Dataizm Nedir? Veri Akışı, Yeni Bir Din Olabilir mi?
Dataizm, Evren'in veri akışından meydana geldiğini ve her olgunun (ya da varlığın) değerinin, veri işleme sürecine, yani analiz sürecine yaptığı katkı ve atılımla belirlendiğini öne sürer. Bu söylem kulağa ilk etapta çok iddialı, hatta çılgınca gelse de bilimsel çevreleri çoktan etkisi altına almış bir yaklaşımdan ve hatta büyük bir atılımdan bahsediyoruz.
Teknoloji dünyasında büyük bir gelişim yaşanan çağımızın en önemli kaynaklarından biri veridir. Gerek reklam ve pazarlama, gerekse sosyal bilimler ve endüstriyel alanlarda gerçekleştirilen faaliyetlerin neredeyse tamamı, erişilen verilere bağlıdır. Sosyal bilimler ve fen bilimlerinde insanı konu edinen çalışmaların ulaşılan veriler ile şekillendiğini görebiliriz.
Günümüzde akıllı cihazlar, gündelik yaşamın vazgeçilmezi olarak hayatımızda büyük bir yer edinmiştir. Birçok uygulamada kendimiz hakkındaki birçok bilgiyi paylaşmaktayız ve sosyal medya hesaplarımıza bilgilerimizi özgürce girmekteyiz. Peki internetteki geçmiş aramalarımızdan telefon konumlarımıza ve sosyal medyadaki hareketlerimize kadar var olan tüm veriyi, herkese açık hale getirsek ne olurdu?
Hayatımız hakkında müthiş ipuçları veren bu veriler, şirket ve politikacıların elinde bize karşı kullanılan ve bizi manipüle eden büyük silahlara dönüşebilir mi? Yoksa veriler herkes tarafından erişilebilir olursa, bu dev firmaların sahip oldukları veri avantajı ortadan kalkar mıydı? Özel hayatımızın şeffaf bir şekilde gözetlenmesine olanak sağlayarak başkalarına büyük bir güç sağlar mı? Yoksa verilerin tamamen açık olması, bu tür gözetleme yöntemlerinin tespitini kolaylaştırarak daha özgür bir dünya mı sağlardı?
Dataizm adı verilen yeni bir felsefe, bu sorulara, "sınırsız veri paylaşımının fazileti" ile yana yanıt veriyor. Dataizme göre veri akışını özgürleştirmek, insanın evrende erişebileceği en yüksek değere ulaşmasını sağlayacak. Türümüz için yeni bir inanç ve yeni bir dönem başlıyor; hatta bizler farkında olmasak da çoktan başlamış olabilir: Dataizm ile tanışın!
Dataizm Nedir?
Dataizm kavramı ilk kez 2013 yılında David Brooks tarafından The New York Times'taki "Veri Felsefesi" makalesinde bahsedilse de, ünlü tarihçi Yuval Noah Harari'nin araştırmaları sonucunda popüler hale gelmiştir.[12]
Dataizm, iki farklı bilimsel akımın yarattığı büyük sarsıntının ilişkisinden ve kesişiminden açığa çıktı: Charles Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayımlamasından yüz elli yıl sonra; yaşambilimleri, canlı formlarını (organizmaları), biyokimyasal algoritmalar olarak değerlendirmeye başladı. Bu büyük gelişmeye eşzamanlı olarak, Turing Makinesi'nın (hesap makinesi) üzerinden geçen yüz yılın ardından, bilgisayar ve yazılım bilimciler gittikçe karmaşıklaşan algoritmalar yaratmayı başardı. Bu iki önemli atılımı birleştiren Dataizm, matematik yasalarının hem biyokimyasal hem de karmaşık elektronik algoritmalara uyarlanabileceğini gösterdi. Nihayetinde hayvanlarla makineler arasındaki duvarı çökerten Dataizm, elektronik algoritmaların bir noktada biyokimyasal algoritmaların tüm sırlarını çözerek onlardan daha üstün hale geleceği günü beklemeye başladı.
Dataizm; politikacılara, ticaret dünyasına ve tüketicilere çığır açacak nitelikteki teknolojiler ve inanılmaz yeni güçler sağlarken, akademisyenlere ve entelektüellere ise yüzlerce yıldır kayıp olan bilimin gerçeklerini açığa çıkarmayı vaat ediyor: Biyolojiden ekonomiye ve müzikolojiye dek tüm bilimsel alanları birleştirip tek bir çatı altına toplayabilecek kapsayıcı bir kuram öneriyor. Dataizm; Beethoven'ın Ay Işığı Sonatı'nı veya SARS-CoV-2 virüsü gibi biyolojik olguları, aynı kavramsal terminolojiyi ve araçları kullanarak, gözlemleyebileceğimiz veri akışları olarak ele alıyor. Oldukça çekici görünen bu görüş, tüm bilim insanlarına ortak bir anlayış bahşederken, akademik yollar arasında köprüler kuruyor. Biyologlar, fizikçiler, ekonomistler, jeologlar ve müzikologlar nihayetinde birbirlerini anlamış oluyorlar. Dataizm, kendi gelişim süreci içinde, geleneksel öğrenme taksonomisini altüst ediyor.
2016 yılında Harari, Homo Deus isimli kitabında dataizm kavramını kendi bakış açısı ile ele aldı ve Dataizm'i büyük veriye büyük bir önem atfeden yeni bir din biçimi olarak tanımladı.[13] Harrari'nin ifade ettiğine göre Dataizm, evrenin veri akışından meydana geldiğini ve bireylerin değerinin veri akışına sağladığı katkı ile belirlendiğini söyler. Bu fikir, Dataizm'in temel inancını oluşturmaktadır.
Harari, bir röportajında, bu zamana dek insanın evrendeki en karmaşık veri işleme sistemi olmasından dolayı özel olduğunu; ancak bunun artık söz konusu olamayacağını söylemiştir. Nesnelerin interneti gibi gelişmeler ile birlikte makineler arasında iletişim kurmayı sağlayan yazılımlar ortaya çıkarak, insanların yapamayacağı düzeyde karmaşık verilerin toplanılması mümkün hale gelmiştir. Tüm bu veriler makine öğrenimine aktarıldığında, insan hayatının hemen hemen her parçasına ait bilgiye ulaşmak oldukça kolay olacaktır. Söz konusu durum, gelecekte insanların alacağı kararlarda etkili bir rol oynayarak daha mantıklı ve analitik sonuçlar sağlayacaktır.
Dataizmin Emirleri
Dataizme inanan kişiler, yani dataist ya da vericiler, çok daha fazla iletişim aracına bağlanarak veri üretmeli, bilgi üretim ve tüketimini yüksek seviyelere çıkarmalıdır. Dataizme inanmamış ve bağlanmaktan uzak duran kişiler de dahil olmak üzere her şeyi sistemin içine dahil etmeye çalışmalıdır. Dataizmin bu iki emri, dataistlerin insan deneyimlerinin paylaşılmadığı takdirde herhangi bir değer ifade etmeyeceğine ve insanın kendi içinde bir anlam yaratmasına gerek olmadığına inanması ile ortaya çıkmaktadır. Deneyimlerin değeri, deneyimlerin bireysel olarak yaşanması ile değil, veriye dönüştürülmesi ile oluşmaktadır. Bu düşünce, modern çağda insanın hayatta kalma serüveni olarak görülebilir: Deneyimlerin veriye dönüştürülmesi ile insan, değerli olduğunu sisteme kanıtlamalı ve kendini var etmelidir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Aslında bu ifadeler ne kadar distopik bir tablo çiziyor gibi gözükse de günümüzde sosyal medya bağımlılığı ve narsisizmi tetikleyici kullanıma yapılan bir atıftır. Hayatımızın bir parçası haline gelen akıllı cihazları ve sosyal medyayı kullanma biçimimizi düşündüğümüzde, bahsedilen yeni dönemin şimdiden başladığını kolayca görebiliriz.
Hümanizme göre deneyim, insanın kendi içinde bulduğu anlam ile bir değer kazanırken, dataist dönem ile birlikte değer, veri işlemek ile ortaya çıkmaktadır. Çoğu insanın farkında olmadan yaptığı günlük aktiviteleri bu konuda ele alabiliriz: Örneğin, ilginizi çeken çok iyi bir restorana giderek harika bir yemek yediğinizi hayal edin. Yapmanız gereken tek şey, yaşadığınız deneyimi değerli kılmak için fotoğrafını çekerek sosyal medyaya yüklemek! Fotoğrafa gelen beğeni ve etkileşimler ile deneyiminizin değerini ölçebilirsiniz. Henüz Dataizm gibi bir kavramdan haberdar olmayan birçok insan, deneyimlerinin çoğunu bu şekilde paylaşmakta. İşte Dataizm'in deneyim konusundaki iddiası da tam olarak bu noktaya işaret ediyor: Eğer deneyimleri paylaşmazsanız, hiçbir anlam ifade etmezler.
Dataizm, Hümanizmin Sonu Olabilir!
Yani Dataizm, veri gizliliği ile ilişkilendirilen her şeyi tam zıttı şekilde ele almaktadır: Verilerinizi saçmak değil, gizlemeye çalışmak hatalıdır! Hümanizm çerçevesinde deneyim algısına değinmişken, Dataizm'in otorite üzerindeki etkisini de anlamakta fayda olabilir.
Uzun yıllar boyunca insanlar, otoritenin tanrıdan geldiğine inandılar. Hümanizm ile birlikte modern çağda bu otorite, tanrılardan alınıp insanlara verildi. Rousseau gibi hümanist düşünürler, yaşam içindeki davranış kurallarını sorgularken bunu insanın yine kendisine dayandırdılar. İnsanın duygularının, anlamı meydana getiren nihai kaynak olduğuna inandılar.
Dataizm düşüncesi ise, gelecekte otoritenin insanlardan algoritmalara geçeceğine inanıyor. Bunu şu şekilde düşünebiliriz: Örneğin insanların inandığı bir kutsal kitap ya da dini otoriteler insanı her an gözetleyip hayatını yönlendirmeye çalışsa bile, insanın arzu ve seçimlerini oluşturan sürecin tamamını hesaplamak için gerekli olan bilgiye sahip değillerdir. Ama algoritmalar, bu sürecin tamamını okuyup işleyecek ve bireylerin tercihlerini öngörebilecek hesaplama gücüne sahip olabilirler.
Bunun, günümüzde belirli ölçülerde çoktan gerçekleşmeye başladığını söyleyebilmek mümkündür. Dikkatli bakarsak Facebook, Netflix, Spotify, YouTube gibi büyük şirketlerin kullandıkları algoritmaların tercih sürecimizi takip ettiğini ve seçimlerimizi yönlendirdiğini görebiliriz. Uygulamalarda karşımıza çıkan izleme veya dinleme öneri listeleri, algoritmalar tarafından geçmiş tercihlerimizin takip edilerek beğenilerimizin öğrenilmesi ile oluşturulmaktadır. Bu yüzden Spotify’da öneri olarak karşımıza çıkan ve daha önce hiçbir yerde duymadığımız bir şarkının, kişisel beğenilerimize tamamen uygun olması muhtemeldir.
Bir başka örnek, teknolojinin bu kadar gelişmiş olmadığı geçmiş yıllarda bir insanın kitap satın alacağı zaman bir kitapçıya giderek gezinmesi ve kitaplara göz atmasıdır. Bundan çok da uzak olmayan o zamanlarda kişiler, kitap ve yazar hakkında hiçbir ön bilgiye sahip değillerse, beğenilerine uyup uymadığını anlamak için kitaptan birkaç cümle okumak zorunda kalırdı. Günümüzde ise Amazon (veya daha spesifik olarak Amazon'un e-kitap uzantısı olan Audible) gibi sanal mağazalar, tercih sürecini ortadan kaldırarak, kişilere uygun önerilerde bulunabilir. Hangi kitapları sevdiğimizi ya da bizimkine benzer zevklere sahip kullanıcıların ne tür kitapları tercih ettiğini bilerek, bunları önümüze çıkarabilir. Büyük şirketlerin kullandığı bu tarz algoritmalar, hangi kitabı ne kadar okuduğumuzu, hangi sayfada durduğumuzu ya da hangi sayfaları hızlıca okuyup geçtiğimizi izleyebilir. Bu algoritmalar yüz tanıma yazılımlarına ve ilgili sensörlere sahip olsaydı, okuduğumuz cümlelerin kalp atışımız gibi aktiviteleri nasıl etkilediğini de kolayca bilebilirdi (ki FitBit gibi araçlarla zenginleştirilen teknoloji deneyimimiz sayesinde bu bağlantılar yavaş yavaş kuruluyor).
Aslında bunun gibi öngörülerin tıp alanında örneklerine rastlamak mümkündür: Sağlıkla ilgili alınan kararların birçoğu, insanların kendi duygularına ve hatta doktorlara değil, insanı daha iyi tanıyan verilere dayanmaktadır. Örneğin hepimizin yakından tanıdığı Angelina Jolie'nin 2013 yılında yaptırdığı bir genetik testte, BRCA1 geninin tehlikeli bir mutasyonunu taşıdığı görüldü. İstatistiksel verilere göre, bu mutasyonu taşıyan kadınların %87’si meme kanserine yakalanıyor. Angelina Jolie, kanser olmamasına ve kendini hasta hissetmemesine rağmen, çift mastektomi ameliyatı geçirerek memelerini aldırmaya karar verdi. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir; fakat burada dikkat edilmesi gereken, yeterli veri akışı sağlandığında, makineler, algoritmalar ya da bunların hepsini sürece dahil eden sistemlerin, insanlardan çok daha güçlü kararlar verebilmeye başladığı gerçeğidir.
Şimdi Dataizm'i daha iyi anlamak için, tüm bu örnekleri biraz daha abartalım ve daha da ileriye gidelim: Doğduğumuz andan itibaren bize ait tüm bilgilerin kaydedildiğini düşünelim. Yaptığımız tüm telefon görüşmeleri, e-posta geçmişlerimiz, en sevdiğimiz kitaplar ve filmler, hatta DNA ve kalp ritimlerimiz kayıt altında olsa, algoritmaların hayatımızdaki en önemli kararları alma konusunda yetkisi olamaz mıydı? İnsanlarla görüştüğümüzde ya da herhangi bir aktiviteyi yapıyorken kalp atışı, adrenalin seviyesi gibi bilgilere sahip olan bir algoritma bizi bizden daha iyi tanıyamaz mıydı? Tüm bu bilgilere erişen algoritma, hangi insanları daha çok seviyoruz ya da hangi anlarda daha fazla heyecanlanıyoruz gibi sorulara kolayca cevap verebilirdi. Bize ait bilgilere sahip olduğu gibi, daha büyük bir veri havuzu sayesinde milyonlarca ilişki ve ihtimale dair yapılan yıllık istatistiklere dayanarak belki de bizim için en iyi sonucu bilebilir ve bizi yönlendirebilirdi. Bizi tanıdığı kadar, iletişimde olduğumuz diğer insanlar hakkında da en az bizim kadar bilgi sahibi olabilirdi.
Bu düşünceye göre algoritmanın mükemmel olması gerekmiyor; her zaman doğru sonuçlar vermek zorunda değil. İnsanlar hayatları boyunca aldıkları kararlarla defalarca kez hata yaparlar ve bu hatalardan bazıları, kişilerin tüm hayatını etkileyebilir. Aynı zamanda insanın iki fikir arasında kaldığı anlar düşünüldüğünde, kendini tanımak konusunda bazen zayıf olduğu bile söylenebilir. Bu bakımdan algoritma kusursuz olmasa bile, ortalamada bir insandan daha iyi olması yeterli olacaktır. Bu, değeri insana biçen hümanizmin çöküşü olacak ve "değer" algısının insandan veriye kaymasına neden olacaktır.
Dataizm ve Manipülasyon
Algoritmaların hayatımızda yapacağımız seçimleri kolaylaştırması ve birçok alanda sağlayacağı faydalara rağmen, tüm bilgilerimizi özgürce paylaşmamızın oldukça riskli sonuçları da olabilir. Kişisel verilere kolayca ulaşılması insanları manipüle etmenin daha kolay olduğu bir ortamın oluşmasını sağlayabilir.
Örneğin 2016 yılında Cambridge Analytica, ABD seçimlerini etkilemekte Facebook kullanıcılarının verilerinin kullanıldığını itiraf etmişti. Cambridge Analytica'nın kullandığına benzer model oluşturan bir ekip, sadece 10 beğeniye dayanarak bir kişiyi ortalama bir iş arkadaşından daha fazla tanıyabildi. 150 beğeni ile, o kişi hakkında ebeveynleri kadar bilgi sahibi olabilmişlerdi. Beğenilerin, yani ulaşılan verinin sayısı artırıldıkça, kişi hakkında edinilen bilgi de o kadar çok olacaktır.
Bu örneği destekleyecek olursak, algoritmalar her insanın nasıl oy kullandığına dair verilere sahip olduğunda ve iki seçenekten birine oy vermesinin arkasındaki nörolojik sebepleri tam olarak bilebildiğinde, demokratik seçimlere sahip olmanın herhangi bir anlamı kalmayacağı söylenebilir. Hatta tercihleri tamamen bilgisayarlara ve algoritmalara bırakmış bir insanlığın düşünme ve karar alma yetisinin köreleceği bile iddia edilebilir.
Ancak bu tür endişeler zaten birçok diğer yazımızda tartışıldığı ve şu anda insanlar arasındaki genel geçer pozisyonu yansıttığı için burada tüm detaylarına tekrar girmeyeceğiz.
Sonuç
Dataizm, muhtemelen başlangıçta sağlık, mutluluk ve güç arayışında olumlu etkiler yaratacaktır. Günümüzde de gerçekleştiği gibi, hümanist arzuları daha da hızlı bir şekilde yerine getirmeyi vaat ederek, yayılmaya devam edecektir. Fakat otoritenin insanlardan alınıp algoritmalara verildiği daha uzak bir gelecekte insan sağlığı ve mutluluğu daha az önemli bir hale gelebilir. Temel inancı veri akışını sağlamak olan bir çağda daha iyi modellere sahipken, "insan" gibi daha eski veri işleme sistemleri daha önemsiz hâle gelebilir.
Kulağa ne kadar abartılı ve çılgınca geliyor olsa da günümüz eğilimleri dikkate alındığında gelecekte bu tarz bir senaryo ile karşılaşmamız olanak dışı değildir: Milyonlarca yıl boyunca duygularımız, kendimizi anlamak için kullandığımız en iyi araçlardı. Ancak Dataist dönem ile birlikte algoritmaların kim olduğumuz hakkında duygularımızdan çok daha büyük cevaplar verdiğini görebiliriz.
Dataizm, kapitalizm gibi bir teori olarak ortaya çıksa da, şimdilerde doğru ve yanlışı belirlediğini iddia eden bir dine dönüşüyor. Nasıl ki daha önceki birçok din veya inanç, sahip olduğu kusurlara rağmen büyük bir popülerlik kazanmayı başardıysa, Dataizm de yaşamın yanlış anlaşılması üzerine kurulmuş olsa dahi büyük bir güce erişebilir. Özellikle insan hayatını kolaylaştıran faydaları düşünüldüğünde, tüm bilimsel disiplinlere yayılması işten bile olmayacaktır. Bu bakımdan karşı konulamaz bir dogma haline gelebilir.
Kim bilir, belki yakın bir gelecekte bu algoritmalarla birleşeceğiz! Eğer mümkünse, algoritmalardan daha fazla içgörüye sahip olarak belki ufak da olsa bir otoriteye sahip olabiliriz. Veya algoritmalara güvenerek tüm kontrolü onlara bırakabiliriz. Harari’nin ifade ettiği gibi:
İnsanlık, kozmik veri akışında sadece geçici bir dalgalanma olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 13
- 9
- 7
- 4
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- Y. N. Harari. Yuval Noah Harari On Big Data, Google And The End Of Free Will. (26 Ağustos 2016). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Financial Times | Arşiv Bağlantısı
- S. Parton. The Rise Of Dataism: A Threat To Freedom Or A Scientific Revolution?. (30 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Singularity Hub | Arşiv Bağlantısı
- R. Rapose. How Dataism Is Revolutionizing The Idea Of The Individual (No Fluff). (15 Mart 2021). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Towards Data Science | Arşiv Bağlantısı
- O. Solon. Sorry, Y’all—Humanity’s Nearing An Upgrade To Irrelevance. (21 Şubat 2017). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Wired | Arşiv Bağlantısı
- Techopedia. Data-Ism. (20 Ağustos 2013). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Techopedia | Arşiv Bağlantısı
- S. T. Demir. (2021). Büyüyen Veri Küçülen İnsan: Şimdileşen Geleceği Kara Ayna’da Seyretmek. TRT Akademi, sf: 88-105. doi: 10.37679/trta.816681. | Arşiv Bağlantısı
- B. Başarslan. (2021). Dataizm: Varlığın Veri Olarak Tasavvuru. Tevilat, sf: 11-25. doi: 10.53352/tevilat.961506. | Arşiv Bağlantısı
- S. Brinson. Dataism: God Is In The Algorithm. (12 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Medium | Arşiv Bağlantısı
- H. Grassegger, et al. The Data That Turned The World Upside Down. (28 Ocak 2017). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: VICE | Arşiv Bağlantısı
- M. Sarı. Dataizm Distopyası - Data Science For The Earth. (1 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Data Science For The Earth | Arşiv Bağlantısı
- Internet Archive. Guerilla Open Access Manifesto. Alındığı Tarih: 17 Aralık 2021. Alındığı Yer: Internet Archive | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Brooks. The Philosophy Of Data. (4 Şubat 2013). Alındığı Tarih: 20 Aralık 2021. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. N. Harari. (2021). Homo Deus: A History Of Tomorrow.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 20:15:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11265
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.