Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?
Merak edenler için: Elbette popolarını kaşıyarak değil! Ancak vahşi kurt popülasyonu içerisindeki bazı bireyler, fotoğraftaki gibi daha uysal ve cana yakınken; bazı diğerleri bu tür bir fotoğrafın çekilmesinden önce oradaki herkesi parçalayacak kadar vahşi ve serttir. Bu hayvanların sert yapısı, insanlara kıllık olsun diye değildir. Bu sayede hayatta kalırlar, bu sayede zorlu şartları atlatabilirler. Dolayısıyla aslında uysallık ve ağırbaşlılık tehlikeli bir davranışsal varyasyondur ve bu farklılığı yaratan bazı genler ve o genlerdeki bazı mutasyonlar bulunur.
Ancak doğru şartlar altında, bu mutasyonlar ve farklılıklar seçilim baskısı altında avantajlı hale gelebilir ve ürkütücü yırtıcılardan, uysal dostların evrimleşmesini sağlayabilir. İşte en yakın dostlarımızın evriminin küçük bir özeti...
Köpekler, Kurtlardan Nasıl Evrimleşti?
Kurtlardan Köpeklerin Evriminin Birinci Basamağı: Doğal Seçilim
Günümüzden on binlerce sene önce (muhtemelen yaklaşık 25.000 yıl kadar önce), atalarımız ilk defa yerleşik yaşama geçmeye başladığında, sıra dışı bir şey yaşandı: Uysal olan kurtlar insanların kamplarına daha kolay yanaştı, onların tüketmediği etleri tüketerek kolay bir besin kaynağı buldu. Böylece türleşme mekanizmalarından birisi olan davranışsal izolasyon, saldırgan ve uysal kurtlar arasında bir bariyer yaratmış oldu. Aynı canlı türü, iki ayrı gruba bölündü.
Bunlardan vahşi ve saldırgan olanlar normal şekilde yollarına devam ettiler. Ancak uysal ve ağırbaşlı olanlar (ve onlar arasında da en uysal ve ağırbaşlı olanları), insan kamplarında tutuldu, beslendi, korundu. Çünkü atalarımız, bu güçlü ve keskin duyulara sahip hayvanların kara kaşından gözünden ziyade, kampı korumak, -varsa- sürüleri gütmek, tehlikeleri erkenden uyarmak gibi birçok konuda ne kadar işlevsel olabileceğini fark etti.
Böylece aynı ortak atadan başlayan grup, iki dala ayrılmış oldu. Bir tarafta sürekli uysallaşan, emirlere boyun eğebilen, insanlarla arasındaki bağı daha güçlü olanlar daha kolay hayatta kalıp, daha fazla beslenip, daha fazla el üstünde tutulup, daha fazla ürerken; diğer tarafta vahşi olan kurtlar, insan kamplarından uzak yaşantılarını sürdürdüler. Böylece nesiller içerisinde, vahşi kurtlar içerisinden ayrılan dal, ilk "evcil" diyebileceğimiz, köpek-benzeri hayvanları evrimleşmesini mümkün kıldı.
Doğal seçilim yoluyla olan bu evrime yönelik akademik kanıtlara bazı örnekleri buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz. Ayrıca köpeklerin tek bir coğrafyada evrimleşmediğine yönelik bazı bulgularla ilgili bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Köpeklerin kurtlarla olan ilişkisine yönelik ilginç bir diğer çalışmayı buradan okuyabilirsiniz.
Kurtlardan Köpeklerin Evriminin İkinci Basamağı: Yapay Seçilim
Sonrasındaki envai çeşitlilik ise, Yapay Seçilim'in bir ürünü... Aslında köpeklerin bu sayısız çeşitliliğinin aslında çok ciddi bir geçmişi yoktur. Aslına bakarsanız, gördüğünüz envai köpek çeşitliliği sadece son 100-200 yılda, sadece 3-4 köpek çeşidinin Yapay Seçilim yoluyla evrimleştirilmesinden ortaya çıkmıştır! Yani köpekler, evrimin türleri değiştirme gücünün gözümüzün önündeki kanlı canlı kanıtlarıdır.
Bu evrimsel geçmişin bu kadar kısa olma sebebi, şehirleşen yaşam tarzında insanın garip zevkler geliştirmesininin sadece birkaç yüzyıllık bir tarihi olmasıdır. O zamandan önce daha çok hayatta kalmak ve üremeye yönelik bir yaşantımız vardı, bu biyolojik amaçlar dışındaki yanal, yapay amaçlara ve zevklere çok daha az yönelmekteydik.
İnsanlar farklı coğrafyalarda yaşayıp, farklı kültürler geliştirmeye başladıkça ve doğayı biraz daha iyi tanıdıkça, köpeklerin de farklı çiftleştirme yolaklarını takip ederek ne kadar hızlı bir şekilde yeni çeşitlere evrimleşebileceğini fark ettiler. Böylece, birçok hayvan hakları savunucusu tarafından lanetlenen "köpek besiciliği/yetiştiriciliği" akımı doğmuş oldu.
Köpeklerin sürekli olarak insanların şahsi isteklerine göre yapay seçilime uğraması bu çeşitliliğe sebep oldu. Bu kadar çok sayıda çeşitliliğin olması insana büyüleyici geliyor aslında ama son derece anlaşılır. Çünkü köpeklere ulaşmak çok kolay yüzyıllardır ve milyarlarca köpek çiftliğinde insanların isteklerine, daha doğrusu dönemin genel trendlerine göre köpeklerin özelleştirilmesi işi yürütülmektedir.
Yapay Seçilim son derece güçlü bir evrim mekanizmasıdır; çünkü çok kısa sürede, doğada belki rastlamayacak olasılıkları bir araya getirir. Hele ki işin içine "zevkler ve renkler" dediğimiz şahsi görüşler girdiğinde ve buna göre yapay seçilim uygulandığında, evrim çok daha hızlanıp ilginç ürünler verebilecektir. Yüzlerce ve hatta binlerce yıldır devam eden bu titiz ve Doğal Seçilim'in genellikle çalışabildiğinden çok daha hızlı olan Yapay Seçilim sayesinde, bugün bilinen ve resmi olarak tanınan 340 civarında köpek çeşidi evrimleşti.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dolayısıyla bir Danua'nın evrimleştirilebilmesi için sadece iri köpeklerin birbiriyle çiftleştirilip, her seferde göreceli olarak küçük yavruların çiftlik içerisinde üremesine engel olunurken, bir Chihuahua için sürekli belli bir varyasyonun küçük bireyleri birbiriyle çiftleştirilmiştir. Bunun sebebi de insanların dört bir yana yayılması ve köpeklerini de beraberinde götürmesi sırasında karşılaştıkları şartlara göre köpekleriyle ilişkiler kurmuş olmalarıdır.
Köpek Çeşitleri Farklı Türler mi?
Teknik olarak hayır. Günümüzde, bildiğimiz kadarıyla her köpek çeşidi birbiriyle çiftleşebilir. Dolayısıyla her çeşit aslında aynı alt türe aittir: Canis lupus familiaris. Bu Dünya'nın farklı bölgelerinde elde edilen çeşitli köpek çeşitlerinin bir araya getirilip çiftliklerde çiftleştirilmesi yepyeni çeşitlerin doğmasına sebep olmaktadır. Ancak bu farklı çeşitlerin çiftleştirilmesi ve genlerin karışımı, türleşmeye engel olmakta, soyların karışmasına neden olmaktadır.
Fakat son birkaç yüzyılda dediğimiz çeşitliliğe ulaşılmasıyla artık bazı izolasyonların boy gösterdiğini görürüz. Yine Danua ile Chihuahua'yı ele alacak olursak, mekanik izolasyon dediğimiz cinsel organların uyumsuzluğu durumu baş gösterir. İşte bu çeşitler sürekli olarak birbirleri arasında çiftleştirilir ve farklılaştırılırlarsa, evrimsel süreçler ve türleşme sonucunda artık laboratuvar ortamında bile gametlerin birleştirilmesi mümkün olmayacaktır, dolayısıyla da türleşme gerçekleşmiş, köpekten bağımsız, evrimsel bir geçmişe sahip, iki yeni tür oluşacaktır.
Dolayısıyla türleşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği önemlidir. Bunun gereklilikleri için de Türleşme yazı dizimiz faydalı bir kaynaktır. Uzun lafın kısası ise köpeklerin hala aynı alt türe ait canlılar olduğu, kurtlardan evrimleştirildikleri; ancak gelecekte çok ciddi türleşme potansiyeli olan canlılar olmasıdır. Gelecekte bu canlılardan gözlenebilir türleşmeler görmeyi beklediğimizi söyleyebiliriz.
Köpekgillerin Evrimi Konusundaki Kavgalar
Köpekgillerin kökenlerini araştıran bilim insanları her konuda kavgalıdırlar: Köpekler nerede evrimleşti, bu ne zaman oldu ve hatta bu soruların cevaplarını bulmanın en iyi yolu nedir? Ancak hepsinin tartışmaya yer olmaksızın, ortaklaşa kabul ettikleri bir gerçek vardır: Köpeklerin nasıl evcilleştirildiği... Yine de, bu genel geçer anlaşmaya ulaşmamız 1 asır zaman aldı ve detaylar halen yeni yeni ortaya çıkıyor.
1907 senesinde İngiliz bilim insanı Francis Galton köpeklerin ilk olarak hayatlarımıza, atalarımızın yavru kurtları alıp, kamplarına getirip, evcil hayvanlar olarak yetiştirmeleriyle girdiğini söyledi. Eğer büyük gözleri ve aşırı uzun kulaklarıyla yavru bir kurt gördüyseniz (örneğin fotoğraftaki gibi), bu fikrin hiç de uçuk olmadığını görebilirsiniz. Gerçekten de, Galton'un bu hipotezi yıllarca kabul gördü. Ancak nihayetinde bilim insanları evcilleştirmenin yüzlerce, hatta binlerce yıl alabilecek kadar uzun ve zorlu bir süreç olduğunu anladılar. İnsan atalarımız sevimli bir kurt yavrusuyla işe başlamış olabilirler; ancak o yavru büyüdüğünde vahşi bir hayvana dönüşecektir.
E o zaman ne oldu? Nasıl oldu da kurtlar köpeklere dönüştü? Birçok uzman köpeklerin kendilerini evcilleştirdiklerini düşünüyor. Muhtemelen erken insan atalarımız kamplarının kenarlarında bol miktarda kullanılmayan et bırakıyorlardı. Bu da, kurtların insan kamplarına yanaşması için bir neden yaratıyordu. Bu kurtlar, diğerlerine göre daha uzun hayatta kalabiliyor ve daha fazla yavru üretebiliyordu. Nesiller bu şekilde akıp gittikçe, giderek daha cömert hayvanlar evrimleşmeye başladı ve nihayetinde bir kurt, bir insanın elinden yiyebilecek kadar uysallaştı. Atalarımız bu hayvanların ne kadar işlevsel olabileceğini fark ettiklerinde, daha aktif bir evcilleştirme süreci olacak olan ikinci bir evcilleştirme dönemi başladı. Daha iyi avcı, sürü bekçisi, koruyucu olan köpekgil atalarını seçtiler.
Köpeklerin nerede ve ne zaman ortaya çıktıklarını keşfetmeye çalışan devasa bir bilim insanı ekibi, köpek evcilleştirmedeki sözünü ettiğimiz ikinci aşama hakkında ilgi çekici noktaları araştırdı. Binlerce antik köpek ve kurt iskeleti üzerinde yapılan bir karşılaştırmalı analiz, antik köpeklerin omurgasındaki sırt uçlarının yassılaştığını gösterdi. Bu durum, onların sırtlarında ağır yükler taşıdıklarını gösteriyor. Ekip aynı zamanda antik köpeklerin çenelerinin arka kısmındaki ezici dişlerin çift olarak eksildiğini de ortaya koydu. Bu durum da, kızakları çekmek için bir çeşit ağızlık taktıklarını gösteriyor.
Köpeklerin avlanma yetenekleri bir yana tüm bu hizmetler, insanların hayatta kalması için kritik öneme sahip olmuştur. Hatta bu durum, potansiyel olarak modern insanların Neandertal rakiplerine üstün gelmelerine ve yerleşik yaşama geçerek çiftçiler haline gelmelerine bile neden olmuş olabilir.
Kızak Çekmek Evrime Nasıl Neden Olur?
Köpekler, aslında kızak çekmekle uğraştıkları için dişlerini yitirmediler veya omurga yapıları değişmedi. Yani bir sporcunun ağırlık kaldırması sonucu kaslanması gibi bir durumdan söz edilmiyor. Bu noktayı açmakta fayda var:
Diş yapısı kızak çekmeye daha uyumlu olanlar (örneğin arka dişleri genetik bir nedenle bulunmayan erken köpekler), atalarımız tarafından daha fazla seçildiler, beslendiler, korundular. Benzer şekilde, omurga yapısı kızak çekmeye daha uygun olanlar, daha uzun süre hayatta kaldılar ve ürediler. Bunun sonucunda, kendilerindeki diş ve omurga yapısını belirleyen ve o şekilde "uygun" kılan genleri gelecek nesillere daha fazla aktardılar. Böylece nesiller içerisinde kurtların yapısı giderek, kademeli olarak farklılaştı.
Yoksa unutmayın, bir köpek uzun süre kızak çekti diye evrimsel bir değişim yaşanmaz! Ömür içerisindeki fiziksel faaliyetlerin evrimsel süreçle doğrudan bir alakası yoktur. Bu tarz değişimleri inceleyen kavram olan modifikasyonlarla ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayın.
Ancak o fiziksel süreçleri nasıl ve ne kadar beceriyle yaptığınız, hayatta kalıp kalmadığınızı etkiliyorsa ve o özelliği nasıl yaptığınızı belirleyen genler varsa, bu genlerin daha sık veya daha seyrek olarak gelecek nesillere aktarılması, evrimin ta kendisidir. Kurtların köpeklere evrimleşmesi sürecinde olan sayısız değişimden sadece 1-2 tanesi de, bu yazıda anlatılanlardır. Kimi zaman insanlar bu tarz evrimsel değişimlere "O sadece adaptasyon, evrim değil!" dese de; bu tamamen hatalıdır.
Çeşitlilik, adaptasyon, modifikasyon gibi kavramlarla daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.
İnsan-Köpek Dostluğunda Hormonlar
Nisan 2015'te Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, insanlar ve köpeklerin en yakın dostlar olmak yolunda bir sonraki adımı nasıl attıklarını ortaya koyuyor. Japonya'daki Azabu Üniversitesi'nden hayvan davranış bilimcisi Takefumi Kikusui ve ekip arkadaşları, köpekler ve insanların birbirlerinin gözlerine baktıklarında, ikisinin de oksitosin salgıladığını gösterdi.
Oksitosin, güven ve ana-yavru bağıyla ilişkilendirilen hormondur. Örneğin anneler ve yavruları birbirlerinin gözlerine baktıklarında da oksitosin salgılarlar. Bu durum, erken köpeklerin, yeni insan aileleriyle daha kolay kaynaşabilmek için ana-yavru ilişkisinden çalmış olabileceklerini düşündürmektedir.
Oxford Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Greger Larson'a göre oksitosin araştırması ve iskelet verileri evcil hayvanlarımızın kökenlerini netleştirmekle kalmıyor. Köpeklerin insanlarla nasıl ilişkilendiği sürecini daha iyi anlamamız, medeniyetimizin kökenlerini de anlamamızı kolaylaştırıyor.
Köpeklerin evriminde hormonal etkileşimlerin önemiyle ilgili olarak buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
İnsan-Köpek Dostluğunda Beyinler: Köpekler Bizi Anlıyor mu?
Açıkçası köpeklerin bizi "gerçekten" anlayıp anlamadığını tam olarak bilmiyoruz. Çünkü bizim komutlarımıza ancak ve ancak o komuta koşullandırıldıklarında tepki verebiliyorlar. Ortalama bir köpek 165 farklı komuta tepki verebilse de, çoğu köpek sahibi sadece birkaç tanesiyle yetinmektedir. Bu yetenek, eğitim sonrası oluşmaktadır. Yani doğuştan gelen bir anlamlandırma söz konusu değil.
Lakin bu, onların bizi anlamadığını iddia etmek için yeterli değil; zira insan bebekleri de belli bir yaşa gelene ve belli bir deneyimi edinene kadar etraflarına pek de anlamlı tepkiler verememektedir. Elbette bir insan bebeği, genleri bizimle anlaşabilecek şekilde beynini şekillendirdiği için bizi kat kat kolay anlamakta ve hızla öğrenmektedir. Dolayısıyla bir köpek ile bebeği kıyaslamak hatalı olur; fakat arada paralellikler olduğu açıktır.
Köpeklerin kelimelere verdikleri tepkilerle ilgili şaşırtıcı bir gerçek, beyinlerinin insanlara göre zıt çalışmasıdır. Bir çalışmada, araştırmacılar 12 köpek sahibinin köpekleriyle ilişkisini incelemiştir. Araştırma sırasında sahipleri köpeklerini belli cisimleri getirmek için eğitmişlerdir. Sonrasında bu cisimleri getirmelerini istemişlerdir. Ancak kimi zaman köpeklere, cismin adını söylemek yerine, saçma sapan bir kelime söyleyerek cismi getirmelerini istemişlerdir. Bu sırada köpeklerin fMRI ile beyin aktiviteleri gözlenmiştir. İlginç bir şekilde köpeklerin uydurma kelimelere verdikleri nöral tepki, alışageldikleri kelimelerden çok daha yüksek olmuştur. Normalde insanların bildikleri kelimeleri duydukları zaman nöral faaliyetleri, saçma kelimeler duyduklarında olana kıyasla daha yüksek olmaktadır. Köpeklerde durum ters gibidir.
Araştırmacılar, bunun nedeninin köpeklerin insanların yeni sözcüklerini öğrenmeye daha duyarlı olması olduğunu düşünüyor. Yani yeni bir kelime duyduklarında, sahiplerinin onlardan yeni bir beklentisi olduğunu varsayarak daha pür dikkat kesiliyorlar ve nöral faaliyetleri artıyor.
Köpeklerin bizi insanlar gibi anlamadığına dair bir nokta, kelimelerimizi anlamlandıramadıklarını bilmemizden geliyor. Örneğin bir köpeğe yumuşacık bir ses tonuyla ve gülümseyerek "Sen bugüne kadar yeryüzünün gördüğü en berbat köpeksin." diyecek olursanız, muhtemelen köpeğiniz övüldüğünü zannedecek ve sevinçle tepki gösterecektir. Dolayısıyla şartlandırma sırasındaki vücut dili, ses tonu, vb. de büyük önem taşımaktadır. Köpekler, muhtemelen bizi insanlar gibi anlayamamaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Öte yandan, Current Biology'de yayınlanan bir araştırmaya göre köpekler mutlu ve öfkeli insan yüzleri arasındaki farkı ayırt edebilmektedirler. Keşif, insandan başka bir hayvan türünün, bir diğer türdeki duygusal ifadeler arasında ayrım yapabildiğinin ilk sağlam kanıtı olarak görülüyor.
Çalışmada araştırmacılar, köpeklerin aynı kişinin fotoğraflarını mutlu ya da kızgın bir suratla ayırt edebilmesini sağlamak için eğittiler. Her testte, köpeklere yüzün sadece üst veya alt yarısı gösterildi.
15 resim çifti ile yapılan eğitimden sonra, köpeklerin ayırt edici yetenekleri, aşağıdakiler de dahil olmak üzere dört deneme türünde test edildi:
- Eğitimdeki yüzlerin yarısına benzeyen ancak yeni olan yüzlerle,
- Eğitimde kullanılan yüzlerin diğer yarısı ile,
- Yeni yüzlerin diğer yarısı ile ve
- Eğitim sırasında kullanılan yüzlerin sol yarısı ile.
Çalışmadaki köpekler üzerinde yapılan testlerin her birinde köpekler, öfkeli veya mutlu olan suratları rastlantısal olsa beklenecek olandan daha sık doğru seçebildildiler. Bulgular, köpeklerin sadece yüz ifadelerini tanımlamayı öğrenmekle kalmayıp, eğitimde öğrendiklerini yeni yüzlere de aktarabildiklerini göstermektedir.
Bu konuda daha fazla bilgi için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
İç Melezlenme: Köpekleri Evrimleştirirken, Onlara Köklü Zararlar Verdik!
Aşağıdaki infografikte, bazı köpek soylarının geride bıraktığımız 100 yıl içerisindeki Yapay Seçilim sonucu evrimini ve bu yüzden karşılaştıkları sorunları göreceğiz.
Bu sorunlar Yapay Seçilim'i gerçekleştirmek için yetiştiricilerin kullandığı "iç melezlenme" veya "akraba çiftleştirmesi" (inbreeding) olarak bilinen bir uygulamadan doğmaktadır. Yapay Seçilim uygulamak istediğimiz "arzulanan" karakterleri ortaya çıkarmanın en kolay yolu, bu özelliğe sahip yakın akrabaları birbiriyle çiftleşmeye zorlamaktır. Bu sayede bu özelliğin genleri yavrularda daha sık olarak ortaya çıkabilir. Bu yavrulardan istediğimiz özellikleri en çok taşıyanları yetiştirip yeniden çiftleştirdiğimizde, yeni nesilde istenen özellikler daha da çok ortaya çıkacaktır ve bu evrimsel süreç böyle devam eder. İşte bunu mümkün kılan evrim mekanizmasına Yapay Seçilim, bu mekanizmayı hızlandırmak için uyguladığımız yönteme iç melezlenme denir.
Bu yöntemle canlıların gizli, üstü örtülü, nadir görülen, vb. "arzulanan" özellikleri çok hızlı bir evrimsel değişimle ortaya çıkarılabilir. Her nesilde bu nadir özellikleri taşıyanlar (ki onlar genellikle akrabalar olurlar) birbiriyle çiftleşmeye zorlanırlar. Yavrularında da o arzulanan özelliklerin ortaya çıkma şansı kat kat yüksek olur. Ancak akrabaların çiftleşmesinin en büyük sıkıntısı, o özelliklerin haricinde aynı zamanda çekinik genlerle taşınan hastalıkların yavrularda bir araya gelerek hastalıklara ve sorunlara neden olmasıdır. İşte bu nedenle bu görselde göreceğiniz birçok fizyolojik, anatomik, davranışsal sorunlar, hastalıklar ve sendromlar ortaya çıkar.
Yetiştiriciler bunların üzerinden gelmek için aralıklarla "dış melezlenme" yoluyla genleri karıştırmaya çalışırlar. Yani onlar da bu hastalıklara engel olmanın yollarını ararlar (zira hasta bir köpeği almak isteyecek insan sayısı çok azdır; üstelik hasta köpeklerin soylarını devam ettirmek de çok daha zor ve masraflıdır). İşte bu noktada evrimsel biyoloji ve onun en yakın yol arkadaşı olan popülasyon genetiğini anlamak çok büyük öneme sahip olmaktadır. Kurtlar ve köpekler üzerinden giderek melezlik kavramını anlamak isterseniz, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Tabii ki anlaşılması gereken daha önemli şey, bu hayvanların bizim arzularımıza göre şekillendirilmesi çabasının durdurulmasının gerekliliğidir. Zaten günümüzde tek bir vahşi kurt soy hattından, 300 farklı resmi köpek çeşidi evrimleştirdik. Daha fazlasına ihtiyacımız yok.
Bu canlıları artık rahat bırakmanın vakti geldi de geçiyor. Tam tersine, şu anda var olan hayvanların sağlık ve yaşam koşullarını arttırmaya odaklanmamız gerekiyor. Ancak bu sayede iyi ve tam bir iş yapmış olabiliriz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 41
- 18
- 14
- 10
- 9
- 6
- 4
- 3
- 3
- 1
- 1
- 0
- D. Grimm. (2015). How The Wolf Became The Dog. Science, sf: 277. | Arşiv Bağlantısı
- R. L. Honeycutt. (2010). Unraveling The Mysteries Of Dog Evolution. BMC Biology. | Arşiv Bağlantısı
- G. Larson, et al. (2012). Rethinking Dog Domestication By Integrating Genetics, Archeology, And Biogeography. PNAS, sf: 1-6. | Arşiv Bağlantısı
- R. K. Wayne, et al. (2001). Phylogeny And Origin Of The Domestic Dog. The Genetics of the Dog, sf: 1-13. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/11/2024 05:33:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3567
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.