Evren epey büyük bir yer. Eğer ki sadece biz varsak, bu epey büyük bir israf olurdu.
Bilim, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Amacı Dünya'nın nasıl işlediğini bulmak, olası düzenekleri araştırmak, tüm maddenin yapıtaşı olabilecek atom altı parçacıklardan yaşayan organizmalara, sosyal insan toplumuna ve oradan da evrenin tamamına değin her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılandığını derinlemesine anlayabilmektir. Sezgilerimiz asla yanılmaz bir rehber değildir. Eğitim ve önyargılar ya da dünyadaki oluşumlara zaten kısmen açık olan duyu organlarımızın yetersizliği algılarımızı çarpıtabilir. Öyle ki, sürtünmesiz ortamda yarım kilo kurşunun bir gram tüyden daha hızlı düşüp düşmeyeceği gibi açık bir soru bile, hem Aristo hem de Galileo'nun zamanından önceki hemen herkes tarafından yanlış cevaplandırılmıştı.
Kanıtın Yokluğu, Yokluğun Kanıtı Değildir.
Hayatı boyunca evreni incelemiş ama onun şu en açık mesajını gözden kaçırmıştı: Bizim gibi küçük yaratıklar için sonsuzluğa ancak sevgiyle katlanılabilir.
Sert gerçeğe sarılmak, moral veren bir masaldan çok daha iyidir.
Dikkat çekici iddialar , dikkat çekici kanıtlar gerektirir.
Sonsuzluğun ipucunu ararken, bir sıçrama yapabiliriz...