Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 1 gün önce
Görsellerin ve oyunculuklarla yorum dahi yapamam çok güzeldi Nolan yine dehasını konuşturmuş ama izafiyet teorisini en güzel ele alan filmdir zihin yakıcılığı bir yana heycanınızı hiç kaybettirmeyen bir film özelikle yaş mevzusunun üzücülüğü ve ana karakterin kızıyla trajedisi diyeyim çok güzel ve şairaneydi
9.8/10
(781 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berk Çakan
Berk Çakan
3,820 UP
Çeviren 20 Temmuz 2020 51 dk.

Evrimsel Psikoloji, insan davranışını çalışmaya yönelik sayısız biyolojik temelli yaklaşımdan biridir. Bilişsel psikologlarla birlikte evrim psikologları da, davranışlarımızın tümü olmasa bile büyük çoğunluğunun içsel psikolojik mekanizmalara başvurularak açıklanabileceğini savunmaktadırlar. Bu noktada evrim psikologlarını pek çok bilişsel psikologdan ayıran nokta, evrim psikologlarının ilgili içsel mekanizmaların, atalarımızın dünyaya yayılmasını, hayatta kalmasını ve üremesini sağlayan adaptasyonlar (yani doğal seçilimin ürünleri) olduğu görüşünü savunmalarıdır.

Evrimsel psikolojinin temel iddialarını anlayabilmek için, Evrimsel Biyoloji, Bilişsel Psikoloji, Bilim Felsefesi ve Zihin Felsefesi alanlarındaki belli kilit konseptleri anlamak gerekmektedir. Filozoflar Evrimsel Psikoloji alanına pek çok farklı sebepten dolayı ilgi duymaktadır. Örneğin bilim felsefecileri, özellikle de biyoloji felsefecileri açısından meseleye bakıldığında, evrimsel psikolojinin onlar için eleştirel bir hedef işlevi gördüğü söylenebilir.

164
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ayça Karaca
Ayça Karaca
65K UP
Türü Ekleyen 5 gün önce
Macaroeris nidicolens, Macaroeris cinsine bağlı bir örümcek türüdür. Erkeklerin vücut uzunluğu 4-6 mm uzunluğundayken dişilerin vücut uzunluğu 5-7 mm arasındadır. Dişiler, erkeklerden daha açık renklidir. Bu yüzden ayırt etmesi fazla kolay olur. Bu tür yaşam alanı olarak sıcak, kuru bölgeleri tercih eder.
2
Özgür Abacı
Seslendiren 23 Kasım 2019 5:20
Gemiyle seyahat ettiğiniz bir arkadaşınıza şöyle dediğinizi hayal edin (daha da etkili hale getirmek için, batmakta olan bir gemide bunu sorduğunuzu hayal...
27
Fatma Aka
Fatma Aka
3,345 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 12 dk.

Makroevrim nedir? Neden önemlidir? Makroevrimsel düşünce, primat evriminin modellerini yorumlamaya nasıl yardım eder?

Yaşam ağacında, hepsinin ortak bir ataya bağlandığı birçok dal vardır ve ağaç üzerindeki yaşam çeşitliliği evrimsel süreçlerden kaynaklanmaktadır. Yeryüzündeki yaşamı hiyerarşilere ayırarak düzenlediğimiz gibi, evrimsel süreçler ve modelleri için de aynısını yapmak istiyoruz. Bu nedenle, birçok bilim insanı, aralarındaki ayrım biraz yapay olsa da, evrimin mikroevrim ve makroevrim olarak iki ayrı hiyerarşik sürece ayrılabileceğini önermektedir. Mikroevrim, türlerin gen havuzlarındaki alellerin frekanslarını değiştiren mekanizmaları tanımlar (Rexnick & Ricklefs 2009). Bu mekanizmalar mutasyon, göç, genetik sürüklenme ve doğal seçilimi kapsar. Teori, bu süreçlerin etkilerinin zaman içinde biriktiğini ve bazen de popülasyonların ayrışmasına ve yeni türlerin doğmasına neden olabildiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, makroevrim geniş zaman dilimleri boyunca yaşam ağacı üzerindeki modelleri büyük bir ölçekte tanımlar. Denge, kademeli değişim, hızlı değişim, adaptif radyasyonlar, nesil tükenmeleri, iki veya daha fazla türün birlikte evrimi ve türler arasındaki genetik özelliklerde yakınsak evrim (convergent evolution) sadece birkaçı olmak üzere, yaşam ağacında büyük ölçekte birçok farklı model gözlemlenebilir (Görsel 1). Makroevrimsel çalışmalar, sonuçlarını çoğunlukla fosil buluntularından elde eder. Fosiller yeni yaşam formlarının ortaya çıkışını, coğrafi dağılımlarının zaman içinde nasıl değiştiğini ve sonunda nesillerinin ne zaman tükendiğini belgelemektedir. Buna karşılık, mikroevrimsel değişimler genelde fosil buluntularından gözlenemez, çünkü türlerin kendi içindeki evrimsel değişimleri yöneten süreçlerin çok daha kısa zaman ölçeklerinde gerçekleştiği düşünülmektedir. Bu nedenle, makroevrim, tür seviyesinin üzerindeki evrimsel modelleri açıklamaya odaklanmıştır (Rexnick & Ricklefs 2009) ve bu konuda çalışan araştırmacılar, bu modelleri açıklayan temel ilkeleri araştırmaktadırlar.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 30 Temmuz 2023 26 dk.

Türdiriltimi (İng: "De-extinction") veya "diriltme biyolojisi", soyu tükenmiş türlerin bireylerine (genellikle genetik olarak) benzer canlı organizmaların yeniden oluşturulma sürecini ifade eder. Daha uzun tanımıyla türdiriltimi; soyu tükenmiş bir türün yapay seçilim yoluyla geri ıslah (İng: "back-breeding"), klonlama ve genom düzenlemesi gibi teknikler kullanılarak canlı bir organizmanın nesli tükenmiş türe doğru değiştirilmesidir.

Yani türdiriltimi, türlerin neslinin tükenmesine sebep olan faktörleri anlamak ve bu türleri yeniden canlandırmak amacıyla bir dizi teknik ve yöntem kullanılan çok kapsamlı bir süreçtir. Her ne kadar kulağa ilk etapta Jurassic Park ve Frankenstein esintilerine sahip ütopik bir olgu gibi gelse de aslında nesli tükenmiş türleri geri getirme çabalarını bir araya getiren bir bilim dalıdır.

107
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 23 Temmuz 2014 2 dk.

Avusturalyalı James Harrison, sıradışı bir kan karışımına sahip olmasından ötürü "altın kollu adam" olarak anılıyor. Harrison'ın kanında Rho(D) İmmün-globülin adı verilen bir antikor bulunuyor. Bu antikor, Rhesus hastalığı denen ve hamile annelerin kanındaki antikorların rahimdeki yavrunun kan hücrelerini parçalaması olarak bilinen hastalığın tedavisinde kullanılıyor.

James Harrison eğer ki 1949 yılında 13 yaşındayken ciddi bir göğüs ameliyatı geçirmek zorunda kalmasaydı, belki de kanındaki bu önemli unsurdan asla haberdar olmayacaktı. Bu ameliyat yaklaşık 13 litre kan transferi gerektiriyordu. Hastanede iyileşmek için geçirdiği 3 ay boyunca kendisine kan verenlere minnet duydu ve yasal yaş olan 18 yaşına eriştiği andan itibaren o da kan bağışında bulunmaya karar verdi. Böylece kendisinin kullandığın kanı bağışlayan yabancıların iyiliğini geri ödeyebilecekti.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ebrar Özgen Arslan
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

Bilim insanları Mars'ın güney yarımküresinde 15 bin kilometreyi aşan uzunlukta antik nehir yatakları keşfetti. Bu izlerin Mars'taki diğer su kalıntılarından farklı olarak buzulların erimesi ile değil, doğrudan bir yağış sonucu oluşmuş olabileceği düşünülüyor. Bu bulgular kızıl gezegenin geçmişte nasıl bir su döngüsü olduğu hakkında merak uyandırmakla birlikte Mars iklimine dair yeni tartışmalar da ortaya çıkardı.

Bu araştırma, Open University doktora öğrencisi Adam Losekoot liderliğinde yürütüldü ve Birleşik Krallık Uzay Ajansı tarafından finanse edildi. Losekoot araştırmasının sonuçlarını Durham'da düzenlenen 2025 Kraliyet Astronomi Derneği Ulusal Astronomi Toplantısı'nda sundu.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Kurnaz
Kaan Kurnaz
85K UP
Yazar 3 gün önce 11 dk.

Homo sapiens, yaklaşık beş bin yıl önce yazıyı icat ederek kültürlerini belgeleyebilir hale gelmiştir. Yazının icadı, tanım gereği yazılı tarihin miladıdır ve eğer türümüzün yaklaşık yüz bin yıllık varoluşunu yirmi dört saatlik bir zaman diliminde ele alacak olursak yazılı tarih saat 22.34'de başlamıştır. İnsanlığın tarıma başlaması saat 21.36'ya ve İsa peygamberin doğumu ise saat 21.31'e tekabül edecektir.

İşte yazılı tarihin başlaması ile beraber genellikle genç yaşta doğum yapan kadınların ve dolayısıyla fetüsün veya yenidoğanın ölümüyle sonuçlanan korkunç olaylara dair raporlar dünyanın dört bir yanında kayıt altına alınmaya başlanmıştır. Bu olaylar, doğum sırasında yaşanan konvülsiyonlar (şiddetli kasılmalar ve nöbetler) yani eklampsi vakalarını içermektedir.[1] Elbette bunlar konvülsiyonlara ilişkin tıbbi kayıtlar değildir çünkü o dönemde hekim olarak adlandırılabilecek bir meslek grubu yoktur.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ulaş Alagöz
Çeviren 29 Ocak 2024 3 dk.

Sıra dışı görünümlü çamur zıpzıpının şaşırtıcı bir yüzü ve büyüleyici bir geçmişi vardır. Bu balık aslında amfibiktir ve hem suda hem de karada hayatta kalmasını sağlayan özellikler geliştirmiştir.[1] Daha iyi hava görüşü için başlarının üstünde gözleri vardır ve ayrıca karada nefes almak için solungaç odalarında depolanan sudaki oksijeni kullanırlar. Bununla birlikte, çamurda yaşayan bu balığın gözlerini kırpma yeteneği, atalarımızın suda yaşamaktan karada yürümeye nasıl evrimleştiğine ışık tutuyor.

Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayınlanan bir çalışma, göz kırpma davranışının bizim göz kırpmamızla aynı işlevleri gerçekleştirdiğini ve tetrapodların karada evrimleşmesini sağlayan özellikler kümesinin bir parçası olabileceğini ortaya koydu.[2] Tetrapodlar; günümüzün amfibileri, kuşları, sürüngenleri ve memelileri de dahil olmak üzere yaklaşık 375 milyon yıl önce hızlı bir değişimle karaya adapte olmak üzere evrimleşen hayvan grubudur.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 31 Ağustos 2011 20 dk.

Rüyaları anlamadan önce, "uyku" dediğimiz biyolojik olayın ne olduğunu, ne zaman, nasıl ve neden evrimleştiğini anlamamız gerekiyor. Bu yazı içinde o yazımıza bir miktar referans bulacaksınız; anlam bütünlüğü açısından öncelikle buradaki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Rüyalar, uykulardan söz edip de değinmeden geçemeyeceğimiz bir olgudur. Dolayısıyla bu konuda bazı temel bilgilere yer verip, konu hakkındaki bazı ilginç gerçeklerden bahsetmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Rüyalar öylesine ilgi çekici, öylesine ürkütücü ve öylesine etkilidir ki, insanlık tarihinde rüyalarla ilgili anlatı ve izlere Milattan Önce 3100’lü yıllarda Sümerlerde ve M.Ö. 2000’lerde Antik Mısır’da rastlayabiliyoruz. 

174
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Müge Gül
Müge Gül
53K UP
İnceleyen 20 saat önce
Fareler ve İnsanlar... Aslında kaderleri birbirine ne kadar da çok benzer. Yaşam denen sonsuz an döngüsünün çile yüklü patikalarında birbirlerini takip ederler.

Her zaman bir önderleri vardır. Onlara ne yapmaları gerektiğini hatırlatır bu önder. Ufak tefek olabilir, ama diğerlerinden her zaman daha zekidir. Ve ne kadar güçlü olursa olsun diğerleri büyük bir sadakat ve sevgi ile onu takip eder. Önder için yaşam zordur,. Yiyecek bulmalı, kalabilecek yer bulmalı, ona güveneni güvende tutmak zorundadır. Gerekirse onları mutlu etmek için asla gerçekleşmeyecek hayaller anlatır. En zor iş olan düşünmek ve karar vermek önderin görevidir. Bu yüzden yükü kaf dağı kadar ağır ama bir o kadar hafiftir.

Takip edenler hata yapar, istemeden de olsa zarar verebilir etrafına. Onun arkasını kollamak hep önderin görevidir sonuçta.. ve bir gün gerektiğinde en zor kararı yine zeki olan önder verir. Bu ona yaşamın bir lanetir. Çok kez düşünür önder, diğerleri olmasa nasıl bir yaşantım olurdu ? Cevapsız sorulardır zaten en çok yürek burkan..

John Steinbeck... George ve Lennie ile bize kısacık ama aslında koskocaman bir hikaye ile sesleniyor.

Güçlü bir dostluk hikayesi Fareler ve İnsanlar. Aslında hemen hemen başlarda tahmin ediyorsunuz olacakları, lakin o kadar özel bir kalem ki Steinbeck okumaktan alıkoyamıyorsunuz kendinizi. Her karakter ve onun kısacık cümlelere sığdırılan hikayesi derinden yakalıyor sizi.. o kadar yalın ve anlaşılır ki hiç garipsemiyorsunuz. George ne kadar güçlü ve Lennie ne kadar masum diyorsunuz kendinize.

Çiftlikte çalışan işçiler, zenci diye aşağılanan siyahi zavallı bir çocuk, yaşlı köpeğiyle hayal dünyamıza uğrayan Candy, patron ve oğlu ve elbette her yeri birbirine sokan Curley’in karısı...

Gözlerimi yaşartan finali ile Fareler ve İnsanları hepinizin okumanızı öneririm.. Belki bir gün yolum tekrar George ve Lennie ile kesişir, belli mi olur?? Ya sizin ??
9.6/10
(90 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Of Mice and Men
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Avc1 _
Avc1 _
122K UP
Bilimsel kaynaklara dayanan simülasyon yazılımcısıyım 6 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Berat Salğara tarafından sorulmuştur.

Bilincin Doğası

Bilinç tanımı gereği farkında olma durumudur. Bunu biyolojik süreçte duyusal olarak Thalamocortical sistem üzerinden işleriz. Bu sistem gelişmiş canlıların bilincinin temelidir ve birkaç beyin parçası bu sistemde beraber çalışır. Sistemin hızı bilincin aktifliğini belirler. Bu hız bazı frekanslar (alfa, beta, gamma) üzerinden belirlenir. Yani bilinç Thalamocortical sistemin ürettiği döngüsel ritimdir. Uyku halinde frekans düşer yani sistem yavaşlar. Kısaca bilincimiz zayıflar. Tam tersi hiperodak durumlarında gamma frekansı hakimdir. Bu sistemin temel başlangıcı talamus'un duyusal verileri alıp kortekse göndermesiyle başlar. Korteks ise bu verileri işler ve talamus'a geri bildirim yollar. Burada korteks ve talamus arasında söylediğim gibi bir döngüsel ritim oluşur. Bu duyu ve işleme arasındaki döngünün varlığı bilinci oluşturur.[1]

Bilincin nerede başladığı konusu ise biraz karmaşık. Bilinç için illaki bir sinir sistemi mi gerek? Tek hücreli bir canlı bilinç sahibi olamaz mı? Aslında bu konu bakış açımızla değiştiğinden basitçe şöyle değinmek isterim: Bilinç kimyasal bir süreçten ibaretse tek hücreli canlıların uyaranları algılaması ve kimyasal tepki oluşturması da birer bilinçtir. Ancak bilinç sadece gelişmiş canlıların kavrayacağı bir şey olarak tanımlarsak tek hücreli vb. basit canlıları buraya dahil edemeyiz.

Bilincin Evrendeki Yeri

Öz-Bilinç kavramına değinmek isterim. Bu kavramla beraber bahsettiğimiz tek hücrelilerin bilinç sahibi olma konusunu buraya dahil edemeyiz. Bu öz-bilinç sadece korteksi çok gelişmiş bir canlıda mümkün olabilir. Bu da insanlar. İnsanlar öz-bilinç sahibidir. Nasıl evrimleştiğini olası teorimle ve hikayevari bir tarzda cevap olarak hazırlamıştım. Tekrar uzun uzun değinmeyeceğim. Ancak öz bilincin varlığı evrenin var ettiği en karmaşık ve belki de en potansiyel taşıyan şeyidir. Bu öyle bir şey ki kendi yapı taşlarını parçalayacak, öğrenecek ve kullanacak bilgiye sahip bilinçler meydana getirdi. [2]

Tüm Reklamları Kapat

Canlılık, insanoğluyla beraber daha gelişmiş bir fark etme yetisi kazandığında anlama yetisi de gelişti. Bu sayede günümüz medeniyetini kurduk. Bu sayede gelecekte daha fazlasını başaracağız - en azından umuyoruz - . Belki insanoğlu olarak evrende bu kadar gelişmiş bilince önce biz vardık. Neden olmasın? Sonuçta evren kaotik bir yapı. Tamamen ihtimaller bulutu! Bundan dolayı bilincin evrendeki yerini bir cevhere benzetebilirsiniz. Ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Ancak ne kadar az ise o kadar değerli olacağı kesin.

Kaynaklar

  1. G. M. Edelman, et al. (2011). Biology Of Consciousness. Frontiers in Psychology, sf: 4. doi: 10.3389/fpsyg.2011.00004. | Arşiv Bağlantısı
  2. A. Gotter. Self-Conscious Emotions: Definition, Causes, And Benefits. (21 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2025. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Marketing Joyitfirm
22 saat önce
An Instagram bio is a short introduction that appears right below your profile name. It’s a small space where you can share about yourself, your interests, profession, or anything meaningful. A good Instagram bio grabs the attention of visitors.



0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yiğitcan Kaya
4 gün önce
Lütfen bir an evvel kapan susam kapan. 
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Rasul Nurullazade
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Gerçeğin ne kadar hümanist olduğu onu gerçek yapmaz. Gerçeği gerçek yapan, onun kendisidir. Biz gökyüzünden üzerimize gelen bir asteroidi insanlar için bir umut kaynağı olarak kabul edebiliriz. Ancak bu gerçek bizi yok edecektir. Biz, bu gelen asteroidin bir gök cismi olduğunu ve eğer yeryüzüne çarparsa yok olacağımızı anlamak zorundayız.
Kaynak: Üçüncü Addım
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Astronomi & Kozmoloji konusunda geliştirebilirsin.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 19 Ocak 2019
Ahlaki kültürümüzün doruk noktası, kendi düşüncelerimizi kontrol etmek zorunda oluşumuzu fark etmektir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
26
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Eylül Özerbil
Eylül Özerbil
2,369 UP
Blog Yazarı 2 dk.

Günümüzde uyuşturucu bağımlılığının, bireylerin mental ve fiziksel sağlığını etkilediği, bireyleri gündelik hayat kalitesini düşürdüğü, herkes tarafından bilinen olgulardır. Peki bireyler bunu bilmelerine rağmen neden hayatlarını mahveden bu davranıştan kurtulmakta zorlanırlar?

Uyuşturucu maddeler, dopamin gibi bireye motivasyon ve zevk veren nörotransmiterlerin, dışarıdan yapay bir şekilde ve de yüksek dozlarda alınmasını sağlar. Beyin, uyuşturucunun sürekli kullanımı halinde ödül mekanizması olarak adlandırılabilecek bu mekanizmaya adapte olarak, uyuşturucuya dair en ufak bir ipucu algıladığında dopamin ihtiyacına bağlı olan yoksunluk sendromları göstermeye başlar. Bu süreçte beyindeki karar verme mekanizmaları zarar görerek bilişsel kontrolü zayıflatır, bu nedenle kişi karar alma ve karar doğrultusunda seçim yapma yetisini kaybeder ve yalnızca içgüdüsel olarak dopamin yani mutluluk kaynağı olarak gördüğü uyuşturucuyu elde etmek ister.

14
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close