Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?

15 dakika
75,459
Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik? Pinterest
Tüm Reklamları Kapat

Merak edenler için: Elbette popolarını kaşıyarak değil! Ancak vahşi kurt popülasyonu içerisindeki bazı bireyler, fotoğraftaki gibi daha uysal ve cana yakınken; bazı diğerleri bu tür bir fotoğrafın çekilmesinden önce oradaki herkesi parçalayacak kadar vahşi ve serttir. Bu hayvanların sert yapısı, insanlara kıllık olsun diye değildir. Bu sayede hayatta kalırlar, bu sayede zorlu şartları atlatabilirler. Dolayısıyla aslında uysallık ve ağırbaşlılık tehlikeli bir davranışsal varyasyondur ve bu farklılığı yaratan bazı genler ve o genlerdeki bazı mutasyonlar bulunur.

Ancak doğru şartlar altında, bu mutasyonlar ve farklılıklar seçilim baskısı altında avantajlı hale gelebilir ve ürkütücü yırtıcılardan, uysal dostların evrimleşmesini sağlayabilir. İşte en yakın dostlarımızın evriminin küçük bir özeti...

Köpeklerde evrimsel akrabalık ilişkisi...
Köpeklerde evrimsel akrabalık ilişkisi...

Köpekler, Kurtlardan Nasıl Evrimleşti?

Kurtlardan Köpeklerin Evriminin Birinci Basamağı: Doğal Seçilim

Günümüzden on binlerce sene önce (muhtemelen yaklaşık 25.000 yıl kadar önce), atalarımız ilk defa yerleşik yaşama geçmeye başladığında, sıra dışı bir şey yaşandı: Uysal olan kurtlar insanların kamplarına daha kolay yanaştı, onların tüketmediği etleri tüketerek kolay bir besin kaynağı buldu. Böylece türleşme mekanizmalarından birisi olan davranışsal izolasyon, saldırgan ve uysal kurtlar arasında bir bariyer yaratmış oldu. Aynı canlı türü, iki ayrı gruba bölündü.

Tüm Reklamları Kapat

Bunlardan vahşi ve saldırgan olanlar normal şekilde yollarına devam ettiler. Ancak uysal ve ağırbaşlı olanlar (ve onlar arasında da en uysal ve ağırbaşlı olanları), insan kamplarında tutuldu, beslendi, korundu. Çünkü atalarımız, bu güçlü ve keskin duyulara sahip hayvanların kara kaşından gözünden ziyade, kampı korumak, -varsa- sürüleri gütmek, tehlikeleri erkenden uyarmak gibi birçok konuda ne kadar işlevsel olabileceğini fark etti. 

Böylece aynı ortak atadan başlayan grup, iki dala ayrılmış oldu. Bir tarafta sürekli uysallaşan, emirlere boyun eğebilen, insanlarla arasındaki bağı daha güçlü olanlar daha kolay hayatta kalıp, daha fazla beslenip, daha fazla el üstünde tutulup, daha fazla ürerken; diğer tarafta vahşi olan kurtlar, insan kamplarından uzak yaşantılarını sürdürdüler. Böylece nesiller içerisinde, vahşi kurtlar içerisinden ayrılan dal, ilk "evcil" diyebileceğimiz, köpek-benzeri hayvanları evrimleşmesini mümkün kıldı. 

Doğal seçilim yoluyla olan bu evrime yönelik akademik kanıtlara bazı örnekleri buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz. Ayrıca köpeklerin tek bir coğrafyada evrimleşmediğine yönelik bazı bulgularla ilgili bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Köpeklerin kurtlarla olan ilişkisine yönelik ilginç bir diğer çalışmayı buradan okuyabilirsiniz.

Köpekgillerin evrimsel akrabalık ilişkilerini gösteren bir görsel
Köpekgillerin evrimsel akrabalık ilişkilerini gösteren bir görsel
Semantic Scholar

Kurtlardan Köpeklerin Evriminin İkinci Basamağı: Yapay Seçilim

Sonrasındaki envai çeşitlilik ise, Yapay Seçilim'in bir ürünü... Aslında köpeklerin bu sayısız çeşitliliğinin aslında çok ciddi bir geçmişi yoktur. Aslına bakarsanız, gördüğünüz envai köpek çeşitliliği sadece son 100-200 yılda, sadece 3-4 köpek çeşidinin Yapay Seçilim yoluyla evrimleştirilmesinden ortaya çıkmıştır! Yani köpekler, evrimin türleri değiştirme gücünün gözümüzün önündeki kanlı canlı kanıtlarıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu evrimsel geçmişin bu kadar kısa olma sebebi, şehirleşen yaşam tarzında insanın garip zevkler geliştirmesininin sadece birkaç yüzyıllık bir tarihi olmasıdır. O zamandan önce daha çok hayatta kalmak ve üremeye yönelik bir yaşantımız vardı, bu biyolojik amaçlar dışındaki yanal, yapay amaçlara ve zevklere çok daha az yönelmekteydik.

İnsanlar farklı coğrafyalarda yaşayıp, farklı kültürler geliştirmeye başladıkça ve doğayı biraz daha iyi tanıdıkça, köpeklerin de farklı çiftleştirme yolaklarını takip ederek ne kadar hızlı bir şekilde yeni çeşitlere evrimleşebileceğini fark ettiler. Böylece, birçok hayvan hakları savunucusu tarafından lanetlenen "köpek besiciliği/yetiştiriciliği" akımı doğmuş oldu.

Köpek türlerinin birbirleriyle evrimsel akrabalık ilişkisini gösteren filogenetik ağaç
Köpek türlerinin birbirleriyle evrimsel akrabalık ilişkisini gösteren filogenetik ağaç
SciNews

Köpeklerin sürekli olarak insanların şahsi isteklerine göre yapay seçilime uğraması bu çeşitliliğe sebep oldu. Bu kadar çok sayıda çeşitliliğin olması insana büyüleyici geliyor aslında ama son derece anlaşılır. Çünkü köpeklere ulaşmak çok kolay yüzyıllardır ve milyarlarca köpek çiftliğinde insanların isteklerine, daha doğrusu dönemin genel trendlerine göre köpeklerin özelleştirilmesi işi yürütülmektedir.

Yapay Seçilim son derece güçlü bir evrim mekanizmasıdır; çünkü çok kısa sürede, doğada belki rastlamayacak olasılıkları bir araya getirir. Hele ki işin içine "zevkler ve renkler" dediğimiz şahsi görüşler girdiğinde ve buna göre yapay seçilim uygulandığında, evrim çok daha hızlanıp ilginç ürünler verebilecektir. Yüzlerce ve hatta binlerce yıldır devam eden bu titiz ve Doğal Seçilim'in genellikle çalışabildiğinden çok daha hızlı olan Yapay Seçilim sayesinde, bugün bilinen ve resmi olarak tanınan 340 civarında köpek çeşidi evrimleşti. 

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Var olan köpek çeşitlerinin bir kısmı...
Var olan köpek çeşitlerinin bir kısmı...

Dolayısıyla bir Danua'nın evrimleştirilebilmesi için sadece iri köpeklerin birbiriyle çiftleştirilip, her seferde göreceli olarak küçük yavruların çiftlik içerisinde üremesine engel olunurken, bir Chihuahua için sürekli belli bir varyasyonun küçük bireyleri birbiriyle çiftleştirilmiştir. Bunun sebebi de insanların dört bir yana yayılması ve köpeklerini de beraberinde götürmesi sırasında karşılaştıkları şartlara göre köpekleriyle ilişkiler kurmuş olmalarıdır.

Köpek Çeşitleri Farklı Türler mi?

Teknik olarak hayır. Günümüzde, bildiğimiz kadarıyla her köpek çeşidi birbiriyle çiftleşebilir. Dolayısıyla her çeşit aslında aynı alt türe aittir: Canis lupus familiaris. Bu Dünya'nın farklı bölgelerinde elde edilen çeşitli köpek çeşitlerinin bir araya getirilip çiftliklerde çiftleştirilmesi yepyeni çeşitlerin doğmasına sebep olmaktadır. Ancak bu farklı çeşitlerin çiftleştirilmesi ve genlerin karışımı, türleşmeye engel olmakta, soyların karışmasına neden olmaktadır.

Fakat son birkaç yüzyılda dediğimiz çeşitliliğe ulaşılmasıyla artık bazı izolasyonların boy gösterdiğini görürüz. Yine Danua ile Chihuahua'yı ele alacak olursak, mekanik izolasyon dediğimiz cinsel organların uyumsuzluğu durumu baş gösterir. İşte bu çeşitler sürekli olarak birbirleri arasında çiftleştirilir ve farklılaştırılırlarsa, evrimsel süreçler ve türleşme sonucunda artık laboratuvar ortamında bile gametlerin birleştirilmesi mümkün olmayacaktır, dolayısıyla da türleşme gerçekleşmiş, köpekten bağımsız, evrimsel bir geçmişe sahip, iki yeni tür oluşacaktır. 

Dolayısıyla türleşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği önemlidir. Bunun gereklilikleri için de Türleşme yazı dizimiz faydalı bir kaynaktır. Uzun lafın kısası ise köpeklerin hala aynı alt türe ait canlılar olduğu, kurtlardan evrimleştirildikleri; ancak gelecekte çok ciddi türleşme potansiyeli olan canlılar olmasıdır. Gelecekte bu canlılardan gözlenebilir türleşmeler görmeyi beklediğimizi söyleyebiliriz.

Amerika'daki köpeklerin evrimsel geçmişine yönelik bir araştırma...
Amerika'daki köpeklerin evrimsel geçmişine yönelik bir araştırma...
Science

Köpekgillerin Evrimi Konusundaki Kavgalar

Köpekgillerin kökenlerini araştıran bilim insanları her konuda kavgalıdırlar: Köpekler nerede evrimleşti, bu ne zaman oldu ve hatta bu soruların cevaplarını bulmanın en iyi yolu nedir? Ancak hepsinin tartışmaya yer olmaksızın, ortaklaşa kabul ettikleri bir gerçek vardır: Köpeklerin nasıl evcilleştirildiği... Yine de, bu genel geçer anlaşmaya ulaşmamız 1 asır zaman aldı ve detaylar halen yeni yeni ortaya çıkıyor.

1907 senesinde İngiliz bilim insanı Francis Galton köpeklerin ilk olarak hayatlarımıza, atalarımızın yavru kurtları alıp, kamplarına getirip, evcil hayvanlar olarak yetiştirmeleriyle girdiğini söyledi. Eğer büyük gözleri ve aşırı uzun kulaklarıyla yavru bir kurt gördüyseniz (örneğin fotoğraftaki gibi), bu fikrin hiç de uçuk olmadığını görebilirsiniz. Gerçekten de, Galton'un bu hipotezi yıllarca kabul gördü. Ancak nihayetinde bilim insanları evcilleştirmenin yüzlerce, hatta binlerce yıl alabilecek kadar uzun ve zorlu bir süreç olduğunu anladılar. İnsan atalarımız sevimli bir kurt yavrusuyla işe başlamış olabilirler; ancak o yavru büyüdüğünde vahşi bir hayvana dönüşecektir.

Tüm Reklamları Kapat

E o zaman ne oldu? Nasıl oldu da kurtlar köpeklere dönüştü? Birçok uzman köpeklerin kendilerini evcilleştirdiklerini düşünüyor. Muhtemelen erken insan atalarımız kamplarının kenarlarında bol miktarda kullanılmayan et bırakıyorlardı. Bu da, kurtların insan kamplarına yanaşması için bir neden yaratıyordu. Bu kurtlar, diğerlerine göre daha uzun hayatta kalabiliyor ve daha fazla yavru üretebiliyordu. Nesiller bu şekilde akıp gittikçe, giderek daha cömert hayvanlar evrimleşmeye başladı ve nihayetinde bir kurt, bir insanın elinden yiyebilecek kadar uysallaştı. Atalarımız bu hayvanların ne kadar işlevsel olabileceğini fark ettiklerinde, daha aktif bir evcilleştirme süreci olacak olan ikinci bir evcilleştirme dönemi başladı. Daha iyi avcı, sürü bekçisi, koruyucu olan köpekgil atalarını seçtiler.

Köpeklerin nerede ve ne zaman ortaya çıktıklarını keşfetmeye çalışan devasa bir bilim insanı ekibi, köpek evcilleştirmedeki sözünü ettiğimiz ikinci aşama hakkında ilgi çekici noktaları araştırdı. Binlerce antik köpek ve kurt iskeleti üzerinde yapılan bir karşılaştırmalı analiz, antik köpeklerin omurgasındaki sırt uçlarının yassılaştığını gösterdi. Bu durum, onların sırtlarında ağır yükler taşıdıklarını gösteriyor. Ekip aynı zamanda antik köpeklerin çenelerinin arka kısmındaki ezici dişlerin çift olarak eksildiğini de ortaya koydu. Bu durum da, kızakları çekmek için bir çeşit ağızlık taktıklarını gösteriyor.

Köpeklerin avlanma yetenekleri bir yana tüm bu hizmetler, insanların hayatta kalması için kritik öneme sahip olmuştur. Hatta bu durum, potansiyel olarak modern insanların Neandertal rakiplerine üstün gelmelerine ve yerleşik yaşama geçerek çiftçiler haline gelmelerine bile neden olmuş olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Kızak Çekmek Evrime Nasıl Neden Olur?

Köpekler, aslında kızak çekmekle uğraştıkları için dişlerini yitirmediler veya omurga yapıları değişmedi. Yani bir sporcunun ağırlık kaldırması sonucu kaslanması gibi bir durumdan söz edilmiyor. Bu noktayı açmakta fayda var:

Diş yapısı kızak çekmeye daha uyumlu olanlar (örneğin arka dişleri genetik bir nedenle bulunmayan erken köpekler), atalarımız tarafından daha fazla seçildiler, beslendiler, korundular. Benzer şekilde, omurga yapısı kızak çekmeye daha uygun olanlar, daha uzun süre hayatta kaldılar ve ürediler. Bunun sonucunda, kendilerindeki diş ve omurga yapısını belirleyen ve o şekilde "uygun" kılan genleri gelecek nesillere daha fazla aktardılar. Böylece nesiller içerisinde kurtların yapısı giderek, kademeli olarak farklılaştı.

Yoksa unutmayın, bir köpek uzun süre kızak çekti diye evrimsel bir değişim yaşanmaz! Ömür içerisindeki fiziksel faaliyetlerin evrimsel süreçle doğrudan bir alakası yoktur. Bu tarz değişimleri inceleyen kavram olan modifikasyonlarla ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayın.

Ancak o fiziksel süreçleri nasıl ve ne kadar beceriyle yaptığınız, hayatta kalıp kalmadığınızı etkiliyorsa ve o özelliği nasıl yaptığınızı belirleyen genler varsa, bu genlerin daha sık veya daha seyrek olarak gelecek nesillere aktarılması, evrimin ta kendisidir. Kurtların köpeklere evrimleşmesi sürecinde olan sayısız değişimden sadece 1-2 tanesi de, bu yazıda anlatılanlardır. Kimi zaman insanlar bu tarz evrimsel değişimlere "O sadece adaptasyon, evrim değil!" dese de; bu tamamen hatalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
En Güzel Ülke

Dedim ki: “Şimdi hayvanlar lazım.” Kağıttan kuşlar, yünden tavşanlar, keçeden kedi ve köpekler yaptım. Tüylü ayılar, çizgili leoparlar, ateş kusan pullu ejderhalar yaptım. Sonra dedim ki: “İnsanlar lazım.” Yüzler, eller, dudaklar, dişler ve diller yaptım. Onları giydirdim, peruk taktım, akciğerlerine hava üfledim. İnsanlara baktım, hayvanlara baktım ve toprağa baktım. Güzel olduklarını gördüm.

Desmond Elliot En İyi İlk Kitap Ödülü
“Yılın Kitabı”
Guardian

Hiç görmediği annesinden kalma eşyalarla dolu bir evde, dindar babasıyla yaşayan küçük Judith, dünyaya bambaşka gözlerle bakmakta, başkalarının önemsiz bulduğu şeylerde olasılıklar görmektedir. Okulda zorbalığa maruz kalan küçük kız, teselliyi kendine ait güzel bir yer yaratmakta bulur. Aynadan deniz, keçeden tarlalar, çaputtan dağlar, tel parçalarından insanlar, hayvanlar yapar… Ve bu minyatür dünyaya En Güzel Ülke adını verir. “Belki,” der, “ülkemde kar yağdırırsam dışarıda da yağar, pazartesi okula gitmek zorunda kalmam.” Öyle de olur. En Güzel Ülke’de başlayan kar, kasabaya çöker. Her eylemin sonuçları varken, mucizelerin olmaz mı?

“Bu roman kendi içinde küçük bir mucize.”
Daily Mail

Devamını Göster
₺200.00
En Güzel Ülke
  • Dış Sitelerde Paylaş

Çeşitlilik, adaptasyon, modifikasyon gibi kavramlarla daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

İnsan-Köpek Dostluğunda Hormonlar

Nisan 2015'te Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, insanlar ve köpeklerin en yakın dostlar olmak yolunda bir sonraki adımı nasıl attıklarını ortaya koyuyor. Japonya'daki Azabu Üniversitesi'nden hayvan davranış bilimcisi Takefumi Kikusui ve ekip arkadaşları, köpekler ve insanların birbirlerinin gözlerine baktıklarında, ikisinin de oksitosin salgıladığını gösterdi.

Oksitosin, güven ve ana-yavru bağıyla ilişkilendirilen hormondur. Örneğin anneler ve yavruları birbirlerinin gözlerine baktıklarında da oksitosin salgılarlar. Bu durum, erken köpeklerin, yeni insan aileleriyle daha kolay kaynaşabilmek için ana-yavru ilişkisinden çalmış olabileceklerini düşündürmektedir.

Oxford Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Greger Larson'a göre oksitosin araştırması ve iskelet verileri evcil hayvanlarımızın kökenlerini netleştirmekle kalmıyor. Köpeklerin insanlarla nasıl ilişkilendiği sürecini daha iyi anlamamız, medeniyetimizin kökenlerini de anlamamızı kolaylaştırıyor.

Köpeklerin evriminde hormonal etkileşimlerin önemiyle ilgili olarak buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Science

İnsan-Köpek Dostluğunda Beyinler: Köpekler Bizi Anlıyor mu?

Açıkçası köpeklerin bizi "gerçekten" anlayıp anlamadığını tam olarak bilmiyoruz. Çünkü bizim komutlarımıza ancak ve ancak o komuta koşullandırıldıklarında tepki verebiliyorlar. Ortalama bir köpek 165 farklı komuta tepki verebilse de, çoğu köpek sahibi sadece birkaç tanesiyle yetinmektedir. Bu yetenek, eğitim sonrası oluşmaktadır. Yani doğuştan gelen bir anlamlandırma söz konusu değil. 

Lakin bu, onların bizi anlamadığını iddia etmek için yeterli değil; zira insan bebekleri de belli bir yaşa gelene ve belli bir deneyimi edinene kadar etraflarına pek de anlamlı tepkiler verememektedir. Elbette bir insan bebeği, genleri bizimle anlaşabilecek şekilde beynini şekillendirdiği için bizi kat kat kolay anlamakta ve hızla öğrenmektedir. Dolayısıyla bir köpek ile bebeği kıyaslamak hatalı olur; fakat arada paralellikler olduğu açıktır.

Köpeklerin kelimelere verdikleri tepkilerle ilgili şaşırtıcı bir gerçek, beyinlerinin insanlara göre zıt çalışmasıdır. Bir çalışmada, araştırmacılar 12 köpek sahibinin köpekleriyle ilişkisini incelemiştir. Araştırma sırasında sahipleri köpeklerini belli cisimleri getirmek için eğitmişlerdir. Sonrasında bu cisimleri getirmelerini istemişlerdir. Ancak kimi zaman köpeklere, cismin adını söylemek yerine, saçma sapan bir kelime söyleyerek cismi getirmelerini istemişlerdir. Bu sırada köpeklerin fMRI ile beyin aktiviteleri gözlenmiştir. İlginç bir şekilde köpeklerin uydurma kelimelere verdikleri nöral tepki, alışageldikleri kelimelerden çok daha yüksek olmuştur. Normalde insanların bildikleri kelimeleri duydukları zaman nöral faaliyetleri, saçma kelimeler duyduklarında olana kıyasla daha yüksek olmaktadır. Köpeklerde durum ters gibidir.

Medical News Today

Araştırmacılar, bunun nedeninin köpeklerin insanların yeni sözcüklerini öğrenmeye daha duyarlı olması olduğunu düşünüyor. Yani yeni bir kelime duyduklarında, sahiplerinin onlardan yeni bir beklentisi olduğunu varsayarak daha pür dikkat kesiliyorlar ve nöral faaliyetleri artıyor.

Köpeklerin bizi insanlar gibi anlamadığına dair bir nokta, kelimelerimizi anlamlandıramadıklarını bilmemizden geliyor. Örneğin bir köpeğe yumuşacık bir ses tonuyla ve gülümseyerek "Sen bugüne kadar yeryüzünün gördüğü en berbat köpeksin." diyecek olursanız, muhtemelen köpeğiniz övüldüğünü zannedecek ve sevinçle tepki gösterecektir. Dolayısıyla şartlandırma sırasındaki vücut dili, ses tonu, vb. de büyük önem taşımaktadır. Köpekler, muhtemelen bizi insanlar gibi anlayamamaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Öte yandan, Current Biology'de yayınlanan bir araştırmaya göre köpekler mutlu ve öfkeli insan yüzleri arasındaki farkı ayırt edebilmektedirler. Keşif, insandan başka bir hayvan türünün, bir diğer türdeki duygusal ifadeler arasında ayrım yapabildiğinin ilk sağlam kanıtı olarak görülüyor.

Çalışmada araştırmacılar, köpeklerin aynı kişinin fotoğraflarını mutlu ya da kızgın bir suratla ayırt edebilmesini sağlamak için eğittiler. Her testte, köpeklere yüzün sadece üst veya alt yarısı gösterildi.

15 resim çifti ile yapılan eğitimden sonra, köpeklerin ayırt edici yetenekleri, aşağıdakiler de dahil olmak üzere dört deneme türünde test edildi:

  1. Eğitimdeki yüzlerin yarısına benzeyen ancak yeni olan yüzlerle,
  2. Eğitimde kullanılan yüzlerin diğer yarısı ile,
  3. Yeni yüzlerin diğer yarısı ile ve
  4. Eğitim sırasında kullanılan yüzlerin sol yarısı ile.

Çalışmadaki köpekler üzerinde yapılan testlerin her birinde köpekler, öfkeli veya mutlu olan suratları rastlantısal olsa beklenecek olandan daha sık doğru seçebildildiler. Bulgular, köpeklerin sadece yüz ifadelerini tanımlamayı öğrenmekle kalmayıp, eğitimde öğrendiklerini yeni yüzlere de aktarabildiklerini göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu konuda daha fazla bilgi için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

İç Melezlenme: Köpekleri Evrimleştirirken, Onlara Köklü Zararlar Verdik!

Aşağıdaki infografikte, bazı köpek soylarının geride bıraktığımız 100 yıl içerisindeki Yapay Seçilim sonucu evrimini ve bu yüzden karşılaştıkları sorunları göreceğiz.

9GAG

Bu sorunlar Yapay Seçilim'i gerçekleştirmek için yetiştiricilerin kullandığı "iç melezlenme" veya "akraba çiftleştirmesi" (inbreeding) olarak bilinen bir uygulamadan doğmaktadır. Yapay Seçilim uygulamak istediğimiz "arzulanan" karakterleri ortaya çıkarmanın en kolay yolu, bu özelliğe sahip yakın akrabaları birbiriyle çiftleşmeye zorlamaktır. Bu sayede bu özelliğin genleri yavrularda daha sık olarak ortaya çıkabilir. Bu yavrulardan istediğimiz özellikleri en çok taşıyanları yetiştirip yeniden çiftleştirdiğimizde, yeni nesilde istenen özellikler daha da çok ortaya çıkacaktır ve bu evrimsel süreç böyle devam eder. İşte bunu mümkün kılan evrim mekanizmasına Yapay Seçilim, bu mekanizmayı hızlandırmak için uyguladığımız yönteme iç melezlenme denir. 

Bu yöntemle canlıların gizli, üstü örtülü, nadir görülen, vb. "arzulanan" özellikleri çok hızlı bir evrimsel değişimle ortaya çıkarılabilir. Her nesilde bu nadir özellikleri taşıyanlar (ki onlar genellikle akrabalar olurlar) birbiriyle çiftleşmeye zorlanırlar. Yavrularında da o arzulanan özelliklerin ortaya çıkma şansı kat kat yüksek olur. Ancak akrabaların çiftleşmesinin en büyük sıkıntısı, o özelliklerin haricinde aynı zamanda çekinik genlerle taşınan hastalıkların yavrularda bir araya gelerek hastalıklara ve sorunlara neden olmasıdır. İşte bu nedenle bu görselde göreceğiniz birçok fizyolojik, anatomik, davranışsal sorunlar, hastalıklar ve sendromlar ortaya çıkar.

Tüm Reklamları Kapat

Yetiştiriciler bunların üzerinden gelmek için aralıklarla "dış melezlenme" yoluyla genleri karıştırmaya çalışırlar. Yani onlar da bu hastalıklara engel olmanın yollarını ararlar (zira hasta bir köpeği almak isteyecek insan sayısı çok azdır; üstelik hasta köpeklerin soylarını devam ettirmek de çok daha zor ve masraflıdır). İşte bu noktada evrimsel biyoloji ve onun en yakın yol arkadaşı olan popülasyon genetiğini anlamak çok büyük öneme sahip olmaktadır. Kurtlar ve köpekler üzerinden giderek melezlik kavramını anlamak isterseniz, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Tabii ki anlaşılması gereken daha önemli şey, bu hayvanların bizim arzularımıza göre şekillendirilmesi çabasının durdurulmasının gerekliliğidir. Zaten günümüzde tek bir vahşi kurt soy hattından, 300 farklı resmi köpek çeşidi evrimleştirdik. Daha fazlasına ihtiyacımız yok.

Bu canlıları artık rahat bırakmanın vakti geldi de geçiyor. Tam tersine, şu anda var olan hayvanların sağlık ve yaşam koşullarını arttırmaya odaklanmamız gerekiyor. Ancak bu sayede iyi ve tam bir iş yapmış olabiliriz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
100
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 41
  • Üzücü! 18
  • Muhteşem! 14
  • Bilim Budur! 10
  • Merak Uyandırıcı! 9
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 6
  • Umut Verici! 4
  • İnanılmaz 3
  • Grrr... *@$# 3
  • Güldürdü 1
  • Korkutucu! 1
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/11/2024 05:33:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3567

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Canlılık
Balık
Yayılım
Kafatası
Algoritma
Balıkçılık
Nöroloji
Meyve
Ornitoloji
Canlılık Ve Cansızlık Arasındaki Farklar
Hastalık
Maske
Homo Sapiens
Yok Oluş
Astrobiyoloji
Mutasyon
Toprak
Kimyasal Bağ
Görelilik
Bellek
Kütle
Uçma
Beslenme Davranışları
Makale
Köpekbalığı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?. (25 Nisan 2015). Alındığı Tarih: 22 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3567
Bakırcı, Ç. M. (2015, April 25). Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?. Evrim Ağacı. Retrieved November 22, 2024. from https://evrimagaci.org/s/3567
Ç. M. Bakırcı. “Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 25 Apr. 2015, https://evrimagaci.org/s/3567.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Köpeklerin Evrimi: Vahşi Kurtları Evcilleştirirerek Köpekleri Nasıl Evrimleştirdik?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, April 25, 2015. https://evrimagaci.org/s/3567.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close