadır. Östrojen ve testosteron hormonları vücuttaki yağın hangi bölgelerde toplanacağını ve yağ dağılımını etkilemekte, buna bağlı olarak da bel-kalça oranı değişmektedir. Yağın bel bölgesinden ziyade kalça bölgesinde toplanması sağlık ve doğurganlık açısından kadını arzulanır kılmaktadır; çünkü düşük bel-kalça oranı genel vücut sağlığına ilişkin güvenilir bir ipucudur. Bir araştırmada 0,7 bel-kalça oranı en çekici ve sağlıklı oran olarak değerlendirilmiştir (Singh, 1995; Akt., Hughes ve Gallup, 2003). Yakın zamanda yapılan bir çalışma da, görme engelli erkeklerin dokunma yoluyla yaptıkları değerlendirmelerde düşük bel-kalça oranını daha çekici algıladıklarını göstermiştir (Karremans, Frankenhuis, ve Arons, 2010).
Erkekler eş seçiminde kadınların sosyal başatlık düzeyini de göz önünde bulundurmaktadırlar. Hem kısa hem uzun süreli birlikteliklerde sosyal açıdan kendilerinin altındaki konumlarda bulunan kadınları tercih etmektedirler; ayrıca uzun süreli ilişkilerde bu yöndeki tercihleri daha da keskinleşmektedir (Brown ve Lewis, 2004).
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Erkeklerin üreme hızının kadınlardan çok daha fazla olduğu ve rastgele cinsel birlikteliklerin bedelinin daha düşük olduğu dikkate alındığında, kısa süreli ilişkiler yaşamak konusunda erkeklerin daha istekli olacakları sonucuna ulaşmak zor değildir. Erkeklerin kısa süreli eşlerde aradıkları özellikler çoğunlukla uzun süreli eşlerde aradıklarıyla aynı olsa da, fiziksel çekicilik kısa süreli ilişkiler bağlamında daha büyük önem kazanmaktadır (Currie ve Little, 2009). Bununla birlikte erkekler, kısa süreli ilişkilerde eşleşme şansını arttırmak maksadıyla standartlarını kadınlara göre daha fazla düşürme eğilimindedirler. Kenrick, Sadalla, Groth ve Trost’un (1990) araştırmaları erkeklerin bu eğilimini açıkça ispatlamıştır. Örneğin bir erkek potansiyel eşte sevecenlik özelliğini uzun süreli ilişkilerde % 63 oranında arzularken, kısa süreli ilişkilerde bu oran % 45’e kadar düşmektedir (Akt., Schmitt, Shackelfort, ve Buss, 2001). Kapanış saati (Closing time) fenomeni de erkeklerin standartlarını düşürme eğilimlerini açıklayan bir kavramdır. Bu eğilimi ortaya koyan bir araştırmada, genellikle eş bulmak için gidilen bir bardaki erkeklerden mekandaki kadınların çekiciliklerini değerlendirmeleri istenmiş, barın kapanış saati yaklaştıkça erkeklerin verdikleri çekicilik puanlarının arttığı gözlenmiştir. Erkekler, olası bir cinsel birliktelik fırsatını değerlendirmek için bardaki kadınları gece yarısına doğru daha çekici algılamaktadırlar (Gladue ve Delaney, 1990; Akt., Buss, 1999).
Evrimsel Açıdan Çekici Erkekler
Evrimsel geçmişleri boyunca değişik adaptif problemlerle karşılaşmalarından ötürü kadınların ve erkeklerin eş tercihleri bazı bakımlardan farklılıklar sergilemektedir. Aynı zamanda hem kadınlar hem erkekler, kısa süreli ve uzun süreli ilişkiler bağlamında da farklı seçim kıstasları gözetmektedirler. Bu aşamada kadınların önce uzun süreli eş tercihleri, ardından kısa süreli eş tercihleri ele alınacaktır.
Yeterli kaynaklara sahip uzun süreli bir eş seçimi yapmak, şüphesiz kendine özgü karmaşık bir çabayı gerektirir. Günümüz kadınlarının, eş olarak kabul edebilecekleri erkekler hakkındaki bilgi ve öngörüsü başarılı kadın atalardan miras kalmıştır (Buss, 1999). Bu miras sayesinde bugünkü kadınlar, kendilerinin ve doğacak çocuklarının ileride sonuçlarından zarar görmeyeceği isabetli eş seçimleri yapabilmektedirler.
Bir kadın için uzun süreli ilişki yaşayacağı erkekte aradığı en vazgeçilmez özellikler kaynak sağlamayla ilişkili özelliklerdir. Bunlar arasında gelecek vaat eden iyi finansal durum, sosyal statü, yaş, hırs ve çalışkanlık vb. sayılabilir.
Atasal çevre göz önüne getirildiğinde, kadınların fiziksel kapasiteleri dolayısıyla bazı hayati ihtiyaçlarını yeterince gideremedikleri bir doğal ortamla karşılaşılacaktır. Bilhassa küçük yaştaki çocukların korunması, sağlıklı şekilde büyümeleri için zaruri olan besinlerin sağlanması gibi sorunların üstesinden gelmek tek başına bir kadın için zordur. Hurtado ve Hill’in (1992) çalışmaları babadan mahrum kalmanın çocuklardaki olumsuz etkilerini ortaya koymuştur. Buna göre, 1-5 yaşları arasında babaları ölen çocukların gelecekte hayatta kalma ihtimalleri diğerlerinden daha düşüktür (Akt. Pillsworth ve Haselton, 2007). Bu nedenle çeşitli kültürlerde yapılan çalışmalar (örn., Buss ve Schmitt, 1993; Pillsworth, 2008) açıkça göstermiştir ki, kadınlar ekonomik kaynakları bol olan ve bu kaynakları kendilerine ve çocuklarına aktarmaya niyetli olan erkekleri tercih etmektedirler. Kadınların bu tutumuna uygun olarak erkekler de, uzun süreli bir eş ararlarken kaynak potansiyelini sergileme taktiğinin en etkili taktik olduğunu düşünmektedirler (Schmitt ve Buss, 1996).
Ekonomik esenlikle doğrudan bağlantılı olan sosyal statü ve yaş da uzun süreli eşleşmelerde kadınların dikkat ettiği unsurlardır. Hiyerarşinin önemli olduğu sosyal yaşam biçimlerinde yüksek sosyal statü birçok avantajı beraberinde getirmektedir. Amerikan kadınları eşleşmelerde eğitim düzeyi ve mesleki dereceye büyük önem vermektedir (Buss ve Schmitt, 1993). İnternetteki çöpçatanlık sitelerini inceleyen bir araştırmada da, Müslüman kadınların erkeklerde en çok aradığı özellikler içinde dini inancın birinci, sosyal becerilerin ikinci, eğitim düzeyininse üçüncü sırayı aldığı gözlenmiştir (Badahdah ve Tieman, 2005). Bu araştırma, örnekleminin Müslüman kadınlardan oluşması dolayısıyla önem taşımaktadır; çünkü eş seçimi konusundaki çalışmalar daha çok Batılı ve Hıristiyan örneklemlere dayanmaktadır. Müslüman kadınların da eş seçiminde, erkeklerde statünün, dolayısıyla ekonomik esenliğin güçlü belirleyicilerinden olan sosyal beceri ve yüksek eğitim düzeyi özelliklerini araması, kadınların eş tercihlerinin dini ve ahlaki değerlerden bağımsız olduğunu göstermektedir.
Genç bir erkek, çoğunlukla gerek sosyal statü, gerekse ekonomik açıdan henüz arzulanır vaziyette değildir, dolayısıyla kadınlar kendilerinden yaş bakımından daha büyük erkekleri tercih edebilirler. Yaş tercihleriyle ilgili gerçekleştirilen bir çalışmada, 20 yaşındaki kadınlar evlenecekleri erkeklerin kendilerinden en az 2–3 yaş (ortalama değer) civarı daha büyük olması gerektiğini belirtmişlerdir. Ancak bu sonuç kadınların yaşlılık kriterinin sonsuz toleranslı olduğu manasına gelmemektedir. Nitekim bu çalışmada yine 20 yaş grubundaki kadınlar kendilerinden en çok 7–8 yaş büyük erkeklerle evlenmeyi kabul edeceklerini söylemişlerdir (Buunk, Dijkstra, Kenrick, ve Warntjes, 2001).
Bir erkek her ne kadar bol ekonomik kaynaklara, yüksek sosyal statüye sahip olsa da, kadınlar söz konusu erkeğin bu durumunu gelecekte de devam ettireceğinin ve kaynaklarını paylaşacağının güvencelerini aramaktadırlar. Bu amaçla erkeklerin uzun vadede yeterli kaynaklara sahip olacağının güvencesi olarak hırs, çalışkanlık; bu kaynakları paylaşmaya istekli olacağının güvencesi olarak da güvenirlik, duygusal tutarlılık, aşk ve bağlılık gibi öğelerin varlığını uzun süreli eş seçiminde göz önünde bulundurmaktadırlar.
Kadınlar kısa süreli bir birlikteliğin peşinde oldukları zaman, eş seçimine farklı bir pencereden bakma eğilimindedirler; zira kısa süreli bir eşleşme yalnızca cinsel ilişkiyi kapsar. Evrimsel süreçte doğal seçilim, bir kadının bu şekildeki ilişkilerden zarardan çok fayda sağlamasını mümkün kılan davranışları seçmiştir. Gündelik birliktelikler sonucu bir kadının hamile kalma riskinin bir hayli yüksek olduğu düşünüldüğünde, bu maksatla tercih edilen erkeklerde aranan tek kriterin ne olduğunu tahmin etmek zor değildir: Sağlıklı genler.
Potansiyel eşin fiziksel özellikleri, kadınların uzun süreli eş tercihlerinde de önemini korusa da daha çok kısa süreli eş tercihlerinde ön plana çıkmaktadır. Kadınlar tek gecelik ilişkilerde fiziksel çekicilikle ilgili özellikler konusunda daha seçici davranmaktadırlar (Gaulin ve McBurney, 2001). Bir erkeğin cüssesi, kuvveti, atletik yeteneği tehlikelerden korunma probleminin çözümüne dair sinyalleri işaret eder. Bu özellikler aynı zamanda sağlıklı genlerin de emaresidir.
Kadınlar kısa boylu erkekleri ne kısa ne de uzun süreli birliktelikler için arzulanır bulmamaktadırlar. Buna karşılık uzun boylu, atletik, adaleli erkekler daha arzulanır olarak değerlendirilmektedirler (Buss ve Schmitt, 1993).
Erkeğin ses yapısı, kısa süreli ilişkiler için bir başka çekicilik ölçütüdür. Menstrüel döngüde doğurgan evrede bulunan kadınlar, kısa süreli eşleşmeler söz konusu olduğunda düşük perdeli sese sahip olan erkekleri tercih etmektedirler (Puts, 2005).
Omuz-kalça oranı kadınların dikkate aldığı diğer bir fiziksel özelliktir. Yüksek omuz-kalça oranına sahip erkekler düşük omuz-kalça oranına sahip hemcinslerine nazaran, daha erken yaşlarda cinsel deneyim yaşamakta, daha çok partner bulmakta ve daha çok evlilik dışı ilişkiye girmektedirler (Hughes ve Gallup, 2003).
Bütün fiziksel çekiciliğin değerlendirilmesinde yüz çekiciliği beden çekiciliğinden daha önemlidir (Currie ve Little, 2009). Bu nedenle kısa süreli ilişkilerde olduğu gibi uzun süreli ilişkilerde de çekici yüz erkeğin cazibesini arttırmaktadır. Yüzün simetrik (Buss, 1999) ve erkeksi (Penton-Voak, Jacobson, ve Trivers, 2004) olması kadınların cinsel çekicilik değerlendirmelerinde yükseltici etki yapmaktadır; çünkü simetrik ve erkeksi bir yüz sağlıklı genlerin varlığına dair sağlam bir ipucudur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 123
- 77
- 44
- 38
- 25
- 20
- 15
- 14
- 8
- 6
- 6
- 5
- Evrimsel Psikoloji. Evrimsel Açıdan Çekici Kadın. (22 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 22 Haziran 2019. Alındığı Yer: Evrimsel Psikoloji | Arşiv Bağlantısı
- Evrimsel Psikoloji. Evrimsel Açıdan Çekici Erkek. (11 Ekim 2010). Alındığı Tarih: 11 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Evrimsel Psikoloji | Arşiv Bağlantısı
- D. M. Buss. (1997). Sexual Strategies Theory: Historical Origins And Current Status. The Journal of Sex Research, sf: 19-31. | Arşiv Bağlantısı
- D. M. Buss. (2011). Evolutionary Psychology: The New Science Of The Mind. ISBN: 978-0205015627. Yayınevi: Pearson.
- D. M. Buss. Human Mating Strategies. (11 Ağustos 2002). Alındığı Tarih: 11 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Samfundsǿkonomen | Arşiv Bağlantısı
- D. M. Buss. (2007). The Evolution Of Human Mating. Acta Psychologica Sinica, sf: 502-512. | Arşiv Bağlantısı
- S. L. Brown, et al. (2004). Relational Dominance And Mate-Selection Criteria: Evidence That Males Attend To Female Dominance. Evolution and Human Behavior, sf: 406-415. | Arşiv Bağlantısı
- J. C. Karremans, et al. (2010). Blind Men Prefer A Low Waist-To-Hip Ratio. Evolution and Human Behavior, sf: 182-186. | Arşiv Bağlantısı
- J. K. Maner, et al. (2007). Adaptive Attentional Attunement: Evidence For Mating-Related Perceptual Bias. Evolution and Human Behavior, sf: 28-36. | Arşiv Bağlantısı
- I. S. Penton-Voak, et al. (2004). Populational Differences In Attractiveness Judgments Of Male And Female Faces: Comparing British And Jamaican Samples. Evolution and Human Behavior, sf: 355-370. | Arşiv Bağlantısı
- T. E. Currie, et al. (2009). The Relative Importance Of The Face And Body In Judgments Of Human Physical Attractiveness. Evolution and Human Behavior, sf: 409-416. | Arşiv Bağlantısı
- S. M. Hughes, et al. (2003). Sex Differences In Morphological Predictors Of Sexual Behavior: Shoulder To Hip And Waist To Hip Ratios. Evolution and Human Behavior, sf: 173-178. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Puts. (2005). Mating Context And Menstrual Phase Affect Women’spreferences For Male Voice Pitch. Evolution and Human Behavior, sf: 388-397. | Arşiv Bağlantısı
- B. P. Buunk. (2001). Age Preferences For Mates As Related To Gender, Own Age, And Involvement Level. Evolution and Human Behavior, sf: 241-250. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Badahdah, et al. (2005). Mate Selection Criteria Among Muslims Living In America. Evolution and Human Behavior, sf: 432-440. | Arşiv Bağlantısı
- D. P. Schmitt, et al. (2001). Are Men Really More ‘Oriented’ Toward Short-Term Mating Than Women?. Psychology, Evolution & Gender, sf: 211-239. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:47:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/293
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.